Türkiye’de 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı için İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılırken, 90’lı ve 2000’li yıllarda aynı akıbetle karşılaşan Musa Anter ve Hrant Dink gibi gazetecilerin davaları cezasızlığın simgeleri olarak anılıyor.
Nisan – Mayıs – Haziran 2020’yi kapsayan Bianet Medya Gözlem Raporu, 88 gazetecinin, Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ve MİT Kanunu gibi yasal düzenlemelerden 4 ağırlaştırılmış müebbet ve 883 yıl altı ay hapis cezası, beş gazetecinin de toplam 1.260.000 TL tazminat istemiyle karşı karşıya olduğuna işaret ediyor.
Gazetecilerin “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla tutuklanmasına geçmişte de yaygınlıkla tanık olunurken, bu dönemde Odatv sitesi Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız, “siyasal ve askeri casusluk”, gazeteci Hakan Aygün de “dini duyguları aşağılamak” gibi daha az karşılaşılır bir suçlamayla tutuklandı.
Ayrıca Bia Medya Gözlem Raporu, Basın İlan Kurumu’nun Evrensel, Cumhuriyet ve BirGün gazetelerine görülmemiş ağırlıkta ilan cezası kestiğini, Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun iktidar politikalarını Fox TV, Tele1 ve Halk TV gibi eleştirel medya kuruluşlarına dayatmak için araçsallaştırıldığını, idari ve yargı kıskacının sosyal medya mecralarına uzanmakta olduğunu gösteriyor.
Cemal Kaşıkçı cinayeti davası
Kaşıkçı cinayetinden 20 sanığa dava: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Washington Post gazetesi yazarı Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesiyle ilgili 20 kişi hakkında “tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmeye azmettirme” ve “tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme” suçlarından dava açtı. 117 sayfalık iddianamede, Ahmet bin Muhammed el-Asiri ve Suud el- Kahtani cinayet talimatı verenler olarak gösteriliyor. Maktul Cemal Kaşıkçı’nın saat 13.08’de konsolosluk binasına girmesinin ardından sanıklar Maher Abdulaziz M. Mutreb, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Faad Shabib A. Albalawi ve Turki Musharraf M. Alshehri, Salah Muhammed A. Tubaigy, Saif Saad el Kahtani ve Mustafa Muhammed M. Almadani ve Muhammed Saad H. Alzahrani tarafından boğularak öldürüldüğü kaydediliyor. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 20 sanığı yargılamaya 3 Temmuz’da başlayacak (1 Haziran).
Kaşıkçı’nın ailesi katilleri affetmiş: Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda 2 Ekim 2018’de öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’da yaşayan ailesi, Kaşıkçı’yı öldürenleri affettiğini açıkladı. Oğlu Salah Kaşıkçı, Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Allah’ın rızasını kazanmak üzere bu kararı aldıklarını” söyledi. Kararın, Riyad’da daha önce görülen yargılamada idam ve çeşitli hapis cezalarına mahkum edilen sanıkların durumunu hafifleteceği düşünülüyor (22 Mayıs).
Hrant Dink cinayeti davası
Dink’in katili için “tahliye” umudu: 16 yaşındayken Hrant Dink’i 19 Ocak 2007’de öldüren ve cinayetten sonra Samsun’da gözaltına alınarak tutuklanan tetikçi Ogün Samast, denetimli serbestlik hükümleri kapsamında dokuz ay sonra tahliye edilebilir. “Tasarlayarak adam öldürmek” ve “Ruhsatsız silah bulundurmak” suçlarından 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan Samast’ın, “örgüt üyeliği” suçlamasına dair yargılaması henüz sonuçlanmadı. Şimdiye kadar 13 yıl 5 ayı hapiste geçiren Samast’ın infaz yasasına göre 15 yıl 2 ay yatması gerekiyor. Bu durumda, Samast’ın 1 yıl 9 ay hapis cezası kaldı (14 Mayıs).
Dink davası Temmuz’a kaldı: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink‘in 19 Ocak 2007 tarihinde İstanbul Şişli’deki gazete bürosunun önünde öldürülmesine ilişkin dördü tutuklu, 13’ü firari 76 sanığın yargılandığı davada, tutuklu sanıklar Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek’in oy birliğiyle, tutuklu sanıklar Muharrem Demirkale ile Ercan Gün’ün ise oy çokluğuyla tutukluluk halinin devamına karar verdi. Heyet, firari sanıklar Mehmet Akif Yılmaz, Coşgun Çakar, Ekrem Dumanlı, Ömer Faruk Kartın, Yılmaz Angın, Mehmet Faruk Mercan, Metin Canbay, Serkan Şahan, Yunus Yazar ve Zekeriya Öz hakkındaki yakalama kararlarının infazının beklenilmesine, haklarında gıyabi tutuklama bulunan sanıklar Fethullah Gülen, Adem Yavuz Arslan ve Halil İbrahim Koca’nın iade süreçlerinin beklenilmesine karar verdi. İstihbarat Daire Başkanlığı’ndaki LOG kayıtlarının hukuka aykırı olarak silinmesine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmanın neticelenmesi halinde bir örneğinin istenilmesine karar veren heyet, bir sonraki celsede Zeki Erdem, Kubilay Tümen, Soner Dabağ, Nedim Zengin, Eli Okur, Aycan Oktaylar, Ünal Karaosmanoğlu, Saittin Bölükbaşı, Güven Şahin, Derya Yıldız, Onur Yücel, Hikmet Acar ve Pınar Acar’ın tanık olarak dinlenilmelerine hükmetti. Yargılamaya 7-8-9 Temmuz günlerinde devam edilecek (12 Mayıs).
Musa Anter cinayeti davası
Anter davası 28 yıldır “Yeşil”i bekliyor: Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, aydın ve gazeteci Musa Anter’in 1992’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada, ne “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ı bulabildi ne de İsveç’te bulunan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdülkadir Aygan’ın (Aziz Turan) altı yıldır ifadesini alabildi. Tanık Nuri Sınır’ın 28 yıl sonra dinlendiği duruşmada ara kararını açıklayan mahkeme, sanık Hamit Yıldırım hakkında uygulanan adli kontrol tedbirinin devamına hükmetti. Aygan’ın daha önce basına verdiği röportajlar dahilinde hakkında yargılama yürüyen sanıklardan Hamit Yıldırım açısından yoğun şüphe oluşturan cümlelerin olması ile beraber hala yurtdışında bulunduğundan ve ifadesi alınmadığından sanıklardan Hamit Yıldırım ile Savaş Gevrekçi yönünde davanın ayrılması talebinin reddine karar verdi. Anter Ailesi’nin avukatı Selim Okçuoğlu, Adalet Bakanlığı ve MİT’i yargı sürecinin önünü tıkamakla suçlamıştı. Okçuoğlu, Aygan’ın İsveç’ten ifadesinin istinabe yoluyla alınamamasını “işlemlerin Adalet Bakanlığında takılıp kalması”na bağlamıştı. Mahkeme heyeti, sanıklar Muhsin Gül, Mehmet Zahir Karadeniz, Fethi Çetin ve Mahmut Yıldırım hakkındaki yakalama emirlerinin infazını bekliyor. Yargılamaya 20 Ekim’de devam edilecek (24 Haziran).
Virüs nedeniyle dava iki kez ertelendi: Son olarak görülen 23. Duruşmada, Anter’in öldürüldüğü gün olay yerine gitmek isterken kaçırılarak darp edilen gazeteci Ferit Aslan tanık olarak dinlendi. Aslan, “17 yıl sonra Mahmut Yıldırım’ın oğlu bir kitap yayımladı ve babasının daha önce bilinmeyen 10 fotoğrafını paylaştı. O fotoğraflardan birini görünce bizi kaçıranlardan birinin o olduğundan emin oldum” demişti. Mahkeme, JİTEM ile ilgili bir televizyon programı yapan Latif Şimşek’in tanık olarak davet edilmesine karşın duruşmaya katılmaması nedeniyle zorla getirme kararı vermişti. 25 Mart ve 24 Nisan günlerinde sürmesi beklenen dava, koronavirüs nedeniyle 24 Haziran’a bırakıldı (24 Nisan).
Nisan – Mayıs – Haziran 2020 döneminde en az iki gazeteci tutuklandı. İktidarın koronavirüs sürecinde ekonomi politikalarını eleştirmek de, dış politikasına dair eleştirel bir tutum sergilemek de gazetecileri bu dönemde tutuklamaya götürdü. Cihan Haber Ajansı (CHA) muhabiri Mevlüt Öztaş’ın pankreas kanserine yakalandığı ve hastalığının dördüncü evrede olduğu için sosyal medyada yaygınlaşan tepki, keyfi tutuklamaların yaşlı veya hasta mahpus birçok gazeteciyi zorlu şartlara terk ettiğini de gösterdi.
Libya’da hayatını kaybeden bir MİT mensubunun cenazesinin haberleştirilmesi nedeniyle 6 gazetecinin tutuklanmasına sebep olan davanın gazeteciler üzerindeki etkileri sürüyor. 3 gazetecinin tutukluluğu devam ederken, tutuklu olan diğer 3 gazetecinin tahliyesinde adli kontrol kararı verildi.
Tutuklu Öztaş kanser: FETÖ üyeliği iddiasıyla Şubat 2018’dan beri tutuklu olan KHK ile kapatılan Cihan Haber Ajansı (CHA) muhabiri Mevlüt Öztaş’ın pankreas kanserine yakalandığı ve hastalığının dördüncü evrede olduğu belirtildi. Öztaş’ın kızı Elif Öztaş, sosyal medya hesabında “Benim babam gazeteci. Katil değil, tecavüzcü değil, hırsız değil… Yapmış olduğu haberle soruşturması başladı, tutuklu yargılanıyor ve cezaevinde kanser oldu… Mevlüt Öztaş yaşamalı” paylaşımında bulundu. Olayın sosyal medyada bulduğu yankı üzerine de Öztaş, Haziran sonunda tahliye edildi (26 Haziran).
Müyesser Yıldız’a tutuklama: Odatv sitesi Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız, TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel ile birlikte “siyasal ve askeri casusluk” iddiasıyla gözaltına alındıktan dört gün sonra çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği’nce gazetecinin bir TSK üyesiyle yaptığı telefon görüşmelerini gerekçe yapılarak tutuklandı (12 Haziran).
Aygün’e tutuklama ve tahliye: Twitter hesabında yer alan “ey İBAN edenler” ifadesi nedeniyle “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” ile suçlanarak 2 Nisan’da gözaltına alınıp tutuklanan gazeteci Hakan Aygün, Muğla Asliye Ceza Mahkemesi’nde çıkarıldığı davanın ilk duruşmasında tahliye edildi (6 Mayıs).
Acarer için yakalama kararı: Aralarında Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Muhabir Hülya Kılınç, Yeniçağ Yazarı Murat Ağırel’in de olduğu altısı tutuklu toplam sekiz sanık için 23 Nisan’da açılan davada, gazeteciliği 2007 yılından beri Almanya’da sürdüren BirGün gazetesi yazarı Erk Acarer hakkında da yakalama kararı çıkarıldı (1 Mayıs).
Altı gazetecinin tahliye talebine mahkemeden ret: İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği, yasalaşan infaz düzenlemesi kapsamında tahliye talebinde bulunan tutuklu gazeteciler Ferhat Çelik, Aydın Keser, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’in başvurularını reddetti (16 Nisan).
Ahmet Altan için tahliye talebi: Gazeteci-yazar Ahmet Altan’ın avukatı Figen Çalıkuşu, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün cezaevlerinde 17 mahkumda koronavirüs tespit edildiğini açıklamasının ardından Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne başvuruda bulunarak müvekkilinin tahliyesini istedi (14 Nisan).
Nisan – Mayıs – Haziran 2020 döneminde Barış Terkoğlu, Aydın Keser ve Ferhat Çelik, Libya’da hayatını kaybeden MİT görevlisiyle ilgili haber nedeniyle dört ay hapiste tutulduktan sonra tahliye edildi. Süreç, “devletin gizli bilgilerini ifşa” ile suçlanan gazetecilerin ne denli kolay tutuklanabileceklerine ve adli kontrolle sınırlandırılabildiklerine ışık tuttu.
Koronavirüs salgınının ardından yoğun risk altında olan hapishanelerdeki mahpus nüfusun azaltılması amacıyla çıkarılan İnfaz Yasası değişikliğine, Terörle Mücadele Kanunu ve MİT Kanunu’nun dahil edilmemesi nedeniyle gazetecilik faaliyetleri nedeniyle terör örgütü propagandası, terör örgütüne yardım, üyelik vb. gibi suçlamalarla tutuklanmış çok sayıda gazeteci tahliye edilmedi. Basın ve ifade özgürlüğü ihlal edilmiş birçok gazeteci bu kez virüs riskiyle yüz yüze bırakılmış oldu.
MİT davasından üç tahliye: İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi, Libya’da hayatını kaybeden MİT görevlisiyle ilgili haber yaptıkları gerekçesiyle tutuklu yargıladığı altı gazeteciden Barış Terkoğlu, Aydın Keser ve Ferhat Çelik’i yurtdışı yasağı şartıyla tahliye etti. Haberciler, MİT Kanunu’na muhalefet ve “Devletin gizli bilgilerini ifşa” iddiasıyla 19 yıl hapisle yargılanıyor (24 Haziran).
Üç gazetecinin gözaltına alındığı, üçünün de ifade vermeye zorlandığı Nisan – Mayıs – Haziran 2020 dönemi, yerel gazetecilerin araştırmacı rollerinin yetkilileri, keyfi alıkoymaya başvurmaya tereddüt etmeyecek ölçüde rahatsız ettiğini ortaya koydu. Bu dönemde, İsmail Dükel, Türkiye’nin dış politikasına dair veriler peşine düşündüğü, Bursa’dan Yusuf Kayışoğlu çevre mücadelesini izlediği, Kocaeli’den Gökhan Karabulut ise, koronavirüse ilişkin sağlık politikalarını eleştirdiği için gözaltına alındı. AKP Sakarya milletvekili Ali İhsan Yavuz’ın “Medya güzellikleri yazmıyor” sitemine “İyi ki varsın” yazısıyla karşılık veren diğer üç haberci “hakaret” suçlamasıyla Emniyette ifade vermeye zorlandı.
“İyi ki varsın” haberine zorla ifade: AKP Sakarya milletvekili Ali İhsan Yavuz’un “Medya güzellikleri yansıtmıyor” sözleri sonrası milletvekiline özel gazete tasarlayan Adapazarı Akşam Haberleri gazetesi imtiyaz sahibi Mustafa Sarı, yazı işleri müdürü Sedat Balta ve haber müdürü İsmail Erken, 15 Haziran 2020 tarihli “İyi ki Varsın” haberi yayınlayınca da bu kez “hakaret ve iftira” suçlamasıyla ifade vermek zorunda kaldı. Gazeteciler ifade sonrası serbest bırakıldı (28 Haziran).
İsmail Dükel’e gözaltı: TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel, Odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ile birlikte “siyasal ve askeri casusluk” iddiasıyla 8 Haziran’da gözaltına alındı. 4 gün sonra çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği tarafından adli kontrol ile serbest bırakıldı. (12 Haziran)
Bursa’da Kayışoğlu’na gözaltı: Bursa’da Yeni Dönem Gazetesi yazarı gazeteci Yusuf Kayışoğlu, Yenişehir ilçesine bağlı Kirazlıyayla Köyü’nde bir madencilik şirketince yapılmak istenen atık havuzunu protesto eden köylüleri görüntülerken jandarma görevlilerince gözaltına alındı. Kayışoğlu ifadesinden sonra serbest bırakıldı (12 Mayıs).
Kocaeli’de gözaltı: Kocaeli Koz haber sitesi yayın yönetmeni Gökhan Karabulut, Kocaeli İl Sağlık Müdürü Şenol Ergüney ve Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Hüseyin Şaşkın’ın sağlık çalışmalarını eleştiren yazılar kaleme aldıktan sonra gözaltına alındı. Nöbetçi Mahkeme, savcının adli kontrol talebini reddederek Karabulut’un serbest bırakılmasına karar verdi (24 Nisan).
Rapor döneminde iki gazeteci fiziki saldırıların hedefi olurken yedisi de tehdit edildi. Bu dönemde, iki kadın gazeteci (Şirin Payzın ve Nevşin Mengü) cinsiyetçi hakaret ve cinsel taciz ile karşı karşıya kalırken, Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ dahil iki gazeteci ölüm tehdidi aldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Saygı Öztürk’e sözlü saldırıda bulunurken bir kişinin fiziki saldırısına uğrayan İzmir Menemen merkezli Çağrı Haber gazetesi imtiyaz sahibi ve Çağrı Radyo genel yayın yönetmeni Ulvi Tanrıverdi hastaneye kaldırıldı.
Geçen yılın aynı döneminde 10 gazeteci saldırıya uğramıştı. Bu saldırılar 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri’ni izleyen süreçte daha ziyade Cumhur İttifakı ortakları AKP ve MHP’yi eleştirenlere yönelikti. 2018’in aynı döneminde ise iki haberci ve bir medya bürosu saldırıya uğramış, bir medya organı da sözlü saldırının hedefi olmuştu. Yedisi ölümle tehdit olmak üzere toplam 65 gazeteci de tehdit edilmişti.
Soylu’dan Öztürk’e sözlü saldırı ve tehdit: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter’dan yaptığı açıklamayla “Trabzon böyle bir yükseliş görmedi” başlıklı köşe yazısı nedeniyle Sözcü gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk’ü hedef aldı. Gazeteci, yazısında, “Ali Ayvazoğlu, belediyede işçi kadrosunda işe başladı. Şimdi milletvekili olan Bahar Ayvazoğlu ile evlendi. Ardından özel kalem müdürü oldu. Sonra da Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne atandı” diyordu. Soylu, buna karşılık “İnsanlık görevimi yapıyorum Saygı Öztürk’ün bu yazısı namussuzluktur. Bahar Hanım ahlaklı, faziletli bir kadındır. Ali Beye minnettarız, Trabzon turizmini ayağa kaldırdı. Bugünden sonra bu namus düşmanını kim muhatap alırsa, gözümde aynı namussuzluğun ortağıdır, haysiyet celladıdır” diye yazdı (18 Haziran).
Demirağ’a mermili tehdit: Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ, evinin posta kutusuna mermi bırakılarak ölümle tehdit edildi. Köşesinde posta kutusuna 9mm’lik bir mermi bırakılarak tehdit edildiğini yazan Demirağ, “Posta kutusuna mermi bırakmak klasik mafya yöntemidir. Gelip evimin önünde infaz etmeye kalktınız! Susmadım! Susturmanın, sindirmenin, teslim almanın yöntemi ergen çocukların ‘Aşk mektubu’ gibi posta kutusuna ‘Mektup’ yerine ‘Mermi’ koymak ancak ve ancak ‘Korkaklığın, haysiyetsizliğin, şerefsizlik ve alçaklığın’ yansımasıdır…” dedi (9 Haziran).
Payzın’a sözlü saldırı: Gazeteci Şirin Payzın, Kayseri’de balkonuna Britanya bayraklı havlu astığı gerekçesiyle gözaltına alınan vatandaşla ilgili bir haberi “Levent Kırca hayatta olmalıydı” ifadeleriyle paylaştığı için Muhammet Şabablı isimli bir sosyal medya kullanıcısının cinsiyetçi sözlü saldırısına uğradı. Gazeteci, sözlü saldırıyı ifşa ederek tepki gösterdi (20 Mayıs).
Mengü ve Laçin’e hakaret ve taciz: Gazeteci Nevşin Mengü, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal’ın “Sosyal medya etik kurallarına uyan milli hesaplar” diye tanımladığı hesaplardan gelen cinsel taciz ve hakaret içeren mesajları paylaştı. Mengü, “Bu insan müsveddelerinin karşı cinsle başka türlü temas kurma şansları zaten yok. Rızasıyla bu adamlarla konuşmak bile isteyen kadın olmayacağı çok açık. Yeşil top da çok güzel olmuş, tam yerini bulmuş” dedi. Sosyal medya üzerinden, Elazığ depremi sırasında yaptığı bazı paylaşımlar tepkilere neden olan tiyatrocu ve köşe yazarı Berna Laçin da hedefteydi (14 Mayıs).
Gazeteciye ölümle tehdit: Gazeteci Ömer Bölüm, ölüm orucunun ardından yaşamını yitiren Grup Yorum gitaristi İbrahim Gökçek’in cenazesine dair Kayseri’de yaşanan tehdit ve gerginliği eleştirdiği mesajlarının ardından MHP’li ilçe başkanları ve çevrelerince ölümle tehdit edildiğini açıkladı. Bölüm’e göre bir kullanıcı, “Beyaz Reno İzmir’den yola çıkıyor. Ömer, uyuyor musun?” yazılı bir mesaj da gönderdi (11 Mayıs).
Gökçek, Atay’ın hedefinde: TİP İstanbul milletvekili Barış Atay, Mahsun Kırmızıgül’ün Grup Yorum gitaristi İbrahim Gökçek’e destek için 2 Mayıs’ta yaptığı “Elindeki silah değil bir enstrüman” açıklamasını eleştirmek için “İbrahim Gökçek’in evinde 4 tane el yapımı bomba ele geçirildi. Demek ki elinde enstrüman yokmuş” diyen Beyaz TV Genel yayın yönetmeni Osman Gökçek’i hedef aldı. Atay, “Asıl, senin kıçlarını yaladığın çete bombaladı ülkeyi Osman. Yağ damlayan suratına tüküreceğiz bir gün Osman. Gevrek gevrek sırıtmaya devam et Osman. Yarına kalır ama yanına kalmaz Osman” dedi (13 Mayıs).
Ses Kocaeli Gazetesi’ne silahlı saldırı: Kocaeli’de internetten ve basılı olarak yayın yapan Ses Gazetesi’ne silahlı saldırı düzenlendi. Sabaha karşı saat 05.00 sularında gazetenin idari binasına dokuz el ateş edilirken olayda ölen ya da yaralanan olmadı (20 Nisan).
İki haberciye polis tehdidi: Ankara Numune Hastanesi önünde yapılmak istenen basın açıklamasını izleyen iki gazeteci, polis tarafından tehdit edildi. Gazeteciler polis tarafından itilerek, “Hadi çek de görelim, sizinle sonra hesaplaşacağız” sözleriyle hedef alındı (13 Nisan).
Tanrıverdi’ye saldırı: İzmir Menemen’de çıkan Çağrı Haber gazetesi imtiyaz sahibi ve Çağrı Radyo genel yayın yönetmeni Ulvi Tanrıverdi bir kişinin saldırısına uğradıktan sonra hastanede tedaviye alındı. İlçede yolsuzluk iddialarını gündeme getirmesiyle de bilinen gazeteci, zanlı D.E ve saldırının azmettiricisi olmakla suçladığı Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’dan şikayetçi oldu (11 Nisan).
Deniz tartaklandı: Hürriyet gazetesi Akdeniz muhabiri Ceren Deniz, haber için gittiği Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde güvenlik görevlisinin fiziki tacizine maruz kaldı. Hastane basın danışmanının “Ceren Deniz bizim iznimizle fotoğraf çekiyor” uyarılarının da dikkate alınmaması üzerine, gazeteci tartaklandı, çantası yırtıldı (1 Nisan).
Beş gazetecinin yerel seçim döneminde fiziksel saldırıya uğramasına ilişkin başlatılan soruşturmada hiçbir gelişme yok. Cumhuriyet Gazetesini bombalamaya yönelik açıklamalarda bulunan Akit TV sunucusunun yargılanacağı davanın tarihi ise 2021 olarak belirlendi. Nevşin Mengü kendisine cinsel şiddetle tehdit eden kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Ayrıca Barış Pehlivan’ın, cezasız kalan fiziksel şiddet iddialarını ispatlayan görüntüler ortaya çıktı.
Akit’ten Dağıstanlı’ya “tahrik” davası: “Manşetlerin Dili” adlı programda, “Şeriat Çalıştayı” haberi nedeniyle Cumhuriyet yazarı Işık Kansu’yu ve haberi yayımlayan Cumhuriyet gazetesini “Hadi gidelim. Hep birlikte toplanıp Cumhuriyet gazetesi önüne bir el bombası atalım” sözleriyle hedef aldığı gerekçesiyle Akit TV sunucusu Fatin Dağıstanlı hakkında Küçükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. “Medya yoluyla suç işlemeye tahrik” gerekçesiyle altı aydan beş yıla kadar hapsi istenen Dağıstanlı, 14 Ocak 2021’de yargılanmaya başlayacak (28 Haziran).
Mengü’den “linç” şikayeti: Gazeteci Nevşin Mengü, sosyal medya hesabından “darbe dedikodusu” ile düşüncelerini paylaştıktan sonra 1 Mayıs’ta “Darbeye yeltenirlerse Nevşin benim” gibi ifadeler yoluyla iki hesabın saldırgan ve şiddet içerikli ifadelerine maruz kaldığı gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Şüphelilerin açıkça provokasyon amacı güttüğüne, cinsiyetleri üzerinden ayrımcılığa tabi tuttuğuna da yer verilen dilekçede, şüpheliler hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçlarından soruşturma yürütülmesi istendi (16 Mayıs).
Pehlivan’a şiddet cezasız: Mart başında Silivri Cezaevi’ne giren gazeteci Barış Pehlivan’a yönelik bir görevlinin müdahalesine ilişkin yayımlanan kamera görüntüleri, şiddeti gösterdi. Oysa ki, Silivri Savcılığı, 23 Mart’ta “müştekinin darp edildiğine ilişkin soyut iddiadan başka herhangi bir delil bulunmadığı gibi adli hekim raporları, kamera görüntüleri ve tanık beyanlarına göre müştekinin darp edilmediğinin sabit olduğu” iddiasıyla takipsizlik kararı vermişti (15 Mayıs).
Gazetecilere yönelik saldırılarda cezasızlık: 31 Mart Yerel Seçimlerinin etkisinin devam ettiği Mayıs 2019’da Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, Akdeniz’de Yeni Yüzyıl gazetesi köşe yazarı İdris Özyol, Güney Haberci gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergin Çevik, Egemen gazetesi kurucusu Hakan Denizli ve gazeteci-yazar Sabahattin Önkibar’a yönelik saldırıların failleri tespit edilse de davalar sonuçlanmış değil. Özyol, Çevik, Denizli ve Önkibar’a saldıranların yargılamaları başladı ancak Demirağ’a saldıran altı kişi için hala bir dava açılmadı (30 Nisan).
Nisan-Mayıs-Haziran 2020 döneminde görülen 50 davada 82 gazetecinin, devlete veya MİT’e ait belgeleri ele geçirme, tahrip etme veya açıklama başta olmak üzere toplamda 22 farklı suçlama isnadıyla yargılanmasına devam edildi.
5 gazetecinin beraatinin ardından “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçlamasıyla yargılaması devam eden 4 gazetecinin yanı sıra altısı “devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme”, 12’si “devlete ait bilgileri açıklama” ve sekizi MİT’in görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri izinsiz alma, temin etme vd” iddialarıyla çok sayıda gazetecinin en az 4 ağırlaştırılmış müebbet ve toplam 338 yıl hapis istemiyle yargılanmasına devam edildi.
12 gazeteci, 20’si “terör örgütü propagandası” olmak üzere, “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği”, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “örgüte yardım” gibi suçlamalar nedeniyle toplam 195 yıl hapisle yargılanması gündemdeydi.
En az 33 gazeteci veya medya çalışanı, 20’si “terör örgütü propagandası” olmak üzere, “örgüt açıklamalarına yer vermek” veya “terörle mücadele edenin kimliğini açıklayarak hedef göstermek” gerekçeleriyle toplam 165 yıl hapisle yargılandı.
Beş gazeteci “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”, 10 gazeteci “korku ve panik yaratmak” iddiasıyla yargılanırken “suç işlemeye alenen tahrik”, “devlet organlarını aşağılama” gibi suçlardan 25 gazetecinin yargılaması rapora yansıdı. En az 11 gazeteci ise hakaret ve iftira iddiasıyla 31 yıl 6 ay hapis cezası istemiyle yargılandı.
Rapor döneminde görülmesi öngörülen yargılamaların büyük çoğunluğu koronavirüs salgını nedeniyle ertelendi.
Tüm bu suçlamalardan 65 gazeteci için istenen cezaların toplamı 4 müebbet ve 819 yıl hapis cezası oldu. Sanık sayısı ve cezalara ilişkin bu hesaplamaya “hakaret” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”e dair yargılamalar dahil değil.
Geçtiğimiz yıl aynı dönemde 197 gazeteci için istenen cezaların toplamı 10 ağırlaştırılmış müebbet, 2 bin 362 yıl hapis cezası oldu.
(NOT: Basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin yargı süreçleri daha sistematik bir şekilde sergilenmesi amacıyla bundan böyle Medya Gözlem Raporumuzdaki ceza davalarına dair bölümde “soruşturmalar” ayrı bir paragrafta gösterilecektir).
Kanbal’a açılan soruşturmaya takipsizlik: Mezopotamya Ajansı muhabiri Ahmet Kanbal hakkında, COVID-19 pozitif ve negatif çocukların Mardin Devlet Hastanesi’nde aynı odada tutulduğunu iddia eden haberi kapsamında “halkı kin ve düşmanlığa sevk ve tehdit” şüphesiyle soruşturma başlatıldı. Soruşturma, suçun unsurlarından biri olan “tehdit”in mevcut olmaması nedeniyle takipsizlik kararı ile sonuçlandı (12 Haziran).
Yerel gazeteye soruşturmayı haberleştirdiği için soruşturma: Tekirdağ’ın Saray ilçesi Belediye Başkanlığı tarafından 6 Mayıs’ta Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamıyla ilgili sosyal medyada yapılan paylaşım nedeniyle açılan soruşturmayı haberleştiren Saray gazetesiyle ilgili soruşturma başlatıldı. Gazetenin 29 Mayıs 2020 tarihli haberine göre, imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü Alper Karahan, soruşturma kapsamında İlçe Emniyet Müdürlüğüne ifade vermeye çağrıldı ancak Karahan soruşturmayı başlatan savcıya ifade vermek istedi (29 Mayıs).
Zarakolu, Polat ve Kınacı’ya “Makus Kader” şoruşturması: Yazar-yayıncı Ragıp Zarakolu hakkında 5 Mayıs’ta Evrensel gazetesi ve Artı Gerçek haber sitelerinde “Makus Kaderden Kaçış Yok” başlıklı, idam edilen Başbakan Adnan Menderes ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğraflarının birlikte kullanıldığı yazısı nedeniyle soruşturma başlatıldı. Soruşturma, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un suç duyurusu üzerine açıldı ve “darbe mesajı vererek Anayasal düzeni hedef almak” suçlaması ile yürütülüyor. Aynı soruşturma kapsamında Evrensel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Görkem Kınacı ifade verdi (7- 14 Mayıs).
Portakal hakkında suç duyurusu: Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), FOX TV ana haber sunucusu gazeteci Fatih Portakal hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına Portakal’ın Twitter’daki ifadelerini gerekçe göstererek 7 Nisan’da suç duyurusunda bulundu. Portakal hakkında Bankacılık Kanunu’na muhalefetten iddianame düzenledi. Sosyal medya paylaşımı nedeniyle hazırlanan iddianamede Portakal, kanunun “İtibarın Korunması” başlıklı 74. maddesini ihlalle suçlanıyor (30 Nisan).
Fahrettin Altun haberi için dört gazeteciye soruşturma: Cumhuriyet gazetesi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un evinin arkasında bulunan Boğaziçi Öngörünüm Bölgesi’ndeki Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait araziyi 10 yıllığına kiraladığı ve arazide inşa edilen şömine ve çardağın İBB tarafından kaçak yapı olduğu gerekçesiyle yıkıldığına ilişkin bir haber yayınladı. Habere 17 Nisan’da erişim engeli getirildi. Haberde Altun’un ikametgah adresi ve fotoğrafının paylaşıldığını belirten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, söz konusu haberlerle ilgili “terör örgütlerine hedef göstermek” suçlamasıyla soruşturma başlattı. Haberi kaleme alan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Hazal Ocak, fotoğraf muhabiri Vedat Arık, sorumlu müdürü Olcay Büyüktaş ve yazı işleri müdürü İpek Özbey bahsi geçen haber nedeniyle ifade verdi (30 Nisan).
Candemir’e üç ayrı soruşturma: Gazeteci Oktay Candemir’e, “Çaldıran’da yetersiz karantina” ve “Güvenlik soruşturması ile işten çıkarılan ve bir daha iş bulamayan genç intihar etti” başlıklı haberleri ve Twitter’da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa tartışmaları sonrası yazdığı mesaj nedeniyle üç ayrı soruşturma açıldı. Van Cumhuriyet Başsavcılığı, Candemir hakkında soruşturmayı, “halk arasında korku ve panik yaratmak” ile “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” şüphesiyle yürütecek (27 Nisan).
Anter’e “yat” soruşturması: Gazeteci Yaşar Anter hakkında, Dubai şeyhine ait yatın Bodrum sahiline demirlendiğine ilişkin haberin ve haber için kaydettiği görüntülerin Sözcü gazetesinde yayımlanmasının ardından soruşturma başlatıldı. Evinden de gözaltına alınan gazetecinin, “halk arasında panik ve endişe yaratmak amacıyla tehdit” şüphesiyle ifadesi alındı. Savcılığın tutuklanma istediği gazeteci, nöbetçi hakimliğin “kuvvetli suç şüphesi yok” yönündeki kararıyla 15 Mart’ta serbest kalmıştı (15 Nisan).
Karafazlı ve İlek’e altı soruşturma: Rize merkezli Nabız haber sitesi sahibi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Rize Şube Başkanı Gençağa Karafazlı ve site editörü Doğan Can İlek hakkında beş ayrı soruşturma başlatıldı. Susma Platformu’nun haberine göre, 17 Mart’ta Evrensel gazetesinde yayınlanan “Umreden dönen 500 kişinin karantinaya alınmaması tedirginlik yarattı” başlıklı habere açılan soruşturmayı “Çaykur işçilere virüs bulaşınca fabrikayı kapattı” başlıklı haber nedeniyle açılan soruşturma, 31 Mart tarihli “Çaykur’da koronavirüs alarmı” haberi nedeniyle açılan soruşturma, 11 Nisan tarihli ve erişim engeli getirilen “ÇAYKUR’da paket paket korona” haberi nedeniyle açılan soruşturma ve Ardeşen Belediyesi’nin suç duyurusu yaptığı “ÇAYKUR’da paket paket korona” başlıklı 12 Nisan tarihli haber nedeniyle açılan 15 Nisan tarihli soruşturma takip etti. ÇAYKUR, gazeteci hakkında ayrıca suç duyurusunda bulundu (9 Nisan).
BirGün’e “FETÖ” davası Ekim’de: BirGün gazetesi ve internet sitesi yetkilileri İbrahim Aydın, Barış İnce, Can Uğur ve Bülent Yılmaz’a, Twitter’daki Fuat Avni adlı hesabın tweet’lerini haberleştirdikleri için açılan dava, koronavirüs tedbirleri nedeniyle 14 Nisan’da görülemedi. Gazetecilerin İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “FETÖ’ye üye olmadan yardım” iddiasıyla yargılandıkları davanın 30 Haziran’da görülen duruşmasında, “Kaç Saat Oldu” isimli hesapla Barış İnce’nin ilişkilendirilemeyeceği ifade edildi. Mahkeme, istenen belgelerin celse arasında gelmesi durumunda varsa kovuşturma genişletme taleplerinin bildirilmesini, yoksa dava dosyasının esas hakkında mütalaanın hazırlanması için iddia makamına gönderilmesine hükmetti. Bir sonraki duruşma 13 Ekim’de (30 Haziran)
Altı haberciye Red Hack davası: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın RedHack tarafından ele geçirilen kişisel e-posta hesabındaki bilgileri haberleştirdikleri gerekçesiyle altı gazeteciyi yargılamaya devam etti. İddianamede Diken haber editörü Tunca Öğreten, “FETÖ ve DHKP-C’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, ETHA haber müdürü Derya Okatan, Yolculuk gazetesi sorumlu müdürü Eray Sargın, DİHA muhabiri Metin Yoksu ve DİHA haber müdürü Ömer Çelik “örgüt propagandası”, BirGün gazetesi çalışanı Mahir Kanaat ise “örgüt üyeliği”yle suçlanıyor. Mahkeme, sanıkların yurtdışına çıkış yasağının devam etmesine hükmetti, dijital materyaller arasında “suç teşkil etmeyenlerin iadesine” karar verdi, adli kontrol taleplerini reddetti. 6 Şubat tarihli duruşmada sanık gazeteciler ve avukatlar savunmaya ilişkin beyanlarını sundu. Mahkeme Derya Okatan ve Eray Sargın’ın yurtdışı çıkış yasağının kaldırılmasına karar verdi. İstanbul 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılarak gazeteci Deniz Yücel dosyasının incelenmek üzere istenmesine ve vareste talebinin reddine karar vermişti. 25 Haziran’da görülen 9. duruşmada Tunca Öğreten, Mahir Kanaat, Ömer Çelik ve Metin Yoksu’nun yurtdışı çıkış yasaklarının devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 15 Aralık tarihine erteledi (25 Haziran).
Hürtaş ve Demir’in davası: Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi, Afrin Operasyonu ile yaptığı yayın nedeniyle Artı TV Ankara temsilcisi Sibel Hürtaş’ı ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle de gazeteci Hayri Demir‘i “örgüt propagandası”ndan yargılamaya devam etti. Gazetecilerin yurtdışı çıkış yasağının kaldırılması talebi reddedilmişti. 25 Haziran’da görülen duruşmada mahkeme, Hürtaş ve Demir’in 2,5 yıldır uygulanan yurtdışı çıkış yasaklarının kaldırılması ve dosyalarının tefrik edilerek kararın verilmesine yönelik talepleri reddetti. Bir sonraki duruşma 25 Kasım’da yapılacak (25 Haziran).
Temizkan’a “örgüt propagandası” davası: İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, 2014 yılında yaptığı “Mahmur kampı IŞİD’in eline geçti…” şeklinde başlayan tek bir Twitter paylaşımı nedeniyle gazeteci Sabiha Temizkan’ı “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılamaya başladı. Ancak Temizkan 25 Haziran’da görülen ilk duruşmaya sağlık raporu sunarak katılmadı. Mazeret dilekçesini kabul eden mahkeme, davayı 22 Eylül’e erteledi (25 Haziran).
Yücel’in davası Temmuz’da: İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi, Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel’i “PKK propagandası” ve “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla 18 yıl hapis istemiyle yargılamaya devam etti. Yücel’in avukatı Veysel Ok, savcının ceza istediği mütalaasını eleştirdi, ceza verilmesinin gazetecinin tutukluluğunun ihlal olarak nitelendiren hem Anayasa Mahkemesi kararının hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin emsal kararlarının bir ihlalini oluşturacağını ifade etti. Avukat Ok, Yücel’in haberlerinin hiçbir biçimde şiddet veya nefrete hizmet etmediğini ve ifade özgürlüğünden doğan hakların kullanıldığını söyledi. Dosyayı incelemeye alan mahkeme, yargılamaya 16 Temmuz’da devam edecek. Söz konusu duruşmada karar çıkabilir (24 Haziran).
Altı gazetecinin “MİT Mensubu” haberi davası: Libya’da yaşamını yitiren MİT görevlisinin cenazesiyle ilgili haberden tutuklanan Odatv sitesi sorumlu müdürü Barış Terkoğlu, Odatv sitesi Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Odatv sitesi muhabiri Hülya Kılınç, Yeni Yaşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik, aynı gazetenin yazı işleri müdürü Aydın Keser ve Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başladı. Mahkeme, Terkoğlu, Çelik ve Keser’i adli kontrol şartıyla tahliye ederken Pehlivan, Kılınç ve Ağırel’i tutuklu bıraktı. Yurtdışında bulunan Erk Acarer dahil gazeteciler için TCK ve MİT Kanunu kapsamında “gizli kalması gereken belgeleri açıklamak” ile “MİT görev ve faaliyetlerine ait bilgi ve belgeleri alma vd.” suçlamalarıyla 7 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Gazetecilerin avukatları, vefatın gazetecilerden önce milletvekilleri tarafından Meclis’te dile getirilmiş olduğunu vurgulayarak, gizli bilgiler ifşa edildiği iddiasının muhataplarının müvekkilleri olmadığını bildirdi. Yargılama 9 Eylül’de sürecek (24 Haziran).
Yağan’ın “örgüt propagandası” davası: İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi İleri Haber sitesi eski yayın yönetmeni Onur Emre Yağan’ı, sitede çıkan haberler ve sosyal medya paylaşımları yoluyla “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla yargılamaya devam etti. 19 Haziran’da görülen duruşmada, Yağan iddianamede delil olarak sıralanan haberlerin bir bölümünün kendisinin genel yayın yönetmeni olmadığı dönemde yayınlandığını belirtti. Mahkeme esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için yargılama dosyasının savcılığa gönderilmesine ve davanın 13 Temmuz’a bırakılmasına karar verdi (19 Haziran).
Ayşegül Doğan’ın “örgüt yöneticiliği” davası: Kapatılan İMC TV Haber Müdürü Ayşegül Doğan’ın, DTK üyeleriyle yaptığı röportajlar ve katıldığı etkinlikler nedeniyle “örgüt yöneticiliği” ile suçlandığı dava, korona salgını nedeniyle 10 Haziran’a ertelendi. Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Doğan’ı 22 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılıyor. Doğan’ın duruşması 7 Ekim’e ertelendi (18 Haziran)
Üç yayın yönetmeni davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin eş genel yayın yönetmeni Hüseyin Aykol, gazetenin yazı işleri müdürü Reyhan Çapan ve gazeteci Hasan Başak‘ı gazetede yayınlanan haber ve köşe yazıları nedeniyle yargılıyor. Üç gazetecinin “suç işlemeye alenen tahrik”, “suçu ve suçluyu övmek” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarıyla yargılandıkları davanın 14. duruşması 20 Şubat’ta gerçekleşti. Avukat Özcan Kılıç, gazetede yayınlanan yazıların imzalı olduğunu, Basın Kanunu’na göre bu durumda sorumluluğun sanık üç gazetecide değil eser sahibinde olduğunu savundu, beraat talep etti. Mahkeme, ifadelerinin alınması için Kemal Yakut ve Hasan Başak hakkında yakalama kararı çıkardı. 14 Mayıs’ta görülmesi planlanan yargılama, salgına önlemleri kapsamında önce 16 Haziran’a, aynı gün de sanıklardan Hasan Başak ve Kemal Yakut hakkında verilen yakalama kararının infazı için 1 Ekim’e bırakıldı (16 Haziran).
Özdilek’e TMK davası: Cumhuriyet gazetesi muhabiri Zehra Özdilek hakkında yaptığı bir haberde gizli tanığın adını açık yazdığı gerekçesiyle “terörle mücadelede yer almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için dosyanın savcıya gönderilmesine karar verdi. Özdilek’in 14 Nisan’da görülmesi beklenen duruşması, önce 5 Haziran’a, ardından da 24 Eylül’e ertelendi (5 Haziran).
Taraf’ın “Balyoz”/“Egemen Planı” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Taraf gazetesinde “Balyoz planı” ile kumpas kurdukları iddiasıyla gazetenin eski yayın yetkilileri Ahmet Altan, Yasemin Çongar ile Mehmet Baransu, Yıldıray Oğur ve Tuncay Opçin’i yargılamaya 10, 11 ve 12 Aralık’ta devam etti. 52’şer yıl hapisleri istenen sanıklara, “Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma çalma”, “Devletin güvenliğine dair gizli belgeleri temin etme”, “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamaları yöneltiliyor. Mahkeme Cemal Temizöz, Süha Tanyeri ve Ahmet Yavuz’un katılma taleplerini reddederken Dursun Çiçek ve Suat Aydın’ın dosyadaki katılan sıfatlarının korunduğunu bildirdi. Baransu’nun tutuklu bırakıldığı dosya, esas hakkında mütalaasını hazırlaması için Cumhuriyet savcısına yönlendirildi. 8, 9, 10 Nisan 2020’de gerçekleşmesi beklenen yargılama koronavirüs salgını tedbirleri nedeniyle önce 3 Haziran’a, sonra da 11 Ağustos’a bırakıldı (3 Haziran).
Baransu ve Çoban’ın davası: “Gülen’i bitirme kararı 2004’te MGK’da alındı” başlıklı haber nedeniyle Taraf gazetesi eski Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Murat Şevki Çoban ve muhabir Mehmet Baransu hakkında İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın 2 Haziran’da görülmesi planlanan duruşması, 17 Temmuz’a ertelendi. Gazeteciler, “Devletin güvenliğine dair belgeleri temin etme”, “Devletin güvenliği ve siyasal yararlarına ilişkin belgeleri açıklama” ve “MİT belgelerini ifşa etmek” suçlamalarıyla yargılanıyor (2 Haziran).
Seyhan Avşar’a TMK davası: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren’in “çocuğa yönelik nitelikli cinsel istismarı” dosyasında şüphelilerden haksız menfaat temin etmekten mahkum edildiğini gündeme getiren Cumhuriyet gazetesi yargı muhabiri Seyhan Avşar’ı “kamu görevlisini hedef göstermek” ile yargılamaya devam ediyor. 9 Ocak’ta görülen ilk duruşmada Avşar, yaptığı haberin kesinleşmiş bir Yargıtay ilamının haberleştirilmesinden ibaret olduğunu söyledi ve beraatini talep etti. Aynı davada yargılanan Sözcü gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü Necdet Önemli’nin dinlenmesi için duruşma 21 Mayıs’a ertelenmişti. 21 Mayıs’ta görülmesi planlanan duruşma Covid-19 önlemleri çerçevesinde 9 Ekim’e ertelendi (21 Mayıs).
Dündar’ın Gündem davası: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi ile dayanışmak amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılarak “terör örgütlerinin yayınlarını bastığı ve yayınladığı” iddiasıyla gazeteci Can Dündar’ı yargılamaya devam etti. Mahkeme, Dündar’ın ifadesinin Almanya’da alınmasını bekliyor. 21 Mayıs’ta görülmesi planlanan duruşma Covid-19 önlemleri çerçevesinde 24 Aralık’a ertelendi (21 Mayıs).
“Gündem” ana davasında erteleme: Özgür Gündem gazetesinin kapatılması ardından gazete yönetici ve sorumlularının “devletin birliğini ve bütünlüğünü bozma”, “terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütü propagandası” iddialarıyla yargılandığı ana davada, dosyaları ayrılan Eren Keskin, İnan Kızılkaya, Kemal Sancılı ve Zana Bilir Kaya’nın İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 15 Mayıs’ta görülmesi planlanan duruşması, Covid-19 önlemleri çerçevesinde 9 Eylül’e ertelendi. (15 Mayıs)
Kaya’nın davası Ekim’e kaldı: Ağrı Dağı’nda 2014 yılında düzenlenen festivalde çektiği görüntüler gerekçe gösterilerek hakkında ‘terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım” iddiasıyla yargılanan KHK ile kapatılan DİHA ajansı muhabiri Abdullah Kaya 13 Mayıs’ta Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi planlanan duruşması, koronavirüs önlemleri kapsamında 20 Ekim’e ertelendi (13 Mayıs).
Altı gazeteciye BDDK davası: İstanbul 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Bloomberg sitesinde 10 Ağustos 2018’te çıkan ve döviz kurlarının yol açtığı ekonomik krizi ele alan haber nedeniyle muhabirler Kerim Karakaya ve Fercan Yalınkılıç dahil 38 kişiyi “ekonomiye zarar vererek Sermaye Piyasaları Kanunu’nu ihlal etmek” suçlamasıyla yargılamaya devam ediyor. Sosyal medyada ekonomiye dair yorumlardan bulunan gazeteciler Mustafa Sönmez, Merdan Yanardağ, Sedef Kabaş ve serbest gazeteci Orhan Kalkan da diğer sanıklar gibi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) şikayetiyle beş yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Yargılamaya 23 Ekim’de devam edilecek (8 Mayıs).
Parlak’ın davası ertelendi: 14 yıllık gazetecilik hayatında mesleki faaliyetleri nedeniyle birçok dava ve soruşturma ile karşı karşıya kalan Silvan Mücadele gazetesi sahibi Ferhat Parlak’ın “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 15 ay tutuklu kaldığı davanın 6 Mayıs’ta Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi planlanan duruşması 21 Eylül’e ertelendi (6 Mayıs).
Buse Söğütlü’ye “TMK” davası: Gazete Yolculuk muhabiri Buse Söğütlü’ye, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Akın Gürlek’in yargılama pratiğine ilişkin attığı tweetler nedeniyle “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” suçlamasıyla dava açıldı. Davanın ilk duruşması İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 14 Ekim’e ertelendi (30 Nisan).
Doğan Akın’ın “Fuat Avni” davası: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Mart 2014-Nisan 2016 arasında 108 adet Fuat Avni twitlerinin haberleştirmesi nedeniyle T24 sitesi kurucusu ve genel yayın yönetmeni Doğan Akın‘ı “örgüte yardım” suçlamasıyla yargılıyor. 19 Şubat tarihli duruşmasında tarafsız yayın yaptıklarını ifade ederek suçlamayı reddeden Akın duruşma savcısının esas hakkında mütalaasını sunmasını bekliyor. Davanın 17 Nisan’da görülmesi beklenen duruşması, koronavirüs salgını nedeniyle adliyelerden işlemlerin ertelenmesi nedeniyle 2 Temmuz’a bırakıldı (17 Nisan).
Uludağ ve Güvenç’in 301 davası: İstanbul 2. Asliye Mahkemesi, ABD’li Rahip Brunson’a yönelik yargı işlemini “ABD ayarlı adalet”, “Rehine diplomasisi çökerken”, “Tutan da bırakan da yargı mı devlet mi” haberleriyle gündeme getiren Cumhuriyet Gazetesi muhabirleri Alican Uludağ ve Duygu Güvenç’i “Devletin yargı organlarını alenen aşağılamak” iddiasıyla yargılıyor. Savunmasında Güven, “ceza alırsam bu Anayasamızda güvence altına alınan basın özgürlüğü ile ifade hürriyetinin ihlali olur. Ceza verilmesi halinde hiçbir gazeteci siyasilerin diplomatik pazarlıklarda ele aldığı davalara yönelik bir eleştiri yapamayacak, halk da bilgilenemeyecek” demişti. Mahkeme, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne Rahip Brunson’ın yargılandığı dosya ile ilgili müzekkere yazılmasına ve esasa ilişkin savunmalar için ek süre verilmesine karar vermişti. Uludağ ve Güvenç’in 16 Nisan’da İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülmesi planlanan duruşması, 2 Temmuz’a ertelendi (16 Nisan).
Uludağ ve Akça’ya TMK davası: IŞİD’in 103 kişinin canını alan Ankara Garı katliamından önce Nizip’te bomba yapımında kullanılan kimyasal madde arayışı giriştiği ve emniyetin bu süreçte ihmali bulunduğunu yazan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Alican Uludağ ve sorumlu müdürü Olcay Büyüktaş Akça hakkında “terörle mücadele eden kamu görevlisini hedef göstermek” suçlamasıyla dava açıldı. İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 22 Ekim’de yargılanacak olan iki habercinin üçer yıl hapisleri isteniyor (16 Nisan).
Üç gazeteciye TMK davası: Berkin Elvan’ın Gezi eylemleri sürecinde öldürülmesiyle ilgili soruşturmayı haberleştirirken “soruşturmasında adı geçen polislerden birinin yapılan haberlerde kimliğinin açıklandığı ve polisi ölümle tehdit eden sol örgütlere hedef gösterildiği” iddiasıyla üç gazeteciye üç yıl hapis istemiyle dava açıldı. Cumhuriyet gazetesi muhabirleri Canan Coşkun ve Ali Açar ile BirGün gazetesinden Can Uğur, Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca “terörle mücadelede görev almış kamu görevlisini hedef göstermek” suçlamasıyla İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 9 Nisan’da görülmesi gereken ilk duruşma 17 Eylül’e ertelendi (9 Nisan).
Kayar’a “örgüt yöneticiliği davası: Demokratik Toplum Kongresine (DTK) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında serbest gazeteci Sertaç Kayar, 2011-2012 döneminde izlediği 31 ayrı basın açıklaması, yürüyüş ve etkinlikler nedeniyle “silahlı örgüt kurmak ve yönetmek” iddiasıyla açılan dava kapsamında yargılanmaya devam ediyor. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi, koronavirüs salgını kapsamında alınan tedbirler nedeniyle yargılamayı 9 Ekim’e erteledi. (2 Nisan)
“FETÖ Medya Yapılanması”nda Yargıtay kararı: Yargıtay 16. Ceza Dairesi, sanıklar Ahmet Memiş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’a “Terör örgütü üyeliği”nden verilen hapis cezasını bozdu. Suç vasfında yanılgıya düşüldüğü değerlendirilen kararda, sanıkların eylemlerinin, örgüt üyesi olarak kabul edilmelerine yeterli olmadığı aktarıldı. Kararda, mesleki faaliyetleri ve bulundukları konumlar ile şahsi niteliklerine dikkat çekilen sanıkların eylemlerinin, gazetecilik faaliyeti kapsamında da değerlendirilmesinin mümkün olmadığı ve bu eylemlerin hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte FETÖ’ye yardım etmek suçunu oluşturduğu açıklandı. Daire, Hanım Büşra Erdal, Cuma Ulus, Mutlu Çölgeçen, Bayram Kaya, Bünyamin Köseli, Abdullah Kılıç, Cihan Acar, Davut Aydın, Habip Güler, Halil İbrahim Balta, Hüseyin Aydın, Muhammet Sait Kuloğlu, Mustafa Erkan Acar, Oğuz Usluer, Seyid Kılıç ve Ufuk Şanlı’ya “Silahlı terör örgütü üyeliği”nden verilen hapis cezalarını oy birliğiyle onadı. Kararda, 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan sanıklar Abdullah Kılıç ve Hanım Büşra Erdal hakkında alt sınırdan ceza belirlenirken, örgütsel konumları ve faaliyetlerinin yoğunluğu nazara alınarak alt sınırdan daha fazla uzaklaşılması gerektiği, ancak aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmadığı kaydedildi. 16 Mart tarihli karar Haziran’da kamuoyuna duyuruldu (12 Haziran).
Nisan – Mayıs – Haziran döneminde altı gazeteci (Mustafa Hoş, Cem Şimşek, Özgür Paksoy, Ahmet Sever, Necla Demir ve Erk Acarer), Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla halen toplam 28 yıl hapis istemiyle yargılanıyordu.
Geçtiğimiz yılın aynı döneminde yedi haberci aynı maddeden toplam 32 yıl 8 ay hapisle yargılanıyordu. Bu davalardan biri aklanmış, ikisi de toplam 2 yıl 3 ay 6 gün hapse mahkum edilmişti.
Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’te Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik yayınlar ve düşünceler nedeniyle yaygın şekilde kullanılmaya başlanan TCK’nın 299. maddesi, 1 Temmuz 2020’ye kadar en az 61 gazetecinin hapis, ertelemeli hapis ve para cezasına mahkum edilmesine zemin oluşturdu.
Hoş’a Erdoğan davası: Gazeteci Mustafa Hoş, “Big Boss” adlı kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakarette bulunduğu iddiasıyla dört yıl sekiz ay hapis istemiyle yargılanıyor. İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi, dosyayı 15 Eylül’de ele alacak (30 Haziran)
Şimşek’e 299 davası: Bakırköy 27. Asliye Ceza Mahkemesi, “Alman karikatüristler Erdoğan’ı fena çizdi” başlıklı haber nedeniyle Evrensel gazetesi eski sorumlu müdürü Cem Şimşek’i “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Adalet Bakanlığı, Şimşek için 11 Mart 2019’da kovuşturma izni vermişti. Mahkeme, gazeteciyi TCK’nın 299. Maddesi uyarınca dört yıl sekiz ay hapis istemiyle yargılamaya 6 Temmuz’da devam edecek (30 Haziran).
Paksoy’a 299 cezası: Şırnak’ın İdil Asliye Ceza Mahkemesi, Brezilyalı Karikatürist Carlos Latuff’un 28 Kasım 2015’te öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’yi çizdiği karikatürünü sosyal medya hesabında paylaştığı için gazeteci Özgür Paksoy’u “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılamaya başladı. Paksoy ve avukatı Resul Tamur Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya katıldı. Gazeteci Paksoy, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda Cumhurbaşkanına hakaret kastının olmadığını ve Tahir Elçi’nin ölümünden dolayı yaşadığı öfke nedeniyle karikatürü paylaştığını söyledi. Mahkeme, Paksoy’u 11 ay 20 gün hapse mahkum ettikten sonra hükmün açıklanmasını geriye bıraktı (25 Haziran).
Sever’e “Erdoğan” davası: Abdullah Gül’ün eski başdanışmanı olan Ahmet Sever’in“İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” isimli kitabı nedeniyle açılan “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davasının İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 4 Haziran’da görülmesi beklenen duruşması Covid-19 salgını nedeniyle alınan önlemler kapsamında 15 Eylül’e ertelendi (4 Haziran).
Demir’e “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: Gazete Karınca sitesi eski imtiyaz sahibi gazeteci Necla Demir hakkında açılan soruşturma “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasını içeren bir davaya dönüştü. Bakırköy 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın 13 Mayıs’ta görülmesi beklenen ilk duruşması, Covid-19 salgını nedeniyle alınan önlemler kapsamında 8 Ekim’e ertelendi (13 Mayıs).
Acarer’e “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer’i BirGün gazetesinde çıkan “Herkese var, Berkin’e yok” yazında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme başkanı, gazetecinin ifadesinin Almanya’dan alınması için adresinin bilgilerinin alınmasıyla birlikte girişim başlatacak. Dava, koronavirüs tedbirleri kapsamında 9 Nisan’a ertelenmişti. Bir sonraki duruşma 20 Ekim’de (9 Nisan).
(NOT: Basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin yargı süreçlerini daha sistematik bir şekilde sunabilmek amacıyla “hakaret” ve “kişilik haklarının ihlali” ile ilgili davalar, bundan böyle “ceza” ve “hukuk” davaları biçiminde ayrı gösterilecektir).
Nisan-Mayıs-Haziran 2020 döneminde toplam 5 gazetecinin “hakaret” suçlamasıyla açılan ceza davaları kapsamında yargılandıkları duruşmalar 15 Haziran itibariyle devam etti. Bir gazeteci için yeni bir iddianame hazırlanırken, bir gazeteci “hakaret” suçuyla yargılandığı davada 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezasına mahkum edildi. Bir gazetecinin 1 yıl 5 günlük hapis cezası 6 yıl sonra Yargıtay tarafından onandı.
Cumhuriyet gazetesi muhabiri Hazal Ocak’ın bir haberine açılan 1 milyon TL’lik ve Cumhuriyet gazetesi yetkilisi Orhan Erinç ve gazeteci Pelin Ünker’e “Paradise Paper” yazı dizisi nedeniyle açılan 10 bin TL’lik tazminat davaları devam etti. Toplam beş gazeteci tazminat davaları kapsamında yargılanmaya devam etti.
Geçen yılın aynı döneminde altı gazeteci “hakaret” veya “iftira” suçlamasıyla açılan ceza davaları kapsamında toplam 14 yıl hapis cezası talebiyle yargılandı; “hakaret”ten yargılananlardan biri beraat ederken birine, 3 bin 466 TL adli para cezası verildi. Ayrıca, daha önce birine verilen ceza İstinaf’ta bozuldu; bir diğerinin cezası ise onandı. Aynı dönemde, üç gazeteci ve bir medya kuruluşu da “kişilik haklarına saldırı” veya “hakaret” iddiasıyla toplam 1 milyon 885 bin TL manevi tazminat istemiyle yargılanıyordu. Bu tazminat davalarından 50 bin TL’lik kısım yerel mahkeme reddedilirken 10 bin TL’lik diğer bir dosya da Yargıtay Hukuk Dairesi’nce bozuldu. 250 bin TL’lik tazminat talepli bir dosyada ise görevsizlik kararı çıktı.
Kanbal’a hakaret davası: Mardin Cumhuriyet Savcılığı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 12 Nisan’da istifasını duyurmasının ardından gazetecinin sosyal medya hesabından yaptığı “Batacak gemiyi ilk önce fareler terk eder… Evrensel bir sözdür… Fareler gidince gemi de batar…” paylaşımı gerekçe göstererek Mezopotamya Ajansı muhabiri Ahmet Kanbal hakkında dava açtı. Gazeteci, Mardin 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” iddiasıyla yargılanacak (25 Haziran).
İmrek’e “çanta” davası: Evrensel gazetesi yazarı Ender İmrek, Emine Erdoğan’ın Hermes marka çantası ile CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun yargılanmasını konu alan 29 Haziran 2019 tarihli “Parıl parıl parlıyordu Hermes çanta…” yazısı nedeniyle “hakaret” iddiasıyla yargılanmaya başladı. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde savunma yapan İmrek, çantanın değerinin yüksekliğini eleştiri konusu yaptığını ve haberde hakaret olmadığını savundu. Mahkeme, Emine Erdoğan’ın davaya katılma talebini kabul etti ve İmrek’in duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi. Dava 8 Ekim’e kaldı (24 Haziran).
Hazal Ocak’a “kamu görevlisine hakaret” davası: Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergâhında arazi satın almasıyla ilgili çıkan 20 Ocak 2020 tarihli haberi nedeniyle Cumhuriyet gazetesi muhabiri Hazal Ocak’a “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava, “koronavirüs” pandemisi nedeniyle görülemedi. Ocak hakkında soruşturma açılmış ve “Bakan Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergâhından arazi satın almış olması, “doğal süreçte yaşanan bir alışveriş olayı” olarak anlatıldığı” iddianame 31 Mart’ta yerel mahkemece kabul edilmişti. Gazete avukatlarının 18 Haziran’daki duruşma öncesi pandemi nedeniyle mazeret bildirmesi üzerine yargılama 27 Ekim’e bırakıldı (18 Haziran).
Metin Uca’ya, AA’ya “hakaret” cezası: İstanbul 52. Asliye Ceza Mahkemesi, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından Anadolu Ajansı’nda yayımlanan seçim sonuçlarına ilişkin attığı tweet nedeniyle gazeteci Metin Uca’yı “görevli memura hakaret” iddiasıyla 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezasına mahkum etti (5 Haziran)
Özgür Boğatekin’e verilen cezaya 6 yıl sonra onama: Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Kaymakam Ömer Bilgin’i eleştiren yazılar yazdığı için Gerger Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014 yılında Adıyaman’daki Gerger Fırat gazetesi haber müdürü Özgür Boğatekin’e “hakaret” iddiasıyla verdiği 1 yıl 5 gün hapis cezasını, altı yıl sonra onadı (5 Haziran).
Uğur Güç’e Erdoğan’ın avukatına “hakaret” davası: soL haber Portalı sorumlu yazı işleri müdürü Uğur Güç’ün, “Mahkeme küfürbaz avukatın dediğini yaptı” başlıklı haber nedeniyle kamu görevlisine hakaret iddiasıyla yargılandığı davanın 4 Mayıs’ta gerçekleşmesi beklenen duruşması Covid-19 kapsamındaki alınan önlemler nedeniyle 12 Ekim’e ertelendi (4 Mayıs).
Mehmet Y. Yılmaz’ın davası Temmuz’a kaldı: T24 haber sitesi için kaleme aldığı “Binali Bey, sırrını ver, oyumu al” başlıklı yazıları nedeniyle son Başbakan Binali Yıldırım’a “hakaret”ten hakkında dava açılan Mehmet Y. Yılmaz’ın yargılanmasına koronavirüs nedeniyle 9 Nisan’da devam edilmedi. Ulaştırma Bakanlığı, TBMM Başkanlığı ve Başbakanlık görevlerinin ardından AKP’den İstanbul Belediye Başkanlığı’na aday olan Binali Yıldırım ile çocuklarının servetindeki artışın kaynağını sorduğu için gazeteci, İstanbul Anadolu 37. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla ve 4 yıl 1 aya kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Yargılamaya 14 Temmuz’da devam edilecek (9 Nisan).
Cumhuriyet’e 1 milyon TL’lik dava: Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinin 6 Ekim 2019 tarihli sayısında çıkan “Boğaz manzaralı lüks müştemilat” başlıklı haber nedeniyle Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun ile muhabir Hazal Ocak’ı Cengiz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz şikayetiyle 1 milyon TL’lik tazminat davası kapsamında yargılıyor. 4 Mart’ta mahkeme, Ocak’ın avukatının talebi üzerine haber konusu alana dair İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesi ve İstanbul 9. İdare Mahkemesinde açılmış olan dava dosyalarının istenmesine hükmetmişti. 17 Haziran’da görülmesi beklenen duruşma günü Cumhuriyet Gazetesi’nin avukatları ve Cengiz Holding’in avukatları “koronavirüs” pandemisi nedeniyle mazeret bildirdi. Yargılama bu nedenle 4 Kasım’a ertelendi (17 Haziran).
Ünker ve Erinç’e açılan tazminat davası ertelendi: İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi, Malta’daki off-shore hesaplara da değinen Paradise Papers (Cennet Belgeleri) yazı dizisi nedeniyle Çalık Grubu’nun açtığı 10 bin TL’lik tazminat davası kapsamında dönemin Cumhuriyet gazetesi yetkilisi Orhan Erinç ve gazeteci Pelin Ünker’i 28 Nisan’da yargılayacaktı. Ancak duruşma, koronavirüs önlemleri kapsamında 10 Eylül’e bırakıldı (28 Nisan).
Akar’dan Yıldız’a 250 bin TL’lik dava: Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın kişilik haklarını hedef aldığı iddiasıyla Odatv sitesi Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız’ı 250 bin TL’lik tazminat davası kapsamında yargılamaya devam etti. Mahkeme, Akar’ın Yıldız’a açtığı ceza davasının sonucunun beklenmesine karar verdi. Bir sonraki duruşma 9 Temmuz’da (1 Nisan).
Nisan-Mayıs-Haziran 2020 döneminde, Basın İlan Kurumu (BİK), “basın etiği ihlal edildiği” iddiasıyla eleştirel gazetelere “rekor” ilan kesme cezaları uyguladı. Hükümet lehine yayın yapan basının gözardı edildiği ve muhalif seslerin bastırılmaya çalışıldığı konusu gündeme geldi. BİK’in bu dönemde Cumhuriyet, Evrensel ve BirGün gibi gazetelere yönelik verdiği toplam 92 günlük ilan kesme cezaları, kamu ilanı dağıtımı konusunda eleştirel medya için gözdağı olarak yorumlanıyor.
Evrensel’e 45 gün ilan kesme cezası: BİK Evrensel’e, Ragıp Zarakolu’nun “Makus Kaderden Kaçış Yok” başlığıyla yayımlanan yazısını gerekçe göstererek 45 gün süreyle resmi ilan ve reklamların kesilmesi cezası verdi (23 Haziran).
Cumhuriyet’e 35 gün ilan cezası: BİK, Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un İstanbul Çengelköy’de evine bitişik yapının Boğaziçi İmar Yasası’na aykırı inşa edildiğini ve bu nedenle Belediyece yıkıldığını yazan Cumhuriyet gazetesine 35 gün ilan kesme cezası verdi (23 Mayıs).
BirGün’e yedi günlük ilan cezası: Basın İlan Kurumu (BİK), 10 ve 16 Eylül 2019 tarihlerinde çıkan “Kızılay Holdingleşti” ve “Milyonluk ihale Menzil hayranına” başlıklı haberler nedeniyle BirGün gazetesine toplamda yedi gün boyunca resmi ilan yayımlamama cezası verdi. Gazetenin basılı nüshasının manşetinde ilk haberle ilgili yer alan “Huzur hakkı adı altında ikinci maaş” ifadelerini gerekçe gösteren BİK, ‘huzur hakkı’nın maaş sayılamayacağını, bu nedenle haberde gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğunu savundu. İkinci habere dair de BİK, haberle Kızılay’ın “Menzil Tarikatı’na hayranlığını gizlemeyen Ferhat Danışman’ın şirketi”ni kayırdığı, ihalenin usulüne uygun yapılmadığı izlenimi yaratıldığı” yönündeki öznel yorumunu verdiği cezaya dayanak yaptı (22 Mayıs).
BİK Evrensel’den savunma istedi: Basın İlan Kurumu (BİK), gazeteci ve hak savunucusu Ragıp Zarakolu’nun 4 Mayıs’ta Evrensel gazetesi ve Artı Gerçek sitesinde yayınlanan “Makus kaderden kaçış yok” başlıklı köşe yazısı nedeniyle Evrensel gazetesinden savunma istedi. BİK, köşe yazısının başlığı “Makus Kaderken kaçış yok” ve köşe yazısının geneli itibariyle eski Başbakan Adnan Menderes’in de anılması nedeniyle; içinde yer alan görüşlerin basın ahlak esaslarını ihlal ettiğini iddia etti. Kurum, köşe yazısının “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve Cumhuriyetin insan haklarına dayalı demokratik, laik, hukuk devleti niteliği… aleyhine yayın yapılamaz” ilkesini de ihlal ettiğini ileri sürdü (22 Mayıs).
BİK “Altun” savunmasında: Basın İlan Kurumu (BİK), 16 Nisan’da “CHP’li Özel’den Altun’a izinsiz inşaat tepkisi” başlığıyla yayınlanan haber nedeniyle Evrensel gazetesinden, 28 Nisan’da geldiği ifade edilen bir şikayet üzerine savunma istedi. Haberde CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un Kuzguncuk’taki ikametinin yanındaki vakıf arazisine işlem yapmasına tepki göstermesi yer alıyordu (13 Mayıs).
Evrensel’e ilan cezası: Basın İlan Kurumu (BİK), köşe yazarı İhsan Çaralan’ın “Hükümet vatandaşına şehit olmayı vadeder mi?” yazısı nedeniyle Evrensel gazetesine beş günlük resmi ilan kesme cezası verdi. Gazetenin avukatı Devrim Avcı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Şehitler tepesi inşallah boş kalmayacak” sözlerini eleştiren yazıya cezaya karşı yasal yollara karşı gerekli başvuruları yapacaklarını belirterek “Basın İlan Kurumu, bir kez daha siyasi iktidar gibi düşünmeyen, onu eleştiren, dinin siyaset alanında kullanılmasını eleştiren, siyasi iktidarın dış politikasını eleştiren bir yazıya resmen soruşturma açmış ve ceza vermiştir” dedi (12 Mayıs)
Nisan-Mayıs-Haziran 2020 döneminde de sistematik bir şekilde erişim engeli kararları uygulandı. BTK, aralarında çeşitli ülkelerin resmi haber ajanslarının bulunduğu 18 siteye idari tedbir kararıyla erişim engeli getirdi. Bir fabrikada çalışan 20 işçinin covid-19 pozitif olduğuna ilişkin 32 haber, 69 tweet, 14 facebook içeriğine erişim engeli getirildi. “Samsun Belediyesi harcamaları”, “menzil tarikati”, “yolsuzluk” ve “koronavirüs” konularını içeren 17 internet haberi de erişim engeliyle karşılaştı. Aynı dönemde, Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un talebiyle “kişilik haklarına aykırı yayın yaptıkları” iddiasıyla 273 link için erişim engeli kararı verildi.
Samsun Belediyesi harcamalarına ilişkin habere erişim engeli: Sol Haber portalında yayınlanan ve Samsun Büyükşehir Belediyesi’ni işaret eden “İşçinin maaşını ödemedi ama AKP toplantısına yüzbinlerce lira ödedi” başlıklı habere Samsun 3. Sulh Ceza Hakimliği erişim engeli getirdi. (26 Haziran)
Menzil tarikatı konulu haberlere erişim engeli: İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin 25 Haziran 2020 tarih ve 2020/3644 sayılı kararı ile Menzil tarikatıyla ilgili evrensel.com.tr, sozcu.com.tr, cumhuriyet.com.tr, birgun.com.tr, soLhaber, halktv.com.tr, gercekgundem.com ve patronlardunyası.com’da çıkan haberlere erişim engeli getirildi (25 Haziran).
Yolsuzluk iddialarına erişim engeli: Sözcü Gazetesi’nin yayınladığı Veli Toprak imzalı “4 milyonluk ihbar” başlıklı habere Bala Sulh Ceza Hakimliği erişim engeli getirdi. 25 Haziran tarihli haberde Ankara’nın Bala İlçesi’nde Milli Eğitim Veri Hazırlama ve Kontrol İşletmeni olarak görev yapan Gökhan Yağmur’un şahit olduğu yolsuzlukları resmi ihbara dönüştürmesi yer alıyordu.
Covid-19 yolsuzluğu iddiasına erişim engeli: İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin 8 Haziran 2020 tarih ve 2020/3107 sayılı kararı ile Serpil Yılmaz’ın Sözcü Gazetesi’nde çıkan “Covid-19 ‘DESTEK’ Tırından 200 milyon dolarlık hesap çıktı” başlıklı haberi erişime kapattı (18 Haziran). Yılmaz’ın haberini haberleştiren medyaradar.com.tr, t24.com.tr ve dokuz8haber.com sitelerinin haberlerine de erişim engeli getirildi (19 Haziran).
Hazal Ocak imzalı iki habere erişim engeli: Cumhuriyet Gazetesi’nde Hazal Ocak imzasıyla 27 Şubat 2020’de çıkan “Şehit Kamil Belediyesi’nde bir yıllık ihale: Akaryakıta 22 milyon 979 bin” isimli habere ve “AKPli belediye, encümenin onaylaması gereken kararı, başkan adına vekil imza ile uyguladı” isimli habere Gaziantep 2. Sulh Ceza Hakimliği’nin 17 Haziran 2020 tarih ve 2020/3152 sayılı kararıyla erişim engeli getirildi (17 Haziran).
Oba Makarna haberlerine erişim engeli: Gaziantep 1. Sulh Ceza Hakimliği 11 ve 12 Haziran tarihli iki ayrı karar ile Oba Makarna fabrikasında çalışan 20’nin üzerinde işçinin Covid-19 pozitif olduğuna ilişkin 32 haber, 69 tweet, 14 facebook içeriğine erişim engeli getirilmesine karar verdi. Erişim engeli getirilen haber sitelerinin arasında diken.com.tr, sozcu.com.tr, sol haber portalı, t24.com.tr, abcgazete ve yurthaberleri.net bulunuyor (5 Haziran).
BTK’dan 18 siteye erişim engeli: BTK, aralarında, Independent Türkçe, SKY News, Al-Arabiya’nın yanı sıra Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Dubai resmi haber ajanslarının bulunduğu 18 siteye 19 Nisan tarihli idari tedbir kararıyla erişim engeli getirdi. Kapatma kararına yapılan itiraz ise Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 13 Mayıs günü reddedildi (19 Nisan).
Altun’un isteğiyle 273 linke sansür: İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un talebiyle “kişilik haklarına aykırı yayın yaptıkları” iddiasıyla 273 linke erişim engeli getirdi. Cumhuriyet gazetesinde 14 Nisan 2020 tarihli “Boğaz’da Kaçak var” başlıklı haberini ve alıntılanmasını hedef alan 17 Nisan’a ait karardan etkilenen medya kuruluşları arasında, Fox Haber, cumhuriuyet.com.tr, Evrensel.net, Birgun.net, halktv.com.tr, gazeteduvar.com.tr, tarafsizhaberajansi.com.tr, krttv.com.tr, artigercek.com, halkwb.com.tr, yurtgazetesi.com.tr, abcgazetesi.com, sol.org.tr, ulusal24.com, patronlardunyasi.com, tele1.com.tr, t24.com.tr, gercekgundem.com de var (17 Nisan).
İnfaz Düzenlemesiyle gazetelere sansür: AKP ve MHP gruplarının ortak hazırladığı infaz düzenlemesi ile Basın İlan Kurumu aracılığıyla resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmeyecek. Yabancı dilde yayımlanmış gazete ve dergilerin ceza infaz kurumuna kabul edilmesinde Adalet Bakanlığı yetkili olacak (14 Nisan).
“Çaykurda Paket Paket Korona! Koronaya yakalanan ÇAYKUR işçisi isyan etti” başlıklı habere erişim engeli: Rizenabiz.com’un 11 Nisan 2020 tarihli “Çaykurda Paket Paket Korona! Koronaya yakalanan ÇAYKUR işçisi isyan etti” başlıklı haberine erişim engeli getirildi (13 Nisan).
Ülke TV ve Kanal 7 Medya Grubu, Esra Elönü’nün 3 Mayıs’ta sunduğu bir programda darbe söylentileri üzerine ölüm tehditleri savuran, “15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık. Boş bulunduk… Bizim sitede hâlâ 3-5 var, benim listem hazır” diyen Sevda Noyan’ın sözleri üzerine bir özür açıklaması yayınladı. İktidara yakın Sabah gibi gazeteler, Artı Gerçek sitesi için ‘Makus Kaderden Kaçış Yok’ başlıklı bir yazı kaleme alan gazeteci yazar Ragıp Zarakolu’nu “darbeye teşvik” ile suçladı. Sabah gazetesi köşe yazarı Mahmut Övür, Cumhuriyet gazetesinin Cumhuriyet Davası sonrası göreve gelen yeni yönetimi ve Alev Coşkun için “Bugün gazeteyi FETÖ’cüler yönetiyor olsaydı bundan daha kötü yapamazdı” dedi. Zaman gazetesinin eski yazarı Hüseyin Gülerce, gazeteci Fatih Portakal ve Fox TV’yi hedef aldı.
Sabah gazetesi köşe yazarı Mehmet Barlas, Ahmet Altan’ın tutukluluğuna değinip düşünce özgürlüğü reformu isterken Star gazetesi yazarı Fadime Özkan In hedefinde takip, baro ve mühendis örgütleri, Yeni Şafak gazetesi yayın yönetmeni İbrahim Karagül’ün hedefinde ise Ankara Barosu vardı.
Kaplan’dan U dönüşü ve özür: Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı Yusuf Kaplan, Twitter üzerinden İstanbul Şehir Üniversitesi’nin Cumhurbaşkanı kararıyla kapatılmasına yönelik olarak önce, “Ülkenin medeniyet birikimini özümsemiş bir üniversitenin kapatılması vebaldir” dedi; ardından tweetini silerek, “Önceki tweeti sildim. Silmek zorundaydım. Özür dilerim. Bu kadar hakareti hak edecek biri değilim. Yanlışa yanlış, doğruya doğru, dedim hep. İlkem bu. Siyasetin de siyasetçilerin de peşinden koşturmadım. Beni bu kuyuya çekmeyin lûften. Derdim hakikat, gerisi teferruat” diye yazdı (30 Haziran).
Bildirici’den “haber görmeme” tepkisi: Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, kişisel İnternet sitesinde yayınladığı yazısında, YKS sınavı öncesi birçok gencin sorularını YouTube’da canlı yayında yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sınav tarihini değiştirmemesiyle ilgili ortaya koyduğu gerekçenin “beğenilmeme” ile protesto edilmesinin iktidara yakın medya kuruluşlarında haber olarak yer verilmemesini eleştirdi. Bildirici, “Şimdi soralım; nasıl örgütlenmiş olursa olsun binlerce öğrencinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı protesto etmeleri haber değeri taşımaz mı?” diye sordu (28 Haziran).
Türkiye gazetesine “karalama” suçlaması: CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Türkiye gazetesinde çıkan “Karşı Cephe Yerle Bir” başlıklı haberde kendilerine atfedilen “Erdoğan, Libya’da petrolün peşinde, buna izin vermeyiz” ifadesinin kendilerine ait olmadığını açıkladı ve gazeteyi “Söz konusu haber, gazetecilik faaliyeti değil, karalama ve iftira atma çabasının ürünüdür. Son dönemde belli kesimler tarafından yaygınlaştırılan “troll” faaliyetinin gazetelere taşınmasının tipik örneklerden biridir” sözleriyle eleştirdi (12 Haziran).
İnce programı terk etti: CHP’li Muharrem İnce Global TV’de katıldığı canlı yayının kesilmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fetih konuşmasının verilmesi üzerine “‘Okçular Vakfı’ndaki konuşmasını vermeyeceğiz’ dediniz. Verdiniz. Ben konuşuyorum burada, 35 televizyon onu veriyor zaten. Daha sonra acilen beni kesip ona bağlıyorsunuz. Ben bir daha sizin kanalınıza gelmeyeceğim. Türkiye bu faşist bir düzenden kurtulacak, 35 televizyonda Erdoğan konuşuyor, onun karşısında 2 sene önce rakip olmuş birisiyim ben. Ben gururumla kimseyi oynatmam… Kendi kendinize devam edin arkadaşlar. Bu saygısızlıktır. Türkiye bunu hak etmiyor. Erdoğan’ın babasının malı değildir Türkiye Cumhuriyeti. Ben Erdoğan’dan korkmuyorum. Sözlerimi söyleyeceğim arenalar vardır. Konuşsun 35 televizyonda, bir tanesinde de ben konuşayım. Ne diye benim sözümü kesiyorsunuz. Erdoğan bu memleketin kurucusu değil, sahibi değil, çağırıyorsanız buraya birisini, onu konuşturacaksınız. Size söylemiyorum, patronlarınıza söylüyorum, o zaman çağırmayın. Ben yalakalık yapamam”, diyerek programı terk etti (29 Mayıs).
Medyada HDP görünürlüğü ve özel sektör olma hali: HDP’ni başlattığı yürüyüşü HDP’li hiç bir temsilcinin bulunmadığı bir platformda tartıştıran “Türkiye’nin Nabzı” programının sunucusu ve HaberTürk TV’nin tecrübeli spikeri Didem Arslan Yılmaz’ın bu durumu “özel sektör” kuralları ile açıkladı. bianet.org’un iletişim akademisyenleri Prof Dr. Yasemin Giritli-İnceoğlu, Prof. Dr. Çiler Dursun ve Can Ertuna ile gerçekleştirdiği söyleşide ise, gazetecilik iddiası taşıyan herhangi bir kişi ya da kuruluşun Meclis’te temsil edilen yasal bir partiyi “terörist” olarak yargılamasının söz konusu olamayacağı; gazetecilik yaparken söz hakkı verilen kişinin görüş ya da politikasını kabul etmek anlamına gelmediği ancak halkın doğru bilgilenmesini sağlamanın özel bir medya kuruluşunda çalışmak ile bertaraf edilemeyecek bir kamusal görev olduğu vurgulandı. Bourdieu’dan “En radikal sansür sahnede olmamaktır” sözünün hatırlatıldığı söyleşide, bu yayınların muhalif olsa da egemen söylemi sarsmayacak, ılımlı tonda konuşacak konuklarla sürdürülmeye çalışıldığına dikkat çekti.
Saymaz’dan Sabah’a “19 Mayıs” eleştirisi: Gazeteci İsmail Saymaz Twitter hesabından “Sabah gazetesini, “19 Mayıs’ın yıldönümü için hazırladığı görsele Sultan Vahdettin ve işbirlikçi Damat Ferit’in (en sağda) fotoğraflarını koyduğu” gerekçesiyle eleştirdi. Saymaz, “Halbuki bu adamlar, Kuvayi Milliye’yi başlattıkları için Atatürk, İsmet ve Fevzi paşaları idama mahkum etmişti” dedi (19 Mayıs).
Yeni Asır, Portakal’ı hedef yaptı: Gazeteci Fatih Portakal, Yeni Asır gazetesi’nin “Fatih Portakal kaçakçı çıktı” manşetine Twitter hesabından tepki gösterdi. Portakal, İzmir Seferihisar’daki arazisinin drone ile çekilen fotoğraflarının da yer aldığı ve kendisini imar kaçakçılığı ile suçlayan haberle ilgili “Drone kaldırıp evimin üstünde uçuruyorlar. Özel mülkümü yukardan dikizleme hukuksuzluğunu gerçekleştiriyorlar. Evimin adresini paylaşıp bizimle yaşayanları, eşimi hedef gösterme sorumsuzluğunu yapıyorlar” dedi (15 Mayıs).
Taşgetiren’den “Müslüman” uyarısı: Karar Gazetesi köşe yazarı Ahmet Taşgetiren, Sevda Noyan ve Fatih Tezcan’ın tepki çeken açıklamalarına işaret ederek, “Kadın aynı siteyi paylaştığı insanlara, yani komşularına göz dikmiş, onların işini görecek. Erkek, düşman olarak gördüğü insanların “kadınlarına çocuklarına” göz dikmiş, onları imha edecek. Yani bir katliamın askerleri olarak görüyorlar kendilerini. Şimdi bir Müslümanlığınızı bir de “Kadınlarınızı ve çocuklarınızı nasıl koruyacaksınız?” haydutluğunu düşünün. Buna en çok Müslümanın isyan etmesi gerekmiyor mu?” ifadelerini kullandı (14 Mayıs).
Tezcan “sokağa çıkarsa”…: İktidara yakın gazeteci Fatih Tezcan, YouTube kanalında paylaştığı videoda, son günlerde gündeme gelen darbe tartışmalarıyla bağlantılı olarak, “Biz bir daha sokağa çıkarsak eğer kimleri toplayacağız, listelerden haberiniz var mı sizin, ailenizi nasıl koruyacaksınız?” dedi. Videoda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirerek, “Tayyip Erdoğan’ı devireceğiz, idam edeceğiz diyorsunuz. Karınızı, çocuklarınızı nasıl koruyacaksınız bizden? Erdoğan’ın bir damla kanına milyonlarca kan dökülür bu ülkede” dedi. Mart başında gazeteci Ayşenur Arslan da, “CHP şunu öğrenmeli. Demokrasi dediğimiz şey sadece sandıktan geçmiyor. Kürt hareketi arkasındaki silahlı mücadele (PKK) ile gözdağı veriyor. Silahlı ya da silahsız mücadele etmek, bedelini ödemek, gericiliğe karşı ödevimizi yapmamız lazım..” sözleriyle tepki çekmişti (11 Mayıs).
Dergiye “nefret” tepkisi: Musevi, Rum ve Ermeni toplum temsilcileri, kendilerini “FETÖ’nün ayakları” başlıklı bir şema yoluyla hedef gösteren Gerçek Hayat isimli dergiye tepki gösterdi. Türk Yahudi Toplumu, “Hahambaşı’mızı gerçek dışı ithamlarla kullanan yayınların yarattığı ayrımcılığı ve provokasyonu kınıyoruz. Bu nefret yayınlarının, ayrılmaz bir parçası olduğumuz Türkiye’mize de verdiği zararların eğitim ve hukuk yolu ile gecikmeden çözümünü bekliyoruz” şeklinde açıklama yaptı (11 Mayıs).
Barlas’ın aklı “azma”da: A Haber kanalı yorumcusu Cemil Barlas, koronavirüs salgını nedeniyle 50 günün ardından ilk defa sokağa çıkmalarına izin verilen 65 yaş üstü yurttaşlara ilişkin Twitter hesabı üzerinden “Sokaklarda çok azmasalar bari” şeklinde paylaşımda bulundu. Barlas, kısa bir süre sonra ise Twitter hesabını gizledi (10 Mayıs).
Ülke TV’den özür: Ülke TV ve Kanal 7 Medya Grubu, Esra Elönü’nün 3 Mayıs’ta sunduğu bir programda darbe söylentileri üzerine ölüm tehditleri savuran, “15 Temmuz kursağımızda kaldı, istediklerimizi yapamadık. Boş bulunduk… Bizim sitede hâlâ 3-5 var, benim listem hazır” diyen Sevda Noyan’ın sözleri üzerine bir özür açıklaması yayınladı. Açıklamada, “Tasvip etmediğimiz ve yayın ilkelerimize aykırı sözlerin Ülke TV ekranlarından sarfedilmesi nedeniyle kamuoyundan özür dileriz” ifadelerine yer verdi (9 Mayıs).
Sabah, Zarakolu’nu “darbeci” yaptı: İktidara yakın Sabah gibi gazeteler, Artı Gerçek sitesi için ‘Makus Kaderden Kaçış Yok’ başlıklı bir yazı kaleme alan gazeteci yazar Ragıp Zarakolu’nu darbe çığırtkanlığı yapmakla suçladı. Gazete, yazıyı “CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’ndan sonra yeni bir darbe çığırtkanlığı daha” olarak gösterdi. 2011 yılında kendisini saçma gerekçelerle gözaltına alınıp tutuklayan ekibin şu an hapiste olduğunu hatırlatan Zarakolu ise, Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve AKP yetkililerinden gelen tepkiler üzerine, “Darbe karşıtı bir yazının bu kadar ters yorumlanması, anlaşılır bir şey değil. Cumhurbaşkanlığı sözcülerinin yazıyı yeterince okumadıkları anlaşılıyor. Hayatım darbelere, darbeci eğilimlere karşı mücadele ile geçti…” diyerek yanıtladı (5 Mayıs).
Barlas’tan “düşünce”ye reform talebi: Sabah gazetesi köşe yazarı Mehmet Barlas, Çetin Altan’ı andığı yazısında oğlu Ahmet Altan’ın da hapiste olduğuna değindi; “Sanırım coğrafyanın bize yazgı olarak sunduğu düşünce suçundan ötürü tutuklulukları, cezaevlerini falan bir noktada geride bırakmamızın zamanı geldi, geçiyor… Kendisi de bir şiir okudu diye cezaevine gönderilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sonunda bu reformu mutlaka yapacaktır” diye yazdı (29 Nisan).
Meslek odaları Star’ın hedefinde: Star gazetesi yazarı Fadime Özkan, “Türkiye Tabipler Birliği (TTB), Türkiye Barolar Birliği (TBB), Türkiye Mühendisler Mimarlar Odası (TMMOB) gibi meslek örgütleri hem iç yapılanmaları ve işleyişleri, hem de oda yönetimini ele geçiren bir grubun o meslek grubunun adını kullanarak her meselede çiğ siyaset yapması demokrasimiz adına utanç verici”, diyerek meslek odalarını hedef gösterdi; “Neşter şart. Velhasıl daha fazla geç kalınmamalı. Meslek örgütlerinde süren bu tekelci vesayet düzeni Türkiye’ye hiç yakışmıyor”, diye yazdı (29 Nisan).
Karagül’den “tükürün” tavsiyesi: Yeni Şafak gazetesi genel yayın yönetmeni İbrahim Karagül, Ankara Barosu’nun Diyanet İşleri Başkanı Ali Görmez hakkındaki bildirisine yönelik yazısında, “Ankara Barosu yönetimine, o bildiriyi kaleme alanlara, yayınlayanlara, talimatını verenlere karşı binlerce, yüz binlerce hakaret ve tazminat davaları açın. Ve bu bildiriyi yazıp yayınlayanlara karşı; terörden, organize suçtan, milleti kışkırtmaktan, bölücülükten, inançlara saldırıdan, toplumsal infial çıkarmaya teşebbüsten soruşturmalar açılmalı. O avukatların, avukatlık ruhsatları da iptal edilmeli. Çünkü onlar bu ülkeyi hak etmiyorlar. Bunların hiçbirisi mi olmadı. Sokakta, gördüğünüz yerde, yüzlerine tükürün” ifadelerini kullandı (28 Nisan).
DHA sorgulamadan akladı: Demirören Haber Ajansı, Adana’da Ali El Hemdan adındaki Suriyeli bir gencin polis kurşunuyla öldürülmesini “Polisin uygulamasından kaçtı, bacağından vurularak yakalandı” şeklinde sundu. Pek çok haber sitesi de haberi DHA’nın servis ettiği şekilde kullandı. Ancak Suriyeli gencin göğsünden vurulduğu görüntüler ortaya çıktıktan sonra haber siteleri haberi “Adana’da uyarı ateşi sırasında kazara şüpheliyi vuran polis açığa alındı” diyerek güncelledi (28 Nisan).
Mersin’de “itibarsızlaştırma” oyunu: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Mersin’den satın aldırıp ücretsiz limon dağıtmasını itibarsızlaştırmak için gazeteci Mustafa Dölek adında bir gazetecinin kurmaca yayın yaptığını gösteren görüntüler medyaya yansıdı. Görüntülerden, kameraman olarak çekim yapanın, limon üreticisi rolündeki kişiye “Ekrem İmamoğlu, limonu yandaş stokçudan aldı”, dedirttiği görülüyor. Görüntülere yönelik tepkiler üzerine Dölek dahil dört kişi gözaltına alınıp serbest bırakıldı (25 Nisan)
TRT Haber’de “demir” sorusu şaşırttı: TRT Haber spikerlerinden Sermin Baysal Ata, bağışıklık sisteminin nasıl güçlendirilebileceğine dair önerilerin yapıldığı yayında İç Hastalıkları Uzmanı Dr.Ayça Kaya’ya “Şunu da hemen netliğe kavuşturmak istiyorum. Demir eksikliği konusunda tencere-tava gibi demir-döküm malzemeler kullanmak faydalı olur mu?” sorusunu yöneltti. Kaya buna, “Hayır olmaz, pekmez de faydalı olmaz” şeklinde yanıt verdi (25 Nisan).
Övür “Yeni” Cumhuriyet’i de beğenmedi: Sabah gazetesi köşe yazarı Mahmut Övür, Cumhuriyet gazetesinin Cumhuriyet Davası sonrası göreve gelen yeni yönetimi ve Alev Coşkun için “Bugün gazeteyi FETÖ’cüler yönetiyor olsaydı bundan daha kötü yapamazdı” dedi. Över yazısında, “Sonunda o günler geldi ve Alev Coşkun’un başında olduğu grup gazete yönetimini alarak FETÖ ve PKK sever grubu yönetimden attı. Ama ne yazık ki sonuç değişmedi. Bunu birkaç kez Alev Abi’ye de ilettim. Milli ve yerli bir muhalefetin medya aksı olması gerekirken, Cumhuriyet, daha fazla yalan haberle algı operasyonlarının yeni merkezi oldu. Bugün gazeteyi FETÖcüler yönetiyor olsaydı bundan daha kötü, Erdoğan nefreti üzerine kurulu ‘Türkiye karşıtı bir gazete yapamazdı. Yapılan hiçbir haberin eleştirel yaklaşımla da ilgisi yok” ifadelerine yer verdi (24 Nisan).
Gülerce Portakal’ı hedef yaptı: Zaman gazetesinin eski yazarı Hüseyin Gülerce, gazeteci Fatih Portakal ve Fox TV’yi hedef aldı. Fox TV’nin lisansının iptal edilmesini isteyen Gülerce, Portakal’a da, “FOX TV’de gazeteciliği tetikçilik olarak kullanan bir etki ajanıdır” ifadeleriyle saldırdı (16 Nisan).
Anayasa Mahkemesi (AYM), Nisan-Mayıs-Haziran 2020 döneminde bir gazetecinin ikinci kez tutuklanmasının kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ihlâl ettiğine hükmetti; devleti 30 bin TL tazminat ödemeye mahkum etti. Ayrıca, AYM, sendika.org sitesine erişimin tümüyle engellenmesiyle ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine hükmetti; idareyi 6 bin TL tazminat ödemeye mahkum etti. Bu dönem AYM bir gazetecinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik yaptığı bireysel başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğuna hükmetti.
Geçen yılın aynı döneminde AYM 13’ü gazeteci toplam 29 kişi ve bir medya kuruluşunun başvurusunu görüştü; “ifade özgürlüğünü ihlal” gerekçesiyle üç gazeteciye 95 bin 207 TL tazminat (mahkeme gideri dahil) ödenmesine hükmetti. AYM, 15 tutukluya da toplam 7 bin 500 TL ödenmesini kararlaştırdı. AYM’nin bu dönemde devlete yönelttiği tazminat cezasının tutarı 102 bin 707 TL oldu.
Acar’ın ikinci kez tutuklanması hak ihlali: Anayasa Mahkemesi, “FETÖ medya yapılanması davası”nda tutuklu yargılanan Bugün Gazetesi çalışanı Cihan Acar’ın ilk duruşmada tahliye edilmesinin hemen ardından darbe suçlamasıyla yeniden gözaltına alınarak tutuklanmasına ilişkin başvuruda hak ihlali tespit etti. 27 Şubat 2020 tarihli kararında Acar’ın ikinci kez tutuklanmasının kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ihlâl ettiğine oy çokluğuyla karar veren AYM, Acar’a 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. AYM, Acar’ın başvurusundaki diğer iddiaları ise oy birliğiyle reddetti. Karar Haziran ayında kamuoyuna duyuruldu (1 Haziran).
AYM “İnfaz paketi”ni esastan görüşecek: Anayasa Mahkemesi, koronavirüs salgınına karşı önlem olarak 90 bin tutukluya tahliye getirirken terörle mücadele mevzuatı uyarınca tutuklanmış gazetecileri bu haktan muaf tutan İnfaz düzenlemesiyle ilgili yürürlüğünün durdurulması yönlü CHP’nin “infazda ayrımcılık içerdiği” gerekçesiyle yaptığı başvuruyu esastan görüşeceğini açıkladı (7 Mayıs).
Sendika.org sansürü AYM’de mahkum: Anayasa Mahkemesi’nin 2015 yılında tümüyle erişime kapatılan Sendika.org haber sitesinin yaptığı başvuruda, idareyi 6 bin TL tazminat ödemeye mahkum etti. AYM, siteye erişimin tümüyle engellenmesiyle Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine hükmetti. Kararda Wikipedia ve BirGün davalarına referans verilirken, Sendika.org’un AYM kararının beklendiği 5 yıllık süreçte maruz kaldığı ihlallere, sistematik sansüre ve mahkemelerin işleyişindeki sorunlara dair beyanları dikkate alınmadı. Avukat Tonguç Cankurt, AYM kararına ilişkin değerlendirmesinde erişim engelinin kalkması olumlu bir adım olsa da bunun aceleyle alınmış eksik bir karar olduğunu belirtti (2 Mayıs).
Terkoğlu ve Pehlivan için AYM başvurusu: MİT ajanının cenazesini haberleştirdikleri için MİT Kanunu’na muhalefet iddiasıyla Mart başında tutuklanan Odatv sitesi yetkilileri Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın avukatları, özgürlük haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuru kapsamında Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu (17 Nisan).
İdris Sayılğan’ın AYM başvurusu: Anayasa Mahkemesi (AYM), terör örgütü üyeliği ve propagandası iddialarına ilişkin dava süresince 1137 gün cezaevinde tutulduktan sonra istinaf mahkemesinin incelemesi sonucu tahliye edilen İdris Sayılğan’ın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik 18 Temmuz 2018 tarihli bireysel başvurusunun açıkça dayanaktan yoksun olduğuna hükmetti (7 Mayıs).
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), basın ve ifade özgürlüğü başvuruları kapsamında Nisan – Mayıs – Haziran dönemini boş geçti. Geçtiğimiz dönemde verilen bir karar ise kamuoyuna duyuruldu.
“Tek taraflı” Odatv kararı: AİHM, 2011 yılında komplo sonucu tutuklanan Odatv yazarları Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Doğan Yurdakul’a yönelik “özgürlük hakkının ihlali” gerekçesiyle (AİHS, Madde 5/4) yapılan başvuruda hükümetin 2019’da yaptığı “tazminat karşılığında dostane çözüm” talebini tek taraflı olarak kabul etti. Kararın 19 Mart’ta alındığı 14 Mayıs’ta gündeme geldi (14 Mayıs).
Nisan-Mayıs-Haziran 2020 döneminde, RTÜK bağımsız ve eleştirel televizyon kanallarına uyguladığı çok sayıda yayın yasağı ve para cezaları nedeniyle gündemdeydi. Üye çoğunluğunu iktidar partisi AKP’nin oluşturduğu RTÜK’ün eleştirel yayın kuruluşlarına verdiği cezalar, hükümetin muhalif medyayı cezalandırma politikasının bir aracı olarak işlev gördüğü endişelerini doğurdu.
RTÜK üyesi İlhan Taşçı’nın hazırladığı rapora göre 1 Ocak 2019 ile 15 Mayıs 2020 tarihleri arasında eleştirel yayınlarıyla bilinen Halk TV, Tele 1, KRT ve Fox TV’ye toplamda 36 ceza kesildi. Bu cezaların 28’i idari para cezası olarak uygulandı. Kanallar 11 milyon TL ceza ödedi. Hükümete yakınlığıyla bilinen ATV ve Ülke TV birer kez uyarıldı, TGRT Haber’e bir kez idari para cezası kesildi. TV Net, Kanal 7 ve A Haber ise hiç ceza almadı.
RTÜK Tele1 için “hızlı”: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, TELE 1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın “18 dakika” adlı programda “aşağılık” kelimesinin geçtiği Sultan Abülhamit hakkındaki konuşması nedeniyle TELE 1 TV hakkında inceleme başlattıklarını açıkladı. TELE 1 TV yayın yönetmeni Merdan Yanardağ, Ülke TV’deki yayınlarla ilgili 10 gün sonra konuşan RTÜK Başkanın Ebubekir Şahin’in gece 03.00’da inceleme başlattığını belirterek “Bu ne acele” dedi (26 Haziran).
A Haber için acele yok! RTÜK, Pensilvanya’da FETÖ lideri Fethullah Gülen’i ziyaret eden 12 AKP’li vekile dair konuşmasını çarpıttığı gerekçesiyle CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal’ın, A Haber kanalıyla ilgili yaptığı şikayeti, üç buçuk aydır sonuçlandırmadı. Tanal’ı bilgilendiren RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, A Haber’in Tanal’ı hedef gösteren yayını için “Prosedür çerçevesinde incelenmektedir” demekle yetindi (27 Mayıs).
RTÜK’ten “oybirliğiyle” ceza: RTÜK, Ülke TV’deki programda Sevda Noyan’ın “Bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür”, “Bizim sitede var hâlâ 3-5, benim listem hazır” şeklindeki sözlerini üç kez program durdurma ile cezalandırma kararı aldı. RTÜK’ün yayına ilişkin sessizliğinin çifte standarda işaret ettiğine dair yoğun kamuoyu tepkisi üzerine ceza kararı, bu kez oybirliğiyle alındı (23 Mayıs).
Üyesi RTÜK’ün tarafgirliğini sergiledi: RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı, RTÜK’ün iktidara yönelik eleştirel yayın yapan kanallara çoğu program durdurmak olmaz üzere 36 ceza verdiği son bir buçuk yıllık dönemde, iktidara yakın kanallara uyarı ve para cezası olmak üzere sadece üç kez ceza verildiğini bildirdi. Taşcı, 1 Ocak 2019 ile 15 Mayıs 2020 arasında tarihleri arasında, iktidarın politikalarını eleştirebilen Fox TV, Halk TV, Tele 1, KRT’ye bu dönemde toplam 36 ceza kesildiğini. 28’i idari para cezası olarak uygulanan cezalar sonucunda bu kanallar, 11 milyon TL ödemek durumunda kaldıklarını açıkladı (18 Mayıs).
RTÜK Başkanı çark etti: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Ülke TV’de Sevda Noyan’ın silahlanmayı özendiren sözleriyle ilgili önce “darbecileri sevindirmeyeceklerini” ifade ederek kayıtsız bir tutum sergilerken tepkiler üzerine çark etti: “Biz aziz milletimizden yana, tarafsız olarak değerlerimiz ve sorumluluk bilinciyle vazifemizi yapıyoruz. Kimsenin kuşkusu olmasın, daha önce pek çok örnekte olduğu gibi RTÜK kuruluş amacına uygun olarak ilk kurul toplantısında gereğini yapacaktır” ifadelerini kullandı (18 Mayıs).
Şahin’den haber yorumcusuna ayar: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Salgınla Mücadele Sürecinde RTÜK” konulu video konferansında yaptığı konuşmada, televizyon kanallarının haber bültenlerini sunan medya mensuplarını hedef aldı; “Buradan uyarıyorum, normalde kanuna göre yorum yapması mümkün değildi. Gerçekten bu işi iyi yapan arkadaşlarımızın yorumlarını engellemeyelim diye biz de diğerlerininkini engelleme adına karar almıyoruz. Eğer böyle devam ederse, kanunda yeri var, bu konuda yeni bir karara alırız. Haber bültenleri yorum yapmadan, haber bülteni şeklinde sunabilirler” dedi (16 Mayıs).
Ülke TV olunca “güzel taraf” görüldü: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Ülke TV’deki programda Sevda Noyan’ın “Bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür”, “Bizim hala sitede var hâlâ 3-5, benim listem hazır” şeklindeki sözlerini içeren yayınla ilgili, “büyütülecek bir konu değil” dedi. Şahin, “Tabi burada güzel olan şu. İlgili televizyon kuruluşu bir açıklama yaptı. Böyle bir söyleme katılmadıklarını Darbeyi kınamanın ötesinde söylemlerin asla altında imzalarının olmayacağını söylediler. Bu bizim için sevindirici bir haber. Bu özürler Ülke TV ile ilgili raporlar üst kurula gelecek. Ancak verilecek bir müeyyide varsa, bu müeyyidenin bir darbe sevicilerini, darbeyi övenleri sevindiren ve onları gülümseten bir ceza olmaması gerektiğini düşünüyorum. Darbeyi övenlerin karşısında söylenenleri biz cezalandırmak gibi bir pozisyonda değiliz. Çok büyütülecek bir konu değil” dedi (15 Mayıs).
Başkan mazeretli, RTÜK görüşmedi: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin Kurul toplantısına mazeret bildirince RTÜK, Ülke TV’de konuk Sevda Noyan’ın Esra Elönü’nün programında sarf ettiği ve şiddet savunuculuğu yapıldığı gerekçesiyle yoğun tepki alan sözlerine ilişkin CHP’li üyesi İlhan Taşcı’nın gündeme getirdiği şikayeti görüşemedi. Programda Noyan, “15 Temmuz kursağımızda kaldı, yapamadık istediklerimizi. Boş bulunduk. Yanlış anlaşılmasın, doğru anlaşılsın. Bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür yani. Onu söyleyeyim yani. Biz çok donanımlıyız bu konuda maddi ve manevi olarak” diyordu (14 Mayıs).
RTÜK sansürüne “geçici” durdurma: Ankara 10. İdare Mahkemesi, Halk TV’de Ayşenur Arslan’ın sunduğu “Medya Mahallesi” programına RTÜK’ün verdiği beş programlık yayın durdurma cezaya ilişkin kararla ilgili geçici olarak yürütmeyi durdurdu. Mahkeme, RTÜK’ün kararı Halk TV’ye tebliğ etmeden ve kanalın savunmasını almadan uygulamaya başladığını belirterek programı durdurmasının hukuki olmadığına hükmetti (12 Mayıs).
AGİT’ten RTÜK eleştirisi: Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Medya Özgürlüğü Temsilcisi Harlem Désir, RTÜK’ün Fatih Portakal, Ayşenur Aslan ve Can Ataklı’nın yayınları nedeniyle aynı sırayla Fox TV, Halk TV ve TELE1 televizyon kanallarına verdiği cezaları endişe ile karşıladığını duyurdu. Désir, bu basın duyurusundan bir gün önce de Türkiye-Kıbrıs Diyalog TV’nin uydu yayınlarının RTÜK tarafından durdurulmasına ilişkin endişelerini paylaşmıştı. (4-5 Mayıs).
RTÜK Kıbrıs’a uzandı: RTÜK, Kuzey Kıbrıs’ta yayın yapan Diyalog TV’nin Türksat uydusundaki yayınlarını, Liberal Demokrat Parti lideri Besim Tibuk’un Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sözleri nedeniyle “lisans olmadan yayın yaptığı” iddiasıyla durdurdu. 4 Kasım 2014’ten beri yayında olan kanalın, KKTC Yayın Yüksek Kurulu’ndan (YYK) aldığı lisans ise iptal edilmedi. RTÜK kararında, “6112 sayılı kanunun 29. maddesinin 3. fıkrasına aykırı şekilde izinsiz ve lisanssız şekilde Türkiye aleyhinde yapılan programları” gerekçe gösterdi (2 Mayıs).
Tele1, Halk TV ve Fox TV’ye cezalar: RTÜK, Tele1 kanalında gazeteci Can Ataklı’nın “Niye herkes şehit? Yani kime şey yapıyorsan o şehit. Herkesin şehidi de kendine oluyor herkesin teröristi de kendine” şeklindeki ifadeleri, “toplumun milli ve manevi değerlerine saygısızlık” olarak gördü; kanala üst sınırdan para cezası ve üç program da durdurma cezası verdi. Kurul, Halk TV’de “Şimdiki Zaman Siyaset” programında konuk Ali Demirsoy’un “Oradaki 50-60 kişiyi ya bir adaya götürür tecrit ederdim ya da ben biyolog olmam nedeniyle beni kınamayın, ya da öldürürdüm. Siz orada 50 kişiyi itlaf etmiş olsaydınız bugün bir milyon adamın ölümünü engellemiş olurdunuz” şeklindeki sözlerini de “insan onurunu zedeleyici” buldu ve kanala ceza verilmesini kararlaştırdı. Bir başka para cezası da yorumcu Berhan Şimşek’in canlı yayında sigara yakmasına kesildi. RTÜK, Fox TV ana haber sunucusu Fatih Portakal’ın 30, 31 Mart ve 1 Nisan günlerinde koronavirüs gündemiyle ilgili yaptığı yorumları, “kin ve düşmanlığa tahrik” olduğunu ve 6112 sayılı Kanun’un 8/1/b maddesine aykırılık oluşturduğunu savundu; yayınlara üst limitten idari yaptırım ve üç kez de program durdurma cezası verilmesine karar verdi. RTÜK Kanunu’na göre, FOX TV’nin aynı ihlali tekrarlaması halinde yayın lisansının iptaline karar verilebiliyor. Gerçek olmadığı ileri sürülen “Ekmek kuyruğunda kavga” haberi nedeniyle de FOX TV’ye yine üst limitten idari para cezası uygulandı (15 Nisan).
RTÜK’ten Haber Global’a idari para cezası: Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) 15 Nisan’da yaptığı toplantıda, yorumcu Berhan Şimşek canlı yayında sigara içtiği için, “Alkol, tütün ürünleri ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı madde kullanımı ile kumar oynamayı özendirici nitelikte olamaz” ilkesinin ihlali nedeniyle Haber Global televizyonuna üst limitten idari para cezası verdi (15 Nisan)
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Nisan-Mayıs-Haziran 2020 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 48 para cezası, 4 uyarı cezası ve 29 program durdurma cezası verirken radyo kuruluşlarına 4 para cezası ve 3 kez yayın durdurma cezası verdi. Kurul, TV’lere toplam 5.906.326 TL ve radyolara 25.035 TL idari para cezası verdi (Reklam yayınlarının ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı çalışma, RTÜK’ün 1 Nisan – 4 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirdiği 10 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).
RTÜK televizyonlara “Tarafsızlık” ilkesini ihlalden 4; “Sigara yasağını ihlal”den 1; “Milli ve manevi değerlere aykırılık”tan 1; ülkenin bölünmez bütünlüğüne ayrıkı yayınlardan 1; “Çocuk ve gençlerin gelişimine zararlı yayınlardan” 1; “milli-manevi değerleri ihlal”den 1; kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez” ilkesini ihlalden 31; dilin düzeysiz kullanımından 1; ayrımcılıktan 3; haksız çıkar’dan 1; “hukukun üstünlüğü”nü ihlalden 1; insan onurunu ihlalden 2 kez olmak üzere, toplam 48 para cezası verdi. RTÜK, radyolara Tarafsızlık ilkesini ihlalden 1; alkollü içkiye özendirici nitelikli yayından 1; dilin düzeysiz kullanımından 1; “Takviye edici gıdaya yer verilemez” ilkesinin ilhali için 1 defa olmak üzere toplam 4 kez para cezası verdi. RTÜK, masumiyet karinesi’ni ihlalden 4 kanal için 1’er kez toplam 4 uyarı cezası verdi.
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Nisan – Mayıs – Haziran 2019 döneminde haber, film ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 19 para cezası, 19 da program durdurma cezası verirken radyo kuruluşlarına bu dönemde herhangi bir işlem yapılmadı. Kurul, TV’lere toplam 943 bin 787 TL para cezası verdi.
Tarafsızlık ilkesi: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan; “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır” ilkesinin ihlali nedeniyle TV’lere toplam 1.797.690 TL (Halk TV -25.881 TL; FOX TV – 1.745.938 TL; TELE 1 TV – 25.881 TL); radyolara 11.428 TL (Radyo Spor) idari para cezası verdi.
Hukukun üstünlüğü: RTÜK, Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz.” ilkesinin ihlali nedeniyle, 28.881 TL (Ulusal 1) para cezası verdi.
Sigara yasağını ihlal: RTÜK, 4207 sayılı Kanunun 3. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez” ilkesinin ihlali nedeniyle Haber Global’a 20.953 TL idari para cezası verdi.
Batıl inanç: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (r) bendinde yer alan; “Yayın hizmetleri… kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez” ilkesinin ihlali nedeniyle, toplam 802.311 TL (Süper TV) para cezası verdi.
Milli ve manevi değerler: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan; “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz”ilkesine aykırı yayın yapmak gerekçesiyle, TELE 1 TV’ye 25.881 TL para cezası ve 3 kez yayın durdurma cezası verdi.
Bölücülük: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde belirtilen, “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” dair ilkesine aykırılıktan, Halk TV’ye (Medya Mahallesi) 25.881 TL idari para cezası ve 5 kez yayın durdurma cezası verdi.
Türkçe’nin kullanımı: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez”, ilkesine aykırılıktan Habertürk TV’ye 127.911 TL ve Kafa Radyo’ya 3.216 TL idari para cezası verdi.
Ayrımcılık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez” ilkesinin ihlali gerekçesiyle, toplam 1.442.286 TL (FOX TV -Ana Haber Bülteni – 1.413.032 TL; Halk TV – Sözüm Var – 29.254 TL) para cezası ve 11 kez (FOX TV -3; Halk TV-5, Ülke TV – 3) program durdurma cezası verdi.
Haksız çıkar: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinde ifadesini bulan, “Haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremez” ilkesinin ihlali nedeniyle, FOX TV’ye (“İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat” ve “Fatih Portakal ile Fox Ana Haber”) 1.163.952 TL idari para cezası verdi.
Çocuk ve gençlerin gelişimi: RTÜK,6112 sayılı Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan“Çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz” ilkesini ihlalden TV 8’e (Survivor 2020), 420.239 TL idari para cezası verdi.
Masumiyet karinesi: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin (i) bendi, “Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilân edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez; yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz” ilkesini ihlalden, TV100, Habertürk, Show TV ve CNN Türk kanallarının her birine 1 kez uyarı cezası verdi.
Alkollü içecek: RTÜK, “alkol, tütün ürünleri ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı madde kullanımı ile kumar oynamayı özendirici nitelikte olamaz” ilkesinin ihlali nedeniyle, Kafa Radyo’ya 3.018 TL para cezası ve 3 kez program yayını durdurma cezası verdi.
Takviye edici gıda: RTÜK, “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde … takviye edici gıdalar ve benzeri destekleyici ürünler de dâhil olmak üzere herhangi bir ürünün ilgili mevzuatına aykırı olarak sağlık beyanıyla satışına, pazarlanmasına ve/veya reklamına … yer verilemez …” hükmünün ihlali nedeniyle, Bayram FM’e 7.373 TL para cezası verdi.
İnsan onuru ve özel hayatın gizliliği: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesindeki “insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesinin ihlali nedeniyle HALK TV’ye “Şimdiki Zaman Siyaset” adlı program için 25.881 TL ve TELE 1 TV’ye 27.460 TL olmak üzere toplam 53.341 TL idari para cezası verdi.