Türkiye, yargı kararı olmadan genel denetim ve bilgi toplama yetkisi verilen MİT Yasası ve yetkileri güçlendirilen TİB ile özel yaşam ve basın özgürlüğü açısından güvencesiz bırakıldı. Şimdi de haber sitelerinin 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamına alınmasını öngören kanun tasarısı endişe nedeni.
Basın İş Kanunu için Ankara’da Çalıştay: Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya, Basın İş Kanunu Çalıştayı açılışında, İnternet medyasının da Basın Kanunu kapsamına alınmasının sağlandığını ve basın kartları, akreditasyon, resmi ilan gibi imkanlardan faydalanabilmelerinin önünü açacak kanun tasarısının TBMM Genel Kurulu’na sevk edildiğini söyledi (25 Eylül).
TİB güçlendirildi, mahremiyet kalmadı: İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, 8 Eylül’de yapılan ve İnternet sansürünü yaygınlaştıran iki değişiklikle birlikte Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi (10 Eylül). Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenlemeyi ertesi gün imzalayarak yürürlüğe soktu.
İnternet gazeteciliği altı ay içinde düzenlenecek: Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, Meclis’te görüşmeleri süren, haber sitelerinin 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamına alınmasını öngören kanun tasarısıyla ilgili, “Sarı basın kartı alabilecek, Başbakanımızın, bakanlarımızın, siyasi liderlerimizin ve benzeri akreditasyonla ilgili programlar yapan bütün programları takip edebilecekler. Ayrıca kamu ilan ve reklamlarını alabilecekler. Bunu da Basın İlan Kurumu düzenleyecek. Kanunlaşınca da altı ayda yönetmeliğini hazırlamış olacağız” dedi (7 Ağustos).
MİT esastan görüşülecek: Anayasa Mahkemesi, “MİT’i mülkiyet hakları ve haberleşme özgürlüğünü çiğneyen ve kimsenin karşısında duramayacağı bir hükümet örgütü haline getiren” MİT Kanunu’yla ilgili CHP’nin yaptığı başvuruyu esastan inceleme kararı aldı (11 Temmuz).
Haber siteleri Basın Kanunu’na giriyor: İnternet haber sitelerinin 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamına alınmasını öngören kanun tasarısı, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edildi (9 Temmuz).
Engelli 51 bin 43 site var: Engelli Web sitesine göre, Eylül 2014 itibarıyla Türkiye’de 51 bin 43 site erişim engelliydi. Bunların 46 bin 536 tanesine doğrudan TİB yasakladı. Yasakların yüzde 91.4’üne TİB, yüzde 4.1’ine mahkemeler, diğerlerineyse savcılıklar ve Yüksek Seçim Kurulu karar verdi. TİB’in 2008’de engellediği site sayısı 835 iken, bu sayı 2011’de 6 bin 506’ya, Gezi direnişinin belirlediği 2013’te 15 bin 418’e dayandı (15 Eylül).
“İktidar kendi medyasını kurdu”: Bağımsız milletvekili İdris Bal, “İktidarın Gölgesinde Türkiye’de Basın Özgürlüğü” başlıklı raporunda, “Türk basını, tarihte hiç olmadığı kadar siyasi iktidarın baskısı altındadır. Baskı, en tepedeki patrondan, sahada görev yapan muhabire kadar hissedilmektedir. Bunun da ötesinde iktidar kendi medyasını kurmuştur’’ dedi; Star Medya Grubu’nun sermaye yapısı ve sahipleriyle ilgili aydınlatılması gereken noktalar olduğunu savundu.(31 Ağustos).
CHP’den gazeteci raporu: CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın koordinasyonunda, “Kalemi Kırılan gazeteciler: 12 Yıllık Karanlık Bir Dönem AKP’li Yıllarda Gazetecilik” başlıklı rapor hazırlandı (26 Temmuz).
“Baskı var, gazetecilik de araç olarak kullanılıyor”: TGC Başkanı Turgay Olcayto, Sivas’taki yapılan yerel medya seminerinde, “Gazetecilerin üzerinde uzun süredir hem yasalardan hem siyasetçilerden kaynaklı büyük baskı var. Gazeteler ayrıştırılıyor, gazeteciler araç olarak kullanılıyor, siyaset oynanıyor” dedi (28 Eylül).
Mardin’de şiddete protesto: Mardin Gazeteciler ve Yazarlar Derneği, Mardin Gazeteciler Derneği, Mezopotamya Gazeteciler Derneği ortak bir açıklamayla, Nusaybin’deİlke Haber Ajansı muhabiri Mehmet Salih Keskin’e yönelik saldırıyı kınadı (26 Eylül).
İki saldırıya kınama: Uluslar arası PEN, Basın Konseyi başkanı Pınar Türenç, Türkiye Gazeteciler Federasyonu başkanı Atilla Sertel, P24 Kurucu Üyesi gazeteci-yazar Yavuz Baydar, RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti, Bugün gazetesi Washington temsilcisi Adem Yavuz Arslan ve Zaman gazetesi temsilcisi Ali Halit Aslan’ın Cumhurbaşkanı korumalarının saldırısına uğramasını kınadılar (26 Eylül).
RSF’den Özkoray’a destek: RSF temsilcisi Johann Bihr, “Gezi Fenomeni” kitabından Erdoğan’a hakaretten gazeteci Erol Özkoray’a ertelemeli hapis cezası verilmesini kınadı (25 Eylül).
Üç örgütten Erdoğan’a hoşgörü daveti: RSF, İngiltere PEN ve Article 19 örgütleri, ifade özgürlüğüne hizmet eden bir anlayışa destek vermesi için BM Güvenlik Konseyi’nde konuşma yapacak olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ortak bir mektup gönderdi. Örgütler haberleri veya düşünceleri nedeniyle Selin Girit, Amberin Zaman ve Ceylan Yeğinsu’nun hedef alınmasını kınadılar (23 Eylül).
Sendikalar şiddeti kınadı: TGS, Urfa Suruç ile Kürt kenti Kobanê arasında polisin ve askerin habercileri hedef almasını kınadı. DİSK Basın-İş, IŞİD’in öldürdüğü ANF muhabiri Deniz Fırat’ı hatırlatarak, “Artık tek bir kişinin dahi şiddete uğramasını istemiyoruz” dedi (25 Eylül).
ABD uyardı: ABD Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı’nın kitleler önünde ağır eleştirdiği New York Times gazetesi muhabiri Ceylan Yeğinsu’nun hedef gösterilmesinin güvenliğini tehlikeye atılması ve misilleme görmesine yol açacağını bildirdi (21 Eylül).
Trans muhabire destek: DİSK Basın İş Sendikası, İMC TV’nin trans muhabir Michelle Demishevich’i işten çıkarmasının kabul edilemez bulduğunu açıkladı (19 Eylül).
Habercilere saldırıya yoğun tepki: Özgür Gazeteciler Cemiyeti, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti, TGC, Basın Konseyi, TGS ve TGF, Diyarbakır’da Kürtçe ders verecek bir ilkokulun mühürlenmesiyle çıkan gerginlik sırasında Anadolu Ajansı muhabiri Hüseyin Bağış’ın bıçaklanması, muhabir Aziz Aslan’a saldırılmasını kınadılar (18 Eylül).
“TRT’yi artık gazeteciler yönetmeli”: TGC yetkilisi Recep Yaşar, RTÜK’ün yapısını eleştirirken, “TRT artık gazetecilerce yönetilmeli” dedi (16 Eylül).
Akdoğan’a tepki: DİSK Basın-İş, Basın İş Yasası’nı değiştirmek isteyen Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’a, “Sermayeye siper olmaktan vazgeçin, biz haklarımızı almayı biliriz. Yasanın güncel olmayan yanlarını Toplu İş Sözleşmeleriyle güncelleriz” dedi (16 Eylül).
HRW endişeli: HRW, 11 Eylül’de yasalaşan İnternete ilişkin düzenlemenin Türkiye’deki internet sansürünü derinleştirdiğini bildirdi (15 Eylül).
TGS Gökçek’i kınadı: TGS, Twitter üzerinden Hürriyet gazetesi Ankara Eki yazı işleri müdürü Eray Görgülü’ye saldırdığı ve tehdit ettiği gerekçesiyle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i kınadı; İçişleri Bakanı Efkan Ala’yi göreve çağırdı (8 Eylül).
“İGF’de açık diyalog olmadı”: Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı 9. İnternet Yönetişimi Forumu’na (IGF 2014) katılan Freedom House delegasyonu, özel raporunda, “Ne yazık ki bu konuları tartışmak isteyenler BM kısıtlamaları sebebiyle bunu ayrı yerlerde yaptılar, IGF’te böylesi bir açık diyalog yer almadı” dedi (6 Eylül).
İGF İstanbul’a boykot: Bilgi Üniversitesi Rektör yardımcısı ve Cyber Rights sitesi yetkilisi Yaman Akdeniz ile Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Kerem Altıparmak, Türkiye’deki İnternet sansürünü protesto etmek için İstanbul’da 2-5 Eylül tarihlerinde düzenlenen Uluslararası Yönetişim Forumu’nu (İGF) boykot ettiler. Etkinlik, Ulaştırma Bakanlığı ev sahipliğinde ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun koordinasyonunda 2-5 Eylül’de gerçekleşti.
UNGovernence Forumda Assange vardı: Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı 9. İnternet Yönetişim Forumu’na alternatif olarak İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde İnternet UNGovernence Forum gerçekleştirildi. Foruma telekonferansla bağlanan Wikileaks kurucusu Julian Assange ABD istihbarat örgütü NSA’nin Türkiye’yi dinlemesiyle ilgili olarak “ABD’nin gözetimini kabul eden Türkiye gözetimin hedefi haline geldi” dedi. Alternatif Bilişim Derneği’nce düzenlenen İnternet UNGovernence Forum’un son gününde “Yurttaş Gazeteciliği ve Alternatif Medya” başlıklı panel de gerçekleştirildi (5 Eylül).
Sansüre karşı beş örgütten toplu açıklama: TGC, RSF, HRW, Af Örgütü ve Alternatif Bilişim Derneği, ortak bir basın açıklamasıyla, İstanbul’daki 9. İnternet Yönetişim Forumu’nda sansür ve politik baskıların yeterince işlenmemesini eleştirdi (5 Eylül).
Altan ve Matur PEN buluşmasında: Uluslararası PEN ve İsveç Konsolosluğu’nun ortaklaşa düzenlediği toplantıda PEN’den Eugene Schoulgin ile yazarlar Mehmet Altan ve Bejan Matur 12 yıllık AKP iktidarında Türkiye’de ifade özgürlüğünün izlediği seyri konuştu (4 Eylül).
Saldırıya kınamalar: DİSK Basın-İş ve TGC, Yeniçağa ilçesinde bir firmaya ait iş yerinin çalışma alanını görüntüleyen Bolu merkezli Abant TV’nin sahibi Mehmet Altun ve yanındaki kameramanın saldırıya uğramasını kınadı (4 Eylül).
PMD gazeteci Özdemir’i kınadı: Parlamento Muhabirleri Derneği, Türk Medya yayın yönetmeni Cengiz Özdemir’in, 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yemin töreninde TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e doğru Meclis İçtüzüğünü fırlatarak Genel Kurul salonunu terk eden CHP’lilere “saygısızlar” diye bağırıp yuhalamasını kınadı (29 Ağustos).
Akreditasyona kınama: Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ) Türkiye Temsilciliği, Haber-Sen, TGC Ankara Temsilciliği, ÇGD ve TGS’nin de temsil edildiği G9 Platformu, AK Parti’nin 1. Olağanüstü Kongresi’ni izlemek için başvuran eleştirel medya temsilcilerine giriş kartı verilmemesini kınadı. (27 Ağustos).
EŞİTİZ özür bekliyor: Aralarında çok sayıda kadın gazeteci, yazar, akademisyen bulunan Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ), Başbakan Erdoğan’dan “edepsiz kadın… Haddini bil” dediği gazeteci Amberin Zaman’dan özür dilemesini bekliyor (13 Ağustos).
TGS’den Çelik’e destek: TGS, Özgür Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Hayrettin Çelik’in KCK davası kapsamında dokuz yıl hapse mahkum edilmesine tepki gösterdi (12 Ağustos).
Saldırılara TGC tepkisi: TGC, Mahmur Kampı’na saldırıda ANF muhabiri Deniz Fırat’ın öldürülmesini, Hakkari Şemdinli’de haber izlerken İHA muhabiri Ayhan Dinç’in vurularak yaralanmasını kınadı (12 Ağustos).
AGİT’ten “seçim” raporu: Cumhurbaşkanlık Seçim sürecini 103 kişilik gözlemci grubuyla izleyen AGİT ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi (AKPM), yayımladığı gözlem raporunda, aday olan Başbakan Erdoğan’a medya desteğinin aşırı olduğu, RTÜK’ün de “partizanca yapılan atamalar nedeniyle medyayı izlemede bağımsız hareket edemediğini” bildirdi (12 Ağustos).
Erdoğan’a büyük tepki: AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mijatovic, TGC, Basın Konseyi, TGS Kadın Komisyonu, G9 Platformu ve CHP, Erdoğan’ın The Economist dergisi muhabiri ve Taraf yazarı Amberin Zaman’a “edepsiz” demesini, Cihan Haber Ajansı muhabirlerinin İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın konuşmacı olduğu toplantıya sokulmamasını kınadılar (8 Ağustos).
Amberin Zaman da, Başbakana Taraf’ın 8 Ağustos 2014 tarihli sayısında “Önce İnsan Ol!” yazısıyla tepki gösterdi. The Economist dergisi de, “Gazetecilere gözdağı vermenin demokrasilerde yeri yok” açıklaması yaptı.
AGİT’ten TRT’ye eleştiri: AGİT, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde devlet imkanlarından yararlandığını bildirdi, diğer adaylarınsa medya görünürlüğünün az buldu, Türkiye’de editoryal bağımsızlığın olmadığını açıkladı. AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi’nin “20 gazeteci hapiste” tespiti de paylaşıldı (1 Ağustos).
TGC’den şiddete tepki: TGC, Hatay’da elyaf yüklü bir TIR’ın yanmasını izleyen Anadolu Ajansı muhabiri Burak Milli ve Sabah gazetesi muhabiri Veysel Cıncık’ın saldırıya uğramasını kınadı (31 Temmuz).
DİMED’den saldırı girişimine kınadı: Diyarbakır Medya Mensupları Derneği, gazeteci Abit Dündar’ın Cizre’de önce araçla ezilmek, ardından da kaçırılmak istenmesini kınadı (30 Temmuz).
TGC dinlemeyi kınadı: TGC, Hürriyet gazetesi muhabiri Toygun Atilla’nın e-mail trafiğinin 2009-2010’da izlenmesi, telefonlarının da 2011’de üç aylığına dinlendiğinin ortaya çıkması üzerine yetkilileri kınayan bir açıklama yaptı (27 Temmuz).
TGC, “Meslektaşımızın dinlenmesi, iletişim özgürlüğünün ve özel hayatının ihlal edilmesi, polisin ve yargının hukuktan dayanak almadan görev yaptığında nasıl bir karanlık
tablonun ortaya çıkacağının örneğidir” dedi.
TGS cezasızlığı kınadı: TGS Genel Başkanı Uğur Güç, 5 Mart’ta Evrensel gazetesi yazarı ve İnternet editörü Mithat Fabian Sözmen’a, 26 Şubat’ta da sendikanın genel sekreteri ve İMC eski programcı Mustafa Kuleli’ye saldıranların tespit edilip cezalandırılmamasını kınadı (25 Temmuz).
Avrupa’dan TRT’ye uyarı: 10 Ağustos Cumhurbaşkanlık Seçimi öncesi Türkiye’ye gelen Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesi (PACE), üç Cumhurbaşkanlık adayının etkinlikleri konusunda TRT dahil tüm yayıncı kuruluşlarını tarafsız yayın yapmaya, oto-sansürden uzak durmaya çağırdı (22 Temmuz).
TRT’ye “yanlısın” tepkisi: Haber-Sen, Başbakan Erdoğan’ın sadece adaylığının açıklandığı gün kesintisiz 4 buçuk saat canlı yayın yapan TRT’nin Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş’ı görmezden geldiğini açıkladı (9 Temmuz).
Çevirmen Ok için kampanya: Uluslararası PEN, Dev-Yol davasından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan ve 17 yıldır hapiste olan çevirmen Tonguç Ok için Evrensel Basım Yayın Şirketinin başlattığı özgürlük kampanyasını destekledi (8 Temmuz).
TYB uyardı: TYB, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda, “eser sahibin mirasçılarının tespitinde güçlükler yaşandığında, eserin kamuya mal edilmesi”nin öngörüldüğünü açıkladı; bunu “yayınlama özgürlüğüne ağır darbe” olarak nitelendirdi (7 Temmuz).
Akreditasyon kınamaları: TGC ve Basın Konseyi, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığının ilan edildiği toplantıda, basına akreditasyon uygulanmasını kınadı (1 Temmuz).
Halk TV’nin cezaları fazla: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini yanıtladı: Son bir yılda (15 Temmuz 2013-15 Temmuz 2014) Halk TV’ye 18 kez uyarı, 27 kez idari para cezası, ATV’ye 8 kez uyarı ve 18 kez idari para cezası, Kanal 7’ye de 4 kez uyarı, 1 kez de idari para cezası verildi (17 Eylül).
2013 verilerine sansür: CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in soru önergesine yanıt veren Adalet Bakanlığı, Gezi Direnişi’nin ardından öğrencilere 2013’te Terörle Mücadele Kanunu’ndan açılan davalara dair istatistik açıklamadı (11 Eylül).
Önergeye “mahremiyet” yanıtı: Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun “Son 5 yılda hangi gazetelere, satılamadığı için hurdaya verilen gazeteler için ceza kesilmiştir?” şeklindeki soru önergesini yanıtladı: “Bu bilgilerin açıklanması vergi mahremiyeti nedeniyle mümkün bulunmamaktadır” (20 Ağustos).
CHP’den TRT önergesi: CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, TRT’nin “Kutsal Su Zemzem – Zübeyde Su Yolu” belgeselinde Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu ile röportajın bulunduğu bölümü neden yayından kaldırdığını sordu (31 Temmuz).
4,5 yılda 149 yayın yasağı: Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun soru önergesini RTÜK bilgisiyle yanıtladı: Yargı 1 Ocak 2010- 19 Haziran 2014 döneminde 149 yayın yasağı kararı verdi. 2010’da 4, 2011’de 36, 2012’de 43, 2013’te 42 ve 2014’ün ilk altı ayında da 24 yayın yasağı kararı verildi (24 Temmuz).
Taraf’a tekzipler Mecliste: CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Taraf gazetesine üst üstte tekzip yayımlama cezası veren İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimini, bir soru önergesiyle e sordu (18 Temmuz).
İnternet güvenliği Mecliste: CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, Türk Telekom’un, TİB’in talebiyle Procera Networks adlı ABD şirketinden Türkiye’deki internet trafiğini izlemek için donanım satın alacağı yönündeki haberi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan’a sordu (4 Temmuz).
Sorun sendikasızlaşma ve sahiplik: Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, TGS AnkaraŞube temsilcisi Esra Kocak ve Doğan Tılıç Ankara’da 12 Eylül Utanç Müzesi’nde düzenlenen “Basın Özgürlüğü” konulu panelde konuştu. Sendikasızlaştırma ve medya sahipliği tartışmanın merkezindeydi (15 Eylül).
Diyarbakır’da “medyanın dili” konuşuldu: Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF), Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti (GGC) ile birlikte, “Çözüm Sürecinde Medyanın Dili ve Rolü” konulu bir panel düzenledi. Panelde barış mesajları verildi ve medyanın katkısı konuşuldu (14 Eylül).
Şener ve Şık’a ödül: Uluslararası Büyükçekmece Kültür ve Sanat Festivali’nde gazeteciler Nedim Şener ve Ahmet Şık’a Yılın Basın Onur Ödülü verildi (9 Ağustos).
Gazeteciler Arguvan’da konuştu: Uluslararası 11. Arguvan Türkü Festivali’nde düzenlenen medya paneline katılan Merdan Yanardağ, Fox TV Ana haber programcısı Fatih Portakal, edebiyatçı Şeyhmus Diken Türkiye’de medyaya yönelik baskılardan söz etti (5 Ağustos).
Abayay cinayeti cezasız: 29 Temmuz 1992’de evine giderken kurşunlanan ve hastanede yaşamını yitiren Özgür Halk dergisi Batman temsilcisi Çetin Abayay anıldı (30 Temmuz).
Abayay cinayeti Ağustos 2008’de Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun yayımladığı Susurluk Raporu’nun “devlet sırrı” olduğu gerekçesiyle yayımlanmayan sayfalarına yansıdı ancak sorumluları hiçbir zaman cezalandırılmadı.
Ferhat Tepe anıldı: Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’nda 488. haftalarında 1993’te 19 yaşında, Özgür Gündem Gazetesi Bitlis muhabiriyken gözaltına alınan ve 13 gün sonra öldürülmüş halde bulunan Ferhat Tepe için toplandı.
28 Temmuz 1993’te Bitlis şehir merkezindeki evinden çıkarken, polis olarak bilinen sivil giyimli ve telsizli üç kişinin kaçırdığı Tepe, işkence görmüş cansız bedeni 13 gün sonra Elazoğ Kimsesizler Mezarlığı’nda bulundu. Türkiye’nin “eksik soruşturma”dan AİHM’de mahkum olduğu cinayetten hiç bir yetkili ve şüpheli yargılanmadı, cezalandırılmadı.
CHP’den panel: CHP, Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde “Basın Özgürse, Toplum Özgürdür” konulu bir panel düzenledi. Panelde, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve Barış Terkoğlu konuşmacıydı. Terkoğlu, “Bizim gücümüz elimizdeki kalemimiz. Gerçekleri yazdığımız için korktular. Bu ülkede basın özgürlüğü yok” dedi (25 Temmuz).
Önderoğlu, Eryılmaz, BBC Türkçe ve Ankara Barosu’na ödül: TGC Basın Özgürlüğü Ödülü kişi dalında gazeteci Erol Önderoğlu’na ve Tuğrul Eryılmaz’a verildi. Önderoğlu, basın ve ifade özgürlüğüyle ilgili hak ihlallerini raporlaştırma ve duyurmada yaptığı çalışmalar, Eryılmaz da, Radikal 2’yi 17 yıl yönetmesi, basın çalışanlarının haklarının korunmasında verdiği destek nedeniyle ödüllendirildi. BBC Türkçe Servisi, Gezi sürecinde ve Soma faciasıyla ilgili her türlü baskıya rağmen kamuoyunun bilgilendirdiği için, Ankara Barosu da ifadenin önündeki engellerin kaldırılması için verdiği destek için ödül aldı.
Örgütlerden 24 Temmuz mesajları: TGC Başkanı Turgay Olcayto, 24 Temmuz Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü’nde, “Yaşananlarda yalnız iktidarı sorumlu tutmak haksızlık olarak gözükebilir. Çünkü gazeteciler ne yazık ki; ustalarımızdan 106 yıl sonra bütünleşmeyi unutmuştur. Meslek ilkelerini bir yana bırakmışlar ve iktidarın yanında kraldan çok kralcı kesilmişler. Kendi özeleştirimizi yapmak zorundayız” dedi (24 Temmuz).
TGS İzmir Şubesi Başkanı Halil İbrahim Hüner, 2009’dan beri 250 gazetecinin hapse girip çıktığını, iktidarın sansürü ile medya patronları üzerinden oluşturduğu otosansüre karşı büyük bir mücadele gücüne ihtiyaç olduğunu açıkladı.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de, “Basın bayramı olarak kutlanması gereken bugünün sansürle uğraşılması gereken bir güne dönüşmesi, Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu zor dönemin net ifadesidir” dedi.
İhsanoğlu’dan kutlama: Cumhurbaşkanı Adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü’nü kutladı ; “Siyasi ve ekonomik müdahalelere maruz bırakılan, sansür ve otosansür uygulanan bir basın özgür ve demokratik kabul edilemez” dedi (24 Temmuz).
ANKA’da grev kararı: Toplu İş Sözleşmesi için masaya oturan TGS ile ANKA Ajansı anlaşamadı. Çalışanlar, Ajansın “sıfır maaş zammı” isteğini kabul etmedi. TGS Genel Sekreteri Kuleli işverene masaya oturma çağrısı yaptı (15 Ağustos).
Gazeteciler Günü’nde sosyal medya eylemi: GÖP, 2013’ten beri Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü için kutlanan 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı’nda “Diren Gazetecilik” adında bir sosyal medya kampanyası gerçekleştirdi (23 Temmuz).
24 Temmuz’da #direngazetecilik, #basınözgürolsaydıve #basınbayramı etiketleri sosyal medyada paylaşıldı; Türkiye’deki basın ve ifade özgürlüğü sorununa dikkat çekildi. Paylaşılan mesajlar, direngazetecilik.org adresinden takip edilebildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan üst üste medya tepkisi: “İçeride ve dışarıda bazı siyasetçiler ve medya kuruluşları bilerek ya da durumun nezaketini bilmeden sorumsuz tavırlar sergiledi. Personelimizin can güvenliğini düşünüp sükutu düşünürken rant sağlama gayreti içinde olanlar da oldu. Onlar attıkları manşetlerin canına mal olabileceğini düşünmezken biz sabırla davrandık” (Serbest bırakılan Musul Konsolosluğu rehinelerini Çankaya Köşkü’nde karşılarken) (21 Eylül).
“Hadisenin vuku bulmasından itibaren ne yazık ki ülkemiz içinde ve dışında hadiseyi istismar etmek, bu hassas süreci sabote etmek için çeşitli girişimler olmuş; özellikle bazı çevreler ve bazı medya kuruluşları tarafından son derece sorumsuz tavır sergilenmiştir. Buna rağmen, süreç boyunca sorumlu, soğukkanlı ve sağduyulu yayıncılık yaparak alıkonulan vatandaşlarımızın can güvenliğine hassasiyet gösteren tüm medya kuruluş ve çalışanlarına da teşekkür ediyorum” (Rehineler konusunda) (20 Eylül).
Cumhurbaşkanı Erdoğan NYT’a taktı: “ABD medyasında, Avrupa medyasında üç yalan haber çıktı diye bu ülkenin itibarı zedelenmez. Onların ne yapmaya çalıştıklarını çok iyi biliyoruz… Böyle bir anlayış, böyle bir mantık, böyle bir dezenformasyona karşı biz Türkiye’de ülkemizin bütün STK’ları, etkin kuruluşları hep birlikte tavır almamız gerekmez mi?” (TÜSİAD Toplantısında, New Yok Times’ın “Türkiye IŞİD’e destek veriyor” haberiyle ilgili konuşurken) (18 Eylül).
Akdoğan’dan geçmiş olsun telefonu: Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Diyarbakır’da Kürtçe eğitim vermek için açılan bir okul önündeki gerginliği izlerken saldırıya uğrayan Anadolu Ajansı (AA) foto muhabiri Hüseyin Bağış ve muhabir Aziz Aslan’ı telefonla arayarak geçmiş olsun diledi. Akdoğan, twitter üzerinden de saldırıyı kınadı (18 Eylül).
Erdoğan NYT’ı hedef aldı: “Dün uluslararası bir gazete, benim ve Sayın Başbakan’ın Hacı Bayram Camii’nde namazdan çıkarken çekilmiş fotoğrafımızı kullanıyor, altına da bir terör örgütünün o caminin bulunduğu bölgeden, terörist devşirdiğini yazıyor. Çok açık söylüyorum; bu en hafif tabiriyle, edepsizliktir, alçaklıktır, adiliktir. Türkiye’yi teröre destek veren, göz yuman bir ülke gibi göstermek densizliktir” (New Yok Times’ın “Türkiye IŞİD’e destek veriyor” haberiyle ilgili konuşurken) (17 Eylül).
Akdoğan basınla buluştu: Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Başbakanlıkta medya mensuplarıyla buluştu; Basın İş Kanunu’nun yeni bir düzenleme yapılacağını, öncesine Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün sektörün ihtiyaçlarını belirlemek için İstanbul, Ankara ve Erzurum’da üç çalıştay düzenleyeceğini açıkladı (12 Eylül).
Akdoğan, İnternet yayıncılığını Basın Kanunu kapsamına alan düzenlemenin de Meclis 1 Ekim’de açıldıktan sonra yasalaşacağını söyledi; ”Ama gazetecilik ruhu değişmez. Fikir emekçisi olan gazeteci kardeşlerim, toplumun doğru bilgilendirilmesine hizmet ederken belki bizden daha fazla kamu görevi ifa ediyorlar. Medya da siyaset kurumu kadar demokrasinin bir bileşenidir ve vazgeçilmez unsurudur. Ne siyasetçi fikir hürriyeti olmadan yaşayabilir ne de medya mensubu düşünce özgürlüğü olmadan ayakta kalabilir” diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu için “susulması gereken zaman”: “ABD’li rehinelerin arkadaşları ve ABD kamuoyu bunu gündeme dahi getirmedi, hükümeti bu konuda açıklama yapmak zorunda bırakılmadı. Bunu kendilerine de söyledim basın özgürlüğü veya eleştiri haktır ama bunun da özel hususları vardır. Amerikalı rehineler neredeyse 2 yıldır oradalar. Onlar gazeteci. Onların gazeteci arkadaşları onların orada olduğunu yazmadı. Bunu gündeme getirmediler. Bunun için sert tartışmalar yaşanmadı. Yönetimi açıklama yapmaya zorlamadılar. 2 vefata rağmen zorlamıyorlar. Herkesin konuşması gereken zamanlar vardır. Herkesin bir insan canı için susması gereken zamanlar vardır. 3 aydır bizi her gün açıklama yapmaya zorluyorlar…” (24 TV’de IŞİD’in elindeki 49 rehineyle ilgili muhalefetin tavrı üzerine) (12 Eylül).
Davutoğlu da sosyal medya sevmiyor: “İnternetten bilgi sahibi olunmaz. Bilgi sahibi olunsa bile ahlak sahibi olunmaz… Kardeşler bile artık kavga edip tekrar barışmanın tadını paylaşamıyor” (3 Eylül).
Başbakan Erdoğan’dan basın özgürlüğü dersi: “Sadece son bir yıl içinde Gezi olaylarıyla 17-25 Aralık darbe girişimiyle partimiz hükümetimiz hedef alındı. Ulusal ve uluslararası medyadan çeşitli sermaye çevrelerinden istihbarat örgütlerinden nice saldırılar yapıldı…. Son birkaç yıldır Türkiye belli çevrelerde basın özgürlüğü kısıtlanan ülke olarak gösteriliyor. Ben buradan çok açık net soru soruyorum. Bazı medya grupları bana arkadaşlarıma her türlü hakareti yapabiliyor mu? Yapıyor. Hatta yargı o kadar burada bazı yargı mensupları taraf davranıyor ki, söyledikleri ney? Bu eleştiriye girer ama siz siyasetçisiniz bu hakaret değil ağır eleştiri. Dolayısıyla olumsuz karar veriyorlar. Bizi basın özgürlüğünü kısıtlamakla itham edenler Gazze’de neden ortada görünmediler? Bir de buna bakalım. 12 gazeteci Gazze’de öldürüldü. Bazıları yaralandı. Ofisleri bombalandı. İsrail yanlısı yayın yapmadığı için kovuldu. İçerde veya dışarıda bizi itham edenlerin seslerini duydunuz mu?” (Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı) (14 Ağustos).
Doğan Grubu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedefinde: “Bu Doğan Grubu’nun nereye hizmet ettiğini öğrenin, tabi ki Doğan Grubu Tayyip Erdoğan ile iyi geçinemez, Tayyip Erdoğan da bunları açık açık ifşa eder, etmeye de devam edeceğiz. Çünkü milletim bunları iyi tanısın. Ona göre bunlara tavrını koysun. İstiyorlar ki cumhurbaşkanı eski Türkiye’yi muhafaza etsin, ey Doğan Grubu şunu bilesin, Erdoğan sizin idare edeceğiniz bir siyasetçi değildir. Bu başlığı atana bilesiniz ki hiçbir zaman bizden saygı olmaz.” (Muğla’da Doğan Grubu’nu özellikle Radikal gazetesini İsrail Gazze olayları konusundaki haberleri nedeniyle) (8 Ağustos).
Cumhurbaşkanı adayı Başbakan Erdoğan’dan Koru’ya tepki: “Bu konuda açıklamalara girmek istemiyorum. Bunlar, AK Parti’nin bugüne kadar yapmış olduğu, ortaya koymuş olduğu icraatlar, köşe yazarlarının verdiği nasihatlerle olmamıştır. Bazı köşe yazarları kendilerine göre bazı ifadelerle bize akıl vermeye çalışıyor, o aklı siz kendinize saklayın…” (Çankaya’ya çıkması halinde başbakana müdahale etmemesini isteyen gazeteci Fehmi Koru’yu kastederek) (28 Temmuz).
Bülent Arınç kime gazeteci diyecek? “Zaman zaman Türkiye ile ilgili raporlarda “Türkiye’de basın özgürlüğü yok” denilerek Türkiye’nin özgürlük olmayan bir ülke olarak tanıtıldığını belirten Arınç, “Bir bakan olarak değil ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bundan utanç duymamız lazım… Gazetecinin hangi suçu işlediği için cezaevinde olduğuna baktığınızda, banka soyma teşebbüsünden veya öldürmek fiilinden dolayı cezaevinde olduğunu görüyorsunuz; bölücü veya başka terör örgütüyle doğrudan eylem birliği içinde patlayıcı sakladığını veya bir başka yere naklettiğini görüyorsunuz. ‘Gazetecilik’ sıfatı bu kadarı ucuz mu? Biz kime ‘gazeteci’ diyeceğiz?” (TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen İnternet haberciliğiyle ilgili tasarı görüşülürken konuştu) (9 Temmuz).
Üç aylık dönemde en az 35 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarıldı veya işten çıkma zorunda kaldı. Enver Aysever’in CNN Türk’teki programı önce haftada bire düşürüldü, yayına başlamadan tümden kaldırıldı.
Geçen yılın aynı döneminde 18 gazeteci, medya çalışanı istifa etmiş, 25 gazeteci, medya çalışanı işten çıkarılmıştı.
Aysever’in programı kaldırıldı: Enver Aysever’in CNN Türk’te yeni yayın döneminde bir güne düşeceği açıklanan “Aykırı Sorular” programı tamamen kaldırıldı. Aysever, twitter hesabından yaptığı duyuruda ” Az önce bir gelişme oldu @aykirisorular tamamen yayından kaldırıldı. Benden duyun istedim” diye yazdı (23 Eylül).
Trans muhabir işten çıkarıldı: İMC TV’nin trans muhabir Michelle Demishevich’i işten çıkarıldı. Gazeteci, “Mobbing, girdiğim günden beri sigortamın yapılmaması, fazla mesai, cüzi maaş… Yedi aydır habere gönderilmiyordum” derken kanal, gazetecinin iş ahlakına uymadığı ve haber kaynaklarıyla sorun yaşadığını savundu (16 Eylül).
Habertürk Arapkirli’yi işten çıkardı: Habertürk TV yönetimi, “Öğle Ajansı” programının sunucusu Zafer Arapkirli’nin işine son verdi. Arapkirli, Facebook hesabından olayı doğruladı (13 Eylül).
Semerci köşesini bıraktı: Habertürk gazetesi yazarı Yavuz Semerci, köşesini bıraktı; son yazısında, “12 yıllık yazarlık hayatımın, son 5 yılı bu gazetede geçti. Lafa böyle başlayınca anlamışsınızdır… Köşeyi bırakıyorum. Yazarlık hayatımı askıya alıyorum. Lafı hükümete, sansüre, baskıya bağlamayacağım. Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, yazarın görüşü (elbette eleştirisi) yazarı bağlamaktan çok, gazete sahipliğinin iradesi olarak yansıyor ve yansıtılıyor. Bu kendi adıma taşımak zorunda kaldığım gereksiz ve beni otokontrole zorlayan bir yük” diye yazdı (10 Eylül).
Altı ayda 981 işten çıkarma: TGS, 2014 yılının ilk yarısında 981 basın emekçisinin işten çıkarıldığını, 56’sının ise çeşitli nedenlerle işinden istifa etmeyi tercih ettiğini bildirdi. TGS Raporu’nda, siyasi iktidarın medyayı çoğulculuk yerine tek tipleştirmeye çalıştığı belirtildi (31 Ağustos).
DİSK Basın-İş’ten Murat İnceoğlu, “TUİK rakamlarındaki işsizlik artış oranı basın sektöründekiyle paralellik göstermiyor. İnsanlar bir şekilde yeni işlere giriyorlar ama hangi şartlarda? Daha az ücrete, daha esnek çalışma koşullarında çalışıyorlar. Maaş alamadan çalışanlarsa Çalışma Bakanlığı’na göre iş sahibi” dedi.
Akşam’da 11 işsiz: Akşam gazetesi Ankara Bürosu’nda çalışan 11 kişinin işine son verildi. İşten çıkartılanlar, “Haziran’da çıkartmalar yapıldığında, ‘bundan sonra kimse çıkartılmayacak, Ocak ayında da maaşlara zam yapılacak, herkes rahat rahat çalışsın’ denilmişti” diyerek şaşkınlıklarını dile getirdiler (30 Ağustos).
Yurt, Taştemur ile yolları ayırdı: Yurt gazetesi, gazetenin kuruluşundan beri gönüllü temelde çalışan Londra temsilcisi İrfan Taştemur’un işine son verdi (27 Ağustos).
Bülent Ceyhan işsiz: Ciner Holding bünyesinde çıkan Habertürk gazetesi “yeniden yapılandırma”yı gerekçe göstererek adliye muhabiri Bülent Ceyhan’ın işine son verdi. Gazeteci 17 yıldır örgütlü suçlarla ilgili haberler yapıyordu (19 Ağustos).
Yağmur’un işine son: 17 Aralık 2013 yolsuzluk haberleriyle tanınan radikal.com.tr sitesinin muhabiri Fatih Yağmur’un işine son verildi (16 Ağustos).
Beş yazarın işine son: Yurt gazetesi, A. Meriç Şenyüz, Ahmet Kemal, Ayşenur Yazıcı, Necdet Saraç ve Şükrü Yavuz’un yazılarına son verdi (15 Ağustos).
Yazısı çıkmadı, Özdil ayrıldı: “Başbakan Kim Olsun” yazısı yayımlanmayan Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil görevini bıraktı. Yazıda, “Devlet dediğin babadan oğula’dır” denilerek Başbakanlık için Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan öneriliyordu. Gazete, “yazıda, Doğan Yayın İlkeleri’ne aykırı bazı ifadeler yer alıyordu. Ancak Özdil, değişiklik yapmak yerine yazısının yayınlanmamasını tercih etti” açıklaması yaptı (15 Ağustos).
Şanlı da işsiz kaldı: Milliyet gazetesinin finans ve enerji portalı uzmanpara.com sitesini yöneten Ufuk Şanlı işten çıkarıldı. Şanlı twitter üzerinden olayı, “Milliyet gazetesiyle yollarımızı ayırdık. Sebebini az çok tahmin ediyorsunuzdur. Yaşasın İleri Demokratik Yeni Türkiye!!!” sözleriyle duyurdu (15 Ağustos).
Muhsin Gül işten çıkarıldı: Ciner Grubu bünyesinde yayın yapan Habertürk TV’nin editörleri Serdar Akdoğar, Muhsin Gül ve İclal Turan kanaldan ayrıldı. Kanal, Akdoğar için “henüz deneme sürecindeydi”, Gül için “iş akdini feshettik”, Turan ise de “kendi isteğiyle ayrıldı” açıklaması yaptı (15 Ağustos).
CNN Türk editörü işten çıkardı: CNN Türk sosyal medya editörü Mustafa Kemal Büyükkaya’nın işine, şarkıcı Atilla Taş’ın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’yla ilgili küfürlü içerek bir tweetini haberleştirdikten sonra, haberin Star gazetesine yansımasından sonra son verildi. Büyükkaya, “Yönetim hiçbir açıklama yapmadı ve savunma istemedi. Sadece iş akdimin feshedildiğini ve gerekli evrakları imzalamamı söylediler (14 Ağustos).
Cevizoğlu’nun işine son: Hulki Cevizoğlu, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla Yurt gazetesi ve Sokak TV’deki işine son verildiğini savundu. Yurt Gazetesi yayın yönetmeni Derya Sazak, iddianın doğru olmadığını, Cevizoğlu’nun “kanal ve televizyonda yapılan yeni düzenlemeler” çerçevesinde işten çıkarıldığını açıkladı (14 Ağustos).
Altı haberci işten çıkarıldı: SkyTürk 360 televizyonun spor servisinden altı kişi işten çıkarıldı, çıkarılanların yerine Telegol ekibi getirildi (14 Ağustos).
CNBC-e’de iki işsiz: Doğuş Grubu, CNBC-e televizyonunun Ankara bürosunu kapattı. Kanalın Ankara ekonomi müdürü Zerin Elçi ve Kurumsal İletişim temsilcisi Ergun Aksoy işsiz kaldı (13 Ağustos).
Berberoğlu istifa etti: Hürriyet gazetesinin beş yıllık yayın yönetmeni Enis Berberoğlu görevinden istifa etti. Doğan Yayın Grubu, ayrılığın siyasi bir yönünün bulunmadığını iddia etti. Ancak, Berberoğlu’nun eski yayın yönetmeni ve köşe yazarı Ertuğrul Özkök’ü görevden almaya yanaşmamak ve Cumhurbaşkanlık adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nu daha çok öne çıkarmaktan sorumlu tutulduğu için istifa ettiği ileri sürüldü. İstifa Başbakan Erdoğan’ın Muğla’da Doğan Grubu’nu sert şekilde eleştirmesinin ardından geldi (9 Ağustos).
Karikatüristten istifa: Yurt gazetesi karikatüristi Derdar Günbilen, “yeni yazı işleri müdürüyle aralarında çizimleri konusunda bir yorum ve espri farkı oluştuğu” gerekçesiyle gazeteden istifa etti (31 Temmuz).
Rıdvan Akar’ın işine son: CNN Türk, tasarruf gerekçesiyle gazeteci Rıdvan Akar’ın işine son verdi. Gazeteci, Birgün gazetesine verdiği röportajda, son dönemi “Gazeteciliğin yerle yeksan olduğu dönem” olarak nitelendirdi (4 Temmuz).
Batu’nun işine son: Milliyet gazetesi, yazarı Pelin Batu’nun işine son verdi. Haberi, gazeteci Can Dündar Twitter hesabından “Milliyet bugün de Pelin Batu’yu kovdu. Atmalara doyamadılar” mesajıyla duyurdu (2 Temmuz) (SON).