MEDYA GÖZLEM VERİTABANI
ENGLISH
BİA MEDYA GÖZLEM / NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2016
Düzenlemeler, Tepkiler, Hak Aramalar
2016 2. Çeyrek Medya Gözlem Raporu - Düzenlemeler, Tepkiler, Hak Aramalar
Erol Önderoğlu - Bia Haber Merkezi 29/07/2016

Düzenlemeler, Tepkiler, Hak Aramalar

Düzenlemeler

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), elektronik haberleşme sektörüne yönelik yetkilendirme yönetmeliğinde “ulusal güvenlik” gerekçesiyle internet ve telefon trafiğini durdurabilmenin” yolunu açan bir değişikliğe gitti.

Yönetmelikle sansür: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), elektronik haberleşme sektörüne yönelik yetkilendirme yönetmeliğinde “savaş ve ulusal güvenlik” ayarı yaptı. BTK; “savaş, genel seferberlik” ve benzeri durumlarda, kamu güvenliği ve ulusal savunma için gerekli görüldüğü takdirde, sınırlı veya sınırsız bir süreyle işletmecinin işletme faaliyetlerinin tamamını veya bir kısmını askıya alabilecek. Düzenleme, Doğu ve Güneydoğu’da yürütülen “terörle mücadele” adına BTK’nın “ulusal güvenlik” gerekçesiyle internet ve telefon trafiğini durdurabilmesini sağlayabilecek. Telefon trafik bilgilerinin muhafaza süresi de 1 yıldan 2 yıla çıkarıldı (12 Haziran).

Raporlar

Türkiye, demokrasi ve hukuk devleti uyarısı yapan Avrupa Komisyonu İlerleme Raporu’nu iade etti. Türkiye, RSF’nin bu yılki Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 149. Sıradan 151. Sıraya gerilerken Özgür Gazeteciler Cemiyeti (ÖGC) ve DİSK Basın İş, özellikle Güneydoğu ve operasyon bölgelerinde habercilik yapmanın güçlüğüne ve güvenlik kuvvetlerinin basın özgürlüğünü ihlal eder nitelikteki müdahalelerine yayımladıkları raporlarda işaret etti.

İlerleme Raporu iade: 14 Nisan’da Avrupa Parlamentosu’nda (AP) yapılan oylamada 133 oya karşı 375 oyla kabul edilen Türkiye İlerleme Raporu, Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) Daimi Temsilcisi Büyükelçi Selim Yenel tarafından AP’ye geri gönderildi. Belgede, “AP, Türkiye’de demokrasi ve hukuk devleti alanlarındaki gerilemenin ışığında reformlardaki genel hızın son yıllarda belirgin şekilde yavaşlamasından ve yargının bağımsızlığı, toplanma ve ifade özgürlüğü, insan haklarına ve hukuk devletine saygı gibi bazı ana alanlarda giderek Kopenhag kriterlerinden uzaklaştıran gerileme olmasından derin endişe duyar” denilmişti (17 Haziran).

ÖGC raporu: Özgür Gazeteciler Cemiyeti Mayıs 2016 raporunda, 18 gazetecinin gözaltına alındığını, 6’sının tutuklandığını, 4’ünün saldırıya uğradığını, 2’sinin tehdit edildiğini, 2’sinin keyfi şekilde engellendiğini bildirdi (5 Haziran).

DİSK Basın-İş Sendikası, Mayıs 2016 raporunda, Kürt illerinde yaşanan çatışmalar ile ilgili haberlere ve haber yayınlayanlara yönelik baskıların hız kesmediğini, gazetecilerin mesleki dayanışmasının da savcılık soruşturmasından payına düşeni aldığını bildirdi (3 Haziran).

ÖGC raporu: ÖGC, 1-15 Mayıs günlerini kapsayan raporunda,  devletin halka karşı baskılarını, haksızlığını ve hukuksuzluğunu kamuoyu ile paylaşan gazetecilere büyük bir baskı uygulandığını bildirdi. Rapora göre, 8 gazeteci gözaltına alındı, 4 gazeteci tutuklandı, 4 gazeteci gözaltına işkenceye maruz kaldı (15 Mayıs).

Türkiye 151. sırada: Türkiye, RSF’nin bu yılki Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 149. Sıradan 151. Sıraya geriledi (20 Nisan).

Tepkiler

BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’dan Özgür Gazeteciler Cemiyeti’ne kadar Türkiye ve dünyanın birçok merkez, Özgür Gündem gazetesi Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenleri Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve Erol Önderoğlu’nun tutuklanmasını, bildiri veya eylemlerle protesto etti. Cumhuriyet gazetesinden Can Dündar ve Erdem Gül’ün “gizli belge temini”nden hapse mahkum edilmesi; İstanbul’da Can Dündar’ın, Midyat’ta görev yapan 13 habercinin, Antep’te gazeteciler Murat Güreş ve Mustafa Diken’in saldırıya uğraması; gazeteci Arzu Yıldız’ın velayet hakkından yoksun bırakılması, Van’da gazeteci İlhan Siyahtaş’ın hedef gösterilmesi; Hürriyet gazetesi muhabiri Razi Canikligil’in havalimanında gözaltında tutulması gibi pek çok ihlal kınama konusu oldu.

 “Nöbet” mahpuslarına muazzam destek: Geniş bir hak hareketi çevresi,Özgür Gündem gazetesi Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenleri Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Nesin ve Erol Önderoğlu’nun tutuklanmasını protesto etti. DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, TGS Genel Başkanı Uğur Güç, Evrensel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Cumhuriyet gazetesi Köşe Yazarı Ayşe Yıldırım, Doç. Dr. Ceren Sözeri, HDP İstanbul MilletvekiliGaro Paylan, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu,TİHV temsilcisi Ümit Efe, Çağlayan Adliyesi önünde kararları kınadılar.

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Genel Başkanı Yardımcısı Yusuf Alataş, ortak açıklamayla tutuklamalara sert tepki gösterdi.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mijatovic, Avrupa Parlamentosu başkanı Martin Schulz, AB Komisyonu, ABD Dışişleri Bakanlığı, Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği, Nesin, Fincancı ve Önderoğlu’nun tahliyesini istedi. Türkiye AB Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Hansjoerg Haber, TİHV yetkililerini ziyaret etti.

TGC Yönetim Kurulu, GÖP, Basın Konseyi, ÇGD, TGS ve DİSK – Basın İş, P24, Gazeteciler Cemiyeti, DİSK, KESK, İHD, TİHV, TTB, TMMOB, TGS, İstanbul Tabip Odası (İTO), Adli Tıp Uzmanları Derneği ve ÖGC gibi birçok sendika, insan hakları örgütü ve meslek birliği, Özgür Gündem gazetesi önünde ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi. İstanbul dışında, Ankara, İzmir ve Diyarbakır gibi birçok merkezde demokratik kitle örgütlerinin öncülüğünde eylemler yaptı.

Dönem sözcülüğünü TGC’nin yaptığı Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP), basına yönelik baskı ve tutuklamalar karşı bir “Gazetecilik ve Dayanışma Toplantısı” düzenledi. Mizah dergisi Leman’ın 1278. Sayısının arka kapağını, Fincancı, Nesin ve Önderoğlu’na ayrıldı. Kelepçe içine alınan üç tutuklu yayın yönetmenini çizen Leman, “#GazetecilikSuçDeğildir” başlığı atıldı.

Barış Bloku bileşenleri, TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGS Başkanı Uğur Güç, RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, CHP Milletvekili Ali Şeker, DİSK Basın-İş yöneticileri, Cumartesi Anneleri ve çok sayıda katılımcı, Fincancı’nın tutuklu olduğu Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi önünde tutuklamaları protesto etti. Eylemde, “Şebnem, Erol, Ahmet yalnız değildir”, “Barış ve hakikatin sesi susturulamaz”, “Gazetecilik suç değildir” yazılı pankartlar açıldı. Fincancı, Önderoğlu ve Nesin’in fotoğraflarının taşındığı eylemde, “Özgür basın susturulamaz” sloganları atıldı.

Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi önünde bir “Özgürlük Nöbeti” başlatıldı. Nöbet katılımcıları arasında Adli Tıp Uzmanı Derneği Başkanı Nadir Arıcan ve Fincancı’nın İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden öğrencisi Hasan Şarman davardı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri de, nöbet boyunca rengarenk uçurtmalar uçurdu.

RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, RSF Doğu Avrupa masası direktörü Johann Bihr, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) yönetim kurulu üyesi ve Basın Enstitüsü Derneği başkanı Kadri Gürsel, BİA/bianet danışmanı gazeteci Nadire Mater, Düşünce Suçuna Karşı Girişim yetkilisi Berna Akkızal, gazeteciler Bülent Mumay, Ahmet Şık ve pek çok habercinin katılımıyla Metris Cezaevi önünde Nesin, Fincancı ve Önderoğlu’nun tahliyesini talep etti.

ÖGC, tutuklu gazetecilere dikkat çekmek amacıyla yapılan “Tanıklık Günleri’nin üçüncü haftasını Özgür Gündem gazetesine sembolik destek verdikten sonra tutuklanan Fincancı, Nesin ve Önderoğlu’na ayırdı.

RSF merkez çalışanları, Türkiye’nin Paris Büyükelçiliği önünde, RSF Almanya ve Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) Almanya şubeleri Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği önünde, UAÖ İsviçre’nin çeşitli şehirlerinde sokak eylemleri gerçekleştirdi. RSF, küresel imza kampanyasında bir hafta içerisinde 20 bini aşkın imza topladı. Kanada merkezli IFEX örgütü, dünyaya yayılmış 103 üyesinin imzasıyla protesto yayınladı. IFJ, EJN, EFJ, CPJ, Freedom House, Uluslararası PEN ve Türkiye PEN gibi diğer PEN Merkezleri, WAN, Article 19, Sansür İndeksi, FİDH, Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) gibi yüzlerce genel hak ve ifade özgürlüğü örgütü kınama mesajları yayınladı. Birçok bölgede imza kampanyaları başlatıldı (20-30 Haziran).

VİMED kınadı: Van İnternet Medyası Derneği (VİMED), Tuşba Belediyesi’nin başkanları olan gazeteci İlhan Siyahtaş’ı “terör yanlısı gazeteci” diye hedef göstermesini kınadı (27 Haziran).

UNCA kınadı: Birleşmiş Milletler Gazeteciler Derneği (UNCA), Hürriyet gazetesi New York muhabiri Razi Canikligil’in gözaltına alınmasını “kaygı verici bir ihlal” olarak nitelendirdi (21 Haziran).

Gündem’e ziyaret: Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç;  Özgür Gündem gazetesine ziyarette bulundu; “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” yapan Erol Önderoğlu, Ahmet Nesin ve Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasının, sindirme amaçlı olduğunu söyledi; “Düşüncelerinden dolayı içeride olan bu insanların derhal serbest bırakılmalarını istiyoruz” dedi (21 Haziran).

Saldırılara kınama: Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti ve Gazeteciler ve Basın Emekçileri Derneği Genel Başkanı Salih Dayıoğlu, Güncel gazetesi yayın yönetmeni Murat Güreş’e yönelik bıçaklı saldırıyı kınadı; saldırganın yakalanmasını talep etti. GGC, Güreş’ten önce saldırıya uğrayan gazeteci Mustafa Diken ile ilgili soruşturmada iki şüphelinin gözaltına alınıp ifadelerinin ardından serbest bırakılmasını da eleştirdi  (13 Haziran).

ABD uyardı: ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’deki milletvekili dokunulmazlığı yasasını onaylamasından sonra, “Bu, Türkiye genelinde ifade özgürlüğü üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olacak. Bundan çok endişe duyuyoruz” dedi (10 Haziran).

Kanaldan protesto: Can Erzincan TV, İstanbul Başsavcılığı’nın Türksat ve kablolu TV’den çıkarılması için talepte bulunmasını ekranlarını birkaç saniyeliğine karartarak protesto etti.

Saldırılara sert kınama: TGC yönetim kurulu, TGS, Basın Konseyi, DİSK Basın-İş, Türkiye Gazeteciler Federasyonu, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti ve RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, gazeteciler Sertaç Kayar, Hatice Kamer ve Mahmut Bozarslan’ın Midyat’ta polise yönelik bombalı saldırıyı izlerken bir grubun saldırısına uğramasını kınadı; sorumluların derhal yargı önüne çıkarılmasını istedi (8 Haziran).

“İkinci adresimiz adliye”: TGC Başkanı Turgay Olcayto, Konrad Adenauer Stiftung (KAS) ile birlikte Akçakoca’da düzenlenen 81. Yerel Gazetecilik Semineri’nde, “Gazetecilik çok zor dönemden geçiyor. Düşünce basın, ifade özgürlüğü olsun istiyoruz. Her iktidara karşı dik durmaya çalışıyoruz. Gazeteciliğin ikinci adresi adliyeler oldu” dedi (3 Haziran).

Dink için çağrı: RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, 9 yıldır süren Hrant Dink cinayeti davasıyla ilgili, “Ağırlığı itibariyle Dink cinayeti insanlığa karşı bir suçtur. Yargı ve iktidardan, 10 yıllık cezasızlıktan sonra, Genelkurmay açıklaması ve tehditlerin ardından gelen cinayetin tüm gölgelerin ortadan kaldırılması ve özellikle cinayetin Cemaat’ı da aşan iradenin bütünüyle ortaya çıkarılmasını talep ediyoruz” dedi (26 Mayıs).

TGC’den kınama: TGC, Medipol Başakşehir Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ’a mektup göndererek, gazeteci Ekrem Güleçyüz’e saldırıp küfreden Futbolcu Emre Belezoğlu’nun uyarılmasını talep etti (25 Mayıs).

Garip cezaya sert kınama: Adana’da mühimmat yüklü TIR’larla ilgili soruşturmayı yürüten savcıların savunma görüntülerini yayınlayan gazeteci Arzu Yıldız’a hapisle birlikte ceza süresince “annelik hakkı”ndan da men edilmesi sosyal medyada #AyzuYıldızANNEdir etiketi altında yoğun tepkilere neden oldu. İHD İstanbul Şubesi Kadın Hakları Komisyonu, yargılandığı bir basın dosyasından “velayet hakkından yoksun bırakılması”na karar verilen gazeteci Arzu Yıldız’la ilgili kararın geri alınmasını istedi. TGS Kadın ve LGBTİ Komisyonu, “Sırf kadın olmasından ötürü anneliği üzerinden ikinci kez cezalandırılması ise eril yargı zihniyetinin sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Soruyoruz: Bir kadın gazeteciyi anneliğiyle yargılama hakkını nereden buluyorsunuz?” sözleriyle kararı kınadı (18 Mayıs).

Saldırıya kınama: EFJ, CPJ, IPI, RSF, TGC, TGS, DİSK Basın-İş, Basın Konseyi, ÇGD, ÇGD Bursa Şubesi, Cumhuriyet gazetesi yetkilileri Can Dündar’ın MİT TIR’larıyla ilgili haberlerden yargılandığı gün Adliye önünde silahlı saldırıya uğramasını kınadı (17 Mayıs).

DİHA’ya baskılar kınandı: Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi Üyesi Mahmut Konu, ÇGD Ankara Şube Başkanı Can Güleryüzlü, Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şube Başkanı Esra Koçak, DİHA Ajansı’na yönelik yoğunlaşan baskıları kınadı (14 Mayıs).

ÇGD kınadı: ÇGD ve derneğin Bursa Şubesi, Cumhuriyet Gazetesi yayın yönetmeni Can Dündar’ın yargılandığı mahkemenin önünde silahlı saldırıya uğramasını sert şekilde kınadı. ÇGD, “Mahkemenin cezalandırması yetmedi arkadaşlarımızın şahsında gazetecilik kurşunlandı” dedi  (7 Mayıs).

Saldırı lanetlendi: TGC, TGS, Basın Enstitüsü Derneği, Basın Konseyi, DİSK Basın İş, ÖGC, MİT TIR’ları haberinden yargılanan Cumhuriyet’ten Can Dündar’a yönelik silahlı saldırını kınadı. TGC, “İktidara göre dünyanın en özgür basını olan Türkiye’de nefret söylemiyle gazeteci cinayetlerinin zeminin hazırlanması bir insanlık suçudur. Dündar’a Erdem Gül ile birlikte yargılandıkları mahkemenin önünde çok sayıda polisin gözleri önünde kurşun sıkıldı. Bu saldırıyı kınıyor ve lanetliyoruz” dedi; TGS, “Sorumluları biliyoruz” şeklinde açıklama yaptı (6 Mayıs).

Dündar ve Gül’e ceza kınandı: TGC, Cumhuriyet gazetesinden Can Dündar ve Erdem Gül’ün MİT TIR’ları haberinden mahkum edilmesini kınadı; “Evrensel hukuk kurullarına göre devletin sırrını korumak gazeteciye değil devlete; bundan sorumlu kişi ve kurumlara aittir. Kaldı ki hukukumuzda neyin ‘Devlet Sırrı’ olup olmadığı da yasal olarak belirli değildir” dedi (7 Mayıs).

Cezalara tepki: TGC, Can Dündar ve Erdem Gül’ün “devlet sırrına dair belge temin etmek ve yayınlamak” iddiasıyla mahkum edilmesini kınadı: “Evrensel hukuk kurallarına göre halkın haber alma hakkının engellenemez. Devlet sırrını korumak gazeteciye değil bundan sorumlu kişilere düşer”. Basın Konseyi de, “Gazetecilerin vatan hainliği ve casuslukla suçlanmasına derhal son verilmelidir. Artık yeter dediğimiz noktadayız… Duyun sesimizi. Bu gidişten endişeliyiz” şeklinde açıklama yaptı(7 Mayıs).

RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, Can Dündar ve  Erdem Gül’ün “Gizli belge temini/yayınlama” suçlamasıyla hapse mahkum edilmesini kınadı.; “Sadece Can Dündar ve Erdem Gül yargılanmadı, gazeteciliğin kendisi cezalandırıldı” dedi; CPJ yetkilisi Joel Simon de “Bugün burada gazeteciler mahkemeye çıksa da asıl yargılanan iğrenç bir suiistimalde bulunan Türk yargı sistemi oldu” diye bildirdi.

3 Mayıs mesajları: TGC, Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Türkiye’de gazeteciliğin kara listeye alındığını bildirdi; “Gazetecilik hedef gösterilerek sözlü ve fiziksel şiddete uğrama, işsiz kalma, gözaltına alınma, tutuklanma riskiyle stresi en yüksek meslek haline getirildi” dedi. Basın Konseyi de, “Türk medyası olarak başımız maalesef dik değil. Nicedir medyamızın içine düşürüldüğü bu durumu dile getirmekten doğrusu yorulduk ise de direnmekten asla vazgeçmeyeceğiz” diye bildirdi (3 Mayıs).

1 Mayıs eylemleri: TGC ve TGS, 1 Mayıs’ta işsizlik, fiziksel şiddet, gözaltı ve tutuklanma baskısıyla görevlerini yapmaya çalışan gazetecilerle dayanışma için Bakırköy’deki 1 Mayıs eylemindeydi. DİSK Basın İş de, medyaya yoğun baskıların protesto etti (1 Mayıs).

RSF’den kınama: RSF, ARD televizyonu Kahire muhabiri Volker Schwenk’e Türkiye’ye giriş izni verilmemesini, Türkçe hesabından “Gazetecilik kapı dışarı!” yorumuyla kınadı (20 Nisan).

“Utanç”: Basın Konseyi, Türkiye’nin RSF’nin Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 149. Sıradan 151. Sıraya gerilemesini, “utanç duyduk” açıklamasıyla eleştirdi (20 Nisan).

AP kaygılı: Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Kati Piri, “Parlamentomuzda geniş bir çoğunluk, katılım müzakerelerini yürüten aday bir ülke olarak Türkiye’de medya özgürlüğü ve Güneydoğu’da yaşanmakta olan olanlarla ilgili kaygılarını dile getiriyor” dedi (16 Nisan).

TİB’e tepkiler: TGC Başkanı Turgay Olcayto, hukukçu Prof. Dr. Yaman Akdeniz, TGS başkanı Uğur Güç, Basın Konseyi Pınar Türenç ve ÇGD başkanı Ahmet Abakay, Sputnik, Diha, Jinha ve Azadiya Welat sitelerine TİB karartmasına tepki gösterdi (16 Nisan).

Kapalı oturuma tepki: TGS, TGC, ÇGD, DİSK Basın İş ve  Basın Enstitüsü Derneği, Cumhuriyet gazetesi yetkilileri Erdem Gül ve Can Dündar’ın MİT TIR’ları haberinden yargılandıkları davanın izleyicilere kapatılmasını sert şekilde eleştirdi (1 Nisan).

Soru ve araştırma önergeleri / Kanun teklifleri

Nisan-Haziran döneminde CHP ve HDP milletvekilleri, İnternet sansürünü, TRT’den Elif Ural’ın işten çıkarılmasını, Digitürk satışını, gazeteci Arzu Yıldız’ın velayet hakkından men edilmesini,  cezaevinde kitap yasağını, RTÜK üzerinde baskı iddialarını, fotoğrafçı Giorgos Moutafis’e ülkeye giriş yasağını ve daha pek çok konuyu sundukları yazılı soru önergeleri yoluyla Meclis gündemine taşıdılar. 

 Erişim yasağı CHP önergesinde: CHP milletvekili Barış Yarkadaş, İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kamuoyunda tartışma yaratan diplomasıyla ilgili Marmara Üniversitesi diploma arşivine yönelik erişim yasağını TBMM gündemine taşıdı. Yarkadaş, sunduğu yazı soru önergesinde, “Doğruysa bununla ilgili bir soruşturma başlatılmış mıdır?” sorunu da yönetti (13 Haziran).

Ural için CHP önergesi: CHP milletvekili Barış Yarkadaş, TRT Belgesel kanalında Komşu Ülke Ortadoğu programını hazırlayıp sunan Elif Ural’ın, Karaman’daki çocuklara tecavüz vakasıyla ilgili olarak dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun Ensar Vakfı destekleyen açıklamasını Twitter üzerinden eleştirdikten sonra işten çıkarılmasını Meclis gündemine taşıdı. Yarkadaş, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a “Çocuk tecavüzünü eleştirmek suç mudur?” diye sordu (11 Haziran).

Digitürk satışı önergede: CHP milletvekili Barış Yarkadaş, 3,5 milyon abonesi ile Türkiye’nin en büyük dijital platformu olan Digitürk ihaleye bile çıkılmadan Katarlı işadamı Nasser Al-Khelaifi’nin şirketi BeIN Sports’a satılmasını bir yazılı soru önergesi yoluyla Başbakan yardımcısı Nurettin Canikli’ye sordu. Digitürk, üç yıldır Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kontrolündeydi (10 Haziran).

Bakanlık sansürü önergede: CHP milletvekili Barış Yarkadaş, öğretmenlerin ve öğrencilerin kullandığı bilgisayarlarda Gerçek Gündem haber sitesine girilememesini TBMM gündemine, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın yanıtlamasını istediği bir soru önergesiyle taşıdı. Yarkadaş, “Aynı sansürün yine yolsuzluk iddialarını gündeme getiren www.odatv.com’a da uygulandığı doğru mudur?” diye sordu (1 Haziran).

Yıldız için HDP’den önerge: HDP milletvekili Meral Danış Beştaş, MİT TIR’larından yargılanan savcıların savunmalarını yayınladığı için 20 ay ay hapisle birlikte “annelik haklarından men” edilen gazeteci Arzu Yıldız’ın durumunu Adalet Bakanlığı’nın yanıtlaması istemiyle ve soru önergesi yoluyla Meclise taşıdı. Önergede, “MİT Tırlarının görüntülerini yayınlayan gazeteler hakkında hukuki işlem yapılmaz iken Can Dündar, Erdem Gül ve Arzu Yıldız’ın mesleki faaliyetlerinin cezalandırılmasının gerekçesi nedir” sorusu da yer aldı (23 Mayıs).

Kitaba cezaevi yasağı CHP önergesinde: CHP milletvekili Barış Yarkadaş, Can Dündar’ın “Tutuklandık” kitabının “sakıncalı” olduğu gerekçesiyle bazı cezaevlerindeki tutuklulara verilmemesini Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a bir soru önergesi yoluyla sordu. Yarkadaş, “Doğruysa, sakınca gerekçesi nedir?” sorusunu yöneltti (9 Mayıs).

Medya takip önergede: CHP milletvekili Barış Yarkadaş, Başbakanlık bünyesinde muhalif yayın organlarını izlemek amacıyla RTÜK benzeri bir “Takip Merkezi” bulunduğu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi adlı verilen yapıyla RTÜK üzerinden bir baskı oluşturulduğu iddialarını Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yönelttiği bir soru önergesi aracılığıyla gündeme getirdi (27 Nisan).

Moutafis için CHP önergesi: CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Alman Bild am Sonntag gazetesinde çalışan Yunanistan kökenli fotoğrafçı Giorgos Moutafis’in İstanbul’dan fotoğraf çekmek üzere Libya’ya gitmek isterken, pasaport kontrolü sırasında havalimanında “İsminiz listede” denilerek tüm gece bekletilmesini TBMM gündemine taşıdı. Başbakan Davutoğlu’nun yanıtlaması istemiyle önerge sunan Yarkadaş, “Gazetecinin Türkiye’ye giriş yasağı var mıdır? Varsa yasağın sebebi nedir?” diye sordu (26 Nisan).

Dayanışma

Nisan-Haziran döneminde Haber Nöbeti girişimi, gazeteciler Sedat Ergin,Hasan Cemal, Can Dündar ve Erdem Gül, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Türkiye ve dünyadaki jürilerce ödüllendirildi.

 “Nöbetçi”ler yalnız değil: Özgür Gündem’in “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına destek verdikleri için haklarında “terör örgütü propagandası” iddiasıyla soruşturma başlatılan ve bu nedenle İstanbul Çağlayan Adliyesi’ne gelen gazeteciler Yıldırım Türker, Nadire Mater, Faruk Balıkçı, Tuğrul Eryılmaz ve Veysi Altay’a çok sayıda meslektaşı, meslek örgüt temsilcisi ve hak savunucusu da destek verdi (27 Haziran).

Ergin’e ödül: Almanya’nın toplam 30 ayrı dilde yayın yapan kamu yayın kuruluşu Deutsche Welle’nin 2015 yılı İfade Özgürlüğü Ödülü bu alanda yaptığı katkılardan dolayı Bonn’daki eski parlamento binasında düzenlenen bir törenle Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’e verildi (13 Haziran).

Haber Nöbeti’ne ödül: Onlarca gazetecinin Güneydoğu’da sokağa çıkma yasağı altındaki ve operasyon bölgelerinde habercilik yapamayan meslektaşlarıyla dayanışmak amacıyla başlattığı Haber Nöbeti girişimi, Günter Wallraff Eleştirel Gazetecilik Ödülü’ne layık görüldü (8 Haziran).

TGS’ye ödül: Dünya çapında sosyal adalet için mücadele eden sivil toplum örgütleri ve bireylerin ödüllendirildiği SOLIDAR Silver Rose (Gümüş Gül) Ödülleri’nde TGS “Uluslararası Dayanışma Örgütleme- Temel Haklar” kategorisinde ödüle layık görüldü (3 Haziran).

ÖGC’den kampanya: Özgür Gazeteciler Cemiyeti, mahpus gazetecilerle dayanışmak için “Tanıklık Günleri” ve gönüllü muhabir kampanyası başlattı (2 Haziran).

Cemal’e ödül: Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü bu yıl gazeteci Hasan Cemal, yayınladıkları üç kitap toplatıla Alfa Yayın Grubu ve Kırşehir’de milliyetçi gruplar tarafından yakılan Gül Kitabevi’ne verildi (1 Haziran).

Biçici’ye destek: TGC avukatı Metin İriz ve TGS İstanbul Şube Başkanı Gökhan Durmuş, Gezi eylemlerini izlerken darp edilerek gözaltına alınan gazeteci Gökhan Biçici’ye destek verdi, cezasızlığı kınadı (1 Haziran).

Adliyede meslektaş desteği: TGS Genel Başkanı Uğur Güç, TGS İstanbul Şube Başkanı Gökhan Durmuş, TGC Genel Başkanı Turgay Olcayto, DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, Evrensel gazetesi yayın yönetmeni Fatih Polat, Özgür Gelecek gazetesinden Sevil Doğan, Haberdar sitesinden Evrim Kurdoğlu, Cumhuriyet gazetesi yazarı Ayşe Yıldırım ve gazeteci Burcu Karakaş, Özgür Gündem kampanyasına destek vermekten haklarında soruşturma açılan gazetecilere destek vermek için İstanbul Çağlayan Adliyesi’ne geldi (31 Mayıs).

Coşkun yalnız değil: Bazı yargıçların ayrıcalıklı lüks konut almasını haberleştiren Cumhuriyet gazetesi muhabiri Canan Coşkun’un yargılandığı davayı gazeteciler Ahmet Şık ve İsmail Saymaz ile RSF temsilcisi Erol Önderoğlu ve TGS İstanbul Şube başkanı Gökhan Durmuş da izledi (26 Mayıs).

Demirhan’a destek: DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, TGS İstanbul Şubesi Başkanı Gökhan Durmuş, Halkevleri Genel Sekreteri Nuri Günay ve Onursal Genel Başkanı Abdullah Aydın, “Bu sesi duymayan, katili tanımayan kalmasın” manşeti nedeniyle yargılanan Halkın Sesi yazı işleri müdürü Ali Ergin Demirhan’a destek verdi (26 Mayıs).

Dündar ve Gül’e İsveç ödülü: İsveç Yayıncılar Birliği, Cumhuriyet gazetesi yayın yönetmeni Can Dündar ile Ankara temsilcimiz Erdem Gül’ü Düşünce Özgürlüğü Ödülü’yle ödüllendirdi (15 Mayıs).

Zarakolu Ödülleri verildi: İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi “Ayşe Nur Zarakolu Düşünce Özgürlüğü Ödülü” 14. yılında Barış İçin Akademisyenler, Can Dündar, Erdem Gül, Tahir Elçi, İMC TV ve Refik Tekin’in oldu (9 Mayıs).

Özgür Gündem’den kampanya: Özgür Gündem gazetesinin, baskılara karşı başlattığı eş genel yayın yönetmenliği nöbetine onlarca gazeteci destek verdi. Özgür Gazeteciler Cemiyeti Eş Başkanları Nevin Erdemir ve Hakkı Boltan’ın başlattığı nöbeti, Melda Onur, Ertuğrul Mavioğlu, Eşber Yağmurdereli, Erol Önderoğlu, Ayşe Düzkan, Fehim Işık, Yıldırım Türker, Mustafa Sönmez, Faruk Eren, Ahmet Abakay, Celal Başlangıç, Uğur Güç, Nurcan Baysal ve Ragıp Duran da destek verenler arasında yer aldı (3 Mayıs).

“Düşünce suçları”na ortaklar! Türkiye Düşünce Özgürlüğü Ağı, her ayın ilk Pazartesi günü adliye binalarında yapacağı buluşmaların ilkini,  Ankara ve İzmir adliyelerinde öğretmen Ayşe Çelik, gazeteciler Kemal Göktaş, Cem Gurbetoğlu ve Tamer Arda Erşin’in ve “Cumhurbaşkanına hakaret’ten tutuklanan Fatih Öztekin’in “suçuna” ortak oldu (2 Mayıs).

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlardan

 

 Nisan-Haziran döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan tutuklu gazeteciler konusunda ders verirken, kendisine yönelik eleştirilere karşı açtığı davaları hararetle savunmaya devam ederken akademisyenleri “mankurt” olarak nitelendirdi; gazetecilere soru sorarken ağlayan Azerbaycanlı haberciyi örnek gösterdi; Almanya soykırımı tanıyınca AİHM’e sarıldı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Venedik Komisyonu’nun eleştirdiği “Cumhurbaşkanı’na hakaret” maddesini savunabildi.

 

Erdoğan’dan “Sivil topluma”: “Artık terör örgütüne ve uzantılarına karşı her alanı kapsayan topyekun bir mücadele yürütüyoruz. Elinde silahı olan karşısında güvenlik güçlerimizi bulacak, bunu böyle bilsinler. Silahıyla can alanın arkasında duran siyasetçi, belediye başkanı, sivil toplum kuruluşu mensubu karşısında idari birimlerimizi, savcılarımız, hakimlerimizi bulacak. Yurt dışında aynı yalanları pazarlamaya çalışanlar karşılarında diplomatlarımızı, bu konularla ilgili çalışan sivil toplum kuruluşlarımızı bulacak. Hiçbir alan boş bırakılmayacak. Hiçbir iftira, cevapsız kalmayacak. Hiçbir yalan, gerçeğin ışığından kaçırılmayacak” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, kanaat önderlerine verdiği iftar yemeğinde, Güneydoğu’daki ihlalleri gündeme getiren sivil toplum örgütlerini eleştirdi; 23 Haziran).

Erdoğan, “Soykırım” ve AİHM: “Holokost ile 1915 olayları arasında herhangi bir benzerlik yok. 1915 olayları ile AİHM’nin aldığı karar da son derece açık. AİHM kararında, Ermeni anlatısının mutlak gerçek olmadığı ve özgürce tartışılabileceği, Ermeni anlatısını sorgulayan görüşlerin ifade özgürlüğünün mutlak koruması altında olduğu, 1915 olayları ile Holokost arasında benzerlik kurulamayacağı açıkça ifade ediliyor. Bu tespitler hukuken de bağlayıcı” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kenya’nın başkenti Nairobi’de gazetecilerin sorularını yanıtlarken Almanya Meclisi’nin 1915’teki Ermeni tehcirini soykırım olarak nitelendiren kararına tepki gösterdi; 4 Haziran).

Erdoğan’dan “Mankurt”: “Üniversitelerimizdeki 150 bin öğretim elemanı içinde kendi milletine söverek yükselmek isteyen 3-5 bin kişi olduğunu biliyoruz. Biz gerçek akademisyenleri tenzih ederek bu mankurtları bir kez daha kınıyorum. Hocalarımız her şeyimizdir. Biz onlara saygı duymaz da kime duyarız? Ben bu güruhun üniversitelerimizden temizleneceğine inanıyorum. Bu densizliklerle akademi dünyasına zarar verdiklerini biliyoruz” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Arena’da Medipol Üniversitesi 2015-2016 Akademik Yılı mezuniyet törenlerinde, Almanya’nın Ermeni Soykırımını tanıması nedeniyle konuşuyor; 4 Haziran).

Erdoğan’dan yine “Mazlumlar”: “Medya güçlerini, gazetelerdeki, ekranlardaki tetikçilerini kullanarak bizi karalamaya, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Hiç kusura bakmasınlar. Onların itibar suikastleri bizi yıldırmaz. Onların iftiraları, hakaretleri, bizi hakkı ve hakikati haykırmaktan alıkoymaz. Biz mazlumlara sahip çıkmaya, diklenmeden dik durmaya, doğruluğun, barışın tarafında durmaya devam edeceğiz. Çünkü biz kuvvetimizi medyadan, sermayeden değil, seccadelerini gözyaşlarıyla ıslatan mazlumların dualarından alıyoruz” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sinan Erdem Spor Salonunda düzenlenen 9. Uluslararası Öğrenci Buluşması’nda konuşuyor, 15 Mayıs).

Bozdan’dan “299”: “Birden bire hukukçular çıkıyor bu maddenin Anayasaya aykırı olduğunu söylüyor. Bu madde Anayasaya aykırı değil, ama sizin ahlakınıza aykırı, sizin sahip olduğunuz değerlere aykırı olabilir. Çünkü küfretmeyi sizin ahlakınız, sizin değerleriniz eleştiri olarak kabul edebilir. Ama bu toplum bunu kabul etmez. Birisi sizin ananıza, eşinize, kızınıza, çocuklarınıza, ölmüş ananıza, babanıza ve zürriyetinize  sinkaflı küfürler yağdırdığı zaman gülüp geçiyor musunuz? Kim bunu yaptığı zaman ona karşı mutlaka bu toplum tepki koyuyor, hukuka gidip hakkını arıyor…” (Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Yozgat AK Parti İl Danışma Meclisi toplantısında TCK’nın 299. Maddesini savundu, 10 Nisan).

Erdoğan’dan “Gazeteci” örnekleri: “Bakıyorsunuz, şahıs terör örgütü mensubu… Asker vurmuş, polis vurmuş, soygun yapmış, bomba atmış, yakmış, yıkmış; velhasıl terör örgütü kendisine ne emretmişse onu yapmış. Ama bu eylemleri yaparken cebinde de, güya bir gazetenin, derginin, televizyonun tanıtım kartı var. Sarı basın kartı değil, dikkat edin, tanıtım kartı… Yakalandığında, ‘Ben gazeteciyim’ diyor. İyi de sen gazetecilikten yakalanmıyorsun ki… Sen, terör örgütü üyeliğinden, terör örgütü adına eylem yapmaktan yakalanıyorsun. Avrupa ülkelerinde veya Amerika’da aynı suçu işleyen birine kimse gazeteci demiyor, anında terörist damgasını vurup, cezasını kesiyor. Gerçekten gazeteci dahi olsa, yargılandığı konu casusluk, terör örgütünü ve terör eylemlerini övme gibi, somut tanımı ve karşılığı olan suçlar… Bunun takdirini yapacak olan da yargı. Ülkemizde ise hemen bir yaygaradır başlıyor. Hatta Anayasa Mahkememiz bile bunun etkisinde kalarak, kendi varlığına adeta ihanet edercesine, Anayasaya aykırı karar verebiliyor.” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Kızılay’ının Olağan Genel Kurulu’nda Avrupa’nın Türkiye’deki medya yoluyla işlenen suçları değerlendiriyor, 4 Nisan).

Erdoğan’dan “gözyaşı” değerlendirmesi: “O kendi ülkesinin şehidi için böyle ağlarken, benim ülkemde de şehidimiz için ağlayan değil tam aksine teröristlerin yanında yer alanları görüyoruz” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brookings Enstitüsü’ndeki konuşması öncesinde, Azerbaycanlı bir gazetecinin Ermenistan-Azerbaycan arasındaki çatışmayla ilgili kendisine, gözyaşları içinde soru sorduğunu hatırlattı, 3 Nisan).

Erdoğan’dan “Eleştiri” dersi: “Cevabını verirken gözlerinden akan yaşları gördüğümde hakikaten orada duygulanmamak mümkün değildi. O da gazeteci, bizdekiler de gazeteci. Ben tabi buradaki medya mensuplarını tenzih ediyorum. Ama bakın, gazetecilik bu ülkenin Cumhurbaşkanına küfretmek değildir, bu ülkenin Cumhurbaşkanının ailesine küfretmek değildir. İşte oradaki gördüğüm o tablo aslında ders niteliğinde bir tablodur, bunu da özellikle vurgulamak istiyorum” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Maryland’da Azeri gazetecinin kendisine soru sorarkenki halini değerlendirdi, 3 Nisan).

Erdoğan’dan “tutuklu gazeteci yok”: “Tutuklu gazeteci olduğu iddia edilen 52 isim başta terör suçları olmak üzere birçok suçtan temyiz aşamaları da tamamlanmak suretiyle cezası kesinleşen isimlerdir” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brookings Enstitüsü’nde verdiği “Küresel Sınamalar ve Türkiye’nin 2023 Hedefleri” konulu konferans sonrası soruları cevapladı; 1 Nisan).

İşten “Çıkarmalar/Ayrılmalar”

 Nisan-Haziran 2016 döneminde 16 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarıldı veya işten çıkmak zorunda bırakıldı. 2 gazetecinin sunduğu programlar sonlandırıldı.

Geçen yılın aynı döneminde en az 82’si işten çıkarılmış veya işten çıkmaya zorlanmıştı. Bu rakam, tüm 2015 yılı için 348 oldu.

Satmış işten çıkarıldı: Cumhuriyet gazetesi, yayın danışmanı Doğan Satmış’ı işten çıkardığını açıkladı. Satmış, Twitter hesabından kararın kendisine Cumhuriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay’ın ilettiğini yazdı (29 Haziran).

6 işten çıkarma: CNN Türk, haber merkezi muhabiri Safiye Işıklı, CNN Türk Dış Politika Yorumcusu Yalım Eralp, Tarafsız Bölge programı editörü Mine Özbek, editör Deniz Demir, konuk koordinatörü Ayda Yavuz ve görsel yönetmen Hakan Durmuş’u işten çıkardı (16 Haziran).

Oğur ve Kenar’ın programına son: Habertürk TV yönetimi, Yıldıray Oğur ve Ceren Kenar’ın hazırladıkları “Şimdi ve Burada” adlı programı sonlandırdı. Türkiye gazetesi yazarları Oğur ve Kenar, altı ay önce TRT Haber’den kanala transfer olmuştu (10 Haziran).

Ural işten çıkarıldı: TRT’ye belgesel hazırlayan Gazeteci Elif Ural, dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’yu Ensar Vakfı’ndaki tecavüz skandalındaki tutumu sebebiyle eleştirdiği için işten çıkarıldı (4 Haziran).

Bozkurt işsiz: Milliyet gazetesine ait İnternet sitesinin yayın yönetmeni Serkut Bozkurt’un görevine son verildi. Demirören Medya Grubu, gerekçe olarak “uyum sorunu”nu gösterirken Bozkurt, “Mesele aslında bir ay önceki Can Dündar haberinin patronları rahatsız etmesi” dedi (3 Haziran).

Görüntü çekti, işinden oldu: Sözcü gazetesinde yayınlanan şarkıcı Yavuz Bingöl’ün kumarhane görüntüleri dolayısıyla Sabah gazetesi ekonomi muhabiri işten çıkarıldı (25 Mayıs).

Karaalioğlu’nun görevine son: TRT1’de her pazar yayınlanan Enine Boyuna programında yorum yapan Mustafa Karaalioğlu’nun kanaldaki görevine son verildi. Pelikan Dosyası’yla “Davutoğlu’na yakın gazetecilere operasyon yapılacağı” iddiaları gündeme gelmişti (24 Mayıs).

Para saydıran sunucunun işine son:  Nisan’da program yapmaya başladığı CNN Türk’te iş insanı Ali Ağaoğlu’ya cebindeki paraları saydıran Ekin Olcayto işten çıkarıldı (23 Mayıs).

Yeni Yüzyıl kapandı: 5 Kasım 2015’te çıkan Yeni Yüzyıl gazetesi, kağıt baskıya veda etti. Haliç Üniversitesi’nin de Mütevelli Heyeti Başkanı da olan Yeni Yüzyıl’ın sahibi Mansur Topçuoğlu, “Bu bir veda değil, bir Fatiha’dır. Elhamdülillah ‘bireysel bir Müslüman’ olarak ikinci 28 Şubat’ı yaşadım” dedi (15 Mayıs).

İki editör işten çıkarıldı: Habertürk TV, iki deneyimli editör Bengü Şap ve Pınar Hortoğlu’nu işten çıkardı (22 Nisan).

Küçük çıkarıldı: İktidar politikalarını eleştiren meslektaşlarını hedef alan yazılar kaleme alan Star gazetesi yazarı Cem Küçük işten çıkartıldı (10 Nisan).

Toktaş’ın işine son: Habertürk TV, Haber Koordinatörü Suat Toktaş’ın işine son verdi (4 Nisan). (EÖ/BA)

 

Sayfa Başı