MEDYA GÖZLEM VERİTABANI
ENGLISH
BİA MEDYA GÖZLEM / OCAK-ŞUBAT-MART 2019
Gün Gün Üç Aylık Medya/İfade Özgürlüğü İhlalleri - Tam Metin
2019 1. Çeyrek Medya Gözlem Raporu - Tam Metin
Erol Önderoğlu - Bia Haber Merkezi 02/05/2019

BİA Medya Gözlem Raporu, 2019 Ocak-Şubat-Mart  233 gazeteci ve medya temsilcisinin toplam 10 ağırlaştırılmış müebbet, 1 müebbet, 2 bin 552 yıl 10 ay hapis ve 3 milyon 928 bin TL maddi veya manevi tazminat cezası istemiyle yargılandığını gösteriyor, yaygın sansür ortamını örnekliyor.

Son üç ayda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle toplam dokuz gazeteci toplam 46 yıl 8 ay hapisle yargılandı; biri aklanırken 3’ü toplam 28 bin TL mahkum edildi. Ahmet Sever’e dava yeniydi. Gazeteci Perihan Mağden iki ayrı dosyadan da mahkum edilmiş oldu.

Gazetecilere TCK’nın 299. Maddesinden açılmış altı soruşturma (Hasan Cemal, Fatih Portakal, Alican Uludağ, Berivan Bila, Nurcan Gökdemir ve Deniz Varlı) sürerken biri (Levent Gültekin) takipsizlikle sonuçlandı. Böylece, sadece son üç aylık dönemde 16 gazeteci Erdoğan’ın sanığı ve şüphelisi oldu.

Türkiye’de 106 gazeteci, gazetecilik ve politik davalar kapsamında 1 Nisan’a hapishanede girdi. 2019’un Ocak-Şubat-Mart döneminde birçok ceza dosyası ya karar aşamasına geldi ya da sonuçlandı: Hapisteki 106 kişiden 41’i hükümlü 30’u halen yargılanıyor; 22’sinin  dosyası İstinaf Mahkemesi’nde. Mart sonu itibarıyla 13 gazeteciyle ilgili soruşturma halen sürüyordu.

66 gazeteci “FETÖ/PDY” operasyon ve yargılamaları kapsamında hapiste. 31 kişi de Kürt medyası ve Kürt sorunu kapsamına giren şartlar dahilinde hapishaneye gönderilenlerdi.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de İstanbul Şişli’deki gazetesi önünde öldürülmesi İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, uzun süredir tanık dinleme aşamasında bulunuyor. Dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, Yüzbaşı Muharrem Demirkale ve Fox TV haber müdürü Ercan Gün’ün tutuklu yargılandığı 85 sanıklı davada, 11, 12 ve 13 Haziran’da görülecek duruşmada dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler ve dönemin MİT görevlileri dahil 12 kişinin dinlenmesi bekleniyor.

Kürt aydını ve gazeteci Musa Anter’in 1992’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada, ne “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ı bulabildi, ne de İsveç’te yaşayan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdülkadir Aygan’ın dört yıldır ifadesini alabildi. Son bilgilere göre, kanser tedavisi gördüğü söylenen “Yeşil”in SGK kaydı yok; bu kişi 1996’da Eymür ile görüşmek için bir MİT’çiyle bağlantı kurdu. Mahkeme, sanıklar Muhsin Gül, Mehmet Zahir Karadeniz, Fethi Çetin ve Mahmut Yıldırım’ın yakalanmasını bekliyor. 3 Temmuz’da görülecek duruşmada, Hüseyin Oğuz’un beyanında bahsettiği Berdan Akdağ tanık olarak dinlenecek.

Kırklareli’nde gazeteci Haydar Meriç’in, Fethullah Gülen’ı eleştiren kitap yazacağını açıklamasından sonra kaçırılması, cesedinin 18 Haziran 2011’de Düzce Akçakova kıyılarında bulunmasıyla ilgili cinayet davası Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. Emniyet müdür ve personeli ile örgüt lideri Fethullah Gülen’in de bulunduğu 40 sanık yer alıyor.

İstanbul Başsavcılığı, Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu’nda 2 Ekim’de öldürüldüğü ortaya çıkan ancak cesedine altı aydır ulaşılamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili soruşturmasını sürdürüyor. İnterpol Türkiye’nin başvurusuyla cinayette adı geçen 20 kişiyle ilgili Kırmızı Bülten çıkarırken, sorumluları Türkiye’ye iade etmeye yanaşmayan Suudi Arabistan “idam” talebiyle yürüttüğü yargılamada üç duruşma gerçekleştirdi. Uluslararası gazeteci ve hak kuruluşları ise, Birleşmiş Milletler örgütünü soruşturma konusunda sorumluluk almasını talep etti. BM Yargısız İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callarmard cinayetle ilgili Türkiye’ye ilk ziyaretini gerçekleştirdi.

BİA Medya Gözlem Raporu’nda “öldürülen gazeteciler”, “hapisteki gazeteciler”, “saldırı, tehdit ve engellemeler”, “cezasızlık / hak aramaları”, “soruşturmalar, açılan-süren davalar, kararlar”, “hakaret, kişilik hakları ve tazminat davaları”, “yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar”, “Anayasa Mahkemesi”, “AİHM” ve “RTÜK” gibi bölümler yer alıyor.

Gazeteci Cinayetleri / Yargılama

Cemal Kaşıkçı cinayeti

Cinayet zanlıları için Kırmızı Bülten: Türkiye,Washington Post gazetesi yazarıSuudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda 2 Ekim 2018’de öldürülmesiyle ilgili soruşturmayı sürdürüyor. Türkiye, cinayet timini kapsayan 20 kişiye yönelik İnterpol düzeyinde Kırmızı Büten çıkarılmasını sağlarken, sorumluları Türkiye’ye iade etmeye yanaşmayan Suudi Arabistan “idam” talebiyle yürüttüğü yargılamada üç duruşma gerçekleştirdi. Türkiye, zanlılarla ilgili, TCK’nın 81 ve 82/1-a-b maddelerinde düzenlenen ‘tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet ederek kasten öldürme’ suçundan soruşturma yürütüyor 

Kaşıkçı’nın cesedi yakılmış: Al Jazeera Arabic’in Türkiyeli yetkililere dayanarak hazırladığı belgeselde, Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda öldürüldükten sonra vücut parçalarının içinde bulunduğu inanılan torbaların, Suudi Konsolosun ikamet ettiği evine nakledildiği, cesedin evin bahçesinde bulunan büyük fırında yakıldığı aktarıldı. Belgeselde, Arabistan’dan cinayet için gelen 15 kişilik infaz ekibinin içinde yüksek lisans tezini “Kemikten elde edilen DNA analizi” üzerine yapan Suudi İçişleri Bakanlığı Adli Tıp Uzmanı 47 yaşındaki Tabip Yarbay Salah Mohammed A. Tubaigy’in de bulunduğu belirtilmişti (6 Mart).

Emniyetten Kaşıkçı raporu: İstanbul Emniyet Müdürlüğünce yayımlanan 2018 yılı faaliyet raporunda, Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin “Belki de Hatice Cengiz nişanlısı gibi o vahşetin ikinci kurbanı olacaktı” ifadelerine yer verildi. Ayrıca cinayetin ardından Kaşıkçı’nın kıyafetlerini giyen dublörün konsolosluktan çıktığı ve yanında beyaz bir poşet taşıyan işbirlikçinin olduğu ifade edildi. Emniyet yetkilileri, Kaşıkçı’nın infaz edildikten sonra parçalanmış cesedinin yakılmış olabileceği ihtimali üzerinde duruyor (14 Şubat).

BM Raportörü Kaşıkçı için Türkiye’de: Cemal Kaşıkçı cinayeti soruşturması kapsamında Türkiye’ye gelen Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’la görüştükten sonra İstanbul’daki Suudi Konsolosluğu’nda inceleme yapmak istedi ancak binaya giremedi. Konsolosluğun çevresini gezip bilgi alan Callamard, “Konsoloslukta incelemelerde bulunmak için Suudi yetkililere geç haber verdik. İsteğimizi değerlendirmeleri için onlara biraz zaman vermemiz gerekiyor. Otoritelerden içeriye girmemiz için izin istiyoruz” dedi. Callamard ve ekibi Kaşıkçı cinayetiyle ilgili hazırlayacakları raporu Haziran’da BM İnsan Hakları Konseyi’ne sunulacak (27-30 Ocak).

Türkiye Kaşıkçı için uluslararası soruşturma isteyecek: Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ile ilgili konuşan Çavuşoğlu, “Kaşıkçı davasında ilkeli davrandık. İlkeli olduğu kadar akıllı ve stratejik davrandık. Çünkü bu cinayetin aydınlatılmasıyla ilgili zorlukları biliyoruz. Biz bir taraftan elimizdeki bilgileri, belgeleri, delilleri herkesle paylaşırken diğer taraftan ne olduğunu bilemediğimiz, göremediğimiz ve hiç bilgi paylaşımının yapılmadığı bir Suudi Arabistan’ı gördük. Cinayeti işleyenler orada. Şimdi önümüzdeki günlerde uluslararası soruşturma için hazırlıklarımızı yaptık, gerekli adımları atacağız. Bizim stratejimiz sayesinde Suudi Arabistan cinayeti itiraf etmek zorunda kaldı” ifadelerini kullandı (Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gençlik Meclisi’nde gündeme ilişkin ve bu arada Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili açıklamalarda bulundu, 22 Ocak).

Hrant Dink Cinayeti

12 yıllık Dink davası hala tanıklarda: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de İstanbul Şişli’deki gazete önünde öldürülmesiyle ilgili dönemin kamu ve güvenlik görevlilerine yönelik açılan davanın 90. duruşmasında, döneminde İstanbul Jandarma İstihbarat TİM Komutanı olarak görev yapan Yüzbaşı Muharrem Demirkale ve Fox TV haber müdürü Ercan Gün’ün tahliyesine karar verdi. Ancak savcılık karara itiraz edince, “örgüt üyeliği” suçlamasıyla zaten başka dosyalardan tutuklulukları bulunan iki sanığın tahliyesi gerçekleşemedi. 85 sanıklı Dink davasında, Demirkale ve Ercan Gün dışında dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer de tutuklu yargılanıyor. 12 ve 13 Mart günlerinde görülen duruşmalarda dönemin İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Yardımcısı Celal Sel, Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Vedat Yavuz, İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Yardımcısı Celal Sen ve Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Vedat Yavuz dinlendi. Davanın 11, 12 ve 13 Haziran’da görülecek duruşmaları için, dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler ve dönemin MİT görevlileri dahil 12 kişinin (Adem Sağlam, Mustafa Kuletaş, Muhammet Kırmacı, Emre Altuntaş, Recep Koçpınar, Muhammet Bulgur ve Adem Polat vs) dinlenilmesine karar verdi (12-13-14 Mart).

Musa Anter Cinayeti

Dava “Yeşil” ve Aygan’ı bekliyor: Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Kürt aydını ve gazeteci Musa Anter’in 1992’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada, ne “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ı bulabildi, ne de İsveç’te bulunan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdülkadir Aygan’ın dört yıldır ifadesini alabildi. Son duruşmada Mahkeme Başkanı Şükrü Onat Tekinalp, “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın kanser hastası olduğu yönündeki iddialara dayalı olarak tedavi görüp görmediğinin sorulduğu SGK’nin, Yıldırım’a ait sağlık kaydına rastlanmadığını bildirdiğini açıkladı. Tekinalp, sanıklardan Mahmut Yıldırım ile Kasım 1996’da telefonla görüştüğü bildirilen emekli bir MİT mensubunun yazılı beyanını dosyaya koydu.

MİT görevlisi, beyanında, Yeşil’in Eymür ile görüşmek için bağlantıya geçtiğini, bu durumu da Eymür’e ileteceğini bildirdiğini savundu. Emekli astsubay Hüseyin Oğuz, İzmir’den video konferans sistemi üzerinden tanık sıfatıyla ifade verdi. Oğuz, “Aygan, bir televizyon kanalında gerçekleşen programa bağlandığı sırada o gün yanında ‘Celil’ kod Aytekin Özel, ‘Yeşil’ kod Mahmut Yıldırım ile beraber Anter’i kendilerinin kaçırdığını ve infaz ettiklerini açıkça söylemiştir. Hatta yanında bulunan Orhan Miroğlu’nu da öldü diye bıraktıklarını söylemiştir” dedi.

Sanıklardan Savaş Gevrekçi’yi Jandarma Okullar Komutanlığı’ndaki eğitiminden tanıdığını dile getiren Oğuz, “Gevrekçi ile görev anlayışımız tamamen ters” diye konuştu. Hüseyin Oğuz, Gevrekçi’nin JİTEM’de görev yaptığını iddia etti, ancak dava konusu olaylara katılıp katılmadığını bilmediğini söyledi. Mahmut Yıldırım’ın kimliğini kendisinin tespit ettiğini; Yıldırım’ın, Elazığ, Dersim ve Diyarbakır’da birçok eylemi kişisel olarak gerçekleştirdiğini ve JİTEM adına cinayetler işlediğini belirten Oğuz, Anter ve Miroğlu’na yönelik saldırının da JİTEM tarafından yapıldığını açıkladı.

Anter Ailesi’nin avukatı Selim Okçuoğlu, Adalet Bakanlığı ve MİT’i yargı sürecinin önünü tıkamakla suçlamıştı. Okçuoğlu, Aygan’ın İsveç’ten ifadesinin istinabe yoluyla alınamamasını “işlemlerin Adalet Bakanlığında takılıp kalması”na bağlamıştı. Mahkeme heyeti, sanıklar Muhsin Gül, Mehmet Zahir Karadeniz, Fethi Çetin ve Mahmut Yıldırım hakkındaki yakalama emirlerinin infazını bekliyor. Heyet, bazı bilgilerin dosyaya kazandırılması için müzekkereler yazılmasına, bugün dinlenen Hüseyin Oğuz’un beyanında bahsettiği Berdan Akdağ’ın tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Gelecek duruşma 3 Temmuz’da (20 Mart).

Haydar Meriç Cinayeti

Meriç cinayetine dava: Kırklareli’nde gazeteci Haydar Meriç’in, Fethullah Gülen’ı eleştiren kitap yazacağını açıklamasından sonra kaçırılması, cesedinin 18 Haziran 2011’de Düzce Akçakova kıyılarında bulunmasıyla ilgili cinayet davası Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. Emniyet müdür ve personeli ile örgüt lideri Fethullah Gülen’in de bulunduğu 40 sanık yargılanıyor. Suçlamalar arasında, “Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek”, “silahlı terör örgütüne üye olma”, “hukuku aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek”, “darbecilik” de yer alıyor (29 Mart).

Hapis gazeteciler

(BİA Medya Gözlem Raporu, bundan böyle tutuklu gazeteciler listesine yer vermiyor. )

106 mahpus: 41 hükümlü, 30 sanık, 22 mahkum, 13 şüpheli

Türkiye’de 106 gazeteci, gazetecilik ve politik davalar kapsamında 1 Nisan’a hapishanede girdi. Ocak-Şubat-Mart döneminde birçok ceza dosyası ya karar aşamasına geldi ya da sonuçlandı: Hapishanedeki 106 kişiden 41’i hükümlüyken 30’u halen yargılananlardan oluşuyordu; 22’si mahkum edilip dosyasını İstinaf Mahkemesi’ne taşırken 13’üyle ilgili soruşturma halen sürüyordu.

Olağanüstü Hal’in (OHAL) ilan edildiği 20 Temmuz 2016’dan bugüne kadar “Fethullah Terör Örgütü /Paralel Devlet Yapılanması – FETÖ/PDY” ile bağlantılı operasyonlar kapsamında tutuklanan 64 gazeteci ve medya temsilcisi 1 Nisan itibariyle cezaevindeydi. Bunlardan ikisi, daha önce tutuklanmış oldukları halde, darbe girişimi sonrası “FETÖ” davalarına dahil edildi.

Cezaevinde bulunanlardan 31’i Kürt medyası çalışanları veya Kürt Sorunu kapsamına giren şartlar dahilinde hapishaneye gönderilenlerdendi.

Eleştirel medyaya çalışan veya iktidara yakın medyanın odağından uzaklaşan köşe yazarları, muhabirler, araştırmacı gazeteciler, 2018 yılı gibi 2019’un Ocak, Şubat ve Mart aylarında, kendilerini “açık hapishane”de buldu: Mahpusluk, şartlı tahliye, gizli soruşturma, adli kontrol (yurtdışı yasağı, imza yükümlülüğü), gazeteciye yasak bölge vs… Bu uygulamaya, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), Türk Ceza Kanunu veya Terörle Mücadele Kanunu’nun kapsam veya pratik itibariyle siyasi otoriteyi tatmin edecek biçimde hayata geçirilmesi neden oldu.

Medya temsilcileri, “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten “terör örgütü propagandası”na, “darbeye destek”ten “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım”a kadar onlarca gerekçeyle pek kolay tutuklanabiliyor; gizli tutulan soruşturma dosyalarının bilgisiyle oto-sansüre itilebiliyorlar; haklarında ceza davaları açılmadan veya açıldıktan sonra pasaportlarına el konulabiliyor; tahliye edildikten sonra da uzun süreler için yurtdışına çıkış yasağı ile sınırlandırılıyorlar veya karakolda imza verme yükümlülüğü altında tutulabiliyorlar. Buna; yayımlanan haberlere karşılık olarak sarı basın kartlarının iptali veya yenilenmemesi gibi idari yaptırımlar da eklendiğinde mesleği “düşünceyi hapsetmeden” icra etmek, daha da bir olanaksız hale gelebiliyor.

Tutuklamalar

Tutuklama ve tahliye: Gazeteci Salih Turan, sosyal medyada ‘terör örgütü propagandası’ yaptığı iddiasıyla tutuklandı. Evinde bulunan telefon, bilgisayar gibi tüm cihazlarına da el kondu. İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, ertelemeli 1 yıl 3 ay mahkumiyet kararıyla tahliye oldu. Serbest gazeteci. Daha önce Amerika’nın Sesi, Sputnik’te çalıştı, TRT Kurdi’ye çeviriler yaptı.  (12 Şubat, 21 Mart). 

Özcan tutuklandı: Zafer Özcan Manisa’nın Akhisar ilçesinde düzenlenen “FETÖ” operasyonunda  gözaltına alınıp tutuklandı. İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği ve İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği’nce hakkında yakalama emirleri bulunduğu, geçmişte Zaman ve Bugün gibi gazeteleri ile Aksiyon dergisinde muhabirlik, editörlük ve müdürlük yaptığı ifade edilen Özcan’ın sahte kimlikle yakalandığı iddia edildi (8 Mart).

Ababey tutuklandı: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi kapatılan Karşı gazetesi 11 çalışanını “FETÖ üyeliği” ve “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla yargıladığı davada eski gazete sahibi Turan Ababey’i 4 yıl 2 ay hapse mahkum ederek duruşmada tutukladı. CHP İstanbul milletvekili (2015-2018) Eren Erdem de bu davada tutuklu yargılanıyor (1 Mart).

Ayşe Düzkan hapiste: Feminist gazeteci Ayşe Düzkan dayanışma kapsamında bir günlük genel yayın yönetmenliğini yaptığı Özgür Gündem gazetesinde çıkan haberlerden 18 ay hapis cezasına mahkum edildi. “Örgütü propogandası”na dayandırılan cezası onanınca Çağlayan Adliyesi’ne gelen Düzkan, cezasının infaz edilmesi için İstanbul Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Gazeteci, adliye önünde, “Özgür Gündem’le dayanışmayı sadece basın özgürlüğü olarak değil barış talebine sahip çıkmak anlamında da gerçekleştirdim. Moralim iyi görüşmek üzere” dedi (29 Ocak).

Erdem tahliye olamadı: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ’ye yardım”dan suçlanarak tutuklanan Karşı gazetesi eski genel yayın yönetmeni Eren Erdem’i adli kontrol şartıyla tahliye etti. Ancak İstanbul Başsavcılığı tahliye kararına itiraz edince üst mahkeme Erdem hakkında yeniden yakalama kararı çıkarttı. Bu nedenle, Erdem tahliye olamadı (7 Ocak).

Tahliyeler

Baran’a tahliye: Mayıs 2018’de İzmir’te tutuklanan Odak dergisi yazı işleri müdürü Doğan Baran, “örgüt propagandası”ndan 1 yıl 8 ay hapis cezası aldığı dosyası kapsamında Edirne F Tipi Cezaevi’nden tahliye edildi (23 Mart).

Doğru’ya tahliye: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma” ve “Kasten yaralama” suçlarından açılan davanın ikinci duruşmasında gazeteci Rojhat Doğru hakkında tahliye kararı verdi (26 Şubat).

Doğan’a tahliye: Sokağa çıkma yasağı döneminde Mardin Nusaybin’de çizdiği resimleri, sosyal medyada paylaştığı ve 10 yaşındaki bir çocuğun notlarını haberleştirdiği için “terör örgütü propagandası yaptığı” suçlamasıyla 2 yıl 9 ay 22 gün hapis cezası alan gazeteci ve ressam Zehra Doğan tutulduğu Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nden tahliye edildi (24 Şubat).

Temel’e tahliye: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) avukatları ve Etkin Haber Ajansı (ETHA) çalışanlarının da aralarında bulunduğu üçü tutuklu 23 kişiyi “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamalarıyla yargıladığı davada gazeteci İsminaz Temel’i yurtdışı çıkış yasağı ile tahliye etti. Yargılama 24 Nisan’a kaldı (14 Şubat).

Demir’e tahliye: İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi, bir yılı aşkın süreyi iddianamesiz ve tutuklu geçiren (KHK ile kapatılan) TV10’un kameramanı Kemal Demir’i adli kontrol ve yurt dışı yasağı şartıyla tahliye etti. Karar, Mersin Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul Mahkemesi arasında yaşanan yetkisizlik anlaşmazlığının Yargıtay’ca çözülmesi üzerine alındı (9 Şubat).

Taş’a tahliye: Geçmişte “FETÖ medya yapılanması içinde olduğu” iddiasıyla tutuklanarak 14 ay cezaevinde kalan ve tahliye edildikten sonra aldığı 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası 24 Ekim’de onanınca 9 Kasım 2018’de tutuklanan Atilla Taş Kandıra Açık Cezaevi’nden tahliye edildi (8 Şubat).

Özer’e tahliye: Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Eylül 2017’de “örgüt üyeliği” gerekçesiyle tutuklanan Evrensel gazetesi Dersim muhabiri Kemal Özer’i adli kontrol karşılığında tahliye etti (21 Ocak).

Taşkın’a tahliye: Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Seda Taşkın, 10 Ekim 2018’de Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “PKK’ye yardım” ve “PKK propagandası”ndan verdiği toplam 7 yıl 6 aylık hapis cezasının İstinaf Mahkemesi’nce bozulması üzerine Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden tahliye edildi (17 Ocak).

Çapan’a tahliye: 10 Mayıs 2018’de tutuklanınca hakkındaki kesinleşmiş para cezası nedeniyle tahliye edilmeyen Özgür Gündem gazetesi yazı işleri müdürü Reyhan Çapan hapis tutulduğu süre bir yıldan aza inince denetimli serbestlik hükümleri uyarınca tahliye edildi (16 Ocak).

Aksoy’a tahliye: “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla verilen hapis cezası nedeniyle 22 Kasım’da cezaevine giren gazeteci Murat Aksoy, Silivri 9 No’lu Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan tahliye oldu (4 Ocak).

Büyükbaş’a tahliye: “Örgüt propagandası”ndan 11 Ağustos 2017’de tutuklanan Aylık Proleter Devrimci Duruş dergisi sorumlu müdürü Çağdaş Büyükbaş tahliye edildi (3 Ocak).

Gözaltılar

Ocak-Şubat-Mart 2019 döneminde 9 gazeteci gözaltına alındı. Gazetecilerden altısı “Kürt Sorunu” bağlantılı soruşturmalar çerçevesinde gözaltı yaşadı. İngiltere merkezli Morning Star gazetesinin dış haberler editörü Steve Sweeney, yerel seçimleri izlemek üzere Türkiye’ye giriş yaparken gözaltına alındı ve bir geceyi nezarethanede geçirdikten sonra sınır dışı edildi.

Geçen yılın aynı döneminde 23 gazeteci, fotomuhabiri veya medya çalışanı gözaltına alındı. Gazetecilerden 17’si özellikle TSK’nın Afrin’e yönelik operasyonu sonrasında “Kürt Sorunu” bağlantılı soruşturmalar çerçevesinde gözaltı yaşadı.

2018’in tamamındaysa47 haberci gözaltına alınmıştı; bunlardan 36’si Kürt Sorunu kapsamına giren gelişmeleri izlerken Emniyet Müdürlükleri veya Terörle Mücadele Şubeleri’nde gözetim altında tutulmuştu.

Sweeney’e gözaltı ve sınırdışı: İngiltere’de yayın yapan Morning Star gazetesinin dış haberler editörü Steve Sweeney, yerel seçimleri izlemek üzere Türkiye’ye giriş yaparken gözaltına alındı ve daha sonra sınır dışı edildi.Yerel seçimleri doğu ve güneydoğu illerinde takip etmeyi planlayan Sweeney, geceyi nezarethanede geçirdikten sonra Cuma sabahı sınır dışı edildi (29 Mart).

Arslan’a gözaltı: Gazeteci Ayşenur Arslan’ın imza günü için gittiği Eskişehir’de akşam saatlerinde gözaltına alındı. Arslan,  “gözaltı”nın hakkında Ankara 40. Asliye Ceza “Halkı, kin nefret ve suça teşvik” etmekten açılan davayla ilgili olduğunun söylendiği bilgisini paylaştı. Gazeteci, davayı yeni duyduğunu söyledi, AA muhabirine, “Emniyete gidip ifade vereceğim, ondan sonra sorun çözülmüş olacak. Herhangi bir gözaltı emri, talimatı verilmiş değil. Tamamen otomatik olarak, kimlik numaram otelin sistemine girilince arandığım ortaya çıktı” dedi. Gazeteci ertesi gün paylaştığı mesajında, “Sevgili dostlar… Dün akşamdan bu yana gösterdiğiniz sıcak ilgi ve desteğe çok teşekkür ederim. Sizler sayesinde gözaltı süreci “tebligata” döndü. Bir de neyi tebliğ ettiklerini kanıtlasalar çok sevineceğim!” dedi (22 Mart).

Turan’a çifte gözaltı: Dersim’de HDP ve Demokratik Bölgeler Partisi’ne yönelik düzenlenen ev baskınlarında “örgüt üyeliği” şüphesiyle gözaltına alınan Mezopotamya Ajansı muhabiri Semra Turan ertesi gün serbest bırakıldı. Ancak serbest bırakılmadan önce fotoğraf makinesine el konulan Turan, makinesini teslim almak için Tunceli Emniyeti’ne gittiğinde yeniden gözaltına alındı; hakkında bir soruşturmanın yürütüldüğünün ifade edildiği Ankara’ya getirildi. Turan, savcılıkça yurtdışına çıkış yasağı konarak serbest bırakıldı (6-22 Mart).

Kandal ve Aydın’a gözaltı: HDP Mardin İl Örgütü’nce Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi önünde yapılan açlık grevlerine yönelik destek açıklamasına mücadele eden polis, Mezopotamya Ajansı muhabiri Ahmet Kanbal ve Jinnews sitesi muhabiri Rojda Aydın’ı da gözaltına aldı. Kanbal ve Aydın götürüldükleri Mardin Emniyet Müdürlüğü’nde ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı (20 Mart).

Okatan’a gözaltı: Artı Gerçek sitesi Ankara Muhabiri Derya Okatan, Merve Demirel’in gözaltına alınırken taciz görmesiyle ilgili söyleşiyi yaptıktan sonra gözaltına alındı; aynı gün Ankara Terörle Mücadele Şubesi’nden serbest bırakıldı. Okatan, Twitter üzerinden, ETHA’nın haber müdürü olduğu dönemdeki haberlerin “örgüt üyeliği ve propagandası” suçlamasıyla karşısına çıkarıldığını açıkladı (21 Şubat).

Ceyhan’a gözaltı: İstanbul’da polisin düzenlediği ev baskınlarında aralarında gazeteci Melike Ceyhan’ın da bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. İki gün sonra savcılığa çıkarılan Ceyhan serbest bırakıldı (15 Şubat).

İki haberciye Diyarbakır’da gözaltı: Diyarbakır’da 20 Ocak’ta akşam saatlerinde gözaltına alınan Jinnews sitesi muhabirleri Beritan Canözer ve Beritan Elyakut ile Hevidar Ödüngit Terörle Mücadele Şubesi’nde ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı (21 Ocak).

Boersma’ya sınırdışı: Türk hükümeti tarafından akredite edilen ve uzun zamandır İstanbul’da yaşayan Het Financieele Dagblad muhabiri Ans Boersma, 16 Ocak’ta oturma iznini uzatmak için gittiği yabancılar dairesinde gözaltına alındı. Geceyi havaalanına yakın bir karakolda geçiren Hollandalı gazetecinin evine gitmesine ve eşyalarını almasına izin verilmediği belirtildi. Gazeteci Boersma, bu sabah uçakla Hollanda’ya gönderildi. Bonjer, Hollanda Televizyonu’na yaptığı açıklamada, “Türkiye’deki gazetecilerin işlerini rahatsız edilmeden yapamaması son derece üzücü” dedi (17 Ocak). 

Saldırı, Tehdit ve Engellemeler

Ocak-Şubat-Mart 2019 döneminde 4 gazeteci saldırıya uğradı; biri de ölümle tehdit edildi. Bu dönemde saldırıların çoğunluğu Nevşehir, Konya ve Nazilli’de yaşandı ve yerel gazetecileri hedef aldı.

Geçen yılın aynı döneminde 2 haberci saldırıya uğramış; 1 gazeteci ve iki medya kuruluşu da tehdit edilmişti.

2018 yılının tamamındaysa en az 19 gazeteci ve 1 medya kuruluşu saldırıya uğramıştı. Ayrıca, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda da Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı öldürülmüştü. Diğer yandan, 70 gazeteci ve 4 medya kuruluşu da tehditle karşılaşmıştı.

İki gazeteciye Konya’da saldırı: Sözcü Gazetesi Konya Temsilcisi Mehmet Ali Kayacı ve gazeteci Ömer Faruk Karabulut, AKP’nin  Sarayönü ilçesi Ladik mahallesinde seçim kampanyasında saldırıya uğradı. Sözlü ve fiziki saldırı,  Kayacı ve Karabulut’un sosyal medya üzerinden canlı olarak bir kahvede gerçekleştirdikleri bir söyleşi sonrası gerçekleşti. Söyleşi, Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’a “Allah rızası için benim suyum akmıyor. Cenabet geziyorum. Ben susuzum. Balıkçılık yapıyorum. Her gün iş dönüşünde mecburen benzin istasyonunda duş alıyorum” diyen bir yurttaşla ile yapılıyordu.  Gazeteciler saldırıyla ilgili suç duyurusunda bulundu. AKP Sarayönü İlçe Başkanı Adnan Tayyiboğlu ferdi bir saldırı olduğunu, gazetecilerin seçim günü olan 31 Mart’a kadar “ilçeye gelmemesinin daha iyi olacağını” söyledi (27 Şubat).

Sağlamdin’e ölüm tehdidi: UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Göreme Millî Parkı içindeki kaçak inşaatları haberleştiren İhlas Haber Ajansı Muhabiri Coşkun Sağlamdin, belediye yetkilileri ve inşaat sahiplerince ölümle tehdit edildi. Gazeteci suç duyurusunda bulundu (19 Şubat).

Değirmenci’ye saldırı: İstanbul’daki tanzim satış noktalarından birinde kuyrukta bulunan bir kişi, görüşünü öğrenmeye çalışan gazeteci İrfan Değirmenci’ye “Çekme lan!” diyerek saldırdı (11 Şubat).

Nazilli’de Gürkan’a saldırı: Gazeteci Murat Gürkan, Nazillipost haber sitesinde çıkan 21 Aralık 2018 tarihli “Özgen Türker deplasmana yeni sevgilisini de götürmüş!” haberi nedeniyle saldırıya uğradı. Nazilli Gazeteciler Cemiyeti (NGC) gazeteciye  Nazilli Belediyespor Kulüp Başkanı Özgen Türker’in saldırdığını belirten açıklamada “Murat Gürkan’ı yaptığı haber nedeniyle yıldırmaya çalışarak, saldırgan tavırlar sergileyen kulüp başkanının adalet önünde hesap vereceğine inanıyoruz” dedi (3 Ocak). 

Hak arama ve cezasızlık

Araştırmacı gazeteci Ahmet Şık’ı “İmamın Ordusu” taslak kitabı nedeniyle Mart 2011’de komployla tutukladıkları gerekçesiyle yedi hakim ve savcı hakkında “görevi kötüye kullanmak” ve “hürriyeti kısıtlamak”tan dava açıldı. Ancak dosyayı görüşecek Yargıtay Dairesi değişince dava başlayamadı.

Midyat Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik 8 Haziran 2016’daki bombalı saldırıyı haberleştirirken 10’un aşkın gazetecinin güvenlik kuvvetlerinin ve bir grubun saldırısına uğramasıysa yaklaşık üç yıldır cezasız. Evrensel Gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Polat, bir iddianamede gazeteye ait evrensel.net haber sitelerinin “terör örgütü güdümünde yayın yapan” bir medya kuruluşu olan yansıtılmasını yargıya taşıyacaklarını bildirdi.

Rasim Ozan Kütahyalı’ya “hakaret” ettiği gerekçesiyle Fenerbahçe Kulübü eski başkanı Aziz Yıldırım’a adli para cezası verildi. Bir mahkeme, Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı’yı sosyal medya üzerinden tehdit ettiği iddiasıyla yargıladığı organize suç örgütü lideri Sedat Peker’i akladı.

Gazeteciler Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın 90’lı yıllarda öldürülmesini de kapsayan Umut Davası, bombacı Oğuz Demir ile Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama istediği beş sanıkla ilgili iki ayrı dosya halinde sürüyor.

“Şık’a komploya” dava: Araştırmacı gazeteci Ahmet Şık’ı “İmamın Ordusu” taslak kitabı nedeniyle Mart 2011’de komployla tutukladıkları gerekçesiyle yedi hâkim ve savcı hakkında “görevi kötüye kullanmak” ve “hürriyeti kısıtlamak”tan dava açıldı. A. Alçık, A. E. Peksak, H. Şen, M. Ekinci, Ö. Diken. R. Çakır ve S. Mermerci ile ilgili yargılama 6 Mart’ta başlayacaktı. Ancak Yargıtay’da dosyayı görüşecek daire değişince yeni yargılama tarihi verilmesi bekleniyor (30 Mart).

10 haberciye şiddet üç yıldır cezasız: Midyat Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik 8 Haziran 2016’daki bombalı saldırıyı haberleştirirken aralarında Mahmut Bozarslan, 10’un aşkın gazetecinin güvenlik kuvvetlerinin ve bir grubun saldırısına uğramasıysa yaklaşık üç yıldır cezasız (30 Mart).

Kütahyalı’ya “hakaret”e ceza: İstanbul Anadolu 37. Asliye Ceza Mahkemesi, TV yorumcusu Rasim Ozan Kütahyalı’ya “hakaret” ettiği gerekçesiyle Fenerbahçe Kulübü eski başkanı Aziz Yıldırım’a 3 bin 480 TL adli para cezası verdi. Yıldırım, 18 Nisan 2016’daki basın toplantısında Kütahyalı için “Gerizekalı”, “Böyle ahlaksızlık olmaz”, “Paralelden kaldı bunlar” ve “Yarın başka bir şey olsun oraya dönerler” ifadelerini kullanmıştı (7 Mart).

“Evrensel’e iftira” için suç duyurusu: Evrensel Gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Polat, gazeteci Çağdaş Kaplan hakkında sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “örgüt propagandası” yaptığı iddiasıyla açılan iddianamede evrensel.net haber sitelerinin de “terör örgütü güdümünde yayın yapan” bir medya kuruluşu olan yansıtıldığını bildirdi; konuyla ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı (13 Şubat).

Peker’in ölüm tehdidine aklama: İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi, Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı’yı sosyal medya üzerinden tehdit ettiği iddiasıyla yargıladığı davada Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giyen Sedat Peker’i akladı. Beraat etmesi için Peker’in, son savunmasında “Ben orada kendisini öldürmemiş olmamın bile suç örgütü lideri olmadığımı ispatladığını belirttim. Bununla hiçbir tehdit kastım yoktur. Aslında hakkımda dava açılmasını bile garip karşılıyorum” demesi yetti (22 Ocak). 

Haksız dava ve tutukluluğa dava: GSM şirketi kayıtlarında kapalı olduğu tespit edilen numarayla Twitter üzerinden “örgüt propagandası” yapıldığı iddiasıyla Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan ve 2016’da 55 gün Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu kalan gazeteci Metin Bekiroğlu, beraat edince işini kaybetmesine neden olan davayla ilgili tazminat davası açmaya karar verdi. Bekiroğlu, “Bu açıkça bölgede yaşayan yurttaşların tutuklanmaları ve sindirilmesi için ne kadar sahte delillerin üretildiğinin göstergesidir. Aynı zamanda mağduriyetlerin yaşatıldığı bölgede, gazetecilik yapanların ne gibi zorluklarla karşılaştıklarının da ispatıdır” şeklinde konuştu (15 Ocak).

Umut Davası’na 2019’da devam: Gazeteciler Uğur Mumcu 24 Ocak 1993’te ve Ahmet Taner Kışlalı’nın 21 Ekim 1999’da öldürülmesini de kapsayan Umut Davası, Kırmızı Bülten ile arandığı ve bombacı olduğu ifade edilen Oğuz Demir ile Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama istediği beş sanık açısından devam ediyor (1 Ocak).

Soruşturmalar, Açılan / Süren Davalar, Kararlar

Ocak- Şubat- Mart 2019 döneminde 10 gazeteci veya medya temsilcisi “Devletin birliğini bozmak” suçlamasıyla toplam 10 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. 10’u da “Casusluk” veya “Devlete ait gizli belgeleri temin ve yayımlamak” iddiasıyla toplam 520 yıl hapis istemiyle yargılandı. Bunlardan ikisi “casusluk”tan aklanırken bir diğeri 5 yıl 10 hapse mahkum edildi.

60 gazeteci, “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği”, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “örgüte yardım” gibi suçlamalar nedeniyle toplam 914 yıl hapisle yargılandı; 7’si toplam 33 yıl 4 ay hapisle cezalandırılırken ikisi aklandı. Bunlardan ikisine açılan dava yeniydi.

Söz konusu üç ay içerisinde 64 gazeteci veya medya çalışanı “örgüt propagandası” veya “örgüt açıklamalarına yer vermek” gerekçeleriyle toplam 486 yıl hapisle yargılandı; Biri aklanırken dördü toplam 8 yıl 2 ay 29 gün hapse mahkum edildi.

Aynı dönemde beş gazeteci, “devlet kurumlarını aşağılamak” suçlamasıyla 10 yıl hapisle yargılandı; dört haberci “suç ve suçluyu övmek” iddiasıyla toplam 12 yıl hapisle yargılandı; biri bir yıl hapse mahkum edildi. Üç gazeteci, “suç işlemeye tahrik”ten dokuz yıl hapisle; ikisi “kin ve düşmanlığa tahrik” altı yıl hapisle yargılanıyordu. İkisi “haberleşmenin gizliliğini ihlal” gerekçesiyle toplam altı yıl hapisle yargılanırken biri ertelemeli 10 ay hapse mahkum oldu.

“Soruşturmanın gizliliğini ihlal”den yargılanan iki gazeteciden biri, ertelemeli 10 ay hapisle cezalandırıldı; bir diğeri de “Atatürk’ün anısına hakaret”ten 4 yıl 6 ay hapisle yargılandı; beraat etti.

Ayrıca, Özgür Gündem ve Cumhuriyet gazetesinden altı gazeteci, “18 yaşından küçük şahısların kimliğini açıkladıkları” veya “tekzibi usule göre yayımlamadıkları” iddiasıyla Basın Kanunu’na dayanılarak toplam 125 bin 664 TL adli para cezasına mahkum edildi. Evrensel gazetesinin bir yetkilisi de bu nedenle 100 bin TL istemiyle yargınlanıyor.

Tüm bu suçlamalardan hepsinde 163 gazeteci için istenen cezaların toplamı 10 ağırlaştırılmış müebbet, bin 973 yıl 6 ay hapis cezası oldu. Sanık sayısı ve cezalara ilişkin bu hesaplamaya “hakaret” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”e dair yargılamalar dahil değil.

12 “Gündem” sanığı için ceza talebi: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılan DİSK Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Gazeteci Faruk Eren, Evrensel gazetesi yazarları İhsan Çaralan ve Fehim Işık, gazeteciler Ertuğrul Mavioğlu, Celal Başlangıç, Celalettin Can, Öncü Akgül, Hüseyin Aykol, Ömer Ağın, Dilşah Kocakaya, Veysel Kemer ve Yüksel Oğuz’u “örgüt propagandası”ndan yargılamaya devam etti. Mahkeme, yargılamaya 3 Nisan’da devam edecek (28 Mart).

Kabakçı’nın “FETÖ” davası: İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, Aralık 2018’de tahliye olan Zaman gazetesi Konya temsilcisi Şirin Kabakçı’yı “FETÖ üyeliği”nden yargılamaya devam etti. Mahkeme, bir tanığı dinlediği davayı, duruşma savcısının esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için 2 Temmuz’a bıraktı (28 Mart).

Dokuz “Gündem”ciye TMK davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesinin 23 yazar ve yetkilisinin “örgüt propagandası”ndan yargılandığı davada duruşma savcısı, sorumlu yazı işleri müdürü Reyhan Çapan, eş genel yayın yönetmenleri Eren Keskin ve Hüseyin Aykol’un zincirleme bir şekilde “örgüt propagandası yaptıkları” iddiasıyla cezalandırılmalarını istediği; Ayşe Batumlu, Nuray Özdoğan, Ayşe Berktay, Reyhan Hacıoğlu, Celalettin Can ve Filiz Koçali hakkında ise ceza verilmesine yer olmadığı yönündeki mütalaasını tekrarladı. Avukat Özcan Kılıç, sanık sayısının fazla olduğunu belirterek 40’a yakın iddianame olması sebebiyle mahkemeden süre istedi. Bazı sanıklarla ilgili yakalama kararlarının infazını bekleyen mahkeme, avukat Özcan Kılıç’ın Eren Keskin’in dosyalarının birleştirilmesi için sunduğu talebin değerlendirilmesi için İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılmasına karar verdi. Yargılama 8 Mayıs’a kaldı (28 Mart).

Kızılkaya ve Aykol’a 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesinde çıkan haberlerde “Hükümeti, yargı organlarını ve Emniyet kuvvetlerini aşağıladıkları” gerekçesiyle gazete yetkilileri İnan Kızılkaya, Hüseyin Aykol ve siyasetçi Hatip Dicle’yi üç yıl hapisle yargılamaya devam etti. 14 dosyadan oluşan davada mahkeme, avukat Özcan Kılıç’ın ek savunma talebini kabul etti. Yargılama 16 Mayıs’a kaldı (28 Mart).

Gayıp ve Şahin’a tahliye çıkmadı: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, 10 aydır tutuklu ETHA ajansı çalışanları Pınar Gayıp ve Semiha Şahin’ın “MLKP üyeliği”nden yargılandığı dört sanıklı davada, tahliye taleplerini reddetti. Şahin, duruşmada, “Yaptığımız haberlerden kaynaklı, politik tutumumuzdan dolayı tutukluyuz. Sosyal medya paylaşımlarımdan dolayı tutukluyuz. Mesleğimden gereği tutukluyuz” demişti. Yargılama 13 Haziran’a kaldı (27 Mart).

Hürtaş ve Demir’in davası: Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi, Afrin Operasyonu ile yaptığı yayın nedeniyle Artı TV Ankara temsilcisi Sibel Hürtaş ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle de gazeteci Hayri Demir’i “örgüt propagandası”ndan yargılamaya devam etti. Dosya, Hürtaş dışındaki sanıklarla ilgili “askeri kuvvetleri aşağılamak” iddiasıyla kovuşturma yürütülmesi için Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Dava, son savunmalar ve karar için 3 Temmuz’a kaldı (27 Mart).

Özer’e “örgüt” cezası: Tunceli Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Eylül 2017’den bu yana ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla tutuklu bulunan Evrensel gazetesi Dersim muhabiri Kemal Özer’i “örgüt üyeliği”nden 6 yıl 3 ay hapse mahkum etti (27 Mart).

Erdoğan’ın TMK davası: İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci ve foto-muhabiri Çağdaş Erdoğan’ı, “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Dava, foto-muhabire ait dijital materyallerin teknik inceleme sonuçlarının avukatlarınca incelenmesi ve esas hakkında savunmalarını hazırlamaları için 7 Mayıs’a bırakıldı (26 Mart).

Karakaş’a TMK cezası: İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medyada TSK’nın “Afrin” harekâtını eleştiren Halkın Nabzı gazetesinin imtiyaz sahibi İshak Karakaş’ı “örgüt propagandası” iddiasıyla ertelemeli 1 yıl 6 ay 22 gün hapse mahkum etti (26 Mart).

Pişkin’e TMK ceza istendi: İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı, Boğaziçili öğrencilerin tutuklanmasıyla ilgili 5 Nisan 2018 tarihli “Boğaziçililere Özel Savcı” haberinde “Kamu görevlisini terör örgütlerine hedef gösterdiği” iddiasıyla Evrensel gazetesi muhabiri Cansu Pişkin’in cezalandırılmasını talep etti. Üç yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Pişkin, kamu yararını gözeterek yayımladıkları haberin diğer ulusal medya kuruluşlarınca da yayınlandığını, gazetecilik görevinin yaptığını ifade etti. Dava, esas hakkında savunma hazırlıkları ve karar için 7 Mayıs’a bırakıldı (25 Mart).

Ataman’ın “bölücülük” davası: Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan DİHA ajansı muhabiri Ziya Ataman dahil dokuzu tutuklu 19 kişiyi yargılamaya devam etti. Ataman ve diğer sanıklar, “Devletin Birliğini ve Ülke bütünlüğünü bozmak”, “Tasarlayarak kamu görevlisini görevinden dolayı kasten öldürme”, “Tasarlayarak kamu görevlisini görevinden dolayı kasten öldürmeye teşebbüs”, “Tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs”, “Kamu kurum ve kuruluşlarına ait mallara patlayıcı madde kullanmak suretiyle kasten zarar verme”, “Patlayıcı madde kullanmak suretiyle kasten mala zarar verme”, “6136 Sayılı Kanuna Muhalefet”, “Bir örgütün faaliyeti çerçevesinde tehlikeli maddenin izinsiz olarak bulundurulması” iddialarıyla yargılanıyor. Bazı tutuklular aleyhine daha önce verdiği ifadeleri geri çeken ve bir başka dosyadan tutuklu bulunan Ziya Ataman ise, gözaltı sürecinde hazırlanmış ifadelerin kendisine baskı altında imzalattırıldığını savunmuştu. Son duruşmada da dinlenen tutuklu tanık Nihat Bor, sanıklar hakkında verdiği ifadelerin işkence altında kendisine imzalattırıldığını savundu. Mahkeme heyeti, 28 Mayıs’ta görülecek bir sonraki duruşmada iddia makamından mütalaa isteyeceklerini bildirdi (26 Mart).

Taraf’ın “Balyoz” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Taraf gazetesinde “Balyoz planı” ile kumpas kurdukları iddiasıyla gazetenin eski yayın yetkilileri Ahmet Altan, Yasemin Çongar ile Mehmet Baransu, Yıldıray Oğur ve Tuncay Opçin’i yargılamaya devam etti. Sanıklara, “Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma çalma”, “Devletin güvenliğine dair gizli belgeleri temin etme”, “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamaları yöneltiliyor. Baransu ve hakkında yakalama kararı bulunan Opçin’in ayrıca “Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme” suçundan da ceza isteniyor. Baransu ve Opçin’in 75 yıla kadar; Çongar, Oğur ve Altan’ın 52’şer yıl hapsi isteniyor. Taraf gazetesinde Balyoz soruşturmasına konu edilen haberler nedeniyle 3 yıl 8 aydır tutuklu bulunan Baransu, 2 Eylül 2016’da başlayan dava kapsamında savunmasını yapmaya başladı. Mahkeme, tutukluluğunun devamına karar verdiği Baransu’nun “FETÖ üyeliği”nden yargılandığı dosyanın kendi dosyalarıyla birleştirilmesi için Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden muvafakat istedi. Gelecek duruşma 10 – 11 Temmuz’da (22, 25 Mart).

Cumhuriyet’e “tekzip” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 16 Mayıs 2018 tarihli “Ne istedilerse almışlar” başlıklı habere Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhakeki’nin gönderdiği tekzibi yayımladıkları halde Cumhuriyet gazetesi eski yetkilileri Faruk Eren ve Bülent Özdoğan’ı toplam 84 bin TL ödemeye mahkum etti (21 Mart).

Erdinç’e Bankacılık Kanunu’ndan dava: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 27 Mart 2016 tarihli Yurt gazetesi için “Finansal Kara Delikler” haberini kaleme alan gazeteci Cengiz Erdinç’i Ziraat Bankası şikayetiyle Bankacılık Kanunu’na muhalefetten yargılamaya devam etti. Gazetecinin avukatı Baran Kaya, bu yönde bir soruşturma veya kovuşturma yürütülebilmesi için BDDK veya FON’un müracaatının bulunması gerektiğini savundu. Mahkeme, bu şartları incelemek ve FED Raporu’nun çevirisinin sağlanması için yargılamayı 20 Haziran’a bıraktı (21 Mart).

Başkaya’ya TMK davası: Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Kasım 2016’da ozguruniversite.org sitesindeki “Asıl Terör Devlet Terörüdür” yazısı ve ev aramasında bulunan fotoğraflar ile köşe yazıları delil göstererek Fikret Başkaya’yı “terör örgütü propagandası”ndan yedi yıl altı ay hapis istemiyle yargılıyor. Savcının mütalaasını sunmak üzere süre istediği yargılamada gelecek duruşma 10 Eylül’de (21 Mart).

Taşkın’ın dosyası İstinafta: Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi, Muş’ta “hakkında ciddi ihbar var” denilerek gözaltına alınıp tutuklanan, bir yıllık tutukluluğunun ardından da İstinaf Mahkemesi’nin tensip ara kararıyla tahliye edilen Mezopotamya Ajansı muhabiri Seda Taşkın yargılanmaya devam etti. Taşkın’ın avukatı ihbar mailinin gönderici ve alıcısının emniyet olduğunu vurgulayarak “Hukuka aykırı bir delille başlayan bir soruşturma ve bu delile dayanılarak bir yargılama yapılamaz” dedi. Taşkın, Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla “örgüte yardım”dan 4 yıl 2 ay, “örgüt propagandası” iddiasıyla da 3 yıl 4 ay olmak üzere, toplam 7 yıl 6 ay hapse mahkum edilmişti. İstinaf Cumhuriyet savcısı mütalaasında yerel mahkemenin kararının onanmasını talep etti. Taşkın beraatini isterken avukatları detaylı savunmaya hazırlanacak. Gelecek duruşma 15 Mayıs’ta (20 Mart).

Avşar’a “hedef gösterme” soruşturması: İstanbul Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu, “Sözcü savcısı sabıkalı çıktı” haberi nedeniyle Cumhuriyet gazetesi muhabiri Seyhan Avşar hakkında “Kamu görevlisini terör örgütlerine hedef gösterdiği” iddiasıyla soruşturma başlattı. Büroya ifade veren gazeteci, “Kamuoyunun yakından takip ettiği Sözcü gazetesi iddianamesini hazırlayan, ‘6 yaşındaki çocukla evlenilebilir’ tarzı söylemleri bulunan Nurettin Yıldız hakkında takipsizlik kararı veren bir savcının daha önceki tarihlerde hakkında kesinleşmiş mahkeme kararının olması dünyanın neresine giderseniz gidin haber değeri taşır… Mahkeme kararında adı geçen mağdurlara ulaştım. Savcı Asım Ekren’i telefonla 4-5 kez aramama rağmen kendisine ulaşamadım. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi (19 Mart).

Gündem’in “FETÖ” davası: İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, 500 gündür hapishanede olan gazeteci yazar Mehmet Gündem’i “FETÖ üyeliği”nden yargılamaya devam ettiği yargılamada tutuklu kalmasına karar verdi. Delil bulunmadığı halde suçlandığını, Bank Asya’da 2001’den beri hesabı bulunduğunu, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’na 2015 Ocak sonunda gazetecilik çalışması dolayısıyla üye olduğunu ifade eden Gündem, “11 ay sonra istifa ettim. Onursal başkan olarak karar alınmış öyle toplantıya katılmadığımı beyan etmiştim. Mesleğimde insana ulaşmak diye bir ilke vardır. Ulaşılabilir olmak, eleştiriye açık olmak mesleğin gereklerinden. Telefon irtibatı olmuş olması terör irtibatı olarak adlandırılıyor. Bunu anlamakta zorlanıyorum… İçeride sürekli azalıyoruz babamı ve dedemi kaybettim cenazelerine gidemedim. 500 gün ceza mı, tedbir mi takdirini size bırakıyorum” dedi.  Gelecek duruşma 8 Mayıs’ta (14 Mart).

Portakal’a takipsizlik: Fox TV ana haber sunucusu gazeteci Fatih Portakal hakkında “FETÖ üyeliği” şüphesiyle başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Soruşturma, babası öldüğünde Zaman gazetesi genel yayın müdürü Ekrem Dumanlı’nın Portakal’a mesaj atması ve Portakal’ın da mesajla karşılık vermesiyle gerekçelendiriliyor (14 Mart).

Sözcü’ye “FETÖ davası: İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, yayımlanan haber ve köşe yazıları nedeniyle Sözcü gazetesinin yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru, gazetenin genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz, internet haber koordinatörü Yücel Arı ve internet genel yayın yönetmeni Mustafa Çetin’i, “FETÖ’ye yardım”dan yargılamaya devam etti. Darbe girişimi günü Erdoğan’ın nerede olduğuna ilişkin haberleri ve 17-25 Aralık soruşturmasına ilişkin haberleri nedeniyle Sözcü Gazetesi yönetici ve çalışanlarına açılan dava, 18 Ocak’ta gazetenin yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru’ya, “FETÖ’ye yardım” suçlamasıyla açılan davayla birleştirilmişti. Mahkeme, yargılamaya katkı sağlamayacağına kanaat getirerek yeni bilirkişi raporu yönündeki talepleri reddetti. Burak Akbay hakkındaki yakalama kararına ve sanıklara uygulanan adli kontrol tedbirlerinin devamına karar veren mahkeme, vareste talebini de reddetti. Mahkeme, mütalaasını hazırlaması için savcının süre talebini kabul etti. Gelecek duruşma 18 Nisan’da (12 Mart).

Yedi haberciye “FETÖ”den ceza istendi: Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Zaman gazetesi Antalya muhabiri Serhat Şeftali, Zaman gazetesi editörü Recai Morkoç, Zaman gazetesi muhabiri Osman Yakut, Zaman eski muhabiri Ömer Özdemir, Bizim Antalya haber sitesi sahibi Olgun Matur, Zaman ve Cihan Haber Ajansı muhabirleri Kenan Baş ve Cihat Ünal’ı tutuksuz yargılandığı davada savcı sanıklar için “FETÖ üyeliği”nden 15 yıla kadar hapis cezası istiyor (12 Mart).

Kobulan’a TMK’dan ceza: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015’te Güneydoğu Bölgesi’nde ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan ihlallere ilişkin haberleri Facebook sayfasından paylaşan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Yasin Kobulan’ı “Zincirleme şekilde örgüt propagandası yapmak”tan ertelemeli 1 yıl 6 ay 22 gün hapse mahkum etti. Dönemin Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Musa Çitil’in yapmış olduğu suç duyurusu ile hakkında soruşturma başlatıldığını hatırlatan Kobulan, “Yargılandığım davaya konu olan, bölgede muhabirlik yaptığım habere dair paylaşımların dosyaya eklendiğini emniyette gördüm. Birçoğu haber linki içeren paylaşımlarımı örgüt propagandası amacıyla yapmadım. Bu paylaşımları da, soruşturmanın başlama noktası olan Musa Çitil haberini de gazetecilik faaliyeti kapsamında yaptım” demişti (8 Mart)

Polat’a “gizlilik” beraati: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, dönemin Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e dair bir ses kaydının 22 Şubat 2010’da haberleştirilmesi nedeniyle Evrensel gazetesi eski sorumlu müdürü Fatih Polat’ı “Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini alenen ifşa etmek” iddiasıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. (7 Mart).

Keskin ve Çapan’a Basın Kanunu’ndan ağır ceza: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, çeşitli haberde Ceylan Önkol’un kimliğine yer verdikleri gerekçesiyle Basın Kanunu’na dayanarak Özgür Gündem‘in dönemin Eş Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin ve dönemin Yazı İşleri Müdürü Reyhan Çapan’ı 10 bin 416’şar TL adli para cezasına mahkum etti. Aynı tutarda bir diğer ceza da, Berkin Elvan’ın kimliğinin açıklanması gerekçesiyle verildi (7 Mart).

Akit TV’te “Atatürk” beraati: Küçükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesi, Akit TV’de 10 Kasım 2015’te Atatürk’ün ölüm yıldönümünde “Zulüm 1938’de son buldu” başlıklı haberle “Atatürk’e hakaret ettiği” gerekçesiyle 4 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle yargıladığı AKİT TV programlarından sorumlu müdür Ali Özken’i beraat ettirdi. Özken’in avukatı Ali Paççi, “Bu özgürlük sadece hoşa giden, izin verilen düşünceler için değil aynı zamanda kaygı verici ve şoke edici olanlar için de geçerlidir. Burada mesele Atatürk’ün ya da Kemalist devrimlerin korunması değil, cezalandırmak için belli bir içeriğin seçilmesidir” dedi. Mahkeme, sanığa yüklenen fiilin kanunda suç sayılmadığını bildirdi (6 Mart).

Baransu ve Çoban’ın davası: Taraf gazetesinin 28 Kasım 2013 sayısında, “Gülen’i Bitirme Kararı 2004 MGK’da Alındı” manşetiyle ilgili olarak, muhabir Mehmet Baransu ile gazetenin eski sorumlu müdürü Murat Şevki Çoban’ın “Devletin güvenliğine dair belgeleri temin etme”, “Devletin güvenliği ve siyasal yararlarına ilişkin belgeleri açıklama” ve “MİT belgelerini ifşa etmek”ten yargılandığı davaya devam edildi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 52’şer yıl hapsin istendiği davada, Baransu’nun bir sonraki duruşmada hazır bulundurulmasına karar verildi. Çoban’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu “Basın Kanunu gereğince, ancak eser sahibinin belli olmaması durumunda sorumluluk sorumlu yazı işlerine ait olabilir. Eser sahibinin belli olması sebebiyle müvekkilimin yazı işleri müdürü olarak sorumluluğu yoktur, bu nedenle beraatine karar verilmesini talep ediyorum. Ayrıca, zaman aşımı ve suçun unsurları yönünden de dilekçemizdeki beyanları tekrar ediyoruz” diye konuştu.  MİT ve MGK vekili Serhat Karğın ise “Sanıkların cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi. Duruşma savcısı, sanıkların cezalandırılmasını istediği daha önceki mütalaasını tekrar etti. Baransu’nun savunma yapmak için farklı zamanlarda ek süre talep ettiği ancak duruşmalara değişik mazeretlerle katılmadığını tutanağa geçiren mahkeme, gelecek duruşmaya katılmaması halinde bu durumun yargılamayı uzatmaya yönelik olduğunun kabul edileceği belirtildi. Yargılama 19 Haziran’a kaldı (6 Mart).

Boğatekin’e “övgü” cezası: Adıyaman Asliye Ceza Mahkemesi, “FETO ve APO” başlıklı bir yazı nedeniyle 2008’de 109 gün hapis yatan, “örgüt propagandası”ndan mahkumiyeti Anayasa Mahkemesi’nde tazminat konusu edilen gazeteci Hacı Boğatekin’i, son olarak “suçluyu övmek” iddiasıyla 1 yıl hapse mahkum etti (5 Mart).

Alayumat ve Akman’a beraat: Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Antep’te 13 Temmuz 2017’de gözaltına alınıp tutuklanan ve daha sonra tahliye edilen Dihaber muhabiri Erdoğan Alayumat ile adli kontrolle serbest bırakılan muhbir Nuri Akman’ı “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme” ve “örgüt üyeliği”nden yargıladığı davada beraat kararı verdi. İki habercinin 45 yıl hapsi isteniyordu (1 Mart).

“Karşı” davasında cezalar: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu eski genel yayın yönetmeni Eren Erdem dahil kapatılan Karşı gazetesi 11 çalışanını “FETÖ üyeliği” ve “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, Eren Erdem’i 4 yıl 2 ay hapse mahkum etti. Mahkeme Onur Kala’ya “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası vererek tutukluluğunun devamına hükmetti; Karşı gazetesi yönetici ve çalışanları Turan Ababey’i 4 yıl 2 ay hapse mahkum ederek duruşmada tutukladı. Gazete çalışanları Mehmet Bozkurt ve Kutlu Esendemir’in beraatine karar veren mahkeme, diğer çalışan Emre Erciş’e “Üye olmamakla birlikte örgüte yardım etmek” suçundan alt sınırdan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verdi. Yakalama kararı infaz edilmeyen sanıklar Ufuk Emin Köroğlu, Emrah Direk, Değer Özergün, Mehmet Aydoğmuş, Murat Kazancı yönünden dosyanın ayrılmasına karar verildi. Eren Erdem “gizlilik ihlali” ve “gizli tanığı ifşa” suçlamalarından beraat etti (1 Mart).

Fincancı, Önderoğlu, Nesin için ceza talebi: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, esas hakkındaki mütalaasında, Özgür Gündem Gazetesi ile dayanışma amaçlı yapılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katıldıkları için “örgüt propagandası” “suç ve suçluyu övmek” ve “suç işlemeye alenen tahrik” suçlamasıyla yargılanan TİHV Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, gazeteci-yazar Ahmet Nesin için  5’er yıldan 14 yıl 6 aya kadar hapis cezası istiyor. Sonraki duruşma 15 Nisan’da (27 Şubat).

Özgürlükçü Demokrasi davasında tahliye yok: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin beşi tutuklu 14 çalışanını “terör örgütüne üyelik” ve “terör örgütü propagandası yapmak”, “terör örgütlerinin yayınlarını basmak veya yayınlamak”tan yargılamaya devam etti. Mahkeme, tutuklu yazı işleri müdürü İshak Yasul, editörler Mehmet Ali Çelebi ve Hicran Ürün, gazetenin imtiyaz sahibi İhsan Yaşar ve Reyhan Hacıoğlu’nun tahliyesini reddetti. Yargılama savcının esas hakkında mütalaasını hazırlaması için 10 Nisan’a bırakıldı (21 Şubat).

Gündem’in 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Genel Yayın Yönetmenleri Hüseyin Aykol, Zana Kaya ile eski sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ve siyasetçi Hatip Dicle’yi “hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “Türk milletini, cumhuriyetini ve Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılama” suçlamalarıyla yargılamaya devam etti, Hatip Dicle hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Gelecek duruşma 28 Mart’ta (21 Şubat).

Kayar’ın “MLKP” davası: İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi, dokuz sanıkla birlikte Etkin Haber Ajansı (ETHA) Muhabiri Ali Sönmez Kayar’ı da tutuksuz olarak “MLKP üyeliği” suçlamasıyla ve 15 yıl hapis istemiyle yargılamaya devam etti. Gelecek duruşma 28 Mayıs’ta (19 Şubat).

Güreş’e dava: Gaziantep 9. Asliye Ceza Mahkemesi, FETÖ soruşturmasından tutuklanan bir inşaat şirketi sahibinin ifadelerini yayımladığı için Ağustos 2017’de iki hafta tutuklu kalan Gaziantep Ayıntap gazetesi yazarı Murat Güreş’i “soruşturmanın gizliliğini ihlal”den yargılamaya devam etti. Murat Güreş’i savunan gönüllü avukatları Av. Önder Alkurt, Av. Bülent Duran ve Av. Abdülkadir Özçelik, savunmalarında gizlilik ihlalinin soruşturma aşamasında ve usule ilişkin olduğunu bu nedenle kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla haber yapan gazeteci Murat Güreş’in yargılanmasının hukuksuz olduğunu ifade ettiler. Dava 20 Haziran’a kaldı (19 Şubat).

Cumhuriyet’e cezalar onandı: İstinaf Mahkemesi, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Cumhuriyet Gazetesi eski yönetici ve yazarları hakkında verdiği mahkumiyet kararını onadı. Karara göre cezası beş yılın altında olan sekiz kişi (Kadri Gürsel, Bülent Utku, Güray Öz, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör, Musa Kart, Hakan Kara ve Emre İpler) yeniden cezaevine girecek. Beş yılın üzerinde ceza alanların (Ahmet Şık, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Aydın Engin, Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya) Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma hakları var (19 Şubat).

Paksoy’a TMK hapsi: Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Uludere İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün yürüttüğü “istihbari bilgi araştırması” doğrultusunda 2015-2016 yıllarında takip edip, haberleştirdiği eylem ve etkinliklere “eylemci” sıfatıyla katıldığı iddia edilen gazeteci Özgür Paksoy’u “örgüt propagandası”ndan 3 yıl 1 ay 15 gün hapse mahkum etti. Emniyetin istihbarat raporunda, Paksoy’un ‘Batman Demokrasi Bölgesi’ içerisinde yer alan mahallelerden sorumlu olduğu da ilerisi sürülmüştü (15 Şubat).

Baysal’a “kin” davası: Diyarbakır 7. Asliye Ceza Mahkemesi, Türkiye’nin Afrin’e yönelik 20 Ocak’ta başlattığı askeri operasyona karşı sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı savaş karşıtı paylaşımları nedeniyle gazeteci-yazar Nurcan Baysal’ı “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek”ten yargılamaya devam edecekti. Ancak duruşma hakimi mazeretli olduğundan yargılama 18 Nisan’a kaldı. Üç yıl hapsi istenen Baysal, bir yazar olarak sadece düşüncelerini paylaştığını ve “Kürt-Türk fark etmeksizin savaşa ve çocukların ölmesine karşı biri olduğunu” dile getirmişti (14 Şubat).

Zarakolu’nun “KCK” davası: KCK Davasından yargılanan gazeteci, yazar, yayıncı Ragıp Zarakolu, 2011 yılında Siyaset Akademisi’nde yaptığı konuşma nedeniyle İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüte yardım” iddiasıyla yargılanmaya devam etti. Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin yönetici ve yazarlarına yönelik açılan davadan yargılanan Zarakolu hakkında Eylül ayında çıkarılan kırmızı bültenin devamına karar veren mahkeme, yargılamaya 28 Mayıs’ta devam edecek (7 Şubat).

Uludağ’a ertelemeli hapis: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 20 Mart 2017 tarihinde yayımlanan “Evetçi Savcı FETÖ toplantısında” başlıklı haberiyle “soruşturmanın gizliliğini ihlal” ettiği iddiasıyla yargıladığı Cumhuriyet muhabiri Alican Uludağ’ı ertelemeli 10 ay hapis cezasına mahkum etti. Avukat Buket Yazıcı, “Suçun oluşması için haberleşmenin gizliliğinin ihlal edilmesi ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasının engellenmesi gerekir” dedi (7 Şubat).

Kaya’ya “yardım” davası: Ağrı Dağı’nda 2014 yılında düzenlenen festivalde çektiği görüntüler gerekçe gösterilerek hakkında ‘terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım” iddiasıyla dava açılan KHK ile kapatılan DİHA Muhabiri Abdullah Kaya Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde altıncı kez hakim karşısına çıktı. Tutuklu bulunduğu Rize L Tipi Cezaevi’nden SEGBİS ile duruşmaya bağlanan Kaya, söz konusu tarihte haber takibini yaptığı etkinliğin Ağrı Valiliğinin izniyle yapıldığı belirtti, beraatini istedi. Kaya hakkında tanıklık yapan Ersin Çelik, Kaya’yı bir gazeteci olarak tanıdığını, emniyette verdiği ifadeleri kabul etmediğini söyledi. Gelecek duruşma 13 Mayıs’ta (7 Şubat).

Yarkadaş’a “gizliliği ihlal” cezası: İstanbul 68. Asliye Ceza Mahkemesi, 27 Mayıs 2014 tarihli haber yoluyla Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın “özel hayatını ihlal ettiği” iddiasıyla CHP eski Milletvekili ve Gerçek Gündem sitesi yayın yönetmeni Barış Yarkadaş’ı “Gizliliği ihlal”den ertelemeli 10 ay hapse mahkum etti. Yarkadaş, kararı “Bugün aldığım 10 aylık hapis cezasını meşru görmüyorum. Gazetecilikten dolayı artık gazetecilerin cezalandırılmaması gerekiyor” sözleriyle değerlendirdi (7 Şubat).

“MİT TIR’ları” davası karara kaldı: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, “MİT TIR’ları” davasında gazeteciler Erdem Gül ve Can Dündar ile CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nu “terör örgütüne yardım” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, yeniden seçilmeden önce dokunulmazlığının “münferit bir parlamento kararı” ile kaldırılmadığından Berberoğlu’nun yeni bir dokunulmazlık korumasına kavuşamayacağı kanaatiyle durma talebini reddetti. Mahkeme, yargılamanın geldiği aşama itibariyle yeni tanık dinlemenin yarar sağlamayacağını bildirdi. Esasa ilişkin süre talebini kabul eden mahkeme bir sonraki duruşmayı 15 Mayıs’a bıraktı (6 Şubat).

Dündar’ın dosyaları birleştirildi: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, “MİT TIR’ları” davasında “terör örgütüne yardım” suçlamasıyla yargılanan Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar’ın gazeteci Erdem Gül ve CHP Milletvekili Enis Berberoğlu ile birlikte ele alınan dosyasını ayırdı. Dündar’ın, “MİT TIR’ları” haberleri ve buna dair YouTube görüntüleri nedeniyle “örgüte yardım” ve “gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla temin etme” iddiasıyla açılmış üç dosyası birleşmiş oldu.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin bozma kararının ardından Dündar’ın yeniden yargılandığı davada, Yargıtay bozma ilamında bahsi geçen, Arap Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliğinin Güvenlik Konseyi Başkanı ve Genel Sekreterine sunduğu 5 Haziran 2015 tarihli, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni şikayet eden özdeş mektubun bir örneğini ve tercümesinin gönderilmesi için Dışişleri Bakanlığına yazılan yazının cevabının gelmediği anlaşıldı.

Dündar’ın avukatları, eksik belgelerin tamamlanmasının ardından beyanda bulunacaklarını söylediler. Mahkeme, 40 yıla kadar hapsi istenen Dündar’ın, Almanya’ya yapılan iade talebinin sonucunun beklenmesi için yargılamayı 15 Mayıs’a bıraktı (6 Şubat).

Alağaş’a “propaganda” davası: Bilgi Teknolojileri Kurumunun (BTK) şikayeti üzerine Jinnews Haber Müdürü Safiye Alağaş hakkında yayımlanan haberlerle “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ikinci duruşması görüldü. Alağaş’ın katılmadığı duruşmada, Avukatı Pirozhan Karali hazır bulundu. Mahkeme heyeti, Jinnews’te yayımlanan haberlerde “Örgüt propagandası yapıldığı” iddiasıyla Diyarbakır Başsavcılığı’nın 16 Ocak tarihinde hazırlandığını belirttiği birleştirme talepli iddianamenin mevcut dosyayla birleştirildiğini de açıkladı. Gelecek duruşma 23 Mayıs’ta (5 Şubat).

Kayar’a TMK beraati: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları nedeniyle “örgüt propagandası” iddiasıyla yargıladığı gazeteci Sertaç Kayar’ı duruşma savcısı ceza verilmesi yönünde mütalaa bildirdiyse ‘suçun sabit olmadığına’ hükmederek beraat kararı verdi (5 Şubat).

Dündar’ın Gündem davası: KHK ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi ile dayanışmak amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katıldıktan sonra hakkında “terör örgütlerinin yayınlarını basmak veya yayınlamak” suçlaması ile dava açılan gazetecilerden Can Dündar’ın 9. duruşması görüldü. İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Almanya’da yaşayan Dündar’ın ifadesinin alınması için yazılan yurtdışı istinabe evraklarıyla ilgili eksiklik bulunması nedeniyle ertelenen dava 18 Temmuz’a kaldı (31 Ocak).

Taşkın’ın cezası Temyizde: Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi, 23 Ocak 2018’de tutuklanan ve 10 Ekim 2018’te Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce “örgüte yardım” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla toplamda 7 yıl 6 ay hapis cezası verilen Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Seda Taşkın ile ilgili tahliyesine neden olan bozma kararından sonra, 20 Mart için duruşma günü verdi (28 Ocak).

Akdeniz’e 22 yıl hapis istemi: Diyarbakır’da 9 Ekim 2018’de Diyarbakır Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 140 kişiyle birlikte gözaltına alınan Mezopotamya Ajansı (MA) Muhabiri Lezgin Akdeniz’e Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “PKK üyeliği” ve “zincirleme şekilde PKK propagandası” iddiasıyla dava açıldı. 22 yıl hapsi istenen Akdeniz’e yönelik suçlamalarından birinin, Facebook’ta Rakka’nın IŞİD’den kurtarılmasına ilişkin haber ile başka bir iletiyi beğenmesi olarak açıklandı. İddianamede, gizli tanık “Ezel” hiç yurtdışına gitmediği ifade edilen Akdeniz’in Murat Karayılan ve Cemil Bayık’tan aldığı talimatları örgüt mensuplarına ilettiğini; Irak’ta bulunan örgüt mensuplarıyla Skype ile görüştüğünü söylüyor (27 Ocak).

Sayılğan’a 8 yıl 3 ay hapis: Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi, haber kaynaklarıyla ilişkilerini gerekçe göstererek KHK ile kapatılan DİHA Ajansının muhabiri İdris Sayılğan’ı “PKK üyeliği” ve “örgüt propagandası” iddialarıyla 8 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Sayılğan, avukatları Barış Oflas ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) temsilcisi Zelal Pelin Doğan’in AİHM’e yaptığı başvuru sonuçlanmadan önce ceza almış oldu. 2,5 yıldır mahpus olan ve Trabzon E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Sayılğan’a verilen cezada, “savunmayı aşan suçlayıcı ithamlar” gerekçe yapılarak indirime gidilmedi. Daha önce SEGBİS ile hapishaneden duruşma salonuna bağlanan Sayılğan, karar duruşmasında, mahkemeye getirildi. Sayılğan, “Savunmamdan önce Trabzon Cezaevi’nden Patnos ve Muş cezaevine getirilirken girişte çıplak arama ve işkence gördüm. Mahkeme heyeti aracılığı ile suç duyurusunda bulunuyorum” dedi (25 Ocak).

Ilıcak’a “gizli belge”den 5 yıl 10 ay: İstanbul 26.Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Ocak 2015 günlü Bugün Gazetesi için Tahşiyeciler grubuna ilişkin yazdığı yazısında, “Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıkladığı” gerekçesiyle tutuklu köşe yazarı Nazlı Ilıcak’a 5 yıl 10 ay hapisle cezalandırdı. Ilıcak, daha önce, casusluk yapmak gibi bir niyetinin bulunmadığını ifade ederek, “Devlet sırını açıklamak meselesi, gazetedeki sütunumda çıkan yazıyla sadece birkaç cümleyle ifade etmişim, bunun haricinde ne belgeyi dağıttım ne de başkalarına verdim. Casusluk için bir dış devletin bununla ilişkilendirilmesi gerekir” demişti (22 Ocak).

“Gündem” ana davası: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem ana davasında gazetenin yazar ve yayın danışma kurulu üyeleri Filiz Koçali, Aslı Erdoğan, Necmiye Alpay, Ragıp Zarakolu, Genel Yayın Yönetmeni Zana (Bilir) Kaya ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya, yazar Eren Keskin, İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı ve yayın danışma kurulu üyesi Bilge Aykut’u “Devletin birliğini bozmak” ve “örgüt üyeliği”nden yargılamaya devam etti. Dokuz sanık ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezasıistemiyle yargılanıyor. Mahkeme,Mayıs’ta Edirne İpsala’da tutuklanan Sancılı’yı tahliye etmeyi reddetti. Sancı ve avukatlarıdijital materyelleri incelemek için süre istedi. Gelecek duruşma 10 Nisan’da (17 Ocak).

Yedi haberciye TMK davası: Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Şubat 2016 tarihli “Kuşatmanın adı ‘Bayrak 12’, başındaki isim Musa Çitil” haberini sosyal medya hesaplarında paylaşarak “Terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterdikleri” iddiasıyla yedi haberciyi yargılamaya başladı. KHK ile kapatılan DİHA’nın Haber Müdürü Ömer Çelik, DİHA muhabirleri Çağdaş Kaplan, Hamza Gündüz, Selman Çiçek ve gazeteci A. Vahap Taş ile haberi, kapatılan Özgür Gündem gazetesinin resmi sosyal medya hesabında paylaşan gazetenin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İnan Kızılkaya ve gazetenin İmtiyaz Sahibi Kemal Sancılı’nın üç yıla kadar hapsi isteniyor. İddianamede ayrıca, DİHA muhabiri Selman Çiçek hakkında sosyal medya paylaşımları nedeniyle “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Mahkeme, davadan zarar gördüğü gerekçesiyle Musa Çitil’in davaya katılan yazdırdı; dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için de yargılamayı 8 Mayıs’a bıraktı (16 Ocak).

Yedi yıllık “KCK Basın” davası: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Kürt medyasından 46 medya çalışanını “KCK Basın Komitesi”ne bağlı oldukları gerekçesiyle “PKK üyeliği” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Avukat Özcan Kılıç, yedi yıllık davanın 13. duruşmasında, soruşturmanın Fethulah Gülen örgütüyle bağlantılı emniyet görevlilerince yürütüldüğünü, iddianameyi de “FETÖ firarisi” bir savcının hazırladığını söyleyerek söz konusu emniyet görevlilerine ilişkin İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın akıbetinin sorulmasını talep etti. Mahkeme bu talebi kabul etti. Gelecek duruşma 9 Mayıs’ta (11 Ocak).

Erbil’e “tehdit ve propaganda” davası: Gaziantep 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’i eleştiren gazeteci Halil İbrahim Erbil’i “tehdit ve örgüt propagandası”ndan yargılamaya başladı. Kentte her yıl düzenlenen Fıstık Festivali’nin geçen yıl 56 kişinin öldüğü Beybahçe Katliamı’nın yıldönümünde yapılmasını sosyal medya üzerinden eleştiren gazeteci, Fransa’da bulunduğu için savunması yapılamadı. Mahkeme, Erbil hakkında verdiği yakalama kararının infazını bekliyor. Gelecek duruşma 7 Mayıs’ta (10 Ocak).

Evren’e “örgüt” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Ekim 2018’de yapılan operasyon kapsamında tutuklanan gazeteci Kibriye Evren’i “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası”ndan yargılıyor. İddianamede, gizli tanık beyanları, sosyal medya paylaşımları ve yurt dışı giriş-çıkış kayıtları suç delili olarak gösterilirken, Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Kongreya Jinên Azad (KJA) ve Tevgera Jinên Azad (TJA) faaliyetleri suç unsuru olarak görüldü. Evren, gazetecilik yaptığı için tutuklu olduğunu ifade ederek tahliyesini istedi. Ancak mahkeme, tutukluluk halinin devamına karar verdi. Gelecek duruşma 16 Nisan’da (10 Ocak).

Tolu’nun MLKP davası: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, MLKP üyelerinin cenaze törenlerini izlediği, evinde Marksist Teori dergisi bulundurduğu gerekçesiyle tutuklanan ve Aralık 2017’de tahliye edilen ETHA Ajansı çevirmeni Meşale Tolu’yu yargılamaya devam etti. Tolu, 27 sanıklı davada “MLKP örgütü üyeliği” ve “örgüt propagandası”ndan yargılanıyor. Son duruşmada adli kontrol tedbirlerinin kaldırılması reddedildi. Gelecek duruşma 23 Mayıs’ta (10 Ocak).

Altı haberciye Red Hack davası: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın Red Hack tarafından ele geçirilen kişisel e-posta hesabındaki bilgileri haberleştirdikleri gerekçesiyle altı gazeteciyi yargılamaya devam etti. İddianamede Diken Haber editörü Tunca Öğreten, “FETÖ ve DHKP-C’ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, ETHA haber müdürü Derya Okatan, Yolculuk gazetesi sorumlu müdürü Eray Sargın, DİHA muhabiri Metin Yoksu ve DİHA haber müdürü Ömer Çelik “örgüt propagandası”, BirGün Gazetesi çalışanı Mahir Kanaat ise ‘örgüt üyeliği’yle suçlanıyor. Mahkeme dijital inceleme için bilirkişiden rapor bekliyor. Gelecek duruşma 16 Nisan’da (8 Ocak).

Ölçen’e “örgüt” davası: KHK ile kapatılan tek Kürtçe günlük gazete olan Azadiya Welat’ın imtiyaz sahibi Ramazan Ölçen hakkında “Yasal görünüm altında PKK örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda hareket etmek” suçlamasıyla dava açıldı. 15 yıla kadar hapsi istenen Ölçen Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak (8 Ocak).

Yılmaz’a 6 yıl 3 ay hapis: Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi, “PKK üyesi” olduğu iddiasıyla yargıladığı tutuklu gazeteci İdris Yılmaz’ı 6 yıl 3 ay hapse mahkum etti. Yılmaz’ın avukatları müvekkilinin fiziki olarak mahkemeye getirilerek savunma vermesini talep etti ancak mahkeme bu talebi reddetti. Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılan Yılmaz, “Haberlerim nedeniyle bir çok kez hedef gösterildim, tehditler aldım. Bana ‘seni dört duvar arasında çürüteceğiz’ dediler” dedi. Avukat Zelal Pelin Doğan, iddianamede Yılmaz’ın bilgileri olarak yer alan nottaki çoğu bilginin doğru olmadığını söyledi. Avukatları kararı İstinaf Mahkemesi’ne taşıyacak (4 Ocak).

Cemal’a “Silvan” davası: İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Hasan Cemal’i üç yıl önce Silvan’a gidip üç kişiyle görüşerek kaleme aldığı “Silvan’dan: Bizi acılara, ölümlere o kadar alıştırdılar ki…” başlıklı yazısı nedeniyle tanıkların dahi yargılanıp beraat ettiği bir dosyadan “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılanıyor. T24 sitesinde çıkan yazısı nedeniyle Cemal ilk duruşmasına çıkarken avukatı Fikret İlkiz, mahkemeye yazıda ismi geçen Güçer ve Tekiner’in soruşturma konusu suçlamadan Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada beraat ettiğini bildirdi; müvekkili için derhal beraat kararı verilmesini talep etti. Beraat talebini reddeden heyet, Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak duruşma zabıtlarının, verilmiş ise gerekçeli kararın, kesinleşmiş ise kesinleşme suretinin gönderilmesini istedi. Gelecek duruşma 16 Nisan’da (3 Ocak).

Bülent Şık’a gizlilik davası: bianet yazarı Gıda Mühendisi Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık hakkında, Cumhuriyet gazetesi için hazırladığı ve 15 Nisan 2018’den itibaren dört gün boyunca yayımlanan “Türkiye’yi kanser eden ürünleri devlet gizledi, biz açıklıyoruz! İşte zehir listesi” başlıklı yazı dizisi nedeniyle “Yasaklanan gizli bilgileri açıklama” (TCK 258), “yasaklanan gizli bilgileri temin etme” (TCK 334) ve “göreve ilişkin sırrı açıklama” (TCK 336) suçlamalarıyla dava açıldı. Sağlık Bakanlığı’nın yazı dizisinin ardından “Halkta infiale neden olduğu” ve “dış alımları etkilediği” gerekçeleriyle suç duyurusunda bulunduğu Şık’ın 12 yıla kadar hapsi isteniyor (2 Ocak).

“Gündem” davası Mayıs’ta: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem Gazetesi için bir günlük “Nöbetçi yayın yönetmenliği” yapan Veysi Altay ve okur Hüseyin Sözügen’in yargılandığı davanın yedinci duruşması görüldü. Sözügen hakkında çıkarılan yakalama emri henüz infaz edilemediği için yakalama emrinin devamına karar verildi. Gelecek duruşma 16 Mayıs’ta (2 Ocak).

“Gündem” yöneticilerine “TMK” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin eş genel yayın yönetmenleri Eren Keskin, Hüseyin Aykol, yazı işleri müdürü Reyhan Çapan ve gazeteci Hasan Başak’ın “PKK propagandası” suçlamasıyla yargılandıkları davayı Keskin’in yargılandığı bir başka dosya ile birleştirilmesini daha sonra değerlendirecek. Mahkeme, Başak hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verdi. Gelecek duruşma  7 Mayıs’ta (1 Ocak).

Akın’a “FETÖ’ye yardım” davası: İstanbul Başsavcılığı, 15 Ağustos 2016’da imza vermeye gittiği karakoldan gözaltına alınıp tutuklanan, 10 Eylül 2016’da da tahliye edilen Hürriyet gazetesi muhabiri Arda Akın hakkında “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla ve 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Akın’a “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlaması yöneltildi (1 Ocak).

Portakal’a soruşturma: Bakırköy Başsavcılığı, 10 Aralık 2018 tarihli FOX TV ana haber bülteninde Türkiye’de barışçıl gösteri hakkı bulunmadığını ifade eden gazeteci Fatih Portakal hakkında, “Suç işlemeye alenen tahrik” şüphesiyle soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında RTÜK’ten program kayıtları istendi; farklı illerden gönderilen 16 şikayet dilekçeleri de soruşturma dosyasıyla birleştirildi (1 Ocak).

Zirngast’a “örgüt” davası: Eylül’de Ankara’da tutuklanan ve 26 Aralık’ta adli control şartıyla tahliye edilen Avusturyalı akademisyen ve dergi yazarı Max Zirngast Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde “TKP/Kıvılcım örgütüne üyelik” iddiasıyla yargılanmaya başladı. Avukatı Murat Yılmaz, Zirngast’ın 11 Nisan 2019’da yargılanmaya devam edeceğini bildirdi (1 Ocak).

Uludağ ve Güvenç’in 301 davası: İstanbul 2. Asliye Mahkemesi, “FETÖ ile PKK adına suç işlemek”ten tutuklandıktan sonra ev hapsine alınan ABD’li Rahip Brunson’a yönelik yargı işlemini “ABD ayarlı adalet”, “Rehine diplomasisi çökerken”, “Tutan da bırakan da yargı mı devlet mi” haberleriyle gündeme getiren Cumhuriyet Gazetesi muhabirleri Alican Uludağ ve Duygu Güvenç’i “Devletin yargı organlarını alenen aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya başladı. İfade veren Uludağ, “Aşağılamadım, yargıyla sınırlı olmayan, siyasetin bulaştığı bir “ev hapsi” sürecini eleştirel bir şekilde aktardım. Halkı bilgilendirme görevini yerine getirdiğim için suç de işlediğimi düşünmüyorum. Ceza verilecekse hüküm ertelenmesin” dedi. Yargılama 4 Nisan’a kaldı (1 Ocak).

Yücel’in “propaganda” davası: İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “teröristlik” ile suçladığı, bir yıl tutuklu bırakılan Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel’i “PKK propagandası” ve “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla 18 yıl hapsi istemiyle yargılamaya devam etti. Mahkeme, talepte bulunduğu Almanya makamlarından Yücel’in ifadesini göndermelerini bekleyecek. Gelecek duruşma 11 Nisan 2019’da (1 Ocak).

Hakaret, Kişilik Hakları ve Tazminat Davaları

Ocak-Şubat-Mart 2019 döneminde 27 gazeteci “hakaret” veya “iftira” suçlamasıyla açılan ceza davaları kapsamında toplam 72 yıl 4 ay hapis cezası talebiyle yargılandı; “hakaret”ten yargılanan üçü beraat ederken birine, “iftira”dan sanık birinde dava zamanaşımından düştü; bir diğerine de bir yılbir  ay hapis ve 8 bin 660 TL adli para cezası verildi. Eleştirel habercilik, iktidar çevrelerinin veya ayrıcaklıklı finans çevrelerinin “tazminat” tehdidi altında varlık göstermeye çalışıyor.

Aynı dönemde, 6 gazeteci ve 3 medya kuruluşu da “kişilik haklarına saldırı” veya “hakaret” iddiasıyla toplam 1 milyon 901 bin TL manevi tazminat istemiyle yargılanıyordu. Bu tazminat davalarından iki gazeteci ve bir medya kuruluşu 30 bin TL tazminat ödemeye mahkum olurken tazminatların bin TL’lik kısmı reddedildi.

Geçen yılın aynı döneminde 30 gazeteci “hakaret” suçlamasıyla açılan ceza davası kapsamında toplam 76 yıl 4 ay hapis cezası talebiyle yargılanıyordu; Biri beraat ederken dördüne dava yeniydi. Sekiz gazeteci de toplam 2 milyon 545 bin TL maddi veya manevi tazminat istemiyle yargılanıyordu; birine dava reddedilirken altısına dava yeniydi. 

2018’in tamamındaysa, “hakaret” suçlamasıyla 7 gazeteci toplam 4 yıl 9 ay 17 gün hapisle (2 yıl 8 ay 15 günü ertelemeli) cezalandırılırken bir çizer ve bir medya kuruluşu toplam 18 bin TL tazminat ödemeye mahkum edilmişti.

Ünker’e zamanaşımı: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, küresel yolsuzluk dosyasına dair ‘Paradise Papers’ belgelerine ilişkin haberleri nedeniyle Cumhuriyet gazetesi eski muhabiri Pelin Ünker’i “iftira” iddiasıyla yargıladığı davayı zamanaşımından düşürdü. Mahkeme, Paradise belgelerini haberleştirdiği için Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ve Serhat Albayrak’ın şikâyeti sonucu açılan davada, Evrensel gazetesi yetkilisi Çağrı Sarı ile ilgili Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararını dikkate almadı; ancak dava açma süresi olan dört ayın aşıldığını bildirdi.

Ünker, “Haberler Off-Shore şirketlerle ilgili. Froks isimli şirket Malta’da 2003 ile 2009 yılları arasında faaliyet göstermiştir. Bu şirket Çalık Holding’in yöneticileri tarafından kurulmuş bir şirkettir. Çalık Holding’in 2007’den itibaren CEO’su Berat Albayrak’tı. Bu yazı dizisiyle ilgili soruları hazırlayıp ilgililere gönderdik. Onlar da bize yanıtları gönderdiler ve bu yanıtları gazetede haberle birlikte yayınladık. Haberde hakaret ya da iftira yer almıyor” demişti (28 Mart).

Çağrı’ya “Albayraklar” beraati: Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, vergi kaçakçılığı iddialarına ilişkin Cennet Belgelerini (Paradise Papers) haberleştiren Evrensel gazetesi eski sorumlu müdürü Çağrı Sarı’yı “hakaret ve iftira” iddiasıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. Mahkeme, suçun unsurlarının oluşmadığına hükmetti. Enerji Bakanı Berat Albayrak ve kardeşi Serhat Albayrak’ın şikayetiyle gazeteciye, 8 Kasım 2017 tarihli “Paradise Papers kayıtlarından Albayrak ve ağabeyi de çıktı” ve 9 Kasım 2017 tarihli “Paradise Papers: Kendilerine cennet halka cehennem” başlıklı haberler nedeniyle dava açılmıştı (19 Mart).

Evrensel lehine “basın özgürlüğü” vurgulu karar: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi İstinaf Mahkemesi, Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş’in “Rektör İbiş, 6 günde 11 soruşturmadan aklanmış” başlığıyla Evrensel gazetesinde yayımlanan 15 Mart 2017 tarihli habere açtığı tazminat davasına dair Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği ret kararını onadı. Gazetenin eski muhabiri Tamer Arda Erşin’e açılan 1000 TL’lik manevi tazminat davasını reddeden ve yerel mahkemenin 17 Kasım 2017 tarihli ret kararını onayan temyiz mahkemesi, toplumun haber alma hakkı, ifade ve basın özgürlüğü değerlendirmesi yaptı. Kamu yararına dikkat çeken mahkeme, eleştirisi sırasında ifade ve basın özgürlüğü sınırlarının aşılmadığına karar verdi.

Kararda, “… Sonuç olarak davalının eleştirisi sırasında ifade ve basın özgürlüğü sınırlarını aşmadığı, dava konusu ifadelerinden dolayı ifade özgürlüğüne sınır getirilmesini gerektirir demokratik bir toplumda gereklilik bulunmadığı sonucuna varıldığından ilk derece mahkemesi tarafından davacı yararına manevi tazminat ödetilmesi koşullarının oluşmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı tarafın istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1/b-1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur” denildi (16 Mart).

Evrensel’den 50 bin TL isteniyor: İstanbul 20 Asliye Hukuk Mahkemesi, 10 Mart 2018 tarihli “Rüşvet Ata Sporumuzdur” başlıklı yazıda Bilal Erdoğan’ın kişilik hakları hedef alındığı iddiasıyla Evrensel gazetesini 50 bin TL manevi tazminat istemiyle yargılıyor. Gelecek duruşma 15 Ekim’de (7 Mart).

 “Tekzip” ve “hakaret”: Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi İktisatçı Doç. Dr. Murat Birdal’ın eleştirilerinin de yer aldığı “Albayrak işçilere saldırı programının sinyalini verdi” başlıklı haberle ilgili Evrensel gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü Cem Şimşek’i “hakaret ve “tekzip yayımlamama” iddialarıyla yargılıyor. Tekzip yayımlanmadığı gerekçesiyle de toplam 100 bin TL’lik ceza davası açıldı. Şimşek’in 2 yıl 4 ay hapis istemiyle yargılandığı dava, hakim gelmediği için daha sonra belirlenecek bir tarihe ertelendi. Devrim Avcı’nın “Dosya hakaret ve tekzip kısımlarıyla ikiye ayrılsın” talebi daha önce reddedilmişti (5 Mart).

Cumhuriyet, Erinç ve Ünker’e tazminat cezası: İstanbul Anadolu 24. Asliye Hukuk Mahkemesi, AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım ve oğulları hakkındaki “Paradise Papers” belgeleriyle ilgili ‘kişilik haklarına saldırıda bulundukları’ gerekçesiyle eski Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi Orhan Erinç, gazete eski muhabiri Pelin Ünker ve Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’ye toplam 30 bin TL tazminat cezası verdi. Gazetede ve İnternet sitesinde 7-8 Kasım 2017’de, “yerli ve milli değil” başlığıyla dönemin Başbakanı Binali Yıldırım ve oğullarının Malta’da şirketleri olduğu belirtilmişti (1 Mart).

Şimşek’e “iftira” beraati: Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Tarsus Cezaevinde yaşanan hak ihlallerini gün yüzüne çıkaran “Tarsus’ta işkence iddiaları”, “Tarsus Cezaevinde gerilim hat safhada” ve Avukat Tugay Bek imzalı “Afrin’den getirildiler Cezaevinde unutuldular” başlıklı yazı ve haberler nedeniyle yargıladığı Evrensel gazetesi eski sorumlu müdürü İsmail Cem Şimşek’i beraat ettirdi. “İftira” suçlamasıyla hakkında dava açılan Şimşek’in dört yıl hapsi isteniyordu (19 Şubat).

Uludağ ve Cumhuriyet’e 250 bin TL’lik dava: BİM Birleşik Mağazaları A.Ş, Apple’ın “taklit ürün satıyorsunuz” şeklindeki ihtarnamesini haberleştiren Cumhuriyet gazetesi muhabiri Alican Uludağ, markanın “ticari haklarını ve kişilik haklarının ihlal ettiği” iddiasıyla ve 250 bin TL manevi tazminat istemiyle yargılanmaya İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 30 Nisan’da başlayacak. ABD merkezli teknoloji şirketi Apple, 7 Mayıs 2018 tarihinde Beyoğlu 34. Noterliğine başvurarak BİM yetkililerinden ürünleri nereden ve nasıl temin ettiğinin açıklamalarını da istedi (14 Şubat).

Ceza bozuldu; beraat verildi: Erzurum Bölge Mahkemesi 7. Ceza Dairesi, Van’ın Erciş ilçesinde korucuların bir çocuğa yönelik şiddetine dair görüntüleri haber yaptığı için “basın yoluyla iftira”dan 1 yıl 3 ay hapis cezası verilen gazeteci İdris Yılmaz’a ilişkin kararı bozarak beraat kararı verdi. Kararda, suça konu olan haberde iftira suçunun yasal unsurlarının bulunmadığı, sözü geçen haberin basın özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine yer verildi (7 Şubat).

22 çalışana “hakaret” davası: İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesinin 16 Ağustos 2016 tarihinde kapatılmasıyla gerçekleşen polis baskınında gözaltına alınan 22 gazeteci ve medya çalışanını, “hakaret” iddiasıyla da yargılamaya devam etti. Fırat Yeşilçınar, Doğan Güzel, Sinan Balık, Amine Demirkıran, Davut Uçar, Elif Aydoğmuş, Reyhan Hacıoğlu, Zeki Erden, Özgür Paksoy, Mesut Kaynar, Hüseyin Gündüz, Kemal Bozkurt, Burcu Özkaya, Sevdiye Ergürbüz, Günay Aksoy, Ersin Çaksu, Önder Elaldı, Ender Öndeş, Gülfem Karataş, Gökhan Çetin, Bayram Balcı ve Yılmaz Bozkurt’un sanık olarak yer aldığı dava 19 Haziran’a kaldı (30 Ocak).

Ünker’e “Paradise Papers” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, küresel yolsuzluk dosyasına dair ‘Paradise Papers’ belgelerine ilişkin haberleri nedeniyle Cumhuriyet gazetesi eski muhabiri Pelin Ünker’i “hakaret ve iftira” iddiasıyla 13 ay hapis ve (8 bin 660 TL adli para cezasına mahkum etti. Ünker’in avukatları Abbas Yalçın ve Tora Pekin, iddianamede gazetecinin yazmadığı haberlerin suçlama konusu yapıldığını, Off-shore şirketi kurmanın suç oluşturmadığını ancak bir Başbakanın ailesinin bu tür uygulamalara girişmesinin haber konusu olması gerektiğini, Türkiye’nin Avrupa Konseyi içerisinde Rusya ve Azerbaycan’la birlikte ifade özgürlüğü bakımından AİHS’yi ihlal eden ülkeler içerisinde yer aldığını, Cennet Belgeleri’ni haberleştirdiği için Ünker’in dünyada yargılanan tek gazeteci olduğunu ifade etti. 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanan Ünker’in, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Off-Shore Kardeşler… Kayıtlardan Bakan Albayrak ile kardeşi de çıktı”, “Hükümetin Başı Vergiden Kaçıyor” başlıklı haberlerinin yayımlanmasının ardından eski Başbakan Binali Yıldırım ve iki oğlu şikayetçi olmuştu. Gazeteci, duruşmadaki ifadesinde, hükümetin off-shore işlemlerine dair bir adım atmamasını eleştirmişti (8 Ocak).

Toker’a ikinci bir ağır tazminat davası: Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi, “Tasarruf Arıyorsanız Metro İhalelerine Bakın” başlıklı yazısında gerçeğe aykırı ifadeler yer aldığı iddia eden Bayburt Grup şirketi Şenbay’ın şikayetiyle Cumhuriyet gazetesi eski köşe yazarı Çiğdem Toker’i 1 miyon 500 bin TL’lik manevi tazminat talebiyle yargılayacaktı ki, hakimin izinli olması nedeniyle dava 4 Nisan’a ertelendi (1 Ocak).

Hakaret

            Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkıntısı

Son üç ayda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle dokuz gazeteci toplam 46 yıl 8 ay hapisle yargılandı; 1’i aklanırken 3’ü toplam 28 bin TL mahkum edildi. Ahmet Sever’e dava yeniydi. Gazeteci Perihan Mağden iki ayrı dosyadan da mahkum edilmiş oldu. Gazetecilere TCK’nın 299. Maddesinden açılmış altı soruşturma (Hasan Cemal, Fatih Portakal, Alican Uludağ, Berivan Bila, Nurcan Gökdemir ve Deniz Varlı) sürerken biri (Levent Gültekin) takipsizlikle sonuçlandı. Böylece, sadece son üç aylık dönemde 16 gazeteci Erdoğan’ın sanığı ve şüphelisi olmuş oldu.

Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’te Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik yayınlar ve düşünceler nedeniyle yaygın şekilde kullanılmaya başlanan TCK’nın 299. Maddesi, 1 Nisan 2019’a kadar en az 57 gazetecinin hapis, ertelemeli hapis ve para cezasına mahkum edilmesine zemin oluşturdu.

Geçen yılın aynı döneminde sekiz gazeteci TCK’nın 299. Maddesinden ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten toplam 16 yıl 7 ay 22 gün hapse (3 yıl 2 ay 22 gün hapis ertelemeli olmak üzere) ve 21 bin TL de adli para cezasına mahkum edilmişti. Dört gazeteci de yargılama sonunda aklanmıştı. Ayrıca, yazı, görüş ve eleştirileri nedeniyle 10 gazeteci halen aynı gerekçeyle toplam 46 yıl 6 ay 6 gün hapis istemiyle yargılanıyordu; üç gazeteciye de yeni ceza davası açılmıştı. Ayrıca, gazeteci Ahmet Şık, Evrensel gazetesi yayın yönetmeni Fatih Polat ve Cumhuriyet gazetesi muhabiri Alican Uludağ ile ilgili soruşturmalar da sürüyordu. 

2018’in tamamında en az 20 gazeteci haber veya yazı yoluyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdikleri veya kendisine yönelik isnatlarda bulundukları gerekçesiyle toplam 38 yıl 5 ay 4 gün hapis (6 yıl 10 ay 12 günü ertelendi) ve 35 bin TL de adli para cezasına mahkum edilmişti.

Cumhurbaşkanına hakaret

            Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.

(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.

 

 

TCK 299: 9 sanık, 3’ü mahkum, 1 beraat, 6 şüpheli

Son üç ayda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ilişkin görüş ve eleştirileri nedeniyle dokuz gazeteci toplam 46 yıl 8 ay hapisle yargılandı; 1’i aklanırken 3’ü toplam 28 bin TL mahkum edildi. Ahmet Sever’e dava yeniydi. Gazeteci Perihan Mağden iki ayrı dosyadan mahkum edilmiş oldu. Gazetecilere TCK’nın 299. Maddesinden açılmış yedi soruşturmadan biri takipsizlikle sonuçlandı. 

299’dan Mağden’e ceza, Ketenciler’e beraat: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Nokta dergisinde çıkan “Survivor adasının Tayyip modeli Semih Öztürk” başlıklı yazısı nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yargıladığı gazeteci Perihan Mağden’i 7 bin TL adli para cezasına mahkum ederken T24 sitesi eski yazı işleri müdürü İnan Ketenciler’i akladı. (21 Mart).

Altan’a 299’dan ceza: İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi, P24 sitesi için kaleme aldığı “Yeni Ergenekon” başlıklı yazısında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ettiği iddia edilen tutuklu gazeteci yazar Ahmet Altan’ı 11 ay 20 gün hapisten 7 bin TL adli para cezasına mahkum etti. Mahkeme, iddianamede yazara ait olmayan savcının kattığı içerikleri ve yazarın başka iki davada aynı suçlamadan beraat ettiği yönündeki içtihadı dikkate almadı (19 Mart).

Kızıl’ın 299 davası: İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesi, 16 Nisan referandumunun ardından düzenlenen protestolarda gözaltına alınan belgeselci ve foto-muhabiri Kazım Kızıl’ı “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”ten yargılamaya devam etti. Yargılama, son savunmalar ve karar için 19 Haziran’a bırakıldı (18 Mart).

Sever’e 299’dan dava: T24 yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever hakkında “İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır” Kitabında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla iddianame düzenlendi. Kitabındaki, “Kitapları bombadan daha tehlikeli gören bir iktidar daha doğrusu tek adam vardı karşımızda”, “Erdoğan’ın geleceğe dönük söylemi artık kalmadı”, “Bir dediği bir dediğini tutmuyor devamlı kendisiyle çelişiyor”, “Her şey bir kişinin doymak bilmeyen güç ve yetki açlığına kurban edildi. İlk dönemde büyük emeklerle biriktirilen krediler ve sermaye tek adam tarafından adım adım hoyratça harcandı”, “Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidar kalmasını sağlamak amacıyla bir sistem kuruldu. Herkesi sindirmek, korkutma, yıldırmak ve susturmak için kurulan bu sistemin her yerde hafiyeleri zaptiyeleri var” gibi ifadeler suça gerekçe olarak gösteriliyor (28 Şubat).

Polat’ın 299 davası: Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Craig Shaw’in “Erdoğan Ailesinin Gizli Offshore Anlaşması” başlıklı haberine yer verdiği köşe yazısı nedeniyle Evrensel gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Polat’ı “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret” iddiasıyla yargılamaya başladı. Shaw’in, ‘The Black Sea’ sitesinde 26 Mayıs 2017’de yayınlanan ve “Malta Files, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ailesi ile Sıtkı Ayan ve Azeri iş adamı Mübariz Mansimov arasındaki milyon dolarlık petrol tankeri ortaklığını ortaya çıkarıyor” ifadelerinin yer aldığı yazı nedeniyle Polat’ın 4 yıl 8 aya kadar hapsi isteniyor. Duruşmada ifade veren Polat, “Gazetecilik soru sormakla başlıyor. Soru sormayı bıraktığınız zaman gazeteciliği de bırakmış oluyorsunuz. Soru sormaya devam edeceğim” dedi. Gelecek duruşma 14 Mayıs’ta (7 Şubat).

Coşkun’un 299 davası: Cumhuriyet gazetesi muhabiri Canan Coşkun’a, Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanmasına ilişkin yazdığı “Erdoğan buyurdu, gazetecilik tutuklandı” haberi nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla açılan davanın ilk duruşması görüldü.. İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi, Coşkun’un katılmadığı duruşmada Avukatı Abbas Yalçın’ın “Zamanaşımından düşme” veya “derhal beraat” yönündeki talepleri gelecek celse kararlaştırmaya karar verdi. Gelecek duruşma 20 Haziran’da  (24 Ocak).

Gültekin’e 299’dan takipsizlik: Medyascope.tv’de yayınlanan programda dile getirdiği düşünceleri nedeniyle İstanbul Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu’nca hakkında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” şüphesiyle soruşturma başlatılan gazeteci Levent Gültekin hakkında takipsizlik kararı verildi (10 Ocak).

Mağden ve Öğreten’e 299 cezası; Şahin ve Çağlar’a beraat: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Nokta dergisinin “Erdoğan Selfiesi” kapağı nedeniyle toplatılmasının ardından Diken sitesinde verdiği röportaj nedeniyle Perihan Mağden ve yazarla röportajı gerçekleştiren gazeteci Tunca Öğreten’i “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla hapisten 7’şer bin TL adli para cezasına mahkum etti; röportajı Yurt gazetesi sayfalarına taşıdığı ifade edilen Orhan Şahin ve Mehmet Çağlar’ı da beraat ettirdi. Mahkeme başkanı Hâkim Nursel Bedir, Öğreten ve Mağden’in yeniden suç işlemeyeceğine dair olumlu kanaat oluşmadığını iddia ederek hükmün açıklanmasını geri bırakmadı. Öğreten, esas hakkındaki savunmasında, Mağden’in “Erdoğan köşeye sıkışmış bir Kaplan gibi, bir hayvan gibi” sözünün hakaret oluşturamayacağını ifade etti; “Dava sonunda elçiye zeval olup olmayacağını göreceğiz” dedi (10 Ocak).

Çizer Kurtçebe’ye 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “hakaret niteliği taşıyan bir resmine” yer verdiği iddiasıyla karikatürist Nuri Kurtçebe’yi 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılıyor (1 Ocak).

Altı gazeteciye 299 soruşturması: Gazeteci ve P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu Kurucu Başkanı Hasan Cemal, T24’te çıkan “Dikta, Diktatör” yazısı nedeniyle, gazeteci Fatih Portakal hakkında Barış Atay’ın bir tiyatro oyunun yasaklanmasını Twitter üzerinden eleştirdiği için, Cumhuriyet gazetesi muhabiri Alican Uludağ hakkında, Man Adası belgelerine ilişkin verilen takipsizlik kararını “Savcılık: Man belgeleri gerçek” şeklinde haberleştirdiği için, Karadeniz Teknik Üniversitesi İletişim Fakültesi son sınıf öğrencisi Berivan Bila, sosyal medyada paylaştığı “Gazetecilik Bölümü ders 1: Gazetecilik Suç Değildir” yazısı nedeniyle, BirGün gazetesi Ankara muhabiri Nurcan Gökdemir hakkında “Albayrak nereye o oraya” başlıklı yazısı nedeniyle, gazeteci Deniz Varlı hakkında sosyal medyada Rize Orta Cami’nin yıkılmasını eleştirdiği gerekçesiyle “Cumhurbaşkanına hakaret” şüphesiyle soruşturma yürütülüyor.

 Yasaklamalar, Kapatmalar, Toplatmalar

Ocak-Şubat-Mart 2019 döneminde iki yayın yasağı çıktı; Wikipedia sansürü sürdü; bir gazete toplatıldı; bir siteye, bir TV programına, bir reklam filmine, bir seçim propaganda videosuna sansür geldi; ayrıca üç de değişik sansür olayıyla karşılaşıldı. Dünyanın en yaygın İnternet ansiklopedisi Wikipedia, birkaç sayfasında Türkiye hükümetini hedef alan içerikler bulunduğu gerekçesiyle 23 aydır Türkiye’de yasak!

Geçen yılın aynı döneminde, 9 İnternet sitesine, 73 İnternet haberine, 5 gazeteye, 3 gazete yazısına, bir TV, bir TV dizisine, bir mektup, bir rapora sansür getirilmişti. Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın çocuk istismarıyla ilgili verdiği resmi yanıtı “Meclis’i çocuk istismarcılığını koruduğu” şeklinde yorumlayan 35 site haberi de sansüre uğramıştı.

2018 yılındaysa en az 2 bin 950 İnternet haberi, 77 Twit, 22 Facebook paylaşımı, 5 Facebook video, 10 İnternet sitesine erişim engellenmiş; üç yayın yasağı (biri geçici) çıkmıştı. Yıl içinde, 8 gazete, 2 TV, iki mektup, bir rapor, bir TV dizisi, bir röportaj sansürle karşılaşmıştı. Dünyanın en popüler İnternet ansiklopedisi Wikipedia, Türkiye’de yılboyu sansürlü kalmıştı.

Hapiste gazeteler aksıyor: Elazığ 1 No.lu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’nda bir yılı aşkın süredir tutuklu bulunan gazeteci İdris Yılmaz, kamuoyuna yansıyan mektubunda, kendilerine verilen gazetelerde ciddi kısıtlamalar yapıldığı, Evrensel ile BirGün gazetelerinin birçok sayısına “Cezaevi güvenliğini tehdit ettiği” gerekçesiyle el konulduğunu bildirdi: “Yeni Yaşam gazetesi ise ‘İyileştirmeyi engelliyor’ yani yaptığı haber ve yazılarla ‘ehlileştirmeyi’ önlüyor gerekçesiyle yasaklandı. Bize gelen kargolar da hiçbir gerekçe gösterilmeden geri gönderiliyor”.

Erdem’e “spordan men” cezası: “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla 239 gündür cezaevinde bulunan Karşı gazetesi eski yayın yönetmeni ve CHP eski milletvekili Erem Erdem’e açlık grevi yaptığı gerekçesiyle Silivri Cezaevi idaresince bir ay boyunca “sportif faaliyetlerden men” cezası verildi.

Wikipedia Nisan 2017’den beri sansürlü: İnternette dünyanın en büyük bilgi ansiklopedisi Wikipedia, birkaç sayfasında “Türkiye hükümeti insanlığa karşı suçtan sorumlu tutulduğu” gerekçesiyle Türkiye’de Nisan 2017’den beri sansürlü (30 Mart).

Reklam filmine ambargo: 31 Mart’taki yerel seçimler öncesi reklam filmi hazırlayan HDP, filmini yayınlayacak hiçbir TV kanalı bulamadı. Parti, ambargo olarak nitelediği durumu aşmak için sosyal medya üzerinden #EldenElePaylaşalım mı? etiketiyle destek çağrısı yaptı. Seçim tarafsızlığını yok sayan kamu ve özel TV’lerse partiye uyguladıkları ambargoya ilişkin hiçbir açıklama yapmadı (18 Mart).

Üç yılda 22 bin 202 basın kartına ret: CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in önergesine yanıt veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, son üç yıl içinde farklı basın kartı türlerinden 44 bin 417 başvuru yapıldığını, bu başvurulardan 22 bin 202’sinin başvurularının olumsuz değerlendirildiğini açıkladı. Oktay, basın kartı verilecek kişilerde ve yayın kuruluşlarında aranacak şartların 14 Aralık 2018 tarihli Basın Kartı yönetmeliğinde düzenlendiğini belirterek, “Son üç yıl içinde, farklı basın kartı türlerinden 44 bin 417 başvuru yapılmış, bu başvurulardan 22 bin 202’si Basın Kartı Yönetmeliği çerçevesinde (basın yayın kuruluşu, basın mensubu ve sözleşme bilgilerinin hatalı beyan edilmesi, evrak eksikliği, başvuru türünün yanlış seçilmesi vb. nedenlerle) olumsuz değerlendirilmiştir. Başvuruları olumsuz değerlendirilen basın mensupları yeniden başvuru yapabilmektedir” dedi (8 Mart).

Yeni Yaşam’a toplatma: İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi doğrultusunda, Yeni Yaşam gazetesinin 15 Şubat 2019 tarihli sayısıyla ilgili toplatma kararı verdi. Karara, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven’in Abdullah Öcalan’ın “tecridi”ne karşı sürdürdüğü süresiz-dönüşümsüz açlık grevine dair “Direnişte 100 gün” başlıklı haberin manşetten yayınlanması gerekçelerden biri oluşturdu. Gazetenin 6. sayfasında yer alan “Güneşli günler için yürüyorlar” haberinin içeriğinde yer alan “HDP’li vekiller Türkiye’deki tüm sorunların temelinde gördükleri İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle Diyarbakır’a yürüyor. Polis bazı vekilleri darp ederken, engellemeler

e rağmen halk bugün Leyla Güven’in evinin önünde olacak” ifadeleri, 10. Sayfasındaki Asrın Hukuk Bürosu’nun değerlendirmelerine yer verilen haber ve “İmralı tecridinin 20. yılı” haberinde “Sayın Abdullah Öcalan…” ifadesi de suçlama konusu yapıldı (7 Mart).

Program yayından kaldırıldı: Saadet Partisi’ne yakın TV5 kanalı, CHP Beyoğlu Belediye Başkan Adayı Alper Taş ile yapılan ve sonradan sunucu Çağlar Cilara’nın işine son verilmesine gerekçe yapılan, LGBTİ haklarına değinen programı yayından kaldırdı. Kanal açıklamasında, “Seçim öncesi yaratılmaya çalışılan bu algı operasyonlarına fırsat vermemek için TV5 yayın kurulu söz konusu programı yayından kaldırma kararı almıştır” denildi (5 Mart).

Zirveye bazı yabancı gazeteciler alınmadı: İstanbul’da gerçekleşen AB-Türkiye Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantısı’na, basın kartı başvurusu yaptıkları halde uzun süredir buna yanıt alamayan bazı Avrupalı gazeteciler alınmadı. Etkinliğe alınmayan gazeteciler arasında Süddeutsche Zeitung, ZDF, Tagesspiegel ve ARD Radio muhabirleri de vardı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Olabilir, her ülkenin kendi kuralları vardır. Buradaki gazeteciler soru sorabiliyor” dedi (28 Şubat).

Siteye altı günlük sansür: BakirkoyGazetesi.com sitesi, 21 Şubat 2019 tarihli “Bakırköy AKP’de İsyan” haberini AK Parti İlçe Başkanı Tülin Mazlumoğlu Kestane’nin Bakırköy 4. Sulh Ceza Hakimliği’ne şikayeti üzerine 6 gün kapalı kaldı. Site, itiraz sonucu yeniden yayına geçebildi (27 Şubat).

TRT’nin sansür girişimi: TRT’nin YouTube’a telif ihlali başvurusu yaparak Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yayınlanan propaganda videolarını kaldırttığı ortaya çıktı. Videoların kaldırıldığı kanallar arasında HDP’nin YouTube kanalı ve Evrensel WebTV de var. Hukukçu Prof. Dr. Yaman Akdeniz, devlet kurumu olan TRT’nin kamu yararı olan bu görüntülerle ilgili telif ihlali başvurusunda bulunmasının doğru olmadığını belirtti: “Bu basit bir telif hakkı ihlali meselesi değil, özel kuruluş olmayan TRT kamu yararı ilkelerini gözetmeli” dedi (13 Şubat).

Helikopter kazasına yayın yasağı: İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği, Çekmeköy’de dört askerin yaşamını yitirdiği helikopter kazasına ilişkin yayın yasağı kararı aldı. Basın Kanunu’nun 3/2. maddesi uyarınca alınan Karar, başsavcılık soruşturmasının “sağlıklı yürütülebilmesi” amacıyla alındı ve soruşturma tamamlanıncaya kadar geçerli olacak (11 Şubat).

Bina çökmesine yayın yasağı: İstanbul Anadolu Sulh Ceza Hakimliği, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma yürüttüğü İstanbul Kartal’da sekiz katlı binanın çökmesiyle ilgili olaya ilişkin yayın yasağı kararı aldı (6 Şubat).

Kanal’dan “Namus Belası” sansürü: Show TV’de yayınlanan Çarpışma adlı dizinin son bölümündeki bir sahnede yer verilen Cem Karaca’nın Namus Belası adlı şarkısının “Yüz bin kere tövbe eder yine şarap içeriz” kısmı sansürlendi (2 Şubat).

Habercilik

Özel radyo ve televizyonlara seçim dönemlerinde adil yayıncılık yapma zorunluluğu iki yıl önce Seçim Kanunu’nda yapılan düzenlemeyle kaldırılırken, 31 Mart Yerel Seçimleri öncesi iktidara yakın medya kuruluşları, muhalefet partilerini tek yanlı olarak “HDP veya PKK bağlantılı göstermek” için yarıştı.

Doğan Grubu’ndan Demirören Yayın Grubu’nun eline geçen CNN Türk’ün CHP’ye dair hedef gösterici yayınları, CNN İnternational’a kadar şikayet edildi. CHP’liler, Demirören Grubu’na bağlı medya kuruluşlarını İzmir’de protesto etti. CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu ile yayınını Cumhurbaşkanı Erdoğan için kesen CNN Türk, bir diğer tepkisini, “Eş Genel Başkandan itiraf ve tehdit: İstanbul ve Ankara’yı CHP değil HDP yönetecek” başlıklı “çarpıtma” haberi servis ettiğinde aldı. Okur temsilcisi Faruk Bildirici ile yollarını ayıran Hürriyet gazetesi muhalefetin sert tepkilerine neden oldu. Her yurttaşın vergileriyle katkı yaptığı TRT, iktidarı lehinde tek yanlı yayın yaptığı gerekçesiyle CHP, HDP, İyi Parti ve Saadet Partisi’nin ağır eleştirilerine maruz kaldı.

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kaleme aldığı “8 Mart’ta ne oldu?” başlıklı yazısıyla eyleme katılan kadınlara hakaret etti. Show TV’de yayınlanan “Güldür Güldür Show” bile iktidara yakın bazı medya organlarının hedefi oldu.

TRT’de “iktidar yanlısı” yayın: Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın CHP Milletvekili Alpay Antmen’in sorularına verdiği yanıta göre TRT, 16-20 Mart aralığında AKP ve MHP hakkında lehte 27 saat 3 dakika, CHP ve İYİ Parti hakkında lehte 3 saat 29 dakika ve HDP hakkında lehte hiç haber yapmadı (30 Mart).

Konsey’den Cindoruk’a destek: Basın Konseyi, Halk TV’de yaptığı siyasi değerlendirmeleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “’Bu sözlerin bedelini ödeyecek’” şeklinde tehdidine hedef olan Konsey Yüksek Kurulu Üyesi Hüsamettin Cindoruk’a destek verdi. Açıklamada, “Sayın Cindoruk, Türkiye’nin en kıdemli birkaç siyasetçisinden biridir. Parti başkanlığı, TBMM Başkanlığı, vekaleten Cumhurbaşkanlığı gibi en üst düzey görevleri yürütmüş bir duayen hukukçudur. Kendisi tarafından yapılan değerlendirmelerin Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yerleşik içtihatları uyarınca siyasi eleştiri hakkı kapsamında kaldığı, bu açıklamaların herhangi bir hakaret, tehdit ve hiçbir suç unsuru taşımadığı çok net ve apaçıktır” denildi (28 Mart).

Güldür Güldür Show hedefte: Show TV’de yayınlanan Güldür Güldür Show’un 24 Mart’ta yayınlanan bölümünde bir gazetenin gündem toplantısı “Pozitif Toplantı” şeklinde mizahi bir dille canlandırılınca A Haber kanalı ve Sabah gazeteci yazarı Melih Altınok’un hedefi oldu. A Haber, Twitter’dan “Güldür Güldür Show’dan seçime günler kala algı operasyonu!” ifadeleriyle ve “Seçim öncesi algı operasyonu: Biz sizi Gezi’den tanıyoruz” yazılı görselle paylaştı (25 Mart).

Demirören Medya Grubu’nu protesto: CHP İzmir ve İstanbul İl Gençlik Kolları, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’yla ilgili haberlerde ve canlı yayınlarda sansür uyguladığı, tarafsız habercilik ilkesini hiçe saydığı gerekçesiyle Demirören Medya Grubu’nu protesto etti; grubun İzmir’deki ve İstanbul’daki yönetim binasının önüne üzerinde “Amiral battı” yazılı siyah çelenk bırakıldı. Cumhuriyet’te yer alan habere göre, Çelenk bırakıldığı esnada konuşan CHP İzmir İl Gençlik Kolu Başkanı Ozan Uyan, “Bir zamanlar Türk medyasının amiral gemisi olan bu medya grubu iktidarın dümen suyuna girmiş, tarafsızlığını yitirmiş ve artık batmıştır” dedi (24 Mart).

Sabah’ın haberi asılsız: Sabah gazetesinin mühimmat yüklü MİT TIR’ları olayıyla ilgili, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun söz konusu dosyayı dönemin Zaman Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ekrem Dumanlı’dan aldığı yönündeki haberi asılsız çıktı. Mahkeme, Sabah gazetesini Kılıçdaroğlu’na 1 TL’lik manevi tazminat ödemeye mahkum etti (21 Mart).

CNN International’a “CNN Türk” şikayeti: CHP’nin ABD temsilcisi Yurter Özcan, “kasıtlı yanlış haber yapmayı artık bir alışkanlık haline getirdiği” gerekçesiyle CNN Türk kanalını CNN İnternational’a şikayet etti. CNN Türk özellikle CHP İstanbul Büyükşehir Belediyesi adayı Ekrem İmamoğlu’nun programının aniden kesilmesinden sonra tepki çekmişti. Bir tepki de, “İstanbul ve Ankara’nın CHP tarafından kazanıldığı takdirde, çoğunlukla Kürt seçmenin tercih ettiği HDP tarafından yönetileceği” şeklindeki gerçekdışı bilgiyi yaymasından sonra gelmişti (18 Mart).

Temelli’nin sözlerine “çarpıtma”: HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’nin katıldığı bir televizyon programındaki sözlerini çarpıttıkları gerekçesiyle Demirören medya grubuna bağlı Hürriyet ve Posta gazeteleri ile CNN Türk kanalına sosyal medya kullanıcılarınca ve çeşitli muhalefet partilerince tepki gösterildi. Hürriyet gazetesi Temelli öyle bir cümle kullanmadığı halde haberi “HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’den açık açık itiraf ve tehdit: İstanbul-Ankara’yı İmamoğlu ile Yavaş değil HDP yönetecek” başlığıyla sundu. Gelen tepkiler üzerine yaptığı açıklamada “Bizden değil HDP’den açıklama istenmeli” dedi.

Haberin hurriyet.com.tr yazı işlerine hazır hâlde, “yukarıdan” geldiği iddia edildi. Hürriyet’in okur temsilciliğini yaparken işten çıkarılan Faruk Bildirici de, “Haberi 2 gün boyunca manşette tuttular, bu yalanda ısrar ettiler. Tüm bunları alt alta topladığımızda gösteriyor ki bu haberler belirli bir yerden geliyor” dedi. Posta gazetesi de haberi Temelli’nin ağzından “Yavaş ve İmamoğlu değil HDP yönetecek” ifadesiyle kullandı. CNN Türk televizyonu da “Eş Genel Başkandan itiraf ve tehdit: İstanbul ve Ankara’yı CHP değil HDP yönetecek” başlığıyla haberi servis etti (17 Mart).

İmamoğlu yayını Erdoğan için kesildi: CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu CNN Türk’te yayınlanan “Buket Aydın ile 40” programına katıldı. Ancak İmamoğlu 13. soruya yanıt verirken program kesildi ve CNN Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasına bağlandı. Erdoğan Türkiye Diyanet Vakfınca bu yıl beşincisi düzenlenen Uluslararası İyilik Ödülleri’nde konuşuyordu (14 Mart).

Erdoğan ne derse o: İktidara yakın Sabah, Akşam, Star, Yeni Şafak, Akit, Türkiye ve Güneş gazeteleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Adana mitinginde “CHP ve HDP öncülüğünde Taksim’de güya kadınlar günü için bir araya gelen bir grup ezana ıslaklarla sloganlarla terbiyesizlik ettiler” şeklindeki sözlerini, kadın örgütlerinin suçlamayı reddeden “kimse çarpıtmasın, isyanımız polis barikatına” şeklindeki açıklamalarına rağmen, manşetten verdi (12 Mart).

Özışık’tan kadınlar için özür: Türkiye gazetesi yazarı Süleyman Özışık, 8 Mart’ta İstiklal Caddesi’nde yapılan eylemde kadınların ezanı ıslıkladığını iddia eden bir köşe yazısı kaleme aldı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da “Ezanı ıslıkladılar” diyerek hedef aldığı olay için Özışık, daha sonra bir özür yazısı yayınladı (11 Mart).

TRT Haber’den “yanlı yayın”: TRT Haber kanalı Şubat ayında “Cumhur İttifakı” hakkında sadece lehine 53 saat 30 dakika 38 saniye, “Millet İttifakı”na ise 6 saat 42 dakika 57 saniyesi lehte,7 saat 8 dakika 8 saniyesi alehte olmak üzere sadece 13 saat 51 dakika 5 saniye yer verdi. HDP ise iktidarın hedef göstermelerinin dışında bu seçimlerde de TRT Haber ekranında yer bulamadı. Verilere göre AKP ile muhalefet partilerine ayrılan süreler arasında adeta uçurum bulunuyor. Haberler, canlı yayınlar, haber programları ve miting görüntüleri toplamında AKP’ye 49 saat 58 dakika 12 saniye ayıran TRT Haber, MHP’ye 3 saat 32 dakika 26 saniye, CHP’ye 11 saat 43 dakika 40 saniye, İyi Parti’ye 2 saat 7 dakika 25 saniye yer verdi (11 Mart).

Konsey’den Hakan’a uyarı: Basın Konseyi, Cumhuriyet gazetesi yazarı Mine Kırıkkanat’ın şikayeti üzerine Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan’a “uyarı” cezası verdi. Karar, 30 Ekim 2018’de yayınlanan “Yok birbirinden farkı: Misvak ile Kırıkkanat” ve 16 Kasım 2018 tarihli “Kadir Kırıkkanat- Mine Mısıroğlu” başlıklı yazılarıyla ilgili alındı (10 Ocak).

Buket Aydın “formunda”: Kanal D’de Buket Aydın’ın sunduğu Seçim Özel programı, sunucunun CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “İstanbul’u alacağız, Ankara’yı, Bursa’yı, Mersin’i alacağız” şeklindeki sözlerini “Bugün de formunuzdasınız” diyerek karşılaması ve kahkaha atması sonrası sosyal medyada büyük tepki gördü. Gazeteci, iktidar partisi adayları karşısında benzer bir tutum göstermezken Kılıçdaroğlu’na yönelik böyle bir tepki göstermesi nedeniyle “taraflı” olmakla suçlandı (9 Mart).

Dilipak’tan hakaret: Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kaleme aldığı “8 Mart’ta ne oldu?” başlıklı yazısında kadın yürüyüşlerine katılanlara hakaret etti. Dilipak, “Bizde 8 Mart 2016’da ‘Feminist Gece Yürüyüşü’ ile önce feminist gösteriye, ardından gay ve lezbiyenlerin, fahişelerin sokaklara çıktıkları bir gösteriye döndü. Bunların aile diye bir meseleleri yok. ‘İffet’le dalga geçiyorlar, fahişelikten yanalar. Bunu özgürlük olarak görüyorlar” diye yazdı (8 Mart).

“Sabıkalı savcı” yayınına tepki: Cumhuriyet gazetesi, Sözcü gazetesinin ilk iddianamesini hazırlayan Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren’in 2002 yılında haksız menfaat elde etme suçundan yargılandığını ve “Görevi kötüye kullanma” suçundan cezalandırıldığını, “Sözcü savcısı sabıkalı çıktı” manşetiyle okurlarına duyurunca iktidara yakın medya organlarının hedefi oldu. Asım Ekren kendisini, “Belirtilen olay 18 yıl önce olmuş, hukuki süreçten geçmiştir. Hiçbir hukuki niteliği kalmamıştır” sözleriyle savundu (8 Mart).

TGS’den Sözcü’ye uyarı: TGS, Sözcü gazetesi yönetiminin üyeleri üzerinde baskı kurduğunu, sendikadan istifa etmeyenleri işten atmakla tehdit ettiğini açıkladı, uygulamaya son verilmesini talep etti: “Birçok yazarı, çalışanı, hatta sahibi hukuksuz bir şekilde yargılanan ve bu nedenle sendikamızdan her dönemde dayanışma gören Sözcü yönetimi kendi çalışanlarının anayasal hakkını yok sayıyor.”  (6 Ocak).

Altan için Yeni Şafak’a tekzip: Avukat Ergin Cinmen, Yeni Şafak gazetesi yazarı Tamer Korkmaz’ın 28 Aralık 2018 tarihli yazısında, tutuklu gazeteci-yazar Ahmet Altan’ın üç yıl önce katıldığı bir programda zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tehdit ettiği yönündeki iddialara ilişkin 4 Ocak’ta tekzip gönderdi. Cinmen, “Talebimiz, Ahmet Altan’ın meramını tamamen tersine çevirerek yansıtan, kamuoyunu yanıltan, davanın gidişatını etkileme amacı taşıyan söz konusu yazıdaki ifadeleri tekzip eden metnimizin yayımlanmasıdır. Bu talebe uyulmaması halinde gereken cezai yollara başvuracağımız açıktır” dedi (5 Ocak).

Anayasa Mahkemesi

Anayasa Mahkemesi (AYM), Ocak-Şubat-Mart döneminde üç kişinin başvurusunda Anayasanın güvence altına aldığı ifade özgürlüğü hakkının hiçe sayıldığına hükmetti; söz konusu dosyada tazminata değil mahkeme gideri olarak 3 bin 94 TL ödenmesine hükmetti.

İktidarın güvenlik politikalarına ters düşmeyecek dosyaları belirli ölçülerde gündemine alan AYM, ne uzun süredir tutuklu Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak gibi gazetecilerin özgürlüğü için sözünü söyledi, ne de Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının bu kez hükümlü olarak hapsedilmelerine karşı duracak bir duruş sergileyebildi. Bu dönemde tutuklu gazeteci başvuruları bu dönemde gazeteci Salih Turan için sürerken AYM’nin uzun süredir dokunmadığı alanlar arasında İnternet sansürü yer alıyor.

Geçen yılın aynı döneminde AYM, üç gazeteci, bir gazete ve bir avukatın gerçekleştirdiği altı başvuruda, ifade özgürlüğünün hukuka aykırı şekilde ihlal edildiği gerekçesiyle mahkeme gideri dahil toplam 58 bin 663 TL tazminata hükmetmişti.

2018 yılının tamamında AYM, 10 gazeteci, bir İnternet sitesi, bir gazete dahil 18 başvuruda Türkiye’yi giderler dahil 135 bin 881 TL tazminata mahkum etmişti. Ancak AYM, özellikle iki üyesi darbe girişimi sonrası tutuklandıktan ve Ocak 2018’de Şahin Alpay, Mehmet Altan ve Turhan Günay lehine verdiği kararlardan sonra, sessizliğe bürünmüştü.

Altan dosyası 9 aydır AYM Genel Kurulu’nda bekliyor: Anayasa Mahkemesi, “darbeye iştirak” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen, son olarak Yargıtay Başsavcılığı’nın “örgüte yardımdan yargılansın” dediği gazeteci yazar Ahmet Altan ile dosyayı, AYM Genel Kurulu’na sevk ettiği 4 Temmuz 2018’den beri gündemine almadı. Mart başında açıklama yapan Altan’ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu, “Sekiz ay boyunca başvuruyu rafta tutmak başlı başına yeni bir hak ihlali sayılmaz mı? Mahkemeler hak ihlali yaptığında Anayasa Mahkemesi’ne gidiyoruz. Anayasa Mahkemesi hak ihlali yapar ise ne yapmalıyız; hukuki açıdan bu kadar büyük bir çaresizliğin bir cevabı var mıdır?” diye sordu. Altan le ilgili AYM’ye ilk başvuru 8 Kasım 2016’da yapılmıştı; yüksek mahkeme 4 Temmuz 2018’de dosyayı Genel Kurul’a sevk ettiğini açıklamıştı (30 Mart).

Sansür başvuruları AYM’de birikti: AYM, 2015’ten kalan başvuruların yüzde 98’ini sonuçlandırdığını açıklarken iletişim hukukçuları Yaman Akdeniz ve Kerem Altıparmak’ın bugüne kadar taşıdığı, sendika.org, birgun.net veya diken.com.tr gibi haber sitelere yönelik sansür uygulamalarıyla ilgili herhangi bir karar vermedi. Onlarca başvurularının AYM beklediğini söyleyen Altıparmak, karar bekledikleri başvurulardan birinin de Mayıs 2017’ye ait Wikpedia sansürü olduğunu açıkladı. Hukukçu, RSF’ye, “AYM, zararsız görünen dosyaları işleme koyarken kendisini zor durumda bırakabilecek politik özlü başvurulara öyle görünüyor ki dokunmuyor” dedi. Dosyaların AYM düzeyinde işlem görmemesi, bireysel başvuru bakımından AİHM’e başvurmanın önünde de bir engel tekil ediyor (12 Mart).

Turan için AYM’ye başvuru: Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Hukuk Birimi Başkanı Veysel Ok, Zelal Pelin Doğan ve Nevroz Akalan, “Silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla 12 Şubat’ta tutuklanan gazeteci Salih Turan adına Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yaptı. Başvuruda, geçici tedbir kararı verilerek gazetecinin tahliyesi istendi ve başvurusunun öncelikli incelenmesi talep edildi (1 Mart).

1 Mayıs eylemine AYM tazminatı: Anayasa Mahkemesi, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü ertesi 14 Mayıs 2012’de gözaltına anılıp İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nce ertelemeli hapis cezasına mahkum edilen Deniz Benol, Furkan Çelik ve Oğulcan Akdoğan’ın başvurusunda ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti. AYM, maddi tazminat ödenmesine gerek görmeyen, giderler karşılığında 3 bin 94 TL ödenmesine hükmetti. Eylem sırasında, “Katil polis hesap verecek”, “Direne direne kazanacağız” ve “Baskılar bizi yıldıramaz” şeklinde slogan atılması cezalandırmaya gerekçe yaplmıştı (7 Şubat).

AİHM

Ocak-Şubat-Mart döneminde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), ifade özgürlüğü bakımından, üçü gazeteci olmak üzere toplam dokuz kişinin başvurusunda Türkiye’yi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye’yi 43 bin 060 avro (264 bin 472 TL) tazminat ödemeye mahkum etti.

15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkı hariç birçok maddesinin askıya alındığı Türkiye’de tutuklu gazetecilerin bir yılı aşkın bekleyen dosyalarını ancak 20 Mart 2018’de karara bağlamaya (Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararları) başlamıştı. Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak gibi 15 Temmuz 2016 Darbe girişiminden hemen sonra tutuklanan birçok gazeteci, AİHM’den “haksız tutuklama”ya dair şikayetlerinin değerlendirilmesini bekliyor.

Geçen yılın aynı döneminde AİHM, beşi gazeteci (Şahin Alpay, Mehmet Altan, Türkan Aydoğan, Fevzi Saygılı ve Ali Karataş) ve bir girişimcinin yaptığı beş ayrı başvuru sonucunda Türkiye’yi, 51 bin avro (yaklaşık 245 bin 300 TL) tazminat ödemeye mahkum etmişti. Abdurrahman Dilipak’ın dosyası işlemden kaldırılmıştı.

2018 yılının tamamında ise AİHM, altı gazeteci ve iki yayıncı dahil 12 başvuruda Türkiye’yi Sözleşmenin 10. Maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle toplam 73 bin avro (yaklaşık 365 bin TL) tazminata hükmetmişti.

AİHM’den 14 bin 500 avro ceza: AİHM, 2004’te bir eyleme katılarak MLKP örgtünün propagandasını yaptıkları iddiasıyla Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde mahkum olan Selçuk Mart, Yusuf Bayraktar ve Selver Orman adlı başvurucuların dosyasında Şubat 2007’de gerekçesiz ceza verdiği iddiasıyla Türkiye’yi ifade özgürlüğünü ihlal etmekten mahkum etti. Üç başvurucuya toplam 2 bin avro mahkeme gideri karşılığında ödeme yapılmasına karar veren AİHM, ayrıca Türkiye’yi Bayraktar’a 2 bin 500 avro, Mart ve Orman’a da 5 biner avro ödenmesine hükmetti. Üç başvurucuya böylece toplam 14 bin 500 avro (yaklaşık 90 bin TL) ödenmesi kararlaştırıldı (19 Mart).

Gürbüz AİHM’de kazandı: AİHM, 2004-2006 yıllarında yayımlanan 11 haber ve yazıda “örgüt propagandası yapıldığı” gerekçesiyle hakkında yedi ceza davası açılan Ülkede Özgür Gündem gazetesi sahibi Ali Gürbüz’e 3 bin 500 avro (yaklaşık 21 bin TL) tazminat ödenmesine hükmetti. AİHM, PKK açıklamaları, tutuklu mesajları ve çatışma bilançolarına yer verilmesi nedeniyle TMK’dan sistemli yargılamayı ifade özgürlüğünün ihlali olarak gördü (12 Mart).

Uçar’a AİHM tazminatı: AİHM, 2002’de Kürt dilinin müfreatı heline eylem yaparken gözaltına alınan arkadaşları için “Yaşasın demokrastik Cumhuriyet”, “İmralı’ya bin selam”, “Çözümün adresi İmralı’dır”, “Biji Serok Apo” ve Yaşasın demokratik isyanın gençliği” şeklinde sloganlarla protesto yaptığı gerekçesiyle 2009’da “örgüt propagandası”ndan 10 ay hapse mahkum edilen Çukuroca Üniversitesi öğrencisi Servet Uçar’ın ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Oybirliğiyle alınan kararda Türkiye’nin Uçar’a 2 bin 500 avro (15 bin 500 TL) tazminat ödemesine de karar verildi (5 Mart).

Özbay’a AİHM’den 4.250 avro tazminat: AİHM, Sarıgazi eylemlerine dair “Devrim Şehitleri Ölümsüzdür” ve Kızıldere’ye ilişkin “Onlar mücadelemizde yaşyacak” başlıklı yazılara yönelik “örgüt propragandası” ve “suç ve suluyu övmek” iddiasıyla 2006’da hapis ve para cezasına mahkum edilen Yeni Odak dergisi sahibi ve sorumlu müdürü Esen Özbay’ın başvurusunda Türkiye’yi orantısız cezadan mahkum etti. İçeriklerde şiddetin açık şekilde övülmediğine hükmeden AİHM, Özbay’a 3 bin 250 avro manevi tazminat, mahkeme gideri karşılığında da bin avro ödenmesine karar verdi (12 Şubat).

Cangı’ya AİHM tazminatı: AİHM, Allianoi Antik Kenti’nin korunması mücadelesinde Kültür ve Tabiyat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan resmi bir toplantı tutanağını istediği halde bu talebi reddedilen çevreci hukukçu Arif Ali Cangı’nın ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Kararda, Türkiye’nin Cangı’ya mahkeme giderleri dahil toplam 9 bin 500 avro (yaklaşık 57 bin TL) tazminat ödenmesi kararlaştırıldı (29 Ocak).

Alınak AİHM’de kazandı: AİHM, Kars Belediyesi’ne gönderdiği dilekçeyle kentteki park ve sokaklara “suçlu” iddia edilen kişilerin isimlerinin verilmesini önerdiği iddiasıyla “suç ve suçluyu övmek”ten ceza verilen, ancak para cezasını ödemediği gerekçesiyle hapse giren siyasetçi Mahmut Alınak’ın “ifade özgürlüğü ihlali”ne dayanarak yaptığı başvuruda Türkiye’yi mahkum etti. Oybirliğiyle alınan kararda siyasetçiye 3 bin 250 avro tazminat ödenmesine karar verildi (15 Ocak).

AİHM’den Talu’ya tazminat: AİHM, 10 Aralık 2007 tarihli “Vahşet Şakası” başlıklı yazısında dönemin Kartal Cumhuriyet Savcısı’nın kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla 15 bin TL tazminata mahkum edilen Sabah gazetesi eski yazarlarından Umur Talu’nun “ifade özgürlüğünün ihlal” gerekçesiyle yaptığı başvuruda, Türkiye’yi 5 bin 560 avro (34 bin 472 TL) tazminat ödemeye mahkum etti. 27 Kasım 2018 tarihli karar daha sonra öğrenildi (1 Ocak).

RTÜK’ten haberler

Yayın yasakları için “ucu kapatma” girişimi: RTÜK başkanı Ebubekir Şahin, “terör” gibi olaylarda ilan edilen yayın yasaklarının süresinin belli olmadığına ve neyi kapsadığının anlaşılmadığına dair şikayetler aldıklarını ifade etti. RTÜK başkanı, “Bu mahkemelerle yapacağımız görüşmelerde hem süresini hem de konusunu belirteceğiz. Yayın yasağı kararı aldığımızda, kuruluşlar bunun neyi kapsadığını tam anlayamıyor, ne kadar süreceğini bilmiyor olabiliyorlar. Olay bitiyor ama yayın yasağı hala devam ediyor. Böyle bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Bunu ortadan kaldıracağımız bir çalışma yapılacak” dedi (17 Mart).

RTÜK üyesinden TRT’ye eleştiri: RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İsmet Demirdöğen, Anayasaya göre özerk ve tarafsız olması gereken kamu yayıncısı TRT’nin “hükümet, siyasi partiler ya da diğer güç ve çıkar gruplarına değil, halka hizmet için var olduğunu unuttuğunu” açıklayarak, RTÜK’ün de söz konusu “yanlı yayına seyirci kalmasını” eleştirdi (11 Mart).

RTÜK’ün tutarsızlığı: RTÜK Üst Kurul Üyesi İlhan Taşcı’nın, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in konuk olduğu Uğur Dündar’la Halk Arenası programına verilen 5 programlık yayın durdurma cezasına karşı kullandığı muhalefet şehrini anlattı. Taşcı karşı oy yazısında, ifade özgürlüğünün çoğulcu ve anayasal demokrasilerin temel taşı olduğunu hatırlatarak Akpınar’ın sözlerinin ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. “Türkiye medyası çok kanallı, tek sesli bir yapıya doğru evrilmektedir” diyen Taşcı, Akpınar’ın programdan bir gün sonra polis eşliğinde adliyeye götürülüp sorgulanmasıyla milyonlarca yurtseverin, farklı düşünen ve düşüncelerini ifade eden insanın da sorguya çekildiğini söyledi.  Üst Kurul kararlarının da tutarlı olmadığını belirten Taşcı, Akit TV’de Ahmet Maranki’nin “Afrin operasyonuna itiraz eden ister gazeteci ister milletvekili olsun hemen vurun” şeklindeki sözlerinin ifade özgürlüğü olarak değerlendirildiğini hatırlattı (23 Şubat).

RTÜK’te “Fox TV’ye ceza” tartışması: RTÜK’ün Fatih Portakal’ın “Hadi bakalım barışçıl bir eylemle zamları protesto edelim. Kaç kişi çıkacak sokağa korkudan, endişeden?” sözleri nedeniyle Fox TV’ye verdiği ceza tartışmaları sürüyor. Karara şerh düşen RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı, “Halkı haklı ve yasal talepleri için sokağa çağırmak bir yana, ki bu bir suç değildir, tam tersine ‘çıkmayın, çıkarsanız başınıza bunlar gelir’ şeklinde bir uyarı” olduğunu belirtti. Haberde halkı haklı ve yasal talepleri için sokağa çağırmak bir yana -ki bu bir suç değildir- tam tersine ‘çıkmayın, çıkarsanız başınıza bunlar gelir’ şeklinde bir uyarı vardır. Bu sebeple haberin dilinde ve içeriğinde kamusal sorumluluğa aykırı ve ifade özgürlüğünü aşan bir yön yoktur” ifadelerini kullandı (11 Şubat).

Yeni RTÜK Başkanı: RTÜK Başkanı İlhan Yerlikaya’nın istifasının ardından RTÜK Başkanlığına iki yıl önce RTÜK üyeliğine getirilen Ebubekir Şahin seçildi. Eski Başkan Yerlikaya, ailesinin sağlık sorunlarını gerekçe göstererek bu görevinden istifa etmişti (23 Ocak).

RTÜK’ten yiğit uyardı; görevden alındı: RTÜK İzin ve Tahsisler Daire Başkanvekili Yasin Yiğit, TMSF’nin darbe girişiminden sonra satılığa çıkardığı cemaate yakın radyo ve televizyonların yarattığı frekans çakışmasına son verilmesine dönük hükümete yakın Turkuvaz Yayın Grubu’nu yazıyla uyarmasından sonra görevden alındı (15 Ocak).

“Modern Family”ye RTÜK cezası: RTÜK, “Modern Family” dizisindeki bir sahnede mangal ile ilgili “Tanrı hamburger isterse bunda pişirir” sözlerinin “toplumun manevi değerlerine zarar verici” olduğu ileri sürerek ceza verilmesini kararlaştırdı (10 Ocak).

RTÜK’te “Cin” yasak: Kanal D’de program yapan Müge Anlı, sunumu esnasında “cin” kelimesinin yasaklandığını duyurdu ve bunun yerine “Üç Harfliler” ifadesini kullandı. Anlı sunumu esnasında “Çocuğun içinde, RTÜK yasakladığı için söyleyemiyorum, ‘3 Harfliler’ olduğu söylenmiş” dedi (7 Ocak).

Kanal’a “Modern Family” cezası: RTÜK, “beIN Series HD Comedy” kanalında yayınlanan “Modern Family” dizisine “evlilik dışı çocuk edinmenin olağan karşılanması” ve “küfürlü sahneler” gerekçesiyle 2 program durdurma ve idari para cezası verdi. Ceza, 6112 Sayılı Kanun’da belirtilen “Radyo ve televizyon yayınları, toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz” ilkesine aykırılık iddiasıyla verildi (4 Ocak).

RTÜK: TV’lere 29 para cezası

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ocak-Şubat-Mart 2019 döneminde haber, film ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 29 para cezası verirken radyo kuruluşlarına bu dönemde herhangi bir işlem yapılmadı. Kurul, TV’lere toplam 1.967.066 TL para cezası verdi. (Reklam yayınlarının değerlendirme dışı bırakıldığı çalışma, RTÜK’ün 3 Ocak ile 14 Şubat 2019 tarihleri arasında gerçekleştirdiği altı toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).

RTÜK “Çocuk ve gençlerin gelişimine zararlı yayın”dan üç para cezası; “Sigara yasağını ihlal”den 24 para cezası; “Masumiyet karinesini ihlal”den bir para cezası; “Milli ve manevi değerlere aykırılık”tan bir para cezası verildi. 

RTÜK, geçen yılın aynı döneminde TV kuruluşlarına 28 program durdurma cezası, 17 para cezası ve 1 uyarı cezası verirken radyo kuruluşlarına da 5 program durdurma ve 5 para cezası vermişti. Kurul, Radyo ve TV’lere toplam 33 program durdurma, 22 işlem karşılığında 3.408.899 TL idari para cezası ve bir de uyarı vermişti.

Kurul 2018 yılının tamamında ise, televizyonlara 67 program durdurma, 85 para cezası ve 1 uyarı cezası; Radyo kuruluşlarına da 5 program durdurma ve 1 para cezası vermişti. Yayın ilkelerini ihlalden verilen para cezalarının toplamı 11 milyon 951 bin 153 TL’ydi.

Çocuk ve gençlerin gelişimi: 6112 sayılı Kanunun 8. maddesinin 2.  fıkrasında yer alan“Çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz”hükmünün ihlalden; 956.005 TL(TV8 – 297.960 TL; TV8- 273.306 TL; FOX TV – 384.739 TL) para cezası verildi.

Sigara yasağını ihlal: 4207 sayılı Kanunun 3. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez” hükmünün ihlalden 331.584 TL (Müzik Türk TV – 13.816 TL (24)) para cezası verildi.

Masumiyet karinesi: 6112 sayılı Kanunun 8. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde yer alan “Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimse suçlu ilân edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez; yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz” ilkesine aykırılıktan 658.363 TL (TV8 – 658.363 TL) para cezası verildi.

Milli ve manevi değerler: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan; “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz” ilkesine aykırı yayın yapmak gerekçesiyle, 21.114 TL (FOX life TV – 21.114 TL) para cezası verildi.

Sayfa Başı