Temmuz-Ağustos-Eylül 2020’yi kapsayan Bianet Medya Gözlem Raporu, 81 gazetecinin, Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Kanunu gibi yasal düzenlemelerden 7 müebbet ve 760 yıl 3 ay hapis cezası, sekiz gazetecinin de toplam 1 milyon 410 bin TL tazminat istemiyle karşı karşıya olduğuna işaret ediyor.
Çoğunluğunu “terör örgütü propagandası” yapmak suçlamasının oluşturduğu yargılamalar devam ederken gazetecilerin “istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suç isnadıyla hapis cezası almaları, bir gazetecinin, “15 gün içinde yargılamaya katılmadığı takdirde”, tüm mallarına el konulmasına karar verilmesi ve İstinaf mahkemesi tarafından onanan cezalar ve beraat kararları da rapora yansıdı.
Sosyal medya platformlarına dair düzenleme tepkilerle birlikte yürürlüğe girdiği Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 döneminde Sulh Ceza Hakimleri 69’u Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak’a ilişkin olan en az 319 habere erişim engeli getirdi.
Suudi Arabistan’ın Washington Post gazetesi yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim’de İstanbul Konsolosluğu’nda öldürülmesine ilişkin dava İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. İstanbul Başsavcılığı , 24 Kasım’da tanık ifadeleriyle süren yargılamaya bir iddianame daha yetiştirdi. Diğer yandan Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de İstanbul Şişli’de öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin dört yıldır yargılandığı davada, gazeteciyi İstanbul Valiliği’nde uyaran iki MİT görevlisi ve MİT İstanbul Bölge Başkanı Ahmet Köksoy’un dinlenmesinden vazgeçildi. Dönemin üst düzey devlet ve Emniyet yetkililerini de kapsam dışı tutan dosya, esas hakkında mütalaasını sunması için duruşma savcısıyla paylaşıldı. Yargılama 24, 25 ve 26 Kasım günlerine kaldı. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi de aydın ve gazeteci Musa Anter’in 1992’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada, ne “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ı bulabildi ne de İsveç’te bulunan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdülkadir Aygan’ın (Aziz Turan) altı yıldır ifadesini alabildi. Yargılamaya 20 Ekim’de devam edilecek.
Dink davası telaşla bitiriliyor: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de İstanbul Şişli’de gazete önünde öldürülmesiyle ilgili dördü tutuklu 76 sanığın yargılandığı kamu görevlilerine yönelik davaya devam etti. Davanın 110. Duruşmasına Fox TV Haber Müdürü Ercan Gün, İstanbul Jandarma İstihbarat TİM Komutanı olarak görev yapan Yüzbaşı Muharrem Demirkale, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer tutuklu bulundukları cezaevlerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, geçen duruşmada verilen 2004’te Hrant Dink ile İstanbul Valiliği’nde görüşen MİT mensuplarının dinlenmesine gerek olmadığına yönelik kararın geri alınmasını ve bu şahısların dinlenmesi talebini tekrarladı. 7 Temmuz’daki 107. duruşmada heyet değişikliğiyle bu mahkemeye getirilen Akın Gürlek, oybirliğiyle aldıklarını vurguladığı ara kararlarını okudu. Buna göre, Dink Ailesi avukatlarının tüm talepleri reddedildi ve dinlenmesi için MİT’e yazı yazıldığı halde MİT İstanbul Bölge Başkanı Ahmet Köksoy’un dinlenmesinden vazgeçildi. Mahkeme, dosyanın esas hakkında mütalaa hazırlığı için savcılığa gönderilmesine hükmetti. Yargılama 24, 25 ve 26 Kasım’da mütalaaya karşı savunmalarla devam edecek (16 Eylül)
Dink davasında MİT’ten izin talebi: Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülmesiyle ilgili dönemin kamu ve güvenlik görevlilerine yönelik açılan ve cinayette ihmali bulunduğu iddia edilen kamu görevlilerinin yargılandığı dördü tutuklu 76 sanıklı davanın görülmesine 7-8-9 Temmuz’da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Tanıkların dinlenmesiyle devam edecek duruşma öncesinde mahkeme heyeti üçüncü kez değişti ve daha önce 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı olan Akın Gürlek mahkeme başkanlığına getirildi. Mahkeme, Dink’i İstanbul Valiliği’nde tehdit eden görevlilerden oldukları gerekçesiyle MİT görevlileri Hüseyin Kubilay Günay, Özel Yılmaz ve Handan Selçuk’un tanık olarak dinlenmesi için Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu’nun taleplerini reddetti. MİT İstanbul Bölge Başkanı Ahmet Köksoy’un, MİT’in izin vermesi halinde önümüzdeki duruşmada tanık olarak dinlenmesi istendi. Daha önce dinlenmesine karar verilen ve duruşmaya çağrılan ancak gelmeyen ya da adreslerinde ulaşılamayan 14 tanığın dinlenmesine yer görülmedi. Tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek, Muharrem Demirkale ve Ercan Gün’ün tahliye talepleri reddedildi. Adem Yavuz Arslan, Halil İbrahim Koca ve Fethullah Gülen’in iadesinin de beklendiği dosyada, yargılama 16 Eylül’e kaldı. (9 Temmuz)
Anter Davası 28 yıldır “Yeşil”i bekliyor: Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, aydın ve gazeteci Musa Anter’in 1992’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada, ne “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ı bulabildi ne de İsveç’te bulunan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdülkadir Aygan’ın (Aziz Turan) altı yıldır ifadesini alabildi. Tanık Nuri Sınır, 28 yıl sonra dinlendi. Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık Hamit Yıldırım hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin devamına karar verdi. Aygan’ın daha önce verdiği röportajlar nedeniyle yargılamaları devam eden sanıklardan Hamit Yıldırım, halen yurtdışında bulunduğundan ifadesi alınmadı. Duruşmada Hamit Yıldırım ile Savaş Gevrekçi’nin dosyalarının ayrılması talebinin reddine karar verildi. Mahkeme heyeti, sanıklar Muhsin Gül, Mehmet Zahir Karadeniz, Fethi Çetin ve Mahmut Yıldırım hakkındaki yakalama emirlerinin infazını bekliyor. Yargılamaya 20 Ekim’de devam edilecek. (1 Temmuz)
Kaşıkçı cinayetine ikinci iddianame: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Washington Post gazetesi yazarı Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesine ilişkin ikinci bir iddianameyi yargılamanın sürdüğü İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. İkisi başkonsolosluk çalışanı toplam altı şüphelinin sanık olarak gösterildiği 41 sayfalık iddianamede, şüphelilerden ikisinin ağırlaştırılmış müebbet, dördünün ise beşer yıla kadar ayrı ayrı hapisle cezalandırılmaları talep edildi. İddianamede, konsolosluk çalışanı şüpheliler muavin konsolos Sultan Yahya A. ve ateşe Yasir Halit M. hakkında “tasarlayarak canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme” suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet, diğer Suudi Arabistan vatandaşı olan şüpheliler Ahmet Abdulaziz M., Khalid Yahya M., Mohammed İbrahim A. ve Obaid Ghazi A. hakkında “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan ayrı ayrı 6 aydan beşer yıla kadar hapse çarptırılmaları istendi (28 Eylül).
Kaşıkçı davası başladı: İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın daha sonra açıklanan cinayetle ilgili 20 Suudi görevliyi ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılamaya başladı. Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, ilk duruşmada verdiği ifadede “Çok büyük bir ihanet ve kandırmacayla o konsolosluğa çağrıldı. O konsolosluktaki tüm insanlardan şikayetçiyim” dedi. Aralarında Suudi Arabistan Krallığı İstihbarat Başkan Yardımcısı Ahmet bin Muhammed el-Asiri ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın basın danışmanı Suud el-Kahtani’nin de bulunduğu firari 20 sanık duruşmaya katılmazken sanıklar için İstanbul Barosu’ndan birer avukat görevlendirildi. Çoğu konsolosluk çalışanı sekiz tanık dinlendi. Yargılama, kalan tanıkların dinlenmesi için 24 Kasım’a bırakıldı. Sanıkların yakalanmasını bekleyen mahkeme, Interpole’ün Türkiye’de çıkardığı kırmızı bültenin akıbetini sormaya karar verdi. Duruşmayı, Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard ile RSF (Sınır Tanımayan Gazeteciler) Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu da izledi (3 Temmuz).
Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 döneminde cezasının onanması üzerine cezaevine giren Özgür Boğatekin, denetimli serbestlik kapsamında aynı akşam tahliye edildi. “Askeri Casusluk” iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklanan Müyesser Yıldız ise hâlâ cezaevinde.
Libya’da yaşamını yitiren bir MİT mensubunun cenazesinin haberleştirilmesi gerekçe gösterilerek altı gazeteci hakkında açılan davada, Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç’ın tutukluluklarına yapılan itiraz reddedildi. Diş tedavisi için nakledildiği cezaevi hastanesinin nezaretinde beş buçuk saat bekletilen Murat Ağırel tedaviyi reddetti. Avukat Hüseyin Ersöz, cezaevinde tecrit uygulamalarının devam ettiğini ve mahpusların adil tedavi koşullarına sahip olmadığını belirtti.
Özgür Boğatekin hapse girip çıktı: Adıyaman merkezli Gerger Fırat gazetesinin haber ve istihbarat müdürü Özgür Boğatekin, kaymakamlık yapan Ömer Bilgin’i eleştiren yazılarından dolayı 2014’te aldığı 1 yıl 15 günlük hapsin Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nce onanması üzerine Adıyaman Yarı Açık Cezaevi’ne konuldu. Gazeteci, aynı akşam denetimli serbestlik altında tahliye edildi. Boğatekin, gazetede 2013’te çıkan haberler nedeniyle dönemin Gerger Kaymakamı Ömer Bilgin’i eleştirdiği için TCK 125’ten hapis cezası almıştı. Aynı haberlerden dolayı gazetenin genel yayın yönetmeni Hacı Boğatekin hakkında da soruşturma başlatılmıştı, ancak Hacı Boğatekin’in soruşturmasına bakan savcı haberlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtip takipsizlik kararı vermişti. (26 Ağustos)
Müyesser Yıldız neden hapiste?: “Askeri casusluk” iddiasıyla gözaltına alınıp, 12 Haziran’da “Devletin güvenliğine ve siyasal yararına ilişkin bilgileri açıklama” suçlamasıyla tutuklanan OdaTV Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız, tutuklanmasının bir amacının da dijital arşivini ele geçirmek olduğunu söyledi. Basın özgürlüğünün ortadan kaldırıldığı bir dönemde inatla gazetecilik yapmaya devam ettikleri için hedefte olduklarını söyleyen Yıldız, yazılmamış 15 Temmuz kitabının ele geçirilmek istendiğini belirtti. (2 Ağustos)
Tutukluluklara itirazda “oy çokluğuyla” ret: Libya’da yaşamını yitiren bir MİT mensubunun cenazesini haberleştirdikleri için tutuklu bulunan gazeteciler Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç’ın tutukluluğuna yapılan itiraz oy çokluğuyla reddedildi. Mahkeme başkanı, karşı oy yazısında “Sanıkların üzerlerine atılı devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama ve istihbarat faaliyetiyle ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etme suçlarının vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, atılı suçun sanıklar lehine vasıf değiştirme ihtimali, tutuklulukta geçirdikleri süre, tutuklamanın bir tedbir oluşu ve bu aşamadan sonra tutuklamadan beklenen amacın adli kontrol tedbirleriyle de karşılanabilecek olması nedeniyle sanıklar Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’in adli kontrol tedbirleri uygulamak suretiyle tahliyelerine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan, tutukluluk halinin devamına ilişkin sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum” dedi. (28 Temmuz)
Ağırel’e tedavi işkencesi: Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Murat Ağırel, bir süredir diş ağrısı çektiği için başvurduğu cezaevi hastanesinin nezaretinde beş buçuk saat bekletildiğini ve toplamda 10 dakika üç ayrı doktorun kendisini muayene ettiğini belirtti. Ağırel, “Bu kötü muamele bana değil, savunduğum düşünceye ve ilkelere. Ama direneceğim, bu koşullarda tedavi olmayacağım” dedi. (13 Temmuz).
Hapiste tecrit ve tedavisizlik: “MİT ajanı cenazesi” haberi nedeniyle tutuklanan gazeteciler Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç’ın hapisteki durumuyla ilgili açıklama yapan avukat Hüseyin Ersöz, “Silivri’de tutuklu gazetecilere yönelik ‘tecrit’ dört aydır devam ediyor. Tek kaldıkları koğuşlarda, ‘aynı anda’ sadece 10 kitaba erişimleri mümkün. Bunun ötesinde Murat Ağırel, verdiği dilekçelere karşın 20 gündür revire, 10 gündür doktora çıkarılmıyor” dedi. (6 Temmuz)
Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 döneminde “FETÖ üyeliği” iddiasıyla tutuklanan ve infaz süreleri dolduğu halde beş ay süreyle denetimli serbestlik hakkından yararlandırılmayan gazeteciler Güler, Kılınç ve Bayram tahliye edildi. Aynı dönemde tutuklanıp “Zaman” dosyasında aynı gerekçeyle 10 yıl 6 ay hapse mahkum edilen Mümtazer Türköne de cezaevinden çıktı.
Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel, Libya’da yaşamını yitiren MİT görevlisiyle ilgili haber nedeniyle dört ay hapiste tutulduktan sonra tahliye edildi. 6 Mart’ta tutuklanan Rudaw TV Türkçe servisi muhabiri Rawin Sterk, hakkında görülen davanın ilk duruşmasında adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
Türköne’ye tahliye: 7 Temmuz 2016’da gözaltına alınıp 4 Ağustos 2016’da “FETÖ’ye yardım” gerekçesiyle tutuklanan, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ise “silahlı terör örgütüne üye olmak” iddiasıyla 10 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum ettiği Zaman gazetesi köşe yazarlarından Mümtazer Türköne, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin durumunun gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etmesinden üç ay sonra tahliye edildi. Anayasa Mahkemesi, Ocak’ta cezaevinde ağır sağlık sorunlarıyla yüz yüze kalan Türköne’nin tutukluluğunun Anayasayı ihlal etmediğine hükmetmişti. (24 Eylül)
Güler, Kılınç ve Kaya’ya tahliye: Gülen Cemaati’ne yakın yayın kuruluşlarında çalıştıktan sonra “FETÖ üyeliği” iddiasıyla tutuklanan, infaz süreleri dolduğu halde infaz hakimliğinin kararına rağmen Cezaevi Gözlem Kurulu kararıyla beş ay süreyle denetimli serbestlik hakkından yararlandırılmayan gazeteciler Habip Güler, Abdullah Kılıç ve Bayram Kaya tahliye edildi. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 30 Ağustos 2016’da gözaltına alınıp tutuklanan üç gazeteci, İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla 6 yıl 3’er ay hapse mahkum edilmişti. (11 Eylül)
Pehlivan, Ağırel ve Kılınç’a tahliye: İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi, Libya’da yaşamını yitiren MİT mensuplarına ilişkin yapılan haberler nedeniyle OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, OdaTV muhabiri Hülya Kılınç, Yeniçağ yazarı Murat Ağırel’in “devletin güvenliğine dair gizli bilgi açıklamak” suçlamasıyla hapsine karar verip gazetecileri tahliye etti. (9 Eylül)
Sterk’e tahliye: İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi, Edirne’de sığınmacıları izlerken “askeri bölgeyi ihlal ettiği” gerekçesiyle gözaltına alınan, sosyal medya paylaşımları incelendikten sonra da “PKK üyeliği” ve “terör propagandası” iddiasıyla 6 Mart’ta tutuklanan Rudaw TV Türkçe servisi muhabiri Rawin Sterk’i, hakkında görülen davanın ilk duruşmasında adli kontrol şartıyla tahliye etti. (2 Eylül)
Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 döneminde en az dört gazeteci gözaltına alındı. Hakan Gülseven “Cumhurbaşkanı’na hakaret”, Oktay Candemir padişah adlarını içeren dizileri eleştirdiği için “kişinin hatırasına hakaret” suçlamasıyla gözaltına alındı. Gazeteci Hakan Aygün, daha önce tutuklandığı “dini değerleri aşağılamak” suçlaması nedeniyle ifade vermeye gelmediği için gözaltına alındı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) baroların yapısını değiştiren kanun teklifi görüşülürken içeri alınmayan baro başkanlarının oturma eylemini izleyen gazeteci Sibel Hürtaş, darp edilerek gözaltına alındı. Hürtaş, polislerden şikayetçi olacağını açıkladı. Gazeteci Alican Uludağ, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın, düğününden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etmesine ilişkin paylaşımları nedeniyle ifade vermeye çağrıldı.
Geçen yılın aynı döneminde en az 13 gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alınmıştı. Gazetecilerden 10’u “Kürt sorunu” bağlantılı soruşturmalar kapsamında gözaltında tutulmuştu.
Gülseven’e Erdoğan gözaltısı: Gazeteci Hakan Gülseven, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” şüphesiyle gözaltına alınıp aynı gün serbest bırakıldı. Gülseven, ÖDP’li Onur Kılıç 2015’te gözaltında alındığında ona destek olmak için attığı tweetin gözaltına gerekçe gösterildiğini söyledi. (25 Eylül)
Uludağ ifadeye çağrıldı: Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ankara Şube yöneticisi gazeteci Alican Uludağ, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ın düğünü sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etmesine ilişkin paylaşımları nedeniyle ifade verdi. (23 Eylül)
Candemir’e gözaltı: Gazeteci Oktay Candemir, “Diriliş Ertuğrul” dizisiyle ilgili padişah adlarına da yer verip ironik paylaşım yapınca “kişinin hatırasına hakaret” suçlamasıyla gözaltına alındı. Candemir, daha sonra adli kontrolle serbest bırakıldı. (8 Eylül)
Aygün’e aynı dosyadan ikinci gözaltı: Sosyal medya hesabından yaptığı “Ey IBAN edenler” paylaşımı nedeniyle Muğla’nın Bodrum ilçesinde gözaltına alınıp bir süre tutuklu kalan gazeteci Hakan Aygün, bu kez de Datça’da gözaltına alındı. Olayı sosyal medya hesabından duyuran Aygün, “Tutuklanıp tahliye olduğum davadan tekrar yakalama kararıyla teknede Sahil Güvenlik tarafından gözaltına alınarak Datça Savcılığı’na götürüldüm ve serbest bırakıldım. Cezaevindeyken ifadeye gidememişim. Böylece aynı suçlamadan iki kere yakalanmış oldum” dedi. (16 Ağustos)
Hürtaş’a gözaltı ve şiddet: Artı Gerçek TV Ankara Temsilcisi ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Ankara Şube yöneticisi Sibel Hürtaş, baroların yapısını değiştiren kanun teklifinin Meclis Anayasa Komisyonu’nda görüşmeleri başlarken içeri alınmayan baro başkanlarının oturma eylemini izlerken gözaltına alındı. Hürtaş, serbest bırakıldıktan sonra “Kavaklıdere Polis Karakolu’na boynum sıkılarak götürüldüm. ‘Nefes alamıyorum, kendimi iyi hissetmiyorum’ diye bağırdım. Vücudumda izler var” dedi. Altı saat sonra serbest bırakılan ve sağlık kontrolüne götürüldüğü sırada darp raporu alan gazeteci polislerden şikayet olacağını açıkladı. (3 Temmuz)
Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 döneminde özellikle yerel gazetecilere yönelik fiziksel ve sözlü saldırılar gündemdeydi. Bu dönemde 11 gazeteci ve bir gazeteci cemiyeti fiziksel saldırıların hedefi oldu. Bu saldırılardan dokuzu; Diyarbakır, Elazığ, İzmir, Antalya, Ordu, Bursa, İstanbul’daki yerel habercilere yönelikti.
Bu dönemde en az beş gazeteci de sözlü saldırı ve tehditlerin hedefi oldu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kendisini eleştiren yayın kuruluşlarından Tele1 TV’yi, Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Barış Terkoğlu’nu ve Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk’ü hedef aldı. MHP MYK Üyesi Selami Şişman ise gazeteci Şirin Payzın’ı tehdit etti.
Geçen yılın aynı döneminde en az üç gazeteci silahlı saldırı ve polis şiddetine uğradı, bir gazeteci de tehdit edildi. 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri’ni izleyen süreçte Cumhur İttifakı ortakları Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve MHP’yi eleştiren gazetecilere yönelik gelişen şiddet iklimi başka gerekçelerle yerel habercileri etkilemeye devam etmişti
Soylu’dan Öztürk’e “develi” saldırı: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sözcü gazetesinde yayımlanan “Sorumluluktan kurtulamazsınız” yazısında Giresun’daki sel felaketinin ardından görev yeri değiştirilen Dereli Kaymakamı Emre Yeşilbaş’ı hatırlatıp “Günümüzdeki kaymakamın güvencesi yok. Kaymakam, siyasetçilerin esiri edildi, üstelik dava açma yolu da tıkalı” diye yazan gazeteci Saygı Öztürk’ü sosyal medya hesabından hedef aldı. Soylu “Deveye ‘Boynun neden eğri?’ diye sormuşlar, ‘Nerem doğru ki!’ demiş. Saygı Öztürk’ün bugünkü yazısındaki eğrileri düzeltmek için açıklama zorunluluğu doğmuştur. Bundan sonra Bakanlığımızın alacağı tüm kararları, onayınızı almak için gazetenizdeki adresinize göndereceğiz” dedi. (20 Eylül)
Soylu Terkoğlu’nu tehdit etti: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 106. Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni’nde konuştu. Soylu konuşmasında kendisini eleştiren yayın kuruluşlarını ve gazeteci Barış Terkoğlu’nu hedef aldı:“Gereğini titizlikle yapıyoruz ama anlamak istemiyorlar çünkü gözlerini kindarlık bürümüş. FETÖ’yle mücadele ediyoruz, FETÖ’cüler, Cumhuriyet gazetesi, OdaTV, BirGün, ana muhalefet partisinin sözcüleri saldırıyor. Elbette bunları bizlere yapanların sebeplerini bilmiyor değiliz. Yalanı ve ihaneti muhatap almazsanız hata edersiniz, Allah’ın emridir, muhatap alacaksınız. O berduşa sesleniyorum. Ben senin gibi birinin öbürünün adamı değilim, bu milletin adamıyım. Kimin adamı olduğun da belli. Kimlerle iş tuttuğunuz, kime uşaklık ettiğiniz de belli.” (11 Eylül)
Diyarbakır’da iki haberciye saldırı: Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bir evde yangın çıktığı ihbarını alan ve olay yerine giden İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabiri Murat Başal ile Demirören Haber Ajansı (DHA) muhabiri Emrah Kızıl, haber çekimi yaptıkları sırada bir grubun bıçaklı saldırısına uğradı. Kamera ve fotoğraf makineleri kullanılamaz hale getirilen gazeteciler, bıçak darbelerinden farklı yerlerinden yaralanırken Başal’ın aldığı darbeler sonucunda burnunun kırıldığı ifade edildi. Müdahale etmek isteyen polis ekiplerinin de saldırıya uğradığı olayda gözaltına alınan saldırganlar, savcılığın talimatıyla serbest bırakıldı. (9 Eylül)
Elazığ’da “şiddet” şikayeti: Elazığ’da yayın yapan Haberkent gazetesinin genel yayın yönetmeni Efrayim Gündem, savcılığa giderek Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları ve kardeşi Korkut Şerifoğulları’ndan şikayetçi oldu. Gündem, kendisine yumruklu saldırıda bulunup tehdit ettiğini belirttiği Tuncay Aktürk’ü Şerifoğulları kardeşlerin azmettirdiğini öne sürdü. (5 Eylül).
MHP’li Şişman’dan Payzın’a ölüm tehdidi: MHP MYK Üyesi Selami Şişman, MHP lideri Devlet Bahçeli’yle ilişkin paylaşımına kızdığı T24 sitesi yazarı ve programcısı Şirin Payzın’ı babasının vefat ilanını paylaşarak tehdit etti. Şişman, ilanı fotoğraf olarak iliştirdiği paylaşımında “Bülbül yuvasının kapana kısılmış, suyun öbür yakasının köksüz lağımcıları; Türk vatanında yaptıklarınız, yapacaklarınız için anlayacağınız dilden ‘the end.’ Türk’ün kökleri sizleri sardıkça kuduracaksınız, nefes alamayacaksınız” dedi. Payzın, Şişman’a “MHP MYK üyesiymiş, öyle yazıyor profilinde. Bana attığı mesajda babamın vefat ilanını kullanmış. Bir de beni tehdit ediyor. Şimdi bunu dava etsem bu ahlaksıza prim vermiş olacağım. Bu arada not: Korkmuyorum! İstediğin kadar tehdit et!” diye yanıt verdi. (1 Eylül)
İzmir’deki kongrede iki haberciye saldırı: İzmir Bornova Aşık Veysel Rekreasyon Alanı’nda düzenlenen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir İl Gençlik Kolları Kongresi’nde oylama sonrası çıkan kavgayı görüntülemek isteyen gazeteciler Oktay Güçtekin bir grubun linç girişimine uğradı. Muhabir Tenzile Aşçı da cep telefonunun çalındığını açıkladı. Gazeteciler, kendilerine saldırdıkları gerekçesiyle CHP Gençlik Kolları üyelerinden şikayetçi oldu. (30 Ağustos)
Tele1 İçişleri Bakanlığı’nın hedefinde: İçişleri Bakanlığı, Batman’da İpek Er’e tecavüz ettiği gerekçesiyle tutuklanan Uzman Çavuş Musa Orhan’ın tahliye edilmesiyle ilgisinin olmadığını savunup “Soylu’nun sahip çıktığı Musa Orhan tahliye edildi” başlıklı haberi nedeniyle Tele1 kanalını hedef aldı. Bakanlık, yaptığı açıklamada “Bu acı olaydan siyasi bir rant devşirmeyi, kurumlarımızı ve adalet sistemimizi yıpratmayı hedefleyen Tele1 adlı televizyon kanalının yanı sıra gayriahlaki iftiraları atan terör örgütüne müzahir basın yayın organları hakkında gerekli tüm yasal işlemler başlatılacaktır” ifadelerini kullandı. (26 Ağustos)
Nevşehir’de gazeteci cemiyetine saldırı: Nevşehir’de gazetecileri bünyesinde bulunduran ve başkanlığını Bayram Ekici’nin yaptığı Nevşehir Gazeteciler Cemiyeti’ne saldırı düzenlendi. Cemiyet binası önünde park halinde duran araç gece saatlerinde kimliği belirsiz kişi veya kişilerce kundaklandı. Olay yerine çağrılan itfaiye ekipleri uzun bir çalışma sonrasında yangını söndürdü, ancak araç kullanılamaz hale geldi. Güvenlik kameralarını inceleyen ekipler, olayla ilgili iki kişiyi gözaltına aldı. (25 Ağustos)
Antalya’da Kocabaş’ın evine silahlı saldırı: Antalya’da Dim Medya Gazipaşa Temsilcisi Yakup Kocabaş’ın evine gece 03:30 sıralarında saldırı düzenlendi. O sırada gazetecinin evde olmadığı, eşinin ve çocuklarının ise uykuda olduğu belirtildi. Olayda ölen ya da yaralanan olmazken Kocabaş’ın evinin camları kırıldı. Görgü tanıklarının ifadesine göre beyaz renkteki bir otomobille gelen saldırganlar, evin önünde bulunan yolda durup iki katlı evin üst katına ateş açtı. Saldırıdan sonra saldırganlar aynı arabayla uzaklaştı. Olayla ilgili soruşturma kapsamında ifade veren Kocabaş, faillerin daha önce yaptığı haberlere konu olan kişi ya da kişiler olabileceğini söyledi. (25 Ağustos)
Ordu’da Girmeç’e saldırı iddiası: Ordu’da Haber Ünye haber sitesinin sahibi Samet Girmeç, Ordu Büyükşehir Belediyesi Başkanı Hilmi Güler aleyhinde yazılar yazdığı için iki kişinin saldırısına uğradığını söyledi. Güler hakkında “azmettirme”, iki kişi hakkında da “kasten yaralama, tehdit, hakaret, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından şikâyetçi olan Girmeç, “E.U. silahın namlusunu ağzıma soktu. Benle konuşurken gözüme yüzüme vurdu. E.U. ve yanındaki kişi beni tekme tokat dövmeye başladılar. Bayılma numarası yaptım. Tehdit ve darpları 40 dakika devam etti. Sonra gittiler” dedi. (25 Ağustos)
Evrensel muhabirine “ajan ol” telkini: Evrensel gazetesinin Diyarbakır muhabiri Cengiz Anıl Bölükbaş’a, kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce ajanlık telkininde bulunuldu. Gazetenin genel yayın yönetmeni Fatih Polat, baskıyı sert şekilde kınayarak “Gazeteciye ajanlık telkini alçaklıktır, suçtur! Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı açıklama yapmalı” dedi. (25 Ağustos)
Önen’e Bursa’da saldırı: Bursa’da yayın yapan Karacabey Yörem gazetesi imtiyaz sahibi Şaban Önen, Belediye Kamyon Garajı’nda yer alan otoparkta dört kişinin saldırısına uğradı. Olay sonrası yüzünden yaralandığı için Karacabey Devlet Hastanesi’nde tedaviye alınan gazetecinin sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Bazı yerel medya haberlerinde olayda AKP’li Belediye Başkanı Ali Özkan’ın yakını olduğu iddia edilen otopark işletmeci Serkan Acar’ın da geçiyor. İddiaya göre, Acar saldırı sırasında “Sen belediye başkanı olan dayım hakkında nasıl yazarsın” dedi. Yaptıkları haberler nedeniyle saldırıya uğradığını söyleyen Önen, “Saldırganlar şikayetçiyim. Esnaf kisvesi altında üç beş kendini bilmez kişi hakkında olay hukuka intikal ettiği için yorum yapmak istemiyorum” dedi. (19 Ağustos)
Kanal D ekibine saldırı: Kanal D televizyonu muhabiri İbrahim Konar ile kameraman Volkan Kamber, 13 Ağustos’ta İstanbul’un Şişli ilçesine bağlı Okmeydanı’ndaki İstanbul Bilişim Şirketi’nden şikayetçi olan insanların sorunlarını haberleştirirken saldırıya uğradı. Gazetecilerin cep telefonlarını almaya çalışan şirket çalışanları, kameralarına da zarar verdi. Gazeteciler, Şişli Polis Merkezi Amirliği’ne giderek saldırganlardan şikayetçi oldu. (14 Ağustos)
Güreş’e sözlü saldırı: Gaziantep Üniversitesi Rektörü Ali Gür, hakkında yurthaberleri.net sitesinde çıkan haber nedeniyle gazeteci Murat Güreş’e ve aynı habere yer veren illhavadis.com sitesini hedef gösterdi. Gür, Twitter’da “Basın kılıfı altında terör seviciler tarafından şahsım ve KHK Komisyon Üyeleri hakkında soruşturma başlatıldığı yalan ve iftirası üretilmiş ve terör odaklarına hedef yapılmıştır. Müfteriler hukuk önünde hesap verecektir” ifadelerini kullandı. Daha sonra habere erişim engeli getirildiğini belirten ikinci bir açıklama yapan Gür, “Belli mihraklar tarafından yönlendirilen yurthaberleri.net ve illhavadis.com sitelerinde hakkımızda yapılan yalan haberler için mahkeme tarafından erişimin engellenmesi kararı verilmiştir. Ahlaksızlık ve iftirada sınır tanımayanlara ve işbirlikçilerine duyurulur” dedi. (31 Temmuz)
Er’e tehdit: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kuzeni, gazeteci Cengiz Er, Prof. Ali Köse’ye TRT’nin 15 Temmuz özel yayınında “Bir FETÖ gitti, bin FETÖ geliyor” sözleri nedeniyle destek verdiği mesajının ardından iktidara yakın medya kuruluşlarınca hedef alındığını duyurdu. Er, sosyal medya hesabında, “Prof. Ali Köse’nin TRT Haber’de FETÖ ile ilgili ses getiren sözlerine destek verdiğim için açıktan ve özelden isimlerini verdiğim gruplarca yoğun saldırıya maruz kaldım. O tweetimi kaldırdım. Allah bu mahalleye de medyasına da akıl fikir versin. Ne haliniz varsa görün” ifadelerini kullandı (20 Temmuz).
Balcı’ya silahlı saldırı: İstanbul’un Çekmeköy ilçesinde yayımlanan yerel Yurttahaber gazetesinin sahibi Gökhan Balcı’nın, evinden çıktığı sırada kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce yolu kesildi. İddiaya göre, otomobilden inen yüzü maskeli bir kişi Balcı’ya silah doğrulttu. Balcı’nın aracını silahlı saldırganın üzerine sürmesiyle panikleyen saldırgan, Balcı’nın arabasına ateş açtı. Ardından maskeli saldırgan, otomobile binerek olay yerinden uzaklaştı. Şikayetçi olan ve Valilikten koruma talep eden Balcı, yolsuzlukla ilgili haberlerinin bazı çevreleri bir süredir rahatsız ettiğini belirterek “Biz yaptığımız haberlerden dolayı hep böyle tehditler alıyoruz. Şimdi de tehdit edenler direkt silahla önümü keserek canıma ve malıma kast etmeye çalıştılar. Bu arkadaşlar öncesinde sosyal medyadan bana çeşitli tehditlerde bulunuyorlardı. Yazıp yazıp siliyorlardı. Görüntü alamadığım için şikayetçi olamadım” dedi. (16 Temmuz)
Hrant Dink Vakfı’nı gönderdikleri e-postalar yoluyla tehdit ettikleri gerekçesiyle tutuklu yargılanan sanıklar tahliye edildi. Gazeteci Barış Pehlivan, tutuklandığı gün cezaevi girişinde bir hapishane görevlisinin kendisini darp etmesiyle ilgili yaptığı başvuru için halen Adalet Bakanlığı’nın kararını bekliyor. Darbe girişiminden sonra Anayasa Mahkemesi kararına rağmen 656 gün hapiste tutulan Mehmet Altan’ın “haksız tutuklama” gerekçesiyle açtığı dava görülmeye başladı. Faruk Bildirici’nin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyeliğinin düşürülmesine karşı açtığı dava, Bildirici’nin açıklamalarından dolayı “tarafsızlığını yitirdiği” gerekçesiyle reddedildi. RTÜK’ün CHP’li üyeleri, Halk TV ve Tele 1’e verilen beşer günlük ekran karartma cezalarını yargıya taşıdı. Tutuklu Rudaw TV muhabiri Rawin Sterk’in avukatı, iddianamede yer verilen isnatların mükerrer olduğunu belirterek tahliye istedi.
Dink Vakfı’nı tehdit davasında tahliyeler: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi, Hrant Dink Vakfı’nı Mayıs sonunda gönderdikleri e-postalar yoluyla tehdit eden Hüseyin Ateş ve Ersin Başkan’ı tutuklu yargılamaya devam etti. Müşteki Fethiye Çetin’in avukatı Ümre Deniz Tuna Dink, sanık Hüseyin Ateş’e internette hangi açıklamaları gördüğünü, Çetin’in resmini nereden edindiğini sordu. Sanık Ateş, görsele Instagram’da rastladığını öne sürdü. Müşteki avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu sanıklar arasında bir bağlantı olup olmadığına dair soruşturmanın dosyaya girip girmediğini sordu. Hakim ise konuyla ilgili soruşturmanın ayrı bir dosya olarak halen sürdüğünü söyledi. Sanıklardan Hüseyin Ateş cezaevinde Hrant Dink Vakfı’nın güzel işler yaptığını öğrendiğini, özür dilemeye hazır olduğunu, ayrıca Fethiye Çetin’e de özür mektupları yazdığını söyledi. Mahkeme, sanıkların tutuksuz yargılanmasına, bir tehdit davası olduğundan dosyanın uzlaştırmaya gönderilmesine karar verdi. Sanıkların ruh sağlığının araştırılması için Adli Tıp Kurumu’na da yazı yazılmasına hükmedildi. Dava 24 Şubat 2021’e ertelendi. (21 Eylül)
Pehlivan’a darp Bakanlık kararını bekliyor: “MİT Ajanı cenazesi” haberinden altı ay tutuklu kaldıktan sonra 3 yıl 9 ay hapis cezasıyla birlikte tahliye edilen OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, tutuklandığı gün cezaevi girişinde bir hapishane görevlisinin kendisini darp etmesiyle ilgili Adalet Bakanlığı’nın kararını bekliyor. Pehlivan, cezaevinden çıktıktan sonra “Görüntüleriyle sabit bir darbı iddianameye yalan diye koymanın, Türkiye Cumhuriyeti savcılarına yakışmadığını düşünüyorum. Ama işte güneş balçıkla sıvanmıyor. Bugüne kadar gazetecilik hayatımda hak ihlallerini yazmış bir gazeteci olarak bunu kamuoyuna duyurmalıydım. Orada gariban insanların başına da böyle şeyler gelebiliyor. Öznesi ben de olsam bunu Türkiye’ye duyurmalıydım. O konuda Adalet Bakanlığı’nın vereceği kararı bekliyoruz” dedi. (11 Eylül)
Mehmet Altan’dan “haksız tutukluluk” davası: Darbe girişimden hemen ardından tutuklandıktan sonra Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararına rağmen Haziran 2018’e kadar 656 gün hapiste kalan gazeteci ve akademisyen Mehmet Altan’ın “haksız tutuklama” gerekçesiyle açtığı davanın görülmesine İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Mahkeme, Kasım 2019’da beraat eden Mehmet Altan’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu’ya maddi tazminat talebi yönünden delillerini dosyaya sunması için 10 gün süre tanıdı. (10 Eylül)
Sansüre itiraz: Gaziantep merkezli yurthaberleri.net haber sitesi sahibi gazeteci Murat Güreş, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın (YÖK), Gaziantep Üniversitesi Rektörü Ali Gür hakkında “belgede sahtecilik” ve “görevi kötüye kullanma” şüphesiyle soruşturma açmasını ele alan bir haberine Sulh Ceza Hakimliği’nce erişim engeli getirilmesini yargıya taşıdı. (6 Ağustos)
“Tarafsız” olan Bildirici’ymiş!: Ankara 9. İdare Mahkemesi, CHP kontenjanından seçilen Faruk Bildirici’nin RTÜK üyeliğinin düşürülmesine karşı açtığı davayı, Bildirici açıklamalarında “yandaş medya” ve “RTÜK siyasi iktidarın arka bahçesi gibi” diyerek “tarafsızlığını yitirdiği” gerekçesiyle reddetti. Bildirici, mahkeme kararının bozulması istemiyle İdare Mahkemesi’ne başvurdu. Bildirici’nin RTÜK üyeliği, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in Basın İlan Kurumu ile TÜRKSAT’ta da görev almasının yasalara aykırı olduğunu gündeme getirmesi ve RTÜK’teki AKP-MHP kontenjanından gelen üyelerin oylarıyla düşürülmüştü. Bildirici de RTÜK’ün 31 Ekim 2019’da alınan bu kararının iptali için İdare Mahkemesi’ne başvurmuştu. (29 Temmuz)
Halk TV’ye cezaya “dur”: Ankara 3. İdare Mahkemesi, Halk TV’ye RTÜK’ün verdiği beş günlük ekran karartma cezasının yürürlüğünü oy birliğiyle durdurdu. RTÜK üyeleri İlhan Taşçı ve Okan Konuralp, Halk TV’ye 1 Ağustos’ta uygulanmak üzere tebliğ edilen kararı, içeriklerin Türkiye Cumhuriyeti devletine yönelik bir itham olarak kabulünün mümkün olmadığını belirterek ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi istemiyle yargıya taşımıştı. (27 Temmuz)
Yasak kalktı, Aksoy’a pasaport yok: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla 2 yıl 1 ay hapse mahkum etmeden önce 4 Ocak 2019’da tahliye ettiği gazeteci Murat Aksoy, halen pasaportunu alamadı. Gazeteci, sorunu “Yurtdışı çıkış yasağı kalktı. Pasaport için başvuru yapacaktım ki Emniyetten izin verilmesi gerekiyormuş. Dilekçeyi verdik, bakalım ne zaman sonuçlanacak?” ifadeleriyle anlattığı bir tweet attı. Anayasa Mahkemesi, Aksoy’un tutukluluğunun, özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali olduğuna karar vermişti. (29 Temmuz)
Sterk’in tutukluluğuna itiraz: Sınırda sığınmacılarıizlerken “askeri bölgeyi ihlal” iddiasıyla gözaltına alınan, sosyal medya paylaşımları incelendikten sonra da “PKK üyeliği” ve “terör propagandası” iddiasıyla Mart başında tutuklanan Rudaw TV Türkçe servisi muhabiri Rawin Sterk’in avukatı Özcan Kılıç, 24 Temmuz’da tutukluluğa itiraz etti. Sterk hakkında “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yürütülen bir kovuşturma bulunduğunu ancak son iddianamede yer verilen isnatların mükerrer olduğunu savunan Kılıç, “Süren bir davasına gerekçe yapılan iddialar ikinci bir davaya temel oluşturmaz” dedi. (24 Temmuz)
RTÜK üyeleri “sansürü” yargıya taşıdı: RTÜK’ün CHP’li kontenjanın seçilen üyeleri İlhan Taşçı ve Okan Konuralp; RTÜK’ün, “Medya Mahallesi” adlı program nedeniyle Halk TV’ye, ilahiyatçı Cemil Kılıç’ın katıldığı programdaki Diyanet İşleri Başkanlığı’na yönelik değerlendirmesi nedeniyle de Tele 1’e verdiği beşer günlük ekran karartma cezasını İdare Mahkemesi’ne taşıdı. (13 Temmuz)
Umut Davası’nda adalet yok: Ankara11. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteciler Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın 90’lı yıllarda öldürülmesini de kapsayan Umut Davası’ndan, Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama istediği beş sanığı yargılamaya devam ediyor. Ancak 20 Mart’ta yapılması beklenen duruşma, koronavirüs nedeniyle Kasım’a ertelendi. Davada, sanıkların her biri için hapis cezaları talep eden duruşma savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşılık son savunmalarını yapmaları bekleniyor. Aydınların avukatı, savcılık mütalaası doğrultusunda sanıkların cezalandırılmasını talep etmişti. Kırmızı bültenle arandığı ve bombacı olduğu ifade edilen Oğuz Demir’in davası da sürüyor. (1 Temmuz)
Akit’ten Dağıstanlı’ya “tahrik” davası: Akit TV’de yayınlanan “Manşetlerin Dili” adlı programda “Şeriat Çalıştayı” başlıklı haberi nedeniyle Cumhuriyet yazarı Işık Kansu’yu ve haberi yayımlayan Cumhuriyet gazetesini “Hadi gidelim. Hep birlikte toplanıp Cumhuriyet gazetesi önüne bir el bombası atalım” sözleriyle hedef alan sunucu Fatin Dağıstanlı hakkında Küçükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. “Medya yoluyla suç işlemeye tahrik” gerekçesiyle 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istenen Dağıstanlı, 14 Ocak 2021’de yargılanmaya başlayacak. (1 Temmuz)
Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 döneminde görülen 53 davada en az 81 gazetecinin, “örgüt propagandası” ve “örgüt üyeliği” başta olmak üzere 21 farklı suçlama isnadıyla yargılanmasına devam edildi.
Beş gazeteci “İstihbarat Faaliyeti ile İlgili Bilgi ve Belgeleri İfşa Etmek” suçundan toplam 21 yıl 3 ay hapis cezası aldı. “Kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasından beraat eden bir gazeteciye “örgüt propagandası” suçundan 2 yıl 9 ay hapis verildi.
“Örgüte yardım” suçlamasıyla yargılanan dört gazeteci ve “terörle mücadele edenin kimliğini açıklayarak hedef göstermek” suçlamasıyla yargılanan bir gazeteci beraat etti. Yedi gazetecinin “suç işlemeye alenen tahrik etme”, “suçu ve suçluyu övme” ve “örgüt propagandası” gibi suçlamalarla ilişkilendirilen beraat kararı ve bir gazetecinin “örgüt propagandası”ndan aldığı mahkumiyet İstinaf Mahkemesi tarafından onandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebiyle bir gazetecinin, “15 gün içinde yargılamaya katılmadığı takdirde”, tüm mallarına el konulmasına karar verildi.
42 gazetecinin, 19’u “terör örgütü propagandası” olmak üzere “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği”, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “örgüte yardım”, “terörle mücadele edenin kimliğini açıklayarak hedef göstermek” ve terör örgütlerinin yayınlarını basmak veya yayınlamak” gibi suçlamalar nedeniyle toplam 419 yıl 9 ay hapisle yargılanması gündemdeydi.
Bir gazetecinin“hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmayı engellemeye teşebbüs”, altı gazetecinin “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, üç gazetecinin “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme” iddialarıyla yargılanmasına devam edildi. En az bir ağırlaştırılmış müebbet olmak üzere toplam yedi müebbet ve toplam 84 yıl hapis istemiyle açılan gazeteci davalarının da görülmesi sürdü.
Altı gazeteci Sermaye Piyasası Kanunu’na muhalefet iddiasıyla toplam 30 yıl hapis istemiyle yargılandı. Bir gazeteci de Bankacılık Kanunu kapsamında üç yılla yargılanmaya başladı.
Üç gazeteci “suçu ve suçluyu övmek”, bir diğer üç gazeteci “suç işlemeye alenen tahrik” gibi suçlardan yargılanırken beş gazetecinin “devlet organlarını aşağılama” iddialarıyla toplam 31 yıl hapis istemiyle devam eden yargılamaları rapora yansıdı. En az 12 gazeteci de “hakaret ve iftira” iddiasıyla 28 yıl 6 ay hapis cezası istemiyle hakim karşısına çıktı, iki gazeteci ise “hakaret” suçlamasından beraat etti.
Tüm bu suçlamalardan 61 gazeteci için istenen cezaların toplamı 7 müebbet ve 694,5 yıl hapis oldu. Sanık sayısı ve cezalara ilişkin bu hesaplamaya “hakaret” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”e dair yargılamalar dahil değil.
Geçtiğimiz yıl aynı dönemde 175 gazeteci için istenen cezaların toplamı 10 ağırlaştırılmış müebbet, 2 bin 82 yıl hapis cezası oldu.
Boğatekin’e Facebook soruşturması: Mardin’den fındık toplamak için Sakarya Karasu’ya giden mevsimlik tarım işçilerine yapılan saldırıyı Facebook hesabından paylaşan Adıyaman Gerger Fırat Gazetesi Haber Müdürü Özgür Boğatekin hakkında soruşturma açıldı. “Taşları bağlayıp köpekleri salmışlar Kürtlerin üzerine” sözleri soruşturmaya gerekçe oluşturunca Boğatekin, “kin ve düşmanlığa tahrik” şüphesiyle ifadeye çağrıldı. (8 Eylül)
Yayla’ya “kin” soruşturması: Batman Başsavcılığı, Siirt’te bir uzman çavuşun cinsel saldırısının ardından İpek Er’in intihar girişimini gündeme getiren yerel Jiyan Haber gazetesine ait internet sitesine soruşturma açtı. Jiyan Haber gazetesinin imtiyaz sahibi İdris Yayla’ya “halkı kin ve düşmanlığa veya aşağılama” suçlaması yönetildi. “Batman’da uzman çavuşun bir kadına tecavüz edip 20 gün alıkoyduğu ortaya çıktı!”, “Batman’da çocuğa tecavüz eden uzman çavuş gözaltına alındı”, “Batman’da cinsel saldırıya uğrayan genç kadının intihara teşebbüs ettiği ileri sürüldü” başlıklı haberleri yayınlamakla suçlanan Yayla, 4 Ağustos’ta Batman İl Emniyet Müdürlüğü’ne giderek ifade verdi. (6 Ağustos)
Erkin’e “hakaret” soruşturması: Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 Eylül 2019 tarihinde Emekli Askeri Hakim Ahmet Zeki Üçok ile yaptığı “Yargıda halen 2221 hakim ve savcı ya FETÖ’cü ya da FETÖ destekçisi” başlıklı söyleşi nedeniyle Sözcü gazetesi yazarı Aytunç Erkin hakkında “kamu görevlisine hakaret” şüphesiyle soruşturma başlattı. Erkin, İstanbul Anadolu Adliyesinde avukatları Celal Ülgen, Ahmet Zeki Üçok ve Sercan Efe eşliğinde ifade verdi. (17 Temmuz)
TBMM’den Özdil için şikayet: TBMM Hukuk Hizmetleri Başkanı Avukat Celalettin Gürses, Sözcü gazetesi köşe yazarı Yılmaz Özdil hakkında, yazarın 4 Temmuz tarihli “Baroların ne işi var TBMM’de” başlıklı köşe yazısında “TBMM’yi ve milletvekillerini doğrudan hedef alan, hakaret içerikli, TBMM’yi ve milletvekillerini küçük düşürme amaçlı ifadeler kullandığı” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla şikayetçi oldu. Yazıda, “Baro başkanlarını TBMM’ye sokmadılar ama hırsızlar girebiliyor TBMM’ye” ifadelerinin kullanılması TCK’nın 301, 125 ve 216. maddelerinin işletilmesine gerekçe sayıldı. (4 Temmuz)
Yanardağ’a “Kocaman” davası ve adli kontrol: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Tele1 TV genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ hakkında “Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı hedef göstermek” suçlamasıyla iddianame hazırladı. Kanaldan yapılan açıklamada; iddianamede, Yüksel Kocaman’la ilgili haberde “Demirtaş’ın savcısı”, “Evlendi soluğu sarayda aldı” gibi ifadelerin kullanılmasının “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” olarak gösterildiğine yer verildi. Yanardağ ise, iddiayı reddederek ifadesinde, “Biz habercilik yapıyor ve olayları yorumluyoruz. Söz konusu haberde de önceki bilgileri paylaşarak ayrıntıları verdik. Özel bir kastımız yok, sadece gazetecilik yapıyoruz” dedi. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, Yanardağ’ın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına karar verdi. (28 Eylül)
Fatih Portakal’ın BDDK davası: İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi, 6 Nisan’da Tekalif-i Milliye Emirleri’ne gönderme yapmasını eleştiren sosyal medya paylaşımı nedeniyle bankacılık sektörüne olan güveni sarsabilecek paylaşımda bulunduğu iddiasıyla gazeteci Fatih Portakal’ı üç yıl hapis istemiyle yargılamaya başladı. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun “itibarın zedelenmesi” hükmünü içeren 158. maddesi uyarınca yargılanan ve ilk duruşmaya katılan tutuksuz sanık Fatih Portakal, sosyal medya paylaşımını Cumhurbaşkanı’nın sözü üzerine yaptığını belirterek “Gazeteci olmasına gerek yok, bir insanın sorması gereken bir soru. Mustafa Kemal Atatürk 1921’de Tekalif-i Milliye kararlarını hayatımıza geçirmişken, milli yükümlülükleri sonradan ödenmek kaydıyla insanlardan istemişken Sayın Cumhurbaşkanı’nın 2020’de bunu söylemesi ‘Acaba bir şeyler mi istenecek?’ sorusunu getirdi. Bu, dışarıdan bir insanın soracağı basit bir soru. Cumhurbaşkanını karşımda görsem ‘Böyle böyle dediniz, böyle bir uygulama mı olacak?’ diye sorarım. Tekalif-i Milliye’ye atıf varsa da el konulacağına dair bir söylem yoktur, 2020’de bu mümkün değil. Serbest piyasa ekonomisi ortada. Bu, durum tespiti. Bankayla husumetim olamaz. Hakaretim olamaz” ifadesini kullandı. Mahkeme, ara kararında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) davaya katılma talebini kabul etti. Dosyaya eklenen “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasına ilişkin iddianame incelemeye alındı. Dava 5 Kasım’a ertelendi. (24 Eylül)
Yıldız ve Dükel’e iddianame: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, OdaTV sitesi Ankara haber müdürü Müyesser Yıldız ve Tele1 Ankara temsilcisi İsmail Dükel hakkında “devletin güvenliği veya yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı. Astsubay Erdal Baran’ın da dahil edildiği iddianame, Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. (23 Eylül)
İstinaf “Gündem” cezalarını ve beraatlerini onadı: Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Özgür Gündem gazetesine yönelik baskıya dikkat çekmek amacıyla başlatılan nöbetçi genel yayın yönetmenliği kampanyasına katıldıkları için yargılanan Dilşah Kocakaya, Ertuğrul Mavioğlu, Hüseyin Aykol, Mehmet Celal Başlangıç, Mehmet Fehim Işık, Mehmet Şirin Taşdemir, Öncü Akgül ve Celalettin Can’a verilen hapis cezaları İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından onandı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 Nisan 2019’da, dayanışma için bir günlük genel yayın yönetmenliği görevini üstlenen Ertuğrul Mavioğlu, Fehim Işık, Celal Başlangıç, İhsan Çaralan, Öncü Akgül ve Celalettin Can’a “terör örgütü propagandası”ndan 1 yıl 3 ay hapis cezası verirken, gazetenin eş genel yayın yönetmeni olan Hüseyin Aykol’u 3 yıl 9 ay hapse mahkum etmişti. İstinaf Mahkemesi, kararında, mahkûmiyet hükümlerine yönelik incelemelerde hukuka aykırılık veya bir eksiklik tespit edilmediğine yer verildi. İstinaf Mahkemesi, ayrıca Ömer Ağın, Veysel Kemer, Mehmet Şirin Taşdemir, Yüksel Oğuz ve Celalettin Can hakkında “örgüt propagandası”, “suç işlemeye alenen tahrik” ve “suçu ve suçluyu övmek”ten verilen beraat ile Hüseyin Akyol hakkında “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek”ten verilen beraat kararını da onadı.
Aykol, Kaya, Kızılkaya’nın 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesinin genel yayın yönetmenlerinden Hüseyin Aykol ve Bilir Kaya ile yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya ve Hatip Dicle’yi, “hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını” ve “Türk milletini ve Cumhuriyetini ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılama” suçlamalarıyla 16. kez hakim karşısına çıktı. Davada, hakim değişikliği nedeniyle önceki duruşmaların tutanakları okundu. Avukatlar, dosyada eksik hususlar giderildikten sonra savunma yapacaklarını söyledi. Mahkeme, Hatip Dicle hakkında çıkarılan yakalama emrinin infazının beklenmesine karar vererek duruşmayı 15 Aralık’a erteledi. (22 Eylül)
Temizkan’a “örgüt propagandası” davası: İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, 2014 yılında yaptığı “Mahmur kampı IŞİD’in eline geçti” diye başlayan Twitter paylaşımı nedeniyle gazeteci Sabiha Temizkan’ı “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Duruşmada, esas hakkında mütalaasını sunan savcı, Temizkan hakkında “örgüt propagandası” suçundan hapis istedi. Dava 15 Ekim’e ertelendi (22 Eylül).
Parlak’ın üyelik davası: 14 yıllık gazetecilik hayatında mesleki faaliyetleri nedeniyle birçok dava ve soruşturmayla karşı karşıya kalan Silvan Mücadele gazetesi sahibi Ferhat Parlak’ın “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 15 ay tutuklu yargılandığı davada savcı, esas hakkında mütalaasını sundu. Mahkeme, ifadesi henüz alınamayan gizli tanıkların dinlenmesinden vazgeçti. Dava, 7 Aralık’a ertelendi. (21 Eylül)
Dündar’ın mallarına el koyma kararı: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri temin etmek ve açıklamak” iddiasıyla 5 yıl 10 ay hapse mahkum edildikten sonra Yargıtay’ın kararı bozmasından sonra “gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etme” gerekçesiyle halen yargılanan Cumhuriyet gazetesinin eski yayın yönetmeni Can Dündar’ın, 15 gün içinde mahkemeye gitmemesi halinde tüm mallarına el konulmasına karar verdi. Karar, “Kovuşturmanın sonuçsuz kalmasını sağlamak amacıyla yabancı ülkede bulunduğunun anlaşılması” gerekçesine gösterildi. (17 Eylül)
Coşkun, Uğur ve Açar’a TMK davası: İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi, 2013 yılındaki kitlesel Gezi eylemleri sürecinde Berkin Elvan’ın polis kurşunuyla öldürülmesine ilişkin soruşturmayla ilgili haberler nedeniyle muhabirler Canan Coşkun, Ali Açar ve Can Uğur’u yargılamaya başladı. Gazeteciler, Cumhuriyet gazetesinin 11 Mart 2016 tarihli sayında çıkan “Berkin Elvan’ı vurduğu iddia edilen polis görev yerini hatırlamadı” başlıklı haber ile BirGün gazetesi sitesinde yayınlanan “Berkin soruşturmasındaki gizlilik kararının sebebi: Katilin itibarı zedelenmesin” haberi nedeniyle “terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef göstermek” suçundan üçer yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Kimlik tespitinin ardından savunmasını yapan Can Uğur, “Polisin hüviyetini açıklamakla suçlanıyorum. Ama habere bakıldığında kimlik bilgileri açıklanmamış. Fotoğraf da kullanılmadı. Gazeteciliğin evrensel ilkeleri gereği kamuyu ilgilendiren bir olayı haber yaptım” dedi. Coşkun da savunmasında “Haberde yayımlanan fotoğrafta şahsın yüzü blurlanmıştır, ismi de açık şekilde yazılmamıştır. Kamu yararı olduğu için haberin fikri takibini yaptım. Hedef göstermek yönündeki suçlamayı kabul etmiyorum” diye konuştu. Dava, Açar’ın savunmasının tamamlanması için 10 Kasım’a bırakıldı. (17 Eylül)
Sayılğan’ın “üyelik ve propaganda” davası: KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri İdris Sayılğan, geçmiş yıllarda sosyal medyada yaptığı paylaşımlar yaptığı gerekçesiyle “örgüt üyeliği ve propaganda” iddiasıyla yargılanıyor. Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada esas hakkındaki mütalaasını yazılı olarak sunan savcı, Sayılğan’ın “zincirleme şekilde terör örgütü propagandası yapmak” suçundan cezalandırılmasını istedi. Esasa ilişkin savunma yapmak için süre isteyen Sayılğan ve avukatları, delillerin yeniden araştırılması talebinde bulundu. Avukatların ek süre talebini kabul eden mahkeme, bir sonraki duruşmayı 2 Aralık’a erteledi. (16 Eylül)
Dündar’ın “Gezi” davası: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında gazeteci Can Dündar’ın da olduğu yedi kişiyi, 2013’teki kitlesel Gezi eylemleri nedeniyle “hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmayı engellemeye teşebbüs” iddiasıyla yargılamaya devam etti. İstinabe yoluyla sanıkların ifadelerinin alınmasını reddeden mahkeme, sanıklara yönelik çıkarılan yakalama kararlarının infazını bekliyor. Dava, 14 Ocak 2021’e ertelendi. (15 Eylül)
Beş gazeteciye “MİT” cezası: İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi, Libya’da yaşamını yitiren MİT mensuplarına ilişkin haberler nedeniyle OdaTV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, OdaTV muhabiri Hülya Kılınç, Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu ile Yeni Yaşam gazetesi yöneticileri Ferhat Çelik ve Aydın Keser hakkında açılan davanın ikinci duruşmasında kararını açıkladı. Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç hakkında “istihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası veren mahkeme; Aydın Keser, Ferhat Çelik ve Murat Ağırel’i MİT Kanunu’nun 27/3. maddesinden 4 yıl 8 ay 7 gün hapisle cezalandırdı. Terkoğlu ise tüm suçlamalardan beraat etti. Duruşma sonunda tahliye edilen Pehlivan, Kılınç ve Ağırel’e yurtdışına çıkma yasağı konuldu. (9 Eylül)
Gündem davası Aralık’a kaldı: KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesine ilişkin ana davasında, mütalaaya karşı savunma için Şubat’ta süre talebinde bulundukları için dosyaları ayrılan gazetenin imtiyaz sahibi Kemal Sancılı, genel yayın yönetmeni Zana Kaya, yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya ve Eren Keskin’in yargılandığı dava görüldü. İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen davada, sadece Eren Keskin’in hazır bulundu. Mahkeme, sanık avukatlarının mazeret bildirmesi üzerine yargılamayı 24 Aralık’a bıraktı. (9 Eylül)
“Balyoz/Egemen Planı” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Taraf gazetesinde “Balyoz planı” ile kumpas kurdukları iddiasıyla gazetenin eski yayın yetkilileri Ahmet Altan, Yasemin Çongar ile Mehmet Baransu, Yıldıray Oğur ve Tuncay Opçin’i yargılamaya 11-12-13 Ağustos’ta devam etti. 52’şer yıl hapisleri istenen sanıklara “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma çalma”, “devletin güvenliğine dair gizli belgeleri temin etme”, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamaları yöneltiliyor. Mahkeme, Cemal Temizöz, Süha Tanyeri ve Ahmet Yavuz’un katılma taleplerini reddederken Dursun Çiçek ve Suat Aytın’ın dosyadaki katılan sıfatlarının korunduğunu bildirdi. Mahkemede, duruşmanın ikinci gün oturumuna SEGBİS’le bağlanan Baransu’nun duruşma öncesi mahkemeye 87 sayfalık tevsii tahkikat talebi gönderdiği öğrenildi. Baransu, taleplerine ilişkin beyanlarına ve savunmasına avukatının eşliğinde devam etmek istediğini söyledi. Baransu’nun tutukluluğunun devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 12-13-14 Ekim’e erteledi. (12 Ağustos)
Baransu ve Çoban’ın davası: Taraf gazetesinin 28 Kasım 2013 tarihli “Gülen’i bitirme kararı 2004 MGK’da alındı” manşetiyle ilgili olarak muhabir Mehmet Baransu ile gazetenin eski sorumlu müdürü Murat Şevki Çoban, “devletin güvenliğine dair belgeleri temin etme”, “devletin güvenliği ve siyasal yararlarına ilişkin belgeleri açıklama” ve “MİT belgelerini ifşa etmek”ten yargılanıyor. Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada mütalaasını sunan savcı, Baransu ve Çoban’ın “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgileri basın ve yayın yoluyla ifşa etme” ve “MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin belge ve bilgiyi basın yoluyla ifşa etme” suçlarından cezalandırılmalarını talep etti. Çoban ve Baransu’nun avukatları, esasa karşı beyanda bulunmak için süre talebinde bulundu. Süre talebini kabul eden mahkeme, bir sonraki duruşmayı 13 Kasım’a erteledi. (17 Temmuz)
Meşale Tolu’nun “üyelik” yargılaması: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, ETHA Ajansı çevirmeni Meşale Tolu dahil 27 kişiyi “terör örgütü üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamalarıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, Tolu hakkında başka bir soruşturma ya da kovuşturma olup olmadığı hususunun araştırılmasına karar verdi. Dava, 11 Şubat’a ertelendi. (14 Temmuz)
Yağan’ın “örgüt propagandası” davası: İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi İleri Haber sitesi eski yayın yönetmeni Onur Emre Yağan’ı, sitede çıkan haberler ve sosyal medya paylaşımları yoluyla “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla yargılamaya devam etti. Duruşmada, esas hakkında mütalaasını veren savcı, Yağan’ın “zincirleme terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasından cezalandırılmasını istedi. Mahkeme, gazeteci Yağan’ın beraatine karar verdi. (13 Temmuz)
Dündar’ın davası Şubat 2021’de: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi MİT TIR’ları haberi nedeniyle “gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin” ve “örgüte yardım” suçlamalarıyla karşı karşıya kalan Cumhuriyet gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Can Dündar’ı yargılamaya devam etti. Dündar’ın Almanya’dan iadesine yönelik talebin sonucunun beklenmesine ve dosyanın esas hakkında mütalaa için duruşma savcısına sunulmasına karar verildi. Yargılama, 18 Şubat 2021’e kaldı. (9 Temmuz)
Uludağ ve Güvenç’in 301 davası: İstanbul 2. Asliye Mahkemesi, ABD’li Rahip Brunson’a yönelik yargı işlemini “ABD ayarlı adalet”, “Rehine diplomasisi çökerken”, “Tutan da bırakan da yargı mı devlet mi” haberleriyle gündeme getiren, dönemin Cumhuriyet gazetesi muhabirleri Alican Uludağ ve Duygu Güvenç’i “devletin yargı organlarını alenen aşağılamak” iddiasıyla yargılıyor. Davanı altıncı duruşmasında, gazeteci Uludağ’ın avukatı mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Güvenç’in avukatı Abbas Yalçın ise savunma yaptı. Mahkeme savunmanın ardından duruşmayı 22 Ekim’e bıraktı. (2 Temmuz)
Altan’ın propaganda davası: Berivan Altan hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması, Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkemede, Altan’a KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi ve Rojewa Medya gazeteleri ile tanık beyanları soruldu. Altan, söz konusu gazetelerin çıkarıldığı dönemde yasal olduğunu, Basın Savcılığı onayından sonra bayilerde satıldığını söyleyip hakkındaki suçlamayı reddetti. Bir tanığın dinlenmesine karar veren mahkeme, davayı 12 Kasım’a erteledi. (2 Temmuz)
Altı gazeteciye BDDK davası: İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Bloomberg sitesinde 10 Ağustos 2018’te çıkan ve döviz kurlarının yol açtığı ekonomik krizi ele alan haber nedeniyle muhabirler Kerim Karakaya ve Fercan Yalınkılıç dahil 38 kişiyi “ekonomiye zarar vererek Sermaye Piyasaları Kanunu’nu ihlal etmek” suçlamasıyla yargılamaya devam ediyor. Sosyal medyada ekonomiye dair yorumlardan bulunan gazeteciler Mustafa Sönmez, Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş ve serbest gazeteci Orhan Kalkan da diğer sanıklar gibi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) şikayetiyle beş yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Yargılama koronavirüs nedeniyle önce 8 Mayıs’a ardından 23 Ekim’e bırakıldı. (1 Temmuz)
Birgün’e “FETÖ” davası Ekim’de: Birgün gazetesi ve internet sitesi yetkilileri İbrahim Aydın, Barış İnce, Can Uğur ve Bülent Yılmaz’a, Twitter’daki Fuat Avni adlı hesabın tweet’lerini haberleştirdikleri için açılan dava, koronavirüs tedbirleri nedeniyle 14 Nisan’da görülemedi. Gazetecilerin İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “FETÖ’ye üye olmadan yardım” iddiasıyla yargılandıkları davanın 30 Haziran’da yapılan duruşmasında, “Kaç Saat Oldu” isimli hesapla Barış İnce’nin ilişkilendirilemeyeceği ifade edildi. Mahkeme, istenen belgelerin celse arasında gelmesi durumunda varsa kovuşturma genişletme taleplerinin bildirilmesine, yoksa dava dosyasının esas hakkında mütalaanın hazırlanması için iddia makamına gönderilmesine hükmetti. Bir sonraki duruşma 13 Ekim’de. (1Temmuz)
Altı haberciye Red Hack davası: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın RedHack tarafından ele geçirilen kişisel e-posta hesabındaki bilgileri haberleştirdikleri gerekçesiyle altı gazeteciyi yargılamaya devam etti. İddianamede Diken haber editörü Tunca Öğreten, “FETÖ ve DHKP-C’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, ETHA haber müdürü Derya Okatan, Yolculuk gazetesi sorumlu müdürü Eray Sargın, DİHA muhabiri Metin Yoksu ve DİHA haber müdürü Ömer Çelik “örgüt propagandası”, Birgün gazetesi çalışanı Mahir Kanaat ise “örgüt üyeliği”yle suçlanıyor. Mahkeme, sanıkların yurtdışına çıkış yasağının devam etmesine hükmetti, dijital materyaller arasında “suç teşkil etmeyenlerin iadesine” karar verdi, adli kontrol taleplerini reddetti. 6 Şubat tarihli duruşmada sanık gazeteciler ve avukatlar savunmaya ilişkin beyanlarını sundu. Mahkeme Derya Okatan ve Eray Sargın’ın yurtdışı çıkış yasağının kaldırılmasına karar verdi. İstanbul 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılarak gazeteci Deniz Yücel dosyasının incelenmek üzere istenmesine ve vareste talebinin reddine karar vermişti. 25 Haziran’da görülen dokuzuncu duruşmada Tunca Öğreten, Mahir Kanaat, Ömer Çelik ve Metin Yoksu’nun yurtdışı çıkış yasaklarının devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 15 Aralık’a erteledi. (1 Temmuz)
Hürtaş ve Demir’in davası: Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi, Afrin Operasyonu ile yaptığı yayın nedeniyle Artı TV Ankara temsilcisi Sibel Hürtaş’ı ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle de gazeteci Hayri Demir‘i “örgüt propagandası”ndan yargılamaya devam etti. Gazetecilerin yurtdışı çıkış yasağının kaldırılması talebi reddedilmişti. 25 Haziran’da görülen duruşmada mahkeme, Hürtaş ve Demir’in 2,5 yıldır uygulanan yurtdışı çıkış yasaklarının kaldırılması ve dosyalarının tefrik edilerek kararın verilmesine yönelik talepleri reddetti. Bir sonraki duruşma 25 Kasım’da yapılacak. (1 Temmuz)
Ayşegül Doğan’ın “örgüt yöneticiliği” davası: Kapatılan İMC TV’nin haber müdürü Ayşegül Doğan’ın, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) üyeleriyle yaptığı röportajlar ve katıldığı etkinlikler nedeniyle “örgüt yöneticiliği” ile suçlandığı dava, korona salgını nedeniyle 10 Haziran’a ertelendi. Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Doğan’ı 22 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılıyor. Dava 7 Ekim’e ertelendi. (1 Temmuz)
Seyhan Avşar’a TMK davası: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren’in çocuğun nitelikli cinsel istismarı dosyasında şüphelilerden haksız menfaat temin etmekten mahkum edildiğini gündeme getiren Cumhuriyet gazetesi yargı muhabiri Seyhan Avşar hakkında açılan “kamu görevlisini hedef göstermek” davası devam ediyor. 9 Ocak’ta görülen ilk duruşmada Avşar, yaptığı haberin kesinleşmiş bir Yargıtay ilamının haberleştirilmesinden ibaret olduğunu söyledi ve beraatini talep etti. Aynı davada yargılanan Sözcü gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü Necdet Önemli’nin dinlenmesi için duruşma 21 Mayıs’a ertelenmişti. 21 Mayıs’ta görülmesi planlanan duruşma da koronavirüs önlemleri nedeniyle 9 Ekim’e ertelendi. (1 Temmuz)
Dündar’ın Gündem davası: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi ile dayanışmak amacıyla başlatılan nöbetçi genel yayın yönetmenliği kampanyasına katılarak “terör örgütlerinin yayınlarını bastığı ve yayınladığı” iddiasıyla gazeteci Can Dündar’ı yargılamaya devam etti. Mahkeme, Dündar’ın ifadesinin Almanya’da alınmasını bekliyor. 21 Mayıs’ta görülmesi planlanan duruşma, koronavirüs önlemleri çerçevesinde 24 Aralık’a ertelendi. (1 Temmuz)
Kaya’nın duruşması ertelendi: Ağrı Dağı’nda 2014 yılında düzenlenen festivalde çektiği görüntüler gerekçe gösterilerek hakkında ‘terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım” iddiasıyla yargılanan KHK ile kapatılan DİHA’nın muhabiri Abdullah Kaya’nın 13 Mayıs’ta Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi planlanan duruşması, koronavirüs önlemleri kapsamında 20 Ekim’e ertelendi. (1 Temmuz)
Buse Söğütlü’ye “TMK” davası: Gazete Yolculuk muhabiri Buse Söğütlü’ye, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Akın Gürlek’in yargılama pratiğine ilişkin attığı tweetler nedeniyle “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla dava açıldı. Davanın ilk duruşması İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 14 Ekim’e ertelendi (1 Temmuz).
Uludağ ve Akça’ya TMK davası: IŞİD’in 103 kişinin canını alan Ankara Garı katliamından önce Nizip’te bomba yapımında kullanılan kimyasal madde arayışına giriştiğini ve Emniyetin bu süreçte ihmali bulunduğunu yazan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Alican Uludağ ve sorumlu yazıişleri müdürü Olcay Büyüktaş Akça hakkında TMK’nin 6/1 maddesi uyarınca dava açıldı. İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 22 Ekim’de yargılanacak olan iki habercinin üçer yıl hapisleri isteniyor. (1 Temmuz)
Özdilek’e TMK beraati: Cumhuriyet gazetesinin 9 Mayıs 2019 tarihli sayısında çıkan “İşini geri istediği için cezaevine konulan Onay, KESK’e çağrıda bulundu” başlıklı haber nedeniyle İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan gazete muhabiri Zehra Özdilek “suçun unsurları oluşmadığı” için beraat etti. İfadesinde “Benim haberimden önce Sabah, Yeni Şafak gazeteleri ile Anadolu Ajansı’nın haberlerinde ve Fatih Tezcan’ın tweetinde tanığın ismi var. Beraatimi talep ediyorum” diyen gazeteci, haberde gizli tanığın adını yazdığı gerekçesiyle “terörle mücadelede yer almış kişileri hedef göstermek” iddiasıyla üç yıl hapis istemiyle yargılanıyordu. Savcı, tanık Berk Ercan’ın mağdur olarak beyanının alınmasını talep ederken mahkeme heyeti “mağdurun beyanının hükme etkisi olmayacağı” gerekçesiyle bu talebi reddetti. (24 Eylül)
Yedi “Gündem”cinin cezasına onama: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, KHK ile 29 Ekim 2016’da kapatılan Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmak amacıyla nöbetçi yayın yönetmenliği yaptıkları için yargılanan Ertuğrul Mavioğlu, Fehim Işık, Celal Başlangıç, İhsan Çaralan, Öncü Akgül ve Celalettin Can ve Hüseyin Aykol’un cezalarını ve Ömer Ağın, Veysel Kemer, Mehmet Şirin Taşdemir ve Yüksel Oğuz’un beraat kararlarını onadı. (22 Eylül)
Diken’den üç gazeteciye beraat: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, 2014-2016 döneminde yayımladıkları “Fuat Avni” haberleri nedeniyle “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla yargılamaya başladığı Diken.com.tr haber sitesi kurucusu Harun Simavi, yayın yönetmeni Erdal Güven ve eski sorumlu müdürü Semin Sezerer’i oybirliğiyle beraat ettirdi. Mahkeme, Cumhuriyet savcısının “terör örgütü ile iltisakları tespit edilemedi, atılı suçu işlediklerine dair kesin ve inandırıcı delil yok” diyerek beraat istediği mütalaa doğrultusunda üç gazeteciyi “yüklenen fiil kanunda suç olarak tanımlı değil” diyerek akladı. (3 Eylül)
Sterk’e örgüt ve propaganda davası: İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi, “askeri bölgeyi ihlal” iddiasıyla 6 Mart’ta Edirne’de gözaltına alınıp tutuklanan Rudaw TV Türkçe servisi muhabiri Rawin Sterk’i, sosyal medya paylaşımlarında “örgüt propagandası yaptığı” ve “örgüt üyesi olduğu” iddiasıyla yargılamaya başladı. Duruşmaya SEGBİS ile katılan Rawin Sterk “Yaklaşık altı aydır buradayım, dört ay gibi bir sürede savunma yapmak için birçok konuya çalıştım. İddianameyi görünce bütün çalışmalarımın boşa gittiğini düşünüyorum. İddianamedeki bütün maddeleri tek tek yanıtlamak adına karşınızdayım” dedi. Sterk’i adli kontrol şartıyla tahliye eden mahkeme, dava dosyasının İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen KCK Basın dosyasıyla birleştirilmesine karar verdi. (2 Eylül)
Yücel’e TMK’den hapis: İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi, Die Welt gazetesinin eski Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel’i “PKK propagandası” iddiasıyla 2 yıl 9 ay 22 gün hapse mahkum etti; gazeteciyi “FETÖ propagandası” ve “kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasından beraat ettirdi. Mahkeme, avukat Veysel Ok’un içeriklerde şiddet unsurunun bulunmadığını belirttiği, Anayasal Mahkemesi’nin Yücel’in tutukluluğuyla ilgili ihlal kararı verdiğini anımsattığı savunmasını dikkate almadı. Mahkeme, gazetecinin savunmasını ve daha önce iddianamede suçlama konusu edilmeyen haberini gerekçe göstererek “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “Türk milletini aşağılamak” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmaya karar verdi. (16 Temmuz)
Aslan’ın cezasına onama: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Aslı Ceren Aslan’a Özgür Gelecek’in, Mart 2016 ile Haziran 2016 tarihleri arasında yayımlanan 16 sayısında “terör örgütü propagandası” yaptığı iddiasıyla 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Gazeteci ayrıca aynı gazetenin Ekim-Kasım 2016 tarihli sayılarında “terör örgütü propagandası” yaptığı iddiasıyla Aralık 2016 tarihinde iki ayrı sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek 3 yıl bir ay 15 hapis cezasına çarptırılmıştı. 8 Temmuz 2020’de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi Aslan’a verilen toplam 6 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasını onadı. (8 Temmuz)
Akın’a beraat: T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın’ın, Mart 2014-Nisan 2016 arasında Fuat Avni’nin 108 tweetinin sitede haberleştirilmesi nedeniyle “örgüte yardım” suçlamasıyla yargılandığı davanın karar duruşması yapıldı. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Akın’ın beraatine karar verdi. (2 Temmuz)
Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 döneminde 8 gazeteci (Mustafa Hoş, Ahmet Sever, Engin Korkmaz, Mustafa Sönmez, Oktay Candemir, Cem Şimşek, Erk Acarer ve Necla Demir) Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla toplam 37 yıl 4 ay hapis istemiyle karşı karşıyaydı.
Fatih Portakal için yeni bir iddianame hazırlanırken, Can Ataklı ve Mustafa Sönmez için yeni davalar açıldı. Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel aynı suçlama kapsamında savcılığa şikayet edilirken Adıyaman’daki Gerger Fırat gazetesi imtiyaz sahibi Hacı Boğatekin’e soruşturma açıldı.
Geçen yılın aynı döneminde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle beş gazeteci toplam 18 yıl 8 ay hapisle yargılandı. Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’te Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik yayınlar ve düşünceler nedeniyle yaygın şekilde kullanılmaya başlanan TCK’nin 299. Maddesi, 1 Ekim 2020’ye kadar en az 61 gazetecinin hapis, ertelemeli hapis ve para cezasına mahkum edilmesine zemin oluşturdu.
Portakal’a 299 iddianamesi: İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 6 Nisan’da yaptığı açıklamaya sosyal medya hesabında “Tekalif-i Milliye hatırlatılıp ‘Zor günlerden geçiyoruz’ denilerek mevduatı ve tasarrufu olanlardan para istenmesin bir de! ‘Korona sonrası ödeyelim’ derlermiş bir de! Olmaz olmaz diyemiyorum maalesef!” ifadeleriyle tepki veren gazeteci Fatih Portakal’a dair savcılığın kaleme aldığı ve Portakal’ın BDDK şikayetiyle yargılandığı davanın dosyasına gönderdiği iddianameyi incelemeye aldı. Birleştirmeye dair karar 5 Kasım’da verilebilir. (24 Eylül)
Hoş’un savunmasına da “Erdoğan” davası: İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi, “Big Boss” kitabından 2016 yılında “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten 10 bin 600 TL adli para cezasına mahkum olmadan önce gazeteci Mustafa Hoş’un duruşmada yaptığı savunma nedeniyle de aynı gerekçeyle yargılıyor. Yargılama 22 Ekim’de sürecek. (15 Eylül)
Sever’in 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Ahmet Sever’i “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabı nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Sever’in istinabe yoluyla ifadesinin alınmasının beklendiği dava 3 Aralık’a kaldı. (15 Eylül)
Engin Korkmaz’a “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davası: Antalya 19. Asliye Ceza Mahkemesi, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Akdeniz Şube Başkanı Engin Korkmaz’a bir ihbar sonucu “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılıyor. 9 Eylül’de görülen duruşmada, yeni atanan savcı dosyayı incelemediği için yargılama 15 Ocak 202’e ertelendi. (9 Eylül)
Sönmez’e “Erdoğan” davası: Gazeteci ve iktisatçı Mustafa Sönmez, Twitter hesabından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için “hırsızlık çetesinin reisi” ve “diktatör müsveddesi” ifadelerini kullandığı ve ABD’nin İran’a yönelik ambargosunu delme suçlamaları kapsamında 2016’da tutuklanan Türk-İranlı işinsanı Rıza Zarrab’ın yargılanmasıyla ilgili “Reza Bey tek başına yargılanmayacak. Ona bu imkanı sağlayan Halkbank, Erdoğan hükümeti; hepsi sanık yapılacak. Reza ‘Ben tek başıma yapmadım’ der” ifadeleri nedeniyle 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanacak. “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla suçlanan Sönmez, 3 Kasım’da İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. (2 Eylül)
Ataklı’ya 299 davası: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu, Tele1 kanalında “Gün Başlıyor” programını sunan Can Ataklı hakkında 26 Şubat’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştiren sözleri üzerine “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla iddianame düzenledi. Ataklı, soruşturma aşamasında verdiği ifadesinde, programda toplanan deprem vergilerinin nereye harcandığı hususunda eleştirilerini dile getirdiğini, Cumhurbaşkanının ismi ve makamını konuşmasında geçirmediğini, herhangi bir imada bulunmadığını belirterek suçlamayı kabul etmemişti. Gazeteci, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanacak. (26 Ağustos)
Yücel’e 299’dan şikayet: İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi, “PKK propagandası” iddiasıyla mahkum ettiği Die Welt gazetesinin eski Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel için, bir de, iddianamesinde suçlama konusu edilmeyen bir haberi gerekçe yaparak “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Savcılık soruşturma sonunda takipsizlik kararı vermezse gazeteci hakkında kovuşturma yürütülecek. (16 Temmuz)
Boğatekin’e 299’dan soruşturma: Pandemi döneminde 65 yaş üstü insanların evde kalmalarının zorunlu hale getirilmesini 24 Mart 2020 tarihli “Ölmek istemiyorum” başlıklı bir yazısıyla eleştiren Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin hakkında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret” şüphesiyle soruşturma başlatıldı. Yazıda siyasi parti liderlerin de 65 yaşı aşkın olduklarına yer veriliyor, Erdoğan’ın da icraatıyla Anayasayı ihlal ettiği belirtiliyordu. (14 Temmuz)
Candemir’in 299 yargılaması: Gazeteci Oktay Candemir 5 Eylül 2019 tarihinde attığı bir tweet gerekçe gösterilerek “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla Van 3. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmaya başladı. Candemir’in avukatı Sevda Aydın, dosyaya geçici bir hakimin atanması ve kararın verilemeyecek olması gerekçesiyle mazeret verdi. Mazereti kabul eden mahkeme, davayı ileri bir tarihe erteledi. (7 Temmuz)
Şimşek’e 299 davası: Bakırköy 27. Asliye Ceza Mahkemesi, “Alman karikatüristler Erdoğan’ı fena çizdi” başlıklı haber nedeniyle Evrensel gazetesi eski sorumlu müdürü Cem Şimşek’i “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret” iddiasıyla yargılanıyor. Mahkeme, ikinci duruşmada savunma yapması için gazetenin hazır edilmesine karar verdi. 4 yıl 8 ay hapis öngören TCK’nin 299. maddesinden açılan dava, 27 Ekim’de sürecek. (6 Temmuz)
Acarer’in “Erdoğan” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer’i Birgün gazetesinde çıkan “Herkese var, Berkin’e yok” yazında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme başkanının, gazetecinin ifadesinin Almanya’dan alınması için adresinin bilgilerinin alınmasına karar verdiği dava; koronavirüs tedbirleri nedeniyle önce 9 Nisan’a, ardından 20 Ekim’e bırakıldı. (1 Temmuz)
Demir’e “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: Gazete Karınca sitesi eski imtiyaz sahibi gazeteci Necla Demir hakkında açılan soruşturma “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasını içeren bir davaya dönüştü. Bakırköy 8. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen davanın 13 Mayıs’ta görülmesi beklenen ilk duruşması, koronavirüs önlemleri nedeniyle 8 Ekim’e ertelendi. (1 Temmuz)
Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 döneminde en az 12 gazeteci “iftira” ve “hakaret” suçlamasıyla açılan ceza davaları kapsamında toplam 28 yıl 3 ay hapis cezasıyla yargılandı. Ayna Haber imtiyaz sahibi gazeteci Ayhan Çimendağ ve T24 sitesi yazarı Mehmet Y. Yılmaz yargılandıkları hakaret davalarda beraat etti.
Aynı dönemde toplam sekiz gazeteci toplam 1 milyon 410 bin TL’lik tazminat davası yargılamalarıyla karşı karşıyaydı. Bir gazeteci tazminat ödemeye mahkum edildi.
Cumhuriyet gazetesi yetkilisi Orhan Erinç ve gazeteci Pelin Ünker’e “Paradise Paper” yazı dizisi nedeniyle açılan 10 bin TL’lik tazminat davası devam etti. Artı Gerçek muhabiri Gençağa Karafazlı’ya kişilik haklarına saldırı gerekçesiyle yayımladığı bir haber nedeniyle 50 bin TL’lik; Cumhuriyet gazetesinin sorumlu yazıişleri müdürü Olcay Büyüktaş ve muhabir Hazal Ocak’a 250 bin TL’lik ve Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker’e 80 bin TL’lik yeni dava açıldı.
Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız 20 bin TL’ye mahkum edildi.
Geçen yılın aynı döneminde 28 gazeteci “hakaret”, “kamu görevlisine hakaret” veya “iftira” suçlamasıyla açılan ceza davaları kapsamında toplam 72 yıl hapis istemiyle yargılandı, davalardan üçü yeniyken iki gazeteci aklandı.
Albayrak’tan Terkoğlu için “hakaret” şikayeti: Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, iktidara yakınlığı ile bilinen Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş) içerisinde yaşanan krizin perde arkasını haberleştiren Cumhuriyet yazarı ve OdaTV sitesi sorumlu müdürü Barış Terkoğlu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Şikayet dilekçesinde söz konusu haberle Albayrak’a “hakaret” edildiği ve halkın Albayrak’a karşı kışkırtıldığı” ileri sürüldü. (25 Eylül)
Dirik ve Acarer’in “iftira” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, eski Cumhuriyet gazetesi muhabiriHakan Dirik ile eski Birgün gazetesi muhabiri Erk Acarer’i dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a “iftirada bulunmak” suçlamasıyla yargılıyor. Cumhuriyet gazetesinde Ekim 2015’te çıkan “İslami Teröre AKP Koruması: ‘Bozdağ Sarin Dosyasını Kapattı” başlıklı haberi nedeniyle gazetecilerin hapsi isteniyor. 15 Eylül’de gazetecilerin avukatlarının mazeret bildirmeleri üzerine yargılama ileri bir tarihe bırakıldı. (15 Eylül)
Sever’in Şentop ve Varank davaları: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” kitabında TBMM Başkanı Mustafa Şentop ve Cumhurbaşkanı eski Başdanışmanı Mustafa Varank’a hakaret ettiği iddiasıyla gazeteci Ahmet Sever’i iki ayrı dava kapsamında yargılamaya devam etti. Sever’in istinabe yoluyla ifadesinin alınmasının beklediği dava 3 Aralık’a kaldı. (15 Eylül)
Birgün’den üç gazeteciye Albayrak davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Birgün gazetesinde çıkan “Ekşi Sözlük’teki Berat Albayrak – Özge Ulusoy başlığı kaldırıldı” haberinde Berat Albayrak’a “görevinde dolayı hakaret” edildiği iddiasıyla gazete yetkililerini Uğur Koç, Mustafa Kömüş ve İbrahim Aydın’ı TCK 125. Madde uyarınca ve iki yıl dört ay hapis istemiyle yargılanıyor. 13 Eylül tarihli duruşmada, ara kararını açıklayan mahkeme, AYM’ye yapılan bireysel başvurunun sonucunun beklenmesi yönündeki talebi, sanıklar Aydın, Kömüş ve Koç’un üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyetini değiştirmeyeceği kanaatiyle reddederken; esas hakkında mütalaanın hazırlanması için dosyanın iddia makamına gönderilmesine hükmetti. (8 Eylül)
Çimendağ’a beraat: Denizli 6. Asliye Ceza Mahkemesi, 31 Mart Yerel Seçimlerinin ardından yaptığı Merkezefendi Belediyesi’ndeki bazı dosya ve kayıtların silindiğine ilişkin haberden Merkezefendi Belediyesi Eski Başkan Yardımcısı Ayhan Mazıoğlu’nun şikayetiyle yargılanan Ayna Haber sitesi imtiyaz sahibi gazeteci Ayhan Çimendağ’ı beraat ettirdi. “Sesli yazılı veya görüntülü bir ileti yoluyla hakaret” iddiasıyla görülen davaya ilişkin karar istinaf kararıyla da onandı. Çimendağ “Kimden gelirse gelsin hiçbir baskı ne şahsımı ne de Aynahaber’i yolundan çevirmemiştir, çeviremeyecektir. Adalet tecelli etmiş, hak yerini bulmuştur” dedi. (14 Ağustos)
Yılmaz’a “Yıldırım” beraati: İstanbul Anadolu 37. Asliye Ceza Mahkemesi, son Başbakan Binali Yıldırım ve çocuklarının servetini sorguladığı “Binali Bey, sırrını ver, oyumu al” başlıklı köşe yazısı nedeniyle “hakaret iddiasıyla ve 4 yıl 1 ay hapis istemiyle yargılanan T24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz’ı “suçun unsurları oluşmadığı” gerekçesiyle beraat ettirdi. Karar öncesi, Yıldırım’ın avukatları Yılmaz hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini bildirdi. Yılmaz’ın avukatı da duruşmada “Müştekinin yıllarca çeşitli kademelerde görev almış bir siyasetçi olması dolayısıyla ve müvekkilinin de gazeteci olması nedeniyle mal varlığı ile ilgili soru sorması gayet doğaldır” dedi. (14 Temmuz)
İmrek’e “çanta” davası: Evrensel gazetesi yazarı Ender İmrek hakkında, Emine Erdoğan’ın Hermes marka çantası ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun yargılanmasını konu alan 29 Haziran 2019 tarihli “Parıl parıl parlıyordu Hermes çanta” yazısı nedeniyle açılan hakaret davasının 29 Nisan’da görülmesi planlanan ilk duruşması 24 Haziran’da gerçekleşti. İmrek, çantanın değerinin yüksekliğini eleştiri konusu yaptığını ve haberde hakaret olmadığını vurguladı. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Emine Erdoğan’ın davaya katılma talebini kabul etti ve İmrek’in duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 8 Ekim’de. (1 Temmuz)
Hazal Ocak’a “kamu görevlisine hakaret” davası: Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergâhında satın aldığı arazi hakkında Cumhuriyet gazetesinde 20 Ocak 2020 tarihinde yayımlanan haberde imzası bulunan muhabir Hazal Ocak hakkında “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla soruşturma açılmıştı ve “Bakan Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergâhından arazi satın almış olması, “doğal süreçte yaşanan bir alışveriş olayı” olarak anlatıldığı iddianame 31 Mart’ta İstanbul 2 Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti. Cumhuriyet gazetesinin avukatları koronavirüs salgını nedeniyle mazeret bildirerek 18 Haziran’daki duruşmaya katılmadı. Dosya üzerinden görülen duruşmada, avukatların mazeretleri kabul edildi. Bir sonraki duruşma 27 Ekim’de. (1 Temmuz)
Uğur Güç’e Erdoğan’ın avukatına “hakaret” davası: Sol Haber Portalı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Uğur Güç’ün, “Mahkeme küfürbaz avukatın dediğini yaptı” başlıklı haber nedeniyle kamu görevlisine hakaret iddiasıyla yargılandığı davanın 4 Mayıs’ta gerçekleşmesi beklenen duruşması koronavirüs önlemleri nedeniyle 12 Ekim’e ertelendi. (1 Temmuz)
Toker’e T3’ten 80 bin TL’lik dava: İstanbul Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, 28 Ocak 2019 tarihli “İBB’den vakıflara hizmet raporu” yazısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) hazırladığı “Sivil Toplum Kuruluşları – Okul – Yurt Faaliyet Raporu” başlıklı raporu paylaşan gazeteci Çiğdem Toker ve Sözcü gazetesini 80 bin TL tazminat talebiyle yargılamaya başladı. Dilekçede “Bu haberi yayımlayan gazete yöneticileri ve yazıyı yazanın vatan sevgisini sorgulamak gerekmektedir” deniyordu. Toker’in katılmadığı duruşmada mahkeme, Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı’nın (T3 Vakfı) tazminat talep ettiği davada; tarafların tanıklarının dinlemesine, sunulan flash belleğin çözümünün yapılabilmesi için uzman bilirkişiye gönderilmesine ve rapor sunulduğu takdirde taraflara tebliğine karar verdi. Yargılama 15 Ekim’e kaldı. (24 Eylül)
Ünker ve Erinç’e 10 bin TL’lik tazminat davası: İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Malta’daki off-shore hesaplara da değinen Paradise Papers (Cennet Belgeleri) yazı dizisi nedeniyle Çalık Grubu’nun açtığı 10 bin TL’lik tazminat davası kapsamında dönemin Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi Orhan Erinç ve gazeteci Pelin Ünker’in ertelenen duruşması 10 Eylül’de yapıldı. 10 Eylül’de görülen duruşmada, mahkeme istinaf mahkemesinin Pelin Ünker hakkında verdiği beraat kararının İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nden istenmesine ve Orhan Erinç’in sosyoekonomik durumunun araştırılması için yeniden yazı yazılmasına karar verdi. Bir sonraki duruşma 22 Aralık’ta. (10 Eylül)
Yıldız’a 20 bin TL’lik ceza: Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi, eski Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın kişilik haklarının hedef alındığı iddiasıyla 250 bin TL’lik tazminat davası açtığı tutuklu Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ı 20 bin TL’ye mahkum etti. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Kara Havacılık Komutanlığı FETÖ davasında Abdullah kod adlı bir gizli tanığın mahkemedeki ifadelerini haberleştirdiği gerekçesiyle Yıldız’dan manevi tazminat talep ediyordu. Yıldız’ın 5 TL’lik karşı davasını reddeden mahkeme, tirajı en yüksek olan gazetede “Gazeteci Müyesser Yıldız’ın kınanması kararı” yayımlanmasına karar verdi. “Kınama ilanının” ödemesi de Müyesser Yıldız’dan tahsis edilecek. (10 Eylül)
Karafazlı’ya 50 bin TL’lik dava: AKP Rize İl Genel Meclisi Başkanı İbrahim Türüt ile eşi Ennur Türüt, Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇHD) Rize Şube Başkanı, Rize Nabız Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Artı Gerçek Muhabiri gazeteci Gençağa Karafazlı’nın aleyhine kendileri ile ilgili yayınladığı bir haber nedeniyle 50 bin TL’lik tazminat davası açtı. Gazeteci, daha önce Bank Asya’da şef olarak çalışan Ennur Türüt’ün, TMSF Bank Asya’ya el koyduktan sonra aynı bankada müdür olarak görev yaptığını, ardından Rize Ağır Ceza Mahkemesi’nde “FETÖ” davasında yargılanıp beraat ettiğini ancak davanın savcısının itirazı üzerine, dosyanın Samsun İstinaf Mahkemesi’ne gittiğini, sonrasında ise Emlak Katılım Bankası Rize Şubesi’ne müdür olarak atandığını yazmıştı. Türüt ailesi ise, bir itirafçının ifadesi sonrası yargılandığı ancak beraat ettiği haberle kişilik haklarına saldırıldığını, toplumda küçük düşürüldüklerini iddia ederek Karafazlı aleyhinde 50 bin liralık maddi tazminat davası açtı. (29 Ağustos)
Altun’dan Cumhuriyet’e 250 bin TL’lik dava: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Boğaziçi’nin Kuzguncuk semtinde kiraladığı araziye yaptırdığı yapıların İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yıkılmasını “Boğaz’da kaçak var” başlığıyla duyuran Cumhuriyet gazetesinin sorumlu yazıişleri müdürü Olcay Büyüktaş, muhabir Hazal Ocak ve Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık Anonim Şirketi’nne toplam 250 bin TL’lik tazminat davası açtı. 14 Nisan’da yayımlanan “Boğazda Kaçak Var” haberi nedeniyle 150 bin TL, 15 Nisan’da yayınlanan “CHP: Dolandırıcılık” başlıklı haber nedeniyle 50 bin TL ve 29 Nisan’da yayımlanan “Suçumuz suçu ifşa suçumuz kaçağa suçüstü yapmak” başlıklı haber nedeniyle de 50 bin TL manevi tazminat talep etti. Altun’un avukatları tarafından İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dava dilekçesinde yapılan haberlerin Altun’un şeref ve haysiyetini ihlal ettiği ifade edildi ve “Boğaz’da kaçak var” başlıklı haberin kamuoyunu bilgilendirme amacı taşımadığı öne sürüldü. (6 Temmuz)
Cumhuriyet’e 1 milyon TL’lik dava: Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinin 6 Ekim 2019 tarihli sayısında çıkan “Boğaz manzaralı lüks müştemilat” başlıklı haber nedeniyle Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun ile muhabir Hazal Ocak’ı Cengiz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz şikayetiyle 1 milyon TL’lik tazminat davası kapsamında yargılıyor. Mahkeme, 4 Mart’ta Ocak’ın avukatının talebi üzerine haber konusu alana dair İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi ve İstanbul 9. İdare Mahkemesi’nde açılmış olan dava dosyalarının istenmesine hükmetmişti. 17 Haziran’da görülmesi beklenen duruşma, Cumhuriyet gazetesinin avukatları ve Cengiz Holding’in avukatları koronavirüs önlemleri nedeniyle mazeret bildirdiği için 4 Kasım’a ertelendi (1 Temmuz)
BİK’ten Evrensel’e 5 günlük ilan kesme cezası: Basın İlan Kurumu (BİK), Evrensel gazetesine 16 Nisan’da “CHP’li Özel’den Altun’a izinsiz inşaat tepkisi” başlığıyla yayımlanan haber nedeniyle beş günlük ilan kesme cezası verdi. Cezaya, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Kuzguncuk’taki ikametinin yanındaki vakıf arazisine işlem yapmasına tepki gösterdiği haber dayanak yapıldı. BİK kararında, “Haberin saptırıldığını ve çarpıtıldığı, gerçek dışı ifadeler kullanıldığı, algı yaratıldığı” iddiası yer aldı. (4 Temmuz)
Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 döneminde Sulh Ceza Hakimleri en az 319 habere erişim engeli getirdi. Haberler arasında Bilal Erdoğan’la ilişkili en az 63 haber, Berat Albayrak’la ilişkili en az altı haber vardı. “İBB’nin metro kredisine gelen haciz”, “ihale”, “Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği” konularını içeren haberler de erişime engellendi. Birgün, Cumhuriyet, Sözcü gibi eleştirel veya muhalif gazetelerin haber sitelerindeki kimi haberlere de erişim engeli getirildi. Erişim engellerinin çoğu “kişilik haklarının ihlal edilmesi” gerekçesiyle uygulandı.
Yeni Yaşam gazetesinin internet sitesi erişime kapatılırken Jinnews haber ajansının İnternet sitesini de bir kez daha erişime engellendi. Özgürüz Radyo’nun ozgurruz21.org adresinden yayın yapan sitesine de erişim engellendi. Aynı dönemde “İfade Özgürlüğü, İlkeler ve Türkiye” kitabı, “sakıncalı” denilerek cezaevine alınmadı.
“İfade Özgürlüğü” kitabı cezaevinde yasaklı: Diyarbakır Kadın Ceza İnfaz Kurumu, yazarları arasında Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan’ın da olduğu “İfade Özgürlüğü, İlkeler ve Türkiye” kitabı, “sakıncalı” denilerek cezaevine alınmadı. Söz konusu duruma ilişkin bir paylaşım yapan HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, olayı “Şu skandala bakar mısınız? Cezaevleri derebeylik mi? Bandrollü, aralarında Aanayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan’ın da yazarı olduğu bir kitap bu. Diyarbakır Kadın Ceza İnfaz Kurumu sakıncalı diyerek bu kitabı vermemiş!” sözleriyle duyurdu. (28 Eylül)
Yeni Yaşam sitesine “gerekçesiz” sansür: Yeni Yaşam gazetesinin internet sitesine Hatay 1. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla erişim engeli getirildi. Yeni Yaşam gazetesi genel yayın yönetmeni Ferhat Çelik, muhalefet dönük çok yönlü bir saldırı olduğunu belirterek “Sitemizin kapatılmasının gerekçesini bile bilmiyoruz” dedi. (25 Eylül)
Siteye sansür reddedildi: Gaziantep 4. Sulh Ceza Hakimliği, Gaziantep Üniversitesi’nin bir takım tıbbi malzeme aldığı firma ortaklarının FETÖ ile ilişkili olduğuna ilişkin iddiayı işleyen yurthaberleri.net sitesinin 26 Ağustos 2020 tarihli haberine erişimin engellenmesi için yapılan başvuruyu reddetti. Haberde, söz konusu şirket ortaklarının FETÖ ile ilişkili ve KHK ile kapatılan derneklere üye oldukları, Kamu İhale Kurumu’nun bu ilişkiyi doğrulamasına rağmen ihalenin iptal edilmediğine yer verilmişti. Hakimliğe başvuran üniversite, gerçekdışı olarak tanımladığı iddialarla ilgili tekzip yayınlanmasını talep etti. Hakimlik, Anayasa ve Basın Kanunu’ndaki basın özgürlüğü değerine atıf yaptığı kararında, basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda iki değerden birinin, diğerine üstün tutulması gerektiğine işaret ederek az üstün yararın, çok üstün yarar karşısında korunamayacağını burada da temel ölçütün “kamu yararı” olduğunu bildirip talebi reddetti. (22 Eylül)
AKP’li CEO ile ilişkilendirilen habere erişim engeli: İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararı ile 10 Eylül 2020 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin internet sitesinde çıkan “Test kiti alınan şirketin sahibi yasaklı, CEO’su AKP’li çıktı” habere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirildi. (17 Eylül)
Eski vekil için üç siteye sansür: Salgın nedeniyle özel uçakla Mısır’a dönmek isteyen İmad Kachkoul adlı girişimcinin eski bir AKP milletvekili ve akrabaları tarafından dolandırıldığına ilişkin iddiayı gündeme taşıyan Sözcü, soL, İleri Haber sitelerinin ilgili haberleri Sulh Ceza Hakimliği kararıyla erişime kapatıldı. Engelli Web’e göre, 2020/153 sayılı karar “kişilik haklarını koruma” gerekçesiyle alındı. (11 Eylül)
Emine Erdoğan’ın çantası için sansür: İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın “Hermes” marka çanta taşıdığını yazmaktan Evrensel gazetesi yazarı Ender İmrek’in mahkeme karşısına çıktığının gündeme getirilmesi de sansürlendi. Engelli Web, hakimliğin, “kişilik hakları” iddiasıyla Onedio, Yeşil Gazete ve Ekşi Sözlük’teki haber ve içeriklere erişim yasağı getirdiğini bildirdi. (9 Eylül)
İhale haberine erişim yasağı: Birgün sitesinde çıkan ve Bahçelievler Belediyesi’nin “pazarlık usulü” ile düzenlediği ihalelerin kamuoyuna taşındığı “Gıda ihalesi hep AKP’liye” haberine İstanbul Küçükçekmece 1. Sulh Ceza Hakimliği’nce erişim engeli getirildi. (7 Eylül)
İBB’nin metro kredisine gelen haciz haberlerine erişim engeli: İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği, 20 Ağustos 2020 tarih ve 2020/3320 sayılı kararla soL haber portalı, Gerçek Gündem ve KRT sitelerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik haksız haciz işlemine dair haberlere “kişilik haklarını ihlal” iddiasıyla erişim engeli getirdi. Engelli Web’in paylaşımına göre, erişim engeli getirilen haberler, İBB’nin metro projesi için yurtdışından bulduğu ve haczi kabil olmayan 565 milyon TL’lik krediye, önceki dönemin asfalt şirketi Met-Gün İnşaat Şirketi’nce haksız şekilde haciz uygulamasına ilişkindi. (6 Eylül)
Çocuğa taciz haberinden OdaTV’ye sansür: Sakarya Akyazı’da jandarmanın düzenlediği operasyonla gözaltına alınan ve 11 yaşındaki çocuğa cinsel istismar suçundan tutuklanan Uşşaki Tarikatı lideri Fatih Nurullah(58) hakkında OdaTV sitesinde yayımlanan habere “gizliliği ihlal” iddiasıyla erişim engeli getirildi (4 Eylül).
Sözcü sitesi haberine erişim engeli: Afyonkarahisar 1. Sulh Ceza Hakimliği, Sözcü sitesinde yer alan “AKP’li başkan, müdürü ot yolmakla görevlendirildi” başlıklı habere erişim engeli getirdi. (2 Eylül)
En az üç site haberine sansür: İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın İmam Hatip Lisesi’nden arkadaşına 280 milyon TL’lik inşaat ihalesi verildiğine ilişkin haberlere erişim engeli getirilmesine dair çıkan haberlere erişim engeli getirdi. Engelli Web sitesine göre, haberleri erişime kapatılan medya kuruluşları arasında Anka Ajansı, T24 ve İleri Haber siteleri var. (2 Eylül)
Seyyar satıcının intiharı haberine internet sansürü: Erzincan Sulh Ceza Hakimliği, Erzincan’da seyyar mısır satıcısı Yavuz Polat’ın kendini yakmasıyla ilgili Cumhuriyet, BirGün, Milli Gazete, Sendika.org, Onedio, Ekşi Sözlük siteleri gibi birçok internet haber mecrasında çıkan ölüm ve cenaze haberlerine 2020/1842 sayılı kararla sansür getirdi. (1 Eylül)
Akar’ın “mezarlık ziyareti”ne erişim engeli: Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Salih Mirzabeyoğlu’nun mezarlığını ziyaretine ilişkin odatv.com, halktv.com.tr ve soLhaber portalında yayımlanan haberlere erişim engeli getirildi. Engelliweb’e göre 17 Ağustos 2020 tarih ve 2020/5310 sayılı erişim engeli kararı İstanbul Anadolu 4. Sulh Ceza Hakimliği’nce alındı. (18 Ağustos)
TKKB ile ilişkili haberlere erişim engeli: Aralarında cumhuriyet.com.tr’den Mahmut Lıcalı’nın “Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği’ndeki AKP’lilerin maaşları ‘ticari sır’ oldu”, Sözcü.com.tr’den Ali Ekber Ertürk’ün “9 Koltuklu Müdür” ve Erdoğan Süzer’in “Tarım Kredi Borçlusu çiftçilere icra takibi” başlıklı ve milligazete.com.tr’de konuyla ilgili yayımlanmış haberlerin de yer aldığı toplam 86 habere erişim engeli getirildi. Engelli Web, 14 Ağustos 2020 tarih ve 2020/5837 sayılı kararın Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği’nce alındığını bildirdi. (15 Ağustos)
Jinnews sitesine erişim yasağı: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), kadın yayıncılığı yapan Jinnews haber ajansının İnternet sitesini erişime engelledi. Siteye girenler, BTK’nin 5651 sayılı İnternet Kanunu’na atıf yaptığı, “13/08/2020 tarih ve 490.05.01.2020.-3580131 sayılı kararına istinaden bu internet sitesi (jinnews9.xyz) hakkında idari tedbir uygulanmaktadır” şeklindeki açıklamasıyla karşılaşıyor.(13 Ağustos)
Özgürüz Radyo sitesine sansür: BTK, gazeteci Can Dündar’ın kurduğu Özgürüz Radyo’nun ozgurruz21.org adresinden yayın yapan sitesine erişimi 490.05.01.2020-3580137 sayılı kararla engelledi. (13 Ağustos)
57 “Bilal” haber ve içeriğine erişim engeli: İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hâkimliği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın imam hatip lisesinden arkadaşı İlkyapı İnşaat’ın sahibi Aykut Emrah Polat’ın TMSF’nin düzenlediği ihaleyi 280 milyon TL’ye kazanmasına ilişkin 57 haber, Ekşi Sözlük içerikleri ve sosyal medya içeriklerine erişim engeli getirdi. Bilal Erdoğan’ın talep dilekçesinde “Dilekçe ve ekleri ile talebe konu yayınlar incelendiğinde; talepte bulunan hakkında çoğunlukla galiz küfür ve hakaretlerden oluşan düşünce ve eleştiri hürriyeti ile telifi kabil olmayan paylaşımları ve fotoğrafları yayımladıkları, bu şekilde talepte bulunanın kişilik haklarının ihlal edildiği anlaşıldığından talebin kabulüne karar vermek gerekmiştir” deniliyor. (13 Ağustos)
Cinsel saldırı suçu için “unutulma hakkı” sansürü: Korkuteli Sulh Ceza Hâkimliği, Antalya’da G.C. adlı kadına cinsel saldırıda bulunduğu için 2012 yılında 23 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan ulusal takım güreşçisi Recep Çakır hakkında çıkan haberlere “kişilik haklarını ihlal” gerekçesiyle ve “unutulma hakkı”nı dayanak yaparak erişim engeli getirdi. (13 Ağustos)
Altı habere “Bilal” sansürü: İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği, 2020/5071 sayılı kararıyla 6 Ağustos 2020 tarihli birçok habere erişim engeli getirdi. Engelli Web’e göre, “kişilik haklarının ihlali” gerekçesiyle 11 Ağustos’ta alınan karar, TMSF’ye ait inşaat arazisinin pazarlık usulüyle başlatılan ihaleyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın okul arkadaşına verildiğine değinen Cumhuriyet ve BirGün gazeteleri, KRT televizyonu ve ANKA Ajansı’na ait internet siteleri ile Odatv ve soL sitesini de hedef aldı. (11 Ağustos)
Çağrı merkezine ilişkin habere erişim engeli: Batman 1. Sulh Ceza Hakimliği, artıgercek.com’da yayınlanan “Çağrı merkezi çalışanlarına sahte müşteri memnuniyeti anketi yaptırıp işten çıkardılar” isimli habere erişim engeli getirdi. Engelliweb sitesi, erişim engeli kararının 11 Ağustos’ta verildiğini bildirdi (11 Ağustos).
Cumhuriyet’in haberine erişim engeli: Cumhuriyet gazetesi internet sitesinde, Ekim 2018’de yer alan “Hükümet Konağına özel acil servis” başlıklı habere Harran Sulh Ceza Hâkimliği’nin 6 Temmuz 2020 tarihli kararı ile erişim engeli getirildi. (6 Temmuz)
Üç habere erişim engeli: İskenderun 2. Sulh Ceza Hakimliği, 2020/1883 sayılı kararla, Cezayir’de çalışan bir işçinin “şaibeli” bulunan ölümüyle ilgili bir haberde “kişilik haklarının ihlal edildiği” iddiasıyla Sendika.org, Artı Gerçek ve Kızıl Bayrak sitelerinde çıkan haberlere erişim engeli getirdi ve silinmelerine karar verdi. Engelli Web’in gündeme taşıdığı kararın, işçinin çalıştığı Tosyalı Holding’in talebiyle alındığı ifade edildi. (1 Ağustos)
Soruşturma haberine sansür: Gaziantep 6. Sulh Ceza Hakimliği, YÖK’ün Gaziantep Üniversitesi Rektörü Ali Gür hakkında “belgede sahtecilik” ve “görevi kötüye kullanma” şüphesiyle soruşturma açtığına dair Antep merkezli yurthaberleri.net haber sitesinde yayımlanan “Rektör Ali Gür hakkında ciddi soruşturma” başlıklı habere erişim engeli getirdi. (30 Temmuz)
19 internet haberine sansür: Malazgirt Sulh Ceza Hakimliği, cinsel saldırıya maruz bırakıldıktan sonra eşi tarafından öldürüldüğü ifade edilen bir kadınla ilgili İnternet medyasında yayımlanan 19 haberi URL bazlı müdahaleyle erişime kapattı. Haber Birgun.net, Evrensel.net, GazeteDuvar, sitesinde “Cinsel saldırıya maruz bırakılan kadın, evli olduğu erkek tarafından katledildi” başlığıyla çıkmıştı. (24 Temmuz)
Beş haber ve yazıya sansür: Bakırköy 2. Sulh Ceza Hakimliği, 6 Şubat 2020 tarihli “Zarrab’dan sonra Dermen: Türkiye’nin başını ağrıtacak bir dava daha” başlığıyla Cumhuriyet gazetesinin internet sitesinde ve “Kingston Kardeşler itirafçı oldu” başlığıyla Birgün gazetesi sitesinde yayımlanan haberlerin erişimine 23 Temmuz’da engel getirdi. Engelli Web’e göre, Artı Gerçek sitesinde, “THK’nin 1 milyar dolarlık borcunu ABD’deki tutuklamalar ortaya çıkardı” başlığıyla çıkan habere de erişim engeli getirildi. Haberler, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hazinesini sahte evrak ve işlemlerle dolandırmakla suçlanan Kingston Kardeşler ve ortağı Ermeni asıllı Türk vatandaşı Lev Aslan Dermen’in davasını ele alıyordu. Aynı karar kapsamında Hürriyet gazetesine ait sitede çıkan “ABD Adalet Bakanlığı yeni iddianame hazırlıyor” haberine, Yalçın Bayer imzalı “Erişim Engelleme ile gazetecilik yapılamıyor” yazısı ile Razi Canıklıgil imzalı “Onlar da itirafçı oldu” yazısına da sansür getirildi. (23 Temmuz)
Dört habere “Albayrak” sansürü: Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği, Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın soru önergelerini büyük çoğunluğuyla yanıtsız bırakmasını ele alan Sözcü, T24, Odatv, Haber Toplumsal, gibi online mecraların içeriklerine “kişilik hakları ihlal edildiği” iddiasıyla 2020/5188 sayılı kararla sansür getirdi. (24 Temmuz)
İki habere “Albayrak” sansürü: İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği, “Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın arazisi konut ve ticaret alanı oldu” başlıklı Cumhuriyet.com.tr sitesinde çıkan habere ve aynı konuya dair Manifesto Gazete sitesinde yer verilen içeriğe “kişilik haklarının ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. (22 Temmuz)
“Lan fakirler”e erişim yasağı: Şanlıurfa 3 ve 4. Sulh Ceza Hakimlikleri, Şanlıurfa AKP Gençlik Kolları Başkanı Mehmet Salih Saraç’ın jakuzide kaydettiği ve “Lan fakirler! Oğlum beni rahatsız etmeyin tamam mı? Biraz keyif ediyorum” dediği görüntülere sansür koydu. Saraç’ın, bir otel odasında cep telefonu kamerasıyla çekilen ve kamuoyunun tepkisine neden olan görüntülerin “kişilik haklarını ihlal” ettiği ileri sürüldü. Karardan Sözcü gazetesi, Artı Gerçek sitesi de etkilendi. (12, 17 Temmuz)
İki site haberi ve bir tweete sansür: İstanbul 11. Sulh Ceza Hakimliği, yolsuzluğu belgeledikten sonra işten atıldığını savunan bir eski TRT çalışanına dair Sözcü ve Odatv sitelerinde çıkan haberi “kişilik haklarının ihlal” iddiasıyla erişime kapattı. Engelli Web’e göre, sansür edilenler arasında Özlem Gürses’in bir tweeti de bulunuyor. (16 Temmuz)
Beş siteye sansür: Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği, Hazinenin kasasının boşaldığı iddialarına ilişkin 3 Temmuz’da yayımlanan haberlere 2020/4764 sayılı kararla erişim engeli getirdi. Karardan Odatv, Birgun, Tele1, T24, Dokuz8haber gibi siteler etkilendi. (14 Temmuz)
İki habere “koronavirüs” sansürü: Gaziantep 5. Sulh Ceza Hakimliği, Antep’te koronavirüs testi pozitif çıkan bir işçinin işsizlik korkusuyla çalışmaya devam ettiğini Haziran’da gündeme getiren Evrensel.net ve Kızıl Bayrak sitelerine 2020/3322 sayılı kararla erişim yasağı getirdi. (9 Temmuz)
İki siteye sansür: Terhislerin gecikmesine tepki gösteren askerlere “Cumhurbaşkanı’na hakaret” gerekçesiyle dava açıldığı iddiasına yer veren Halk TV ve Tele1 kanallarına ait İnternet sitelerine, Mardin 2. Sulh Ceza Hakimliği kararıyla erişim engeli getirildi. Engelli Web’e göre, 2020/1630 sayılı engelleme kararı 9 Temmuz’da alındı. (9 Temmuz)
Haber ve videoya erişim yasağı: İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği, gazeteci Levent Gültekin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ülkede gidişata hakim olamadığını bir kaynaktan aktardığı sözleri nedeniyle Halk TV’nin sitesinde yayınlanan ilgili haber ve YouTube videosuna erişim engeli getirdi. (9 Temmuz)
Üç habere erişim yasağı: Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği, bir mahkemenin, TBMM’ye sunulan soru önergesine erişim yasağı getirilmesine ilişkin çıkan habere de erişim engeli getirildiğine değinen Milli Gazete sitesi kaynaklı bir haberi sansürledi. Erişime kapatma kararı alınan diğer iki haber de yine Milli Gazete sitesinde çıkan çiftçilerin sorunlarına ilişkindi. (7 Temmuz)
Hayvana şiddete dair iki habere erişim engeli: İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği 2 Temmuz 2020 tarih ve 2020/2405 sayılı kararıyla hayvana şiddet ile alakalı Cumhuriyet’in “Köpeği öldüresiye dövüp serbest kalmıştı: Ahlaklı düzgün biri bilirdik” ile Odatv’nin “Bu caniye cezasını verin” başlıklı haberlerine erişim engeli getirdi.
İki habere erişim yasağı: İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği, köpeğe yönelik şiddete ilişkin Hürriyet gazetesine ait sitede Ece Çelik imzalı yazıya ve Odatv sitesinde şiddetin sorumlusuna ceza verilmesinin istendiği habere erişim engeli getirdi. (2 Temmuz)
124 habere sansür: Kocaeli 2. Sulh Ceza Hakimliği, Kırklareli Valisi’nin eski sevgilisine ormanda şiddet uyguladığı iddialarına yer veren, aralarında CNN Türk, TRT Haber ve Akit’in de olduğu toplam 124 haber bağlantısına 2020/2701 sayılı kararla URL bazlı erişim yasağı getirdi. (1 Temmuz)
A Haber, photoshop yöntemiyle CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’i elinde silah olan bir teröriste montajladı. Yeni Akit gazetesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sarf ettiği “TTB kapatılmalıdır” sözlerinin ardından Türk Tabipleri Birliği’ni (TTB) “TTB yönetimi Kandil üssü gibi” manşetiyle hedef yaptı.
Hürriyet gazetesi, iktidara yakın medya kuruluşlarında hakkında cinsel saldırıdan işlem yapıldığını savunulan Didim Belediye Başkanı A. Deniz Atabay ile ilgili “Didim Belediye Başkanı tutuklandı” şeklinde “son dakika” haberi geçti. Gazete, Atabay “Görevimin başındayım” şeklinde açıklama yapınca haberini geri çekti. Akit TV’nin “Devletin zirvesi Anırkabir’de” altyazısı RTÜK’e taşındı.
İstanbul Sözleşmesi’ne karşıt yazıların Misvak dergisi, Akit gazetesi, Yeni Şafak gibi iktidara yakın gazetelerde çıktığı dönemde, konunun gündeme getirildiği Habertürk, NTV, Akit TV ve Haber Global gibi televizyon kanallarındaki tartışma programlarında kadın konuk yoktu. CNN Türk’Te Tarafsız Bölge programı sunucusu Ahmet Hakan, ekonomik krizin sorumlusu olarak gösterilen program konuğu Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a yönelik edilgen tutumu sosyal medyada yoğun tepki çekti.
Haliç Üniversitesi öğretim üyesi ve yazar Erol Mütercimler’in, imam hatip mezunlarına yönelik Haber Global programında sarf ettiği sözler ile Cumhuriyet gazetesi yazarı Işıl Özgentürk’ün Batman’da kadınlara ilişkin kaleme aldığı yazısı kınamaları beraberinde getirdi.
Bu dönemde gündeme gelen konulardan biri de, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ekibince satın alındığı iddia edilen Olay TV’nin yayın çizgisi ve sahibi Cavit Çağlar’ın “Yorum değil, haber istiyorum. Müdahale olursa da kapatır giderim” sözleri oldu.
Meslek etiğini hiçe sayan durumlar karşısında meslek örgütleri harekete geçti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınları “fahişelik” ile suçladığı ve daha sonra kendisini savunmak için yazdıklarıyla ayrımcılık yapmayı sürdürdüğü gerekçesiyle Abdurrahman Dilipak’ı üyelikten çıkardı.
A Haber Özel’i hedef yaptı: CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, HDP’ye yönelik operasyona ilişkin açıklamaları nedeniyle iktidara yakın A Haber kanalında “CHP’li Özgür Özel’den ‘Kobani olayları’ operasyonunda gözaltına alınan HDP’lilere destek” başlıklı bir haber yoluyla hedef gösterilmesine tepki gösterdi. Haberde kullanılan görselde Özel’in yüzünün, photoshop yöntemiyle elinde silah olan bir teröriste montajlandığı görüldü. (26 Eylül)
Akit’in hedefi TTB: Yeni Akit gazetesi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sarf ettiği “TTB kapatılmalıdır” sözlerinin ardından Türk Tabipleri Birliği’ni (TTB) hedef yaptı. “TTB yönetimi Kandil üssü gibi” manşetini atan gazete, “Terörle mücadelede hainlerle aynı safta yer alan, koronavirüsle mücadele sürecinde ise sağlıkçıları sabote eden Türk Tabipler Birliği’nin ‘Merkez Konseyi’, ‘Yüksek Onur Kurulu’ ve ‘Etik Kurulu’nda yer alan birçok ismin, Kandil’deki terör baronlarının talimatıyla kaleme alınan PKK bildirgesine imza attıkları için meslekten ihraç edilen akademisyenlerden ve HDP’de görev almış kişilerden oluştuğu ortaya çıktı” ifadelerini kullandı. (19 Eylül)
Dilipak ve Yiğiz TGC üyeliğinden çıkarıldı: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, Yeni Akit gazetesi köşe yazarı Abdurrahman Dilipak ve Batman Çağdaş gazetesi muhabiri Mehmet Reşat Yiğiz’in Onur Kurulu’nun görüş ve kararı doğrultusunda üyelikten çıkarılmasına karar verdi. Karar, Dilipak’ın İstanbul Sözleşmesi’ni savunan kadınları “fahişelik” ile suçlayan yazısı ve daha sonra bu yazıyı savunmak için yazdığı “İnanmamanız gerekmez miydi?” başlıklı yazısı nedeniyle alındı. Yiğiz ile ilgili karar ise TGC Başarı Ödülleri için gönderdiği ve ödüle değer görülen fotoğrafın kendisine ait olmadığı ve Fransız Haber Ajansı’ndan (AFP) Bülent Kılıç’a ait olmasının tespit edilmesi gerekçesiyle verildi. (12 Eylül)
Hürriyet “tutukladı” sonra vazgeçti: Hürriyet gazetesi, iktidara yakın medya kuruluşlarında hakkında cinsel saldırıdan işlem yapıldığını savunulan Didim Belediye Başkanı A. Deniz Atabay ile ilgili “Didim Belediye Başkanı tutuklandı” şeklinde “son dakika” haberi çekti. Başkan, “O iddialarla ilgili bir tane suç duyurusu yok. Bunlar başka bir kumpasla beni yıpratmaya çalışıyorlar, görevimin başındayım. İfadeye çağrılmadım, gözaltına alınmadım ve tutuklanmadım. Bu iftiralara Didim halkı asla inanmaz” diye açıklama yapınca haber yayından kaldırıldı. (11 Eylül)
Olay TV’nin yeni çizgisi: Gazeteci Candaş Tolga Işık, kişisel Twitter hesabında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ekibince satın alındığı iddia edilen Olay TV’nin sahibi Cavit Çağlar ile konuştuklarını aktardı. Işık Çağlar’ın, “Gelen iş taleplerini karşılayamadığım için önce benim değil dedim. Ticaret gazetesine bak, yüzde 100 benim, Ekrem İmamoğlu ile filan ne alakası var? Kanalın muhalif olacağını nereden biliyorlarmış? Yakınsam Tayyip Erdoğan’a yakınım ben, onu beğenen biriyim ama AK Partili değilim. Gelen arkadaşlar kendi siyasi görüşlerini değil objektif olarak haberciliklerini ekrana taşıyacak. Yandaşlığa da muhalifliğe de ihtiyacım yok. Devletle hiçbir ticaretim yok. TMSF’ye varolan borcumun iki katını ödedim. Medyada yeni değilim, 30 senedir bu işi yapıyorum. Olay gazetesi bugün tüm gazetelerden çok satıyor. Televizyonu NTV’nin ilk zamanları gibi olacak. Bu kanal ticari olarak da zarar etmeyecek” dediğini aktardı. (11 Eylül)
Diyanet’ten Altaylı’ya tepki: Diyanet İşleri Başkanlığı, Habertürk gazetesine ait internet sitesinde yayınlanan Fatih Altaylı’nın yazdığı “Yabancı derken” başlıklı yazıdaki “Yabancı paralar, yabancı dinler gibidir. Uzak durun” sözünün, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a ait olmadığını açıkladı. Açıklamada, Altaylı’nın “yalan ve yanıltıcı paylaşımlar yapan bir sosyal medya hesabından yayınlanan ve tamamen iftiradan ibaret bir içeriği araştırmadan köşesine taşıdığı” savunuldu; hukuki yollara başvurulacağı bildirildi. (8 Eylül)
Mütercimler’e “İmam Hatip” tepkisi: Haliç Üniversitesi öğretim üyesi ve yazar Erol Mütercimler, Haber Global’de katıldığı bir programın canlı yayınında imam hatip mezunlarına ilişkin “Buradan mezun olanlar karşımıza sahtekâr, ahlaksız, cinsi sapık olarak çıkıyor” ifadelerini kullanınca tepkilerin hedefi oldu. Milli Eğitim Bakanlığı, imam hatip okulları üzerinden halkın dini değerlerinin aşağılandığı, kamu barışının bozulmasına teşebbüs edildiği, halkı kin ve düşmanlığa sevk edildiği gerekçesiyle Mütercimler hakkında yasal işlemler başlatıldığını duyurdu. RTÜK de kanalla ilgili inceleme başlatıldığını bildirdi. (8 Eylül)
Özgentürk’e “Batman” tepkisi: Amed Emek ve Demokrasi Platformu, Cumhuriyet gazetesi yazarı Işıl Özgentürk’ün Batman’da uzman çavuş Musa Orhan’ın tecavüzüne uğradıktan sonra yaşamına son veren İpek Er’e ilişkin kaleme aldığı yazıyı kınadı. Açıklamada “Bu anlayış bölgemize adım atmamış, sahillerdeki sırça köşklerinde bölgeyi gören, üstenci, kibirli ve hastalıklı beyinlerin bakış açısıdır. Bu skandal yazıdan sonra Işıl Özgentürk’ün kaleme aldığı ikinci yazıda ise özrü kabahatinden daha büyüktü. Cumhuriyet gazetesine çağrıda bulunuyoruz. Bu yazar ile yollarınızı bir an evvel ayırmanız gerekiyor” denildi. (3 Eylül)
Akit TV’den “Anırkabir”: Akit TV’nin “Gün Ortası” programında, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 98. yıl dönümü nedeniyle Anıtkabir’de yapılan tören haberinin görüntülerinin alt bandında “Devletin zirvesi Anırkabir’de” yazısına yer verdi. RTÜK üyesi İlhan Taşçı, yayını RTÜK Kurulu’na taşıdı. (31 Ağustos)
Özoğuz Şahin’den “kanıt” istedi: Müzisyen Gökhan Özoğuz, CNN Türk’teki programda kendisi hakkında “İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri’ni övmek için para aldı” şeklindeki suçlayıcı ifadeler kullandığı gerekçesiyle Takvim gazetesinin Ankara temsilcisi Zafer Şahin’i, iddiasını kanıtlamaya çağırdı. Özoğuz, “Sayın Zafer Şahin Bey, halkımız kimin kim olduğunu çok iyi bilir. Ama sizi yine de bu gece hakkımda söylediklerinizi tüm halkımızın önünde tek tek kanıtlamanızı rica ediyorum. Kanıtlayamazsanız da bir özür borcunuz olduğunu bilin lütfen” dedi. (28 Ağustos)
Yeni Asır’a kınama: İnsan Hakları Derneği (İHD), “Terör Kampından Büyükşehir Kadrosuna” başlıklı haberle İHD MYK üyesi ve Ege Bölge Temsilci Mehmet Aker’i hedef gösterdiği gerekçesiyle İzmir’de yayın yapan Yeni Asır gazetesini kınadı. İHD, bu haber üzerinden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de yıpratılmak istendiği ifade etti. (20 Ağustos)
Hakan, Albayrak ile “pasif”: CNN Türk’de Tarafsız Bölge programı sunucusu Ahmet Hakan, ekonomik krizin sorumlusu olarak gösterilen program konuğu Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a yönelik tutumu sosyal medyada yoğun şekilde eleştirildi. Hakan, Albayrak’ın karşısına net sorularla çıkmadı, tutarsızlıklarını tartışmadı ve aktarıcılıkla yetindi. Döviz kurunun eski dönemlere kıyasla ekonomiyi daha az etkilediği savunan Albayrak kurdaki dalgalanmalarla ilgili, Ahmet Hakan’ın “Bu fırtına bizi etkiliyor mu? Dolar yükselince telaşlanıyorum; endişelenmeli miyiz?” sorusuna Albayrak, “Dolarla mı maaş alıyorsunuz? Dolar borcunuz mu var? Dolarla bir işiniz var mı?” diyerek soruyla yanıt verdi. (13 Ağustos)
Kadını “mücadele” içinde gösterin: Atölye Bia’nın Zoom programı üzerinden düzenlediği Toplumsal Cinsiyet Odaklı Online Haber Fotoğrafçılığı Atölyesinin dördüncü gün oturumunda Fotoğrafçı Serra Akcan, Şehlem Kaçar ve Özcan Yurdalan sunum yaptı. Serra Akcan, “Kadına yönelik şiddet haberinde kadın mücadelesine dair fotoğraflar kullanmalısınız. Onların mücadelesini göstermelisiniz” ifadelerini kullandı. Yurdalan da haber fotoğrafında bağlamın inşası, künye, fotoğraf altı yazımını anlattı ve fotoğraf arşivlemenin önemiyle yöntemine değindi. Fotoğrafçı Serra Akcan ve Şehlem Kaçar’da ana akım medya ekosistemine değinerek toplumsal cinsiyet odaklı haberlerde kullanılacak fotoğraflarda dikkat edilmesi gereken noktaları anlattı. (11 Ağustos)
Misvak’a tepki: Muhafazakâr camiaya hitap eden Misvak dergisinin 6 Ağustos 2020 tarihinde sosyal medya hesabından paylaştığı karikatürde, kadına şiddet ve cinsel istismar olayları konu ederken “Kadının beyanı esastır” ilkesi alaya alındı. Tepkilere neden olan karikatürde “Her ne kadar gömleğiniz arkadan yırtılmış olsa bile Yusuf Bey, kadının beyanı esas olduğu için Züleyha Hanım ne derse o” ifadelerine yer veren dergi, “Hz. Yusuf’un kısasını mizah konusu yaptığı” gerekçesiyle de tepki çekti. Yoğun şikayet sonrası derginin hesabına kısıtlama getirildi. (9 Ağustos)
Dilipak’a muhafazakar tepki: AKP Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam, Yeni Akit gazetesi köşe yazarı Abdurrahman Dilipak’ın, İstanbul Sözleşmesi’ni konu aldığı 27 Temmuz 2020 tarihli “AKP’nin papatyaları” yazısında kullandığı “fahişe” kelimesine tepki gösterdi. Dilipak hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıklayan Çam, “Bu saldırganlığınız, ahlaksız sözleriniz ve iftiraya varan yakıştırmalarınızla kendinizi küçültmeyin. Edebe mugayir yazarak kaybettiğiniz itibarı, yazdığınız bu üsluptaki yazılarınızla kamuoyunun dikkatini çekseniz bile geri kazanamazsınız” dedi. (7 Ağustos)
Kanallarda İstanbul Sözleşmesi’ni erkekler tartıştı: Habertürk, NTV, Akit TV ve Haber Global gibi televizyon kanallarında yer verilen tartışma programlarında erkek konuklar, çekilme tartışmalarıyla gündeme gelen İstanbul Sözleşmesi’ni tartıştı. Gazeteci Metin Cihan’ın “Bu şişte bir terslik var” sözleriyle gündeme getirdiği çarpıklık sosyal medya kullanıcılarından da yüzlerce yorum geldi. Bir kullanıcı durumu, “İstanbul Sözleşmesi’nin ne kadar gerekli olduğunun çok net fotoğrafı” diyerek yorumlarken, başka bir kullanıcı “Terslik bence ısrarla bu tür kanalları izlemekte. Kim oldukları belli değil ama neden orada oldukları belli. Merak etmiyorum bile ne dediklerini” yorumunu yaptı. (6 Ağustos)
Kaplan’ın “salak” üslubu: Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı Yusuf Kaplan, “Eğer İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırıp çöpe atmazsa, sonunu hazırlamış olur” dediği yazısını sahibi olduğu SüperHaber sitesinde “Yusuf Kaplan’dan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık tehdit” başlığıyla haberleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kuzeni Cengiz Er’i hedef aldı. Kaplan, “Benim yazımdan Erdoğan’a tehdit çıkaran ya salaktır ya da asalak!” dedi. Er, Kaplan’ın sözlerine “Allah iyiliğinizi versin hocam. Salak demenize eyvallah da asalak demeyeydiniz iyiydi. Canınız sağ olsun” diye tepki gösterdi. (5 Ağustos)
Dilipak’ın hakaretine tepki: Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, 27 Temmuz tarihli “AKP’nin Papatyaları” yazısında İstanbul Sözleşmesi’nin savunan kadınlara “fahişeler” diyerek hakaret etti. Gazeteci Ayşe Böhürler ve akademisyen Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan’ın sosyal medyada ağır tepki gösterdiği Dilipak, daha sonra “Ben benim gibi düşünmeyenlere öyle bir ifade kullanmadım. Yazımdaki ifade İstanbul Sözleşmesi’ne destek verenlerin fuhşiyata da destek vermiş olmalarından söz ediyorum” dedi. (30 Temmuz)
“HDP’ye başka, Ensar’a başka”: Gazeteci ve eski RTÜK üyesi, medya ombudsmanı Faruk Bildirici;medyada, kadın ve çocuklara yönelik şiddet, tecavüz, taciz haberlerinde nesnel ölçütler kullanılıp kullanılmadığını, haber değerinin duruma, kişiye ve yere göğe değişip değişmediğini değerlendirdi. Bildirici, “HDP milletvekillerinin, Ensar Vakfı’nda bir öğretmenin, Şırnak ile Batman’da iki uzman çavuşun karıştığı olaylara ilişkin haberler, medyanın kadın ve çocuklara yönelik şiddet ve cinsel saldırı iddialarına eşit ölçütlerle yaklaşmadığını ve çifte standart uyguladığını gösteriyor. HDP Milletvekili Çelik hakkındaki tecavüz iddiası ile Karaman’da Ensar ve KAİMDER yurtlarındaki tecavüzlere ilişkin haberleri karşılaştırınca peşinen suçlu göstermenin de hiç araştırmadan sorgulamadan savunmaya geçmenin de yanlışlığı daha iyi anlaşılıyor sanırım” dedi. (29 Temmuz)
Gerçek Hayat’tan “Hilafet” çağrısı: Mustafa Albayrak’ın imtiyaz sahibi olduğu ve genel yayın yönetmenliğini Kemal Özer’in üstlendiği Gerçek Hayat adlı dergi 27 Temmuz tarihli sayısında “hilafet” çağrısı yaptı. Derginin kapağında, “Şimdi değilse ne zaman, sen değilsen kim? Hilafet için toparlanın” sözlerine yer verildi. AKP’li Mehmet Metiner, yayını “Erdoğan’ın siyasetine yönelik bir siyasi sabotaj… Hilafet; dinsel değil tarihseldir. Demokratik Cumhuriyet tercihinden şaşmamak lazım. Sonuç hüsran olur” sözleriyle eleştirdi. (26 Temmuz)
Sabah’tan “İnce” uydurma: Sabah gazetesi, CHP’li Muharrem İnce’nin paylaşmayı düşünüp vazgeçtiğini öne sürdüğü tweeti İnce’nin ağzından “haberleştirdi”. Haberde İnce’nin sosyal medya hesabından “Sen domuz eti yemeye devam et. Biz Ayasofya’da namaza gideriz” diye paylaşımda bulunmayı düşündüğü, son anda partinin üst düzey yöneticilerince engellendiği öne sürüldü. İnce Twitter hesabından haberi “dibin dibi” ifadesiyle eleştirdi. (21 Temmuz)
Metiner ve Barlas tartıştı: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile bazı Bakanlıklarda FETÖ’cülerin korunduğuna ilişkin iddialar nedeniyle canlı yayında tartışan AKP eski milletvekili Mehmet Metiner ile iktidara yakın diğer bir gazeteci Cemil Barlas arasında sert tartışma yaşandı. Barlas’ın “Mehmet Metiner’in haddi olmayan şeylere racon kesme huyu hep vardı” eleştirisine “C. Barlas adlı bir hadsiz tekrar hadsiz dilini uzatmış nedense” diyen Metiner, “Ömrünü davasına adamışlara dil uzatma küstahlığında bulunan sizin gibileri adam yerine koyanlarda kabahat. Biz gücümüzü sizin gibi her dönemin muktedirleri karşısında gerdan kırmaktan almıyoruz. Bize Allah yeter” dedi. (20 Temmuz)
Hürriyet İBB haberini sildi: Hürriyet gazetesi, bir şirketin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) metro projesinde kullanılmak üzere bankada duran parasını hacizle aldığı yönündeki haberi sitesinden sildi. İmzasız haberde, MET-GÜN İnşaat şirketinin Ocak 2018-Mart 2019 tarihlerinde yaptığı asfaltlama işi nedeniyle oluşan borcu için İBB’nin banka hesabına haciz koydurduğu belirtilmişti. (12 Temmuz)
Habertürk TV’den Baş’a sansür: Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş’ın adı, TBMM Başkanlığı’na aday olan beş kişiden biri olduğu halde Habertürk’te anılmadı. Baş, Twitter üzerinden adının sansür edilmesini “23 Nisan günü TBMM kürsüsünde konuşurken canlı yayını kestiğiniz kişi… Daha çok görüşeceğiz, adımı öğrenmenizi tavsiye ederim” diyerek kınadı. (7 Temmuz)
Eraslan’dan Par’a “Aile içine girme” suçlaması: Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşaviri ve Star gazetesi yazarı Sibel Eraslan, Habertürk gazetesi yazarı Kübra Par’ın “İstanbul Sözleşmesi’nden geri adım büyük ayıp olur” başlıklı yazısında “Numan Kurtulmuş’un tavrını ise eşi Prof. Dr. Sevgi Kurtulmuş’a havale ediyorum” şeklinde yer verdiği ifadesine “Aile içine burnunuzu sokmaya gerek yok” diyerek tepki gösterdi. (5 Temmuz)
Anayasa Mahkemesi (AYM), Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 döneminde sendika.org haber sitesinin ve ardıl sitelerin 62 kez erişime engellenmesiyle ilgili ikinci bir ihlal kararı verdi.
Geçmişte Tuncay Özkan – Mustafa Balbay ve Can Dündar – Erdem Gül gibi gazetecilerin dosyaları nedeniyle iktidarla gerginlik yaşayan AYM, bu dönemde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “örgütlenme özgürlüğü”ne dair bir karar nedeniyle karşı karşıya geldi. AYM Başkanı Zühtü Aslan, Soylu’ya yanıt olduğu değerlendirilen mesajında “Kararlar okunmadan eleştirilmemeli” dedi.
Geçen yılın aynı döneminde AYM, 17-25 Aralık 2013 döneminde dört bakana dair yolsuzluk konusuna yayın yasağı getirilmesine ilişkin başvuru yapan Halk TV’ye hak verdi; Gezi eylemlerini izlerken polis şiddetine uğrayan Evrensel gazetesi muhabiri Erdal İmrek’in basın özgürlüğü hakkının da ihlal edildiğine hükmetti. AYM, başvuruculara toplam 33 bin 181 TL tazminat ödeneceğini bildirdi.
AYM’den “Kararları oku da eleştir” çıkışı: “Kararlara yönelik bazı eleştirilerden görüyoruz ki kararlarımız okunmadan, bazen de okunduğu halde yeterince anlaşılmadan eleştirilmektedir. Halbuki sağlıklı bir eleştiri, okumayı ve okunanı doğru anlamayı gerektirmektedir… Özellikle bu özgürlükte esas olan serbestlik, istisna olan sınırlamadır. Bu bağlamda, kural olarak, şiddet ve terörü teşvik, nefret söylemi, tehdit ve hakaret dışında her türlü ifadenin hukuk düzenince korunması gerekir. Burada ifade özgürlüğünü sınırlama nedenlerinin başında gelen terör üzerinde kısaca durmak gerekir. Terörün ifade özgürlüğünün önündeki en büyük tehditlerden biri olduğu herkesin malumudur. Zira terör ve terörizmin amacı, temel hak ve özgürlüklerin güvenceye alındığı demokratik hukuk devletini paralize etmektir. Bu anlamda suçla ve terörle mücadele, sadece bireysel ve toplumsal hayatın vazgeçilmezi olan güvenliği sağlamak için değil, aynı zamanda başta yaşam hakkı ve ifade özgürlüğü olmak üzere tüm temel hak ve hürriyetleri korumak için de zorunludur. Bununla birlikte bu mücadelenin hukuk içinde sürdürülmesi de anayasal bir zorunluluktur. Buna uyulup uyulmadığını denetleme görevi yargıya, özellikle de anayasa mahkemelerine aittir.” (Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan, Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun kabulünün sekizinci yılı nedeniyle, “İnternet Çağında Temel Hak ve Özgürlüklerin Korunması” konulu sempozyum düzenlendi; Aslan’ın bir vefat nedeniyle katılamadığı etkinlikte mesajını Başkanvekili Gökcan okudu; kararların okunmadan eleştirildiği yönünde açıklamada yer alan sözler, kamuoyunda İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Aslan’a karşı çıkışına bir yanıt olarak algılandı, 23 Eylül
AYM’den Sendika.org için ikinci ihlal kararı: AYM, sendika.org’un ve ardıl sitelerin 62 kez erişime engellenmesiyle ilgili ikinci bir ihlal kararı daha verdi. 25 Temmuz 2015’te Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) getirilen ilk erişim engeli kararını Mart 2020’de görüşen AYM, sendika.org’un ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetmesinin ardından bu kez 17 bireysel başvuruyu birleştirerek karara bağladı. AYM, bir kez daha sitenin ifade ve basın özgürlüğünün ihlali edildiğine hükmetti. AYM’nin verdiği ilk ihlal kararı 6 aydır uygulanmazken, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve yerel mahkeme siteye uygulanan erişim engeli hala kaldırmadı. Sendika.org Yayın Kurulu’ndan Ali Ergin Demirhan Twitter üzerinden, “Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği siteyi açmak için daha neyi bekliyor?” sözleriyle hukuksuzluğa tepki gösterdi. (15 Eylül)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Temmuz – Ağustos – Eylül 2020 döneminde, gazeteci ve yazar Ragıp Zarakolu’nun güvenlik ve özgürlük hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vererek, Türkiye’nin Zarakolu’na 6 bin 500 Euro (yaklaşık 60 bin TL) manevi tazminat ödemesine hükmetti.
AİHM, Temmuz – Ağustos – Eylül 2019 döneminde Önal ve Demirtaş’a mahkeme gideri dahil toplam 6 bin 680 € (toplam 42 bin TL) tazminat ödenmesine hükmetti; Türkiye’de iki buçuk yıldır sansürlü olan küresel online ansiklopedisi Wikipedia için de harekete geçmişti. Diğer yandan AİHM, yayımlanan içeriklerde “şiddetin savunulduğu” gerekçesiyle Özgür Gündem gazetesi yetkilileri Ali Gürbüz ve Hasan Bayar’ın durumlarında ihlal görmemişti.
Zarakolu AİHM’de kazandı: AİHM, KCK İstanbul Ana Davası kapsamında 27 Ekim 2011’de gözaltına alınıp 10 Nisan 2012’de tahliye edilen ve halen “KCK üyeliği” iddiasıyla yargılanan yayıncı, gazeteci ve yazar Ragıp Zarakolu’nun güvenlik ve özgürlük hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti. Karara göre Türkiye, BDP Siyaset Akademisi’nde ders verdiği gerekçesiyle “örgüt üyesi” yapılan Zarakolu’na 6 bin 500 Euro (yaklaşık 60 bin TL) manevi tazminat ödeyecek. 18 Aralık 2019 tarihinde İsveç Yüksek Mahkemesi, Türkiye’de halen İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Zarakolu’ya ilişkin Türkiye’nin iade talebini reddetti. (15 Eylül)
Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 döneminde, RTÜK eleştirel televizyon kanallarına idari para cezası ve program durdurma cezası vermeye devam etti. Bu dönemde Tele1, Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın Abdülhamid hakkında söylediği sözler nedeniyle beş gün karartılırken, Halk TV de gazeteci Ayşenur Arslan’ın dış politikayla ilgili eleştirileri nedeniyle aldığı beş günlük ceza nedeniyle Ekim ayına kapalı girdi.
Sözcü gazetesinin projesi Sözcü TV’nin logo ve isim değişikliği için yaptığı başvuruyu 60 günde karara bağlaması gerekirken RTÜK önünde dokuz aydır beklemesi de siyasette ve gazetecilik örgütlerinde eleştiri konusu oldu.
Diğer yandan Haluk Kırcı’nın Haber Global ekranlarına Bahçelievler Katliamı’nı meşrulaştırdığı sözleri RTÜK gündemine taşındı. Üye çoğunluğunu iktidar partisi AKP ve Cumhur İttifakı üyesi MHP’nin oluşturduğu RTÜK, görev süresi tamamlanan Nurullah Öztürk’ün yerine kısa süre önce başkan yardımcılığına getirilen İbrahim Uslu’yu reklam kuruluna temsilci seçti.
Halk TV beş gün kapalı kaldı: RTÜK’ün, Ayşenur Arslan’ın 16 Haziran 2020 tarihli Medya Mahallesi programında dile getirdiği ve “Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını rencide etmek ve onları hafife almakla” suçlanan sözleri gerekçe yaparak Halk TV’ye verdiği beş günlük ekran karartma cezası 27 Eylül gecesi uygulanmaya başladı. Cezanın durdurulmasına dönük hukuki girişimler sonuçsuz kalınca kanalın 2 Ekim gecesine kadar kapalı kalması söz konusu oldu. Halk TV cezaya ilişkin açıklamasında, RTÜK’ün aynı maddeden bir kez daha ceza vermesi durumunda Halk TV tamamen kapatılmış olacak. Buradaki hukuk garabetini yasa yapıcıların ve hukukçuların dikkatine sunuyoruz” dedi. Arslan’ın sözlerinin “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırılık” olarak değerlendirilmesi sert şekilde eleştirildi. (30 Eylül)
TELE 1’e “ayrımcılık” cezası: Tele1’in “Forum Hafta Sonu” programının konuğu Mine Kırıkkanat’ın sözleri nedeniyle, yasada yer alan “ırk renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle TELE1 TV’ye idari para cezası verdi. (16 Eylül)
Haber Global’a “kin ve düşmanlığa tahrik” cezası: RTÜKHaber Global ekranlarında yayınlanan “Saynur Tezel ile Kayıt Altında” adlı programında Erol Mütercimler’in yazar Müfid Yüksel ile girdiği tartışmada imam hatipliler ile ilgili “Ama sonuca bakın, o imam hatipten mezun olanlar bakın karşımıza ne olarak çıkıyor; sahtekar, cinsi sapık, ahlaksız” ifadelerini gündeme alan RTÜK, yasadaki “Yayın hizmetleri ırk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz” hükmünün ihlali gerekçesiyle Haber Global’e üç kez program durdurma ve üst sınırdan para cezası uygulanmasına karar verdi. (16 Eylül)
Fox TV’ye “argo” cezası: RTÜK, Selçuk Tepeli’nin ana haber bülteninde otoyol ve köprü ücretlerinden bahsederken kullandığı ifadeleri “Dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez” ilkesinin ihlaline gerekçe yaptı; Fox TV’ye idari para cezası uygulanmasına karar verdi. (16 Eylül)
Meltem TV’ye ceza: Meltem TV’de yayınlanan “Akıl Oyunu” programında hakkında hazırlanan uzman raporunu görüşen RTÜK, programın iki sunucusundan biri olan Erol Mütercimler’in, Sakarya’daki bir çocuk istismarı olayını tartışılırken kullandığı ifadeleri suç saydı. Üst Kurul, yayıncı kuruluşa 3 kez program durdurma ve idari para cezası verdi. (16 Eylül)
Tele1’e beş günlük karartma: RTÜK, Tele1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın Abdülhamid hakkında söylediği sözleri gerekçe yaparak kanalın beş gün süreyle karartılmasını kararlaştırdı. Sansüre gerekçe olarak Yanardağ’ın “1908’de Abdülhamid despotizminin, emperyalizmin uşağı aşağılık bir diktatör olan, Mithat Paşa’yı Taif’te boğduran, Osmanlı-Türk aydınlanmasını, modernleşmesini savunan bütün aydınlara zulmeden, Namık Kemallere, Tevfik Fikretlere…” şeklindeki sözleri gösterildi (3 Eylül)
Akit TV’ye RTÜK cezası: RTÜK, “Gün Ortası” programında 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 98. yıl dönümü nedeniyle Anıtkabir’de yapılan tören haberinin görüntülerinin alt bandında “Devletin zirvesi Anırkabir’de” yazısına yer veren Akit TV’ye idari para cezası vermeyi kararlaştırdı. Akit TV yetkililerinin, “sehven oldu” şeklinde yaptıkları savunma inandırıcı bulunmadı. (3 Eylül)
RTÜK’ten Tele1’e “renk” cezası: RTÜK, 25. yaşını kutlayan Evrensel gazetesinin reklamını yayımladığı için Tele1 televizyonuna üst sınırdan idari para cezası verilmesini kararlaştırdı. Kurul, videoda bir kız çocuğunun sarı, kırmızı ve yeşil renklerde desenleri olan bir tülbenti tutması nedeniyle renkleri “PKK bayrağı” olarak gösterdi; kanalı da “Terörü övmek, teşvik etmek, terör örgütlerini güçlü veya haklı göstermek” iddiasıyla cezalandırmaya karar verdi. (27 Ağustos)
RTÜK Sözcü’yü bekletiyor: RTÜK, Sözcü gazetesinin projesi Sözcü TV’nin logo ve isim değişikliği için yaptığı başvuruyu 60 günde karara bağlaması gerekirken dokuz aydır bekletiyor. RTÜK Kurulu’nun CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşçı, bekletilmeyi “Anayasa’ya aykırı” bulduğunu belirtip “Bu dosya bir an önce Kurulun önüne getirilmeli” dedi. Sözcü gazetesi, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’e “SÖZCÜ muhalif olduğu için mi böyle davranıyorsunuz? Baskı varsa, bunu kimin yaptığını açıklayın. Baskı yoksa, neden böyle davrandığınızı açıklayın” ifadeleriyle tepki gösterdi. (18 Ağustos)
KRT ve Radyo Harman’a RTÜK cezası: RTÜK, KRT’de 19 Haziran 2020’de yayınlanan “Gündem Özel” programının konuğu olan Serdar Savaş’ın koronavirüs salgını sürecinde lise ve üniversitelerin açılması yönündeki eleştirilerine idari para cezası verdi. RTÜK, Savaş’ın yayındaki sözlerinin “Cumhurbaşkanı, Sağlık Bakanı ve devlet yönetimine hakaret ve iftira niteliğinde olduğunu” ileri sürdü. Üst Kurul, HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç’un, Türkiye’nin Suriye politikasına yönelik iddialarına yer veren Radyo Harman’a program durdurma ve idari para cezası verilmesini kararlaştırdı (13 Ağustos).
Halk TV için yürütmeyi durdurma: Ankara 7. İdare Mahkemesi, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç’in Halk TV’ye verilen beş günlük ekran karartma cezasının iptali için açtığı davada yürütmenin durdurulması kararı verdi. Mahkeme, Ankara 3. İdare Mahkemesi’nin 2020/1301 sayılı esasına kayden açılan ve Ankara 16. İdare Mahkemesi’nin 2020/1374 sayılı esasına kayden açılan davalar arasında bağlantı bulunup bulunmadığını tespit etmek için RTÜK cezasına ilişkin yürütmeyi durdurma talebini oybirliği ile geçici olarak kabul etti. (11 Ağustos)
Kırcı yayını RTÜK’e taşındı: Bahçelievler Katliamı’nı gerçekleştiren ve “özel konuk” olarak 23 Temmuz’da Haber Global ekranlarına davet edilen Haluk Kırcı, cinayetlerini anlattığı program nedeniyle RTÜK gündemine taşındı. Üst Kurul Üyesi Taşcı, “Programda, ‘suçu ve suçluyu övme’ suçu işlenmiştir. Kanal cezalandırılmalı” dedi. “Jülide Ateş İle 40” programında “Bahçelievler katliam değildi” deme cesareti gösteren Kırcı, azmettiricisi olmadığını ifade ettiği gazeteci Can Dündar’a yönelik silahlı saldırıyla ilgili de şiddete övgü düzdü. (28 Temmuz)
Halk TV’ye cezaya “dur”: Ankara 3. İdare Mahkemesi, Halk TV’ye RTÜK’ün verdiği beş günlük ekran karartma cezasının yürürlüğünü oy birliğiyle durdurdu. RTÜK üyeleri İlhan Taşçı ve Okan Konuralp, Halk TV’ye 1 Ağustos’ta uygulanmak üzere tebliğ edilen kararı, içeriklerin Türkiye Cumhuriyeti devletine yönelik bir itham olarak kabulünün mümkün olmadığını belirterek ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi istemiyle yargıya taşımıştı. Ancak RTÜK de kararı yedi iş günü içinde Ankara Bölge İdare Mahkemesi’ne taşıyabilir. (27 Temmuz)
Uslu yeni RTÜK üyesi: RTÜK, görev süresi tamamlanan Nurullah Öztürk’ün yerine kısa süre önce Başkan Yardımcılığı’na getirilen İbrahim Uslu’yu Reklam Kurulu’na temsilci seçti. Sağlık Bakanlığı Bağımlılıkla Mücadele Kurulu ve Ankara İl Tütün Kontrol Kurulu üyesi olan İbrahim Uslu, Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu üyeliği ile birlikte toplam dört koltuklu bir bürokrat oldu. RTÜK’e 2007 yılında giren İbrahim Uslu, halen Bağımlılıkla Mücadele Kurulu Üyeliği ve Ankara İl Tütün Kontrol Kurulu Üyeliği yapıyor. 26 Kasım 2019 tarihinde RTÜK başkanı Ebubekir Şahin’in Başkan Yardımcılığı görevine getirdiği Uslu, 2013 yılında uzman olarak izlemekle görevli olduğu Halk TV ile bazı yazar, sanatçı ve gazeteciler aleyhine paylaşımlarda bulunmuştu. (20 Temmuz)
Akit TV’de “hilafet çağrısı” RTÜK’te: RTÜK’ün CHP’den seçilen üyesi İlhan Taşçı, Akit TV’de 12 Temmuz’da yayımlanan “Pazar Manşeti” adlı programda konuk Musa Biçkioğlu’na “Ayasofya, Lozan Antlaşması’nın yapıldığı yıl dönümünde, 24 Temmuz’da açılacak. İlginç bir tarih, o tarihte. Ama şimdi bunun arkasına bir de Hilafetin gelmesi gerekmez mi” şeklinde soru yöneltilmesini Üst Kurul gündemine alınmasını talep etti. (20 Temmuz)
RTÜK’ten Taşçı’dan kapatma uyarısı: İktidarı eleştiren televizyon kanallarının ekranlarını karartan ve yayın lisanslarının iptali için kritik süreci başlatan RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı “İktidarın görülmesini, duyulmasını istemediği toplumsal olayları ısrarla takip eden, haberleştiren kanalları kapatacaklar” dedi. Taşçı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın medyayı “virüs” olarak nitelemesinin tam bir dönüm noktası olduğunu söyledi. (8 Temmuz)
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Temmuz-Ağustos-Eylül 2020 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 46 para cezası ve toplam 15 kez yayın durdurma cezası verirken bu dönemde radyo kuruluşlarına herhangi bir işlem yapılmadı Kurul, televizyon kanallarına toplam 1 milyon 190 bin 026 TL idari para cezası verdi. (Reklam ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı “RTÜK cezaları” bölümü, RTÜK’ün 10 Haziran – 6 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirdiği 9 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı)
RTÜK; kanallara “ülkenin bölünmez bütünlüğüne” dair ilkesinin bir yıl içinde tekraren ihlali nedeniyle bir kez, “ayrımcılıktan” bir, “kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez” ilkesinin ihlali nedeniyle 44 kez para cezası ve bu ihlalin yaptırımının 20’den fazla ihlali nedeniyle 13 kez program durdurma, insan onurunu ihlalden iki kez para cezası verdi.
Geçen yılın aynı döneminde RTÜK haber, film ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına dokuz para cezası, beş program durdurma cezası verirken radyo kuruluşlarına bu dönemde herhangi bir işlem yapılmadı. Kurul, kanallara toplam 1 milyon 180 bin 146 TL para cezası vermişti.
Bölücülük: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde belirtilen, “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” dair ilkesinin bir yıl içinde tekraren ihlali nedeniyle, 16 Haziran tarihli “Medya Mahallesi” yayını için Halk TV’ye beş gün süreyle yayın durdurma cezası verdi.
Ayrımcılık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesinin bir yıl içinde tekraren ihlali nedeniyle; 30 Nisan tarihli Anahaber bülteni yayını için Tele1’e beş gün süreyle yayın durdurma cezası verdi.
Batıl inanç: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (r) bendinde yer alan; “Yayın hizmetleri… kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez” ilkesinin ihlali nedeniyle, toplam 1 miyon 138 bin 264 TL [SÜPER TV (750 049 TL); NİSA TV (77 BİN 643 TL); DOLUNAY TV (310 BİN 572 TL)] idari para cezası verdi. Hükmün yaptırımının 20’den fazla ihlali nedeniyle Süper TV’ye toplam 13 kez “beş gün süreyle yayın durdurma” cezası verdi.
İnsan onuru ve özel hayatın gizliliği: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesindeki “insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesinin ihlali nedeniyle “18 Dakika” adlı program yayını için Tele1’e 51 bin 62 TL idari para cezası verdi.