MEDYA GÖZLEM VERİTABANI
ENGLISH
BİA MEDYA GÖZLEM / TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2017
Düzenlemeler, Tepkiler, Hak Aramalar
2017 3. Çeyrek Medya Gözlem Raporu - Düzenlemeler, Tepkiler, Hak Aramalar
Erol Önderoğlu - Bia Haber Merkezi 20/10/2017

20 Temmuz 2016’da yürürlüğe giren ve Başbakanlık tezkeresiyle üçüncü kez uzatılan OHAL, birinci yılını tamamladı. OHAL altında çıkarılan KHK, hayatın her alanına müdahale ettiği gibi, sonunda, özel televizyonlarda yayınlanan arkadaş bulma programlarına da el attı.

23 Ocak 2017 tarihli KHK ile kurulan yedi üyeli OHAL Komisyonu, OHAL altında kapatılan medya organlarından hiçbirinin başvurusunu 1 Ekim itibariyle görüşmedi. AYM, acele hallerde sözlü emirle “Kişinin üstü ve eşyasıyla aracının dışarıdan bakıldığında görünmeyen bölümlerinin aranması”nı öngören İç Güvenlik Tasarısı’ndaki hükmü iptal etti. “MİT mensuplarının kimliklerini açıklayanlara” bundan böyle yedi yıla kadar hapis cezası verilebilecek. TMK kapsamında tutukluluk süresi yedi yılı bulabilecek.

Tutukluluk süresi yedi yıla çıktı: Resmi Gazetede yayımlanan 694 Sayılı KHK’ya göre, MİT mensuplarının sadece kimliklerini değil, makam, görev ve faaliyetlerini ifşa edenler yedi yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak. Aynı KHK, “devlet güvenliği, Anayasal düzen, milli savunma, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda iki yıl olan tutukluluk süresi beş yıl daha uzatılabilecek (25 Ağustos).

Arama yetkisi iptal: AYM, İç Güvenlik Tasarısı’nın “Kişinin üstü ve eşyasıyla aracının dışarıdan bakıldığında görünmeyen bölümlerinin aranması, İçişleri Bakanlığı’nca belirlenecek esaslara göre mülki amirin görevlendireceği kolluk amirinin yazılı, acele hallerde sonradan yazıyla teyit edilmek üzere sözlü emriyle yapılabilir” şeklindeki bölümünün Anayasaya aykırı olarak değerlendirdi. Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 4/A maddesinin 6. Fıkrası 3. Cümlesinde değişiklik öngören bu hüküm iptal edildi (3 Ağustos).

OHAL üç ay daha uzadı: TBMM Genel Kurulu, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra Başbakanlık Tezkeresiyle ilan edilen Olağanüstü Hal’i (OHAL) üç ay daha uzattı (17 Temmuz).

Raporlar

OHAL’in birinci yılı dolayısıyla rapor yayınlayan RSF, “Bir yıl önce Türk halkı kanlı darbe girişimini önlemeyi başardı. Ancak hükümet halkın bu demokratik tutumuna karşılık olarak, darbecilerle mücadele bahanesiyle muhaliflere yönelik eşi benzeri görülmemiş bir baskı kurdu” dedi. Türkiye, RSF’nin Basın Özgürlüğü Sıralaması’ndan 180 ülke içerisinde 155. Sırada yer alıyor. ÇGD de, bu dönemde gazetecilere yönelik 318 gözaltı, 103 tutuklama belirledi; 1404 medya çalışanının işsiz bırakıldığını ve 147 medya kurumunun da kapatıldığını tespit etti.

ÇGD’den OHAL raporu: ÇGD Ankara Şubesi, bir yıllık OHAL dönemini kapsayan raporunda, 318 gazetecinin gözaltına alındığını, 103’ünün tutuklandığını. 1404’ünün işinden olduğunu, 147 medya kurumunun da kapatıldığını bildirdi (21 Temmuz).

RSF’den OHAL raporu: RSF, darbe girişimi sonrasında yürürlüğe konan OHAL’ın birinci yılı dolayısıyla yayımladığı ve “Türkiye’de gazetecilik can çekişiyor” denilen raporunda, AİHM’i tutuklu gazeteciler için acilen devreye girmeye çağırdı. Raporda “Bir yıl önce Türk halkı kanlı darbe girişimini önlemeyi başardı. Ancak hükümet halkın bu demokratik tutumuna karşılık olarak, darbecilerle mücadele bahanesiyle muhaliflere yönelik eşi benzeri görülmemiş bir baskı kurdu” denildi (15 Temmuz).

Tepkiler

BM İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks Türkiye’de gazetecilerin tutuklu bırakılmasına sadece açıklamalarıyla değil AİHM düzeyinde müdahillikleriyle tepki gösterdi. AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Harlem Desir, tutuklu gazetecilerin bir an önce tahliye edilmelerini talep etti. BM İnsan Hakları Komiseri Zeyd Raad Al Huseyin, Türkiye’deki OHAL’in bu dönemin sonunda tekrar uzatılmamasını istedi.

Article 19, RSF ve IPI gibi gazetecilik ve ifade özgürlüğü örgütleri, Ahmet ve Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne, Ahmet Turan Alkan, Akın Atalay, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık’ın da yargılandığı davaları izledikten sonra, “Yargılamalar,  eleştirel sesleri boğmayı amaçlıyor” şeklinde açıklama yayınladı.

TGC, TGS, ÇGD, Basın Konseyi ve DİSK Basın-İş gibi çok sayıda hak örgüt, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gazetecileri “teröristlik, hırsızlık” ile suçlayan sözlerini, gazetecilerin görevleri kapsamında gözaltına alınmaları veya tutuklanmaların kınadı. 

Meslek örgütleri, Fransız gazeteci Loup Bureau ve Kadri Gürsel gibi durumlarda tahliyeleri selamladı. Deniz Yücel ve Meşale Tolu’nun tahliye edilmemesi ise, Almanya ile Türkiye arasında diplomatik gerginliğin sürmesine neden oldu. İsveç PEN ve RSF, İnterpol Kırmızı Bülteni gazetecileri (Can Dündar) baskı altında tutmak için kötüye kullandığını savunarak Türkiye’ye tepki gösterdi. Dışarıdaki Gazeteciler İnisiyatifi, Cumhuriyet davası özelinde, Türkiye’de ve uluslararası planda tutuklu gazetecilerin görünürlüğünü artıran sosyal medya kampanyaları düzenledi. İngiltere’de ana muhalefet partisi olan İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn, Türkiye’de gazetecilerle dayanışmak için “Hakikate Özgürlük” tişörtü ile fotoğraf çektirdi.

OHAL kararnamesi ile kapatılan TV10 emekçileri, medya organları OHAL kararnamesiyle kapatıldığından beri her hafta İstanbul Galatasaray Meydanı’ndaki eylemlerini aralıksız sürdürdü. 

TV10 protestosu: OHAL kararnamesi ile kapatılan TV10 emekçilerinin eylemi 52. haftasında İstanbul Galatasaray Meydanı’nda, HDP MYK Üyesi Çiğdem Küçükkeleş ve TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin’in de katılımıyla devam etti. “Alevilerin sesi TV10 susturulamaz” pankartının yanında konuşan Büyükşahin, tam bir yıl önce kanallarının baskınla kapatıldığını ve mallarının gasp edildiğini hatırlattı (30 Eylül).

Kırmızı Bülten’e kınama: RSF, Diyarbakır’daki bir konuşması nedeniyle gazeteci Can Dündar için “PKK propagandası”ndan soruşturma açılması ve yakalanması için İnterpol Kırmızı Bülteni çıkarılması için girişimde bulunulmasını kınadı (29 Eylül).

AGİT özgürlük istedi: AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Harlem Désir, Kadri Gürsel’in serbest bırakılmasını memnuniyetle karşıladığını açıkladı; “Kendisine yönelik suçlamaların acil olarak düşürülmesi gerekiyor. Türk yetkililere, tüm cezaevindeki Cumhuriyet gazetecilerini serbest bırakmalarını ve bu suçlamaları daha fazla gecikilmeksizin düşürülmesi çağrısı yapıyorum” dedi (27 Eylül).

Konsey kınadı: Basın Konseyi, ilköğretim okullarında okutulması için basılan 7. sınıf Sosyal Bilgiler Kılavuz kitabında yer alan basın özgürlüğü bölümü nedeniyle kitabın toplatılması kararını kınadı (22 Eylül).

Kaye uyardı: Türkiye’de tutuklu gazetecilerin davalarına AİHM’de müdahil olan BM İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye, DW Türkçe’nin sorularını yanıtlarken “O vakte kadar Türkiye’nin doğal ortakları olan demokratik toplumlardan dışlanabileceğini düşünüyorum. Bu da hem Türkiye hem Avrupa hem de insan haklarına önem verenler için derin bir trajedi olur” dedi (21 Eylül).

Erdoğan’a tepki: TGC Başkanı Turgay Olcayto ve RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bloomberg Küresel İş Forumu’ndaki konuşmasında gazetecileri “terörist” ve “hırsızlık” ile suçlamasını eleştirdi. Olcayto, sözleri “talihsiz, üzüntü verici ve kabul edilemez” olduğunu bildirdi. Önderoğlu da, “Cumhurbaşkanını bu söylemi terk etmeye, muazzam haksızlığa son vermeye davet ediyoruz” dedi (21 Eylül).

RSF, Article 19 ve AGİT çağrısı: Ahmet ve Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak ile “Zaman” gazetesinden Şahin Alpay, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne ve Ahmet Turan Alkan’ın yargılandığı iki davayı izleyen RSF ve Article 19 örgütleri, “Her iki yargılamada, muhalifleri susturmayı ve özellikle de hükümet eleştirisini boğmayı amaçlıyor. Gazeteciler tahliye edilmelidir” şeklinde ortak açıklama yaptı. AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Harlem Desir de, gazetecilerin tutuksuz yargılanmasını talep etti (19 Eylül).

Tutuklamaya kınama: TGS, Özgür Gazeteciler İnisiyatifi, Doğa fotoğrafçılığıyla da tanınan Evrensel gazetesi Tunceli muhabiri Kemal Özer’in “örgüt üyeliği”nden tutuklanmasını kınadı. Sosyal medya üzerinde tutuklama kınandı ve #KemalÖzerinÖrgütü etiketiyle Özer’in çektiği doğa fotoğrafları kamuoyuyla paylaşıldı (15 Eylül).

Şiddete kınama: ÇGD, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın davasını izleyen gazetecilere polisin saldırmasına tepki gösterdi; “Görev yapan gazeteciler, polisin müdahalesini fotoğraflamaya, olayı izlemeye çalışırken objektiflerine ve yüzlerine sıkılan gazla durdurulmak istenmişlerdir” dedi (15 Eylül).

RSF için teselli: RSF, “örgüt üyeliği”nden Türkiye’de tutuklanan Fransız gazeteci Loup Bureau’nun tahliye edilmesini “büyük teselli” ile karşıladı; tutuklu diğer gazeteciler için mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceğini açıkladı (15 Eylül).

AGİT ve BM de devrede: AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Harlem Desir ve BM Düşünce Özgürlüğü Özel Temsilcisi David Kaye ortak bildiride, Türk hükümetinin uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiğine dikkat çekerek, tutuklu tüm gazetecilerin özgür bırakılmasını talep etti (12 Eylül).

OHAL bitmeli: BM İnsan Hakları Komiseri Zeyd Raad Al Huseyin, Türkiye’deki OHAL’in bu dönemin sonunda tekrar uzatılmamasını istedi (11 Eylül).

TV10 satılık değil: OHAL kapsamında çıkarılan 668 sayılı KHK ile kapatılan TV10 çalışanlarının başlattıkları eylem 49. haftasında devam etti. 17 Eylül mitingi tertip komitesi, PSAKD Ataşehir Şubesi Cemevi Başkanı Hasan Gülüm, PSAKD Genel Merkez yöneticisi Gülizar Taşbilek, ABF İnanç kurulu Bileşenleri, HDP İnanç Kurulu Üyesi Murat Mıhçı, HDP MYK Üyesi Ali Kenanoğlu, HDP MYK Üyesi Çilem Küçükkeleş, eğitimci–yazar Kemal Bülbül, DAD, Cumartesi Anneleri’nin de katıldığı eylemde TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin, “OHAL inceleme komisyonuna  satışın durdurulması için başvuru yapacağız” dedi (9 Eylül).

Gözaltı tepkisi: RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu ve Özgür Gazeteciler İnisiyatifi Sözcüsü Hakkı Botan, Dersim Ekoloji Meclisinden Özen Meral Uç, SES Dersim Şube Eş Başkanı Nurşat Yeşil, Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Karadeniz İsyandadır Platformu ve Aydın Çevre Platformu, çevre haberciliği ile tanınan Evrensel gazetesi Tunceli muhabiri Kemal Özer’in gözaltına alınmasına tepki gösterdi (7 Eylül).

Muiznieks AİHM’de müdahil: Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks, Türkiye’de tutuklu gazetecilerin AİHM’deki dosyalarına müdahil oldu (2 Eylül).

Fransa Bureau’yu istedi: Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla arayarak Türkiye’de tutuklu bulunan Fransalı gazeteci Loup Bureau’nun acilen serbest bırakılıp Fransa’ya gönderilmesini talep etti (28 Ağustos).

PEN İnterpol tepkisi: İsveç PEN Başkanı Elisabeth Asbrink, Türkiye’de hükümetin yurt dışında yaşayan muhalifleri susturmak için Interpol’e ait Kırmızı Bülteni baskı aracı olarak kullandığını savunarak, bunu engellemek için girişimde bulunacaklarını bildirdi (24 Ağustos).

Medya linçi kınandı: RSF, Türkiye’de basın özgürlüğü için faaliyet yürüten hak savunucularına yönelik hükümete yakın medya organlarınca düzenlenen linç girişimini kınadı; “Korkuyu hissedilir hale getirmeyi ve muhalif medyayı susturma sürecini tamamlamayı amaçlayan hükümet güdümlü bu kampanyayı kınıyoruz. Bu çılgın ve anlamsız suçlamalar, hedef alınan gazetecilerin yaşamlarını ciddi şekilde tehlike altına sokmasaydı pekala gülünç de gelebilirdi” dedi (23 Ağustos).

İnterpol tepkisi: Granada’da 18 Ağustos’ta Türkiye’nin talebiyle Interpol’de çıkarılan yakalama kararıyla gözaltına alınan yazar ve hak savunucusu Doğan Akhanlı ile iade prosedürü, Türkiye’nin İnterpolü kullanma biçimini tartışma konusu etti. Birçok hak örgütü, Türkiye’nin bu mekanizmayı suiistimal ettiğini savunarak kınadı (23 Ağustos).

Tolu için çağrı: RSF Almanya Başkanı Christian Mihr, “MLKP üyeliği”nden tutuklanan ve Ekim’de yargılanacak olan ETHA Ajansı çevirmeni Meşale Tolu’nun “suçluluğuna kanıt gösterilemediği” gerekçesiyle serbest bırakılmasını talep etti (22 Ağustos).

Fransa’dan özgürlük çağrısı: Fransa’da gazeteci örgütleri, “Unutmuyoruz!” diyerek Türkiye’de tutuklu tüm meslektaşları ve 26 Temmuz’da Şırnak’ta “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklanan Fransız Gazeteci Loup Bureau için özgürlük istedi (21 Ağustos).

Deniz Yücel rehin: Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Buzzfeed News Deutschland’a verdiği demeçte, “Deniz Yücel hala tutuklu çünkü bana göre Türkiye onu rehin aldı” diyen Gabriel, Almanya hükümetinin elinde Türkiye’yi, gazeteci Yücel’in serbest bırakılmasına zorlamak için sadece diplomatik ve ekonomik araçlar olduğunu belirterek “sonuçta hükümet Türkiye’yi işgal edecek değil” dedi (18 Ağustos).

Almanya yaptırım istedi: Almanya, gazeteci ve hak savunucusu dahil 10’dan fazla vatandaşının Türkiye’de tutuklanması ve Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti ve basın özgürlüğünde gerileme yaşanması nedeniyle Avrupa Birliği’nden mali yardımlarda kesintiye gitmesini talep etti. AB Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in “Türkiye ile Gümrük Birliği’ni genişletme çalışmalarını şu an için takip etmeyi düşünmüyoruz” sözlerini “Talihsiz bir açıklama” sözleriyle değerlendirdi (18 Ağustos).

IPI’dan çağrı: Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Türkiye’de 171 medya temsilcisinin hapishanelerde olduğunu bildirerek, hükümetten basın özgürlüğüne saygı gösterilmesini istedi (18 Ağustos).

İHD kınadı: İHD, Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma gösterdiği için gazeteci ve hak savunucusu Murat Çelikkan’a 18 ay hapis cezası verilmesini kınadı; Çelikkan’ın serbest bırakılmasını talep etti (17 Ağustos).

BM’den eleştiri: BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye, Türkiye’nin düşünce ve ifade özgürlüğünde dünyada çok kötü örnek olduğunu ve demokratik temellerden uzaklaştığını söyledi (1 Ağustos).

Almanya AB’yi uyardı: Almanya Hükümeti Avrupa Birliği’ne, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinin korunmasını sağlamak için Türkiye’ye yönelik ekonomik baskıyı artırmasını talep ettiği bir belge iletti. Belgede, Türkiye ile Gümrük Birliği modernizasyonuna karşı çıkılırken,  üyelik müzakereleri çerçevesinde yapılan mali yardımın daha güçlü bir biçimde demokrasi ve hukuk devleti ile ilgili normların devamını sağlamak için yapılması gerektiğini bildirdi; “Yaptığımız yardımlar doğrudan sivil toplumun yararına olmalı” ifadesine yer verildi (31 Temmuz).

Hrant için Dalkıran için! Hrant’ın Arkadaşları girişimi, gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili davanın16. celsesinin ilk duruşması öncesine, Çağlayan Adliyesi önünde bir araya geldi. Girişim adına söz alan Bülent Aydın, “Dava 10 yıldır sürüyor. İlk defa bu duruşmada Dink cinayetinden yargılananların davaları birleştirildi” dedi; girişimden Özlem Daldıran dahil sekiz hak savunucusunun tutuklanmasını kınadı. Açıklamada, “Hak savunucularının gözaltına alınıp tutuklanmalarıyla Türkiye’nin adaletsizlik çıtası bir adım daha yükseldi” denildi (31 Temmuz).

Tahliyeler tepkileri dindirmedi: Cumhuriyet gazetesine yönelik davada Murat Sabuncu, Ahmet Şık, Kadri Gürsel ve Akın Atalay’ın tutuklu bırakılması sert tepkilere neden oldu: RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, “Bir mahkemenin yargılamasının odağına yayın politikalarını oturtması temel hukuk normlarına aykırıdır”; TGC, “Dört meslektaşımızın hala tutuklu olması basın özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü açısından kabul edilemez bir durum”; UAÖ Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen de, “Şu ana kadar yapılan duruşmada, iddianamede herhangi bir inandırıcı delil olmadığı çok açık bir şekilde görüldü; bu davada gazetecilik yargılanıyor” dedi (29 Temmuz).

ABD endişeli: ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, “ABD, hükümeti eleştirenlere yönelik yaygın tutuklama ve yargılama öncesi hapsetmeler konusunda hâlâ ciddi şekilde endişeli. Hükümetin OHAL’i altında keyfi şekilde tutulduklarına inandığımız gazetecileri ve diğerlerini serbest bırakma konusunda Türk hükümetini teşvik etmeye devam ediyoruz” dedi (28 Temmuz).

Cumhuriyet Koordinasyonu kınadı: Tutuklu Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının yargılandığı davayla ilgili Cumhuriyet Koordinasyonu adına bir açıklama yapan gazeteci Hasan Cemal, “Yıllarca Gülen cemaatine ilişkin eleştirel görüşleri okuduğumuz Cumhuriyet gazetesi bugün FETÖ’yle ilişkilendiriliyor. İmamın Ordusu kitabını yazarken tutuklanan Ahmet Şık’ın çalıştığı Cumhuriyet gazetesinden bahsediyoruz” dedi (26 Temmuz).

AGİT’ten çağrı: AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Harlem Desir, Cumhuriyet gazetesi davasını yakından takip ettiklerini belirterek AK Parti Hükümetine, “Mesleki faaliyetlerinden hapishanede tutulan tüm gazetecileri serbest bırakması ve ülkede basın özgürlüğünü kurmak için çok ihtiyaç duyulan politik reformlara başlaması” çağrısında bulundu (25 Temmuz).

RSF İsveç kınadı: RSF İsveç Seksiyonu Başkanı Jonathan Lundqvist, Cumhuriyet gazetesi yazarlarının temelsiz suçlamalarla cezaevlerinde tutulmalarını kınadı; “Türkiye’deki gazetecilerin direnişi ilham veriyor” dedi (24 Temmuz).

Corbyn’den tutuklu habercilere destek: İngiltere’de ana muhalefet partisi olan İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn, Türkiye’deki tutuklu gazetecilerle dayanışmak için “Hakikate Özgürlük” tişörtü ile fotoğraf çektirdi. Fotoğrafı “Dışardaki Gazeteciler” sosyal medyada paylaşınca Twitter üzerinden #JeremyCorbyn etiketi kısa sürede Türkiye TT’sinde birinci sıraya yükseldi (23 Temmuz).

“Dışarıdaki Gazeteciler” çağırdı: “Dışarıdaki Gazeteciler” inisiyatifi, Cumhuriyet gazetesinin yazar, çizer, muhabir, avukat ve yöneticilerinin “FETÖ, DHKP-C ve PKK örgütlerine yardım”dan yargılandıkları davaya “adalet ve özgürlük için” katılım çağrısı yaptı (21 Temmuz).

Gözaltıya tepki: Akdeniz Basın Birliği Genel Sekreteri ve Kent Panorama İmtiyaz Sahibi Mevlüt Bozkurt, Mersin Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Yiğit, Pir Haber Ajansı (PİRHA) Mersin Temsilcisi Diren Keser ve gazeteci Mejdel Aslan, Dihaber ajansı muhabirleri Erdoğan Alayumat’ın gözaltına alınmasına tepki gösterdi; “Erdoğan Alayumat herhangi bir örgüt üyesi değil, yalnızca gazetecidir” dedi (21 Temmuz).

TGS OHAL’e karşı: TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, OHAL’in muhalefeti susturma aracına dönüştüğünü belirtti, “OHAL derhal kaldırılmalı, gazetecilerin tutukluluğuna son verilmelidir” dedi (20 Temmuz).

Gözaltılara son: TGS Diyarbakır Temsilciliği ve Özgür Gazeteciler İnsiyatifi (ÖGİ), Siverek’te gözaltına alınan Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi çalışanlarından Zeki Erdem’in, Antep-Urfa sınırında alıkonulan Dihaber Muhabirleri Erdoğan Alayumut ve Nuri Akman’ın serbest bırakılmasını istedi (20 Temmuz).

Keyfi tutuklamaya BM çağrısı: BM Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu, Cumhuriyet gazetesi yazarlarının tutuklanmasının keyfi olduğunu açıklayarak gazetecilerin serbest bırakılması çağrısında bulundu (19 Temmuz).

35 PEN Merkezinden bildiri: Uluslararası Yazarlar Derneği (PEN International) OHAL ihlallerine de atıf yapılan “Türkiye: İfade Özgürlüğüne Sahip Çık” başlığı ile bir bildiri yayınladı. 35 PEN merkezinin imzasıyla taşıyan bildiride, “Türkiye, Çin ve Eritrea toplamını da geçerek dünyanın en büyük gazeteci hapishanesine çevrildi. PEN’in neredeyse 100 yıllık tarihinde hiçbir dönemde, hiçbir ülkede bu kadar yazarın hapsedildiği kaydedilmedi” denildi (17 Temmuz).

Gazetecilere özgürlük için İsveç’ten mektup: İsveç’in en yüksek tirajlı gazeteleri; Aftonbladet, Expressen, Dagens Nyheter ve Svenska Dagbladet dahil 33 medya organının genel yayın yönetmenleri, darbe girişimin yıldönümü dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir mektup göndererek tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmalarını istedi (15 Temmuz).

Kadın gazeteciler için açıklama: Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu ve Gazete Şujin, kadın gazetecilere yönelik son dönemde artan tehdit ve tacizleri kınamak için bir basın açıklaması gerçekleştirdi (14 Temmuz).

Irkçılığa karşı bildiri: 180 gazeteci “Medyada Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele İnisiyatifi” adı altında ortak bir bildiri yayınladı; “Irkçı yayınlar yapan ve Suriyeli kardeşlerimizi hedef gösteren bütün medya kuruluşlarını, muhabirleri, yazarları, sosyal medya kullanıcılarını şiddetle kınıyoruz” dedi (10 Temmuz).

Gözaltıya tepki: TGS Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral, gazeteci Mehmet Çakmakçı’nın gözaltına alınmasına tepki gösterdi; işlemin bölgelerinde sıradanlaşmasını eleştirdi (4 Temmuz).

Soru ve araştırma önergeleri / Kanun teklifleri

Temmuz-Ağustos-Eylül 2017 döneminde CHP, Sözcü gazeteci çalışanlarının tutukluluğunu, kapatılan medya organlarına OHAL Komisyonu’na başvuru yolunun kapatılmasını, TRT’nin “yanlı” yayınlarını, Cihan Acar’ın Silivri Cezaevi’nde saçının zorla kestirilmesi iddialarını, Basın İlan Kurumu’nun resmi ilan ve reklam dağıtımlarındaki adaletsizliğini, Türkiye’de tutuklu gazetecileri soru önergesi olarak Meclise taşıdı.

HDP ise, gazeteci Oktay Candemir’in haberini yaptığı bir belediyece “ifadeye” çağrılmasını, OHAL altında kapatılan medya organlarının malvarlıklarının TMSF tarafından satışa çıkartılmasını, dönemin Adalet Bakanı Bozdağ’ın “Sadece sarı basın kartlı iki gazeteci hapiste” sözlerini Meclis gündemine taşıdı.

Belediyenin ifade daveti HDP önergesinde: HDP Van Milletvekili Lezgin Botan, Van’da gazeteci Oktay Candemir’in ‘Kayyum sela okutmayı yasakladı’ haberi nedeniyle kayyım atanan belediyece ifadeye çağrılmasını soru önergesi yoluyla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sordu. Botan, işlemin hukuki dayanağını sordu (27 Eylül).

İlan adaletsizliği CHP önergesinde: CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin, Basın İlan Kurumu’nun resmi ilan ve reklam dağıtımlarındaki adaletsizliği ve dijital haberciliğin neden ilan ve reklam kapsamına alınmadığını Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu’na sordu. Önergede, “Basın özgürlüğü ve vatandaşlarımızın haber alma özgürlüğünü korumak adına ilan ve reklamların adil ve tarafsız bir şekilde dağıtımı nasıl sağlanmaktadır?” sorusu da vardı (27 Eylül).

Bakanlık sayı veremedi: CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel’in Türkiye’deki tutuklu gazetecilerin isimlerinin ve sayısının açıklanmasına ilişkin soru önergesine cevap veren Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, tutuklu gazeteci sayısını açıklayamadı. Eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Şubat’ta bu sayıyı 30 olarak açıklamış, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Temmuz’daki açıklamasında “sadece iki tutuklu gazeteci var” demişti. Gül, “Ceza infaz kurumuna alınan kişilerle ilgili tutulan bilgi formunda kaydedilen veriler hükümlü ve tutukluların beyanları esas alınarak oluşturulduğundan, mesleği olmadığı halde gazeteci olduğunu söyleyen veya mesleği olduğu halde başka meslek beyanında bulunan kişilerin olabileceği; ceza infaz kurumlarında bulunan ve mesleğini gazeteci olarak bildirenlerin sayısını esas alarak değerlendirme yapmanın eksik ve yanlış olacağı; işlenen veya işlendiği iddia edilen suçların gazetecilik faaliyetleri kapsamında olup olmadığının önemli olduğu değerlendirilmektedir” dedi. (21 Eylül).

HDP TMSF için araştırma istedi: HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, OHAL’in ardından kapatılan televizyon, radyo ve basın yayın kuruluşlarının mal varlıklarının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), tarafından satışa çıkartılmasına ilişken usulsüzlük iddialarının Meclisçe Aratırma Komisyon aracılığıyla araştırılmasını talep etti. Kürkçü, Jiyan TV, Azadi TV, İMC TV, TV10’un da bulunduğu 34 televizyon, radyo ve basın yayın kuruluşunun mal ve varlıklarının 5 Eylül-6 Ekim döneminde ihale yoluyla satışa çıkarıldığını duyurdu (14 Eylül).

CHP Araştırma Komisyonu istedi: CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Cumhuriyet gazetesi ile ilgili tutuklamaların siyasi rehin amacı taşıyıp taşımadığını ortaya çıkarılması için TBMM’de Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. Tanrıkulu, “Tutuklamalar ülkede hukuk düzeninin de neredeyse kalmadığına işaret ediyor. Cumhuriyet Davasında doğrudan emir verildiği ya da dava ile ilgili olarak durumdan vazife çıkarıp kendilerine verilen görevin ötesinde birtakım işlemleri yapanların olduğu ve bunun bir anlamda, AKP Hükümeti’nin, kendisine karşı olanlara uyguladığı tedbirler olduğu kamuoyunda sıkça yer alan iddialar arasındadır” dedi (8 Eylül).

OHAL kapatmaları CHP önergesinde: CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, 688 sayılı KHK ile kapatılan TV yöneticilerinin OHAL Komisyonu’na başvurmasının engellenmesini Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması için TBMM Başkanlığı’na sunduğu bir soru önergesiyle gündeme getirdi. Yarkadaş, “İnceleme yapılsa frekansları geri vermek zorunda kalacaklar. Bu durumu engellemek için başvuru yolunu tıkıyor ve frekansları gasp ediyorlar” dedi (10 Ağustos).

Sosyal medyaya baskılar CHP önergesinde: CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın “Türkiye’de tweet attı diye tutuklanan bir Allah’ın kulu var mı, yok” açıklamasını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’a soru önergesi olarak sordu. Bakan, iki yetkiliye Haziran 2013 – Ağustos 2017 döneminde sosyal medya hesaplarında (Facebook ve Twitter) yaptıkları paylaşımdan dolayı hakkında işlem yapılanları ve bu işlemlerin detaylarını sordu (9 Ağustos).

Zorla saç kesme CHP önergesinde: CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, kapatılan Bugün gazetesi muhabiri Cihan Acar’ın Silivri Cezaevi’nde saçının zorla kestirildiğine ilişkin gelişmeyi, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yanıtlaması istemiyle sunduğu soru önergesi yoluyla TBMM gündemine taşıdı. Yarkadaş, “Yapılan 12 Eylül uygulamasıdır ve hiçbir şekilde kabul edilemez. Sorumlular hakkında derhal soruşturma açılmalıdır” dedi (2 Ağustos).

HDP’den mahpus gazeteciler için önerge: HDP Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BBC’ye yaptığı ve “Cezaevinde sadece iki Sarı Basın kartlı gazeteci var” sözlerini yazılı soru önergesi yoluyla Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a sordu. Beştaş, “Gazeteciler önce basın kartları iptal edilmekte ardından tutukluluk süreci başlıyor. Buna göre basın kartları hangi gerekçe ile ve hangi kurum tarafından iptal ediliyor?” diye sordu (14 Temmuz).

TRT’nin “körlüğü” önergede: CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, halktan kesilen parayla yayın yapan TRT’nin “Adalet Mitingi’ni ekranlarına taşımamasını Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un yanıtlaması istemiyle sunduğu bir soru önergesi yoluyla Meclis gündemine taşıdı. Sertel, “2 milyondan fazla kişinin katılımıyla yapılan, Türkiye genelinde milyonların desteğini alan Adalet Mitingi’ne TRT’nin kör, sağır, dilsiz kalmasının sebebi nedir? Mitingin yayınlanmaması için kim veya kimler talimat verdi?” diye sordu (12 Temmuz).

Sözcü önergesine yanıt yok: CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın Sözcü gazetesi muhabiri Gökmen Ulu ve Sözcü sitesi yayın yönetmeni Mediha Olgun’un tutuklanmasına yönelik soruları “özel yaşama ilişkin oldukları” gerekçesiyle yanıtlamadan geri gönderdiğini bildirdi (2 Temmuz).

Dayanışma

Son üç aylık dönemde, Türkiye’de birçok muhalif siyasi parti, gazeteci veya yazar örgütleri temsilcileri, Cumhuriyet gazetesi eski yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün yargılandığı “MİT TIR’ları” davasını, Hüsnü Mahalli’nin “Cumhurbaşkanı’na hakaret” davasını; Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın “darbeye iştirak”tan yargılandığı davayı izledi. Ben Gazeteciyim İnisiyatifi, Nedim Türfent’in Hakkari’deki, TGS ve EFJ de Salim Büyükkaya’nın Adana’daki davasını isledi. RSF heyeti, Cumhuriyet ve Evrensel gazetelerine bir dayanışma ziyareti gerçekleştirdi.

Tutuklu gazeteciler için Almanya, Britanya veya Fransa gibi ülkelerde çeşitli etkinlikler düzenlendi. Türkiye’de, Kazım Kızıl’ın tahliyesi için imza kampanyası başlattı.

Gürsel’den dayanışma: Cumhuriyet gazetesine davadan 11 ay tutuklu kalan Kadri Gürsel, “Adalet Nöbeti”nin 26. haftasında katılarak, aynı dosyadan halen tutuklu Akın Atalay, Murat Sabuncu ve Ahmet Şık’ın da özgürlüğünü istedi: “Vakit varken geri bıraktığımız dört arkadaşımızı lütfen serbest bırakın” (28 Eylül).

İnan Kızılkaya için kampanya: 22 Ağustos 2016’da tutuklanan ve 92 davası olduğu bildirilen Özgür Gündem gazetesi sorumlu müdürü İnan Kızılkaya’nın hapishanede 400. Gününe girmesi, sosyal medyada #İnanKizilkaya400 etiketiyle gerçekleştirilen bir kampanyaya konu oldu. Kampanyada, “#İnanKızılkaya400 gündür, sadece gazetecilik yaptığı için hapiste! Gazetecilik suç değildir” denildi (26 Eylül).

Cumhuriyet’e destek: Cumhuriyet Davası Koordinasyonu, Dışarıdaki Gazeteciler ve Adalet Nöbeti inisiyatifleri, IPI temsilcisi Steven Ellis, Article 19 temsilcisi Georgia Nash ve RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Mahmut Tanal, Garo Paylan, Utku Çakırözer, Cumhuriyet gazetesi çalışanları ve aileleri, Fransa Başkonsolosu Bertrand Bushwalter de Cumhuriyet gazetesine “örgüte yardım” iddiasıyla açılan davanın üçüncü duruşmasını izledi (25 Eylül).

Umut Sensin! Dışarıdaki Gazeteciler İnisiyatifi, Cumhuriyet gazetesi çalışanları Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık ve Emre İper’in tutuklu yargılandığı Cumhuriyet davası öncesi #UmutSensin etiketiyle katılım çağrısı yaptı (23 Eylül).

Davaya çağrı: Beşi gazete çalışanı ve yöneticisi olan altısı tutuklu 20 sanıklı Cumhuriyet davası öncesi Leman dergisi davayı kapağında duyurdu; Dışarıdaki Gazeteciler inisiyatifi de duruşmaya #ÖzgürlükteBuluşalım hastag’ıyla katılım için çağrı yaptı (22 Eylül).

Doğan için Fransa’da kitap: “PKK propagandası”ndan verilen 2 yıl 9 ay 22 günlük hapis cezası onanınca 12 Haziran’da Diyarbakır’da tutuklanan ve Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan ressam ve gazeteci Zehra Doğan için Fransa’da “Zehra Doğan / Les Yeux Grands Ouverts” (Zehra Doğan /Gözler Açık) isimli bir kitap basıldı (21 Eylül).

Anter anıldı: Özgür Gazeteciler İnisiyatifi’nin çağrısıyla Diyarbakır Seyrantepe’de bir araya gelen çok sayıda gazeteci, 1992’de JİTEM ekibince öldürülen Kürt yazar ve gazeteci Musa Anter’i andı. Anmaya Musa Anter’in oğlu Dicle Anter,  Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp, İHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici ile HDP ve DBP yöneticileri katıldı (20 Eylül).

Anter Ödülleri: Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri’ne, dokuz ay tutuklu kalan karikatürist Cumhuriyet gazetesi çizeri Musa Kart, Evrensel gazetesinden Eylem Nazlıer, Türkçe haber ödülü Dihaber muhabiri Deniz Tekin, Cihan Ölmez ve Abdurrahman Gök, BirGün gazetesinden Erk Acarer, diken.com.tr muhabiri Rıfat Doğan, Gazete Şûjin’den Şilan Özhan ve Şehriban Aslan, BirGün gazetesi muhabiri Alican Altunbaş ile AFP foto muhabiri İlyas Akengin hak kazandı (19 Eylül).

Davayı izlediler: Gazeteci yazarlar Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da aralarında olduğu altısı tutuklu 17 sanığın yargılandığı davayı İtalyan Başkonsolosu Federica Ferrari Bravo, İsveç Konsolosu Andrea Karlsson, İngiltere ve Galler Barosu İnsan Hakları Komisyonu’ndan Pete Weatherby, Article 19 temsilcisi Georgia Nash, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, gazeteci Hasan Cemal, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Altan Tan ve AK Parti Malatya Milletvekili Nurettin Yaşar da izledi (19 Eylül).

Gazetecilere destek: Şahin Alpay, Ali Bulaç, Mümtaz’er Türköne, Ahmet T. Alkan’ın da tutuklu yargılandığı Zaman gazetesi davasını AK Parti Milletvekili İsmet Uçman, HDP Milletvekili Altan Tan, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, gazeteci-yazar  Hasan Cemal, RSF temsilcisi Erol Önderoğlu ve Article 19 temsilcisi Georgia Nash de izledi (18 Eylül).

Adalet Nöbeti’ne destek: Cumhuriyet gazetesinin tutuklu avukatlarına destek olmak için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde tutulan Adalet Nöbeti’nin 24. buluşmasına CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, ÇHD başkanı Selçuk Kozağaçlı ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Orhan Erinç de katıldı (14 Eylül).

Sarı’ya destek: Evrensel gazetesi sorumlu müdürü Çağrı Sarı’nın “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yargılandığı davanın duruşmasını TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ile Genel Sekreter İlkay Kaya da takip etti (12 Eylül).

Davaya yoğun ilgi: Cumhuriyet gazetesi çalışanlarına yönelik davanın üçüncü duruşmasını, IFJ, EFJ, IPI, RSF, Uluslararası PEN, Türkiye PEN gibi çok sayıda uluslararası gazeteci ve yazar örgütlerinin temsilcileri de izledi. Duruşmada, Hasan Cemal, Ayşe Cemal, Özgür Mumcu, Tayfun Atay, Tuğçe Tatari, Aslı Kazan, Doğan Akın, Rojin Akın, Mine Söğüt, Çınar Oskay, İpek Özbey, Gülseren Onanç, İpek Yezdani, Filiz Kerestecioğlu, Elif Ilgaz, Hilmi Hacaloğlu, Erol Önderoğlu, Oğuz Güven, Bülent Özdoğan, Arif Kızılyalın, Ertuğrul Mavioğlu, Ceyda Karan, Jale Özgentürk, Yazgülü Aldoğan, Umut Oran, Erdem Gül, Fatih Polat, Bedri Baykam, Melda Onur, Aram Ekin Duran, Garo Paylan, İlhan Cihaner, Zeynep Altıok, Utku Çakırözer, Alper Taş, Sırrı Süreyya Önder, Bülent Şık, Seray Şahiner, Aylin Nazlıaka, Kani Beko, Cemal Göktaş, Ertuğrul Kürkçü, Şenal Sarıhan, Fikret Dağlıoğlu, Mahmut Tanal, Metin Yener, Ali Sirmen, Barış Yarkadaş, Gökhan Tan, Hilmi Yarayıcı, Sezgin Tanrıkulu, Meral Danış Beştaş, Gürsel Tekin, Ceren Sözeri,Ayşe Sayın da vardı (11 Eylül).

Kadıköy’de özgürlük talebi: Dışarıdaki Gazeteciler’ İnisiyatifi, Silivri’de tutuklu Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının 11 Eylül’deki duruşması öncesinde Kadıköy Altıyol’da bir araya geldi;  Süreyya Operası’na kadar Cumhuriyet gazetesi dağıttı. Kalkedon’da açıklama yapan gazeteciler, “Hakikati tutuklayamazsınız” mesajı verdi (9 Eylül).

Ahmet Şık’a ödül: Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticileri ile beraber, “PKK ve DHKP/C silahlı terör örgütüne yardım” iddiasıyla tutuklanan, dokuz aydır hapiste olan gazeteci Ahmet Şık, Friedrich-Naumann Vakfı’nca verilen Raif Bedevi Cesur Gazeteciler Ödülü’ne layık görüldü. Ödül, Frankfurt Kitap Fuarı kapsamına 11 Ekim’de düzenlenecek törenle verilecek (8 Eylül).

TGS’den ziyaretler: TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ve Genel Mali Sekreteri Can Uğur Silivri Hapishanesi’ndeki gazeteciler Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Tunca Öğreten, Mahir Kanaat ve Gökmen Ulu’yu ziyaret etti (7 Eylül).

#HemenŞimdiÖzgürlük : Cumhuriyet davasının görüleceği 11 Eylül’de Silivri’ye çağrı yapan Dışarıdaki Gazeteciler, sosyal medya kampanyasına #HemenŞimdiÖzgürlük hashtag’ıyla devam etti (6 Eylül).

Gazeteciler için Çalıştay: Çanakkale’deki Adalet Kurultayı’nda düzenlenen Tutuklu Gazeteciler ve Kapatılan Basın Yayın Kuruluşları Çalıştayı’nın sonuç raporunda Türkiye’de 171 gazetecinin tutuklu olduğu, 187 basın yayın kuruluşunun kapatıldığı belirtildi. CHP’nin gazeteci kökenli Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, moderatörlüğünü yaptığı çalıştayda, “Tutuklu gazeteci ayıbı artık sona ermeli. Gazeteciler düşündükleri yazdıkları ve eleştirdikleri için hapse atılmamalı” diye konuştu. P24 yazarlarından Avukat Figen Çalıkuşu, “Gazetecilerin yazılarının ya da açıklanan düşüncelerinin ‘cebir ve şiddet’ unsuru ile bir tutularak cezalandırılmak istenmesi tam bir akıl tutulmasıdır” dedi. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, “11 Eylül’de Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin Silivri’de duruşması var. Bu duruşmalar Çağlayan’dan neden Silivri’ye alındı? Zindanlardaki gazetecilerin özgürlüğü için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi (4 Eylül).

Tepe anıldı: Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 648. buluşmalarında 1994’te Bitlis’te kaybedilip öldürülen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Ferhat Tepe için adalet istedi (26 Ağustos).

Yücel ve Steudtner’e ziyaret: Almanya’nın Türkiye Büyükelçisi Martin Erdmann, tutuklu Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel ve insan hakları savunucusu Peter Steudtner’i Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti (23 Ağustos).

Alpay ve Altan’a ziyaret: TGC Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Olcayto ve TGC Genel Sekreter Yardımcısı Niyazi Dalyancı Silivri Cezaevi’nde bir yıldır hapiste olan gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ı ziyaret etti. Olcayto, “Türkiye’de 150 gazetecinin hükümlü ve tutuklu olduğuna dikkat çekerek, “Gazetecilerin tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz” dedi (15 Ağustos).

Tutuklu Cumhuriyet çalışanlarına TGC ziyareti: Turgay Olcayto, Sibel Güneş,  Gülseren Ergezer Güver ve Oğuz Güven’den oluşan TGC heyeti, Silivri Cezaevinde tutuklu Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarları Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık’ı ziyaret etti.  Tutuklu gazeteciler, meslektaşları ve hak savunucularını 11 Eylül’de Silivri Cezaevi’nde yapılacak duruşmada kendilerine dayanışma göstermeye çağırdı (10 Ağustos).

Türenç’ten Silivri ziyareti: Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı ve yazar  Kadri Gürsel ve gazeteci Ahmet Şık ile Sözcü Gazetesi muhabiri Gökmen Ulu’yu ziyaret etti (10 Ağustos).

Avukatlar için Adalet Nöbeti: Avukatların tutuklu meslektaşları için Çağlayan Adliyesi’nde başlattığı adalet nöbeti 17. haftasında devam etti. “Herkes için adalet” pankartının açıldığı eyleme CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal da katıldı (27 Temmuz).

Ödül Gökmen Ulu’ya: Karşıyaka Belediyesi ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) tarafından altıncısı gerçekleştirilen, Basın Özgürlüğü Ödülü, bu yıl tutuklu gazeteciler adına Sözcü gazetesi muhabiri Gökmen Ulu’ya verildi. Ödül, Ulu’nun eşine teslim edilerek, Silivri Cezaevi’ne gönderilecek (24 Temmuz).

TGC’den 24 Temmuz toplantısı: TGC’nin  düzenlediği “24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü” Toplantısı’nda sansürün kaldırılışının 109. yılında artık sansürden oto sansüre geçildiğine dikkat çeken konuşmacılar, gazetecilik yapıyor olmanın tutuklanma nedeni haline geldiğini vurguladı. Etkinlikte, Gazeteci-yazar Hıfzı Topuz, TGC Meslek İlkelerini İzleme Komisyonu Başkanı Altan Öymen, Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı ve TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç, Pen Türkiye Merkezi Başkanı- Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Zeynep Oral,  Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu, TGC Hukuk Danışmanı Avukat Gökhan Küçük ve Birgün Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi Barış İnce konuşmacıydı. TGC Başkanı Turgay Olcayto açılış konuşması yaparken toplantının moderatörlüğünü TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş üstlendi (24 Temmuz).

Liberation’dan Cumhuriyet için altı sayfa: Fransa’nın saygın gazetelerinden Liberation, 24 Temmuz günü altı sayfasını Cumhuriyet gazetesine ayırdı. Sayı için Liberation Yayın Yönetmeni Laurent Joffrin ile Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç birer başyazı kaleme aldı. Liberation yayın yönetmeni Laurent Joffrin ile Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç birer başyazı kaleme aldı. Diğer sayfalarda ise Oya Baydar ve Ahmet İnsel’in Türkiye’deki son durum ele alan analizleri, Aydın Engin’in Cumhuriyet’e karşı açılan ceza davasının nedenlerini aktaran yazısı ve Eray Ak’ın Murat Belge ile yaptığı “2017 yazında Türkiye” konulu bir söyleşi yer alıyor. Murat Sabuncu’ya T24 yayın yönetmeni Doğan Akın’ın, Ahmet Şık’a RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu’nun, Turhan Günay’a Yiğit Bener’in ve RSF Sebastien de Courtois’nın Kadri Gürsel’e seslendikleri kısa mesajları da yayımlandı (24 Temmuz).

Yerel Medya Ödülleri verildi: TGC’nin Konrad Adenauer Stiftung (KAS) Türkiye Temsilciliği ile birlikte düzenlediği “2016 Yerel Medya Ödülleri Töreni” Beşiktaş Conrad Otel’de yapıldı. Törende Batman Çağdaş Gazetesi’nden Arif Arslan haber, Diyarbakır Tigris Haber Gazetesi’nden İlyas Akengin fotoğraf, Eskişehir Anadolu Gazetesi’nden Türker Atak sayfa düzeni dalında ödüllerini aldı. Hürriyet gazetesi Akdeniz İlavesinden Salim Uzun’un haberi, Bursa Yeni Dönem Gazetesinden Ali Şahin’in hazırladığı 1.sayfa övgüye değer bulundu. Bayburt Postası Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Kürşat Okutmuş ise Jüri Özel Ödülü’nü aldı (21 Temmuz).

Dayanışma için abone oldu: Edebiyat Eleştirmeni Ayşegül Tözeren, Evrensel gazetesiyle dayanışmak amacıyla Evrensel e-gazeteye abone oldu. Evrensel’in duruşmalarda, cezaevi önündeki özgürlük nöbetlerinde hep yanlarında olduğunu söyleyen Tözören, “Şimdi sıra bizde” dedi (15 Temmuz).

Ödül verilmeyecek: TGC, “ülkenin ve medyanın içinde bulunduğu koşulları” dikkate alarak 1989 yılından bu yana gerçekleşen Basın Özgürlüğü Ödülleri’nin bu yıl verilmeyeceğini açıkladı; Sürekli Basın Kartı alan Cemiyet üyelerine anı plaketi verilmesi etkinliğinin de dondurulduğunu bildirdi (15 Temmuz).

Deniz Yücel ve Aslı Erdoğan’a ödül: Almanya’da Sparkasse Leipzig Medya Vakfı’nın Basın Özgürlüğü ve Medyanın Geleceği Ödülü’ne gazeteci Deniz Yücel ve yazar-gazeteci Aslı Erdoğan layık görüldü (6 Temmuz).

Aslı Erdoğan’a ödül: Kapatılan Özgür Gündem gazetesine yönelik davada yargılanan yazar Aslı Erdoğan, “düşünce özgürlüğüne yönelik mücadelesi” nedeniyle Almanya’da Stuttgart Barış Ödülü’ne layık görüldü (2 Temmuz).

Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlardan

Referandumda eşitsizliklere işaret eden AGİT’e “haddini bil” diyen, tutuklu Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’i “ajans terörist”likle suçlayan, tutuklu 177 gazeteciden birini cinayetle 176’sını da terörle bağlantılı gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, komşu ülkeler Katar’a “El Cezire’yi kapatın” şartı ortaya atınca medya özgürlüğünü hatırladı.

Erdoğan, medya patronlarına iftar verdiği akşam, Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü”nü gözden düşürmeye yönelik açıklamalarda bulundu. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da “Hak sokakta aranmaz” açıklamasıyla Erdoğan’a arka çıktı. 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın yeniden işlerine kavuşması için imza veren 111 kişiyi hem de ilanı basan Cumhuriyet, Hürriyet, BirGün ve Evrensel gazetelerini tehdit etti.

Erdoğan: “Darbe medyası kapatıldı”: “Bir defa açık net söyleyeyim, Türkiye’de basın özgürlüğü noktasında sıkıntı yok. Sınırsız bir özgürlük olabilir mi? Basın mensupları da sınırsız özgürdür diyebilir miyiz? Basın mensubu ruhsatsız silah taşırsa ve yakalanırsa gereği yapılmayacak mı? Hırsızlık yaparsa gereği yapılmayacak mı? Muhalefet medyasının kapatıldığı yalan. Darbe medyasının kapatıldığını söylerseniz doğrudur. Darbeyi yapanların medyasını mahkemelerimiz kapatmıştır. 150 kişi filan içeride yok. ‘Ben gazeteciyim’ diyene inanmayın. Terör örgütü herkese birer kart veriyor. Sarı basın kartı bulunanların sayısı 50’yi geçmez. Basın özgürlüğü noktasında şahsıma, aileme, çocuklarıma öyle saldıranlar var ki. Bunlar hakkında zaman zaman ancak hakkımı mahkemelerde arıyorum. O gazetelerin patronları ziyarete geldiklerinde sorduğumda ‘Olmaz böyle şey’ diyorlar. ‘Olmuş işte’ diyorum” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu için gittiği ABD’de Reuters’a verdiği söyleşide tutuklu gazetecilerle ilgili soruyla karşılaştı; 22 Eylül).

Erdoğan’dan hakarete devam: “Burada yanlış bir iletişiminiz var, önce onu düzeltelim. Bu, hapiste dediklerinizin çoğu gazeteci falan değil, bunların çoğu terörist. Bunların çoğu, birçok bombalama olaylarına adı karışmış, birçok kısmı bunların hırsızlığa karışmış, hatta hatta bankamatikleri soyarak yakalanan bunların içinde birçokları var. Yani ‘gazeteciyim’ demekle gazeteci olunmuyor. Bunların birçoğu böyle fakat ne yazık ki dışarıdakiler ‘Ben gazeteciyim’ dediği zaman bunları gazeteci sayıyor. Şu anda her yerde yargı makamı var. Bizde de yargı makamı var. Yargı makamı bunlarla ilgili kararını veriyor ve çıkması gerekenler varsa çıkar ama bunların birçoğu ajanlık görevi yapıyorsa, onlar da bunun hesabını verir. İşte, Türkiye’deki olay da bu” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’de Bloomberg Küresel İş Forumu’nda sorulan bir soruya yanıt verdi; 21 Eylül).

Bozdağ için “Algı”: “Bugün Türkiye, ‘Gazeteciler hapiste’ veya ‘Yayıncılar hapiste’ şeklinde çok büyük bir algı operasyonuyla karşı karşıyadır. Batı’da, Amerika’da, başka ülkelerde bunu görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre, herkes kanun önünde eşittir. Herhangi bir kişi, suç işlediğinde mesleğine, sıfatına, makamına göre suç işleyenler arasında ayrım yapmak, mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyeti cezaevlerinde, sadece yazdı yazdığı veya bir haber yayınlaması, salt gazetecilik nedeniyle soruşturulan kimse yoktur” (Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Uluslararası Kültür Turizm ve Demokrasi Kurultayı Medya Çalıştayı’na katılırken açıklama yaptı; 20 Eylül).

Avcı “tutuksuz yargılama” istedi: Eski Kültür Bakanı Nabi Avcı, “Gazetecilerle ilgili davalarda da bütün gazeteciler, yazarlar için söylüyorum; tutukluluk zorunluluğu olmayan davalarda mahkemelerin bunu dikkate alması gerektiğini ve aldığını da görüyorum. Bir önceki Cumhuriyet Gazetesi davasında bu hassasiyetin gösterildiğini, bundan sonra da aynı şekilde bu hassasiyetle bu davaların yürütülmesi gerektiğini bir kere daha vurguluyoruz. Çünkü terör örgütünün bir amacı da kendileri ile doğrudan ilgisi olmayan bir takım davaları bile kendilerinin sözde mağduriyetleri adına istismar etmeye kalkışmalarıdır” dedi (Eski Bakan Nabi Avcı, Silivri’de görülen Tuzla Piyade Okulu “FETÖ” davasını izledikten sonra gazetecilerin sorusunu cevaplandırdı (11 Eylül).

Raconu Erdoğan keser: “Genellikle sosyal medya hesapları veya kimi köşe yazarları üzerinden başlatılan bu tartışmalarda, birilerinin şahsımın adına adeta racon kestiği, herkese ayar vermeye çalıştığı anlaşılıyor. Burada bir kez daha açık ve net olarak ifade ediyorum; benim, milletimle, partimle paylaşacağım bir düşüncem, bir teklifim, bir hissiyatım varsa, bunun yolları bellidir. Kimsenin racon kesmesine de ihtiyacım yoktur. Eğer racon kesilecekse, bu raconu bizzat kendim keserim. Bu da böyle bilinmeli” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, “İttifakmış, diplomasiymiş, ticaretmiş. İstikbalimizin söz konusu olduğu yerde bunların hepsi hükmünü yitirir” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP İstanbul İl Başkanlığı Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı’nda meslektaşlarını tehdit eden Cem Küçük gibi gazetecileri eleştirdi, 20 Ağustos).

Bozdağ’dan “Algı operasyonu”: “Zaman zaman şöyle haberler görüyorsunuz. Bir tweet attı, tutuklandı. Çok büyük bir algı operasyonu. Türkiye’de tweet attı diye tutuklanan bir Allah’ın kulu var mı, yok” (Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, yeni görevi nedeniyle gazete ve televizyonların yöneticilerini kahvaltıda ağırladı; cezaevinde salt gazetecilik yaptığı gerekçesiyle tutuklu ve hükümlü hiç kimsenin bulunmadığını ileri sürdü;  7 Ağustos).

Erdoğan’dan “Kandırmayalım”: “Şu anda içeride olanların gazetecilik sıfatı yok. Bunlar ya terör örgütüyle beraber hareket etmişlerdir, ya silah bulundurmaktan içeri girmişlerdir, ya da birçok yerlerde bankamatikleri kırmışlar, buraları soymuşlardır. Ama ceplerinde bir sarı basın kartı değil, gazeteci kartı vardır. Bununla beraber de kendilerinin gazeteci olduğunu iddia etmişlerdir. Ve şu anda da sizin ifade ettiğiniz şekilde 170 tane gazeteci falan içeride yok, bunların hepsi yalan. Böyle bir şey söz konusu değil. Bunların defaatle açıklamalarını yaptık ve şu anda gerçek manada gazeteci sıfatıyla içeride iki kişi var. Bunun dışında böyle bir şey söz konusu değil. Bu yalanlarla da dünyayı kandırmayalım” (Cumhurbaşkanı Erdoğan, BBC’ye verdiği röportajda tutuklu gazetecileri inkar etti; 12 Temmuz).

İşten “Çıkarmalar/Ayrılmalar”

Temmuz-Ağustos-Eylül döneminde, 109 gazeteci ve medya çalışanı işten çıkarıldı veya işten çıkmak zorunda bırakılmıştı. Sadece Doğan Haber Ajansı’ndan İzmir’de dört, ülke genelinde 100’e yakın basın emekçisinin işten çıkarıldığı açıklandı.

Geçen yılın aynı döneminde Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak medya organlarının kapatılması sonucu 2 bin 500’e yakın gazeteci ve medya çalışanı işsiz kalmıştı. Geçen yılın tamamında ise bu rakam 2 bin 708’e ulaşmıştı. Ancak TGC, KHK ile 179 medya ve yayın işletmesinin kapatılmasıyla işsiz kalanların sayısının 10 bini bulduğunu açıklamıştı.

9 Eylül ile TİS: İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin (İGC) çıkardığı İzmir’in yerel gazetesi “9 Eylül” ile Türkiye Gazeteciler Sendikası arasında toplu iş sözleşmesi (TİS) imzalandı (28 Eylül).

Erdoğan memuriyetten men: TRT kameramanı Binali Erdoğan Facebook’ta yaptığı başkanlık karşıtı paylaşımı nedeniyle memuriyette çıkarıldı. Erdoğan dava açacağını açıkladı (27 Eylül).

İki yazarın işine son: Hürriyet gazetesi, İnternet mecrasında Aile ve Seyahat sayfalarında yazan Zeynep Zor ile Hürriyet Pazar ekinde yazan Pucca’nın gazeteyle ilişiğini kesti. Zor’un sosyal medya sayfasında reklam yapması gerekçe oluştururken Pucca’nın reklam şikayetinin ardından bir de sosyal medyada hakaret ettiği ileri sürüldü (25 Eylül).

Taşgetiren Star’dan ayrıldı: Star gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, özellikle yolsuzluklar konusundaki yazıları nedeniyle gazetenin kendisini eleştiren iki köşe yazarının makalelerini birinci sayfadan anonsladığını, buna cevaben yazdığı yazının yayımlanmadığını açıkladı; bu tavrı “haksız ve etik dışı” bularak gazeteden ayrıldığını duyurdu (22 Eylül).

İşsizlik kaygı verici: İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Misket Dikmen, medyada işsizliğin kaygı verici bir hal aldığını söyledi; Doğan Haber Ajansı’ndan (DHA) İzmir’de dört, ülke genelinde 100’e yakın basın emekçisinin işten çıkarılmasını örnek olarak verdi (21 Eylül).

Mengü’den zorunlu istifa: CNN Türk spikeri Nevşin Mengü, hükümete dair yaptığı yorumlar nedeniyle haber sunuculuğundan alındıktan sonra görev de verilmemesi üzerine kanaldan istifa etti (21 Eylül).

Tomaili’nin işine son: Sputnik Türkiye yönetimi, yedi yıllık çalışanı Basın Sekreteri Lora Tomaili’yi işten çıkardı. Yönetim, işten çıkarmayı “İş ahlakına uymamak” ve sağlık sorunları nedeniyle çok fazla rapor almak ile gerekçelendirdi. Tomaili ise, ilkokul öğrencisi kızının tek velisi olması ve yaşadığı mobbing nedeniyle aldığı psikolojik tedaviden dolayı verilen izin ve raporların da, zam talebi nedeniyle işverende oluşan rahatsızlığın aleyhinde kullanıldığını savundu (20 Eylül).

Ethem Sancak grubunu sattı: Hükümete yakın girişimci Ethem Sancak, imtiyaz sahibi olduğu ve Star, Akşam ve Güneş gazeteleriyle Kanal 24 ve 360 TV gibi televizyon kanallarını temsil eden Esmedya Grubu’nu Pınarhisar Cezaevi’nde tutuklu olduğu günlerden beri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın duran Hasan Yeşildağ’a sattı (17 Ağustos).

Mert’in işine son: Cumhuriyet gazetesi, evrim teorisi ve müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesiyle ilgili yazılarının “Cumhuriyet’in yayın ilkeleriyle ters düştüğü” gerekçesiyle köşe yazarı Nuray Mert’in işine son verdi (9 Ağustos).

Beki’nin işine son: Hürriyet gazetesi, bir dönem Fethullah Gülen’in sağ kolu olan gazeteci Hüseyin Gülerce’yi yazılarında eleştiren Akif Beki’nin işine son verdi (9 Ağustos).

AA muhabirinden istifa: Anadolu Ajansı İzmir Bölge Müdürlüğü’nde görevli Çeşme muhabiri İbrahim Evrim Ayral, Fatih Terim ve iki damadının Alaçatı’da bir restoranı basmasıyla ilgili haberinin yayınlanmaması nedeniyle istifa etti. Ayral, “Bir işi namusuyla ve hakkıyla yapmayacaksan, o koltukta oturmayacaksın, gazeteciyim demeyeceksin kısaca o işi yapmayacaksın..Görevimden az önce kendi isteğimle istifa etmiş bulunuyorum (17 Temmuz). (EÖ/APA)

 

Sayfa Başı