BİA MEDYA GÖZLEM 2016 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL
Düzenlemeler, Tepkiler, Hak Aramalar
81 ilde Olağanüstü Hal (OHAL) ilan edilmesine dair Bakanlar Kurulu Kararına ilişkin Başbakanlık Tezkeresi TBMM’de 115’e karşı 346 oyla kabul edildi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz’da Milli Güvenlik Kurulu ve Bakanlar Kurulu toplantısında alınan karar Meclisten de geçmiş oldu. Buna göre, tüm ülkede üç ay süreyle OHAL ilan edildi (21 Temmuz).
OHAL, Kanun Hükmünde Kararnameler, şüphelilerin 5 günü avukatsız olmak üzere 30 gün gözaltında tutulabilmesi, tutuklananlarla ilgili itirazların 30 gün içerisinde değerlendirilebilmesi ve pasaportlarının iptal edilmesi gibi tartışmalı uygulamaların yolunu açtı.
1983 tarihli 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’na göre, gazeteciler de yurttaşlar gibi kimlik kontrolü, üst ve araç arama uygulamasına tabi tutulabilecek; sakıncalı bir bölgeye girişi yasaklanabilecek.
Kanunun 11. Maddesinde; (e) Gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını, bunlardan olağanüstü hal bölgesi dışında basılmış veya çoğaltılmış olanların bölgeye sokulmasını ve dağıtılmasını yasaklamak veya izne bağlamak; basılması ve neşri yasaklanan kitap, dergi, gazete, broşür, afiş ve benzeri matbuayı toplatmak; (f) Söz, yazı, resmi, film, plak, ses ve görüntü bantlarını ve sesle yapılan her türlü yayımı denetlemek, gerektiğinde kayıtlamak veya yasaklamak; (g) Hassasiyet taşıyan kamuya veya kişilere ait kuruluşlara ve bankalara, kendi iç güvenliklerini sağlamak için özel koruma tedbirleri aldırmak veya bunların artırılmasını istemek; (h) Her nevi sahne oyunlarını ve gösterilen filmleri denetlemek, gerektiğinde durdurmak veya yasaklamak, şeklinde yetkiler de var.
Hükümet, OHAL kararının alınmasıyla birlikte Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin askıya alındığını bildirdi. 27 Temmuz’da yürürlüğe konan 668 sayılı KHK ile, “FETÖ ile işbirliği” iddiasıyla 100’ü aşkın medya organı kapatıldı. Özellikle ilk iki KHK, şüphelilerin 5 günü avukatsız olmak üzere 30 gün gözaltında tutulabilmesi, tutuklananlarla ilgili itirazların 30 gün içerisinde değerlendirilebilmesi ve pasaportlarının iptal edilmesi gibi tartışmalı uygulamaların yolunu açtı.
Raporlar
Temmuz-Eylül döneminde RSF ve P24, OHAL altında medyaya yönelik baskılara işaret eden raporlar yayınlarken ÇGD ve ÖGC de, 2015 yılına ve 2016’nın ilk yarısına ait raporlarıyla ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün geriye gittiğini bildirdi.
RSF’den “OHAL” Raporu: RSF, “OHAL’in İki Ayı” Raporu’nda Türkiye’nin KHK’ları medya özgürlüğünü ve medya çoğulculuğunu hedef almak için araç olarak kullandığını savundu (20 Eylül).
P24’ten OHAL raporu: Bağımsız Gazetecilik Platformu P24, “OHAL’de Gazetecilik” Raporu’nda, OHAL ile çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile 135’i aşkın basın organının kapatılırken, 2 bin 300’ü aşkın basın çalışanının da işini kaybettiğini, OHAL altında tutuklanan 40 gazeteciyle tutuklu gazeteci sayısının 107’ye vardığını bildirdi (31 Ağustos).
ÇGD raporunda uyarı: ÇGD 2015 Medya Raporu’na göre gazeteciler ve medya üzerinde baskı, sansür ve cezalar giderek yoğunlaştı. Bir yılda üç basın mensubu öldürüldü, 121’i tutuklandı, 412’si işten çıkarıldı. Raporda, düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanımı, toplumların gelişmişlik düzeyinin ve birlikte yaşama kültürünün en önemli kriteri ve tutkalı olduğuna dikkat çekiliyor (5 Temmuz).
ÖGC raporu: Özgür Gazeteciler Cemiyeti (ÖGC), 2016’ın ilk altı ayında 102 gazetecinin gözaltına alındığı, 25’inin tutuklandığını, 6’sının darp edildiğini, 19’unun saldırıya uğradığını bildirdi (3 Temmuz).
Tepkiler
TGC, TGS, DİSK Basın-iş, ÖGC, CHP, İHD, TİHV, DBP, HDP, DTK yöneticileri, Kürt çevrelerine hitap eden 12 televizyon ve 11 radyo kanalının kapatılmasını, Özgür Gündem gazetesinin yayınına son verilmesini, gazetecilerin gözaltına alınması veya tutuklanmasını çeşitli eylemlerle protesto ettiler.
TGC, TGS, Basın Konseyi, DİSK Basın-İş, ÇGD ve Punto24 gibi birçok gazetecilik örgütü, 15 Temmuz Cuma gecesi gerçekleşen darbe girişimini sert şekilde kınadı. Ayrıca, RSF, Article 19, EFJ ve CPJ gibi uluslararası kuruluşlar, OHAL altında gazetecilere yönelik baskıları ve Özgür Gündem destekçilerine yönelik yargılamaları eleştirdi.
Kapatmalara kınama: HDP Diyarbakır Milletvekili Ziya Pir, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı, DBP, HDP, DTK yöneticileri ile çok sayıda gazeteci, İMC TV, Hayatın Sesi, TV 10, Van TV, Jiyan TV, Azadi TV ve Zarok TV’nin de bulunduğu 12 televizyon kanalının kapatılmasını Diyarbakır’da düzenlenen bir basın toplantısında kınadı (30 Eylül).
Muhalif kanalların kapatılmasına büyük tepki: TGC, Hayatın Sesi’nin de içinde olduğu çok sayıda televizyon kanalının kapatılmasına, “Çağdaş demokrasiler farklı görüşlere tahammül rejimleridir” sözleriyle tepki gösterdi (30 Eylül).
ÖGC, İMC TV, Hayatın Sesi, Jiyan TV, Azadî TV, Zarok TV, Van TV ve TV10’un da aralarında bulunduğu 23 medya organının Kanun Hükmünde Kararnameyle kapatılmasını Diyarbakır’da düzenlediği bir basın toplantısıyla kınadı (30 Eylül).
Saldırı kınandı: Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti, Kent Radyo ve TV’nin sahibi Murat Tozan’ın bir trafik kazasını haberleştirmek isterken saldırıya uğramasını kınadı (27 Eylül).
DW’ye destek: Deutsche Welle (DW) Yayın Konseyi, gerçekleştirdiği bir söyleşiye ait Conflict Zone programının koyulan DW’nin Türkiye Gençlik ve Spor Bakanlığı’na karşı Ankara’da açtığı davayı desteklediğini bildirdi (26 Eylül).
“Nöbetçi”lere destek: EFJ, TGS, TGC ve DİSK Basın-İş temsilcileri, Özgür Gündem gazetesiyle dayanıştıkları için Ayşe Düzkan ve Ragıp Duran ile sorumlu müdürü İnan Kızılkaya’nın yargılandığı davanın sabahında Adliye önünde baskıları kınadı (20 Eylül).
Baskılar BM’ye taşındı: BM İnsan Hakları Konseyi 33. İnsan Hakları oturumunda söz alan RSF temsilcisi Hélène Sackstein, Özgür Gündem gazetesiyle dayanıştığı için bir süre tutuklu kalan RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, Şebnem Korur Fincancı ve Ahmet Nesin’in durumuna dikkat çekti. Article 19 temsilcisi Andrew Smith de OHAL yetkilerinin gazetecilere karşı kötüye kullanıldığını belirtti (17 Eylül).
Altan’lara gözaltıya tepki: TGS gazeteciler Mehmet Altan ve Ahmet Altan’ın gözaltına alınmasını “düşüncesini ifade eden herkese gözdağı” olarak nitelendirdi (10 Eylül).
Gözaltılara kınama: EFJ, RSF, TGC, TGS ve Alman Gazeteciler Birliği (DJU), Mersin’de PKK lideri Öcalan için yapılan eylemi izlerken gözaltına alınan Evrensel gazetesi muhabirleri Cemil Uğur ve Halil İbrahim Polat’ın derhal salıverilmesini talep etti (7 Eylül).
Sansüre sert tepki: Deutsche Welle (DW) Genel Müdürü Peter Limbourg, Spor Bakanı Akif Kılıç’la yapılan röportaj kayıtlarına hemen sonra “yetkilendirme olmadığı” gerekçesiyle Bakanlıkça el konulmasını kınadı. Alman Gazeteciler Cemiyeti (DJV) Genel Başkanı Frank Überall “Söyleşi görüntülerine el konulmasıyla basına özgürlüğüne yapılan saldırıyı ancak diktatörlükle yönetilen bir ülkeden tanıyoruz” dedi. TGC başkanı Turgay Olcayto, RSF Almanya Seksiyonu başkanı Christian Mihr müdahaleye sert tepki gösterdi (7 Eylül).
Toplu OHAL kınaması: Article 19 öncülüğünde 31 Ağustos–2 Eylül günlerinde İstanbul’da bir araya gelen Danimarka PEN, Avrupa Gazeteci Federasyonu (EFJ), Alman PEN, Index On Censorship, My Media, Norveç Basın Derneği, Norveç Gazeteci Birliği, Norveç PEN, Uluslararası PEN, RSF ve Galler PEN temsilcileri bir ortak açıklama yaptı; “Türkiyeli yetkililerin OHAL’i muhalifleri bastırmak için kullanmasını kınıyoruz” dedi. Örgütler ziyaretin ardından, bulgularını bir rapor halinde kamuoyuyla paylaştı (6 Eylül).
Obama’dan eleştiri: CNN’e konuşan ABD Başkanı Barack Obama, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türk hükümetinin anlaşılabilir bir tepki verdiğini belirterek, Türkiye’de demokrasi, basın özgürlüğü ve muhaliflere yönelik baskılar konusunda eleştirdi (4 Eylül).
Yarkadaş kınadı: CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar’ın pasaportuna el konulmasını “Hukukun temel ilkeleri ayaklar altına alınıyor” sözleriyle kınadı. Yarkadaş, OHAL Türkiyesi’nde 109 gazetecinin cezaevinde olmasını, darbe soruşturmaları gerekçe gösterilen Sözcü gazetesinin hedef haline getirilmesini eleştirdi; “AKP iktidarı, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, muhalif kimliğiyle tanınan onlarca gazeteciyi hedef haline getirdi” dedi (2-3 Eylül).
İHD uyardı: İHD İstanbul Şubesi avukatları, Silivri Cezaevi’nde görüştükleri Özgür Gündem gazetesinden Zana Kaya ve İnan Kızılkaya’nın “ağır tecrit şartlarını” kınadı (1 Eylül).
Aslı Erdoğan için mektup: Köln merkezli Kültür Forumu ve Alman gazeteci-yazar Günter Wallraff, çok sayıda Avrupalı kültür kuruluşu ve yazarla birlikte bir açık mektup yazarak Aslı Erdoğan’ın serbest bırakılmasını talep etti (29 Ağustos).
Silivri önünde eylem: Özgür Gündem gazetesi yetkilileri Zana Kaya ve İnan Kızılkaya ve yayın danışma kurulu üyesi yazar Aslı Erdoğan için Silivri Cezaevi önünde başlatılan “Özgürlük Nöbeti”ne OHAL nedeniyle izin verilmedi. Aralarında Devrimci İşçi Parti Genel Başkanı Ufuk Göllü, HDK, HDP, Barış Anneleri, TGS yöneticisi Arzu Demir ve çok sayıda Özgür Gündem gazetesi çalışanı, “Bilir, İnan, Aslı yalnız değildir” pankartı açtı (31 Ağustos).
Gözaltıya kınama: TGS, Adana Şube başkanı ve yerel gazeteci Salim Büyükkaya’nın, “FETÖ” soruşturmasından gözaltına alınmasını kınadı (31 Ağustos).
ÖGC kınadı: ÖGC, polisin Azadîya Welat Gazetesi’ne yapılan baskınla 23 çalışanı gözaltına almasını kınadı; başkanı Hakkı Boltan “Bir ülkede basın, düşünce, fikir özgür değilse kimse özgür olmaz” dedi (30 Ağustos).
OHAL kınamaları: TGS, “15 Temmuz darbe girişimin ardından getirilen OHAL ile birlikte basın özgürlüğü ayaklar altına alındı. Basın faaliyetleri nedeniyle onlarca gazeteci cezaevlerine konulurken, onlarcası da gözaltında tutuluyor” dedi (30 Ağustos).
Baskılara kınama: TGS, OHAL’le birlikte basına baskıların arttığına dikkat çekti. Açıklamada, Evrensel gazetesi Mersin muhabirleri Cemil Uğur ile Halil İbrahim Polat’ın gözaltında tutulması, Azadiya Welat baskını ve gözaltıları, Özgür Gün TV’nin ekranının karartılması da kınandı (30 Ağustos).
Gazeteye operasyona protesto: ÖGC çağrısıyla bir araya gelen ve aralarında Fatih Polat, Celal Başlangıç, Yıldırım Türker, Tuğrul Ertuğrul’un da olduğu gazeteciler, Demokratik İslam Kongresi Eş Sözcüsü Hüda Kaya, Demokratik Alevi Dernekleri temsilcileri, Barış Anneleri’nin de olduğu çok sayıda kişi, Özgür Gündem gazetesinin hakimlik kararıyla kapatılması ve gazetecilerin gözaltına alınmasını protesto etti. Ayrıca, Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde Özgür Gündem gazetesinin dört sayfalık nüshası da dağıtıldı (16 Ağustos).
Mecliste HDP grubu, “Boyun eğmeyeceğiz” manşetli Özgür Gündem gazetesini masalarında sergilediler. HDP’li Filiz Kerestecioğlu, sosyal medyada “Özgür basın yoksa özgür Meclis de, özgür insan da yoktur!” mesajı paylaştı. HDP ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK), İHD önünde Özgür Gündem’im kapatılmasını ve gazeteye polis baskınını protesto etti. Eylemde Mücadele Birliği, Halkevleri ve Emekçi Hareket Partisi (EHP) de yer aldı. Protestolar “Özgür Basın Susturulamaz” sloganları atıldı.
DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, TGS İstanbul Şube Yönetiminden Elif Akgül, TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, İHD İstanbul’dan Evrim Baykondu, Özgürlükçü Hukukçular Derneği’nden avukat Sinan Zincir ve İstanbul Tabip Odası’ndan İncilay Erdoğan polis baskını ve gözaltıları kınadı. RSF, “Gazetenin kapatılması gibi bir orantısız uygulamayı kabul etmiyoruz” derken TGS, “Halkın haber alma hakkını savunan tüm basın yayın organlarının, gazetecilerin yanında olduğumuzu belirtiyoruz” şeklinde açıklama yaptı. DİSK Basın-İş, “Erdoğan’ın ‘Dokunulmazlıklar boşuna kaldırılmadı ya’ sözünü işaret fişeği görenler gazetenin geçici süreyle kapatılmasına karar verdi” dedi. ÇGD Ankara Şubesi, “Darbecilere karşı yürütülen operasyonlar bahane edilerek toplumsal muhalefet güçlerine karşı baskı ve şiddet artırılıyor” sözleriyle tepki gösterdi. Özgür Gazeteciler Cemiyeti, “Çalışanları katledilmiş, onlarcası gözaltına alınmıştır. Yine yüzlerce defa sansürlenmiş ve kapatılmıştır. Buna rağmen gerçekleri yazmaktan taviz vermemiştir. Şiddetle kınıyoruz” açıklaması yaptı. Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) “Basına uygulanan her türlü baskıyı protesto ediyoruz” dedi (16-17 Ağustos).
Gözaltılara kınama: GÖP, TGC, TGS, DİSK Basın-İş, RSF Türkiye, Uluslararası PEN ve Britanya PEN, Diyarbakır’da üç Evrensel muhabiri ve bir serbest gazetecinin gözaltına alınmasını kınadı; habercilerin derhal serbest bırakılmasını talep etti. TGC, “Gazetecilerin kıyafetlerinin böyle bir incelemeye tabi tutulması gazetecilik faaliyetinin yine bir suç olarak görüldüğünü ortaya koymaktadır” derken TGS Genel Başkanı Uğur Güç, “Güneydoğu’daysanız ve bir olay yaşandıysa, burada gazeteciler olarak hemen ilk suçlu olarak sizi görüyorlar” dedi. GÖP, gözaltıları “halkın haber alma hakkına bir müdahale olarak nitelendirdi. RSF temsilcisi Erol Önderoğlu da, gazetecilere bombayı yerleştirenler gibi muamele yapılmasına tepki gösterdi (11 Ağustos).
Sendikadan tepki: DİSK Basın-İş, “Özgür Gündem’in mahkeme, Kanal 35’in RTÜK kararı ile kapatılması açık bir sansürdür, “OHAL sokağı etkilemeyecek” diyenlerin gerçek niyetlerinin ortaya çıkmasıdır” dedi (11 Ağustos).
Tutuklu gazeteciler için çağrı: DİSK Basın-İş, tutuklu JİNHA editörü Zehra Doğan ve tutuklu tüm gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını talep etti; “Olağanüstü Hal Kararnamesi geri çekilsin, basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılsın. Ne darbe, ne OHAL! Demokrasi, barış, emek ve insan haklarına saygı duyulan bir hayat istiyoruz” dedi (2 Ağustos).
İsveçli medyadan eleştiri: TV4 Gruppen Genel Müdürü Casten Almqvist, İsveç Devlet Radyosu Genel Müdürü Cilla Benkö, Yayıncılar Birliği Genel Müdürü Per-Anders Broberg, Gazeteci ve Medya Örgütleri Genel Müdürü Jeanette Gustafsdotter, İsveç Dergileri Genel Müdürü Kerstin Neld, İsveç Devlet Televizyonu Genel Müdürü Hanna Stjerne ve Eğitim Radyosu Genel Müdürü Christel Tholse Willers, Türkiye’de medya kuruluşlarının kapatılması ve gazetecilerin tutuklanmasını kınadı (1 Ağustos).
P24’ten çağrı: Punto24, “OHAL döneminde gazeteciliğin özgürce icra edilebilmesi için çalışmaya devam edeceğiz. Özgür bir medya demokrasinin en büyük güvencesidir. 15 Temmuz gecesinin bir benzeri bir daha asla yaşanmasın” dedi (30 Temmuz).
TYB kınadı: Türkiye Yayıncılar Birliği, OHAL kararnamesiyle “FETÖ işbirliği” iddiasıyla 29 yayınevinin kapatılmasını kınadı. TYB, bu yayınevlerinin mal varlıklarının Hazine’ye devrinin ve borçlarının istenememesinin sektöre zarar vereceğini belirtti (28 Temmuz).
TGS’den tepki: TGS, OHAL kararnamesiyle 45 gazete, 17 TV, 23 radyo, 3 haber ajansı, 15 dergi ve 19 yayınevinin kapatılmasına tepki gösterdi; “Gazeteleri, televizyonları kapatmak bir ‘darbe’ uygulamasıdır” dedi (28 Temmuz).
ABD endişeli: ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’de darbe girişimi sonrasında onlarca gazeteci hakkında yakalama emri çıkarılmasını “rahatsız edici gidişatın bir devamı” olarak niteledi (28 Temmuz).
42 gözaltı kararına tepki: CPJ Avrupa, Asya Program Koordinatörü Nina Ognianova, RSF Doğu Avrupa Masası Başkanı Johann Bihr ve Af Örgütü Avrupa Direktörü Gauri van Gulik, “FETÖ/PDY” soruşturması kapsamında 42 gazeteciye yönelik gözaltı kararına tepki gösterdi (26 Temmuz).
Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü: TGC, 24 Temmuz’u Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü olarak kutlayarak, “Umuyoruz ki darbe girişiminin ardından iktidarı ve muhalefeti ile Türkiye artık demokrasinin uluslararası ölçütlerine uyum sağlayabilir, toplumsal barışı ve kardeşliği sağlayacak çare bulunabilir” dedi (24 Temmuz).
TGS de, “Son bir hafta içinde onlarca internet sitesi çeşitli gerekçelerle kapatıldı. Gazeteci-Yazar Orhan Kemal Cengiz ve pek çok meslektaşımız hâlâ gözaltında. JİHNA muhabiri Zehra Doğan sokağa çıkma yasağının ilan edildiği günlerde Nusaybin’den geçtiği haberler nedeniyle tutuklandı. Cezaevindeki gazeteci sayısı 34’e çıktı. OHAL nedeniyle bunun artmasından endişe ediyoruz” şeklinde açıklama yaptı (24 Temmuz).
Sendikadan tahliye çağrısı: DİSK-Basın-İş, Nusaybin’de “örgüt üyeliği”nden tutuklanan JİNHA muhabiri Zehra Doğan ve tutuklu tüm gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını istedi (23 Temmuz).
TGS çağrısı: TGS, Nusaybin’de operasyon bölgesine giriş-çıkış yaptığına dair tanıklıkları temelinde suçlanarak tutuklanmadan önce JİNHA Haber Ajansı editörü Zehra Doğan’ın serbest bırakılmasını talep etti (23 Temmuz).
OHAL çözüm değil: GÖP, Olağanüstü Hal ilanından sonra yaptığı açıklamada, “Darbeleri önlemenin en etkin yolu özgürlüklerin genişletilmesidir” dedi (22 Temmuz).
Haber-Sen kınadı: TRT’de örgütlü KESK’e bağlı HABER-SEN, Savcılığın ve TRT’nin, FETÖ ile bağlantı gerekçesiyle sendikası üyesi 5 TRT çalışanının açığa alınmasını kınadı; “Soruşturmalar hukuka uygun yerine getirilmelidir” dedi (21 Temmuz).
OHAL tepkisi: Darbe girişimlerini kınayan ancak OHAL ile birlikte baskılardan endişe eden TGC Başkanı Turgay Olcayto “TGC ve diğer meslektaşlarımız olarak isteğimiz Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğünün OHAL uygulamalarında bile korunabilmesidir; DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren; Bir faşizmden kurtulup başka bir faşizme doğru sürükleniyoruz” dedi (21 Temmuz).
TGC sansürü kınadı: TGC, TİB’in “Milli güvenlik” gerekçesiyle Medyascope, Gazeteport, Rotahaber, ABC Gazetesi, Karşı Gazete, Haberdar, Aktif Haber, Postmedya, S Medya, Özgür Düşünce, Meydan ve Yarına Bakış sitelerine erişim engeli getirilmesini sansür olarak nitelendirdi (17 Temmuz).
Darbe teşebbüsüne yoğun kınama: TGC, TGS, Basın Konseyi, DİSK Basın-İş, ÇGD, 15 Temmuz Cuma gecesi gerçekleşen darbe girişimini kınadı. TGC, “parlamenter demokrasiyi, halkın temel hak ve özgürlüklerini, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmaya dönük her türlü girişimin karşısındayız” dedi (16 Temmuz).
Soru ve araştırma önergeleri / Kanun teklifleri
Temmuz-Eylül döneminde CHP ve HDP milletvekilleri, cezaevinde muhalif gazetelerin dağıtılmamasını, tutuklu Özgür Gündem gazetesi yetkilileri Zana Kaya ve İnan Kızılkaya’ya yönelik tecrit uygulaması, cezaevinde gazeteci Miktat Algül’ün Alevi Dedesi’yle görüştürülmemesini, Dilek Dündar’ın pasaportunun iptal edilmesini, İnternet sansürünü ve basın kartı iptallerini yazılı soru önergeleri yoluyla Meclis gündemine taşıdılar. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Meclise sunulan soru önergelerinin hükümetçe yanıtlanmamasını eleştirdi. Adalet Bakanı Bozdağ, Ankara Garı Katliamı haberlerinden gazetecilere soruşturma açılmasıyla ilgili sunulan soru önergesini, “bilgim yok” diyerek yanıtsız bıraktı.
Önerge yanıtsız: Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 100’ü aşkın kişinin hayatını kaybettiği Ankara Garı Katliamı’nda kamu görevlilerinin ihmalini ortaya çıkaran Evrensel gazetesi Ankara temsilcisi Cem Gurbetoğlu ve muhabiri Tamer Arda Erşin ile Cumhuriyet gazetesi muhabiri Kemal Göktaş’a açılan soruşturmayla ilgili CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun sunduğu soru önergesini yanıtsız bıraktı. Meclis Başkanlığı’nın olan soru önergelerini denetleme yetkisinin kullanan Bozdağ, “Soruşturmayla ilgili bilgim yok” diyerek Meclis İç Tüzüğünü’ göre bu soruların kendisine sorulamayacağını öne sürdü (27 Eylül).
CHP’den tecrit ve kötü muamele önergesi: CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, tutuklanan Özgür Gündem gazetesi yetkilileri Zana (Bilir) Kaya ve yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya’ya yönelik kötü muameleyi Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergeyle gündeme getirdi. Yarkadaş, cezaevinde gazetecilere Cumhuriyet ve Birgün gazeteleri verilmemesi, Kızılkaya’nın mahkemeye getirilirken çıplak aramaya tabi tutulmasını da sordu (24 Eylül).
Mahkumların inançları önergede: CHP İstanbul Milletvekili Selina Doğan, cezaevlerindeki Alevi ve Hıristiyan mahkumların ibadet hakkını soru önergesiyle Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a sordu. Doğan’ın bir sorusu da, “Farklı inanç gruplarına mensup mahkumların ibadet hakkı nasıl tanınmaktadır?” şeklindeydi. Sincan Cezaevi’nde hükümlü gazeteci Miktat Algül de, Alevi Dedesi ile görüşme talebinin yerine getirilmemesini protesto etmişti (7 Eylül).
Pasaportlar CHP önergesinde: CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar’ın Almanya’ya gidişi öncesi havalimanından çıkışına izin verilmemesi ve pasaportunun iptal edilmesini Meclis gündemine taşıdı. CHP’li, soru önergesinde, “16 Temmuz-6 Eylül 2016 döneminde ‘zayi kaydı’ düşülerek kaç gazeteci ile eşlerinin ve avukatların pasaportları iptal edilmiştir?” diye sordu (7 Eylül).
Soru önergeleri yanıtsız: CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Meclise sunulan soru önergelerinin hükümetçe yanıtlanmaması nedeniyle iktidarı eleştirdi: “Sayın Başkan’a sesleniyorum: Bakın milletvekilleri soru önergeleri verirler, iç tüzüğe göre 15 gün içinde cevaplanması lazım. 20 ay, üç yıl yanıtlanmayan soru önergeleri var. Bu Meclis’in itibarına gölge düşürmektir, meclis güçlü değil. Bakan diyor ki, “milletvekilinin soru önergesine cevap mı verilir?” Bir bakan soru önergelerine cevap vermiyorsa, Meclis Başkanı’nın “Sayın Bakan, derhal istifa et!” demesi lazım. Komisyonlar kuruluyor, bürokratlar davet ediliyor. Meclis’e gelip bürokratlara bilgi verecekler. En son güvenlik ve istihbarat komisyonu kuruldu, hayati bir komisyon. Bugüne kadar hiçbir bürokrat bu komisyonlara gelip bilgi vermedi” (17 Ağustos).
Gözaltılar HDP önergesinde: HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, Evrensel gazetesi muhabirleri Hasan Akbaş, Serpil Berk ve Fırat Topal ile serbest gazeteci Sertaç Kayar’ın Diyarbakır’da gözaltına alınmalarını Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlamasını istediği bir soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı. Birlik, “Gazetecilere gözaltında hakaret eden, muhbirlik teklif eden polisler hakkında hukuki süreç başlatılacak mı?” diye sordu (12 Ağustos).
HDP’den İnternet sansürü önergesi: HDP Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın yanıtlaması istemiyle Twitter ve erişim engelleriyle ilgili bir soru önergesi sundu. DBP, DTK, DİHA ve Özgür Gündem Azadiya Welat’ın Twitter hesaplarına Türkiye’den erişimin engellendiğini, JINHA’nın sitesine altı kez erişim engeli yaşandığını hatırlatan Uca, “Türkiye’yi basın özgürlüğü alanında dünya sıralamasının sonlarına düşüren medya üzerindeki baskıların sonlanması için bakanlığınızın yapmış olduğu herhangi bir çalışma söz konusu mudur?” diye sordu (11 Ağustos).
Cezaevinde medya yasağı önergede: CHP milletvekili Barış Yarkadaş, Silivri Cezaevi’nde BirGün, Cumhuriyet, Evrensel, Özgür Gündem gibi muhalif gazetelerin tutuklulara verilmediği iddialarını soru önergesiyle Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a taşıdı. Sorular, “Yasaklanan başka yayınlar var mıdır? Varsa gerekçesi nedir? Yasaklı yayınlar hangileridir? Televizyon kanalları listesinden Halk TV’nin çıkarıldığı doğru mudur? Hükümlülere günlük 50 Litre su hakkı verildiği ve hükümlülerin, bununla bulaşık, çamaşır yıkamaları, yemek yapmaları ve tuvalet ihtiyaçlarını karşılamaları istendiği doğru mudur?” oldu (4 Ağustos).
Basın kartları CHP önergesinde: CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Basın Kartı Komisyonu kararlarına rağmen gazetecilere sarı basın kartı veya sürekli basın kartı vermemekle suçlanan Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürünün kararlarını soru önergesiyle Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle TBMM gündemine taşıdı; kaç gazetecinin bu muameleyle karşılaştığını sordu (1 Temmuz).
Dayanışma
Temmuz-Eylül döneminde gazeteci-yazar Can Dündar bianet muhabiri Nilay Vardar, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, TGS Başkanı Uğur Güç ve ÇGD Başkanı Ahmet Abakay çeşitli kurumlarca ödüllendirildi.
Tutuklu yazar Aslı Erdoğan, Danimarka PEN Yazarlar Birliği’nin Onur üyesi seçildi. P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu ve İngiltere PEN, Ahmet ve Mehmet Altan, Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay şahsında tutuklu tüm gazeteci ve yazarların tahliye edilmesi için çeşitli kampanyalar başlattı. Yazarların özgürlüğü için Bakırköy Cezaevi önünde nöbet eylemlerine devam edildi. 24 yıl önce öldürülen Özgür Gündem gazetesi yazarı ve aydın Musa Anter (Apê Musa) ve gazetenin Ceylanpınar temsilcisi Hüseyin Deniz anıldı.
Article 19, RSF, İFJ, The Guardian Vakfı, İndexoncensorship, Uluslararası PEN, Danimarka PEN, Norveç Gazeteciler Sendikası, Norveç Basın Derneği, Galler PEN, Almanya PEN, PEN Hapisteki Yazarlar Komitesi temsilcileri, baskı altındaki medya organlarına üç günlük bir destek ziyaretleri gerçekleştirdi.
Nilay Vardar’a ödül: Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından bu yıl dört dalda ilk kez “Koruma Alanında Emre Madran Basın Ödülleri” verildi. Ödül alanlardan biri de internet haberciliği dalında bianet muhabiri Nilay Vardar oldu (29 Eylül).
Yazarların özgürlüğü için kampanya: P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu, cezaevinde tutuklu bulunan gazeteci ve yazarlar için change.org’ta, “Altanları ve tüm tutuklu yazarları serbest bırakın” başlıklı imza kampanyası başlatıldı. Kampanyaya şu ana kadar Noam Chomsky, Julian Barnes, Costa Gavras, Judith Butler, Salman Rushdie, Antonio Negri, Emma Thompson, John Berger, Orhan Pamuk gibi birçok yazar, edebiyatçı, sanatçı, akademisyen ve gazetecinin de aralarında olduğu bin 128 kişi destek verdi (27 Eylül).
Yazarlara özgürlük kampanyası: İngiltere PEN (English PEN), Londra’da düzenlediği eylemde tutuklu yazarlar Ahmet ve Mehmet Altan ile Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay gibi Türkiye’de tutuklu tüm yazarların serbest bırakılması için çağrı yaptı (23 Eylül).
Dündar’a ödül: Gazeteci-yazar Can Dündar basın özgürlüğü için sergilediği çabalar nedeniyle Almanya Dergi Yayıncıları Birliği’nin (VDZ) Basın Özgürlüğü için Altın Victoria Ödülü’ne layık görüldü (23 Eylül).
Davada dayanışma: Kapatılan Özgür Gündem gazetesiyle dayanıştığı için yargılanan DİSK Basın-İş başkanı Faruk Eren’in davasını TGS yetkilileri Uğur Güç ve Gökhan Durmuş, TGC yetkilileri Turgay Olcayto ve Sibel Güneş, Evrensel’den Fatih Polat, gazeteci Fehim Işık, DİSK yetkilileri Kani Beko ve Arzu Çerkezoğlu, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy, Gıda-İş Genel Sekreteri Levent Gökçek, Cam Keramik İş Genel Başkanı Birol Sarıkaş da izledi (22 Eylül).
Anter anıldı: Diyarbakır’da JİTEM tarafından 20 Eylül 1992 tarihinde öldürülen Özgür Gündem gazetesi yazarı ve aydın Musa Anter (Apê Musa) anıldı. Özgür Gazetecileri Cemiyeti, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı, Anter’i Seyrantepe semtinde katledildiği 442. Sokakta andı (20 Eylül).
CHP’den Evrensel’e destek: CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Yeni Akit’in Evrensel gazetesini hedef göstererek kapatılacağını iddia etmesini, “Evrensel gazetemizin susturulmasına izin vermeyeceğiz” sözleriyle kınadı (17 Eylül).
Aslı Erdoğan Köln’de unutulmadı: Türkiye-Almanya Kültür Forumu, tutuklanan Özgür Gündem gazetesi yayın danışma kurulu üyesi, yazar Aslı Erdoğan için Köln kentinde bir dayanışma etkinliği gerçekleştirdi; kitaplarından bölümler okudu. Forum Başkanı Osman Okkan’ın moderatörlüğünü yaptığı etkinliğe Günter Wallraff, Lale Akgün, Atilla Keskin ve Doğan Akhanlı katıldı (16 Eylül).
Hapisteki yazara PEN Onur üyeliği: Kapatılan Özgür Günde gazetesinin Yayın Danışma Kurulu üyesi edebiyatçı-yazar Aslı Erdoğan, Danimarka PEN Yazarlar Birliği’nin, “Onur üyesi” seçildi (6 Eylül).
Türenç, Güç, Abakay’a ödül: Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, TGS Başkanı Uğur Güç ve ÇGD Başkanı Ahmet Abakay’a Karşıyaka Belediyesi ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin Basın Özgürlüğü Ödülü verildi (5 Eylül).
Özgürlük nöbeti: Kapatılan Özgür Gündem gazetesinin tutuklu yayın danışma kurulu üyesi ve yazarı Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay ile gazetenin sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ve yayın yönetmeni Zana Kaya için Bakırköy Cezaevi önünde yapılan Özgürlük Nöbeti’ne devam edildi. Nöbeti, kitle örgütleri, EMEP, kadın gazeteciler ve Türkiye Yazarlar Sendikası devraldı (5 Eylül).
Uluslararası hak örgütleri Türkiye’deydi: Article 19, RSF, İFJ, The Guardian Vakfı, İndexoncensorship, Uluslararası PEN, Danimarka PEN, Norveç Gazeteciler Sendikası, Norveç Basın Derneği, Galler PEN, Almanya PEN, PEN Hapisteki Yazarlar Komitesi temsilcileri, ifade özgürlüğüne yönelik baskıları görüşmek için hak örgütleriyle görüşmeler yaptı (31 Ağustos-3 Eylül).
Aslı Erdoğan için nöbet: Özgür Gündem gazetesi yayın danışma kurulu üyesi ve yazarı Aslı Erdoğan için, Bakırköy Cezaevi önünde özgürlük nöbeti başladı. Nöbete Barış İçin Kadın Girişimi, Barış Bloku, TGS, Barış İçin Akademisyenler ve yazarlar, Halkların Demokratik kongresi Kadın Meclisi destek verdi (22 Ağustos).
Taraf davasına ilgi: Belçika, İtalya, İsviçre, İsveç, Danimarka, Almanya konsolosluklarından temsilciler, Norveç, Almanya, Danimarka, İngiltere PEN, RSF, CPJ, Article 19, Index of Censorship, EFJ, Uluslararası PEN, Norveç Gazeteciler Birliği temsilcileri de “Balyoz” haberlerinden yargılanan Taraf gazetesi yetkililerinin davasını izledi (2 Eylül).
Almanya’dan kampanya: Uluslararası PEN ve RSF’nin Almanya temsilcilikleri, Almanya Kitap Basım ve Yayıncıları Derneği, change.org üzerinden Avrupa Komisyonu başkanı Jean-Claude Juncker’e Türkiye’de ifade özgürlüğünün geliştirilmesi için çağrı yaptı (28 Ağustos).
Hüseyin Deniz anıldı: 9 Ağustos 1992’de evine giderken silahlı saldırıya uğrayan Özgür Gündem gazetesi Ceylanpınar temsilcisi Hüseyin Deniz, ölümünün 24. Yılında anıldı (9 Ağustos).
Mumay için Adliyedeydiler: İstanbul Çağlayan Adliyesi önünde “Ben gazeteciyim” inisiyatifi adına bir konuşma yapan Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, gazeteci Bülent Mumay’ın “FETÖ” soruşturması kapsamında gözaltına alınmasını gözdağı olarak değerlendirdi. DİSK’e bağlı Basın İş Sendikası Genel Başkanı Faruk Eren, gazeteci Melis Alpan, Elif Ilgaz, Bülent Mumay’ın ağabeyi Cengiz Mumay da, “Buradaki gazeteciler Bülent sadece gazeteci olduğuna şahittir” dediler. Ayrıca, Mumay Gayrettepe Asayiş Şubesi’ndeyken sosyal medyada gazeteci için sosyal medyada #FreeBulentMumaytheJournalist etiketi altında yoğun bir kampanya yürütüldü (29 Temmuz).
TGS KCK Basın davasında: HDP milletvekili Mehmet Emin Adıyaman ve TGS İstanbul Şube Başkanı Gökhan Durmuş, KCK Basın Komitesi’yla bağlantılı olmaktan yargılanan 46 basın çalışanının davasını izledi (15 Temmuz).
Almanya’dan dayanışma: Alman Gazeteciler Cemiyeti (DJV) Başkanı Frank Überall, Fink Der Standart Gazetesi’nden Anna Gulia, Die Presse Gazetesi’nden Duygu Özkan, Taz Die Tageszeitung Gazetesinden Pascal Beucker, Evrensel Gazetesi Almanya Temsilcisi Serdar Derventli, TGC ve TGS’yi ziyaret etti. Görüşmede, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ceren Sözeri, gazeteci –yazar Ahmet Nesin ve RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu de bulundu. Ziyarette Alman gazeteciler Türkiye’deki meslektaşlarının çalışma koşulları, karşılaştığı güçlükler ve basın özgürlüğünün durumu ile ilgili bilgi aldı (13 Temmuz).
“Ben Gazeteciyim” inisiyatifi: Türkiye’de gerçekleri yazdığı, halkın haber alma hakkını savunduğu, mesleki dayanışmada yer aldığı için tutuklanan, gözaltına alınan, tehdit edilen, susturulan gazetecilerin sesi olmak ve basın özgürlüğünü korumak için yola çıkan “Ben Gazeteciyim” adlı inisiyatif, banner kampanyası başlattı. Türkçe “Biliyor muydunuz? Gazetecilik Suç Değil” ve Kürtçe “Hûn Vê Dizanin? Rojnamegerî Ne Suc e” sloganıyla hazırlanan bannerli kampanyaya, Evrensel, Cumhuriyet, Agos, Azadiya Welat, BirGün, Halkın Nabzı, Özgür Gündem, Yurt gazeteleri ile T24, P24, Bianet, Haberdar, Diken, Sendika Org, Jiyan, ABC Gazetesi, Journo, Dağ Medya, Solfasol, İlke Haber ve İMC, Hayatın Sesi gibi haber portalları da destek verdi (11 Temmuz).
“Kara Pazartesi” eylemleri: Türkiye Düşünce Özgürlüğü Ağı’nın “Kara Pazartesi” eylemleri çerçevesinde Ankara ve İstanbul’da eş zamanlı olarak bir araya gelen 12 kişi, Barış İçin Akademisyenler’in bildirisine destek verdikleri için Söke 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “terör örgütü propagandası”ndan yargılanan 46 kişiye destek vermek için sivil itaatsizlik eylemi kapsamında savcılığa kendilerini savcılığa ihbar etti. Eylemde, Özgür Gündem gazetesinin Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katıldıkları için yargılanan Ahmet Nesin, Şebnem Korur Fincancı ve Erol Önderoğlu’nun suç(?!)larına ortak oldu (4 Temmuz).
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlardan
Temmuz-Eylül döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan, çeşitli tarihlerde yaptığı açıklamalar ve verdiği röportajlarda Türkiye’de 120 gazetecinin tutuklu olmasını, ”Silahlı terör örgütlerine destek veren köşe yazarları var, silahlı yakalanan gazeteciler var” sözleriyle açıkladı. “Özgür basın konusunda hiçbir sorunumuz olmamıştır” diyen Erdoğan, darbe girişimi sonrası bir kereye mahsus olmak üzere hakaret davası açtıklarını affettiğini duyurdu. Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminde “mili bir duruş gösteren medyaya” teşekkür etti.
Erdoğan’dan “Doğru değil”: “Bu rakamlar doğru rakamlar değil. Amerika’da medya mensubu içeri alınınca Amerika’nın yargı sistemini suçlamam. Medya mensuplarının suç işlemez diye bir özelliği var mı? Onlar da suç işliyor. Darbe sistemini yazdığı yazılarla destekliyorsa bu suçtur. Siyasetçi suçta bedel ödüyor, medya mensubu neden ödemesin. Cezayı ben değil yargı veriyor. Silahlı terör örgütlerine destek veren köşe yazarları var, silahlı yakalanan gazeteciler var. Bunlar bedel ödemeyecek mi? Yargı yoğun bir çalışma içinde süreci takip ediyor…” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, BloombergHT TV’ye New York’ta röportaj verdi; “120 gazetecinin cezaevinde olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu yanıtladı; 23 Eylül).
Erdoğan’dan ABD medyasına: “Özgür basın konusunda hiçbir sorunumuz olmamıştır. Basın hala özgür değil deniliyorsa Türkiye’de bir darbe olmuştur ve bu darbenin yanında ve karşısında olan medya vardır. Bu darbeyi destekleyen basın karşısında yargının atabileceği bir adım yoktur. Her an yanlış haberlerle vatandaş kandırılabilir. 208 insan öldü ve bunların çoğu sivil. Bin 500 yaralı var, 150’si ağır… Bunun hesabını yarın soracaklardır. Benim şahsıma yönelik yapılan saldırıda korumalarımdan ikisi şehit edilmiştir…” (Cumhurbaşkanı, ABD medyasına seslendi; 19 Temmuz)
Erdoğan “Affetti”: “Şu ana kadar şahsıma her türlü saygısızlığı, hakareti yapanları bir kereye mahsus olarak, davalarımı çekiyorum ve affediyorum. Zira asıl bu imkanı doğru değerlendiremezsek millet bizim yakamıza yapışma hakkına sahip olur diye düşünüyorum. Onun için siyasetçiler başta olmak üzere, toplumun tüm kesimlerinin, ülkemizin önündeki bu gerçeğe, bu hassas duruma uygun şekilde davranacaklarına inanıyorum.” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi açılışı ile Şehitleri Anma Programında konuştu, 29 Temmuz).
Kalın’dan Doğan Grubu’na teşekkür: “Size bütün yayın grubu olarak teşekkür etmek istiyorum. Gösterdiğiniz tavır nedeniyle. Yaptığınız yayın çok kritikti. Bütün dünya Cumhurbaşkanımızı ilk kez orada gördü” (Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CNN Türk yayınına katılarak başarısız darbe girişimini sürecinde kanalın yayınlarını övdü, 21 Temmuz).
Başbakan’dan medyaya teşekkür: Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin olarak, “Türk medyası bu süreçte mili bir duruş göstermiştir, teşekkür ederim” dedi. (18 Temmuz).
“Medya kuruluşları darbenin meşruiyet kazanmasının engellenmesinde milli duruş sergilediği için teşekkür ediyorum….Darbe girişiminden sonra sokaklara çıkan yurttaşların bir bölümünün toplumda unutmaya, unutturmaya çalıştığımız linç kültürünü yeniden hayata geçirdikleri gözlenmiştir. Bu ortam basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne yönelik baskıların artırılması için bir fırsat olarak görülmemelidir. İnternet sitelerine getirilen erişim engellemeleri kaldırılmalıdır. Darbe girişimi sonrasında özlenen toplumsal barışın ve kardeşliğin sağlanması; basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünün korunması ile mümkündür. Adalet gibi, özgür basın da herkese lazımdır” (Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz Darbe girişimine tepki gösteren medyaya teşekkür etti, 17 Temmuz).
İşten “Çıkarmalar/Ayrılmalar”
Temmuz-Eylül 2016 döneminde Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak medya organlarının kapatılması sonucu 2 bin 500’e yakın gazeteci ve medya çalışanı işsiz kaldı.
Geçen yılın aynı döneminde en az 45 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarılmış veya işten çıkmak zorunda bırakılmıştı. Bu rakam, tüm 2015 yılı için 348 oldu.
OHAL’e 2 bin 500 işsiz: TGC ve TGS, 15 Temmuz darbe girişiminden beş gün sonra OHAL ilan edildiğinden beri, 121 medya organının kapatılması nedeniyle 2 bin 500’e yakın gazeteci ve medya çalışanının işsiz kaldığını bildirdi (30 Eylül).
Bayramoğlu ayrıldı: Yeni Şafak gazetesi köşe yazarı Ali Bayramoğlu, Yeni Şafak gazetesinden ayrıldı. Gazeteci, “15 yıldır yazarlığını sürdürdüğüm Yeni Şafak Gazetesi son dönemde yazılarımla ilgili sıkıntılar yaşamaya başladı. Benim de gazetenin buna yönelik tasarruflarını kabul etmem ve beklentisini karşılamam söz konusu değil” şeklinde açıklama yaptı (21 Eylül).
Dündar’dan istifa: Cumhuriyet gazetesi yayın yönetmeni Can Dündar, MİT TIR’ları haberleriyle ilgili mahkum edilmesiyle yaşanan yargı baskısı ve OHAL şartlarının oluşturduğu tehdit nedeniyle yayın yönetmenliğinden ayrıldığı ve OHAL kalkana kadar Türkiye’deki yargıya teslim olmamaya karar verdiğini açıkladı (15 Ağustos).
50 işsiz: “FETÖ terör örgütüne finansal destek” iddiasıyla gözaltına alınan Küçükbay Şirketler Grubu’nun sahibi Ahmet Küçükbay’a ait Kanal 35’in yayınlarını durdurulunca 50 çalışan işsiz kaldı (16 Ağustos).
Erkul’un işine son: Milliyet gazetesi genel yayın yönetmenliği görevini bırakan Fikret Bila’nın yerine vekaleten atanan Yayın Koordinatörü Ercüment Erkul’un görevine son verildi. Erkul, 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gece yıldırım baskı yaptırdığı gerekçesiyle baskı masraflarının kendisinden istendiğini ve bunu kabul etmediği için de işine son verildiğini açıkladı (19 Temmuz). (EÖ/BA)