MEDYA GÖZLEM VERİTABANI
ENGLISH
BİA MEDYA GÖZLEM / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2019
Düzenlemeler, Tepkiler, Hak Aramalar
2019 3. Çeyrek Medya Gözlem Raporu - Düzenlemeler, Tepkiler, Hak Aramalar
Erol Önderoğlu - Bia Haber Merkezi 24/10/2019

Temmuz – Ağustos – Eylül ayının gündemi yargı paketleri ve internet yayınlarına getirilen RTÜK denetimi oldub SETA Vakfı raporuyla gazetecilerin hedef gösterilmesine basın meslek örgütlerinden de siyasi partilerden tepkiler geldi. Ancak yargı, raporla ilgili  başvurulara “takipsizlik” kararı verdi. Sarı basın kartı için “ambargolu kuruluşlar listesi” olduğu iddiası ise ısrarlı sorulara rağmen yanıtsız kaldı.

BİA Medya Gözlem’in bu bölümü düzenlemeler, raporlar, tepkiler, soru ve araştırma önergeleri, kanun teklifleri, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlardan, dayanışma, işten “Çıkarmalar/ayrılmalar” başlıklarından oluşuyor.  

Düzenlemeler

İnternet ortamından sesli ve görsel yayın yapan basın kuruluşları üzerinde denetim yapmaya başlayan, bu nedenle kamuoyunun ve ifade özgürlüğü savunucularının “sansür” endişelerine yol açan RTÜK, yayın lisansı için 600 kadar başvuru yapıldığını bildirdi.

Yargı Reformu’nun TBMM’ye sunulan ilk paketini eleştiren hak savunucuları ve muhalif çevreler, düşüncenin hapisle bastırılmasına neden olan maddelerden cezaların Yargıtay denetimine açılmasının, Terörle Mücadele Kanunu’na “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” cümlesinin eklenmesinin, iddianameye süre getirilmesinin veya tutuklama sürelerinin sınırlandırılmasının, yargı bağımsızlığı sağlanmadan köklü bir çözüm getirmeyeceğine dair endişelerini kamuoyuyla paylaştı.

Cumhuriyet tarihinde merkezileşme yönünde en katı dönüşümüne sahne olan Cumhurbaşkanlık Hükümet Sistemi altında, son olarak da Basın İlan Kurumu (BİK) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Mehmet Zahid Sobacı getirildi. BİK’in 12 üyeli Genel Kurul üyelerinden biri de, uluslararası medya kurumlarında çalışan gazetecileri fişleyen SETA raporunu hazırlayan Takvim gazetesi yazarı İsmail Çağlar oldu.

Yargı Paketi Meclis’te: Yargı Reformu Stratejisi’nin birinci paketi Meclis gündemine geldi. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), Terörle Mücadele Kanunu gibi 15 kanunun 38 maddesinde değişiklik öngören tasarı, Terörle Mücadele Kanunu, “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” cümlesinin eklenmesini öngörüyor. Ayrıca, “Tutuklama sürelerine düzenleme” de getiren taslağa göre, “Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir”. Düzenlemeye göre, “Cumhuriyet savcısı, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup, üst sınırı bir yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı, yeterli şüphenin varlığına rağmen, kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar verebilir. Suçtan zarar görenler karara itiraz edebilir.

Ancak bu madde hükümleri,

a) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar,

b) Kamu görevlisi tarafından görevi sebebiyle veya kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen suçlar için uygulanmaz”.

Özel ortamda ifade: Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından ifade ve beyanının özel ortamda alınması gerektiği ya da şüpheli veya sanık ile yüz yüze gelmesinde sakınca bulunduğu değerlendirilen çocuk veya mağdurların ifade ve beyanları özel ortamda uzmanlar aracılığıyla alınır.

Basit yargılama usulü: Asliye Ceza Mahkemesi’nce, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir. Basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde mahkemece iddianame, sanık, mağdur ve şikâyetçiye tebliğ edilerek, beyan ve savunmalarını onbeş gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenir. Tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği hususu da belirtilir. Mahkemece, koşulları bulunması halinde; kısa süreli hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya hapis cezası ertelenebilir ya da uygulanmasına sanık tarafından yazılı olarak karşı çıkılmaması kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.

İstinaf kararına karşı Yargıtay temyiz yolu: “Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” (madde 213), “Suç işlemeye tahrik” (madde 214), “Suçu ve suçluyu övme” (madde 215), “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” (madde 216), “Kanunlara uymamaya tahrik” (madde 217), “Cumhurbaşkanına hakaret” (madde 299), “Devletin egemenlik alametlerini aşağılama” (madde 300), “Türk Milletini aşağılama” (madde 301),  “Silâhlı örgüt” (madde 314), “Halkı askerlikten soğutma” (madde 318) suçları; TMK’nun 6. maddesinin 2 ve 4. fıkrası ile 7. maddesinin 2. fıkrasında yer alan suçlar; Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 28. maddesinin 1. fıkrası, 31. maddesi ve 32. maddesinde yer alan suçlar” ile ilgili Yargıtay’a gidilebilecek.

Sayfaya erişim engeli: Erişimin engellenmesi kararları, ihlalin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL, vb. şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verilir. Ancak, teknik olarak ihlale ilişkin içeriğe erişimin engellenmesi yapılamadığı veya ilgili içeriğe erişimin engellenmesi yoluyla ihlalin önlenemediği durumlarda, internet sitesinin tümüne yönelik olarak erişimin engellenmesi kararı verilebilir.” (30 Eylül).

BİK Başkanı Sobacı: Basın İlan Kurumu (BİK) 30. Dönem Genel Kurul toplantısının ardından yapılan ilk yönetim kurulu toplantısında BİK Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Mehmet Zahid Sobacı seçildi (9 Eylül).

RTÜK’e 600 başvuru: “Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların internet ortamından sunumuna ilişkin Yönetmeliği RTÜK’ün dijital alanlarda yayın yapmak için lisans zorunluluğu getirmesinin ardından pek çok şirket lisans için RTÜK’e başvurdu. Twitter hesabından açıklama yapan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların internet ortamından sunumuna ilişkin NETFLIX, BLU TV, PUHU TV, TURKCELL, VODAFONE, DIGITURK, TİVİBU gibi sektörde etkili yayıncıların da aralarında bulunduğu 600’ün üzerinde kuruluştan lisans ve izin başvurusu aldık. Hayırlı olsun.” dedi (2 Eylül).

RTÜK’ün internet denetimi başladı: RTÜK, internet ortamından sesli ve görsel yayın yapan basın kuruluşlarını ve hizmet satın alımı yoluyla yayın yapan kuruluşları denetlemeye resmen başladı. Eylül 2018’den beri Cumhurbaşkanlığı’nda bekletilen yönetmelik, 1 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayımlanmış, yönetmelik uyarınca internet yayıncılarına RTÜK’ten lisans almaları için verilen süre 1 Eylül’de doldu. Böylece RTÜK, 2 Eylül’den itibaren internet yayınlarını denetlemeye başladı (2 Eylül).

BİK’e Erdoğan atamaları: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Kurulu’na 12 kişiden oluşan temsilcilerin atamasını gerçekleştirdi. Resmi Gazete’de yayımlanan atama kararnamesine göre, atananlardan biri, uluslararası medya kurumlarında çalışan gazetecileri fişleyen SETA raporunu hazırlayan Takvim Yazarı İsmail Çağlar. Resmi ilanları dağıtmak ile görevli BİK Genel Kurul temsilcileri arasında bulunan Fecir Alptekin, Saadet Oruç, Mehmet Akarca, Muhammet Mücahit Küçükyılmaz, Hamdi Kılıç halen Cumhurbaşkanının başdanışmanları arasında. Atananlardan bir diğeri de yine SETA Vakfı Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç.Dr. Zahid Sobacı. Kurulda ayrıca, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Rektör Vekili ve eski AKP Milletvekili Prof. Dr. Edibe Sözen, İbn Haldun Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mehmet Emin Babacan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Medya İlişkileri Koordinatörü Mücahid Eker ve Marmara Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Kübra Güran Yiğitbaşı yer alıyor (31 Ağustos).

BİK Başkanını görevden aldı: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bazı kurum ve kuruluşları ile ilgili kararnamesi Resmi Gazete’de yayınlandı. Karara göre; Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Yakup Karaca görevden alınarak yerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Dairesi Başkanlığı görevini yürüten Rıdvan Duran getirildi (16 Ağustos).

RTÜK Yönetmeliği’ne bir dava daha: Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) avukatları, 1 Ağustos tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna (RTÜK) internet platformlarını denetleme yetkisi veren yönetmeliğin iptali için Danıştay’a dava açtı. MLSA Eş-Direktörü Avukat Veysel Ok, “Yönetmeliğin net ve anlaşılabilir olmaması ve bu durumun kötü niyetli olarak sansür amaçlı kullanılabileceği; lisanslama sistemi ve ücretlerle ilgili maddeler için de haber yapma hakkı için bir ön izin alınması ve bu hakkın ücrete tabi olmanın Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle davayı yürütmeyi durdurma talepli dava açtık” dedi (9 Ağustos).

RTÜK Yönetmeliği’ne dava: Ankara Barosu, RTÜK’ün internet üzerinden yapılan yayınları denetlemesine imkan tanıyan yönetmelik değişikliğinin Anayasa’ya aykırılığı sebebiyle Anayasa Mahkemesine itiraz yoluyla başvurulması talebiyle Danıştay’a dava açtı. Baro açıklamasında, “1 Ağustos 2019 tarih ve 30849 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmeliğin, 2/2-b ve 4/1-a maddelerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali ile dayanak 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 29/A maddesinin Anayasa’ya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yoluna başvurulması talebiyle Baromuzca Danıştay’da dava açılmıştır” denildi (6 Ağustos).

İnternet Yönetmeliği çıktı: Video ve ses yayımı yapan İnternet online mecralarını da etkileyecek olan “Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik” Resmi Gazete’de yayınlandı. Yönetmeliğe göre yayınlarını internet üzerinde sunmak isteyen medya hizmet sağlayıcılarının RTÜK’ten yayın lisansı alması gerekiyor. RTÜK’ün bu hafta içinde yaptığı toplantıda oy çokluğuyla kabul ettiği 26 maddelik yönetmelik, İnternet yayınları için 3 tip lisans çeşidi (Radyo yayını için İNTERNET-RD, TV yayını için İNTERNET-TV, internet ortamından isteğe bağlı yayın hizmeti İNTERNET-İBYH) tanımlandı. Yönetmelikle radyo yayını lisans ücreti 10 bin TL; TV yayın lisans ücreti 100 bin TL; isteğe bağlı yayın hizmeti lisans ücreti 100 bin TL olarak belirleniyor. İnternet ortamından yayın iletim yetkilendirme ücreti ise yıllık 100 bin TL olarak belirleniyor. Yönetmelikte, yayın lisansı verilen medya hizmet sağlayıcı kuruluşları için tanımlanan yükümlülükler arasında, “Yayın hizmetinin sunulacağı internet adreslerini, künye bilgilerini, adres ve kayıtlı elektronik posta adresini, sorumlu müdür ve izleyici temsilcisinin adını ve iletişim bilgilerini ve bunlarla ilgili değişiklikleri Üst Kurula bildirmek ve internet sitelerinde yayınlamak” ve “Yayın kayıtlarını yapıldığı tarihten itibaren bir yıl süreyle muhafaza etmek”, “Üst Kurulca istenen yayın kaydının bir kopyasını, buna ilişkin yazının kendilerine tebliğ edilmesinden itibaren on gün içinde Üst Kurula ulaştırmak” ve “Yayının herhangi bir şekilde soruşturma veya kovuşturma konusu yapılması halinde bu işlemlerin sonuçlandığının yetkili mercilerce ilgili medya hizmet sağlayıcı kuruluşa yazılı olarak bildirilmesine kadar soruşturma veya kovuşturma konusu yayın kaydını saklamak” da bulunuyor (1 Ağustos).

Tepkiler

Temmuz-Ağustos-Eylül 2019 döneminde ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütleri, Türkiye’de medya özgürlüğüne ilişkin, Cumhuriyet Davası’ndan altı gazetecinin hapsedilmesi, muhabirlere yönelik polis şiddeti, gazeteci tutukluluğu veya yargılamaları, uluslararası medya temsilcilerini fişleyen SETA Raporu, Suriyeli gazetelerinin İstanbul’dan gönderilme riski, akreditasyon veya basın kartı ayrımcılığı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın FOX muhabirini azarlaması, Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Kurulu’na iktidara yakın kişilerin seçilmesi, HDP’li belediyelere kayyum atanmasına yönelik protestoları izleyen habercilerin gözaltına alınması, İnternet haberciliğini hedef alan erişim engelleri gibi çok geniş çaplı sorunlara karşı seslerini yükselttiler.

Anayasa Mahkemesi’nin Halk TV başvurusunda yayın yasağını ihlal gören kararı, Avusturyalı akademisyen ve dergi yazarı Max Zirngast’ın beraat etmesiyle ilgili tepkiler olumluydu.

Konsey’den Erdoğan’a tepki: Basın Konseyi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın FOX muhabiri Emre İskübarlas’ı “FOX TV’yi bir yalan medya olmaktan bir defa çıkarın. Bir defa dürüst olun” sözleriyle azarlamasına tepki gösterdi. Konsey, “Soru soran gazeteci azarlanamaz. Kamu gücünü kullananlar, halkın haber alma hakkı adına kendilerine yöneltilen soruları yanıtlamak durumundadır” denildi (22 Eylül).

RSF’den AYM kararına destek: RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin Halk TV başvurusuyla 17-25 Aralık 2013 dönemine ait yolsuzluk iddialarına ilişkin verilen yayın yasağını ihlal gören kararının “altı yıl sonra gelse de memnuniyet verici olduğunu bildirdi. Önderoğlu, “Ancak gazetecilere ilişkin en basit haklara, AİHM ve AYM’ye kadar gelmeden, özellikle Sulh Ceza Hakimleri’nce tahammül edilmemesi artık usandırıcıdır” dedi (17 Eylül).

Keyfi tutuklamalara RSF tepkisi: RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu konuyla ilgili Twitter hesabından yaptığı açıklamada Max Zirngast’ın delil yetersizliğinden aklanmasıyla ilgili olarak “Türkiye’de politik özlü, bitmez bilmez keyfi tutuklama sorununun yakıcılığını bir kez daha gösterdi” yorumunda bulundu (11 Eylül).

Ambargoya tepki: TGS, ÇGD ve RSF, Cumhuriyet gazetesi yargı muhabiri Alican Uludağ, Yargıtay tarafından Adli Yıl Açılış Töreni’ne davet edildiği halde törenin düzenlendiği Cumhurbaşkanlık’taki törene alınmamasını eleştirdi. RSF, uygulamayı “vahim ayrımcılık” olarak görürken TGS, “Hiçbir ölçüye dayanmayan akreditasyon uygulamalarıyla halkın haber ama hakkını gasp edemezsiniz” şeklinde açıklama yaptı. ÇGD de, “Uludağ’ın törene alınmamasının tek bir açıklaması var: Sarayın kapalı kapılarının ardından hazırlanan sansür ve fişleme listeleri” sözleriyle ambargoyu eleştirdi (2 Eylül).

RSF’nin Kaşıkçı cinayetinde cezasızlık endişesi: RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, Suudi Arabistan’ın sorumlu olduğu İstanbul’daki Cemal Kaşıkçı cinayetinin üzerinde 11 ay geçtiğini hatırlatarak, “Yabancı topraklarda muhalif avı gibi küresel bu sorun cezasız bırakılamaz. Suudi Rejimi’nin hesap vermesi zorunludur. Adalet istiyoruz” şeklinde açıklama yaptı (2 Eylül).

BİK eleştirileri: ÇGD, Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Kurulu’na 12 kişiden oluşan yeni atamaları, “Kamu kurum niteliği taşıyan ve düzenleyici özellikleriyle ön plana çıkan basınla ilgili kamu kurumları, iktidarın tam kontrolünde işlemesi için dizayn edilmeye devam ediyor” sözleriyle eleştirdi. 2013 yılında BİK Genel Kurulu’ndan çıkarılan TGS’nin Genel Başkanı Gökhan Durmuş, “AKP’nin kamu kurumlarını çiftliğe çeviren anlayışı ülke demokrasisine ciddi zararlar vermektedir…. Gazeteciye, gazeteciliğe düşman bir anlayış ile hareket eden iktidar, muhalif medya kuruluşlarının nefes borularını tıkayarak halkın haber almasının önüne geçmeye çalışmaktadır. Bu atamalar bir an önce iptal edilmeli; tarafsız meslek ve medya kuruluşlarının temsilcilerinin katılımı ile bir Basın İlan Kurumu oluşturulmalıdır” dedi (31 Ağustos).

Gözaltıya tepkiler: RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Demirören Haber Ajansı (DHA) muhabiri Ümit Uzun’un İstanbul Gaziosmanpaşa’daki bir trafik kazasını görüntülemeye çalışırken ters kelepçeyle gözaltına alınmasını kınadı: “Polislik meslekse, gazetecilik nedir peki?” diye sordu; Emniyet yetkililerinin bu keyfi tutumu izah etmesi gerektiğini söyledi. DİSK Basın – İş ise görüntülerin ortaya çıkmasının ardından, gazeteciye yapılanın işkence olduğunu söyledi. Gazeteci Dayanışma Ağı ise polis şiddetini kınayan bir açıklama yaptı (30 Ağustos).

Ambargo listesine tepki: Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın Evrensel gazetesinin de arasında bulunduğu bazı gazete ve televizyonların basın kartı işlemlerinin yapılmaması için hazırladığı ambargo listesi iddialarına meslek örgütleri ve milletvekilleri tepki gösterdi. TGS, tatmin edecek bir açıklama yapılmasını isterken, ÇGD basın kartı komisyonu yönetmeliğindeki değişikliği eleştirdi. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ise Meclis gündemine taşıdığı ambargoyu “Utanç listesi” olarak nitelendirirdi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, iddiaları “maksatlı” buldu (22 Ağustos).

TGS’den gözaltılara tepki: TGS Diyarbakır, medya temsilcilerinin Diyarbakır, Van ve Mardin’deki kayyum protestolarını izlerken gözaltına alınmasını kınadı; serbest bırakılmalarını talep etti (22 Ağustos).

İşten çıkarmalara kınama: Medya AŞ çalışanları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) binasının önünde yaptıkları basın açıklamasında, 184 personelden 50’sinin işine son veren İBB yönetiminin işten çıkarılanlara gerekçe göstermediğini ve haksız işten çıkarmalar olduğunu savundu. Grup adına açıklama yapan Mihraban Çetinel “İBB Medya AŞ çalışanları olarak çalıştığımız süre boyunca işimizin hakkını vererek, alın terimizle üretme gayreti içinde olduk. Haksız ve sebepsiz bir şekilde, bu şekilde işten çıkarılmış olmamızı şiddetle kınıyoruz” dedi (22 Ağustos).

RSF’den Soylu’ya “Suriye” mektubu: RSF, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya gönderdiği mektupta, son yıllarda en az üç Suriyeli gazetecinin can güvenliğinin bulunmadığı Suriye’ye geri gönderildiğini bildirdi; uluslararası sözleşmeleri ihlal eden bu uygulamalara son verilmesini talep etti (21 Ağustos).

Girişim’den online “sansür” tepkisi: Düşünce Suçu(!?)na Karşı Girişim, Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği’nin, Jandarma Genel Komutanlığı talebi üzerine bianet.org‘un da “sehven” eklendiği 136 adrese erişim engeli kararına tepki gösterdi. Girişim, Türkiye’de 2018 yılsonu itibariyle 245 binden fazla web sitesi ve 150 bin kadar URL adresinin yasaklı olduğunu savundu; genişletilmiş bu sansür kararlarının ise Sulh Ceza Hakimlikleri’nce “kopyala-yapıştır” usulüyle alındığı ifade edildi (15 Ağustos).

RSF’den BİK’teki görevlendirmeye tepki: RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Yakup Karaca’yı görevden alarak yerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Dairesi Başkanlığı görevini yürüten Rıdvan Duran’ın getirilmesini, “anti-demokratik, müzakere ve liyakat tanımayan hiyerarşik bir karar olarak değerlendirdi (16 Ağustos).

Dışarıdaki Gazeteciler rahatsız: Dışarıdaki Gazeteciler girişimi, Cumhuriyet gazetesi altı çalışanın adaletsiz bir yargılama sonucu “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla mahkum edilerek hapishaneye gönderildiğini hatırlatarak, İnfazıDurdurunCumhuriyetçileriÖzgürBırakın etiketiyle yetkilileri keyfi tutuklamaya son vermeye çağırdı (16 Ağustos).

RSF’den “Suriyeli gazeteciler için güvenlik” uyarısı: RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, İstanbul Valiliği’nin Suriyeli sığınmacılarının İstanbul’u terk etmeleri için 20 Ağustos’u son süre olarak vermesinin, Türkiye’deki sınır bölgelerine veya savaş halindeki Suriye’ye gönderilme riski yaşayan Suriyeli gazetecilerin can güvenliğini tehlike altına sokabileceğini, İstanbul dışına gönderilseler dahi ailelerini geçirmeye dair büyük sıkıntılar yasayacaklarını bildirdi. Önderoğlu, 20 Ağustos süresinin üç ay ertelenebileceğini duyuran AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta’dan Suriyeli gazetecilerin kente kazandırılması için çalışma yürütülmesini talep etti (15 Ağustos).

TRT Çocuk sansürüne tepki: RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, TRT Çocuk kanalında 9 yaşındaki Utku’nun Kaz Dağları ile ilgili sözlerinin kesilmesiyle ilgili, “Sansür ve oto-sansürü içselleştirmek sadece haber vermeye dair temel misyonumuzdan uzaklaştırmaz, sizi rol yapmaya, düşünceler olan bir çocuğun ağzını tıkamaya kadar götürür” dedi (10 Ağustos).

Yönetmeliğe EMO eleştirisi: Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu, “Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamında Sunumu Hakkında Yönetmeliği” internet yayıncılığını denetim altına alınmasını sağlayacağı gerekçesiyle eleştirdi: “Yazılı ve görsel medyanın yüzde 95’inin kontrol altında tutulduğu, gazete manşetlerinin tek bir merkezden atıldığı; düşüncelerini açıkladığı, karikatür çizdiği için çok sayıda gazeteci, karikatüristin cezaevine konulduğu böyle bir baskı ortamında internet üzerinden yapılan yayınların iktidarın kontrolü dışında bırakılacağını düşünmek hayalden öte bir şey değildir” (9 Ağustos).

Sansür kararına tepki: AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Harlem Désir, IPI, IFJ, EFJ, RSF, ECFPM, Article 19, TGC, TGS, MLSA, İfade Özgürlüğü Derneği, Düşünce Suçuna Karşı Girişim gibi çok sayıda gazetecilik veya ifade özgürlüğü örgütü, Ankara 3. Sulh Ceza Hakimliği’nin Jandarma Genel Komutanlığı’nın 16 Temmuz tarihli talebine karşılık bianet haber sitesi dahil 136 İnternet adresine erişim engeli getirmesini kınadı. Önderoğlu, “Karar, özgür haberciliği hedef alan gerekçesiz, son derece keyfi ve tehlikeli bir karardır” dedi. TGC, TGS ve DİSK Basın İş’in partner örgütü IFJ ve EFJ, sansürü Avrupa Konseyi’ne taşıdı (6-7 Ağustos).

Kartı “yandaşlar” veriyor: CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmasının ardından bir yılı aşkın süredir toplanmayan Basın Kartı Komisyonu’nun üyelerinin iktidara yakın basın yayın kuruluşlarının çalışanlarından ve yöneticilerinden seçildiğini açıkladı. Aralık 2018’de değiştirilen yönetmelikle Basın Kartı Komisyonu üyelerini belirleme yetkisinin sadece Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na verildiğini anımsatan Çakırözer, “Yeni komisyonun 9 üyesinden ikisi Cumhurbaşkanlığı’ndan, bunlardan İletişim Başkan Yardımcısı Zahid Sobacı gazetecileri fişleyen raporu ile bilinen SETA’nın araştırmacı kadrosunda bulunmuş. Komisyonun 3 üyesi ATV, Star ve Daily Sabah gazetelerinden. İki üyesi ise Anadolu Ajansı ve TRT’den. Türkiye Gazeteciler Sendikası yok. Gazeteci cemiyetleri yok. Basın meslek örgütlerinden seçilenler aynı zamanda Anadolu Ajansı ve Daily Sabah gazetesi yöneticileri. İletişim Başkanlığı akreditasyon ayıbını basın kartı komisyonunda da sürdürüyor. Basın kartı zaten artık sarı değil turkuaz. Turkuvaz Medya grubunun ağırlığı ile Basın Kartı Komisyonu da artık ‘turkuvaz” dedi (3 Ağustos).

Yönetmeliğe yoğun eleştiri: RTÜK’e CHP kontenjanından seçilen İlhan Taşcı, “Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik” ile ilgili, “Yayıncılık faaliyetlerinin özgürlük alanı olarak görülen İnternet yayıncılığının da mevcut baskı sistemine bağlanacağını” ifade Taşçı, “Netflix’i bol ‘bip’li izleyeceğimiz günler geliyor” dedi. RTÜK’ün CHP’li eski üyesi İsmet Özdal Demirdöğen ise, yönetmeliğin “ikinci bir denetim” anlamına geldiğini savundu: “Zaten kanunda hangi yayınların suç teşkil edeceğine ilişkin geniş bir katalog var. Siz şimdi buna RTÜK denetimi getiriyorsunuz. Bir, TCK bakımından suç denetimi yapıyorsunuz. İki, RTÜK kararı aracılığıyla içerik denetimi yapıyorsunuz. Çifte cezalandırmaya uygun hale getirilmiş”. Akademisyen ve hukukçu Kerem Altıparmak içinse girişim, “Türkiye sansür tarihinin en büyük adımı” oldu; Akademisyen ve hukuku Yaman Akdeniz ise, başta Netflix olmak üzere İnternet üzerinden sanatsal hizmet sağlayan platformların sansürden etkilenecekleri konusunda uyarıda bulundu (1 Ağustos).

Gürsel’e tehdide RSF tepkisi: RSF Temsilcisi Erol Önderoğlu, kendisini Twitter üzerinden bilgisizlikle eleştiren gazeteci Kadri Gürsel’i “Bunca badire atlattın, hala akıllanmamışsınız” sözleriyle tehdit eden AK Partili Anayasa Profesörü ve eski milletvekili Burhan Kuzu’yu kınadı: Bu tehdit ve seviyesizliği kınıyoruz. Ayrıca, badire de değil, Gürsel’e yönelik yapılanlar politik bir kumpastır” dedi (27 Temmuz).

24 Temmuz’da “Bayram” yok! Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), DİSK Basın-İş, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü’nde, “gazetecilerin düşünceleri ve haberleri nedeniyle hedef gösterilmediği, işten atılmadığı, gözaltına alınmadığı, tutuklanmadığı bir Türkiye” çağrısı yaptı (24 Temmuz).

“Memnunuz ancak”: Uluslararası Af Örgütü, RSF, IPI, IFJ, EFJ, IFEX, ECPMF, AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Harlem Desir gibi çok sayıda gazetecilik ve ifade özgürlüğü örgütü ve temsilcileri, Özgür Gündem gazetesi ile dayanıştıkları için yargılanan RSF Türkiye Temsilcisi ve BİA Medya Gözlem Raporları raportörü Erol Önderoğlu, yazar Ahmet Nesin ve TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı için tahliye etti. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanya Sorumlusu Milena Buyum, davadan beraat kararı çıkmasından memnuniyet duyduklarını ancak aynı durumdaki diğer dayanışmacıların mahkum edildiğini ve halen de yargılandığını bildirdi. Açıklamada, “Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin’in çektiği eziyetin nihayet son bulması içimizi rahatlattı. Zulmedilen gazetecilerle dayanışma içinde olduklarını ifade ederek basın özgürlüğünü savunan bu üç insan hakları savunucusu yaklaşık üç yıl boyunca süren temelsiz bir yargılamadan sonra nihayet beraat etti” dedi (18 Temmuz).

“İcra ve iflas ilanlarını yayınlamaya ihtiyacımız var”: İzmir Gazeteciler Cemiyeti öncülüğünde bir açıklama yapan yedi yerel gazetenin temsilcileri, yargı reformu paketindeki icra ve iflas ilanlarının gazetelerde yayımlanma zorunluluğunun kaldırılması maddesine karşı olduklarını açıklamışlardı. Misket Dikmen de, “Aslında bu bir kampanya değil, bu bir çığlıktı. Yalnız kalmayalım, destek bulalım çığlığıydı… Türkiye’de gazetecilik, gazeteciler o kadar zor koşullarda ki yıllardır, her geçen gün içinde bulundukları baskı bir mengene gibi sıkıyor. Oysa demokrasinin, şeffaf toplumun olmazı gazetelerdir. Onu susturursanız, halkın bilgi edinme kanallarını kapatmış olursunuz ya da halka sadece birilerinin istediği kanallardan istendiği şekilde bilgi akışı aktarmış olursunuz” dedi (13 Temmuz).

Aykol için tahliye çağrısı: TGS, DİSK Basın-İş ve Özgür Gazeteciler İnisyatifi gibi çok sayıda gazetecilik örgütü, 21 Mayıs’ta “örgüt propagandası”ndan verilen 3 yıl 9 aylık hapis cezası onanan ve 11 Temmuz’da tutuklanan kapatılan Özgür Gündem gazetesi genel yayın yönetmeni Hüseyin Aykol’un tahliye edilmesini talep etti (11 Temmuz).

21 örgüt SETA Raporu’nu kınadı: RSF öncülüğünde 21 gazetecilik ve ifade özgürlüğü örgütü, gazetecileri fişleyen SETA Vakfı Raporu’nu ortak bir bildiriyle protesto etti: “Bu çalışma, Türk toplumunu karakterize eden gerilim ve siyasi kutuplaşma bağlamında özellikle tehlikeli bir cadı avıdır. Bu raporda, çoğulculuğun imhasını hafifletmek için, uluslararası kuruluşların Türkiye’deki varlığını güçlendirdikleri bir dönemde uluslararası medyayı itibarsızlaştırma girişimini görmemek çok zor” (9 Temmuz).

SETA’yı kınama toplantısı: TGC, PEN Türkiye, TGS, DİSK Basın İş, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), Türkiye Yayıncılar Birliği (TÜRKYAYBİR), HABER-SEN ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) temsilcileri SETA’nın gazetecileri fişleyen “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” adlı rapora tepki göstermek için Cağaloğlu’nda bulunan Gazeteciler Cemiyeti lokalinde bir araya geldi. Salona “SETA’nın gazetecileri fişlemesi suçtur” yazılı pankart asıldı (9 Temmuz).

SETA’ya kınama yağmuru: TGC, DİSK Basın İş, ÇGD, TGS, Basın Konseyi, RSF, IPI gibi pek çok gazetecilik ve ifade özgürlüğü örgütü, uluslararası medya temsilcilerini fişleyen SETA Raporu’nu hazırlayanları kınadı. DİSK Basın İş açıklamasında, “Gerçekleri öğrenmek isteyenlere, hapisteki meslektaşlarımıza sözümüz olsun SETA tarafından hazırlanan ‘raporda’ adı geçen tek bir meslektaşımızın başına gelecek olumsuzluktan, raporu hazırlayan, talimat veren ve yayına sunanlar sorumludur” denildi. ÇGD de, “Gazetecilerin, gazetecilik yapmalarına dahi tahammül edemeyen, tüm gazetecileri belli kalıpta görmeyi hedef edinen, gazetecileri toplumun bir kesimine hedef göstermekten çekinmeyen SETA’nın fişleme belgesi, tarihimizde kara lekelerden biri olarak anılacaktır” şeklinde açıklama yaptı. Basın Konseyi de, “SETA’nın basın özgürlüğüne müdahale amaçlı önlemler önermesi ve bu husustaki gayretkeş çabaları ciddiye alınmamalıdır. Basın kurumlarının özgürce faaliyet göstermelerinin önüne geçme gayretlerine Basın Konseyi olarak karşıyız. Türkiye’de özgür medya uğrunda çalışan gazetecileri ve kurumlarını ‘fişleme’ çalışmalarını reddediyoruz. Bu kuruluşun, basının üzerinden ellerini ve gözlerini çekmesinin daha doğru olacağını hatırlatıyoruz” dedi. Viyana merkezli IPI da, “Son derece rahatsızız” şeklinde bir açıklama yaptı. RSF temsilcisi Erol Önderoğlu’nun açıklamasıysa şöyle: “SETA’nın sözümona raporu, “uzantı” söylemiyle uluslararası medya çalışanlarına yönelik tahammülsüzlüğü onları hedef gösterecek şekilde açıkça ortaya koydu. Demokratik anlayışla bir alakası olmayan bu taciz belgesinde sorumluluğu olanları kınıyoruz”. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti de, “Belgede ismi geçen meslektaşlarımızın karşılaşacağı herhangi bir olumsuzluğun tüm sorumluluğunun, arkadaşlarımızı fişleyen ve hedef gösteren SETA Vakfı’nda olacağını kamuoyunun bilgilerine sunarız” diye açıklama yaptı. SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar ise, gazeteciler hakkında Twitter hesapları üzerinden “sosyal ağ analizi” yapıldığını savundu. Çağlar, gazeteciler hakkında kişisel tercihleri paylaşmadıklarını ileri sürerek, kişisel Twitter hesapları üzerinden yapılan değerlendirmeleri “hem akademide hem de düşünce kuruluşu sektöründe sıklıkla başvurulan bir metot olarak” savundu; “Türkiye’deki gazetecileri” değil uluslararası medyanın Türkiye’deki faaliyetlerini konu edindiğimiz kısmını karartıyorlar” dedi (6 – 7 Temmuz).

Soru ve araştırma önergeleri / Kanun teklifleri

Temmuz-Ağustos-Eylül döneminde, muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Halkların Demokrasi Partisi (HDP) milletvekilleri, TRT bütçesi ve TRT yayınlarının siyasete alet edilmesi, SETA Raporu’nda uluslararası medya temsilcilerini hedef gösterilmesi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’nde basın kartı başvurularında muhalif gazetecilere güçlük çıkarılması ve buna dair “ambargo listesi” bulunması, İnternet haber sitelerine sansür getirilmesi gibi durum ve iddialara ilişkin çeşitli soru önergeleri sundu.

Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, CHP’nin gazeteci kökenli milletvekili Utku Çakırözer’in “Türkiye’de yazısı nedeniyle kaç kişi tutuklu?” sorusuna, “İstenilen ayrıntı, özel bir çalışma, araştırmayı gerektiriyor. Bu nedenle, istatistiki bilgi sunamıyoruz” şeklinde yanıt verdi. SETA’nın “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Medya Uzantıları” raporunun incelenmesine dair HDP’nin sunduğu araştırma önergesi TBMM Genel Kurulu’nda reddedildi.

CHP’den “SETA” önergesi: CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, uluslararası medya temsilcilerini hedef gösteren SETA’nın 2013 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla vergiden muaf tutulduğunu açıkladı. Çakırözer, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a SETA’nın Bakanlar Kurulu kararı ile vergiden muaf tutulmasının gerekçelerini ve gizli hizmet giderlerinden vakfa ne kadar ödenek ayrıldığını sordu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a yöneltilen sorulardan biri de, “Vakıf, vergiden muaf tutulması için gereken şartların hangisini karşılamıştır?” oldu (9 Temmuz).

Bakanlık “tutuklu gazetecileri” sayamadı: Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, “Türkiye’de bir gazetede veya internet sitesinde yayımlanmış yazısı gerekçe gösterilerek kaç kişi yargılanıyor, kaç kişi tutuklu?” şeklindeki soruyu önerge yoluyla yönelten CHP’nin gazeteci kökenli milletvekili Utku Çakırözer’e “İstenilen ayrıntıda veri ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ve analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgiye yönelik olduğundan dolayı istatistiki bilgi sunulamamaktadır” şeklinde yanıt verildi. Çakırözer, “Gazetecileri haksız, hukuksuz yargılamak kolay. Adalet Bakanlığı ‘tutuklu gazeteci yok’ diyemedi, ‘sayamadık’ dedi. Onlarca gazeteci cezaevinde, yüzlercesi yargılanıyor. Gazeteci-yazar Güray Öz 70 yaşına, Kandıra Cezaevi’nde girdi. Gazetecileri haksız, hukuksuz yargılamak kolay ama saymak zor geldi” dedi (8 Eylül).

CHP’den “basın kartı” önergesi: CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne bağlandıktan 13 ay sonra toplanan Basın Kartı Komisyonu’nda muhalif gazetelerde çalışanlara basın kartı verilmeme eğilimi olduğuna işaret ederek, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle bir soru önergesi sundu. İlgezdi, “Kurum içinden gelen bilgilere göre yandaş olmayan gazetelerde çalışan gazetecilere basın kartı vermemek için çalışmalar ve listeler yapılmaktadır” dedi. BYEGM döneminde komisyonun yılda en az 3 kez toplandığını anımsatan İlgezdi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi bünyesinde komisyonun 13 ay sonra ilk kez toplanabildiğine işaret etti. Komisyonda TGS, gazeteciler cemiyetleri, ÇGD ‘ye de yer verilmediğini kaydeden İlgezdi, “Yandaş olmayan gazetelerde çalışan gazetecilere basın kartı vermemek için çalışmalar ve listeler yapılmaktadır” görüşünü dile getirdi; sürekli basın kartı için zorunluluklarını yerine getiren 45 TRT çalışanına kartlarının oybirliği yerine oy çokluğuyla verildiğini kaydetti (31 Ağustos).

“Ambargo listesi” TBMM gündeminde: CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Evrensel gazetesinin de listede olduğu “Basın Kartı verilmeyecekler listesi”ni TBMM gündemine taşıdı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a “Basın kartlarında bir ambargo listesi hazırlandığı doğru mudur?” diye soran Gürer, muhalif gazetecilere karşı psikolojik yönden yıpratma politikası güdüldüğünü savunarak, “Yani ‘İktidarı zor durumda bırakacak, rahatsız edecek haberlere imza atmayın. Uslu uslu oturun, cici çocuk olun. Aksi takdirde kartı alamazsınız’ mesajı veriliyor” dedi. Evrensel gazetesi, Cumhurbaşkanlığındaki “ambargo” listesini 22 Ağustos tarihinde “Basın kartında ambargo listesi” başlığıyla manşetine taşımıştı (26 Ağustos).

Çakırözer’den “Ambargo” önergesi: CHP’nin gazeteci kökenli Milletvekili Utku Çakırözer, Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanlığı’nda “Basın Kartı verilmeyecekler listesi” bulunduğuna ilişkin Evrensel gazetesinin gündeme getirdiği iddiayı Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle bir soru önergesinin konusu yaptı. Çakırözer, “Gazetecilerin hükümete yakın sivil toplum kuruluşlarının raporları ile hedef gösterilmesi, fişlenmesi, çeşitli akreditasyon ve sansür uygulamalarına maruz bırakılması yetmedi mi? Bu bir utanç listesidir. Derhal yırtılıp atılmalı, tüm basın kartı başvuruları idarenin süzgecinden geçirilmeden basın kartı komisyonunun gündemine getirilmelidir” dedi; “24 Temmuz 2019’da toplanan ve 671 başvurunun değerlendirdiği basın kartı komisyonunun gündemine gelmeyen kaç basın kartı başvurusu vardır? Bunun gerekçesi nedir? Komisyon gündemine getirilmeyen başvuruların, kurum içinde hazırlanan ve başvurusu onaylanmayacakları gösteren bir liste uyarınca bekletildikleri iddiası doğru mudur? Doğruysa bu listeye göre kaç basın kartı başvurusu (yıllara ve kurumlara göre ayrı ayrı olmak üzere) bekletilmektedir? Bekletilme gerekçeleri nelerdir?” sorularını yöneltti (22 Ağustos).

HDP İnternet sansürünü Meclise taşıdı: HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Jandarma Genel Komutanlığı’nın 16 Temmuz tarihli talebi üzerine bianet haber sitesi ve HDP Milletvekili Oya Ersoy’un Twitter hesabı dahil 136 adresin erişiminin engellenmesiyle ilgili kararı Adalet Bakanı Abdulhamit Gül tarafından yanıtlanması istemiyle bir soru önergesi sunarak TBMM gündemine taşıdı. Önergede, “Erişimin engellenmesi kararı verilen URL adresleri arasında Facebook, Instagram, Twitter, Youtube, Pinterest adreslerinin yanı sıra haber portalları da yer almaktadır. 5651 sayılı Kanun’un 8/A maddesi uyarınca verilen bu karar, söz konusu kanun maddesinin siyasi bir sansür mekanizması olarak kullanıldığına ilişkin eleştirilerin yükselmesine neden olmuştur” denildi (7 Ağustos).

Önergelerde performans: TBMM’ye 1 yılda sunulan 2 bin 19 kanun teklifinden sadece 39’u, bin 459 araştırma önergesinin sadece 5’i kabul edildi. Soru önergesi, araştırma önergesi ve kanun teklifi sayısında ilk sırada CHP yer alırken en çok soru Cumhurbaşkanı Yardımcısına soruldu.Meclis Başkanlığı’na sunulan 13 bin 488 soru önergesinden 2’si geri alınırken, 815’i süresi içinde, 4 bin 399’u süresi geçtikten sonra cevaplandı. 7 bin 439’u da tamamen yanıtsız kaldı. Araştırma önergesi sayısında da ilk sırada 922 önerge ile CHP yer aldı. CHP’yi 291 araştırma önergesi ile HDP, 159 araştırma önergesi ile İYİ Parti, 68 araştırma önergesi ile MHP izledi. AK Parti 19 önerge ile son sırada yer alırken bu dönemde verilen bin 459 araştırma önergesinin sadece 5’i kabul edildi (2 Ağustos).

HDP’den Ataman için önerge: HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün cevaplaması istemiyle, ağır sağlık sorunları yaşayan tutuklu Dicle Haber Ajansı (KHK ile kapatıldı) muhabiri Ziya Ataman’ın durumuyla ilgili bir soru önergesi verdi.  11 Nisan 2016’da tutuklanan ve üç yılı aşkın süredir Van M Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Ataman’ın sağlığa erişiminin kısıtlandığını ifade eden Gülüm, “Cezaevlerindeki hasta tutukluların sağlığa erişimi konusunda uğradıkları kısıtlayıcı uygulamaları önlemek adına Bakanlığınızın yürütmekte olduğu çalışmalar var mıdır?” diye sordu (2 Ağustos).

HDP’nin SETA önergesine ret: SETA’nın “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Medya Uzantıları” raporunun incelenmesine dair HDP’nin sunduğu araştırma önergesi TBMM Genel Kurulu’nda reddedildi. HDP’li ve CHP’li vekiller, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) raporu gazetecileri fişlemek ve hedef göstermek amacıyla hazırlandığına dikkat çekerek SETA’nın nasıl finanse edildiğini, kaynaklarının neler olduğunu ve arkasında kimler olduğu sorularını yöneltti. AK Partili vekillerse SETA’nın bağımsız olduğunu ileri sürerek raporun fişleme olmadığını savundu (9 Temmuz).

CHP’den “SETA” önergesi: CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, uluslararası medya temsilcilerini hedef gösteren SETA’nın 2013 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla vergiden muaf tutulduğunu açıkladı. Çakırözer, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a SETA’nın Bakanlar Kurulu kararı ile vergiden muaf tutulmasının gerekçelerini ve gizli hizmet giderlerinden vakfa ne kadar ödenek ayrıldığını sordu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a yöneltilen sorulardan biri de, “Vakıf, vergiden muaf tutulması için gereken şartların hangisini karşılamıştır?” oldu (9 Temmuz).

TRT Kurdî çin önerge reddedildi: PKK lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan’ın 23 Haziran seçimlerinin hemen öncesinde TRT’nin Kürtçe yayın yapan Kurdî kanalına röportaj vermesi hakkında İYİ Parti İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu’nun TRT’nin yayın politikasının araştırılmasına ilişkin verdiği araştırma önergesi, AKP ve MHP’nin ret, HDP’nin çekimser oylarıyla reddedildi. Önerge teklifi, “Bir devlet kurumu olan TRT’nin Anayasaya ve yasalara aykırı olarak bir terör örgütü propagandasının bilerek ve kasten bir talimatla mı, yoksa ihmal sonucu mu olduğunun araştırılarak sorumluların bulunması ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi için” sunulmuştu (3 Temmuz).

CHP’den TRT önergesi: CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, TRT’den 169 çalışanın “İstihdam Fazlası Personel” olarak belirlenerek başka kurumlara gönderilmesini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle sunduğu soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. TRT’de 169 kişi istihdam fazlasıysa neden sonrasında 1700 kişi alındığına yanıt isteyen İlgezdi, “420 kişinin daha kurumdan gönderileceği bilgisi doğru mudur?” diye sordu (3 Temmuz).

Dayanışma

Temmuz-Ağustos-Eylül 2019 döneminde hak savunucuları ve meslektaşları, birçok gazeteci davasını dayanışma veya raporlamak için izledi.

IPI’ın öncülük ettiği RSF, Article 19, CPJ, EFJ, Uluslararası PEN, Norveç PEN ve ECPMF’in oluşturduğu uluslararası gazetecilik örgütleri, İstanbul’da partner örgütleriyle, Ankara’da ise, Adalet Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay yetkilileri ile TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyeleriyle görüştü. Article 19, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne Türkiye’de gazetecilere ve medya kuruluşlarına yönelik süregiden baskılara ilişkin endişelerini ortaya koyan, 18 kuruluşunun imzasını taşıyan bir mektup gönderdi.

Diyarbakır’da JİTEM’in 20 Eylül 1992’de öldürdüğü gazeteci-yazar Musa Anter (Apê Musa), cinayetin 27. yılında anıldı. Bu dönemde bir anma da, 28 Temmuz 1993’te gözaltına alındıktan sonra işkence ile öldürülen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Ferhat Tepe için gerçekleştirildi.

İzmir Barosu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde ve Susma Platformu işbirliğiyle bir “Uluslararası İfade Özgürlüğü ve Medya Çalıştayı” düzenlendi. Türkiye’de tutuklu gazeteciler, AGİT’in Varşova’da gerçekleştirdiği İnsan Boyutu Konferansı’nda bir yan etkinliğinin de konusu oldu.

Evren’in davasına ilgi: Gazeteci Kibriye Evren’in Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davanın duruşmasını Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, Punto 24, Özgür Gazeteciler İnisiyatifi ve meslektaşları izledi, gazeteciye destek verdi (24 Eylül).

İzmir’de Uluslararası Konferans: İzmir Barosu ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde ve Susma Platformu işbirliğiyle bir “Uluslararası İfade Özgürlüğü ve Medya Çalıştayı” düzenlendi. Etkinliğe, hukukçular Tora Pekin ve Rosa Curling, RSF’den Erol Önderoğlu, P24’den Andrew Finkel, Af Örgütü’nden Andrew Gardner, Civil Rights Defenders örgütünden Sinan Gökçen de katıldı (21-22 Eylül).

Anter için 27 yıl anması: Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesine bağlı Seyrantepe Semti’nde JİTEM’in 20 Eylül 1992’de öldürdüğü gazeteci-yazar Musa Anter (Apê Musa), ölümünün 27. yılında adına vurulduğu sokakta dikilen anıtın önünde anıldı. Gazeteci anısına düzenlenen Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri de törenle sahiplerine verildi (20 -21 Eylül).

AGİT Konferansı’nda Türkiye: Türkiye’de tutuklu gazeteciler, AGİT’in Varşova’da gerçekleştirdiği İnsan Boyutu Konferansı çerçevesinde düzenlenen yan etkinliğin konusunu oluşturdu. Panele, AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Harlem Desir’in yanı sıra RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, gazeteci Banu Güven, Article 19 temsilcisi Sarah Clarke, avukat Veysel Ok, gazeteci Andrew Finkel de, Türkiye’nin ifade özgürlüğüne yönelik ihlalleriyle hukuk devleti olmaktan çıktığını ifade etti (17 Eylül).

Uluslararası heyet İstanbul ve Ankara’daydı: IPI’ın öncülük ettiği RSF, Article 19, CPJ, EFJ, Uluslararası PEN, Norveç PEN ve ECPMF’in oluşturduğu uluslararası gazetecilik örgütleri, 11-13 Eylül günlerinde İstanbul ve Ankara’da gerçekleştirdikleri bir program çerçevesinde, partner örgütlerinin temsilcileri, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Departmanı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, TBMM İnsan Hakları Komisyonu temsilcileri yanı sıra Avrupa Birliği ülkelerinden diplomatlarla görüştüler. TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyeleri CHP milletvekili Utku Çakırözer ve HDP milletvekili Mithat Sancar ile de bir araya gelen heyetin, Kocaeli Kandıra Cezaevi’nde hükümlü olarak kalan Cumhuriyet gazetesi eski yazar ve yetkililerini ziyaret etmelerine izin verilmedi.

Ankara Gazeteciler Cemiyeti lokalinde bir basın açıklaması gerçekleştiren heyet, 30 Mayıs 2019’da açıklanan ve Ekim ayı başında TBMM’de görüşülmesi beklenen Yargı Reformu’nun yargı bağımsızlığının hem hukuki zeminde hem pratikte sağlanmadığı, gazeteci yargılamalarına son verilmediği sürece güvenilirliğinin olamayacağını belirtti. Açıklamada “Türkiye, Yargı Reformu Stratejisi kapsamında, eleştirel basını susturmak için suistimal edilen Terörle Mücadele Kanunu ve hakaret suçlamalarını düzenleyen yargı maddelerini acilen revize etmelidir. Aynı zamanda, temelsiz iddianamelere dayandırılan gazetecilerin keyfi tutuklamalarına ve siyasi etkenlerle yön verilen hukuki kararlara bir son verecek ve adil yargılanma hakkının ciddi ihlaline son verecek adımlar atmakla yükümlüdür. Hakim ve Savcılar Kurulu’na yapılacak atamalar üzerinde siyasi kontrol kuran Anayasa’nın 159. Maddesinde Nisan 2017’de yapılan değişiklik dahil olmak üzere, yargının yapısı ve işlevselliğine orantısız biçimde müdahil olma imkanı veren ve yargının tümden bağımsızlığını etkileyen adımların geri alınması gerekmektedir” denildi (11-13 Eylül).

18 örgüt BM’ye yazdı: İnsan hakları ve ifade özgürlüğü kuruluşu olan Article 19, 3 Eylül’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne Türkiye’de gazetecilere ve medya kuruluşlarına yönelik süregiden baskılara ilişkin endişelerini ortaya koyan, 18 kuruluşunun imzasını taşıyan bir mektup gönderdi. Üye devletlerden duruma duyarlı olmaları istenen mektupta, Article 19, P24: Platform for Independent Journalism, International Press Institute, IFEX, PEN International, German PEN, Swedish PEN, Danish PEN, English PEN, Norwegian PEN, International Federation of Journalists, European Federation of Journalists, Index on Censorship, European Centre for Press and Media Freedom, Cartoonists Rights Network International, Global Editors Network, Articolo 21, Vienna South East Europe Media Organisation (11 Eylül).

Karataş’ın davasındaydılar: Evrensel gazetesi yazarı ve EMEP MYK üyesi Yusuf Karataş’ın Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt kurmak ve yönetmek” iddiasıyla 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davayı TGS Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral, TGS avukatlarından Ülkü Şahin ve gazeteciler de izledi (11 Eylül).

Sözcü çalışanlarına destek: Sözcü gazetesinden dokuz çalışanın “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla yargılandığı davayı CHP milletvekilleri Gürsel Tekin, Turan Aydoğan, Mahmut Tanal, Ünal Demirtaş; eski vekiller Barış Yarkadaş, Umut Oran, Erdoğan Toprak ve İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu da dayanışma olarak izledi. Emin Çölaşan’ın SEGBİS sistemi ile Ankara’dan katıldığı duruşmayı CHP milletvekili Utku Çakırözer ile Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan da Ankara’dan izledi (4 Eylül).

Dışarıdaki Gazeteciler kampanyası: Dışarıdaki Gazeteciler girişimi, Cumhuriyet gazetesinin altı eski yönetici ve yazarının Yargıtay Başsavcılığı’nın beraat istediği bir dosyadan hükümlü olarak hapishanede tutulmasını ve tahliyelere kapı aralayabilecek Yargı Reformu’nun Adli Yıl açılışı sonrasına bırakılmasını “Her Gün Hayatlarından Çalınıyor” etiketiyle gerçekleştirdiği bir Twitter kampanyasıyla protesto etti (2 Eylül).

ÇGD ve Çakırözer’den Bayram mesajı: ÇGD Genel Başkanı Can Güleryüzlü ve CHP’nin gazeteci kökenli Milletvekili Utku Çakırözer, Türkiye’de çok sayıda gazetecinin Kurban Bayramı’na hapishanede girmesi nedeniyle iktidarı eleştirdi. Güleryüzlü, “Günümüz Türkiye’sinde gazeteciler, adeta mayınlı tarlada ilerlemek gibi her an bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Bunun temel nedeni, siyasi iktidarın halkın gerçekleri öğrenmesini engelleyerek, iktidarların korumaktır. Basını özgür olmayan, düşüncelerin özgürce ifade edilemediği bir toplum havası kirli, suyu bulanık bir ülke gibidir ki böyle bir ülkede özgürce birlikte yaşamak da mümkün değildir. Bir toplum önüne görmek istiyorsa, bu baskılara son vermek zorundadır” dedi. “Gazetecilerin cezaevinde bu kaçıncı bayramı?” diye soran Çakırözer ise “Bir bayram daha bittiğinde aydınlarımızın haksız, hukuksuz iddialar karşısında fikirlerini savunmak zorunda kalmasını istemiyoruz. Aslında Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğü birkaç kişinin iki dudağı arasında. İşte bu yüzden Türkiye’nin basın özgürlüğü karnesi yıllardır en alt basamaklarda… Önce tam bağımsız tam tarafsız bir yargı, sonra yargıda kapsamlı bir reform istiyoruz. Her şeyden önce gazeteciliğin ve haberin suç olarak görülmemesini talep ediyoruz” dedi (11 Ağustos).

Change.org’da “Bianet” kampanyası: Jandarma Genel Komutanlığı’nın 16 Temmuz tarihli talebiyle bianet ve 135 internet adresine erişim engeli kararı alınması üzerine Change.org adresinde “Bianet Kapatılmasın, Haber Alma Özgürlüğü Kısıtlanamaz” başlığıyla bir imza kampanyası düzenlendi (7 Ağustos)

Çizerler Musa Kart için çizdi: DİSK Basın-İş’in çağrısına yanıt veren Sefer Selvi, Paolo Lombardi, Erdoğan Karayel, İpek Özsüslü, karikatüristler, Cumhuriyet Davası’ndan mahkum edildikten sonra hükümlü olarak yeniden cezaevine konan Cumhuriyet gazetesi çizeri Musa Kart ve diğer eski yazar ve yetkilileri için çeşitli karikatürler yayımladılar (31 Temmuz).

Tepe anıldı: İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi üye ve yöneticileri, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” sloganıyla Konak’ta bulunan Eski Sümerbank önünde bir araya geldi. Eylemde 28 Temmuz 1993’te gözaltına alındıktan sonra işkence ile öldürülen Özgür Gündem Muhabiri Ferhat Tepe için adalet isteyen İHD’liler, yetkililerden faillerin ve arkadaşındaki güçlerin ortaya çıkarılmasını talep etti (27 Temmuz).

Karikatüristlerden “Kart” için eylem: Barış İçin Karikatür Çizenler (Cartooning for Peace) ve Uluslararası Karikatürist Hakları Ağı (CRNI) 26 Nisan’dan beri tutuklu eski Cumhuriyet gazetesi çizeri Musa Kart ve diğer tutuklu bulunan eski Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının serbest bırakılması için çağrıda bulundu. “Olması gerekenden üç ay daha uzun: #MUSAKARTİÇİN ÖZGÜRLÜK” başlıklı mektubun sonunda Musa Kart için Fransız Kak ve Meksikalı Antonio Rodrigues tarafından çizilmiş iki karikatür yer aldı (25 Temmuz).

Fincancı, Nesin, Önderoğlu’na destek: IPI, AB Delegasyonu, Af Örgütü, Article 19, TGS, RSF, Britanya Elçiliği, HDP Milletvekili Ahmet Şık, Norveç PEN gibi çok sayıda hak örgütü temsilcisi, gazeteci ve milletvekili, Özgür Gündem gazetesi ile dayanıştıkları için yargılanan RSF Türkiye Temsilcisi ve BİA Medya Gözlem Raporları raportörü Erol Önderoğlu, yazar Ahmet Nesin ve TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın beraat ettiği davayı dayanışma için izledi (17 Temmuz).

Ataman için kampanya: Van Cezaevi’nde 11 Nisan 2016’dan beri tutuklu, Şırnak’ta “Devletin Birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” iddiasıyla yargılanan ve ağır sağlık sorunları bulunduğu ifade edilen DİHA ajansının (KHK ile kapatıldı) muhabiri Ziya Ataman’ın serbest bırakılması için Change.org sitesinde bir imza kampanyası düzenlendi. Kampanyada, Ataman’ın mevcut cezaevi koşullarında tedavisinin yapılmadığı ve adil yargılama hakkının ihlal edildiği ifade edildi (10 Temmuz).

Raporlar

İfade Özgürlüğü Derneği ‘Engelli Web 2018 Raporu’na göre, 2018 yılında en çok haberi engellenen haber sitesi kategorisinde 204 haberle Sözcü gazetesi ilk sırada, 196 haberle Cumhuriyet ikinci sırada, 190 haberle Hürriyet gazetesi üçüncü sırada yer alıyor. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye’de yerel gazeteciliğe odaklanan saha çalışmasının sonuçlarını, Türkiye Gazeteciler Sendikası’na bağlı TGS Akademi’de düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı.

Türkiye, RSF’nin 2019 Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması’nda, 180 ülke içerisinde 157. Sırada gösteriliyor. ABD merkezli Freedom House (Özgürlük Evi) düşünce kuruluşu, Türkiye’yi “özgür olmayan ülkeler” kategorisinde sunuyor.

IPI’dan “kaliteli gazetecilik” raporu: Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Türkiye’de yerel gazeteciliğe odaklanan saha çalışmasının sonuçlarını, Türkiye Gazeteciler Sendikası’na bağlı TGS Akademi’de düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı. Basın toplantısında konuşmacı olarak TGS Örgütlenme Sekreteri Mustafa Kuleli, IPI Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Kadri Gürsel, IPI Direktörü Barbara Trionfi ve IPI Ulusal Komite Başkan Yardımcısı ile rapor yazarı Emre Kızılkaya yer aldı. Etkinlikte Kuleli, “Biz siyasi parti değiliz. Siyasi aktivist de olmamalıyız. Gazetecilik bir meslektir. Türkiye’de bunlar birbirine çok karışmış durumda. Türkiye’deki kaliteli gazetecilik sorununu bunlar oluşturuyor. Solcu ve aktivist isen iyi gazeteci sayılıyorsun. Bence alakası yok. İyi solcu olmak iyi gazetecilik getirmiyor” dedi (16 Temmuz).

İnternet sansürü raporu: İfade Özgürlüğü Derneği ‘Engelli Web 2018 – Türkiye’den erişime engellenen web siteleri, haber ve sosyal medya içeriklerinin analiz raporunu yayımlandı. Rapora göre 2018 yılı içinde en çok haberi engellenen haber sitesi kategorisinde 204 haberle Sözcü gazetesi ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 196 haberine erişim engeli gelen Cumhuriyet, üçüncü sırada ise 190 habere getirilen engel ile Hürriyet gazetesi yer alıyor. Rapor, Sözcü’nün 23, Cumhuriyet’in 22 ve Hürriyet’in de 67 engellenen haberi web sitesinden kaldırdığını da gösteriyor (3 Temmuz).

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlardan

Türkiye iktidarı, tutuklu gazeteciler meselesini çözmeye yanaşmadıkları gibi sorunu, örneğin yurtdışında her gündeme geldiğinde, rakamlara indirgeme yoluna girerler. New York’ta, FOX News’e konuk olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sunucu Bret Baier’ın buna dair sorusunu, “Şu an sizin verdiğiniz rakamlar da çok hayali rakamlar” şeklinde yanıtladı. “Biz basını daha özgür çoğulcu Türkiye arzu ediyoruz. Türkiye ne basın özgürlüğünden ne de milli güvenliğinden ödün verebilir” diyen Erdoğan, Gezi sürecinde “yalan haberler” ile özellikle de gençlerin galeyana getirilmeye çalışıldığını savundu.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün Yargı paketini kamuoyuna sunma biçimi de, basın ve ifade özgürlüğünde çok kapsamlı sorunları hafife alacak bir tarzdaydı: “Yargı reformunda birinci paketimiz düşünce ve ifade özgürlüğünü daha da güvenceye alıcı, tutuklamadaki keyfiliği, uygulamadaki farklılığı ortadan kaldıran düzenlemeler içeriyor”.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kapsamında kurulan Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanlığının Başkanı Fahrettin Altun, Evrensel gazetesi dahil bazı kurumların çalışanlarına basın kartı ambargosu uygulandığı iddialarıyla ilgili “karalama operasyonu” dedi. Altun, Emine Bulut’un vahşice katledilmesini, “şiddeti grafikleştiren habercilik türü” ile açıkladı: “Bu süreçte medyayı sorumlu ve etik yayıncılığa davet ediyor; cinayeti meşrulaştırıcı nitelikte ifadelerden, kurbanı suçlayan, faili savunan ve şiddeti grafikleştiren habercilik türünden kaçınmaları çağrısında bulunuyoruz”.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise, PKK yöneticilerinden Cemil Bayık’ın yazısını yayımlayan Washington Post gazetesini “Bu büyük bir skandaldır” sözleriyle eleştirdi.

Erdoğan’dan “hayali rakamlar”: “(Dünyanın her yerinden fazla tutuklu gazeteci sizin ülkenizde var. Bunu neden yapıyorsunuz?). Son kararı ben vermem, son kararı yargı verir. Şu an sizin verdiğiniz rakamlar da çok hayali rakamlar, onu da söyleyeyim. Bu kadar gazeteci içerde falan böyle bir şey yok. Bunları biz çok gazetecilerden, Türkiye’ye gelenler oldu, onlara bizzat bunları belgeleriyle gösterdik, anlattık falan ama uydurma rakamlarla ülkemize geliyorlar, bunları söyleyip geçiyorlar.” (Birleşmiş Milletler (BM) 74. Genel Kurulu sebebiyle bulunduğu New York’ta, FOX News’e konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Special Report” sunucusu Bret Baier’ın Türkiye’de tutuklu gazeteciler, Suudi Arabistan’a yapılan saldırı gibi sorularına yanıt verdi, 26 Eylül).

Bakan Gül’den “reform” açıklaması: “Yargı reformunda birinci paketimiz düşünce ve ifade özgürlüğünü daha da güvenceye alıcı, tutuklamadaki keyfiliği, uygulamadaki farklılığı ortadan kaldıran düzenlemeler içeriyor… İnfazın ertelenmesi konusu af değil. İnfaz sürelerini masaya yatırdık, alternatifler var. Meclis alternatifler üzerinden en doğrusunu seçecektir. (Soruşturma safhasındaki tutuklulukta azami süreye ilişkin) İlk pakette, birinci pakette olmasını bekliyoruz. Asliye cezada, ağır cezada, terör, örgütlü suçlarda ne olacak diye bir taslak çalışıldı” ifadesini kullandı. Kadına yönelik şiddete de değinen Gül, bu konuda gelen talepleri değerlendirdiklerini, çalışma yaptıklarını, kanun anlamında da önerilerinin olacağını anlattı (Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Ankara Hakimevi’nde yargı muhabirleriyle bir araya geldi ve Yargı Reformu Strateji Belgesine dair soruları yanıtladı; 6 Eylül).

Erdoğan’ın “Gezi”si: Türkiye’nin ekonomide rekorlar kırdığı, faizlerin en düşük seviyelere ulaştığı, IMF’ye borcumuzun sıfırlandığı bir dönemde önce ağaç bahanesi ile Gezi olaylarının fitili ateşlendi. Kimi sözce sanatçılarında merkezinde olduğu bu olaylarla ülkemizin sokakları karıştırılmak istendi. Bilhassa sosyal medya Gezi olaylarında bir provokasyon üssü olarak kullanıldı. Ülkemizle alakası olmayan nice yalan haberlerle özellikle de gençlerimiz galeyana getirilmeye çalışıldı. Esnafımızın malı yağmalandı, belediye otobüsleri yakıldı. Bundan başarı elde edemeyince 17-25 Aralık’ta bu sefer farklı bir yol denediler yargı ve emniyet içindeki FETÖ’cüler eliyle hükümete darbe girişiminde bulundular. Biz basını daha özgür çoğulcu Türkiye arzu ediyoruz. Türkiye ne basın özgürlüğünden ne de milli güvenliğinden ödün verebilir (Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştu; 29 Ağustos).

Altun “art niyetli” buldu: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kapsamında kurulan Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanlığının Başkanı Fahrettin Altun, aralarında Evrensel gazetesinin de olduğu bazı kurumların çalışanlarına basın kartı ambargosu uygulandığı iddialarını “karalama operasyonunun ürünü” olarak niteledi: “Tüm süreç, Basın Kartı Yönetmeliği bağlamında yürütülmüştür ve yürütülmektedir. Varsayımlar, çelişkiler, muğlak cümleler, asılsız ve delilsiz iddialarla gündemi meşgul etmek politik mühendisliktir, art niyetli çabalardır” (28 Ağustos).

Saray’dan “Emine Bulut” açıklaması: “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Emine Bulut’un vahşice katledilmesinden dolayı derin bir üzüntü duymuş, bu üzüntüsünü ilgili kamu görevlileriyle paylaşmış, failin hak ettiği cezayı alması ve kadına yönelik şiddetle mücadele noktasında gerekli adımların atılması için yetkilileri göreve çağırmıştır. Bu süreçte medyayı sorumlu ve etik yayıncılığa davet ediyor; cinayeti meşrulaştırıcı nitelikte ifadelerden, kurbanı suçlayan, faili savunan ve şiddeti grafikleştiren habercilik türünden kaçınmaları çağrısında bulunuyoruz” (Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Emine Bulut cinayetiyle ilgili açıklama yaptı; 23 Ağustos).

Bahçeli’den “Hukuka aykırı” teşvik: “Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararıyla hakkın doğasına zarar vermiştir. Terörün, terör destekçiliğinin, devlete katliamcı iftirasının tanımı hezimettir, zillettir, rezalettir, hıyanettir. Geldiğimiz bu aşamada Anayasa Mahkemesi’nin bu hak ihlali kararına ilk derece mahkemesinin riayet etmemesi adaletin ruhuyla çelişmeyecektir. Hakkı inkâr eden, hakikate dirsek çeviren, halka zulmeden bir alçalmanın hakkı da yoktur, hukuku da yoktur. Var diyenlerin bu milletin arasında yeri olmayacaktır (MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin açıklama yaptı; AYM’nin Barış Akademisyenlere ceza verilmesini ihlal gören kararını eleştirdi; 9 Ağustos).

Kalın’dan Washington Post’a tepki: “Washington Post gazetesinin bugünkü nüshasında terör örgütü mensubu bir kişinin yazısını yayımlaması, büyük bir skandaldır. ABD ve AB’nin terör örgütleri listesinde olan ve ABD yönetiminin başına ödül koyduğu bir teröriste sayfalarını açan Washington Post, açıkça terör propagandası yapmakta ve ABD yasalarını da çiğnemektedir. Bunun basın ve ifade özgürlüğü ile izah edilmesi mümkün değildir.. “Bu durum, El-Kaide yahut DEAŞ terör örgütünün bir mensubuna gazete yazısı yazdırmaktan farksızdır. Bir terör örgütünün başını Kürtlerin temsilcisi gibi göstermek, her şeyden önce Kürtlere yapılmış bir hakarettir. Türkiye, terörün her türüne ve onun destekçilerine karşı kararlılıkla mücadele vermeye devam edecektir.”  (Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Washington Post gazetesinin PKK yöneticilerinden Cemil Bayık’ın yazısını yayımlamasına sert tepki gösterdi; 4 Temmuz).

İşten “Çıkarmalar/Ayrılmalar”

Temmuz-Ağustos-Eylül 2019 döneminde, Demirören Grubu’ndan Türk Medya Grubu’na, Yeni Şafak’tan Cumhuriyet ve Artı Gerçek’e kadar birçok farklı editoryal çizgiden yayın kuruluşu, toplam 31 köşe yazarı, yazı işleri personeli veya çalışanıyla iş akdini feshetti.

Daha önce yazılarını yayınlamadığı Kemal Öztürk ve Özlem Albayrak ile yollarını ayıran Yeni Şafak, biri Faruk Aksoy olmak üzere iki yazarla daha ayrılık kararı aldı. Cumhuriyet gazetesi, ekonomik krizi gerekçe göstererek, Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral, doğum izninde olan muhabir Ceren Çıplak Drillat dahil 15 kişinin işine son verdi. Ankara’dan ekonomi dünyası ve ekonomi bürokrasisiyle ilgili yazılarıyla bilinen Hürriyet gazetesi yazarı Erdal Sağlam gazetesinden ayrıldı. Artı Gerçek sitesi, Kürt Sorunu’na dair eleştirilerde bulunan gazeteci-yazar Murat Aksoy ile yollarını ayırdı.

Geçen yılın aynı döneminde en az 85 gazeteci, köşe yazarı veya yazı işleri personeli işten çıkarıldı ya da bağlı bulundukları medya grubunun el değiştirmesi nedeniyle işte ayrılmaya itilmişti.

2018 yılının tamamı için ise işten çıkarılanlar veya programları sonlandırılanların sayısı 157 idi.

TV’ler Bayülgen’e kapalıydı: Bir zamanlar televizyonun popüler simalarından olan Okan Bayülgen, Ekşi Sözlük’ün YouTube hesabı olan “pena”da sözlük yazarlarının sorularını yanıtlarken “Televizyona neden döndünüz?” ve “Neden AKP’ye yanladın” sorularıyla karşılaştı; cevabı da şu oldu: “Yandaş mı oldun? Bu sorunun sorulması bile saçma. Çok üzer beni bu. Nasıl yanlayabilirim? 2 yılın üzerinde yaptığım bütün işlerde uzak bırakılmamın nedeni, hiçbir zaman yanlayamayacaklarım” (23 Eylül).

Yeni Şafak’ta dört kalemin yazılarına son: Daha önce yazılarını yayınlamadığı Kemal Öztürk ve Özlem Albayrak ile yollarını ayıran Yeni Şafak, iki yazarla daha ayrılık kararı aldı. Faruk Aksoy, sosyal medyada yaptığı paylaşımda kararı, “8 Ekim 2015 tarihinde yazmaya başladığım Yeni Şafak gazetesindeki yazılarım bugün itibarıyla sonlandırılmış… Hayırlısı…” diyerek duyurdu. Gazetenin yazılarına son verdiği bir diğer isim Serdar Tuncer de, “Az önce aldığım bir haberle Yeni Şafak gazetesinde yazılarıma son verildiğini öğrendim. Güzel bir yolculuktu, buraya kadarmış. Nasip…” mesajını paylaştı. Albayrak da, yazısının yayımlanmaması üzerine yazılarına son vermek zorunda kaldığını, sosyal medya hesabından paylaşmıştı: “Dün gazeteye gönderdiğim ekteki yazı yayınlanmadı. Bu, gazetenin yayın politikası ve benim görüşlerimin çelişmesiyle başlayan sorunların son halkasıydı. Bu şartlarda devam etme imkanı kalmadığından yazılarıma son veriyor, Yeni Şafak’la yolumu ayırıyorum. Duyurulur” (11- 14 Eylül).

Cumhuriyet’te 15 işsiz: Cumhuriyet gazetesinde aralarında Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral, doğum izni devam eden muhabir Ceren Çıplak Drillat ve Ankara bürosundan Şeyma Paşayiğit’in de olduğu 15 kişinin gazetedeki görevlerine son verildiği öğrenildi. Cumhuriyet.com.tr. Genel Yayın Yönetmeni Cüneyt Muharremoğlu’nun ise işten çıkarmalara tepki amacıyla istifa ettiği belirtiliyor. Aynı zamanda Türkiye Gazeteciler Sendikası Diyarbakır Temsilcisi Oral, gelişmeyi Twitter’dan şöyle duyurdu: “Sevgili arkadaşlar, biraz önce Cumhuriyet Gazetesi Personel Servisi’nden aldığım bir telefona göre, bugün itibarıyla işten çıkarılmış bulunmaktayım. Bildiğiniz münhal kadrolar varsa iş arıyorum…” (2 Eylül).

Aksoy’un işine son: Diyarbakır, Van ve Mardin Belediye Başkanlıklarına kayyum atamasında sonra “Kayyum atanmasında hedef HDP mi?”, “HDP’ye sahip çıkmanın anlamı ya da HDP’nin sorumluluğu” ve “Olanı açıklamaya değil anlamaya ihtiyacımız var” başlıklı yazıları kaleme alan gazeteci-yazar Murat Aksoy’un Artı Gerçek sitesiyle iş ilişkisi, 27 Ağustos tarihli “Şiddetin değil siyasetin yanındayım” yazısının yayınlandıktan bir saat sonra “maddi hata” gerekçe gösterilerek kaldırılmasının ardından son buldu. Aksoy, daha sonra yönetimin tasarrufuyla Artı TV’deki programının da sona erdiğini ifade etti. Aksoy, “PKK’yı eleştirince yazılarına son verilmiş” diyerek Twitter’dan tepki gösterenlerle “Ayrılma nedeni bu değil. Böyle bir çıkarım orada çalışan arkadaşları zora sokmaktan başka işe yaramaz. Ben HDP’nin siyasete daha çok sahip çıkmasını arzu ettim ve yazdım” şeklinde bir mesajı paylaştı (29 Ağustos).

24 TV’de beş işsiz: Star, Akşam ve Güneş gazeteleriyle 24 TV’yi bünyesinde bulunduran TürkMedya’da geniş çaplı tenkisat başladı. 24 TV’de “Analiz-Sentez” programının sunucusu Zeliha Saraç ve “Uyandırma Servisi” programının sunucusu Ersoy Dede’nin görevine son verildi. Aynı kanal, gece editörü Muhammet Özcan, Gece Moderatörü Serkan Bayan ve şef yönetmen Murat Karahan’ı da işten çıkarıldı (16 Ağustos).

Demirören Grubu’nda beş ayrılık: Yaklaşık bir buçuk yıl önce getirildiği görevinden ayrıldığı açıklanan Demirören Medya Grubu CEO’su Mehmet Soysal, Gruba ait yayınların künyesinden çıkarıldı. CNN Türk TV genel müdürü Bora Bayraktar, DHA Genel Müdürü Salih Zeki Sarıdanişmet, Hürriyet Dijital İçerik Direktörü Bülent Ayanoğlu ve CNN-Türk Haber Koordinatörü İrfan Sapmaz’ın yakın zamanda görevden alınmasının ardından Soysal’ın da görevinden ayrıldığı duyurulmuştu. Soysal ayrılık için, “Kendi isteğimle icra kurul başkanlıklarını bıraktım. Hürriyet gazetesi yazarı ve yönetim kurul üyesi olarak devam ediyorum. Hepsi bu. Son dört aydan beri isteğim böyleydi” demişti (13 Ağustos).

Sağlam’dan zorunlu istifa: Ankara’dan ekonomi dünyası ve ekonomi bürokrasisiyle ilgili yazılarıyla bilinen Hürriyet gazetesi yazarı Erdal Sağlam, yaklaşık iki yıldır Demirören Grubu’nun eline geçen gazetesinden ayrıldı. Sağlam, Twitter üzerinde istifasını, “Artık yazmak için uygun zemin kalmadığı gerekçesiyle bugün itibariyle Hürriyet’ten ayrılmış bulunuyorum. Bu süreçte olumlu-olumsuz eleştirileriyle katkı veren okuyucularıma ve tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yeni mecralardan buluşmak üzere…” sözleriyle paylaştı (5 Temmuz). (SON)

Sayfa Başı