122 gazeteci 1 Ekim’e hapishanede girdi. Tutuklu gazetecilerin 75’i Cemaat medyasına çalışanlardan oluşurken habercilerden 28’i Kürt medyasından; üçü Cumhuriyet gazetesi,
Mesleki faaliyetleri veya siyasi dosyalardan yargılanan 122 gazeteci 1 Ekim’e hapishanede girdi. Tutuklu gazetecilerin 75’i Cemaat medyasına çalışanlardan oluşurken habercilerden 28’i Kürt medyasındandı.
Hapis gazetecilerden üçü Cumhuriyet gazetesinden, 15 gazeteci Sözcü, Die Welt, BirGün, Evrensel, Sosyalist Dayanışma dergisi, ETHA Ajansı, Özgür Gelecek, Nokta, Emek-Adalet, Eylül Hapishane, Odak, Atılım, Yeni Evrede Mücadele dergisi, Mezitli FM, Diken’den, bir de bağımsız foto-muhabir.
Bu dönemde, tutuklu gazeteciler “Darbecilik”, “Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs”, FETÖ, PKK, DHKPC, MLKP, DHKP-C, TKEP/L, Direniş Hareketi gibi silahlı örgütlerle işbirliği veya onlara yardım gibi suçlamalarla karşılaştılar. Hapishanedeki 122 gazeteciden 68’i halen yargılanmaktayken, 35’i halen soruşturma geçiriyordu. Hapishanedekilerden sadece 19’u hükümlü.
Agos gazetesi yayın yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de İstanbul Şişli’de öldürülmesiyle ilgili Trabzon’da albay Ali Öz ve sekiz jandarma görevlisinin yargılandığı dava dosyasının İstanbul’daki ana dosya ile birleştirilmesine karar verildi. Dink’in katili Ogün Samast’la Samsun Otogarı’nda “Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez” yazılı Atatürk posteri önünde çekilen fotoğraflar ve Çocuk Büro yerine Terörle Mücadele Şubesi’nde ifadesinin alınması tartışma konusuydu. Jandarma görevlileri Birol Ustaoğlu, Murat Bayrak, Atilla Güçlüoğlu ve Yüksel Avan delil yetersizliğinden tahliye edildi.
Kürt aydını, gazeteci Musa Anter’in 1992’de öldürülmesi ve 1990’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada taksi şoförü Mehmet Sinanoğlu, Diyarbakır Belediyesi Kültür İşleri sorumlusu Nevin Soyukaya ve eski Diyarbakır belediye başkanlarından Turgut Atalay’ı (CHP) tanık olarak dinledi. Halen delil toplama aşamasında olan dosyada, İsveç’te yaşayan sanık Abdülkadir Aygan’dan üç yıl savunması alınamadı. Mahkeme, siyasetçi Ahmet Türk dahil bazı tanıkları dinleyecek. Sanık Hamit Yıldırım’ın beş yıllık tutukluluktan sonra tahliye edilmesiyle dosyada tutuklu sanık kalmadı.
Gazeteci Cihan Hayırsevener’in 18 Aralık 2009’da öldürülmesiyle ilgili dava, cezaların Yargıtay’da bozulmasıyla birlikte, sekiz yıl sonra Bandırma Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor.
Trabzon dosyası İstanbul’a geldi: Agos gazetesi yayın yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de İstanbul Şişli’de öldürülmesiyle ilgili Trabzon’daki örgütlü yapıya yönelik önlem almadıkları gerekçesiyle yargılanan dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz ve sekiz jandarma görevlisinin dosyası ile, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ana dosya için birleştirme kararı verildi. (13 Eylül).
Dink davasında dört tahliye: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink cinayetiyle ilgili 83 sanıklı davada, haklarında objektif delil bulunmadığı ve darbe girişiminden sonra güvenlik soruşturmalarından geçtikleri gerekçesiyle tutuklu jandarma görevlileri Birol Ustaoğlu, Murat Bayrak, Atilla Güçlüoğlu ve Yüksel Avan’ın tahliyesine karar verdi. Yargılamaya 2, 3, 5 ve 6 Ekim’de devam edilecek (3 Ağustos).
“Samast’ı Çocuk Büro dinlemeliydi”: Hrant Dink cinayeti davasında dönemin Samsun Jandarma İstihbarat Şubesi’nde astsubay olan Bülent Ustaoğlu, tetikçi Ogün Samast’ın Samsun terminalinde gözaltına alındıktan sonra Terörle Mücadele Şubesi’nde çekilen görüntüleri anlattı. Samast’ın yakalandıktan sonra götürüldüğü TEM Şube’deki mülakatta MİT’ten Recep isimli birinin de bulunduğunu söyleyen Ustaoğlu, Samast’ı dönemin Samsun Başsavcısı Ahmet Gökçınar’ın talimatı ile “mülakata” aldığını, üstündeki Türkiye bayrağını da savcının izniyle bıraktığını söyledi. “Trabzon’daki samimi olduğu arkadaşlarını sordum. Erhan, Yasin, Ahmet, Zeynel Abidin’i saydı. ‘Onların olayla ilgisi yok. Ben tek başıma yaptım’ dedi. Bu konuda ısrarcı oldu. Ezberlemiş gibiydi” diyen Ustaoğlu, “Samast’ı İstanbul’da TEM’e teslim ederken bu isimleri aktarmadık. O esnada önemli gelmemişti. Pişmanım” diye konuştu. Dink’in avukatlarından Hakan Bakırcığlu, “Ogün Samast 18 yaşından küçük olduğu için en başta Çocuk Büro’ya götürülmeliydi, TEM’e değil. TEM’e götürülse bile nezarethaneye konmalıydı. Eğer olay sırasında MİT tarafından Samast’ın Samsun’da TEM’de çekilen görüntüler varsa bunu dava dosyasına sunması gerekti. Çünkü her belge, her görüntü bu cinayetin aydınlatılmasına hizmet edecekti” dedi.
Dink davasında tutuklu sanıklardan dönemin Samsun Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Atilla Güçlüoğlu, dönemin Samsun İl Güvenlik Şube Müdürü Yakup Kurtaran ile Samsun Jandarma görevlisi Yüksel Avan’ın savunmaları tamamlandı.
Hatıra fotoğrafı soruldu: Hrant Dink cinayeti davasının 16. celsesinin ilk duruşmasında, Dink’in katili Ogün Samast’la Samsun Otogarı’nda “Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez” yazılı Atatürk posteri önünde, Türkiye bayrağı ile “hatıra fotoğrafı” çektiren Samsun İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’nden astsubay Birol Ustaoğlusavunma yaptı. Ustaoğlu, “Üst aramasında üzerinden bayrak çıktı. Samast aşırı tepki verdi. Başsavcı bile şaşırdı. ‘Bayrağımı alırsanız hiçbir şey söylemem’ dedi. Bayrağın üzerinde kalmasıyla ilgili Başsavcı talimat verdi” dedi (31 Temmuz).
Davanın sanıkları arasında, Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, İstanbul Emniyeti eski Müdürü Celalettin Cerrah, Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanları Ramazan Akyürek, Sabri Uzun, Ahmet İlhan Güler, Trabzon Emniyeti Eski Müdürü Reşat Altay, Fethullah Gülen, Trabzon Jandarma komutanı Albay Ali Öz ve gazeteciler Ekrem Dumanlı ve Ercan Gün de bulunuyor. Bu sanıklardan Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz Arslan, Halil İbrahim Koca, Faruk Mercan, Metin Canbay ve eski savcı Zekeriya Öz hakkında yakalama kararı bulunuyor.
Dava “Yeşil” ve Aygan’ı bekliyor: Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, aydın ve gazeteci Musa Anter’in 1992’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada taksi şoförü Mehmet Sinanoğlu, Diyarbakır Belediyesi Kültür İşleri sorumlusu Nevin Soyukaya ve Diyarbakır’ın CHP’li eski belediye başkanlarından Turgut Atalay’ı tanık olarak dinledi. Atalay olay günü Diyarbakır’da olmadığını, Ankara’da İçişleri ve Maliye bakanlıklarında görüşmeler yapmakta olduğunu söyledi. Mahkeme, halen delil toplanma aşamasında bulunulduğundan İsveç’teki sanık Abdülkadir Aygan’ın savunmasının alınmasına ilişkin Adalet Bakanlığı’na yazılmasına, Ahmet Türk dahil bazı tanıkları dinlemeye karar verdi; dosyasının ayrılması talebini ve beş yıl hapisten sonra tahliye edilen sanık Hamit Yıldırım’ın yeniden tutuklanması taleplerini reddetti. Cinayette “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım hiç bulunamadı; İsveç’te yaşayan Abdulkadir Aygan’ın ifadesiyse üç yıldır alınamadı. Dava 20 Aralık’a kaldı (27 Eylül).
Sekiz yıldır bitmedi: Güney Marmara’da Yaşam gazetesi yayın yönetmeni ve yazarı Cihan Hayırsevener’in 18 Aralık 2009’da öldürülmesiyle ilgili dava, mahkumiyet kararlarının Yargıtay’da bozulmasıyla birlikte, sekiz yıl sonra Bandırma Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. Özel Yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dört yıl süren davada “silahlı suç örgütü kurma, ihaleye fesat karıştırma ve ateşli silahlar kanununa muhalefet”ten 10 yıl hapis cezasına çarptırılan sanık İhsan Kuruoğlu, uzun tutukluluk süresi nedeniyle 3 Ağustos 2016’da tahliye edilmişti. Diğer sanıklar Serkan Erakkuş’a müebbet, Ferda Dündar’a 7 yıl 6 ay, Kuruoğlu Ailesinden Osman ve İlbey Kuruoğlu ile gazeteci Engin Arıcan’a 2 yıl 8’er ay hapis cezası verildi. Kerem Yılmaz’a 11 yıl 8 ay hapisle mahkum edildiyse de, 40 ay tutuklu kaldığından adli kontrol karşılığında tahliye edildi. Duruşma 8 Aralık’ta (13 Eylül).
(Türkiye’de cezaevindeki gazeteci ve medya çalışanların durumu hem ülke içinde hem uluslararası planda farklı şekillerde kamuoyuna yansıyor. Kimi örgüt ve girişimler “gazeteci” oluşlarının temel alarak savunu faaliyetlerinde bulunurken, kimileri de “gazetecilik faaliyetleri kapsamında cezaevinde olup olmadıklarını” esas alıyor. Hatta, aynı kriterde yola çıktıkları halde farklı sonuçlar da elde edebiliyorlar. BİA Medya Gözlem Raporu’nda hapisteki gazeteciler, çalıştıkları medya kuruluşunca gazeteci olarak tanıtılanlar, gazetecilik faaliyeti kapsamı itibariyle herhangi bir tespit ve sonuca gidilmeden, Türk Ceza Kanunu veya Terörle Mücadele Kanunu kapsamında işlem görmeleri dikkate alınarak değerlendirmeye alınıyor).
122 gazeteci 1 Ekim’e hapishanede girdi. Tutuklu gazetecilerin 75’i “Cemaat” medyasına çalışanlardan oluşurken 28’i Kürt medyasından; üçü Cumhuriyet gazetesi, biri Sözcü, biri Die Welt, biri BirGün, biri Evrensel gazetesi; biri Sosyalist Dayanışma dergisi muhabiri, biri ETHA Ajansı tercümanı, biri eski Diken sitesi editörüydü. Ayrıca, biri Özgür Gelecek, biri Nokta, biri Emek-Adalet, biri Eylül Hapishane, biri Odak, biri Atılım, biri Yeni Evrede Mücadele dergisi muhabiri; biri Mezitli FM yetkilisi, biri bağımsız foto-muhabiri olarak çalışıyordu.
Bu dönemde, tutuklu gazeteciler “Darbecilik”, “Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs”, FETÖ, PKK, DHKPC, MLKP, DHKP-C, TKEP/L, Direniş Hareketi gibi silahlı örgütlerle işbirliği veya onlara yardım gibi suçlamalarla karşılaştılar.
Hapishanedeki 122 gazeteciden 68’i halen yargılanması sürüyor, 35’i soruşturma geçiriyor. Hapishanedekilerden sadece 19’u hükümlü.
2016’nın aynı döneminde tutuklu bulunan 107 gazeteciden 82’si soruşturma geçiriyordu. Bunlardan 18’i hükümlü, beşi yargılanıyordu. Biri de mahkumiyetin kesinleşmesi için Yargıtay kararını bekliyordu.
Olağanüstü Hal’in (OHAL) ilan edildiği 20 Temmuz 2016’dan itibaren tutuklanan Fethullah Gülen Cemaati’ne yakın ulusal ve yerel medya organlarından çalışmış 73 gazeteci ve medya temsilcisi 1 Ekim 2017 itibariyle cezaevindeydi.
“FETÖ yöneticiliği veya üyeliği”, “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs-darbecilik”, “örgüte yardım”, “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım” ve “örgüt propagandası” şüphesiyle bu kişiler hakkında iddianameler bu dönemde açılmaya başladıysa da çoğunluğu, soruşturma aşamasında bulunuyor.
FETÖ/PYD yöneticiliği/üyeliği/darbecilik/örgüte yardım/örgüt üyesi olmamakla birlikte bilerek yardım/örgüt propagandası: Abdullah Kılıç(Meydan gazetesi köşe yazarı), Ahmet Altan (Taraf gazetesi eski yayın yönetmeni), Ahmet Memiş (Haberdar sitesi haber müdürü), Ahmet Metin Sekizkardeş (Cihan Medya Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı), Ahmet Turan Alkan (Zaman gazetesi eski yazarı), Ahmet Yavaş (TRT radyosu Erzurum muhabiri), Alaattin Kaya (Zaman gazetesi eski imtiyaz sahibi), Ali Bulaç (Zaman gazetesi eski yazarı), Ali Ünal (Zaman gazetesi eski yazarı), Ali Yüce (TRT radyosu yayın müdürü), Atilla Taş (Meydan gazetesi yazarı), Ayşe Nazlı Ilıcak (Bugün ve Yarına Bakış gazeteleri yazarı), Ayşenur Parıldak (Zaman gazetesi muhabiri), Aytekin Gezici (Adana’da gazeteci-yazar), Aziz İstegün (Zaman gazetesi eski Diyarbakır bölge temsilcisi), Bayram Kaya (Zaman ve Yeni Hayat gazetesi muhabiri), Bayram Parlak(Diyarbakır Radyo Cihan muhabiri), Burçin Dokgöz (Zaman gazetesi Çorum muhabiri), Cemal Azmi Kalyoncu (Aksiyon dergisi muhabiri), Cuma Kaya(Zaman gazetesi yazarı), Cuma Ulus (Millet gazetesi eski yayın koordinatörü), Cumali Önal (Zaman gazetesi eski Arapça servis sorumlusu), Emre Soncan (Zaman savunma eski muhabiri), Ercan Gün (Fox TV haber editörü), Erdal Şen (Meydan gazetesi yazı işleri müdürü), Ersin Şanlı (TRT yurt haberler müdürü), Faruk Akkan (Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü), Fevzi Yazıcı (Zaman gazetesi görsel yönetmeni), Gökçe Fırat Çulhaoğlu(Türk Solu dergisi yazarı), Gültekin Avcı (Bugün gazetesi eski köşe yazarı), Habip Güler (Zaman gazetesi eski muhabiri), Hakan Aksel (TRT Haber ve Spor Dairesi koordinatör yardımcı ve yapımcı), Halil İbrahim Mert (TRT TV Erzurum kameramanı), Hanım Büşra Erdal (Zaman gazetesi eski muhabiri ve köşe yazarı), Hamza Günerigün (TRT Haber spikeri), Hüseyin Aydın(CİHAN eski muhabiri), Hüseyin Turan (Zaman gazetesi yazarı), İdris Okur(CİHAN Çorum muhabiri), İsa Siyi (Haberdar sitesi editörü), İbrahim Balta(Zaman gazetesi eski ekonomi editörü), İbrahim Karayeğen (Zaman gazetesi eski yazı işleri müdürü), Lokman Erdoğan (Çorum Manşet gazetesi yazarı), Mehmet Altan (gazeteci-yazar), Mehmet Kuru (Zaman gazetesi Eskişehir muhabiri), Murat Aksoy (Millet ve T24 eski yazarı), Murat Dağdeviren (Demokrat Gebze gazetesi sahibi), Murat Öztürk (Çorum Manşet gazetesi), Mustafa Erkan Acar (Zaman gazetesi eski haber müdürü), Mustafa Ünal (Zaman gazetesi Ankara eski yayın müdürü), Mutlu Çölgeçen (Millet gazetesi yazı işleri koordinatörü), Mümtaz’er Türköne(Zaman gazetesi eski yazarı), Nadir Yücel (Çorum Yıldız gazetesi yayın yönetmeni), Nur Ener (Yeni Asya gazetesi editörü), Nuri Durna (TRT Erzurum muhabiri), Nurullah Kaya (Zaman gazetesi eski Gaziantep Bölge temsilcisi), Oğuz Usluer (HaberTürk TV eski haber koordinatörü), Osman Yakut (Zaman gazetesi muhabiri), Ömer Özdemir (Zaman gazetesi muhabiri), Ramazan Alkan (Yeni Akit gazetesi muhabiri), Recai Morkoç(Zaman gazetesi editörü), Resul Cengiz (Zaman gazetesi eski Denizli muhabiri), Serhat Şeftali (Zaman gazetesi Antalya muhabiri), Seyid Kılıç(TRT eski muhabiri), Şahin Alpay (Zaman gazetesi eski yazarı), Şeref Yılmaz (Irmak TV yönetim kurulu başkanı), Tuncer Çetinkaya (Zaman gazetesi Antalya bölge temsilcisi), Ufuk Şanlı (Vatan gazetesi eski yazarı), Vahit Yazgan (Zaman gazetesi eski İzmir bölge temsilcisi), Yakup Çetin(Zaman gazetesi eski muhabiri), Yalçın Güler (TRT Erzurum muhabiri), Yener Dönmez (Habervaktim sitesi sahibi), Yetkin Yıldız (Aktif Haber sitesi yayın yönetmeni), Zafer Özsoy (Feza Yayın Şirketi ortağı, CİHAN yayın teknisyeni).
FETÖ/PDY (Fethullah Terör Örgütü/Paralel devlet yapılanması” örgütü) dosyası kapsamında daha önce tutuklananlar/ dava aşamasında:Hidayet Karaca (Samanyolu Yayın Grubu başkanı).
“Devletin gizli belgelerini tahrip/kullanma”/ dava aşamasında: Mehmet Baransu (Taraf gazetesi yazarı).
KCK – PKK – DYG / Hükümlüler: Ferhat Çiftçi (Azadiya Welat Antep temsilcisi- 22 yıl, 8 ay), Hamit Dilbahar/Duman (Azadiya Welat yazarı- 16 yıl), Kamuran Sunbat (DİHA Çukurova eski muhabiri- 11 yıl, 11 ay), Kenan Karavil (Radyo Dünya Yönetmeni- 19 yıl, 9 ay), Nuri Yeşil (Azadiya Welat Tunceli temsilcisi- 1 yıl, 7 ay), Seyithan Akyüz (Azadiya Welat Adana temsilcisi- 22 yıl, 6 ay), Şahabettin Demir (DİHA Van muhabiri- 4 yıl), Mikail Barut (Özgür Halk dergisi editörü- 7 yıl 6 ay), Yılmaz Kahraman (Özgür Halk dergisi editörü- 10 yıl hapis), Arafat Dayan (Demokratik Ulus eski sorumlu müdürü- 5 yıl hapis).
KCK – PKK – DYG örgütüne üyelik/ yargılananlar:İnan Kızılkaya (Özgür Gündem gazetesi yazı işleri müdürü), Nedim Türfent (DİHA Van muhabiri), Mehmet Güleş (DİHA Elazığ muhabiri), Cebrail Parıltılı (Anadolu Ajansı eski Derik muhabiri), Abdulkadir Turay (DİHA Mardin muhabiri), Ziya Ataman (DİHA Van muhabiri), Serkan Aydemir (Bitlis Aktüel gazetesi muhabiri), Şerife Oruç (DİHA muhabiri), İdris Sayılgan (DİHA muhabiri),
KCK – PKK – DYG örgütüne üyelik/ soruşturma aşamasında:Sadık Demir(Radyo Karacadağ sahibi), Mizgin Çay (Radyo Karacadağ muhabiri), Salih Erbekler (Radyo Karacadağ muhabiri), Ayhan Demir (Çaldıran Haber Ajansı imtiyaz sahibi), Selman Keleş (Dihaber muhabiri), Çağdaş Erdoğan(Uluslararası medya için çalışan foto-muhabiri).
KCK – PKK – DYG örgütüne üyelik / devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak/ Soruşturma aşamasında: Kemal Sancılı (Özgür GündemÖzgür Gündem Gazetesi imtiyaz sahibi).
KCK-PKK-DYG üyeliği ve PKK propagandası / Soruşturma aşamasında: Deniz Yücel (Die Welt gazetesi muhabiri).
KCK-PKK-DYG üyeliği ve PKK propagandası / Hükümlü: Zehra Doğan(JİNHA editörü – 2 yıl 9 ay 22 gün hapis); Sezgin Kartal (Sosyalist Dayanışma dergisi yazı işleri müdürü – 1 yıl 6 ay hapis), Meltem Okyay(DİHA muhabiri – 2 yıl 4 ay hapis).
PKK propagandası / Soruşturma aşamasında: Ömer Çelik (DİHA haber müdürü).
MKP/ Hükümlüler: Erdal Süsem (Eylül Hapishane dergisi editörü – ömür boyu hapis)
MLKP/ Hükümlüler: Hatice Duman (Atılım Dergisi sahibi ve yazı işleri müdürü – ömür boyu hapis).
MLKP/ “örgüt üyeliği” / soruşturma aşamasında: Meşale Tolu (ETHA Ajansı çevirmeni).
DHKP-C/Hükümlü: Mustafa Gök (Emek-Adalet dergisi Ankara temsilcisi – ömür boyu hapis).
DHKP-C üyeliği/ Soruşturma aşamasında:Mahir Kanaat (BirGün gazetesi editörü).
DHKP-C’ye yardım/Soruşturma aşamasında: Tunca Öğreten (Diken sitesi eski editörü);
Örgüt üyeliği / Sınırı ihlal/ Soruşturma aşamasında: Aslı Ceren Aslan(Özgür Gelecek yazı işleri müdürü).
Direniş/ Hükümlü: Erol Zavar (Odak dergisi yazı işleri müdürü- ömür boyu hapis).
Ergenekon Mersin/ Türkiye İntikam Birliği Teşkilatı (TİBT) ve İç Örgüt: Mikdat Algül (Mezitli FM genel yayın yönetmeni): 65 yıl ceza aldı, dosyası Yargıtay’da. “Cemaat” yargıçlarını şikayet ettikten sonra Ankara Sincan Cezaevi’ne nakledildi. Şikayeti hala sonuçsuz.
TKEP/L / Hükümlü: Sami Tunca (Yeni Evrede Mücadele Birliği Dergisi yazı işleri müdürü)
FETÖ/ DHKP-C propagandası yapmak / dava aşamasında: Ahmet Şık(Cumhuriyet gazetesi).
“FETÖ/PKK’ya yardım” / dava aşamasında: Murat Sabuncu (Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, Akın Atalay (Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı).
“FETÖ’ye yardım” ve “Cumhurbaşkanı’na suikast” / Soruşturma aşamasında: Gökmen Ulu (Sözcü gazetesi muhabiri).
“Halkı silahlı isyana teşvik” / Hükümlü: Murat Çapan (Nokta dergisi yazı işleri müdürü).
“Örgüt üyeliği” / Örgüt adı tespit edilemedi / Soruşturma aşamasında: Kemal Özer (Evrensel gazetesi Tunceli muhabiri).
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri özellikle bir yıllık Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde hapishanelerde ağırlaştırılan tecrit şartlarını hapis gazetecileri ziyaret ederek hazırladıkları raporlar yoluyla kamuoyuna aktardılar. Vekil ve aile ziyaretleri sonucu kamuoyu, aylarca hapishanelerinde davalarını bekleyen gazetecilerden haber alabiliyor. Kimi zaman üç kez müebbet hapisle yargılanan ve hapiste binlerce sayfalık doküman incelemek durumunda kalan gazeteciler, dava ve duruşma hazırlıkları için, kamera gözetiminde ve belge değiş tokuş yasağı altındaki kısıtlı avukat görüşmeleriyle yetinmek zorunda kalıyor.
Tutuklu gazeteciler uğradıkları haksızlıkları trajikomik bir halde kamuoyu paylaştılar: Diken haber sitesi eski editörü Tunca Öğreten meslektaşlarına, “Biz cezaevinde güvendeyiz, meslektaşlarımız kendilerine dikkat etsinler” mesajı gönderdi; gazeteci Murat Aksoy da, Silivri Cezaevi’nde, “Pişman olduğum tek şey, Müslüm Baba’yı (Gürses) geç keşfetmiş olmam” dedi.
Gazeteci Ahmet Şık ise toplumsal korku iklimine işaret etti: “Mesleki faaliyetlerimiz suç konusu yapıldı. Bizler kahraman değiliz sessiz kalan çoğunluk korktuğu için korktuğu her şey başına gelecek kimse konuşmadığı için kahramanlaştırılıyoruz”.
Aksoy, Taş ve Öğreten’den mesaj: Aylardır Silivri Hapishanesi’nde ağır tecrit şartlarında tutulan gazetecilerden Murat Aksoy, “Sadece gazeteci olduğum, sadece eleştirel yazılarımdan dolayı tutukluyum” mesajı gönderdi. Aynı davadan yargılanan Atilla Taş da, Spinoza atıflı mektubunda, “Burada sadece bedenim hapis, fikirlerim kuştan daha özgür” diyor. Halen hakim karşısına çıkamamış olan Diken haber sitesi eski editörü Tunca Öğreten de, ironiyle meslektaşlarına, “Biz cezaevinde güvendeyiz, meslektaşlarımız kendilerine dikkat etsinler” mesajı gönderdi.
Kanaat umutlu: Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın hacklenen e-mail hesabıyla ilgili soruşturma çerçevesinde tutuklanan ve dokuz aydır hakim karşısına çıkmayan BirGün gazetesi editörü Mahir Kanaat “Mahkeme bağımsız davranabilirse 24 Ekim’de başlayacak olan davada tahliye olabileceğimize inanıyoruz” dedi.
Alpay ve Altan’dan haber var: “FETÖ işbirliği” iddiasıyla bir yıldır hapiste tutulan Zaman gazetesi eski köşe yazarı Şahin Alpay ve Prof. Dr. Mehmet Altan, kendilerini ziyaret eden TGC heyeti aracılığıyla, 18-19-20 Eylül tarihlerinde başlayacak davaları için meslektaşlarından destek istedi. Gazeteciler, diğer aile yakınları dışında kendi belirleyecekleri üç arkadaşlarıyla da görüşebilmeyi talep ettiler. Alpay, “TGC’nin ziyaretiyle çok moral buldum. Mektup yazamıyoruz. Ailemiz dışında kimseyle görüşemiyoruz. Kitap yazmaya çalışıyorum. Benim tüm avukat ve aile görüşmelerim aynı günde, salı gününde gerçekleşiyor. Tüm görüşmelerin aynı güne olması beni zorluyor. Farklı günlere ayrılmasını talep ediyorum” dedi. Mehmet Altan da, “30 yıldır görev yaptığım İstanbul Üniversitesi’nden de çıkarıldım. Üç kez müebbetle yargılanıyorum. Ben şiddet uygulamadım. Ortada bir şiddet yok. Bu konuya hukukçuların ve yazarların eğilmesini istiyorum” diye konuştu.
Atalay, Sabuncu ve Şık’tan haber var: TGC heyetinin ziyaret ettiği tutuklu Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, “Cumhuriyet davası duruşması sonrasında moralimiz çok yüksek. İlk duruşmada yedi meslektaşımızın tahliye olması davamızın çöktüğünü gösterdi. Ayrıca derdimizi anlatabildik. Medya yasamadan bile önemli, Bu önemin farkında olduğu için iktidarlar medyayı baskı altına alıyorlar” dedi. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ise, “İnşallah biz son tutuklu gazeteciler oluruz. Bize ağır gelen attığımız manşetleri savunmak. Ülkemiz için canımız yanıyor. Mahkemelerde gazetecilerin attığı başlıklarla niyet okunarak yargılanması çok ağırdır. Türkiye’de birlikte yaşam manifestosu oluşturulmasına ihtiyaç var. Bunu Kürdü, Türkü, Alevisi, Sünnisi, Ermenisi, Rumu hiçbir ayrım yapmadan birlikte yazabiliriz. Türkiye’de tekrar soru sorma cesareti gösteren haberi değerlendirebilen, yazabilen gazeteciler olmalı. İnternet medyasında ve bazı bir iki gazetede bu medyanın uçları var. Bu yüzden umutluyum” diye konuştu.
Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Şık de, “Mesleki faaliyetlerimiz suç konusu yapıldı. Bizler kahraman değiliz sessiz kalan çoğunluk korktuğu için korktuğu her şey başına gelecek kimse konuşmadığı için kahramanlaştırılıyoruz. Cumhuriyet davasıyla çok az sayıda kalan gazeteci ve meslek kuruluşlarını kontrol altına almaya çalışıyorlar mesleki faaliyetimize sınır çiziyorlar. Cumhuriyet Gazetesi davası aynı zamanda bir rejim davasıdır. Herkesin bir arada yaşayabileceği çoğulculuğu esas alan bir toplum ve devlet modelini ortaya çıkarmak zorundayız. Tutuklanmamız siyasi bir karardı. Özgür kalmamız da siyasi bir kararla olacak” dedi (10 Ağustos).
Saçları zorla kesildi: Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 9 Nolu Cezaevi gardiyanlarının, “FETÖ üyeliği” suçlamasıyla bir yıl önce tutuklanan gazeteci Cihan Acar’ın tutukluluk süresince uzattığı saçları zorla kestiği iddia edildi (1 Ağustos).
Özer tutuklandı: Doğa fotoğrafçılığıyla da tanınan Evrensel gazetesi Tunceli muhabiri Kemal Özer, 4 Eylül’de Ovacık-Dersim yolundaki arama noktasında gözaltına alındıktan 11 gün sonra Sulh Ceza Hakimliği’nce “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı (15 Eylül).
Erdoğan tutuklandı: Kadıköy’deki bulunan Fenerbahçe Stadyumu yakınında 2 Eylül’de “MİT binasının fotoğrafını çektiği” gerekçesiyle gözaltına alınan foto-muhabiri Çağdaş Erdoğan, 12 günlük gözaltının ardından “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı (13 Eylül).
Damar tutuklandı: KHK ile kapatılan DİHA ajansının muhabiri Mehmet Sıddık Damar, “PKK propagandası” suçlamasıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Mardin E Tipi Cezaevi’ne gönderildi (18 Ağustos).
ByLock’tan dokuz gazeteciye tutuklama: “ByLock” kullandıkları iddiasıyla gözaltına alınan BirGün gazetesi eski editörü Burak Ekici, İhlas Haber Ajansı (İHA) bölge müdürü Ömer Faruk Aydemir, kapatılan Cihan Haber Ajansı muhabiri Sait Gurkan Tuzlu, Ahmet Feyzullah Özyurt, Mutlu Özay, Mehmet Ali Ay, kapatılan Zaman gazetesi ve Cihan Haber Ajansı muhabiri Muhsin Pilgir, Fenerbahçe TV eski haber müdürü Yasir Kaya ve kapatılan Samanyolu Haber TV yayın yönetmeni Cüneyt Seza Özkan, “FETÖ” örgütüne yönelik soruşturma kapsamında tutuklandı (16 Ağustos).
İki gazeteciye tutuklama ve tahliye: Gaziantep’te “FETÖ” şüphelisi bir girişimcinin ifadelerini yayımladıkları için “gizliliği ihlal”den 2 Ağustos’ta tutuklanan Ayıntap Gazetesi yazarı Murat Güreş ve Detay Haber muhabiri Furkan Gökşen, avukatları Önder Alkurt’un Sulh Ceza Hakimliği’ne yaptığı itiraz üzerine tahliye edildi (15 Ağustos).
Çelikkan hapiste: Özgür Gündem dayanışma eyleminden “PKK propagandası” iddiasıyla mahkum edilen gazeteci ve Hafıza Merkezi eş direktörü Murat Çelikkan, cezası onanınca Kırklareli Cezaevi’ne teslim oldu (14 Ağustos).
Fransız gazeteciye tutuklama ve tahliye: 6 Temmuz’da Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yapmak isterken gözaltına alınan ve 2 Ağustos’ta “örgüt üyeliği”nden tutuklanan Fransız gazetecilik öğrencisi Loup Bureau, Şırnak 3. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla Şırnak T Tpi Cezaevi’nden tahliye edildi (15 Eylül).
Erdoğan tutuklandı: Özgürlükçü Demokrasi gazetesi çalışanı Serkan Erdoğan, Mersin’in Yenişehir ilçesindeki evine düzenlenen polis operasyonunda gözaltına alındıktan sonra “örgüt üyeliği” suçlamasıyla Tarsus T Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi (29 Temmuz).
Karataş tutuklandı: Demokratik Toplum Kongresi (DTK) soruşturması kapsamında gözaltına alınan Evrensel gazetesi yazarı Yusuf Karataş tutuklandı. Karataş’a, Roboskî katliamı ve YSK’nin bağımsız milletvekili adaylarını veto etmesi protestosu, DTK’nın Nisan 2013’te Viranşehir’de düzenlediği Mezopotamya Mevsimlik Tarım İşçileri Kurultayı ve tarım işçilerinin hakları için yapılan kurultayın da sorulduğu iddia ediliyor (27 Temmuz).
Alayumat tutuklandı: Dihaber muhabiri Erdoğan Alayumat, 14 gündür Hatay Emniyet Müdürlüğü’nde tutulduktan sonra “örgüt üyesi olmak”, “örgüte yardım ve yataklık etmek”, “örgüt adına milis ve işbirlikçilik faaliyetinde bulunmak” ve “Devletin gizli kalması gereken sırlarını ifşa etmek” iddialarıyla tutuklandı (27 Temmuz).
Çakmakçı tutuklandı: Medyascope için de çalışan gazeteci Mehmet Çakmakçı (Şiyar Dicle) Diyarbakır’daki evinde gözaltına alınıp sekiz gün gözaltında tutulduktan sonra “örgüt üyeliği”nden tutuklandı (12 Temmuz).
Olgun’a tahliye: Sözcü gazetesi İnternet sorumlu haber müdürüMediha Olgun, dört aylık tutukluluktan sonra Bakırköy Kadın Cezaevi’nden tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı (22 Eylül).
Karataş’a tahliye: Evrensel gazetesi köşe yazarı Yusuf Karataş, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) soruşturması kapsamında 57 gündür tutuklu kaldıktan sonra Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tahliye edildi (22 Eylül).
Yıldız’a tahliye: Diyarbakır’da 17 Şubat’ta gözaltına alındığı sırada polislerce darp edildikten sonra tutuklanan gazeteci Hayati Yıldız hakkında “Örgüte üyeliği” ve “Ateşli silahlar yasasına muhalefet”ten dava açıldı. Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, Yıldız’ın avukatları müvekkilinin polis takibinde olduğunu ve yapılan asılsız bir ihbar nedeniyle gözaltına alındığını belirtti. 21 yıl hapsi istenen Yıldız adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı (21 Eylül).
Özyurt’a tahliye: Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ Adana” dosyasından “FETÖ üyeliği”nden yargılanan eski Zaman gazetesi muhabiri Abdullah Özyurt’u ev hapsi şartıyla tahliye etti (15 Eylül).
Acar ve Köseli’ye tahliye: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, “darbe girişimi”nden yargıladığı Bugün gazetesi muhabiri Cihan Acar ve Aksiyon dergisi muhabiri Bünyamin Köseli’yi tahliye etti (18 Ağustos).
Kaplanoğlu’na tahliye: “THKPC propagandası” suçlamasıyla üç ay tutuklu kalan Bursa Muhalif sitesi editörü ve ÇGD Bursa Şube yetkilisi Ozan Kaplanoğlu, ilk duruşmada tahliye edildi (4 Ağustos).
Cumhuriyet’te yedi tahliye: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ, PKK ve DHKP-C’ye yardım”dan yargıladığı Cumhuriyet gazetesi okur temsilcisi Güray Öz, karikatürist Musa Kart, hukukçu Bülent Utku, köşe yazarı Hakan Kara, Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulu üyesi Önder Çelik, Vakıf Danışma Kurulu üyesi Mustafa Kemal Güngör ve Cumhuriyet Kitap Eki yayın yönetmeni Turhan Günay’ı tahliye etti (28 Temmuz).
Karakaya’ya tahliye: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, “örgüt üyeliği”nden yargıladığı ve Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Özgür Halk dergisi sorumlu müdürü Hülya Karakaya’yı, davanın 5. duruşmasında adli kontrol şartıyla tahliye etti (18 Temmuz).
İzgi’ye tahliye: Batman gazetesi sahibi Nizamettin İzgi, Batman Ağır Ceza Mahkemesi’nde “FETÖ ile bağlantılı olmak”tan yargılandığı davadan tahliye edildi (17 Temmuz).
Kızıl’a tahliye: İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi, referandum protestolarını haberleştirirken eylemcilerle birlikte gözaltına alınıp, tutuklanan gazeteci-belgeselci Kazım Kızıl’i tahliye etti. Kızıl, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet”ten yargılanıyor (10 Temmuz).
Taşçılar ve Dener’e tahliye: Şanlıurfa.com haber sitesi sahibi Muhammed Taşçılar ve site yayın yönetmeni Mehmet Dener’in “FETÖ üyeliği” iddiasıyla tutuklandıktan dokuz ay sonra, 25 Mart’ta tahliye edildiği tespit edildi (1 Temmuz).
Temmuz-Ağustos-Eylül döneminde 14 gazeteci veya medya çalışanı gözaltına alındı. Gazetecilerden yedisi “Kürt Sorunu”, dördü de “FETÖ” bağlantılı soruşturmalar çerçevesinde gözaltı yaşadı.
Geçen yılın aynı döneminde, 78 gazeteci ve medya çalışanı gözaltı işlemiyle karşılaşmıştı.
Ayrıca, 24’ü ile ilgili darbe girişimini izleyen bu günlerde gözaltı kararı bulunuyordu; altı gazetecinin evine baskın düzenlenmiş; biri ev hapsinde tutuluyordu. 2016 yılının tamamındaysa, gözaltıların toplamı, 21’i OHAL dönemiyle bağlantılı olmak üzere, 201 idi.
Turan’a gözaltı: Manset24.com haber sitesi kurucusu Ömer Turan, FETÖ bağlantılı olmakla suçlanan Emre Uslu, Mehmet Baransu ve Önder Aytaç’ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı övdüğü tweetler paylaştığı, Önder Aytaç’ın Hakan Fidan’ı MİT müsteşarlığı için aday gösterdiği iddiasına ilişkin yazı yayınladığı gerekçesiyle gözaltına alındı. Turan ertesi akşam serbest bırakıldı (23 Eylül).
İki muhabire gözaltı: İstanbul’da dihaber sitesi muhabirleri Sadiye Eser ve Mehmet Şah Oruç, HDP’nin basın açıklamasını izledikten sonra “Kamera görüntülerinizde inceleme yapacağız” denilerek gözaltına alındı; Taksim Polis Merkezi’nde görüntülerine el konulduktan sonra da serbest bırakıldı (18 Ağustos).
İki ByLock gözaltısı: “ByLock” kullandıkları iddiasıyla gözaltına alınan gazeteciler Yusuf Duran ve Türkiye gazetesi eski yazarı Ahmet Sağırlı adli kontrol tedbirleri uygulanarak serbest bırakıldı (16 Ağustos).
Nazlım’a gözaltı: Ankara’da 14 Ağustos’taki ev baskınıyla HDP parti meclis üyeleri ve kapsamında Tutuklu Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED) üyeleriyle birlikte gözaltına alınan Dihaber muhabiri Deniz Nazlım Emniyet’teki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı (16 Ağustos).
Gökçe’ye gözaltı: İleri Haber sitesi editörlerinden İzgen Gökçe, hakkında başlatılan bir soruşturma nedeniyle Bartın’daki evinden gözaltına alındı. Gökçe’nin telefonuna ve bilgisayarına el konuldu (15 Ağustos).
Aybey’e gözaltı: FETÖ’den tutuklu bulunan Edacan inşaatı sahibi Ahmet Selim Ener’in itiraflarını yayınladıkları gerekçesiyle Gaziantep’te gözaltına alınan Doğuş gazetesi yazarı Metin Aybey adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı (2 Ağustos).
Akman serbest: Dihaber muhabir Nuri Akman, “örgüt üyesi olmak”, “örgüte yardım ve yataklık etmek”, “örgüt adına milis ve işbirlikçilik faaliyetinde bulunmak” ve “Devletin gizli kalması gereken sırlarını ifşa etmek”ten 14 gün Hatay Emniyet Müdürlüğü’nde tutulduktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı (27 Temmuz).
Doğru’ya gözaltı: Diyarbakır’da sabah saatlerinde yapılan ev baskınında Federal Kürdistan Bölgesi’nde yayın yapan NRT TV kameramanı Rojhat Doğru gözaltına alındı (25 Temmuz).
Erden serbest: Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi çalışanı Zeki Erden, 14 günlük gözaltı döneminden sonra “örgüt üyeliği” suçlamasıyla çıkarıldığı Urfa Adliyesi’nde hakimlikçe adli kontrol şartı ve yurtdışı yasağıyla serbest bırakıldı (24 Temmuz).
Koray’a gözaltı: Kocaeli Koz gazetesi sorumlu müdürü Yeliz Koray, 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümüne ilişkin kaleme aldığı “Yerim Destanınızı!” başlıklı yazısı nedeniyle gözaltına alındı. 41 Evler Mahallesi’nde bulunan Güvenlik Şube Müdürlüğü’nde ifade veren, ardından Kocaeli Adliyesi’ne nakledilen gazeteci, adli kontrolle serbest bırakıldı (15 Temmuz).
İki çalışana gözaltı: Rudaw TV çalışanı Ayhan Çetin ile K24 çalışanı Mehmet Türe Ankara’da birlikte kaldıkları eve yapılan polis operasyonunda gözaltına alındı (6 Temmuz).
Yılın Temmuz, Ağustos, Eylül döneminde bir Suriyeli kadın gazeteci öldürüldü; en az iki gazeteci fiziki şiddet, altısı tehdit gördü; biri saldırı girişimi yaşadı. Bir gazete sözlü; bir haber sitesi de siber saldırı yaşadı.
2016’nın aynı döneminde 7 gazeteci ve 2 medya bürosu saldırıya uğramış; 2 gazeteci tehdit edilmiş, ikisi de kötü muamele gördüklerini açıklamıştı. 2016’nın tamamındaysa, çatışma ve eylem bölgelerinde görev yapan medya çalışanlarından 56’sı saldırıya uğramıştı. Bu dönemde altı medya organı da saldırının hedefi olurken bir Suriyeli gazeteci de öldürülmüştü. Yine geçen yıl, 118 gazeteci ve beş medya kuruluşu tehdit görmüştü.
Halla Barakat öldürüldü: Suriyeli aktivist Orouba Barakat (60) ile kızı gazeteci Halla Barakat (22), İstanbul Üsküdar’daki evlerinde öldürülmüş olarak bulundu. Orouba’nın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad iktidarında cezaevlerinde yaşanan işkence iddialarını araştırdığı yazıldı, Halla ise Orient News isimli Suriyeli muhalifleri destekleyen bir internet sitesinde editör olarak çalışıyordu. Zanlı Ahmet Barakat, 30 Eylül’de Bursa’da yakalandı (22 Eylül).
Güven hedef gösterildi: Haber7.com haber sitesi, Avusturya’daki bir gazeteye demeç verdiği gerekçesiyle gazeteci Banu Güven’i, “TV spikeri Banu Güven ülkesini şikayet edenler arasına katıldı” başlıklı bir haberle hedef gösterdi (20 Eylül).
Saldırı girişimi: Sakarya’nın eski Hendek Belediye Başkanı olan Sakarya Kent Konseyi Başkanı Ali İnci yarı açık cezaevi projesiyle ilgili basın toplantısında, “hakkımda yazı yazma, seni kötü ederim” dediği Orhan Topçu “Ne yapacaksınız beni dövdürtecek misiniz? Siz bir siyasetçisiniz ve ben sizin hakkınızda yazmaya devam edeceğim” karşılığını verdi. İnci, “Hendek de, hukuk da, mahkeme de, belediye de benim” diyerek saldırı girişiminde bulundu (14 Eylül).
Yetkin’e tehdit: Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, Hürriyet gazetesi yazarı Murat Yetkin’i, “Murat Yetkin bir Amerikan istihbaratçısı ağzıyla Cumhurbaşkanımızı (Recep Tayyip Erdoğan) açıkça tehdit ediyor. Bunun adı vatana ihanettir… Yetkin’in ağzıyla, yani Türk düşmanı bir yabancı devlet görevlisi gibi yazı yazan bir adamı hatırlıyorum: Kadri Gürsel” sözleriyle tehdit etti (11 Eylül).
Basına tehdit: Aydın Nazilli’nin işgalden kurtuluşunun yıl dönümü etkinliklerinde MHP Nazilli İlçe Başkanı Zafer Keskin’e yer ayrılmaması üzerine kriz çıktı. Keskin, Nazilli Belediyesi Kültür İşleri Müdürü Fatih Demir’in darp edildiği olayda gazetecileri, “Bu haber çıkarsa aklınızı alırım” sözleriyle tehdit etti (5 Eylül).
Alphan’a tehdit: Hürriyet gazetesi yazarı Melis Alphan, “Murat Başoğlu’nun öz yeğeniyle ilişki yaşamasına dair” haberler üzerine Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü’nün yaptıkları araştırmaya göre Türkiye’deki ensest ilişki oranının yüzde 40 olduğu açıklamasını paylaşınca sosyal medyada tehdit ve hakaretlere uğradı. Bir grup gazetecinin “Türk milletini aşağılamak”tan yargılanması için kampanya düzenledi (2 Eylül).
Cumhuriyet’e sözlü saldırı: AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, “İşte siyasi ayak” başlıklı haberde oğlu Mustafa Yazıcı’nın Gülen çevresiyle iş ilişkilerini 17- 25 Aralık 2013 sürecinden sonra sürdürdüğüne yer veren Cumhuriyet gazetesine, “İsmi dışında hiçbir kutsalı olmayan bir gazetenin şahsımı hedef alarak kurguladığı haber kasıtlı bir iftiradır” sözleriyle saldırdı (20 Ağustos).
Öncü’ye polis şiddeti: Kadıköy’deki “Vicdan ve Adalet Yürüyüşü sırasında görev yapmaya çalışan Özgürüz sitesi kameramanı Onur Öncü, polislerce göğsüne yumruklar atılarak darp edildi. Öncü, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağını bildirdi (6 Ağustos).
Gözaltında darp: Hatay-Suriye sınır hattında haber takibi yaparken “Haklarında şikayet ve makul şüphe olduğu” gerekçesiyle DiHaber muhabirleri Erdoğan Alayumat ve Nuri akman gözaltına alındı. 14 gün boyunca gözaltında tutulan gazeteci Nuri Akman, gözaltında şiddet gördüğünü açıkladı: “İçeriye en az 10 polis girip ‘bir daha konuşacak mısın’’ diye sordular. Ben tekrardan aynı şeyleri söyleyince, darp etmeye başladılar. Yaklaşık 5 dakika sürdü. Durmadan kafama ve karnıma vuruyorlardı.” (2 Ağustos).
Gazeteye tehdit: Gazete Şûjin çalışanları, cinsel istismar vakalarını açığa çıkardıkları için sorumlu tutulanlarca tehdit edildiklerini; tehditlere boyun eğmeyeceklerini açıkladı (15 Temmuz).
Siteye siber saldırı: Kocaeli Koz Gazetesine ait İnternet sitesi, gazetede “Yerim Destanınızı!” başlıklı bir yazının yayınlanmasının ardından siber saldırıya uğradı (15 Temmuz).
Türker’e tehdit: Habertürk gazetesi yazarı Atilla Türker, “Antalyaspor’da menajer vurgunu” köşe yazısı ve “Oyuncuya 25 bin menajerlere 875 bin TL” başlıklı haberiyle bazı menajerlerin haksız kazanç elde ettiklerini savununca tehditler aldığını açıkladı (3 Temmuz).
Şanlıurfa’da iki yıl önce Ayn el Vatan gazetesi yazı işleri müdürü İbrahim Abdulkadir ile muhabiri Faris Hammadi’nin öldürülmesiyle ilgili soruşturmada IŞİD şüphelisi Muaz el A yakalandı. Fotoğrafta tespit edilen Talas el Surur ise aranıyor. Anayasa Mahkemesi’nin kısmi yargılama yenileme kararından sonra 25 yıllık “Umut” Davası, beş hükümlü bakımından yeniden başladı. Gazeteci Haydar Meriç’in kaçırılması ve öldürülmesiyle ilgili iddianame hazırlandı.
IMC TV, TV10, Hayatın Sesi TV, Van TV ve Jiyan TV dahil 12 televizyon ve 11 radyonun OHAL altında kurulan Bakanlar Kurulu komisyonunca kapatılmasıyla ilgili hak arama yolları, “KHK işlemi değil” gerekçesiyle kapatıldı.
Midyat’ta bombalı saldırıyı haberleştirmek isteyen 10’u aşkın gazeteciye yönelik ağır saldırıda, 16 aydır gelişme yaşanmadı. Savcılık, olaydan sekiz ay sonra habercilerden adli tıp raporu istemişti. Özgür Gündem gazetesi, İMC TV ve DİHA çalışanlarının 16 Ağustos 2016’da gözaltına alınarak darp edilmesi de yargılanmayacak.
Meriç cinayetine dava: Kırklareli’nde gazeteci Haydar Meriç‘in, Fethullah Gülen’ı eleştiren kitap yazacağını açıklamasından sonra kaçırılması, cesedinin 18 Haziran 2011’de Düzce Akçakova kıyılarında bulunmasını da içeren iddianame, İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi üzerinden Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Emniyet müdür ve personeli ile örgüt lideri Fetullah Gülen’in de bulunduğu 40 sanık yer alıyor (30 Eylül).
25 yılda “Umut” kalmadı: Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesi dahil birçok olayı kapsayan Umut Davası’nda, hükümlülerden Hasan Kılıç, Mehmet Şahin, Yusuf Karakuş, Recep Aydın ve Mehmet Ali Tekin’in yeniden yargılamaya başladı. AYM kararında, Tekin ve Kılıç’ın “terör örgütü kurmak ve yönetmek” suçundan 12 yıl 6’şar ay; Karakuş, Şahin ve Aydın’ın “terör örgütü üyesi olmak”tan 6 yıl 3’er ay hapis istemiyle yeniden yargılanacağı belirtilmişti. Sanıklar, o dönemde işkence altında ifade verdiklerini ileri sürerek, suçlamaları reddetmişti. Mahkeme, sanıkların; “çetenin özel görevli yöneticisi ve sair efradı olmak” dışında örgüt adına işlenen adam öldürme ve bombalama eylemlerinden de sorumlu tutulmaları ve bunun ek iddianame düzenlenmesi yönünde müşteki avukatların ilettiği talebi reddetti. Ancak bu talebin Cumhuriyet savcılığına gönderilmesine karar verdi. Gelecek duruşma 9 Kasım’da (25 Eylül).
Saldırı 16 aydır cezasız: Midyat Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik 8 Haziran 2016’daki bombalı saldırıyı izlerken güvenlik kuvvetlerinin ve bir grubun peş peşe saldırısına uğrayan 10’u aşkın gazeteciden, olaydan sekiz ay sonra adli tıp raporu istendi. Haberciler, Emniyet ve savcılıktan verdikleri üç ifadeyle bir yıldır sorumluların cezalandırmasını bekliyor. Saldırılarda Reuters foto muhabiri Sertaç Kayar belinden, BBC Türkçe Servisi’nden Hatice Kamer başından, AFP muhabiri Mahmut Bozarslan “Burada çekim yapamazsınız” diyen bir grubun saldırısına uğradı; Kayar belinden, Kamer başından, Bozarslan ise gözünden yaralandı. Midyat Devlet Hastanesi’ndeki tedavilerine yardımcı olan Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti başkanı Veysi İpek ve bölgede bulunan DHA Nusaybin muhabiri Ahmet Akkuş ve görev yapan TRT Kurdi muhabirleri Bayram Bulut ve Bilal Akyıldırım’ın de aralarında olduğu 10 gazeteci daha sivil polis ve bir grubun saldırısına uğramıştı (25 Eylül).
Boğatekin içine sindiremedi: Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin, “Bodin Köyü Okulunun çocukları ya da öğretmeni nereye s….k?..Valinin k..ı sahipli de öğrencinin k..ı sahipsiz mi?” şeklindeki ifadeler nedeniyle verilen 7 bin 60 TL adli para cezasının maddi yetersizliğine ve birçok öğrenci okutmasına rağmen ertelenmemesiyle ilgili mahkeme üyelerine Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 1 TL’lik tazminat davası açtı (25 Eylül).
Dündar da “VIP Kulak” mağduru: İş insanları, gazeteciler, rektörler ve eski komutanları dahil 160 kişinin telefonlarının usulsüz dinlendiğine dair iddiaların Hürriyet gazetesinin 3 Aralık 2014 tarihli sayısında “VIP Kulak” haberiyle gündeme gelmesinden sonra açılan soruşturma davaya dönüştü. FETÖ yapısını hedef alan davada, “FETÖ’ye yardım”dan yargılanan Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar da mağdur sıfatıyla yer aldı (25 Ağustos).
İki cinayetin zanlısı yakalandı: Şanlıurfa’da iki yıl önce Ayn el Vatan gazetesi yazı işleri müdürü İbrahim Abdulkadir ile muhabiri Faris Hammadi’nin öldürülmesiyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle aranan IŞİD şüphelisi Muaz el A, tekrar Türkiye’ye dönünce yakalandı. Bu zanlı tutuklanırken güvenlik güçleri, cinayet zanlısının Suriyeli gazetecilerin evine sığınan Talas el Surur’u ise bir fotoğrafta tespit etti. Surur halen aranıyor (15 Ağustos).
Kapanan medyaya hak arama yolu da yok: Aralarında IMC TV, TV10, Hayatın Sesi TV, Van TV ve Jiyan TV’nin de yer aldığı 12 televizyon ve 11 radyo kanalı, OHAL Yasası’na dayanılarak çıkarılan KHK’lerle değil, Bakanlar Kurulu’nca kurulan bir komisyon tarafından kapatıldığı için Şubat 2017’de kurulan OHAL Komisyonu’nda hakkını arayamayacak. Avukat Devrim Avcı, sorunları çözmeyeceği ortada olan komisyonun bir de çifte standart uyguladığını söyledi (13 Ağustos).
Darbe baskını davası başladı: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi gecesi Doğan Medya Center’ın işgal edilmesi ve olaylar sırasında Vedat Bacerci’nin öldürülmesiyle ilgili üçü tutuklu beşi rütbeli 19 sanığı yargılamaya devam etti. Mahkeme, Bacerci’nin vurulduğu yerde keşif yapılmasına karar verdi. İfadesi alınamayan tutuksuz sanık er Vedat Ayan hakkında yakalama kararı çıkaran mahkeme, sanıkların Oyak Bank’ta bulunan hesapları üzerindeki tedbiri kaldırdı. 1. Ordu Komutanlığı’nda görevli iki subay da tanık olarak dinlenecek. Davada, Doğan TV, Doğan Müzik Yapım, Hürriyet Radyo, D Yapım Reklamcılık ve Dağıtım, Doğan Uydu Haberleşme Hizmetleri ile CNN Türk Haber Genel Yayın Yönetmeni Abdurrahman Ferhat Boratav dahil 21 kişi müşteki sıfatıyla yer alıyor. Duruşma 6 Kasım’da (9 Ağustos).
Darpta cezasızlık: KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesi, İMC TV ve DİHA çalışanlarının 16 Ağustos 2016’da gözaltına alınarak darbedilmesine ilişkin yapılan suç duyurusunu “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verildi. Savcılık Memur Suçları Soruşturma Bürosu, “Polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir” şeklinde yanıt verdi (27 Temmuz).
Arınç’ın hakaretine dava: TBMM eski Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, “FETÖ” ile ilişkilendirilen Bolu’daki alışveriş merkezini ziyaret etmesini sosyal medyada eleştiren gazeteci İmdat Aslan’a hakaret etmek suçundan verilen 7 bin 80 TL’lik adli para cezası kararını Bolu Asliye Ceza Mahkemesi savcısı az buldu. Savcı, gelir durumuna göre az cezaya gidilmesini hakkaniyet ve adalete aykırı buldu; dosyayı Bölge Adliye Mahkemesi’ne taşıdı (27 Temmuz).
Hürriyet’e saldırı davası: Bakırköy 5. Asliye Ceza Mahkemesi, Bağcılar’daki Hürriyet gazetesine yönelik 6 ve 8 Eylül 2015 tarihlerinden yaşanan saldırılara ilişkin 26 sanığı “konut dokunulmazlığını ihlal” ve “mala zarar vermek”ten yargılamaya devam ediyor. Tanık olarak dinlenen polis Barış Tanerlioğlu, İlk saldırıda bir parti görevlisinin gelip konuşma yapmasıyla kalabalığın dağıldığını, ikinci olayda iki kamyonetin Kanal D binasının önüne gelip park ettiğini açıklamıştı. Polis, “200 civarında insan vardı. Biz ise sadece 8 kişiydik. Onları durdurmamız mümkün değildi. Gazete bahçesine girdiler. Binaya taş atıp zarar verdiler. Binanın içine girmeye çalıştılar. Hemen takviye ekip istedim. Ancak yolu kapattıkları için takviye ekibin gelmesi kolay olmadı. Kalabalık grup sloganlar atıp bağırıyordu. Takviye ekibin müdahalesi ile olaylar sonlandı” demişti (1 Temmuz).
Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde 72 gazeteci ve medya temsilcisi “darbeye iştirak” veya “Devletin birliğini bozmak” suçlamasıyla toplam 182 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor.
Söz konusu üç ayda, 35 gazeteci “örgüt propagandası” veya “örgüt açıklamalarına yer vermek”ten toplam 262 yıl hapis istemiyle yargılandı; Özgür Gündem gazetesi dayanışma eylemine katılan gazeteci Murat Çelikkan, “örgüt propagandası”ndan verilen 18 aylık hapis cezası onanınca cezaevine girdi. Jülide Kural’a verilen 1 yıl 3 ay hapis ve 6 bin TL’lik para cezası ile Derya Okatan’ın 7 bin TL’lik para cezası da onandı. Ayrıca Oktay Candemir de, dört ayrı haberde “PKK propagandası yaptığı” iddiasıyla 1 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı.
Böylece, son dokuz ayda, Özgür Gündem dayanışmasına katıldığı için en az 18 kişi (Şanar Yurdatapan, İbrahim Bodur, Cengiz Baysoy, İmam Canpolat, Çilem Küçükkeleş, Nadire Mater, Yıldırım Türker, Hasan Cemal, Faruk Balıkçı, Dicle Anter, Derya Okatan, Kumru Başer, Ayşe Batumlu, Jülide Kural, İlham Bakır ve Murat Uyurkulak, Beyza Üstün ve Murat ), muhalifleri baskı altında tutmak için yürürlüğe konan Terörle Mücadele Kanunu uyarınca toplam 62 bin TL ve 220 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edilmiş oldu.
175 gazeteci, “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği”, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “örgüte yardım” gibi suçlamalar nedeniyle toplam 2 bin 695 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Beş gazeteci de halen, “suçu övmek ve “suça teşvik” iddiasıyla toplam 37,5 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Bir gazetecinin de “Atatürk’ün anısına hakaret”ten dört yıl altı ay hapsi isteniyor.
Tüm bu suçlamalardan hepsinde 288 gazeteci için istenen cezaların toplamı 182 ağırlaştırılmış müebbet ve 2 bin 999 yıl hapis cezası oldu. Bu toplama, “hakaret” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”e dair yargılamalar dahil değil.
Dündar için Kırmızı Bülten: Oslo Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün 2017 Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdiği gazeteci Can Dündar için Diyarbakır Başsavcılığı, 24 Nisan 2016’daki bir konferansta dile getirdiği görüşüyle “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla yakalama kararı çıkardı. Başsavcılık, ardından Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü için Dündar hakkında İnterpol aracılığıyla Kırmızı Bülten çıkardı (28 Eylül).
Kural’ın cezaları onandı: İstinaf Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesiyle dayanıştığı için “Terör örgütlerinin açıklamalarını yayınlamak”tan 6 bin TL para, “Örgüt propagandası yapmak”tan da ertelemeli 1 yıl 3 ay hapse mahkum edilen oyuncu Jülide Kural’a İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği cezaları onadı (27 Eylül).
Kaya ve Karaca’nın “Çatı davası”: Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, yedisi tutuklu 73 sanıklı FETÖ Ana davasında Zaman gazetesi eski imtiyaz sahibi Alaattin Kaya, Samanyolu Haber Grubu başkanı Hidayet Karaca ve gazeteci Ekrem Dumanlı yargılamaya devam ediyor. Cezaevinden telekonferans sistemiyle savunma yapan Karaca, Ergenekon davası kapsamında “mühimmat gizlediği” iddiasıyla Silivri’de 5 yıl 2 ay hapis yatan emekli Yarbay Mustafa Dönmez’in geçen celse mahkemeye sunduğu Zir Vadisi’nde yapılan kazılarda FETÖ yayın organlarının yaptığı haberlere ilişkin hakkındaki iddialara yanıt verdi. Dönmez’in mahkemeye sunduğu görüntülerin yaklaşık 8-9 yıl önce çekildiğini kaydeden Karaca, kanunlarda televizyon kanallarında yayımlanan görüntülerle ilgili itiraz hakkının 60 gün olduğunu söyledi. Kaya, Karaca ve Dumanlı, “Anayasayı ihlal”, “hükümeti yıkmaya teşebbüs”, suçlamasıyla ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet, “Silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek”, “siyasi ve askeri casusluk”, “hukuka aykırı olarak kişisel verileri ele geçirmek ve bu verileri kaydetmek”, “nitelikli dolandırıcılık”, “zimmet”, “terör örgütü faaliyeti çerçevesinde resmi belgede sahtecilik” ve “suç gelirlerini aklamak” suçlamalarından da 132 yıl 1’er ay hapis istemiyle yargılanıyor. Kaya, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini açıklamıştı. Örgütün basından sorumlu imamı olduğu iddia edilen, ağırlaştırılmış müebbet hapsi de istenen Kaya’nın, darbe teşebbüsü öncesinde FETÖ’nün önemli ve etkili yöneticilerinden biri olduğu iddia ediliyor. Kaya, ByLock’u Zübeyir Kaya’nın isteğiyle kurduğunu, bu program üzerinden haberleştiğini; ByLock’ta dört görüşmesi olduğunu, birinde de arayıp görüşmediğini savunmuştu. Dava 28-29 Kasım’a kaldı (27 Eylül).
Cumhuriyet davasında bir tahliye: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinin 12 yazar ve yetkilisini yargıladığı davada gazeteci Kadri Gürsel’i tahliye ettirdi. Cumhuriyet gazetesinin İcra Kurulu Başkanı Avukat Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Muhabiri Ahmet Şık ve Muhasebe Çalışanı Emre İper’in tutukluluğunun devamı karar verildi. Duruşmada, Bursa Cezaevi’nde kalan Fatih Aytuğ, Rıza Zelyut ve Alev Coşkun tanık olarak dinlendi. Mahkeme kararından önce “Altı gazetecinin tutukluluğunun devamına karar verildi” gibi yargılamaya etki etmek amacıyla yayın yaptıkları gerekçesiyle Star ve Akşam gazetesiyle ilgili suç duyurusunda bulunuldu. Mahkeme, Mehmet Faraç’ı tanıklık etmesi için uyaracak, gazeteci Can Dündar hakkındaki yakalama kararının uygulanmasını bekleyecek. 19 sanıklı iddianamede, Can Dündar, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay’ın, “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan ayrı ayrı 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Akın Atalay, Orhan Erinç ve Önder Çelik’in “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 11.5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Bülent Utku, Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Çetinkaya’nın da “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 9.5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi. Ahmet Şık’ın ise “PKK ve DHKP/C” silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek” suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istendi. Yargılamaya 31 Ekim’de devam edilecek (25 Eylül).
Boğatekin’e “övgü” cezası istendi: Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, “Feto ve “Apo” yazısı nedeniyle “örgüt propagandası”ndan hapis cezasına mahkum edilen Gerger Fırat gazetesi sahibi gazeteci Hacı Boğatekin’i Yargıtay’ın “propaganda yok, suçluyu övmek var” gerekçeli bozma kararından sonra yeniden yargılıyor. Esas hakkında mütalaasını sunan savcı, Boğatekin’in mahkumiyetini istedi. Yargılama 21 Kasım’a kaldı (25 Eylül).
Karaca’nın davası sona yaklaştı: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde aralarında Samanyolu Yayın Grubu başkanı Hidayet Karaca’nın da olduğu, Tahşiye Grubu’na yönelik kumpasa ilişkin 23’ü tutuklu 33 sanığın yargılandığı davada, delillere ilişkin görüşler alındı. Mahkeme, 16 Ekim’de sürecek yargılamada sanık ve avukatlarından esas hakkında savunmalarını yapmak için hazırlanmalarını istedi. Karaca “örgüt yöneticiliği”nden yargılanıyor. Yargılamanın üç hafta içinde de bitirilmesi bekleniyor (24 Eylül).
Beş gazeteciye yeniden tutuklama: Zaman gazetesi Antalya Bölge Temsilcisi Tuncer Çetinkaya, Zaman gazetesi Antalya muhabiri Serhat Şeftali, Zaman gazetesi editörü Recai Morkoç, Zaman gazetesi muhabiri Osman Yakut ve Zaman eski muhabiri Ömer Özdemir, Cumhuriyet Savcısının itirazı üzerine yeniden gözaltına alınıp “FETÖ üyeliği”nden Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Bizim Antalya haber sitesi sahibi Olgun Matur, Zaman ve Cihan Haber Ajansı muhabirleri Kenan Baş ve Cihat Ünal Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren yargılamada tutuksuz yargılanıyorlar. Dijital ve ByLock suçlamasına dar verilerin değerlendirileceği yargılamaya 6 Ekim’de devam edecek (21 Eylül).
Zaman gazetesi davası açıldı: Kapatılan Zaman gazetesinin eski yazarları Şahin Alpay, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne, Ahmet Turan Alkan, Nuriye Akman (Ural) ve Mustafa Ünal ve aralarında bulunduğu 21’si tutuklu 30 medya çalışanının yargılanmasına İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Silivri Ceza İnfaz Kurumu Kampüsündeki adliye binasında başlandı. Mümtazer Türköne, Ali Bulaç, İbrahim Karayeğen, Ahmet Turan Alkan, Mustafa Ünal, Şahin Alpay, Sedat Yetişkin, Hüseyin Turan, Ahmet Metin Sekizkardeş, Alaattin Güner, Cuma Kaya, Mehmet Özdemir, Faruk Akkan, Murat Avcıoğlu, Yüksel Durgut, Zafer Özsoy, Şeref Yılmaz, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Onur Kutlu, İsmail Küçük tutuklu yargılanırken Ali Hüseyin Çelebi, Ahmet İrem, Süleyman Sargın, Osman Nuri Öztürk, Osman Nuri Arslan, Lale Kemal (Lalezar Sarıibrahimoğlu), Orhan Kemal Cengiz tutuksuz yargılanıyor. Sanıkların, “darbeye teşebbüs”ten üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve “FETÖ üyeliği”nden de 15’er yıla kadar hapis cezası isteniyor. Savunmaları alan mahkeme, tahliye taleplerini reddederek yargılamaya 8 Aralık’ta devam edileceğini açıkladı (19 Eylül).
Altan’lar ve Ilıcak’a yine tahliye yok: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteciler Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Ekrem Dumanlı, Tuncay Opçin ve Emre Uslu dahil 17 kişiyi “darbeye iştirak” iddiasıyla üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılamaya devam etti. Mahkeme, altı tutuklu sanığın tahliye talebini reddetti. Ilıcak, “11 tweetle, 14 Temmuz’daki programda konuşmam, Zekeriya Öz ile kartopu fotoğrafım, Bugün gazetesinden aldığım 15 aylık maaş ve 5 kişi ile yaptığım görüşme somut delil mi teşkil ediyor” diye sordu. Ahmet Altan ve Mehmet Altan da, devletin bu gibi davalar yokuyla hukuk dışına çıkmasının sakıncalarını anlattı. Davada, Altan’lar, Ilıcak, gazetenin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, Polis Akademisi’nde öğretim görevlisi olanŞükrü Tuğrul Özşengül ve Zaman gazetesinin marka müdürü Yakup Şimşek tutuklu yargılanıyor.Zaman gazetesi eski genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı, eski Taraf yazarı Emre Uslu, gazeteci Tuncay Opçin, Samanyolu Televizyonu Washington temsilcisi Şemseddin Efe, Today’s Zaman gazetesi eski genel yayın yönetmeni Bülent Keneş, Profesör Osman Özsoy, Zaman gazetesi İsrail muhabiri Abdülkerim Balcı, genel yayın yönetmen yardımcısı Mehmet Kamış ile yönetici Faruk Kardıç ve kültür sanat sayfası çalışan Ali Çolak ve darbe çağrışımında bulunduğu iddia edilen reklam filmini çektiği tespit edilen ajansın sahibi şüpheli Tibet Murat Sanlıman hakkında ise yakalama kararı var. Haklarında yakalama emri çıkarılan sanıkların dosyasının tefrik edilerek, yakalama emirlerinin beklenmesine, “Söğüt” kod adlı gizli tanığın ve Nurettin Veren’in tanık olarak dinlemekten vazgeçen mahkeme, dosyayı, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için savcıya sundu. Dava 13 Kasım’a kaldı (19 Eylül).
Candemir’e TMK cezası: Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi, dört dosya nedeniyle “PKK propagandası”ndan yargıladığı gazeteci Oktay Candemir’i ertelemeli 1 yıl 6 ay hapse mahkum etti (19 Eylül).
Armağan’a “Atatürk” davası: Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Yeni Şafak gazetesi yazarı Mustafa Armağan’ı “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret”ten 4,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılamaya başladı. Armağan, G. Yayın Yönetmeni olduğu Derin Tarih Dergisi’nin Mayıs sayısında kaleme aldığı “Latife Hanım konuşursa neler olur?” yazısında “Mustafa Kemal ileAfet İnan birlikte yatıp kalkıyorlardı” şeklinde sözlere yer vermişti. Mahkeme, davaya konu Rıfat N. Bali’nin kitabına ait İngilizce olan bir metnin Türkçe’ye çevrilmesini kabul etti. Türk Tarih Kurumu’ndan Latife Hanım’a ait mektupların içeriğinin mahkemeye gönderilmesi ve naip bir hakimin ilgili belgelerin incelemesine karar verildi (19 Eylül).
MİT TIR’ları davaları birleşti: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Aydınlık gazetesi yetkilileri İlker Yücel veCeyhun Bozkurt’a açılan MİT TIR’ları davası ile Can Dündar ve Erdem Gül hakkında devam eden ve “FETÖ-PDY’ye bilerek ve isteyerek yardım etme” iddiasıyla yargılandıkları davayla birleştirildi. CHP’li tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu ise 25 yıl hapse mahkum edilmişti (17 Eylül).
Gazetecilere “FETÖ” davası: Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu gazeteciler Aytekin Gezici ve Abdullah Özyurt, Zaman gazetesi Adana Temsilcisi Bilal Öğütçü ve Hasan Ertaş ile tutuksuz Yüksel Evsen, Taner Talaş, Hakan Bülent Yardımcı, Rıfat Söylemez, Ali Pekmezci, TGS Adana Şube Başkanı Salim Büyükkaya, Abdurrahim Haklıkul, Mustafa Naim Yalçınel ve Osman Palamut’u “FETÖ üyeliği”nden ve 15’er yıl hapis istemiyle yargılamaya devam etti. Yeni göreve gelen savcı, eski savcının sunduğu esas hakkındaki mütalaayı incelemek için süre istedi. Mahkeme, eski Zaman gazetesi muhabiri Abdullah Özyurt’un ev hapsi şartıyla tahliyesine, Aytekin Gezici’nin ise tutuklu bırakılmasına karar verdi. Yargılamaya 27 Ekim’de devam edilecek (15 Eylül).
Okatan’ın cezası onandı: İstinaf Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesi için bir dayanışma eylemine katılan gazeteci Derya Okatan’a İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Örgüt açıklamalarını yayınlamak”tan verdiği 7 bin TL’lik adli para cezasını onadı (15 Eylül).
Önderoğlu’na destek davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem dayanışma eylemine katıldığı için tutuklanan gazeteci Erol Önderoğlu’nun “suç”una iştirak ettikleri gerekçesiyle sivil itaatsizler Şanar Yurdatapan, Doğan Özkan ve Z. Serinkaya’yı yargılamaya devam etti. Mahkeme, “örgüt propagandası” suçlamasıyla yapılan yargılamanın Erol Önderoğlu, Ahmet Nesin ve Şebnem Korur Fincancı’nın yargılandığı ana dava ile birleştirilmesi talebini 21 Aralık’a bıraktı (14 Eylül).
Oğuz Güven’e dava Ekim’e kaldı: İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper’in kazada ölümüyle ilgili Cumhuriyet gazetesinin Twitter hesabında yapılan paylaşım gerekçe göstererek Cumhuriyet gazetesi internet sitesi genel yayın yönetmeni Oğuz Güven’i yargılamaya başladı. “Terör örgütü propagandası yapmak” ve “kişinin hatırasına hakaret” suçlamasıyla 10 yıl 5 ay hapsi istenen ve sunduğu görüntüler duruşmada izlenen Güven, “kazayla ilgili kamera görüntülerini arkadaşlarla birlikte izledik. İzleyince ‘kamyon resmen biçmiş’ deyince bu başlığı kullanmayı uygun gördük… Bir kasıt, istem yoktur. 52 saniye sonra bu hatayı gördüm, sildirdim” dedi. Savcının esas hakkında mütalaasını hazırlayacağı yargılama 17 Ekim’de sürecek (14 Eylül).
Düzkan ve Duran yargılandı: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem gazetesini sembolik dayanışma eylemiyle desteklediği için “terör örgütü propagandası”ndan haklarında dava açılan gazeteciler Ayşe Düzkan ve Ragıp Duran’ı yargılamaya devam etti. Avukat Fikret İlkiz esas hakkındaki mütalaaya karşı yazılı savunma yaptı. Yargılama, esas hakkında savunma için ek süre isteyen avukatlar için 16 Ocak 2018’e bırakıldı (14 Eylül).
Hakkari’de “Gazeteci” kararı: Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı, “Yüksekova Okullarda Polis yetiştiriyor” başlıklı video yayınladığı için “Örgüte bilerek ve isteyerek yardım”dan hakkında soruşturma yürütülen Yüksekova Haber sitesi yetkilisi Erkan Çapraz hakkında takipsizlik kararı verdi. Kararda, “Şüphelinin gazeteci kişiliği ve videonun içeriği de dikkate alındığında söz konusu videonun tamamen haber amaçlı yapıldığı ve bu nedenle olayda örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunun oluşmadığı tüm soruşturma evrakı kapsamında anlaşıldı” denildi (13 Eylül).
Eryılmaz’a hapis istendi: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, kapatılan Özgür Gündem Gazetesi’nde Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği yapan gazeteci Tuğrul Eryılmaz’ın “Terör örgütlerinin propagandasını yapmak” ve “terör örgütlerinin açıklamalarını yayınlamak” iddiasıyla yargılandığı davada mahkumiyetini istedi. Eryılmaz’ın avukatları Özcan Kılıç ve Hazal Pekşen Demirhan esas hakkında savunma hazırlamak için ek süre istedi. Dava, 20 Ekim’de sürecek (12 Eylül).
Cumhuriyet davasında tahliye yok: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı avukat Akın Atalay, Cumhuriyet Gazetesi köşe yazarı Kadri Gürsel, gazete muhabiri Ahmet Şık, gazetesi muhasebe çalışanı Emre İper’i Silivri Cezaevi’nin dışına kurulan duruşma salonunda tutuklu yargılamaya devam etti. Mahkeme, gazetenin eski genel yayın yönetmeni İbrahim Yıldız, haber koordinatörü Aykut Küçükkaya, Cumhuriyet Vakfı eski yönetim kurulu üyesi Nevzat Tüfekçioğlu, muhabir Miyase İlknur, Cumhuriyet Vakfı eski yöneticisi Nail İnal, gazete yazarı Şükran Soner, Cumhuriyet Vakfı eski mali müşaviri ve eski vakıf yöneticisi Mustafa Pamukoğlu, Cumhuriyet Vakfı eski yöneticisi İnan Kıraç’ı tanık olarak dinlendi. Tahliye taleplerinin reddedildiği dava, 25 Eylül’e kaldı (11 Eylül).
Tahmaz’ın ”Gündem” davası: Özgür Gündem gazetesine “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni” kampanyası kapsamında sembolik bir günlük eylemi katılan gazeteci Hüseyin Tahmaz’ın İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt propagandası”ndan yargılamasına devam edildi. Yargılama 29 Ocak 2018’de devam edecek (11 Eylül).
Yücel ve Bozkurt’a dava: İstanbul Başsavcılığı, Adana ve Hatay’da 19 Ocak 2014 yılında durdurulan ve MİT’e ait TIR’ların içinden çıkan mühimmat görüntüleriyle ilgili Aydınlık gazetesi yayın yönetmeni Mustafa İlker Yücel ve eski istihbarat şefi Orhan Ceyhun Bozkurt hakkında 10 yıla kadar hapis istemiyle “gizli bilgileri açıklamak”tan dava açıldı (22 Ağustos).
13 gazeteciye “darbe” davası: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteciler Atilla Taş, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyit Kılıç, Yetkin Yıldız ve Ali Akkuş’u “darbeye iştirak”tan yargılamaya başladı. Mahkeme, “darbe” davasıyla aynı sanıklara yönelik açılan “FETÖ’nün medya yapılanması” dosyasının birleştirilmesine, sanıklardan Bünyamin Köseli ve Cihan Acar’ın tahliyesine karar verdi. Gazeteciler, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”ten ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Dava 24 Ekim’e kaldı (16-17-18 Ağustos).
Tolu’ya “MLKP” davası: MLKP üyelerinin cenaze törenlerini izlediği, evinde Marksist Teori dergisi bulundurduğu gerekçesiyle tutuklanan ETHA Ajansının çevirmeni Meşale Tolu hakkında, “MLKP örgütü üyeliği”nden dava açıldı. Tolu, 15’i tutuklu 18 kişi hakkında açılan davada 11-12 Ekim’de İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başlayacak. Yargılama Silivri Hapishanesi Yerleşkesindeki duruşma salonunda yapılacak. Davayı uluslararası basından sadece beş gazeteci izleyebilecek. Ulusal basın mensupları ise güvenlik soruşturmasından geçirilecek (16 Ağustos).
Türfent’e tahliye yok: Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 15 aydır tutuklu olan, “örgüt üyeliği” ve “örgütü propagandası”ndan yargılanan kapatılan DİHA Ajansı muhabiri Nedim Türfent’i tahliye talebini bir kez daha reddetti. 13 tanıktan 12’sinin soruşturma aşamasında tehdit ve işkence altında verdiklerini söyledikleri ifadeleri reddettiği dava, mahkeme heyeti ve avukatlar arasında yaşanan tartışma sonucunda 11 Kasım’a bırakıldı (9 Ağustos).
Parıldak bir yıldır tutuklu: Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Bylock’u aktif kullandığı iddiasıyla “FETÖ’ye üyelik”ten yargılanan Zaman gazetesi eski muhabiri Ayşenur Parıldak’ın tahliyesini reddetti. Cihazın kendisine Zaman gazetesinin verdiğini ifade eden eski muhabir, Bylock iddiasını reddederken kaçma şüphesinin bulunmadığını söyledi. Parıldak, 10 Ekim’de hakim karşısına çıkacak (8 Ağustos).
İlk duruşmada tahliye: “THKPC propagandası” suçlamasıyla üç ay tutuklu kalan Bursa Muhalif sitesi editörü ve ÇGD Bursa Şube Yönetim Kurulu Üyesi Ozan Kaplanoğlu, ilk duruşmada tahliye edildi. Devrimci Gençlik dergisi, Mahir Çayan’ın kitabı bulundurmak ve sosyal medya paylaşımlarında Tokat’ta ve Bursa’da Kızıldere anmasına katılmakla suçlanan Kaplanoğlu’nun rumuzla yazdığı iddia edilen yazılar gazetecinin üç yaşında olduğu 1994 yılına ait olduğu anlaşıldı (4 Ağustos).
Karataş’a dava: Demokratik Toplum Kongresi soruşturması kapsamında Diyarbakır’da tutuklanan Evrensel gazetesi yazarı Yusuf Karataş hakkında, Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanması için iddianame düzenlendi. Karataş’ın, DTK içerisindeki faaliyetlerinden dolayı “Terör Örgütü Yöneticisi” olmak suçundan 22,5 yıla kadar hapsi isteniyor. İtiraz üzerine daha sonra serbest kalan Karataş, Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 9 Ekim’de yargılanmaya başlayacak (31 Temmuz).
Cumhuriyet davasında yedi tahliye: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ, PKK ve DHKP-C’ye yardım” iddiasıyla açılan 19 sanıklı dava kapsamında Cumhuriyet gazetesinin 11 yazar ve yetkilisini yargılamaya 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü’nde başladı. Sanıklar Güray Öz, Musa Kart, Bülent Utku, Hakan Kara, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör ve Turhan Günay tahliye edilirken Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık ile Ahmet Kemal Aydoğdu’nun tutukluluğu uzatıldı. Gerekçe olarak ise, “eylemin irdelenmesi açısından önemli bir hareket noktası olan ‘Cumhuriyet Vakfı Anayasası’ olarak da tabir edilen vakıf senedi üzerindeki illiyetleri ile denetim görev ve sorumlulukları ile bu ilkelerden ayrılma çerçevesinde yardım suçunun ana hareket noktasının oluşabildiği, somut delillerin varlığı, üstlendikleri görev, dinlenmeyen tanıklar, sanık açıklamaları ve celse beyanları” gösterildi. Gazeteciler, beş gün süren ilk duruşmada, ByLock kullanımı, FETÖ ile irtibat veya terör örgütleri lehine yayın yapılması gibi kendilerine yöneltilen suçlamaları sert bir şekilde reddettiler. Kararı diz çöktürme girişimi olarak nitelendiren Şık, “Bütün zorbalar, tüm tetikçileriyle bu organize örgütün tüm adamları bilsinler ki- kendi adıma diyorum, buna tüm arkadaşlarımı da dahil ediyorum- ben sadece anne babamın elini öpmek için eğildim. Bundan sonra da böyle devam edeceğim” dedi. Mahkeme, Şık’ın savunmasıyla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulundu. Can Dündar, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay’ın, “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan 15’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Akın Atalay, Orhan Erinç ve Önder Çelik’in “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından 43’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Bülent Utku, Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Çetinkaya’nın da “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından 29’ar yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını istendi. Ahmet Şık’ın ise “PKK ve DHKP/C” silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek” suçundan 15 yıla kadar hapsi talep edildi. 11 Eylül’de Silivri Hapishanesi bünyesinde bulunan mahkeme salonunda devam edilecek yargılamada, İnan Kıraç, Alev Coşkun, Mustafa Pamukoğlu, Nevzat Tüfekçioğlu, Nail İnal, Şükran Soner, Mehmet Faraç, Rıza Zelyut, İbrahim Yıldız, Leyla Tavşanoğlu, Miyase İlknur ve Aykut Küçükkaya tanık olarak dinlenecek (24-28 Temmuz).
Dündar ve Gül’e “FETÖ” davası: MİT TIR’larına ilişkin yayın nedeniyle Cumhuriyet gazetesi önceki yayın yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül hakkında “FETÖ’ye yardım”dan açılan, ancak CHP milletvekili Enis Berberoğlu mahkum edildiği gün dosyası ayrılan dava İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4 Ekim’de başlayacak (25 Temmuz).
Dündar ve Altay’ın “Gündem” davası: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılmadan önce Özgür Gündem gazetesi için dayanışma kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ve sinemacı Veysi Altay’ı yargılamaya devam ediyor. Sanıklar, “Örgüt propagandası yapmak”, “Terör örgütlerinin yayınlarını basmak ve yayınlamak”, “Suçu ve suçluyu övmek”ten yargılanıyorlar. Yargılama 28 Aralık’a kaldı. Aynı dayanışma eylemine katıldıkları gazeteci Said Sefa’nın yargılanmasına 2 Kasım’da devam edilecek (18 Temmuz).
13 “Gündem” sanığı: Kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılan DİSK Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Gazeteci Faruk Eren, Evrensel gazetesi yazarları İhsan Çaralan ve Fehim Işık, gazeteciler Ertuğrul Mavioğlu, Celal Başlangıç, Celalettin Can, Öncü Akgül, Hüseyin Aykol, Ömer Ağın, Dilşah Kocakaya, Mehmet Şirin Taşdemir, Veysel Kemer ve Yüksel Oğuz’un İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına devam edildi. Mahkeme, davaya katılmayan gazetecilerin mazeretlerini kabul ederek davaya 26 Ekim’de devam edilmesine karar verdi (4 Temmuz).
Altı haberciye dava: Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait mailleri haberleştirdikleri için 25 Aralık 2016 tarihli polis operasyonunda gözaltına alınan DİHA haber müdürü Ömer Çelik ve muhabiri Metin Yoksu, Diken sitesi eski editörü Tunca Öğreten, Etkin Haber Ajansı (ETHA) sorumlu müdürü Derya Okatan, BirGün gazetesi muhabiri Mahir Kanaat, Yolculuk Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Eray Sargın hakkında İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Alman Die Welt gazetesinin Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in dosyasıysa ayrıldı. Kanaat için “DHKP-C üyeliği”nden, Öğreten için “Örgüt üyesi olmamak ile birlikte örgüt adına suç işlemek”ten, Ömer Çelik, Derya Okatan, Metin Yoksu, Eray Sargın için de “Örgüt propagandası” ve “Bilişim sistemini engelleme bozma verileri yok etme veya değiştirmek”ten ceza istendi. Dava 24 Ekim’de başlayacak (3 Temmuz).
“Gündem” ana davasında tahliye çıkmadı: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, dokuz sanıklı Özgür Gündem ana davası çerçevesinde Eren Keskin, Necmiye Alpay ve Aslı Erdoğan’ı tutuksuz,Kemal Sancılıile İnan Kızılkaya’yı tutuklu yargılamaya devam etti.Mahkeme başkanı, mahkeme salonunda müvekkili Kızılkaya ile konuşmak isteyen avukat Özcan Kılıç’ı KHK’yı gerekçe göstererek engellendi. Sanıklar için “Devletin birliğini ve ülkenin bütünlüğünü bozmak” ve “Terör örgütü üyeliği”nden ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Necmiye Alpay da “Bu dava bizim 15 Temmuz’dan sonra aleyhimize açılan bir dava. Yıllarca suç sayılmamış bir konum [gazete Yayın Danışma Kurulundan bahsediyor] darbe teşebbüsünden sonra birden bire suç sayıldı ve hakkımızda inanılmaz suçlamalarda bulunuldu inanılmaz cezalar istendi. Buna dikkatinizi çekmek isterim” dedi. Aslı Erdoğan ise tutuklandıktan sonra Özgür Gündem’de yayınlanan yazılarının Fransızca kitaplaştırıldığını, birçok ödül aldığını belirterek “Hakkımda uygulanan yurtdışı yasağı nedeniyle katılmadığım 5 ödül töreninde benim yokluğum benden daha fazla konuşuldu” dedi, yurtdışı yasağının kaldırılmasını istedi. Eren Keskin de adli kontrol tedbiri kapsamında haftalık imza atma zorunluluğunun mesleğini engellediğini söyledi. Tahliye taleplerini reddeden mahkeme, Keskin hakkındaki adli kontrol tedbirini, Alpay ve Erdoğan hakkındaki yurtdışı yasağını kaldırdı. Davaya 31 Ekim 2017’de devam edilecek (22 Haziran).
KCK Basın davası altıncı yılında: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Kürt medyasının 46 basın çalışanını altı yıldır “KCK Basın Komitesi’ne üyelik”ten yargılamaya devam ediyor. Mahkemede, 15 yıl hapis istemiyle yargılanan çalışanların pasaportlarının iptal edildiği ortaya çıktı. Sanıklar arasında Davut Uçar, Ertuş Bozkurt, Mazlum Özdemir, Çağdaş Kaplan, Sadık Topaloğlu, Turabi Kişin, Evrim Kepenek, Ayşe Oyman, Selahattin Aslan, Güneş Ünsal, Sibel Güler, Hamza Sümeli ve Çağdaş Ulus da bulunuyor. Dava 13 Ekim’de sürecek (20 Haziran).
“Gündem” dayanışma davası Aralık’ta: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesi dayanışmasına ‘Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği’ kampanyası kapsamında katıldıkları gerekçesiyle RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, TİHV Genel Başkanı Prof. Dr. Şebnem Koru Fincancı ve Gazeteci-Yazar Ahmet Nesin’i “Örgüt propagandası”ndan yargılamaya devam etti. Mahkeme, Nesin’in Fransa’daki adresini bildirmesi üzerine duruşması ifadesinin alınması için yazı yazılmasına ve yakalama kararının infazının beklenmesine karar verdi. RSF, Articile 19 örgütünden sonra dosyada değerlendirilmek üzere ikinci “Amicus” raporu sundu. Yargılama 26 Aralık’ta sürecek (8 Haziran).
Hayatın Sesi’ne TMK davası: İstanbul Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Hayatın Sesi Televizyonunun ortakları Mustafa Kara veİsmail Gökhan Bayram’ı aynı anda “IŞİD, TAK ve PKK propagandası yapıldığı” iddiasıyla yargılamaya başladı. Dava duruşmaya katılamayan Gökhan Çetin’in savunmasının alınması için 7 Kasım’a bırakıldı (30 Mayıs).
Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde iki gazeteci (Ahmet Şık ve Barış Terkoğlu) hakaret suçlamasıyla açılan ceza davası kapsamında toplam dokuz yıl sekiz ay hapis cezası istemiyle yargılanırken bir diğeri (Melis Alphan) beraat etti.
Geçen yılın aynı döneminde bir yerel gazeteci aynı suçlamayla toplam 7 bin 300 TL adli para cezasına ve kişilik haklarına saldırıdan da 10 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum edilmişti. Aynı dönemde yedi gazeteci de toplam 62 yıl 4 ay hapis ve 100 bin TL de manevi tazminat istemiyle yargılanıyordu.
2016 yılının tamamında, 22 gazeteci ve 1 site yetkilisine “hakaret” suçlamasıyla 8 yıl 2 gün hapis ve 99 bin 670 TL adli para cezası verilmişti. Beş gazeteci de toplam 28 bin TL manevi tazminat cezasına mahkum edilmişti. Dört gazeteci bu suçlamadan aklanırken ikisine dava Şartlı Af’tan düşmüştü.
Terkoğlu’na “hakaret” davası: Oda TV sitesi Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Milli Gazete yazarı ve Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız’ın “çocukların altı yaşından itibaren evlenebileceğine” ilişkin fetvasını haberleştirdiği için İstanbul Anadolu 65. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “hakaret”ten yargılanacak. İki yıl 8 ay hapis istemiyle açılan dava, 28 Kasım’da görülmeye başlanacak (25 Eylül).
Şık’ın “Silivri” davası: Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 2012’de Oda TV davası kapsamında tutuklu olduğu Silivri Cezaevi’nden çıktığında söylediği “Bize bu komployu kuranlar bu cezaevine girecek” sözlerinden gazeteci Ahmet Şık’ı “hakaret ve tehdit”ten yargılamaya devam etti. Yedi yıl hapsi istenen Şık, beş yıl sonra bu kez “FETÖ ve PKK’ya yardım”dan tutuklanmıştı. Hakim değişikliği nedeniyle gelişme olmayan dava 8 Kasım’da sürecek (21 Eylül).
Alphan’a beraat: Mehmet Ali Hatemi’nin annesi Kezban Hatemi’ye dair suçlamalarını bir röportajla gündeme getirdiği için hukukçunun tepkisiyle karşılaşan Hürriyet gazetesi yazarı Melis Alphan, Kezban Hatemi için sosyal medyada paylaştığı “Bu kadın bir yalancı. Şimdi ona yalancı dediğim için bana dava açsın” sözleriyle ilgili “hakaret” iddiasıyla yargılandı. İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi gazeteciyi beraat ettirdi (15 Eylül).
Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur. (3) Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. (4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır. (5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır. |
Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde bir gazeteci (Çağlar Özbilgin) TCK’nın 299. Maddesi uyarınca ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum edildi.
Yazı, görüş ve eleştirileri nedeniyle üç gazeteciye (Ertuğrul Mavioğlu, Çağrı Sarı ve Kazım Kızıl) “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yeni davalar açılırken, diğer üçünün (Hüsnü Mahalli, Ahmet Altan ve Nasuh Mahruki) davası sürüyor. Hepsi, toplam 28 yıl hapis tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. Ayrıca, tutuklu gazeteci Ahmet Şık ve Fatih Polat hakkında da, TCK 299’dan soruşturmalar yürütülüyor. Bu suçlamayla tutuklanan gazeteciler Kazım Kızıl ve Ozan Kaplanoğlu bu dönemde tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.
Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’te Erdoğan’a yönelik eleştiri ve isnatlar için uygulanmaya başlanan TCK’nın 299. Maddesi, bu tarihten 1 Ekim 2017 tarihine kadar en az 29’u gazeteci 35 kişinin toplam 40 yıl 5 ay 22 gün (16 yıl 1 ay 10 günü ertelemeli) hapse ve 146 bin 500 TL de para cezasına mahkum edilmesine zemin oluşturmuştu.
Cumhurbaşkanına hakaret
Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. (3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır. |
Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde bir gazeteci TCK’nın 299. Maddesi uyarınca ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum edildi.
Geçen yılın aynı döneminde, bu maddeden yargılanan 6 gazeteciden dördü beraat etmiş; ikisiyse 10 bin 500’er TL adli para cezasına mahkum edilmişti.
2016 yılının tamamında da, 12’si gazeteci 16 kişi, 299. Maddeden toplam 15 yıl 4 gün hapis (6 yıl ve 2 ayı ertelemeli) ve 42 bin TL adli para cezasına mahkum edilmişti. 13’ü gazeteci toplam 31 kişi de 299. Maddeden açılan davalardan aklanmıştı.
Özbilgin’e 299 cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Halkın Sesi gazetesinde yayımlanan bir yazısında “diktatör bozuntusu” ifadesini kullandığı için Sendika.org sitesi editörü Çağlar Özbilgin’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ten ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum etti. Özbilgin’in avukatı Ali Coşkun’un, Venedik Komisyonu’nun TCK 299. maddesinin yürürlükten kaldırılmasına yönelik rapor yayınladığına ilişkin savunması mahkemeye ikna etmedi (14 Eylül).
Yazı, görüş ve eleştirileri nedeniyle üç gazeteciye “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yeni davalar açılırken, üçünün davası sürüyor. Hepsi, toplam 28 yıl hapis tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. Ayrıca, tutuklu gazeteci Ahmet Şık ve Fatih Polat hakkında da, TCK 299’dan soruşturmalar yürütülüyor.
Geçen yılın aynı döneminde, 16 gazeteci, TCK’nın 299. Maddesi veya “Erdoğan’a görevinden dolayı hakaret”e ilişkin 125. Madde kapsamında işlem görüyordu.
Mavioğlu’na 299 davası: Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu hakkında, Suruç katliamı sırasında paylaştığı bir Twit nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten ve 4 yıl 8 ay hapis istemiyle dava açıldı. Mavioğlu, yargılanmaya 15 Şubat 2018’de İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak (22 Eylül).
Çağrı’ya dava: İstanbul Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 30 Ocak 2017 tarihli sayısında yayımlanan “Kardeşçe, barış içinde, hürce yaşamak için hayır diyelim” başlıklı mektupta “Cumhurbaşkanı’na hakaret edildiği” iddiasıyla Evrensel gazetesi sorumlu müdürü Çağrı Sarı’yı yargılamaya başladı. “15 Temmuz Recep Tayip Erdoğan ve sermaye darbesiyle. 97 bin kişi işinden edildi” ifadeleri suça gerekçe yapıldı. Dört yıl 8 ay hapisle yargılanan gazeteci Sarı da, avukatı Devrim Avcı da, ifadelerin hakaret değil siyasi eleştiri niteliğinde olduğunu ifade ettiler. Dava, 18 Ekim’de sürecek (12 Eylül).
Kızıl’a 299 davası: İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi, referandum protestolarını haberleştirdiği sırada eylemcilerle birlikte gözaltına alınıp, tutuklanan gazeteci-belgeselci Kazım Kızıl’ı tahliye etti. Kızıl, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet”ten yargılanıyor. Kızıl, “Gözaltına alınırken çekim yapmaya devam ediyordum ama emniyet kamerama el koyarak görüntüleri sildi. Ben gazetecilik faaliyeti için oradaydım suç işlediğimi düşünmüyorum. Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasını ise daha sonradan öğrendim. Paylaşımlarım eleştiri niteliğindedir. Uluslararası sözleşmede ve anayasada ifade özgürlüğü hakkı vardır” dedi. Dava 16 Ekim’e kaldı (10 Temmuz).
Polat’a 299 soruşturması: Evrensel gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Polat, gazeteci Craig Shaw’ın “Erdoğan Ailesinin gizli Offshore Anlaşması” başlıklı haberine yer verdiği köşe yazısı nedeniyle “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret”ten ifade verdi. Soruşturma sonucunda gazeteci hakkında dört yıl sekiz ay hapis istemiyle dava açılıp açılmayacağı belli olacak (4 Ağustos).
Altan’a 299 davası: İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Bugün TV’de geçen yıl katıldığı bir programda “Fiili Başkan” olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yetkilerini eleştiren gazeteci-yazar Ahmet Altan’ı “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yargılıyor. SEGBİS yoluyla, daha önce Silivri Cezaevi’nden ifade veren Altan, eleştirilerin hakaret gibi sunulmaya çalışıldığını savundu. Son duruşmada hakim değişikliği nedeniyle her iki taraf avukatları mazeret dilekçesi sundu. Yargılama 21 Kasım’da sürecek (1 Temmuz).
Mahruki’nin 299 davası: İstanbul 52. Asliye Ceza Mahkemesi, katıldığı bir televizyon programında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla Nasuh Mahruki, dört yıl sekiz ay hapis istemiyle yargılanmaya devam ediyor. Mahruki hakkındaki adli kontrol kaldırılırken, dava 17 Ekim’e bırakıldı (1 Temmuz).
Mahalli 299’dan sanık: İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Hüsnü Mahalli’yi “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yargılamaya başladı. Mahalli savunmasında, “Hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum. Twitter’da Halit Meşal hakkında paylaştığım yazıda Cumhurbaşkanının adı geçmediği gibi, bu olayla ilgisi de bulunmuyor. Meşal ile dostluğum vardır, bu dostluğa dayanarak bu yazıyı yazdım. Eğer kastım, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Mavi Marmara’yı sattığı şeklinde ifade etmek olsa bunu açıkça yazardım. Aslında İHH’yı hedef almıştım. Yani onların bu konuda seslerini çıkarmamasından yakınmıştım. Diğer tweet’lerde de Cumhurbaşkanının adı geçmiyor” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davaya katılma talebini karar veren mahkeme, Mahalli’nin Halk TV’deki konuşmasının tamamının incelenmesi için kanaldan metnin isteyecek. Dava 23 Kasım’da sürecek (1 Temmuz).
Şık’a 299 soruşturması: Tutuklu araştırmacı gazeteci Ahmet Şık hakkında, 31 Ekim 2016’da Cumhuriyet’e yapılan operasyon sırasında bir gazetecinin sorularına verdiği yanıtlar nedeniyle İstanbul Başsavcılığı’nca “Cumhurbaşkanına hakaret”ten soruşturma yürütülüyor (1 Temmuz).
Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde en az üç medya KHK ile kapatıldı, üç TV Türksat’tan çıkarıldı; iki yayın yasağı kararı yayınlandı; altı dergiye hapishanede yasak getirildi; bir siteye ve 14 haber ve yazıya erişim engeli getirildi; bir de akreditasyon ayrımcılığı yaşandı. Ayrıca, yasak ve sansür olarak dört olay daha gerçekleşti.
OHAL’in etkili olduğu Temmuz-Eylül 2016 döneminde 775 basın kartı ve 46 gazetecinin pasaportu iptal edilmiş; tutuklu Şahin Alpay’ın kızı, Ercan Gün’ün oğlu, Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar’ın pasaportuna el konulmuştu. Ayrıca, 5 gazetecinin pasaportuna el konulması için talepte bulunulmuştu. Bu üç aylık dönemde 155 medya organı (TV, radyo, gazete ve yayınevi) kapatılmış; üç yayın yasağı veya geçici yayın yasağı çıkmış, 18 site kapatılmıştı. 4 site haberi sansür görmüş, yedi yayına müdahale yaşanmıştı. Ayrıca 2 gazeteci sınırdışı edilmiş, bir gazete de toplatılmıştı.
2016 yılındaki darbe girişimi sonrası, OHAL ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) üzerinde medya temsilcileri tutuklanması, çalıştıkları gazete, dergi, radyo ve televizyonlarının da kapatılması, hukuk devletinin de sonunu getirdi. 2016’da 778 basın kartı iptal edilirken, 54 gazetecinin mal varlığına el konulmuştu. Kimi geçici toplam 29 yayın yasağı olmuş; KHK ile 179 medya ve yayın işletmesi kapatılmıştı; 46 gazetecinin pasaportu iptal edilmiş, üç akreditasyon ayrımcılığı gerçekleşmişti. Ayrıca, 300 Twitter hesabı, 33 Youtube, 79 İnstagram linki, 323 haber, 76 site sansüre uğramıştı.
RTÜK kapattı: RTÜK, Irak Kürdistan Bölgesi’nde yayın yapan Rudaw TV, Kurdistan24 TV ve Waar TV’nin Türkiye’ye yönelik yayın yapmasını da sağlayan Türksat uydusundan çıkarılmasına karar verdi. Karar, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bağımsız referandumu yaptığı sıralara denk geldi. Gerekçe olarak, “Kuzey Kürdistan” anlamına gelen ‘Baküre Kurdistane’ ifadesinin kullanılması, hava durumu haritasında da Türkiye’nin bir bölümünün Kürdistan olarak gösterilmesi gösterildi (25 Eylül).
Anter Ödülleri’ne yasak: Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin düzenlediği 25. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri’nin İstanbul Taksim’deki bir otelde yapılmasına Beyoğlu Kaymakamlığı’nca yasak getirdi. Yasağa tepki gösteren Özgürlükçü Demokrasi gazetesi ödül törenini İHD İstanbul Şubesi’nde yaptı (22 Eylül).
Twitter’da şeffafsızlık: Twitter Şeffaflık Raporu’na göre, dünyada kapatılan 297 hesaptan 204’ü, engellenen 1463 tweetin 497’si, 752 kararın da 715’i Türkiye’den kaynaklandı. Twitter, en çok hesap ve içerik engelleme talebi aldığı Türkiye ile ilgili çok sayıda talebiyse geri çevirdi (19 Eylül).
Yazıcı için sansür: Ankara 3. Sulh Ceza Hâkimliği, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın oğlunun “FETÖ” bağlantılı işadamıyla ortaklığına ilişkin olarak Cumhuriyet gazetesi muhabiri Aykut Küçükkaya’nın yaptığı “İşte Siyasi Ayak” ve “Yazıcı’ya 10 Soru” başlığıyla yayımlanan haberlere erişim engeli getirdi (7 Eylül).
Şaşmaz-Aker olayına yayın yasağı: İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, İstanbul Başsavcılığı’nın talebiyle, Beşiktaş’taki otel odasında sunucu ve oyuncu Vatan Şaşmaz ile eski manken Filiz Aker’in ölü bulunduğu olay ve buna ilişkin soruşturmayla ilgili basın ve yayın yasağı getirilmesine karar verildi (30 Ağustos).
TRT de “ticari sır” oldu: CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Bilgi Edinme Kanunu yoluyla TRT’den, dış yapım hizmeti alınan şirketlerin listesini istedi. 15 gün sonra gelen yanıtta TRT, “Kime hangi prodüksiyonu yaptırdığımızı ve ne kadar ödediğimizi açıklayamayız. Bu bir ticari sırdır” dedi (25 Ağustos).
Sekiz siteye “rakı” sansürü: İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhuriyet gazetesi, Çanakkale Olay gazetesi, Medya Faresi ve İleri Haber gibi internet sitelerinde yer alan ve CHP Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek’in ortaya çıkardığı “Rakı masasında Rabia işareti” iddialarını içeren haberlere erişim engeli getirdi. CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’ya hapis cezası veren hakim Ali İhsan Horasan‘ın talebiyle 5651 sayılı yasanın 9/3 maddesine dayandırılan erişim engelinin sekiz ayrı internet sitesini etkilediği bildirildi (24 Ağustos).
Üç medya KHK ile kapatıldı: Bakanlar Kurulu’nun çıkardığı693 sayılı KHK ile dihaber ajansı, Gazete Şûjin ve Türkiye’nin basılı tek günlük Kürtçe gazetesi Rojeva Medya gazetesi kapatıldı (24 Ağustos).
Ayrımcılık: Gaziantep’e gelen Estonya Başbakanı ve AB Dönem Başkanı Jüri Ratas’ın, mültecilerin durumunu yerinde görmek üzere Başbakanlık AFAD Nizip Konteyner kentini ziyaretini bir tek Anadolu Ajansı’nın (AA) izlemesine izin verildi. Diğer ajanslar ve gazete muhabirleri kamp girişinde jandarma tarafından engellendi (16 Ağustos).
IŞİD saldırısına yayın yasağı: İstanbul Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, bir polisin İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde IŞİD şüphelisince öldürülmesiyle ilgili yayın yasağı getirdi (13 Ağustos).
Muhabire engel: Polis, BirGün gazetesi muhabiri Zeynep Kuray’ı, “Kadıköy’deki “Vicdan ve Adalet Yürüyüşü sırasında görev yapmasını engelledi, zorla alanının dışına çıkardı (6 Ağustos).
İki yazıya sansür: Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, Sözcü gazetesi yazarı Soner Yalçın’ın Türkiye gazetesi Ankara temsilcisi Nuri Elibol’un “15 Temmuz’u ulusalcılar yaptı” başlıklı yazısına yanıt olarak kaleme aldığı “Artçı” ve “Beş taş oynuyorlar” başlıklı iki yazısına erişim engeli getirdi (4 Ağustos).
Hapiste dergiler yasak: Van Hapishanesinde daktilo silgisi, “elektrikli alet yönetmeliğinde yok” diye yasaklandı. Bir mahpusa yeğeninin fotoğrafı “yasak” diye verilmedi, diğer mahpusların Atlas, Tavır, Bilim ve Ütopya, Leman, Uykusuz dergilerine el konuldu (2 Ağustos).
Çiçek ithali de sır oldu: CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun Hollanda’dan çiçek ithaline ilişkin soru önergesini yanıtlayan Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, önergede yer alan “Çiçekleri hangi belediyeler ithal etti?” sorusuna, “Gümrük yönetmeliği uyarınca bu bilgiler gizli ve sır niteliğindedir” yanıtı verdi (14 Temmuz).
AYM kararına da sansür: Kapatılan İzmir 7. Sulh Ceza Hakimliği, daha önce verdiği Anayasa Mahkemesi kararına erişim engeli kararını “sehven verildi” diyerek kaldırdı. Ancak aynı kararı İzmir 4. Sulh Ceza Hakimliği de verdi. Ve tüm kararları veren aynı hakim: Alev Özcan (13 Temmuz).
Sansürde ısrar: İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi, Evrensel gazetesi yayın yönetmeni Fatih Polat’ın “Erdoğan ailesiyle ilgili bu iddialara muhatapları ne diyor?” başlıklı köşe yazısı için İstanbul 14. Sulh Ceza Mahkemesi’nin verdiği içerik kaldırma kararına yapılan itirazı da reddetti (11 Temmuz).
Sendika sitesine 49. Sansür: 49 kez erişime kapatılan sendika.org sitesi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) 4 Temmuz 2017 tarihli kararından sonra Guinness Rekorlar Kitabı’na başvurdu (5 Temmuz).
Hükümete yakın bazı gazeteler, bir yandan tutuklu gazetecilerin tahliyesi için mücadele verenleri veya diğer insan hakları savunucularına arka çıkanları hedef alırken diğer yandan özeleştiri veya hükümeti eleştirme yönünde örnekler vermeye başladılar.
Sabah gazetesi, “İrtibat ortaya çıktı” ve “Kaos toplantıcıları CHP ile irtibatlı çıktı” haberiyle Büyükada’da gözaltına alınıp tutuklanan hak savunucularını, Cumhuriyet gazetesinin tutuklu gazetecilerin özgürlüğü için eylem organize eden meslektaşlarını hedef yaptı. Yeni Akit gazetesi yazarı Mehtap Yılmaz ve Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç hükümeti eleştirince Star yazarı Ahmet Taşgetiren’i yazılarına son verinceye kadar hedef aldı.
Star gazetesi yazarı Selahaddin E. Çakırgil ve Yeni Şafak’ta Merve Şebnem Oruç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuzey Irak’a yönelik ambargo mesajlarını eleştirdi. Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Türkiye gazetesini “tetikçileri üzerine salmak” ile suçladı.
Eleştirebildiler: Star gazetesi yazarı Selahaddin E. Çakırgil ve Yeni Şafak’ta Merve Şebnem Oruç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki bağımsızlık referandumu sonrası yaptığı “Yaptırımlar başlarsa yiyecek dahi bulamayacaklar” tehdidini eleştirenler arasında yer aldı. Çakırgil, “insanları hürriyetle ekmek arasında bir tercih yapmaya zorlamadan, kan tepeye fırlamadan ve devletçi mantıklarla değil, İslam’ın ahlâk ve adâletiyle düşünmek zorundayız” derken Oruç, “İnsanları açlıkla ve ekmekle cezalandırırsak zalimlerden ne farkımız kalır?” diye sordu (28 Eylül).
Medya değil mahkeme: Star, Haber7.com, Milliyet, STV gibi gazete ve siteler, Cumhuriyet gazetesinin beş çalışanı 11 aydır tutukluyken ve mahkeme henüz kararını açıklamamışken “Altı gazetecinin tutukluluğunun devamına karar verildi” şeklinde yayın yaptı (25 Eylül).
Provokasyon: Cumhuriyet Gazetesi davası için Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yapan grubun yanına giderek provokasyon yapan Beyaz TV muhabiri Bülent Yapraklıoğlu, vatandaşlar tepki gösterince polis ekiplerinin yanına sığındı. Yapraklıoğlu, “Çok mu vatansever, çok mu dindar? Bağırırım kardeşim! Vatansever değil vatan haini o!”diyerek kitleyi taciz etti (25 Eylül).
Taşgetiren’e “Hadi naş, naş”: Yeni Akit gazetesi yazarı Mehtap Yılmaz, köşe komşusu Ahmet Kekeç ile tartışması sonrası Star gazetesinden istifa eden Ahmet Taşgetiren ile ilgili olarak “Referandum, Adalet Yürüyüşü, ‘F Tipi yolsuzluk senaryoları’ derken hepimizi çok kızdırdı, çok üzdü, isyan ettirdi, malum. Biz de susup oturmadık tabii. Onu çok kızdırdık, çok üzdük…Hadi naş, naş…” dedi (23 Eylül).
Sözcü’den “Nah”: Sözcü gazetesi, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin referanduma hazırlanması nedeniyle Yönetim Başkanı Mesud Barzani’yi hedef aldı; 18 Eylül’de “Barzani’nin biti kanlandı”; 21 Eylül’de de “Küstah Barzani ‘Referandumu yaparız 2 yıl sonra da devletimizi kurarız’ dedi” ifadelerine yer verdi; manşet ise “Nah kurarsın!” oldu (21 Eylül).
“Bay Taşgetiren” dönemi: Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkında ABD’de Reza Zarrab davasında tutuklama kararı çıkarılmasından sonra “Kol saati – milli dava ayrımı” yazısıyla yolsuzluklara dikkat çeken Ahmet Taşgetiren’i hedef aldı; “Başlıktaki ‘Bay Taşgetiren’ ifadesinin mesulü, Ahmet Taşgetiren’in kendisidir. Hak ettiği neyse, bundan sonra onu alacaktır” dedi (17 Eylül).
Tanrıkulu’ya linç: Turkuvaz Medya Grubu’na bağlı Sabah gazetesi, sivil ölümüne tepki gösteren CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nu “Terörle mücadeleden rahatsız oldu” başlığıyla hedef aldı. Star gazetesi de, “PKK’lı alçaklar vuruldu, Tanrıkulu yine isyanda” başlığını kullandı (7 Eylül).
Ramoğlu’nun özrü: Sabah gazetesi yazarı Ersin Ramoğlu, komedyen Cem Yılmaz’ı “FETÖ bağlantılı” ilan ettiği yazısı nedeniyle, “Cem Yılmaz isim benzerliğine kurban gitti. Özür dilerim Cem Yılmaz! … Malum sırtlan sürüsü bizim mahalledeki pireyi deve yapar, göz göre göre iftira atan Kılıçdaroğlu’nu ise alkışlar. İşte böylesine acımasız bir dünyadır bizimkisi!” sözleriyle özür dileyen bir yazı kaleme aldı (6 Eylül).
Sanatçılara “FETÖ” iftirası: Sabah gazetesi yazarı Ersin Ramoğlu, “Tarkan, Sezen Aksu ve Cem Yılmaz’daki FETÖ izi” başlıklı bir yazıda Tarkan’ı dedesinden, Sezen Aksu’yu babasından, Cem Yılmaz’ı da kardeşinden dolayı “FETÖ’cü” ilan etti (4 Eylül).
Pamir Star TV’ye: HaberTürk televizyonunda “Karşıt Görüş” programını sunan Balçiçek Pamir, Star TV’ye geçerken, İnstagram hesabından, “Haber zorlaştı, doğru cümleleri söylemek imkansız hale geldi, meslektaşlar içeri alındı, inandığım savunduğum doğrular bir bir yanlış çıkmaya başladı… Ardından kendi kendini sorgulama, işine heyecan duymama, nefes alamama hissi geldi… Tekrar derin bir nefes alıp baştan başlayabilmek için radikal bir karar gerekiyordu, sanırım aldım” sözlerini paylaştı. Pamir, StarTV’de “Olay Yeri” programını sunacak (2 Eylül).
Türkiye gazetesininki “tetikçilik”: Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, İhlas Holding çatısı altındaki Türkiye gazetesinin, Hürriyet gazetesine kayyım atanması için başlattığı kampanyaya tepki gösterdi; “Beslediğin tetikçilerini üzerimize salarak bizi bezdireceğini mi sanıyorsun be hey Amerikan Mücahit’i” diye yazdı (31 Ağustos).
Kılıçarslan “Korku”yu yazdı: Yeni Şafak gazetesi yazarı İsmail Kılıçarslan, “İnsanım, korkuyorum” yazısında “Uzunca bir süredir siyaset de sosyoloji de çok tuhaf bir aralığa sıkıştı. Bir çeşit ‘metan yorgunluğu’ oluşturdu bu sıkışma (…) Fakat mesela bu sıkışmayı yazamıyorum çünkü yazarsam beni vatana ihanetten yargılayacak, Reis’e ihanetten asacak bir dünya gazeteci-trolün varlığı beni korkutuyor” dedi (26 Ağustos).
Hakan’dan Küçük’e yanıt: Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Doğan Grubu’nu hedef alan Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük’ü, “Hadi, bundan sonra böğür de görelim” diyerek “Hani ‘Ben serçe parmağımla bilmem ne yaparım’ falan diyordun ya… Şimdi al o serçe parmağını da depresif bir şekilde emmeye başla!” sözleriyle eleştirdi (22 Ağustos).
Şimdi de Soner Yalçın hedef: Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, Odatv sitesi sahibi Soner Yalçın’ı “2017-2018 sezonu hem Ekrem gibi yurt dışına kaçmış azılı Fethullahçı teröristler için hem de Soner Yalçın çetesi için final sezonu olacak. Şu ana kadar önceden yazdığım her şeyin çıktığı gibi bunun da çıkacağını göreceksiniz” sözleriyle hedef aldı. Yalçın, bir hafta önce Küçük’ün “FETÖ” mensubu olmakla suçlanan Hakan Şükür arasında geçtiği iddia edilen bir mesajlaşmayı yayımlamıştı (21 Ağustos).
Özkök’ten “Komedi”li cevap: Hürriyet gazetesi köşe yazarı Ertuğrul Özkök, Cem Küçük’ün “Bütün Hürriyet’i toplasan benim serçe parmağım kadar güçlüsün. Ben Aydın Doğan’a talimat veririm, gereğini yapar” ifadesine “Televizyonda iki favori komedi programım var… Vücut dili, babalama kabiliyeti, efelenme ustalığı, debelenme düzeyi 10 numara…” sözleriyle tepki gösterdi (19 Ağustos).
Dışarıdaki Gazeteciler hedefte: Sabah gazetesi yazarı Ersin Ramoğlu, gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklandığı Odatv davasından bu yana tutuklu gazetecilerin özgürlüğü için mücadele veren Dışarıdaki Gazeteciler inisiyatifini hedef gösteren “CHP ve yandaşları ülkeyi yakmak istiyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Hedef alınanlar arasında, Soner Yalçın ve Odatv sitesi, Can Ataklı, Yılmaz Özdil, Uğur Dündar, Ahmet Hakan, Mehmet Yılmaz, Can Dündar ve Emin Çölaşan, BBC Türkçe servisinden Rengin Arslan, İMC TV’den Banu Güven, Faruk Arhan, Ceren Sözeri, Gökhan Tan, Birgün yazarı Ayça Söylemez, Faruk Eren, Elif Ilgaz, Cumhuriyet’ten Elif Akgül, Zeynel Lüle, Nazan Özcan, Yonca Verdioğlu, Birgün’den Ümit Alan, Murat Kaspar, DHA’dan Filiz Yavuz, Güventürk Görgülü, Ertuğrul Mavioğlu, Gülşah Karadağ, Candan Yıldız, Erol Önderoğlu, Zeynep Erdim, Canan Coşkun, Fatih Polat, Alper Turgut, Timur Soykan, Nevin Sungur, OdaTV’den Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan da vardı (17 Ağustos).
Alçı “iftira”yı gördü: Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı, tutuklu CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun kızı Dilara Berberoğlu’na ilişkin olarak ileri sürülen “Ekrem Dumanlı’nın oğlu ile evli” iddiasını “Çok çirkin bir iftira atıldı… Gencecik, azimli bir kızdır Dilara. Babasını çıkarmak için uğraşıyor” sözleriyle kınadı (14 Ağustos).
TV’ye mizansen cezası: Flash TV’de yayınlanan Yalçın Çakır’ın programıyla tanınan ve sosyal medya fenomeni olan Melek Subaşı, programın ardından kendisine ‘yalan makinesi’ lakabının takıldığını belirterek sunucu ve TV kanalına tazminat davası açtı. Mahkeme, ailenin reyting için kullanıldığını belirterek Flash TV ve sunucu Yalçın Çakır’ı 7 bin TL tazminat ödemeye mahkûm etti (14 Ağustos).
Akşam haberine yalanlama: Beylikdüzü Belediyesi, Akşam gazetesinde yer alan “CHP’li Başkan Karakol Bastı” başlıklı haberin gerçeklerle hiçbir ilgisi olmadığını duyurdu. Düzeltme metninde, “Haberde verilen bilgilerin istisnasız tümü yalandır. Bu haberle, hem belediye kurumuna ve başkanına hem de değerli polis teşkilatımıza hakaret edilmiş ve bu iki kurum da aşağılanmıştır” denildi (13 Ağustos).
Hak savunucuları Sabah’ın hedefinde: Sabah gazetesi, “İrtibat ortaya çıktı” ve “Kaos toplantıcıları CHP ile irtibatlı çıktı” başlıklı bir haberle, Büyükada’da gözaltına alınıp tutuklanan insan hakları savunucularını, Cumhuriyet gazetesi davası öncesinde gazetecilerin özgürlüğü için kurulan “24 Temmuz birlikte özgürüz” WhatsApp haberleşme grubunda yer alan haberciler ve CHP’li Sarıyer ve Şişli belediyelerini hedef gösterdi. Haberde aktivistler “terörist”, CHP lideri Kılıçdaroğlu “vatan haini” olarak suçlanıyor. Yayında, “Büyükada’da kaos toplantısı sırasında basılan grup ile CHP’li belediyelerin ilişkileri belirlendi. Grubun iki CHP’li belediye ile irtibatlı oldukları saptandı. Ayrıca grup ile irtibatlı gazeteciler de tespit edildi. Banu Güven, Elif Ilgaz, Ertuğrul Mavioğlu, Canan Coşkun ve Erol Önderoğlu bu isimler arasında…” (13 Ağustos).
Kov babam kov: Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, köşe yazarlarının işlerine son vermesine tepki gösterdi; “Kov babam kov. Bir taraf, Yeni Türkiye perspektifine uymadı, Reis’i tam anlayamadı, düşmanlara karşı fazla sert değildi falan diye kovuyor. Bir taraf ise, Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı gitti, Cumhuriyet prensipleriyle başı hoş değilmiş gibi bir intiba verdi diye kovuyor. Kısacası, kovmak açısından yok, aslında birbirlerinden farkı” dedi…(12 Ağustos).
Okur temsilcisi eleştirdi: Hürriyet gazetesi okur temsilcisi Faruk Bildirici, müzisyen Harun Kolçak’ın ölümünün ardından “alkol ve uyuşturucu tedavisi görüyordu” ifadelerinin yer aldığı yazısı nedeniyle yazar Cengiz Semercioğlu’nu eleştirdi. Bildirici, “Bu bilgileri yazarken hayatta olmayan kişinin anısını lekelememek ve yakınlarını haksız yere üzmemek kırmızı çizgimiz olmalıdır” dedi (9 Ağustos).
Akit Kılıçdaroğlu için tutuklama istedi! Yeni Akit gazetesi yazarı Mehtap Yılmaz, yazısında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tutuklanması çağrısı yaptı; “Kulağından tuttuğunuz gibi atın içeri Kılıçdaroğlu’nu!” dedi (7 Ağustos).
Kahraman “helallik” istedi: “Ben başını örten ama göstere göstere sigara içen bir bayan gördüğümde şöyle bir intibaha kapılıyorum: Siz benim başımı örttüğüme bakmayın, benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacağım daha çok şey var” diye yazan Yeni Şafak gazetesi yazarı Hayrettin Kahraman, iki gün sonra helallik istedi (6 Ağustos).
TRT’den “sehven” yayın: TRT Diyanet kanalında “Yedi Veli Yedi Fetih” programında FETÖ firarisi olduğu iddia edilen Hitit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Osman Eğri’yi konuk etmesi tepkilere neden oldu. TRT, yayının 17-25 Aralık 2013 öncesine ait olduğunu ve “sehven” yeniden yayınlandığını bildirdi (5 Ağustos).
Hakan, Kahraman’ı ayıpladı: Hürriyet gazetesi köşe yazarı Ahmet Hakan, başını örten kadınlara yönelik aşağılayıcı yazı yazan Yeni Şafak gazetesi yazarı Hayrettin Kahraman’ı “Çok ama çok ayıp Hayrettin Kahraman” başlıklı bir yazıyla eleştirdi (4 Ağustos).
Programı terk ve özür: CNN Türk’te Şirin Payzın’ın “Ne Oluyor” programının konuğu olan gazeteci Nevzat Çiçek, Elif Dördüncü Aydemir ile müftüye resmi nikah yetkisini tartışırken sinirlenerek programı terk etti. Çiçek, “Sinirlerine hakim olamadığı için kamuoyundan ve zor durumda bıraktığını ifade ettiği Payzın’dan özür diledi (1 Ağustos).
Yeni Şafak’tan “senaryo”: Hükümete yakın Yeni Şafak gazetesi, manşetinde “Siverek ve Maçka’daki provokasyonlar, Türkiye’de defalarca denenen kirli tertipleri hatırlattı” diyerek “Senaryoyu kim yazdı” ifadesini kullandı (1 Ağustos).
Gülerce: İtirafçı, tanık…: Yıllarca Fethullah Gülen’in en yakınındaki isimlerden biri olan, Zaman gazetesinde köşe yazarlığı ve genel yayın yönetmenliği yapan, son dönemde ise Cumhuriyet gazetesine açılan davanın tanığı olan Hüseyin Gülerce, “FETÖ ile durmadan mücadele eden 3 isimden biri benim” dedi. Gülerce, Twitter hesabından “Günün Sözü: Karaktersizlerin yalan ve iftiralarla saldırmalarına üzülmeyin. Bu şerefsizlikleri sizin doğru istikamette olduğunuzu gösterir” diye yazınca Cumhuriyet gazetesi yazarı Özgür Mumcu, “Fethullah Gülen’in ibrikçibaşı, cemaatin itirafçı imamı. Sen ağzına şeref lafını alacak son kişisin” şeklinde yanıt vermişti. Mumcu bir önceki gün de Güler için, “Hayatını Gülen’e yanaşarak kazanmış, kursağına geçen her akçe Gülen’den gelmiş, gerçekten itirafçı mı yoksa Gülen’in talimatıyla itirafçı taklidi mi yaptığı belli olmayan bu bukalemunu iddianameye tanık diye sokuşturan nasıl bir iradedir?” demişti (1 Ağustos).
Mumcu’dan Gülerce’ye: Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu, bir dönem Gülen cemaatine yakınlığıyla bilinen Star yazarı Hüseyin Gülerce için, “Hayatını Gülen’e yanaşarak kazanmış, kursağına geçen her akçe Gülen’den gelmiş, gerçekten itirafçı mı yoksa Gülen’in talimatıyla itirafçı taklidi mi yaptığı belli olmayan bu bukalemunu iddianameye tanık diye sokuşturan nasıl bir iradedir?” yazdı (30 Temmuz).
“O hapiste çünkü diğerleri sessiz”: Tutuklu gazeteci Ahmet Şık’ın eşi Yonca Verdioğlu Şık, CNN’e verdiği röportajda, “Ahmet bir kahraman ya da süpermen değil. O şu anda bir gazeteci olarak hapiste çünkü doğru soruları sordu, gerçekleri konuştu ve gerçekliği yansıttı. O hapiste çünkü diğerleri sessiz” dedi (29 Temmuz).
Türkiye’den “yeni darbe” yazısı: İktidara yakınlığıyla bilinen İhlas Holding’in gazetesi Türkiye, bugün ‘Yeni darbeyi ulusalcılar yapabilir’ manşetiyle çıktı. Nuri Elibol imzalı yazıda “Eğer sistem zafiyeti giderilmez ve sivil asker ilişkisi Batı normlarına taşınmazsa bir buçuk iki yıl içinde ordudaki Ulusalcılar yeni bir darbeye kalkışabilir” denildi (27 Temmuz).
Gürsel’in gazeteciliği hedefte: Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, tutuklu Cumhuriyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel’i hedef alan bir yazı kaleme aldı. Yazıda, “Gürsel, MİT tırlarını durduran hainleri savundu, yetmedi CNN Türk ekranlarında en kozmik Dışişleri tapesini dinleyerek casusluk yapan FETÖ’cüleri bile övdü. Açıkça vatana ihanet etti…” deniyor (26 Temmuz).
Sanık meslektaşlara “vatan haini”: A Haber muhabiri Pınar Özenç, Cumhuriyet gazetesi davasının ilk gününde canlı yayın yaparken tutuklu gazetecilere destek için gelenlerce engellenmeye çalışıldığını savundu. Özenç “Ellerinde sanıkların fotoğraflarıyla gözlerini büyük büyük açıp, hayli yüksek sesle beni susturmaya çalıştılar” derken, sosyal medyada yayınlanan bir videoda, tutuklu gazetecileri desteklemek için gelen bir DİSK Basın İş üyesinin, Özenç’e yargılamanın sürdüğünü tutuklu gazetecilere neden “vatan haini” diyemeyeceğini anlatmaya çalıştığı görülüyor (25 Temmuz).
“Gerçekle alakası yok”: Tutuklanan hak savunucusu Peter Steudtner’ın avukatları yazılı açıklama yaparak Akşam, Güneş ve Star gazetelerinde “Casuslara alman çipi” manşeti ile çıkan ve Steudtner’ın ağzından verilen “Telefonumuzdaki program sayesinde konsolosluk bizi adım adım izliyor” ve benzer nitelikli ifadelerin, gerçekle ve dürüstlük ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını bildirdi (25 Temmuz).
Dava yaygın medyada yok! Basın Konseyi, ÇGD, DİSK Basın İş, PEN Yazarlar Derneği, TGS ve TGC, başladığı gün Cumhuriyet davasının yaygın medyada haber olmamasını eleştirdi Ortak açıklamada, Avrupa basınında geniş yer bulan davanın, yaygın medyada gerektiği kadar yer bulmaması kınandı (24 Temmuz).
Güneş hedef yaptı: AK Parti MKYK Üyesi Ethem Sancak’a ait Esmedya bünyesinde yayınlanan Güneş gazetesi, Büyükada’da gözaltına alınan insan hakları savunucuları, Cumhuriyet gazetesi davasının ilk gün tarihini vurgulayan “24 Temmuz’da Birlikte Özgürüz” ismiyle kurulan WhatsApp dayanışma grubunu hedef yaptı. Toplantıyı “24 Temmuz kaos planı” gösteren gazete, gazeteciler Mustafa Hoş, Banu Güven, Nevin Lagendijik ve tutuklu gazeteci Ahmet Şık’ın eşi Yonca Şık ile beraber Evrensel gazetesini de hedef gösterdi (24 Temmuz).
Evrensel hedef gösteren Güneş’i şikayet etti: Evrensel Gazetesi avukatları, hak savunucuları ile birlikte gazeteyi de sözde “24 Temmuz kaos planı” ile irtibatlı olarak hedef gösteren Güneş gazetesi yayın yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulundu (24 Temmuz).
İftiralaraKarşıGazetecilik kampanyasına ilgi: Hükümete yakın Türkiye, Güneş, Takvim ve Akşam gazetelerinin hak savunucuları ve tutuklu gazetecilere destek sunan meslektaşlarını hedef haline getirmesine karşı, #İftiralaraKarşıGazetecilik hastagi ile bir kampanya gerçekleştirildi. Kampanya kısa sürede Twitter kampanyası TT listesinde birinci oldu (23 Temmuz).
Şık ve Dündar hedef yapıldı: Yeni Şafak gazetesi “Teröristten talimat aldılar” başlık bir haber yayımlayarak tutuklu gazeteci Ahmet Şık ve Cumhuriyet Gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar’ı hedef aldı (19 Temmuz).
AA’ye sansür tepkisi: Basın Konseyi, Fatih Terim ve iki damadının Alaçatı’da bir restoranı basmasıyla ilgili Anadolu Ajansı İzmir Bölge Müdürlüğü’nde görevli muhabir İbrahim Evrim Ayral’ın hazırladığı haberi yayımlamayan Anadolu Ajansı’nı “Muhabirin istifasına neden olduklarını için” kınadı (17 Temmuz).
Manşetlerde itiraf değil tehdit var: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yabancı ortaklı sermaye temsilcilerine yaptığı “OHAL’i grevleri yasaklamak için kullandıkları” itirafı Sabah, Yeni Şafak, Akşam ve Türkiye gibi gazetelerde yer almadı. Ortak manşet, “Sokağa Çıkamaz Hale Gelirsin” oldu (13 Temmuz).
“Adalet Yürüyüşü”nü görmediler: CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaklaşık bir ay süren, iki milyon kişinin katıldığı tahmin edilen “Adalet Yürüyüşü”, hükümete yakın gazetelerin manşetlerinde yer bulmadı. Bazı gazetelerde birinci sayfasında tek kelime yer almazken, Yeni Şafak, “Maltepe’de bitti”, Türkiye ise “CHP’nin şovu bitti” ifadelerini kullandı. Star gazetesi ‘Hangi Yüzle Adaletten Bahsediliyor’ diyerek Adalet Mitingi’ni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’yu hedef alması üzerinden kurdu (10 Temmuz).
Medya gündem belirleyemiyor: Araştırma merkezi The Reuters Institute for the Study of Journalism ile Oxford Üniversitesi, Türkiye dahil 36 ülkede medyanın durumuyla ilgili bir araştırma yayınladı. Buna göre, Türkiye merkez medyası gündem belirlemekte geri kalıyor (10 Temmuz).
Akit hedef yaptı: Yeni Akit, aralarında sanatçı ve akademisyenin de bulunduğu kişileri hedef göstererek “İşte ateist olduğunu açıklayan oyuncular! İslam’a ve Müslümanlara hakaret edenler de var” şeklinde manşeti attı (10 Temmuz)
Bu habercilik anlayışı doğru değil! AKP Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Büyükada’da bir otelde gözaltına alınan hak savunucuları hakkında “Gizli toplantıya baskın” ve “İstanbul’da ajan avı” başlıklarını kullanan A Haber’e tepki gösterdi. Yeneroğlu, Twitter’dan şu mesajını paylaştı: “Bu habercilik anlayışı doğru değil, yargısız infaz. Bu ülkenin emniyeti ve yargısı var. Bırakın kimin ne olduğuna yargı karar versin” (7 Temmuz).
Nefret söylemine dikkat! Hrant Dink Vakfı’nın 2009 yılından beri yürüttüğü “Medyada Nefret Söylemi” Projesi’nin 2017 yılının ilk dört ayına ilişkin raporuna göre, “Siyasette, hukukta, gündelik hayatta ve eğitim alanlarında görülen kutuplaşma ve nefret söylemi medyaya da yansıyor” (6 Temmuz).
Karaman’dan “kötü bakış”: Yeni Şafak gazetesi yazarı Hayrettin Karaman, “Eşcinsellere kötü bakış yaygındır; ancak bu hem bir vakıadır, hem de bir haktır” diye yazdı (6 Temmuz).
TRT şikayet edildi: CHP, parti lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü” ile ilgili “CHP’nin sözde ‘adalet’ yürüyüşü yorumlanıyor” ifadeleriyle yayın yapan TRT’yi RTÜK’e şikayet etti (3 Temmuz).
Darbe girişimi sonrası iki üyesi tutuklanan Anayasa Mahkemesi (AYM), Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde, çoğu bir yılı aşkın tutuklu olan 20’yi aşkın gazetecinin bireysel başvuru dosyalarına ilişkin tek bir karar almadı. Öyle ki, söz konusu gazetecilerden bazıları AYM’den ses çıkmayınca dosyalarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdılar; ardından tutuksuz yargılamak üzere tahliye edildiler.
AYM ve AİHM, OHAL altında hakları çiğnenen gazetecilerin mağduriyetlerine son verme yükümlülüklerini yerine getirmedi. Bu dönemde AYM, “haberleşmenin gizliliği ihlal”den mahkum edilen Hakan Yiğit’e hak verdi; gazeteciye mahkeme gideri dahil 4 bin 027 TL ödenmesine karar verdi.
AİHM öncesi “bireysel başvuru mercii” olan AYM, geçen yılın aynı döneminde, bir işçi ve bir eğitimcinin bireysel başvurusunda ifade ve haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiğini tespit etmişti. AYM, bu iki dosyadan mahkeme gideri olarak 2 bin 196 TL ödenmesine hükmetmişti.
AYM nihayet: Anayasa Mahkemesi (AYM), Memurlar.net İnternet sitesi haber müdürü Hakan Yiğit’in 17-25 Aralık 2013 soruşturmalarından sonra yayımladığı “Gülen’in En Büyük Abiyle Görüşmesi İnternete Düştü” haberinden dolayı ertelemeli 1 yıl 8 ay hapse mahkum edilmesini ifade özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirdi. Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nin “haberleşmenin gizliliğini ihlal”den verdiği cezayı haksız bulan AYM, Yiğit’e 2 bin TL manevi tazminat ve 2 bin 027 TL de masraf ödenmesine hükmetti (28 Eylül).
AYM ihlal görmedi: AYM, Çankırı’da Kurmay Albay Engin Kabadaş’ın, Kasım ve Aralık 2007’de, aldığı emirle Komutanlıkta görevli personel ve ailelerinin “zorunlu bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi” amacıyla Atatürkçü düşünce sistemiyle ilgili bir dizi konferans vermesi nedeniyle cezalandırılmasını ifade özgürlüğünün bir ihlali olarak görmedi. Karardaki bir gerekçe, “Albay rütbesinde bir subay olan başvurucudan, katılımın zorunlu ve katılımcıların emri altındaki askerî personel ve onların eşleri olduğu bir ortamda güncel siyasete ilişkin görüşlerini beyan etmek konusunda daha dikkatli olması beklenir” oldu (28 Eylül).
AYM başkanına tepki: AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü kutlamalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın huzuruna çıktığı sırada eğilerek selam vermesi CHP yetkilileri, hukukçu Turgut Kazan, YARSAV Genel Sekreteri Leyla Köksal, Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ tarafından “Yargının teslim olması” olarak nitelendirilip eleştirildi. Arslan ise, fotoğraf üzerinde oynandığını savundu(30 Ağustos).
AYM reddetti: AYM, Isparta, Burdur ve Kahramanmaraş’ta yayın yapmasına izin vermediği gerekçesiyle Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyonu Şirketi’nin açtığı davada “haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmediği” gerekçesiyle başvurunun dayanaktan yoksun olduğuna hükmetti; davayı reddetti (5 Temmuz).
Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde AİHM, ifade özgürlüğü şikayetleri bakımından Türkiye ile ilgili herhangi bir karar almadı. Ancak, aylardır veya bir yılı aşkın süreyle “tedbir amaçlı” hapishanede tutulan en az 17 gazetecinin başvurularıyla ilgili hükümetten Ekim başı için görüş soruldu. Müebbetle yargılanan tutuklu Zaman gazetesi yazarı Ahmet Turan Alkan ve “FETÖ üyeliği” ile yargılanan Yeni Asya gazetesi editörü Nur Ener de AİHM’e gitti.
AYM ve AİHM, keyfi ve ağır tecritli “OHAL” gazeteci tutuklamalarına “olağan prosedür” uygularken tutuklu gazetecilerin AİHM’deki dosyalarına, BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks de müdahil oldu. Başvuru, şimdilik Ahmet Altan, Mehmet Altan, Atilla Taş, Ahmet Şık, Şahin Alpay, Murat Sabuncu, Akın Atalay, Kadri Gürsel, Bülent Utku, Murat Aksoy, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç ve Deniz Yücel için yapıldı.
Aylardır Silivri Hapishanesi’nde ağır tecrit altında tutulan Ahmet Şık, Tunca Öğreten, Mahir Kanaat ve Ömer Çelik de “acil” kodlu başvurulara öncelik vermek için İç Tüzüğü’nü değiştiren AİHM’den karar bekliyor. Dosyaları AİHM’de bekleyen Önder Çelik, Turhan Günay, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Karasinir, Musa Kart ve Güray Tekin Öz ise tahliye bile oldu.
Geçen yılın aynı döneminde AİHM, bireysel başvuru kapsamında ifade ve haberleşme özgürlüğüne dair herhangi bir karar almamıştı. 2016’nın tamamında AİHM, Türkiye’nin 7’si gazeteci toplam 11 kişiye toplam 27 bin 590 avro (yaklaşık 91 bin 438 TL) ödemesine hükmetmişti. Bir gazeteciye de “haksız tutuklama”dan 2 bin avro (yaklaşık 4 bin TL) ödenmesi söz konusuydu.
Ener de AİHM’e gitti: “FETÖ üyeliği” suçlamasıyla tutuklanan Yeni Asya gazetesi editörü Nur Ener, yerel mahkeme tutukluluğuna son vermeyince dosyasını avukatları aracılığıyla AİHM’e taşıdı (22 Eylül).
AİHM’den müdahilliklere onay: AİHM, BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks’in Türkiye’de tutuklanan gazetecilerin AİHM’deki davaları için yaptığı müdahillik talebini kabul etti. Müdahillik talebi, gazeteciler Ahmet Altan, Mehmet Altan, Atilla Taş, Ahmet Şık, Şahin Alpay, Cumhuriyet davasından tutuklu gazeteciler (Murat Sabuncu, Akın Atalay, Kadri Gürsel, Bülent Utku), Murat Aksoy, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç ve Deniz Yücel davaları için yapıldı (14 Eylül).
Alkan da AİHM’de: Bir yılı aşkındır Silivri Cezaevi’nde tutulan ve “darbe” suçlamasıyla müebbet hapisle yargılanan Zaman gazetesi köşe yazarı Ahmet Turan Alkan, başvurusuna AYM’den aylardır yanıt alamayınca AİHM’e gitti (13 Eylül).
Muizniek AİHM’e müdahil: Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muizniek, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, yazarı ve yayın danışmanı Kadri Gürsel ile muhabiri Ahmet Şık’ın AİHM’de Türkiye’ye karşı açtığı davaya müdahil olmak için başvurdu. Talebi 30 Ağustos’ta kabul edilen ve görüşlerini 11 Ekim’e kadar yapması istenen Muiznieks, aynı başvuruyu Atilla Taş, Murat Aksoy, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Ahmet Altan, Şahin Alpay, Ali Bulaç ve Deniz Yücel için de yaptı (3 Eylül).
Die Welt AİHM’e gitti: Die Welt gazetesi, Türkiye muhabirleri Deniz Yücel’in altı aydır tutuklu olmasını hem kendilerinin hem de muhabirlerinin ifade özgürlüğü hakkını hiçe saydığını savunarak AİHM’e başvurdu. AİHM, 27 Şubat’ta tutuklanan Yücel’in tutukluluğuna ilişkin başvuruda savunmasını sunması için Türkiye hükümetine 24 Ekim’e kadar süre tanımıştı (5 Ağustos).
Yücel için AİHM’den savunma talebi: AİHM, Şubat’tan beri tutuklu olan Alman Die Welt gazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in başvurusuyla ilgili Türkiye hükümetinden 24 Ekim’e kadar savunmasını göndermesini istedi. Tebligata göre, Almanya hükümeti de isterse mahkemeye görüşünü sunabilecek (5 Temmuz).
HDP’nin RTÜK koltuğu tehlikede: RTÜK’te AKP ve CHP kontenjanından seçilen iki üyenin görev süresi sona erdi. HDP’den seçilen üyenin görev süresi ise Kasım’da dolacak. Bir yasa değişikliği yapılmaması durumunda boşalan üç üyenin ikisi AKP, bir üye de CHP kontenjanından seçilecek. Bu durumda Meclis’te milletvekili sayısı açısından üçüncü parti konumunda olan HDP’nin hiç üyesi kalmayacak. Meclis’in dördüncü partisi MHP’nin ise iki üyesi olacak (14 Ağustos).
“Dünya Güzellerim” son… RTÜK yöneticileri Show TV yöneticileri ile yaptığı toplantıda daha önce ağır cezalar verdikleri Bülent Ersoy, Safiye Soyman ve Burcu Esmersoy’un yaptığı “Dünya Güzellerim”in yayından kaldırılmasını istedi. Show Tv ‘çekilmiş 5 program kaldığını onlar bitince devamını getirmeyeceklerini ve bir daha bu tarz program yapmayacaklarının’ sözünü verince iki taraf uzlaştı (14 Ağustos).
RTÜK’ten “FETÖ” cezası: RTÜK, “Çocuklar Duymasın” dizisinde “FETÖ propagandası” içeren bir kitabın görüntüsüne yer verildiği” iddiasıyla Kanal D’ye “Suç örgütlerini övücü nitelikte yayın yapmak”tan 562 bin TL adli para cezası verdi. Fox TV’ye “İlk buluşma” adlı şaka programında “insan onuruna aykırı yayın yapmak”tan ceza uygulanacak.1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelendiren Pal Nostalji logolu radyo için de “Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık ve bağımsızlığına aykırı yayın yapmak” gerekçesiyle beş kez program durdurma cezası uygulanacak. Kanal D’deki “Kötü Kedi Şerafettin” adlı animasyon filmi de “Türkçe’nin özellikleri bozularak verildiği” gerekçesiyle cezaya konu oldu (4 Ağustos).
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde haber, film ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 8 para cezası, radyo kuruluşlarına da 3 para cezası verdi. Kurul, Radyo ve TV’lere toplam 3 milyon 734 bin 705 TL idari para cezası verdi.
RTÜK, geçen yılın aynı döneminde TV kuruluşlarına beş uyarı, beş para cezası ve bir yayın durdurma cezası vermiş; radyo kuruluşlarına da bir para cezası uygulamıştı. Kurul, Radyo ve TV’lere verdiği para cezalarının toplamı 300 bin 698 TL olmuştu. Kurul 2016 yılının tamamında ise televizyonlara 50 uyarı, 112 para cezası ve 2 de yayın durdurma cezası; radyolara da 7 uyarı, 11 de para cezası vermişti. Yayın ilkelerini ihlalden verilen para cezalarının toplamı 15 milyon 907 bin 627 TL olmuştu.
(Reklam yayınlarının değerlendirme dışı bırakıldığı çalışma, RTÜK’ün 5 Temmuz ile 19 Ağustos 2017 tarihleri arasında gerçekleştirdiği yedi toplantının kayıtları temel alınarak hazırlandı).
RTÜK “Bölücülük”ten 1 para cezası; “Aşağılayıcı yayın”dan 3 para cezası; “Türkçe’nin kullanımı”ndan 3 para cezası; “Çocuk ve gençlerin gelişimine zararlı yayın”dan 1 para cezası; “Cinsiyetçi yayın”dan 1 para cezası, “Suç örgütlerini övmek”ten 1 para cezası; “Ayrıncılık”tan 1 para cezası verdi.
Bölücülük: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan“Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz” hükmünün ihlalden 2.364 TL(Pal Nostalji Radyo- 2.364 TL) para cezası verildi.
Aşağılama: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde yer alan “Yayınlar insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesine aykırılıktan 1.960.521 TL (Fox TV – 299.788 TL; TV8 – 1.208.213 TL; Show TV – 452.520 TL) para cezası verildi.
Türkçenin kullanımı: RTÜK, 6112 sayılı Kanunun “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez” (m bendi) düzenlemesini ihlalden 295.509 TL (Kanal D- 281.237 TL; Show Radyo – 12.786 TL; Star Artı FM – 1.486 TL) para cezası verdi.
Çocuk ve gençlerin gelişimi: 6112 sayılı Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan“Çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz” hükmünün ihlalden; 19.722 TL (Beyaz TV – 19.722 TL) para cezası verildi.
Cinsiyetçi yayın: 6112 sayılı Kanunun 8. maddesinin birinci fıkrasının (s)bendinde yer alan“Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez”hükmüne aykırı yayın yapmaktan 583.697 TL (Fox TV – 583.697 TL) para cezası verildi.
Suç örgütlerini övme: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan “Suç işlemeyi, suçluyu ve suç örgütlerini övücü, suç tekniklerini öğretici nitelikte olamaz” ilkesinin ihlalden 562.475 TL(Kanal D – 562.475 TL) para cezası verildi.
Ayrımcılık: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan “Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasi ve felsefi düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez”ilkesinin ihlalden 14.908 TL (Flash TV- 14.908 TL) para cezası verildi. (EÖ/APA)