BİA 2010 Medya Gözlem Raporu’na göre, 104’ü gazeteci 220 kişi, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilecek davalardan yargılandı; AİHM cezaları 2010’da 547 bin 300 TL’ye çıktı; TMY’den 33 kişiye 365 yıl 3 ay hapis ve 49 bin 200 TL idari para cezası verildi. 30 gazeteci hapiste.
777 kişinin adının geçtiği 56 sayfalık raporda ihlaller “saldırı ve tehdit”, “gözaltı ve tutuklamalar”, “basın ve ifade özgürlüğü davaları”, “düzenleme ve hak aramalar”, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi”, “Sansüre tepkiler” ve “RTÜK uygulamaları” başlıklarıyla yer alıyor.
Rapor, basın ve ifade özgürlüğü ihlallerinin tamamını kapsamayıp, nitelik ve nicelik olarak durum hakkında fikir vermeyi amaçlıyor.
Öldürülen gazeteciler
Bandırma’dan (Balıkesir) Güney Marmara’da Yaşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Cihan Hayırsevener’in öldürülmesi davasına İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 15 Ekim 2010’da başlandı. Gazeteci 18 Aralık 2009’da öldürülmüştü. Davada tetikçi zanlısı Serkan Erakkuş (tutuklu), İlk Haber gazetesi yayın koordinatörü Engin Arıcan, gazete sahibi ailenin üyeleri İhsan Kuruoğlu (tutuklu), İlbey Kuruoğlu, Osman Kuruoğlu, Bandırma Belediyesi başkan yardımcısı Talip Yıldız’ın (tutuklu) da aralarında bulunduğu 12 kişi yargılanıyor. Dosya “çıkar amaçlı örgüt kurma”, “örgüt üyeliği”, “kamu ihalelerine fesat karıştırma” suçlarından açılan davanın gazetecinin öldürülmesi dosyasıyla birleştirmesi nedeniyle Bandırma Ağır Ceza Mahkemesi ile oluşan görev uyuşmazlığı sorununun çözülmesi için Yargıtay yollandı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink cinayetinde verilen ifadelerin uyumluluğunun tespit edilmesi amacıyla tetikçi zanlısı Ogün Samast’a olay mahallinde keşif yapılmasını reddetti. Dink Ailesinin avukatları, cinayetle ilgili Akbank Şubesi’ne ait kamera görüntülerinin silinip silinmediği, silindiyse hangi programla silindiği, görüntülerin geri dönüşümünün mümkün olup olmadığını sormuştu. Mahkeme, henüz yanıt vermeyen TÜBİTAK’a yeniden yazı yazılmasına karar verdi. Ayrıca, Trabzon’da yedi jandarma görevlisiyle ilgili süren davanın dosyasının İstanbul’daki ana davayla birleştirilmesi yönünde daha önce reddedilen taleple ilgili bir değişiklik yok. Mahkeme, müdahil avukatlarının yeni talepleriyle ilgili, “AİHM kararı henüz kesinleşmiş değil” yanıtı verdi. Mahkeme, cinayeti izleyen günlerde tutuklanan ve azmettirici olarak yargılanan Yasin Hayal ve Erhan Tuncel’in tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Gerekçe olarak, “atılı suçun yasal yaptırımı olan sevk maddelerinin alt ve üst sınırlarının suç ve tutuklama tarihlerine nazaran kaçma şüphesinin devam etmesi” olarak gösterildi. 7 Şubat 2011’de devam edilecek yargılamada Hayal ve Tuncel cezaevinde dördüncü yıllarını tamamlamış olacaklar. Mahkeme, Yasin Hayal’in Orhan Pamuk’u hedef alması için düşündüğü ifade edilen Ergün Çağatay’ın ifadesinin Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde alınması için yeniden yazı yazmaya karar verdi. Çağatay’ın ifadesinin alınacağı gün hazır bulunmaları için müdahil avukatlara da bildirilecek. Mahkeme adreslerini tespit edemediği için daha önce ifadelerinin alınmasından vazgeçtiği karakolda çaycı olarak çalışırken cinayetin görgü tanığı olduğu ileri sürülen Emsale Çakmakçı, Cemal Yıldırım, Şahabettin Şahin ile Trabzon dönüşünde otobüsteki Samast’ın yanında ve arkasında oturduğu tespit edilen Erhan Şivil ve Mehmet Ali Temelocak’ın açık adreslerinin tespit edilmesi için yeniden düğmeye bastı. Mahkeme, daha önce Alperen Ocakları Trabzon eski şube başkanı Mustafa Öztürk’le birkaç kez telefonda görüştüğü tespit edilen polis memuru Necati Ekinci’nin talimatla ifade verip vermediğini, Rize Polis Meslek Yüksekokulu’nda müdür vekili olarak görev yaptığından Rize Ağır Ceza Mahkemesi’nde sorulması için karar çıkarttı. Çocukların Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nde yargılanmalarının önüne geçen Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan son değişiklik uyarınca tetikçi zanlısı Ogün Samast artık İstanbul Sultanahmet Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. Samast’ın bu mahkemede yargılanmasının yılbaşını bulabileceği ifade ediliyor.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun 1993 yılında öldürülmesi 18 yıl sonra bir kez daha yargıya yansıdı. Mumcu Ailesinin şikayeti, 18 yıllık yargı sürecinde etkili soruşturma yapılmaması ve cinayetin arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmamasıydı. Güldal, Özgür ve Özge Mumcu adına avukat Halil Sevinç’in Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusunda “Yakın geçmişte yaşadığımız ‘zaman aşımı’ olayının tekrar yaşanmaması için yürütülen soruşturmada ve yurt dışında bulundukları gerekçesiyle yargı karşısına bir türlü çıkarılamayan kişilere ilişkin yürütülen idari işlemlerde işi sürüncemede bırakan tüm sorumluların tespit edilerek cezalandırılmasını istiyoruz” denildi. Dilekçede, “Umut Davası”nda bazı kişilerin cezalandırıldığı ancak olayın ardındaki gerçek faillerin, azmettiricilerin bulunup yargı önüne çıkarılmadığı ve araca koyduğu iddia edilen Oğuz Demir’in dahi yakalanıp yargı önüne çıkarılmaması eleştirildi. Mumcu öldürüldüğünde Süleyman Demirel Başbakan, Doğan Güreş Genelkurmay Başkanı, İsmet Sezgin İçişleri Bakanı, Erdoğan Şahinoğlu MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, Ankara Valisi, Nusret Demiral Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısıydı. Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Güldal Mumcu’nun soruşturmanın karşılaştığı “duvarları” yıkılmasıyla ilgili talebine “Çekemem, mümkün değil” demişti.
Saldırı ve tehdit
11 Aralık’ta Taraf yazarı Roni Margulies’in üzerine Çanakkale’de bir panelde yumurta ve boya atıldı. Saldırıyı Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) ve Halkevleri üyelerinin gerçekleştirdiği açıklandı. Aynı gün Taraf gazetesi yazarları Mehmet Baransu ve Emre Uslu Batman’da Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Gençlik Kolları’nın düzenlediği panele yumurtalı protesto ihtimaline karşı piknik tüpü ve tavayla katıldı. Panel Barış ve Demokrasi Partili (BDP) olduğu söylenen gençlerin Türkçe ve Kürtçe sorularıyla başlayan tartışma nedeniyle yarıda kesildi.
Taraf gazetesi yazarı Orhan Miroğlu, PKK’ya bağlı olduğu iddia edilen HPG Online sitesinde Toprak Cengiz imzalı bir haber yoluyla tehdit edildi. Yazıda “Sözün özü böyle giderse kırmızı kalemle çekilen bir çizgi devreye girer! Miroğlu da, mortoğlu olur bu toprakların tarihinde!” sözler yer aldı. Olay imza kampanyasıyla kınandı.
Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin 1 Kasım’da düzenlediği “Hangimiz Laik Değiliz ki?” konferansında Star Gazetesi yazarı Mustafa Akyol ve Taraf gazetesi yazarı Yıldıray Oğur’un konuşmacı olduğu kürsüye “idam ipi” atılması tepkilere yol açtı. İpin Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Gençlik Kolları’ndan gençlerce atıldığı öne sürüldü. Sakarya gazetesi HEPAR Gençlik Kolları Başkanı Sefer Şehirali’nin panelde “Burası Milli Mücadelenin kanla yazıldığı, her gün ihanet etmekten geri kalmadığınız o şanlı şehitlerimizin yattığı vatan topraklarıdır,” dediğini, birkaç Adalet ve Kalkınma Partilinin (AKP) gençlere saldırdığını yazdı. İnsan Hakları Derneği (İHD) ve MAZLUMDER olayı kınadı.
Trabzonspor taraftarları, 17 Ekim’de Beyoğlu Galatasaray Meydanı’nda “Dinlemeyin, Gözetlemeyin” pankartlarıyla eylem yapan ÖDP’lilere karşı “Kahrolsun PKK” sloganı atınca kavga çıktı. Çevik Kuvvet ÖDP’lilere saldırıya engel olamadı. Polis cop ve biber gazı sıkarak kavgayı durdurdu. Olayları izlerken yaralanan Ulusal Kanal muhabiri Deniz Çağlayan ve Samanyolu TV kameramanı Huzeyfe Yıldız Taksim Hastanesi’nde tedavi gördü. ÖDP saldırıyı kınadı.
Karadeniz Ereğlisi’nde (Zonguldak) yayımlanan Halk Postası gazetesi imtiyaz sahibi Mehmet Öztürk 10 Ekim’de işyerinin önünde saldırıya uğradı. Belediye emeklisi Öztürk saldırgandan şikayetçi oldu. Savcılık soruşturma başlattı. Ereğli Gazeteciler Derneği saldırıyı kınadı.
Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TAYAD) üyeleri 29 Eylül’de Gazi Mahallesi’nden geçerken ülkücü oldukları söylenen grubun taşlı saldırısına uğradı. Olayı görüntüleyen İhlas Haber Ajansı (İHA) kameramanı M.V’ye ve İHA muhabiri B.C’ye saldıran gruba polis müdahale etti.
Çine Uğur (Aydın) gazetesi yayın yönetmeni Yılmaz Sağlık kaymakam Celalettin Cantürk’ü eleştiren “Çine’de Kaymakam’ın Görevi Nedir?” yazısı gazeteye ait www.haberugur.com’da yayımlanınca tehdit edildiğini açıkladı. Polis gazeteciyi suç duyurusundan sekiz gün sonra dinledi. Yazıdaki “at gözlüğü takmak, olumsuzlukların idare edicisi olmak, yasa dışılığa sessiz kalmak, kumar oynanmasına sessiz kalmak” ifadeleri “tahkir ve tezyif edici” bulunarak yargıya yansıdı.
Şarköy’de (Tekirdağ) yayımlanan haftalık Şarköy’ün Sesi’nin sahibi Yakup Önal belediye meclisi toplantısında Cumhuriyet Halk Partili (CHP) meclis üyesi ve Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Ali Bayraktar’ın tehdit ve hakaretine maruz kaldığını açıkladı. Gazete “Eşini Döven CHP’li Belediye Meclis Üyesi Mahkum oldu” haberiyle Bayraktar’ın eşini dövmekten aldığı mahkumiyeti gündeme getirmişti.
Taraf gazetesi yazarı ve siyasetçi Orhan Miroğlu, Ankara otobüs terminalinde telefonla “Her an ölebilirsin!” tehdidi aldı. Miroğlu, 6 Eylül’de, Taraf’taki köşesinde zaman zaman tehdit içerikli e-postalar geldiğini ama ilk kez ölüm tehdidi aldığını yazdı.
Günlük Evrensel gazetesi muhabiri Özgür Topsakal, “Sorunun Çözümü” başlıklı yazısı üzerine “Hrant Dink’in öldürüldükten sonra çekilmiş fotoğrafıyla ‘Koca reise bebek katili demenin ne demek olduğunun hesabını Alperenci gençlik kesinlikle soracaktır. Vatan hainlerinin bu memlekette kaçacak delikleri yoktur’ yazılı bir e- posta alınca Elbistan Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) Yönetim Kurulu üyesi ve yerel Kent gazetesi yazarı Özcan Aladağ’a 9 Ağustos’ta parkta iki genç saldırdı. Saldırganlardan birinin Aladağ’ı darp etmeden önce “Bu sana son uyarımız bir daha yazmayacaksın” dediği, güvenlik görevlilerinin saldırıyı sadece izlediği iddia ediliyor. Şikayetçi olan Aladağ, Adli Tıp Kurumu’ndan rapor aldı. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti saldırganların yakalanmasını talep etti. Aladağ Adanahabermerkezi.com sitesi ve Adana Ulus gazetesindeki “Cüzi Huzur hakkı mı alacaksınız?” yazısında, iki milyon nüfuslu Adana halkına “yüksek rakamlı su içirilmesini” eleştiriyordu. Saldırının bu yazıyla ilgili olup olmadığını bilinmiyor.
Bursa’nın Osmangazi İlçesi’nde bir trafik kazasını görüntülemek isteyen İhlas Haber Ajansı (İHA) istihbarat muhabiri Edip Tekin’e kaza yapanlar saldırdı, gazetecinin kamerası kırıldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) saldırıyı kınadı.
Hedef Gazetesi ve DİHA muhabiri Vahap İş, Nusaybin’de çatışmada öldürülen PKK’lilerin cenazelerine işkence yapıldığı iddialarıyla ilgili protesto eylemlerini izlerken darp edilerek gözaltına alınması nedeniyle Savcılığa polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Gazeteci, gözaltında bir polisin kamerasını elinden alırken parmağını kırdığını ve hakaretlere uğradığını, görüntülere el konduğunu, ses kayıt cihazının geri verilmediğini söylüyor. İş’e 10 gün iş göremez raporu verildi.
DHA muhabiri Cevdet Şen’e Kınık Öğretmenevi’nde F.K.’nin (18) başına sert bir cisimle vurarak kaçtığı iddia edildi. Şen, ilk müdahale Sağlık Ocağı’nda yapıldıktan sonra Bergama Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Zanlı gözaltına alındı. Saldırıya bir eczaneye düzenlenen saldırı haberinin yol açtığı düşünülüyor.
DİHA muhabirleri İsmail Eskin ile Çağdaş Kaplan, İstanbul Küçükçekmece’de haber izlerken saldırıya uğradı, hastaneye kaldırıldı. Gazeteciler saldırıyı bir sivil polisin yönlendirdiğini iddia ediyor. Olay BDP İl Örgütü’nün operasyon ve çatışmalarda öldürülen PKK’lilere yapıldığı iddia edilen işkenceleri protesto yürüyüşünde yaşandı. Yürüyüşte bir grubun molotofkokteyli kullanmasıyla bir işyerini alevler alınca sivil polis olduğu sanılan birinin iki haberciyi göstererek, “Eylemi bunlar organize etti” diyerek hedef gösterdiği iddia ediliyor. Kaplan’ın alevlere atılmak istenince engel olmaya çalışan Eskin’in de demir çubuklu saldırıya uğradığı, muhabirlerin elindeki fotoğraf makinesinin de gasp edildiği öne sürüldü. Kafasında iki kırık ve bir kolunda çatlak olan Eskin ile vücudunun çeşitli yerlerinden darp edilen Kaplan saldırganlardan kurtulunca Taksim Hastanesi’nde tedavi gördüler.
DHA muhabiri ve haftalık Midyat Habur gazetesinin yazı işleri müdürü Mehmet Halis İş’e gözaltındaki dört kişinin serbest bırakılması için yapılan BDP oturma eyleminin fotoğrafını çekerken bir sivil polisin müdahale etti. Gazetenin İnternet sitesindeki görüntülerde sivil bir kişinin gazetecilere “niye çekiyorsun?” diyerek çıkıştığı görülüyor. Süryanileri, Mıhellemileri, Seyitleri, Arapları ve Kürtleri temsil eden 22 örgüt, Midyat Sivil Toplum Meclisi müdahaleyi kınadı.
Karabük’ten Bizim Radyo Televizyonu’nun (BR TV) haber müdürü Şükrü Gökkaya arabasında saldırıya uğradı, sağlık durumu iyi. Kardemir’de işten çıkarılan bir işçi saldırı nedeniyle gözaltına alındı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Karabük Gazeteciler Cemiyeti saldıryı kınadı.
Taraf gazetesi, kendisini “malum gazete” olarak tanımlayan Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a “Malum General” sürmanşetinde Başbuğ’u hukuku ihlal etmekle suçladı. Taraf, “İrtica ile mücadele eylem planı” ile ilgili belgeleri polisin sızdırmasıyla ilgili suçlamasında Başbuğ’a kanıtı olup olmadığını sordu. Gazete, Uğur Dündar’ın Star TV’de 5 Temmuz’da yayınlanan Arena programında Başbuğ’un, BDP’li milletvekillerini kastederek sarf ettiği “Ya milletvekilliğinden ayrıl ya da dağa git” sözlerini “Hangi yetkiyle konuşuyor!” diye eleştirmişti.
Manavgat’ta (Antalya) Türkbeleni gazetesi sahibi Mehmet Ali Ünal’a 16 Haziran’da iş yerinin önünde altı el ateş edildi. Kurşunlar isabet etmedi. Saldırı gazetenin kameralarına da yansıdı. Ünal, saldırının gazetenin haberleriyle bağlantılı olduğunu düşünüyor.
GAP Gündemi gazetesi imtiyaz sahibi ve Şanlıurfa Gazeteciler Birliği Başkanı Veysel Polat, 14 Haziran’da işyeri yakınında saldırıya uğradı. AKP il başkanı yardımcısı da olan Polat, saldırıda yüzünden yaralandı. Saldırının nedeni bilinmiyor. TGC, saldırıyı kınadı:
Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi ve DİHA muhabiri Ömer Çelik, İstanbul’un Şişli İlçesi’nde 25 Mayıs’ta ülkücü oldukları iddia edilen bir grubun saldırısına uğradı, Şişli Etfal Hastanesi’nde kafasında iki çatlak, sol kolunda üç yerden kırık tespit edildi. Ertesi gün DİHA ajansı, güvenlik kameralarında saldırganların sopalarıyla ellerini kollarını sallayarak olay yerinden uzaklaşırken göründüklerini duyurdu. Çelik şikayetçi oldu.
İstanbul Bağcılar’daki Doğan Medya Center önüne 22 Mayıs’ta bırakılan şüpheli paket bomba imha uzmanlarınca etkisiz hale getirildi. Paketten kablo parçaları, barut ve düzenek çıktı. Olayın görüntüleri MOBESE kamerasında da yer alıyor.
Mustafa Kemal Üniversitesi Öğrenci Derneği’nin (MKÖDER) 21 Mayıs’ta kampus yemekhanesinde düzenlediği boykotu izleyen DİHA Hatay muhabiri Murat Altunöz’ün çekim yapmasını üniversitenin özel güvenlik görevlileri engelledi. Gazeteci, kampus dışına çıktığında kendilerin jandarma olarak tanıtan sivil kişilerin fotoğraf makinesini almalarına direnince sivil bir araca bindirildi. Altunöz araçta, “daha önce uyarmıştık. DİHA’ya niye haber atıyorsun? Başına kötü şeyler gelir” şeklinde tehdit edildikten sonra bırakıldı.
Türkiye Spor Yazarları Derneği, Fenerbahçe ve Trabzonspor takımları arasında 19 Mayıs’ta oynanan maçta Fenerbahçeli taraftarların maçı kaybedince spor basınına saldırmasını kınadı.
DİHA muhabiri Pınar Ural, 17 Mayıs’ta İstanbul Teknik Üniversitesi Maslak Kampusu’nda İran’daki idamların protesto eylemini izledikten sonra bindiği özel bir halk otobüsünde darp edildi. Kimliği belirlenemeyen kişi gazeteciyi otobüsten aşağıya atmak istedi; “vatan haini” diyerek hakaret etti.
2 Mayıs’ta Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, asker kayıplarıyla ilgili, “Basının bir bölümü, çok açık söylüyorum İstiklal Savaşındaki mütareke basınını dahi aratacak seviyede. Mütareke basını dahi bu kadar hain değildi” dedi. ÇGD Başkanı Ahmet Abakay da Başbuğ’un açıklamalarını “yanlış ve çok tehlikeli” bulduğunu açıkladı. Basın Konseyi başkanı Oktay Ekşi, bu sözler için, “kısım medya mensuplarınca kabul edilmese de ifade özgürlüğüdür” dedi.
30 Mart gecesi, Hürriyet gazetesi muhabiri Cenker Tezel, İstanbul’da Al Jamal adlı eğlence mekanı girişinde fotoğrafını çekmek istediği Libya lideri Muammer Kaddafi’nin oğlu Mutasim Kaddafi’nin korumalarının saldırısına uğradı, başından yaralandı, fotoğraf makinesi de kırıldı. Olayda Fox TV kameramanı Emrah Güner de başından hafif şekilde yaralandı. Tezel, darp iddiasıyla sabaha kadar nezarethanede tutuldu; adliyeye getirilirken kelepçelendi ve darp raporu için de uzun süre bekletildi, savcılıktan bırakıldı. TGC, Basın Konseyi ve Magazin Gazetecileri Derneği saldırıyı kınadı.
30 Mart’ta Tunceli İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Şube müdür vekili Süleyman Çakmak’ın Tunceli Emek gazetesine, “vurucu kobra” adıyla tehdit içerikli e- posta mesajı gönderdiği iddialarını incelediklerini açıkladı. Savcılık mesajın Çakmak’ın kullandığı bilgisayardan gönderildiğini tespit etti. Mesaj, kadınların çıkardığı gazetede Dilek Karakoyun’un, “Milli Eğitim ve Bir Garip Eğitim” başlıklı eğitim politikalarını eleştiren yazısından sonra 6 Ağustos 2009’da gönderildi. Gazeteye 15 Temmuz 2009’da da Samsun belediyesinde çalıştığı söylenen İ.E.’den de benzeri bir tehdit mesajı geldi. Gazete, hakaret ve tehdit içerikli mesajlar nedeniyle Çakmak ve İ.E’nin yargılanacağını duyurdu.
Gazeteci Tamer Topçu, İzmir’in Buca ilçesinde 23 Mart akşamı iki kişinin saldırısına uğradı. Gazeteci, CHP’li eski Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı’yı eleştiren yazılar nedeniyle tanımadığı biriyle “Tatı hakkında bir dosya” vereceğini söylemesi üzerine birkaç kez randevulaştıkları halde kişinin gelmemesi nedeniyle buluşamadıklarını, son randevuda saldırıya uğradığı açıkladı.
Başbakan Erdoğan, BBC’ye gerekirse “kaçak Ermeniler”in sınır dışı edilebileceğini söylemesi üzerine Referans yazarı Cengiz Çandar “başbakandan özür” beklediğini yazdı. Başbakan’ın yanıtı isim vermeden “Sen kimin avukatısın? Bir defa dürüst ol. Doğrunun avukatı ol” şeklinde oldu. Çandar da 20 Mart 2010’daki yazısında “Biz yanlış anlamadık” yanıtını verdi.
1 Mart’ta, Taraf gazetesi muhabiri Fırat Alkaç ve foto muhabiri Celal Yıldız Cübbeli Ahmet Hoca lakaplı Ahmet Mahmut Ünlü’nün davetiyle gittikleri Arifan dergi bürosunda Ünlü’nün basın danışmanı Barış Sezek ve korumalarınca tehdit edildiklerini açıkladı. Alkaç, İsmailağa Cemaati’nde tırmanan rekabetle ilgili röportaj talebi kabul edildiği halde, buluştuklarında Ünlü’nün “röportaj vermeyeceğim, tanışmak için sizi çağırdım” dediğini açıkladı.
Günlük gazetesi haber müdürü Ramazan Pekgöz, 28 Şubat sabahı İstanbul’daki evinden gazete bürosuna giderken ölümle tehdit edildi. Pekgöz, yolu kesilerek “Hrant Dink’in sonunu gördük. Seni de götüreceğiz” diyen A.S. isimli kişiyi şikayet etti. Şüpheli gözaltına alındı.
Türkiye Gazeteciler Sendikası 26 Şubat’ta Başbakan Erdoğan’ın hükümet icraatlarını eleştiren köşe yazarlarının işten çıkarılmasını ima eden açıklamasıyla hukuk devletini bir kez daha ayaklar altına aldığını açıkladı. Erdoğan, medyayı “tahrikçi”, köşe yazarlarının yaptığı yorumları da “garip ve çirkin” olarak nitelendirmişti. 30’a yakın köşe yazarı, “açıklama varlığımızı borçlu olduğumuz basın özgürlüğüne ve genel olarak ‘demokratik Türkiye’ idealine aykırı, vahim bir tutum olduğunu düşünüyor ve bu açıklamayı protesto ediyoruz” yazılı bir protesto metni yayımladı. DSP İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız Erdoğan’a yönelik bir yazılı soru önergesi sundu; TGC ve Basın Enstitüsü Derneği de başbakanı kınadı.
22 Şubat’ta TGC ve ÇGD, Erzincan başsavcısının makamının aranmasını eleştiren medyaya “tüküren” Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı “nezakete davet etti. Arınç, “adliye basıldı” başlıklı haberlere, “Tuuu size. Başsavcı elinde arama kararıyla, başsavcının evinde, iş yerinde arama yaptı. Hukuk dili budur. Ama berduş dili nedir; basmak. Bunlar hep basmaya alışmışlar. Darbe geleneğinden geliyor bunlar” diyerek tepki göstermişti.
Agos gazetesinin İnternet sitesi agos.com.tr, 12 Şubat’ta, gazetenin kurucusu Hrant Dink’in katil zanlısı Ogün Samast’ı öven bilgisayar korsanlarınca hacklendi. Gazetenin ana sayfasına Dink cinayetinin “Türk bayrağı ve Türkiye Cumhuriyeti adına yapıldığını” yazan hacker(ler) aynı sayfaya Samast’ın Samsun’da bir karakolda çekilen fotoğrafını koydu. Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur de Girişimi, sitenin sabote edilmesini Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde bir gazete satma eylemiyle protesto etti.
Muğla Marmaris İçmeler beldesinde, ormanlık alana dökülen molozları görüntüleyen Kanal 48 televizyon kameramanı Ertuğrul Yılmaz, 3 Şubat’ta saldırıya uğradı, yaralandı. Saldırı sonucu burnu ile kaburgasının kırıldığı ve sol gözünün de morardığı ifade edilen gazeteci Devlet Hastanesi’nde tedaviye alındı.
1. Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın hazırladığı iddia edilen “Balyoz” darbe planında “tutuklanacaklar” arasında adı geçen 36 gazeteciden 27’si, 28 Ocak’ta şikayetçi oldu. Planda 137 gazeteci “faydalanılacaklar”, 36’sı da tutuklanacaklar şeklinde tasnif ediliyor. 25 Ocak’ta Başbuğ, Taraf gazetesinin ayrıntılarını yayınladığı “Balyoz” adı verilen darbe planı iddialarıyla ilgili konuşurken “Ordunun da bir sabrı var” dedi.
Gazeteci Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca tahliye olduktan sonra korumaları, Ağca Ankara Sheraton Oteli’nden ayrılırken gazetecileri ölümle tehdit etti. 19 Ocak’ta bir koruma, önünü kestiği gazetecilere, “Sıkacağım size, vurup yatıracağım sizi” diyerek tehditte bulundu. Ankara Eryaman’dan Sincan’a geçmeden önce araç değiştiren Ağca’nın korumaları, gazetecilere “Gelmeyin lan hepinizin a k ” diye küfretti. Ağca’nın kardeşi Adnan Ağca, lobide soru soran gazetecilere, “Sizin kapasiteniz kaldırmıyor. Avrupa’dakilerle kendinizi kıyaslayın. Haberlerinizi okumaya gerek var mı?” dedi.
Gazeteci Ozan Özhan, Taksim Meydanı’nda eski su deposunun duvarına yerleştirilen “2010 Enerjisi İstanbul’a yayılıyor” yazılı tanıtım levhasına bakarak geçtiği 9 Ocak günü bir çevik kuvvet polisinin saldırısına uğradığı iddiasıyla şikayetçi oldu. Gazeteci, bacağı ve kulağında darp izleri bulunduğunu tescil eden raporuyla birlikte ertesi gün Beyoğlu Nöbetçi Savcılığı’na gitti. Özhan, şikayetinin takipçisi olacağını söyledi. İddiaya göre, Özhan ile tartışan bir çevik kuvvet memuru Özhan’ı bariyerlerin içerisine çekerek kulağına yumruk ve ayağına tekme attı. Devreye giren ve kendisini komiser olarak tanıtan bir polis, bu görevliye “Burası İstanbul’un göbeği ne halt ediyorsun” diye çıkıştı
Gözaltı ve Tutuklamalar
Azadiya Welat gazetesi eski yazı işleri müdürleri Vedat Kurşun ve Ozan Kılınç, Aram Yayınları imtiyaz sahibi ve Hawar gazetesi yetkilisi Bedri Adanır, Rengê Hêviya Jinê (Kadın Umudunun Rengi) Dergisi’nin tutuklanan eski yazı işleri müdürü Berivan Eker, İşçi Köylü gazetesi yazı işleri müdürü Barış Açıkel ve Proleterce Devrimci Duruş gazetesi yazarı Nevin Berktaş yayımladıkları yazılar veya kitaplar nedeniyle halen hapisteler.
24 gazeteci de, “Ergenekon”, “KCK”, “Devrimci Karargah”, “MLKP”, Balyoz” davalarından cezaevinde bulunuyorlar.
Haftalık Yürüyüş dergisi sahibi ve yazı işleri müdürü Halit Güdenoğlu, dergi çalışanları Kaan Ünsal ve Cihan Gün ve Kamu Emekçileri Cephesi dergisi yazı işleri müdürü Musa Kurt dergi bürosuna 24 Aralık’ta sabaha karşı yapılan polis baskınıyla gözaltına alındı. Polis duvarları delerek tuğla içlerini kontrol etti, kapıları balyozla söktü, bilgisayarlara el koydu. Çevik kuvvet ekiplerinin helikopterle yaptığı baskında, derginin yayına hazırlandığı Ozan Yayıncılık kapı kirişleri. Gazeteciler tutuklandı, Ankara Sincan 1 Nolu F Tipi Cezaevine gönderildi.
“Ergenekon terör örgütü” ikinci iddianame kapsamında yargılanan Aydınlık dergisi yazarı Emcet Olcaytu 11 Kasım’da tahliye edildi. Olcaytu, Silivri’deki İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 21 Temmuz 2009’dan beri “Silahlı terör örgütüne üye olmak”, “özel hayatın gizliliğini ihlal etmek”, “hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek” iddialarıyla yargılanıyor.
Azadiya Welat gazetesi temsilcisi Mehmet Veysel Ateş Şanlıurfa’da PKK’nin çatı örgütü Koma Civaken Kürdistan (KCK) soruşturması kapsamındaki operasyonda 2 Ekim’de gözaltına alındı, bırakıldı.
Renge Heviya Jine (Kadının Umudunun Rengi) Dergisi eski yazı işleri müdürü Berivan Eker’in yargılanmasına 7 Aralık’ta devam edildi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi tahliye talebini reddetti, yargılama 25 Ocak’ta sürecek. Cumhuriyet savcısı Ahmet Karaca, esas hakkındaki mütalaasında derginin iki sayısında “PKK propagandası” yapıldığı iddiasıyla Eker’in “örgüt propagandası”ndan TCK’nın 220/6 ve 314/2. maddeleri ile birlikte TMY’nin 7/2 maddesinin de iki kez uygulanarak toplamda 21 yıl hapse mahkum edilmesini istiyor.
30 Aralık’ta Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi Rengê Hevîya Jinê kadın dergisi sorumlu yazı işleri müdürü Gurbet Çakar’ı “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” ve “PKK propagandası yapmak”tan hem üç yıl hapse mahkum etti, hem de tahliye etti. Çakar, Mart 2009’da tutuklanmıştı. Çakar, gazetede PKK’nin hapisteki lideri Abdullah Öcalan’ın “Kürt halk önderi” olarak nitelendirildiği, PKK’lilerle Öcalan resimlerine yer verildiği gerekçesiyle tutuklu yargılanıyordu.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Aram Yayınları imtiyaz sahibi ve Hawar gazetesi yetkilisi Bedri Adanır’ın gazetede çıkan yazı, haber ve fotoğraflar yoluyla “PKK propagandası yapıldığı” iddiasıyla 3 Mart 2011’de yargılanmasına devam edilecek. 30 Eylül’deki duruşmada Adanır’ın tahliye talebi reddedildi. Savcı Adem Özcan, “PKK örgütüne üye olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla Adanır’ın 50 yıl hapisle cezalandırılmasını istiyor. 29 Haziran’da Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Adanır’ı dört kez TMY’nin 7/2 maddesi uygulanmak üzere beş yıl hapis cezası vermişti, dosya Yargıtay’da. Hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Bursa İnfaz Hakimliği’nin denetiminden geçen AİHM savunmalarını bir kitapta toplayan yayıncı bandrol alamadan yakalanmıştı. Adanır, Habur Sınır Kapısı’ndan giriş yaparken gözaltına alındığı 5 Ocak 2010’dan beri Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde.
Azadiya Welat gazetesinin imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü Ozan Kılınç, 21 Temmuz 2010’dan beri Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde. 9 Şubat 2010’da Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi Kılınç’ı 12 gazete sayısında çıkan haber ve yazılarda “PKK propagandası yapıldığı” iddiasıyla toplam 21 yıl 3 ay hapse mahkum etti. Mahkeme Kılıç’a, “üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla 6 yıl 3 ay, ‘Örgüt propagandası’ iddiasıyla da her sayı için 1 yıl 3 ay olmak üzere toplam 15 yıl hapis cezası verdi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 6 Aralık’ta Kılıç’a verilen cezayı bozdu.
Azadiya Welat gazetesinin tutuklu eski yazı işleri müdürü Vedat Kurşun 30 Ocak 2009’dan beri hapiste. Kurşun, 13 Mayıs 2010’da “PKK örgütüne üye olduğu” ve “örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla toplam 166 yıl 6 ay hapse mahkum edildi. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Kurşun’u “örgüt üyesi olmak”tan üst sınırdan 12 yıl 8 ay hapse, 103 kez de “örgüt propagandası yapmak”tan TMY’nin 7/2 maddesi uyarınca cezalandırınca toplam 166 yıl 6 ay hapis cezası ortaya çıktı. Gazeteci, Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde tutuluyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu cezayı ağır bularak bozulmasını talep etti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, kararını 2 Mart’ta verecek.
İşçi Köylü gazetesi sahibi ve yazı işleri müdürü Barış Açıkel, örgüt üyeliğinden verilen dört yıl sekiz aylık hapis cezasını tamamladıktan sonra Temmuz 2010’dan itibaren dergideki haber ve yazılara “örgüt propagandası yapmak”tan verilen cezaları yatmaya başladı. Çoğunlukla “örgüt propagandası yapmak”tan ceza verilen Açıkel, 2004’ten beri Kandıra 2 Nolu F Tipi Cezaevinde bulunuyor.
10 Aralık 2009’dan beri tutuklu bulunan Adana Radyo Dünya yayın yönetmeni Kenan Karavil “Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Kent Yapılanması”na yönelik dava kapsamında Adana 8, Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Kürkçüler F Tipi Cezaevinde tutulan Karavil’in “Örgüt adına suç işlemek” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla 8 ile 22,5 yıl arasında hapsi isteniyor. Azadiya Welat Adana temsilcisi Seyithan Akyüz de Karavil’le birlikte tutuklanmıştı. Gün TV eski genel yayın koordinatörü Ahmet Birsin de “KCK Kent Yapılanması” operasyonuyla yakalandı, Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “İrticayla Mücadele Eylem Planı” iddiasıyla açılan davada yargılanan Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akaya Silivri Cezaevi’nden tahliye oldu. Akkaya, Başbakan Erdoğan’ın eski Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’la 2004’te yaptığı, yasadışı kaydedilen telefon konuşmalarını yayımladıkları iddiasıyla 9 Kasım 2009’da haftalık Aydınlık dergisi genel yayın yönetmeni Deniz Yıldırım ile birlikte tutuklanmıştı.
11 gazetecilik örgütünü bir araya getiren G 9 Gazeteciler Platformu, 26 Mayıs’ta Anayasa’ya “Basın özgürdür sansür edilemez. Basın özgürlüğünü sınırlandıran kanun yapılamaz” cümlesinin eklenmesini, TCK’daki 27 maddenin değiştirilmesini ve hapisteki gazetecilerin tahliyesini istedi. Platform, başta Anayasa, TCK ve TMK olmak üzere basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan tüm düzenlemelerin kaldırılmasını talep etti. G9 mevzuattaki yasaklama ve engelleme anlayışının terkini de istedi.
Bilim ve Gelecek dergisinin idare müdürü ve editörü Baha Okar ve RED ve Enternasyonal dergisi yazı işleri müdürü Hakan Soytemiz, “Devrimci Karargah” örgütüyle bağlantı iddiasıyla 24 Eylül’den bu yana Silivri L Tipi Cezaevi’nde.
Film yapım amiri Melek Seven 29 Haziran’da İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, “Devrimci Karargah” davasının ikinci duruşmasında tahliye oldu. Seven, 27 Nisan 2009’dan beri tutukluydu.
DİHA muhabiri Hamdiye Çiftçi Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla 9 Haziran’da yapılan “KCK Türkiye Meclisi (KCK/TM)” operasyonunda 10 kişiyle birlikte gözaltına alındı. Çiftçi, halen Bitlis E Tipi Cezaevi’nde.
Vicdani retçi Enver Aydemir Eskişehir Askeri Mahkemesi’nden 8 Haziran’da tahliye oldu. Dini inançları nedeniyle askere gitmeyi reddettiği için 21 Ocak’tan beri Eskişehir Askeri Cezaevi’nde tutulan Aydemir, üç yıl işkence, baskı ve cezalarla boğuştuktan sonra askeri hastanenin verdiği “çürük raporu”yla serbest kaldı. Aydemir,”çürük olanın kendisi değil, vicdani ret hakkını tanımayan hukuk sistemi” olduğunu söyledi.
Eylül dergisinin editörü Erdal Süsem Şubat 2010’da tutuklandı, hakkında “Anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs ettiği” iddiasıyla 2007’de verilen ömür boyu hapis cezası Yargıtay kararını bekliyor. Bu nedenle altı yıl hapis yatan Süsen karar Yargıtay’da bozulunca 2006’da serbest bırakılmıştı. Süsem hakkında ayrıca Eylül dergisinde yayımlanmak üzere eski tutuklu ve hükümlülerle yaptığı görüşmeler Maoist Komünist Partisi’ne (MKP) “üyelik” olarak değerlendirilince ikinci bir dava açıldı. İkinci davaya İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 26 Mayıs’ta devam edilecek.
Atılım gazetesi muhabirleri Tuncay Mat ve Çağdaş Küçükbattal, Gazi Mahallesi’nde bir baz istasyonunun tahribi davasından dokuz ay tutuklu kaldıktan sonra 29 Mayıs’ta tahliye edildiler. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, eylemi gazeteci olarak izlediklerini ifade eden iki habercinin tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Gazeteciler 11 Eylül 2009’dan beri hapisteydi. Mahkeme, 11 sanığı MLKP örgütünün faaliyetleri çerçevesinde baz istasyonunun tahrip edildiği eylem nedeniyle yargılıyor. İddianamede iki gazeteci “dağıtma sırasında cebir şiddet veya tehditle mukavemette bulunmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “Kamu malına zarar vermek”, “Toplantı gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet etmek” ile suçlanıyorlar.
Elazığ’dan DİHA muhabiri Serkan Demirel ve Azadiya Welat temsilcisi Ali Konar, çeşitli illerde 24 Mayıs sabaha karşı aynı anda yapılan operasyonlarda 120 kişiyle birlikte gözaltına alındı. Mahkeme Konar’ı tutukladı, Demirel’i serbest bıraktı. DİHA muhabiri Çağdaş Kaplan da 19 kişiyle birlikte gözaltına alındı, aynı gün.Beşiktaş Cumhuriyet Savcılığı’ndan serbest bırakıldı.
Azadiya Welat gazetesi yazı işleri müdürü Mehdi Tanrıkulu Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Kürtçe savunmada ısrar ettiği gerekçesiyle 8 Nisan’da tutukladı, 20 Mayıs’ta tahliye oldu. Tanrıkulu gazetenin 23 Ocak 2010 tarihli sayısındaki bir haberde PKK örgütünün hapisteki lideri Öcalan için “Kürt Halk Önderi” sıfatı kullanıldığı ve “Kürt Özgürlük Hareketi” kavramı ile PKK kast edildiği gerekçesiyle Tanrıkulu, “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanıyor. Gazetede yayımlanan haber ve yazılar nedeniyle Tanrıkulu’nun 40 yıla kadar hapsi talep ediliyor.
DİHA muhabiri İsmail Eskin, Kocaeli’nde Öcalan’ın tutukluluk şartlarının protesto gösterisini izlerken 4 Aralık’ta gözaltına alındı, 18 Mayıs’taki İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmada tahliye oldu. Eskin Kandıra Cezaevi’ndeydi.
DİHA muhabiri Remzi Coşkun 1 Nisan’da polisin PKK’ye yönelik operasyonunda evine giden darp edilerek gözaltına alındı, sonraki gün serbest bırakıldı. DİHA, çalışanları gözaltına alındıktan sonra gözaltı tutanağı tutulmadığını savundu. Coşkun’a “Sen bizim misafirimizsin. Sabah seni bırakacağız” dendiği iddia edildi.
Birgün gazetesi ve Show TV Rize temsilcisi Gençağa Karafazlı çete üyeliği iddiasıyla 13,5 ay cezaevinde kaldıktan sonra Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmada 7 Mart’ta tahliye oldu. Gazeteci çıkar amaçlı bir örgütle bağlantısı olduğu iddia edilen yakınlarıyla telefon görüşmeleri nedeniyle 6 Haziran 2009’da gözaltına alınarak Rize Kalkandere Cezaevi’ne gönderilmişti.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay, Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen “Darbe Günlükleri” ile ilgili soruşturmanın Ergenekon dosyasından ayrıldığını söyleyerek İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden yeni bir değerlendirme yapmasını talep etti. Gazeteci Tuncay Özkan “Ergenekon” örgütüne üye olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanıyor.
Yazar Erdoğan Akhanlı 8 Aralık’ta tahliye oldu. Akhanlı 10 Ağustos 2010’da Türkiye’ye giriş yaparken yakalanmış, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce eski TCK’nun 146/1 maddesi uyarınca cezalandırılmak talebiyle tutuklanarak Tekirdağ 2. Nolu F Tipi cezaevine gönderilmişti. Akhanlı 1989’daki bir silahlı soygundan sorumlu tutuluyordu. Akhanlı, yaşamakta olduğu Almanya’dan hasta olan babasını görmek için Türkiye’ye gelmiş ancak tutuklandığı için Kasım sonunda yaşamını yitiren babasını görememişti. Dava Türkiye içi ve dışından siyasi partiler, insan hakları, yazar ve hukuk kuruluşlarınca izlendi.
Yazar Nevin Berktaş “İnancın Sınandığı Zor Mekanlar: Hücreler” kitabında “örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla 10 ay hapse mahkum edilince cezasının hesap hatası nedeniyle fazladan tutuklu kaldığı beş yıl yedi aylık süreden düşülmesini istedi. 3 Kasım’da tutuklanan Berktaş’ın talebi kabul edilmedi. Berktaş Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği üyesi olma iddiasıyla 22 yıl cezaevinde kaldı. Berktaş Proleterce Devrimci Duruş dergisinin de yazarı ve halen Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’nde.
Devrimci Demokrasi gazetesi sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü Erdal Güler 26 Ekim’de Kandıra 1 No’lu F tipi Cezaevi’nden tahliye oldu. Üç yıllık tutuklu Güler PKK ve Maoist Komünist Partisi (MKP) gibi örgütler hakkında övücü yayınlar yaptığı iddiasıyla yargılanıyordu ve tahliyesi 2014’te bekleniyordu. Tahliye, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2007’de TMY’nin 7/2 maddesinden Güler’i mahkum ederken verdiği 20 bin TL’lik adli para cezasının yanlış yere tebliğ edildiğini fark etmesiyle gerçekleşti. Güler, Özgür Düşün dergisinin Mart-Nisan 2005 sayısında yer verilen “Mahir Çayan ve yoldaşlarını saygıyla anıyoruz” mesajından dolayı “suç ve suçluyu övmek” ile suçlanıyor. Bir dava da, İbrahim Kaypakkaya’nın anıldığı “Halk için Devrimci Demokrasi” gazetesinin 1-16 Mayıs 2006 tarihli sayı için açılmıştı.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, İşçi Köylü gazetesi çalışanı ve çevirmen Suzan Zengin’i “delilleri karartılma ihtimali” gerekçesiyle tahliye etmedi. Zengin, 28 Ağustos 2009′da gözaltına alınarak Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’ne gönderilmişti. Zengin, “örgüt üyeliği” iddiasıyla 26 Ağustos’ta yargılanmaya başlandı. İkinci duruşma 15 Şubat 2011′de. Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) Yayınlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı Ragıp Zarakolu Zengin’in tahliye edilmesi gerektiğini söyledi.
DİHA muhabirleri Behdin Tunç ve Faysal Tunç hakkında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “PKK örgütüne yardım ve yataklık” iddiasıyla verdiği altışar yıl üçer aylık hapis cezaları onandı. Yargıtay 9. Dairesi kararı gereği hapiste (Diyarbakır D Tipi Cezaevi) kalmaya devam edecek olan iki muhabir 5 Nisan 2007’de tutuklanmıştı. 8 Ocak 2008’de Şırnak’ın Cizre İlçesi’nde gözaltına alınan Ajansın Şırnak muhabiri Haydar Haykır ise halen Batman H Tipi Cezaevi’nde.
Özgür Radyo yayın yönetmeni Füsun Erdoğan, Atılım gazetesi yayın yönetmeni İbrahim Çiçek ve yayın koordinatörü Sedat Şenoğlu’nun da aralarından bulunduğu 23 kişinin Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) örgütüne üye olmakla yargılandığı davanın 10 Aralık günkü duruşmada tahliye talepleri reddedildi, Kürtçe savunmaya izin verilmedi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren yargılamaya 17 Mayısta devam edilecek. Erdoğan, Çiçek ve Şenoğlu 8 Eylül 2006’dan beri tutuklu.
DİHA çalışanları Ali Buluş ve Mehmet Karaaslan’ın “örgüt üyeliği”nden verilen mahkumiyet kararlarını Yargıtay 24 Nisan’da onadı. İki çalışan 19 Nisan 2007’den beri Mersin Ermenek E Tipi Cezaevi’nde.
DİHA Ankara muhabiri Emine Altınkaya, 27 Kasım 2010’da Ankara Gençlik Kültür Merkezi’nde haber izlerken 40 kişiyle birlikte gözaltına alınarak tutuklandı. Altınkaya Sincan Cezaevi’nde iddianamenin hazırlanmasını bekliyor.
Odak dergisi eski yazı işleri müdürü Erol Zavar “Direniş Hareketi” örgütüne üye olduğu iddiasıyla Ankara 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin (DGM) 27 Haziran 2001’de müebbet hapse mahkum edildi. Zavar 15 Ocak 2001’de cezaevine girdi, Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde, dört yılda 13’ünde 50’ye yakın kanserli tümörün çıkarıldığı toplam 15 ameliyat geçirdi.
Basın ve İfade Özgürlüğü Davaları
Emirdağ (Afyonkarahisar) gazetesi sorumlu müdürü Mustafa Koyuncu 30 Aralık’ta Emirdağ Asliye Ceza Mahkemesi’nde altı yıl hapis istemiyle yargılandığı “yayın yoluyla hakaret” davasından bilirkişi raporuyla beraat etti. Gazeteci ayrıca 44 polisin şikayetiyle toplam 440 bin TL manevi tazminat istemiyle de yargılanıyor. Gazetecinin 12 Mart 2007’de “AB’ye Böyle mi Girmeliydik? Görevlerini Kötüye Kullanıyorlar” yazısıyla Emniyet Müdürlüğü’nde fuhuş, dayak ve hakaret iddialarını gündeme getirmesi davaya dayanak oluşturdu. Koyuncu, 13 Mart 2007’de tutuklanmış, tekzip yayımlaması şartıyla bir hafta sonra tahliye edilmişti.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) eşbaşkanı Aysel Tuğluk, 10 ay hapse mahkum oldu. Tuğluk hakkındaki dava Doğubayazıt’ta (Ağrı) yaptığı bir konuşma nedeniyle Erzurum Özel Yetkili 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “suç ve suçluyu övmek” ve “PKK propagandası yapmak”tan 12 Mart’ta açıldı. 30 Aralık’taki karar duruşmasında da, Mahkeme hükmün açıklanmasının geri bıraktı. Buna göre, Tuğluk aynı nitelikli bir fiili beş yıl içinde yeniden işlerse ceza yüzüne karşı okunacak.
30 Aralık’ta BDP’li Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak 10 ay hapse mahkum oldu. Sadak, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “PKK propagandası” iddiasıyla yargılanıyordu. Sadak, Silopi’de (Şırnak) Ekim 2008’de düzenlenen mitingdeki konuşması nedeniyle TMY’nin 7/2 maddesi uyarınca bir yıl hapse mahkum oldu, ceza 10 aya indirildi.
Yazar Temel Demirer hakkında “Hrant Dink Ermeni olduğu için, Soykırımı tanıdığı için katledildi” dediği için TCK’nın 301. maddesinden açılan davaya 30 Aralık’ta devam edildi. Demirer, “ben devletime katil dedirtmem” diyerek eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in verdiği bakanlık onayını idare mahkemesinde iptal ettirmeye de çalışıyor. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki dava 3 Mart’ta sürecek.
Birgün gazetesi yazarı Fikri Sağlar ile Birgün gazetesi Yaşar Büyükanıt ve Filiz Büyükanıt’a 17 bin TL tazminat ödeyecek. Büyükanıt çifti Sağlar’ın 15 Mayıs 2008’de Birgün gazetesinde yayımlanan ”Büyükanıt’a Dosya Verildi mi?” başlıklı yazısında ”kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu” iddiasıyla tazminat davası açmıştı. Yazıda; “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 27 Nisan bildirisinin ardından 4 Mayıs 2007’deki Dolmabahçe görüşmesinde eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’a eşiyle ilgili harcama dosyası sunduğu” iddiası konu ediliyordu. Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin aynı doğrultudaki ilk kararını Yargıtay, “eksik inceleme” gerekçesiyle bozmuş, basın özgürlüğünün gereğinin yapıldığını belirterek “hakaret suçu” bulunmadığına dikkat çekmişti. Yeniden görülen davanın 30 Aralık’taki karar duruşmasında, mahkeme Büyükanıt ailesine 17 bin TL tazminat ödemesine hükmetti.
Yargıtay 9. Dairesi, sanatçı Ferhat Tunç’un beraat kararını bozdu. Tunç, 12 Ağustos 2006’da 2. Nazımiye Düzgün Baba Şenlikleri konserinde “Maoist Komünist Partisi propagandası yaptığı” iddiasıyla Malatya Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp beraat etmişti. Tunç, 28 Aralık’ta İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde bozma kararına karşı savunma yaptı.
Türkiye’de Kürtçe çıkan Azadiya Welat gazetesi eski yazı işleri müdürü ve imtiyaz sahibi Emine Demir’e haberlerde “PKK örgütünün propagandası” yapıldığı iddiasıyla toplam 138 yıl hapis cezası verildi. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi Demir’i 2008 ve 2009 yıllarında çıkan toplam 84 haber yoluyla “örgüt propagandası fiilinin işlendiği” iddiasıyla TCK 314 maddesi çerçevesinde ”’örgüt üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”ten 84 kez cezalandırdı. Mahkeme, her bir haber için 1 yıl 6 ay hapis olmak üzere toplam 138 yıl hapis cezasına hükmetti. Ayrıca sanık Demir hakkında yakalama kararı da çıkarıldı.
Gazeteci Nazlı Ilıcak İkinci Ergenekon davası tutuklu sanıklarından Hasan Atilla Uğur’a “basın yoluyla hakaret ettiği” iddiasıyla ı İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına 27 Aralık’ta devam edildi. Savcı Alper Tunga Akgülen gazeteci için iki yıl hapis istiyor. Ilıcak’ın, 2 Aralık 2008’de Sabah gazetesinde “Faili meçhuller gene gündemde” başlıklı yazısında “Mardin Alay Komutanı Rıdvan Özden’in öldürülme emrini, Mardin’in bir ilçesinde Jandarma Komutanı olan Atilla Uğur’un organize ettiği belirtiliyor…” deniyordu. Ilıcak, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz’ı “işgüzar” bulduğunu yazmaktan hem ceza hem de tazminat davası çerçevesinde mahkum edilmişti.
Gazeteci yazar Nedim Şener 23 Aralık’ta beraat etti. Şener, “Hrant Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” adlı kitabı nedeniyle “hakaret”, “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” ve “haberleşmenin gizliliğini ihlal” iddiasıyla 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyordu.
Muş’ta yayımlanan Haber 49 gazetesi sahibi Emrullah Özbey engellilere yönelik sınavın sahte imzayla iptal edildiği yönünde eski İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Sadettin Yıldırım’ı eleştiren yayınlarına devam ettiği için ikinci kez “hakaret” iddiasıyla yargılanmaya 23 Aralık’ta başladı. Muş 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Özbey’i iki yıl hapis istemiyle yargılamaya 25 Şubat’ta devam edecek.
Siyasetçi Mahmut Alınak 22 Aralık’ta 14 ay 17 gün hapis cezasına mahkum oldu. Kars Ağır Ceza Mahkemesi Alınak’ı geçen yıl Digor’da Tahsin Orman adlı kişiye işkence yaptıkları için polisleri kınamak, İşkenceyi “hayvani bir uygulama” demekten TCK 125. Maddesi uyarınca suçlu buldu. Alınak, Başbakan Erdoğan’a Kürtçe dilekçe göndermekten Kars 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, 94 kişiyle birlikte de DTP’nin kapatılmasını protesto etmekten “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla Kars Ağır Ceza Mahkemesi’nde de yargılanıyor.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) eşbaşkanı Aysel Tuğluk hakkında 15 ile 75 yıl arasında hapis isteniyor. 16 Aralık’ta Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı Ergun Tokgöz ceza istemini Kürt sorununun çözümü konusundaki 12 ayrı konuşmadan dolayı açılan davada Tuğluk’un 12 defa “örgüt propagandası yapmak” ve “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddialarına dayandırdı.
Adıyaman Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin hakkında, AKP Adana milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’ın kişilik hakları saldırıda bulunduğu iddiasıyla açılan 10 bin TL’lik tazminat davasının görülmesine 14 Aralık’ta devam edildi. 20 Eylül 2009’da yer verilen “Aman Miro Aman Piro” başlıklı aynı yazı nedeniyle gazeteci 10 Şubat 2011’de Gerger Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yine hakim karşısında olacak.
Batman gazetesi yazı işleri müdürü Ercan Atay Batman’da yola döşenen patlayıcı yoluyla dört hak savunucusunun 31 Temmuz 2010’da ölmesiyle ilgili PKK çevrelerinden gelen elektronik posta mesajına gazetede yer verdiği için 13 Aralık’ta yargılanmaya başladı. Atay’ın TCK 215. maddesinden yargılanmasına Batman Sulh Ceza Mahkemesi’nde 22 Şubat’ta devam edilecek. Basın Konseyi ve Uluslar arası Basın Enstitüsü Ulusal Komitesi yetkilileri gazeteciye geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Hrant Dink Davası’nın 8 Şubat 2010’daki duruşmasına gizli tanığın getirilmemesini eleştiren Referans gazetesi yazarı Cengiz Çandar “devlet memuruna görevinden dolayı hakaret” iddiasıyla yargılanıyor. 13 Aralık’ta Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edilen yargılamada Çandar’ın bir yıldan üç yıla kadar hapsi isteniyor. Çandar, 9 Şubat 2010 tarihli “Hrant’la ve ‘adalet’le dalga geçiliyor” başlıklı yazısında “Yani, o salondan adalet çıkmaz, çıkamaz. Hrant Dink cinayeti davası öyle laubali bir şekilde görülüyor ki, laubalilikten adalet çıkmaz, çıkamaz” demişti.
Başbakan Erdoğan, BDP milletvekili Hasip Kaplan hakkında “kişilik haklarına saldırıda bulunduğu” iddiasıyla Aralıkta 20 bin TL manevi tazminat istemiyle dava açtı. Dava dilekçesinde, Erdoğan’ın avukatları Kaplan’ın 11 Aralık’ta Kuzey Kıbrıs’ta Yeni Kıbrıs Partisi’nin (YKP) düzenlediği bir etkinlikte yaptığı konuşmada müvekkillerine eleştiri sınırlarının ötesinde ithamlarda bulunduğunu öne sürdü.
Taraf gazetesi yazarı Neşe Düzel hakkında, hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla Habur’dan Türkiye’ye giren Kandil grubunun sözcüsü M. Şerif Gençdal ile yaptığı röportaj nedeniyle dava açıldı. Düzel savunmasında “Savcının zihniyet dünyasında suç olandan dolayı yargılanıyoruz” dedi. 10 Aralık’ta Kadıköy Adliyesi’nde “Taraf” çalışanlarının 37 davası görüldü. Düzel, Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “suç ve suçluyu övmek”ten, muhabir Dicle Baştürk, “hakaret”ten, Fırat Alkaç “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs”ten yargılanıyor.
Yayıncı İrfan Sancı ve çevirmen İsmail Yerguz 7 Aralık’ta beraat etti. Sancı ve Yerguz Sel Yayınları’nın “Cinsel kitaplar” dizindeki üç kitabında “müstehcen yayına yer verdikleri” iddiasıyla 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyordu. Yayınlarla ilgili Başbakanlık Çocukları Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu “halkın ar ve haya duygularını incitir”, Galatasaray Üniversitesi öğretim üyeleri ise Ben Mila’nın Perinin Sarkacı, Guillaume Apollinaire’in Genç Bir Don Juan’ın Maceraları, Fransız P.V.’nin yayına hazırladığı Görgülü ve Bilgili Bir Burjuva Kadınının Mektupları kitaplarının edebi eser vasfına işaret edilmiş ve dava konusu edilemeyeceği yönünde görüş bildirmişti. Mahkeme, “bilimsel eserlere, çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmayacağı”na dair TCK 226/7 maddesine dayanarak Sancı ve Yerguz’u akladı.
Kapatılan DTP eşbaşkanlarından Ahmet Türk hakkında yedi ayrı konuşması nedeniyle açılan davalar Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 10 Mart’ta devam edecek.
Batman Postası gazetesi sahibi M. Kemal Çelik hakkında 1986’da öldürülen PKK’li Mahsun Korkmaz’ın hayatı hakkında ailesiyle yapılan söyleşinin haberleştirmesi nedeniyle “suç ve suçluyu övmek” iddiasıyla Aralık’ta dava açıldı. Korkmaz’ın ağabeyi Fehmi Korkmaz ile ablası Maşallah Korkmaz da TCK 215. maddeden Çelik ile birlikte yargılanacak. Yargılamaya 9 Mart’ta Batman 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde devam edilecek.
Avukat Şiar Rişvanoğlu Adana’da şüpheli şekilde ölen Azadiya Welat gazetesi dağıtımcısı Metin Alataş ile ilgili İçişleri Bakanlığı’nı eleştiren bir açıklama okumaktan Bakanlığın tazminat talebi nedeniyle Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Aralık ayında yargılanmaya başladı. Sonraki duruşma 12 Nisan’da. Rişvanoğlu 3 Mayıs 2010’da Roj TV’de “Kürdistan’daki bütün siyasi cinayetlerin, komploların, Botaş kuyularındaki katliamların, kitlesel katliamları, tecavüzlerin tamamını gizli bir biçimde soruşturacak bir komisyon istemek gerekiyor” dediği için de Adana Özel Yetkili 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Bu davada TCK’nın 220. maddesi uyarınca 13 yıl 6 aya kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Rişvanoğlu, 11 Ocak’ta mahkeme karşısına çıkacak.
Belge Yayınları sorumlusu Ragıp Zarakolu ve yazar Mehmet Güler ile ilgili esas hakkında mütalaa bekleniyor. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, ”KCK Dosyası, Küresel Devlet, Devletsiz Kürtler” kitabında “PKK propagandası yapıldığı” iddiasıyla süren yargılamada esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için dosya 2 Aralık’ta Cumhuriyet savcısına sunuldu. Mahkeme bilirkişi incelemesi talebini reddetti ve toplatma kararının kaldırılması talebini ise “daha sonra değerlendireceğiz” şeklinde yanıtladı. Yargılama 10 Mart’ta devam edecek.
DİHA muhabiri İbrahim Açıkyer, “örgüt propagandası”ndan 10 ay hapis cezasına mahkum edildi. İzmir’de 27 Temmuz 2006’da kapatılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) Konak İlçe Gençlik Meclisi şöleninde 13 kişiyle birlikte gözaltına alınmıştı. Açıkyer, operasyon sonrası İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın 25 Kasım’daki duruşmasında 13 kişiyle birlikte TMY’nun 7/2 maddesi uyarınca mahkum edildi.
DTP’nin kapatılmasıyla siyasi yasaklı hale gelen ve aralarında Taraf yazarı Orhan Miroğlu, eski DEP’li Leyla Zana ve Selim Sadak’ın bulunduğu da 34 kişinin “PKK propagandası” iddiasıyla yargılanmasına 25 Kasım’da başlandı. Savcı 2820 Siyasi Partiler Kanunu’nun 117. maddesinden şüpheliler için altı ay ile 20 yıl arasında hapis cezası istedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 34 kişinin Anayasa Mahkemesi’nce siyaset yasağı getirilmesi kararına da dayanak yapıldığını hatırlattı; dolayısıyla aynı eylemden ikinci kez yargılanma söz konusu. Miroğlu, DTP Genel Başkan Yardımcısıyken 25 Mart 2007 tarihli konuşmasından dolayı ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde iki yıl bir ay hapse mahkum etmişti. Dosya Yargıtay’da.
Hanefi Avcı’ya “Haliç’te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat” kitabı nedeniyle Kasım’da dava açıldı. İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer, Avcı’nın yayın yoluyla kendisine “hakaret ettiği ve iftirada bulunduğu”nu iddia ediyor. Cumhuriyet Savcısı Abdulvahap Yaren’in hazırladığı iddianame kabul edilirse Avcı, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 8 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle yargılanacak. Eski Eskişehir emniyet müdürü Avcı 28 Eylül’den bu yana “Devrimci Karargah” davasından Silivri cezaevinde.
“Hrant Dink Cinayeti: Medya, Yargı, Devlet” adlı kitapta ihmalleri değerlendiren Vatan gazetesi muhabiri Kemal Göktaş İstanbul Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. Göktaş’ın fiilinin “devletin güvenliğine karşı” olduğunu ileri süren İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi dosyayı Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti.
Milliyet gazetesi muhabiri Namık Durukan ve sorumlu müdürü Hasan Çakkalkurt ile Günlük gazetesi yayın eşyönetmeni Filiz Koçali 22 Kasım’da beraat ettiler. Durukan PKK yetkilisi Duran Kalkan’ın açıklamasını haberleştirmekten; Koçali Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Yürütme Konseyi başkanı Murat Karayılan’la yaptığı söyleşi nedeniyle yargılanıyordu. Durukan ve Çakkalkurt’un “örgüt propagandası” yapmak iddiasıyla TMK’nun 7/2. maddesinden 7,5 yıl hapis istemiyle İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyordu. Mahkeme, metnin haber niteliği taşıması nedeniyle örgüt propagandası suçunun oluşmadığı kararına verdi. Koçali, Günlük sorumluları Ramazan Pekgöz ve Ziya Çiçekçi beraat ettikleri İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamada “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılanıyordu.
Taraf gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı’nın TCK 301’den yargılanmasına Adalet Bakanlığı 22 Kasım’da izin verdi. Genelkurmay Başkanlığı “Ya alçaksınız ya da salak…” başlıklı yazısı nedeniyle Kütahyalı’yı şikayet etmişti. Bakanlık, Kütahyalı’nın “Devlet adamı değilsin, devlet memurusun İlker Başbuğ” başlıklı üç ayrı yazısıyla ilgili soruşturma izni vermemişti.
Batman Belediye başkanı Nejdet Atalay, iki yıl altı ay hapis cezasına çarptırıldı. Atalay PKK lideri Abdullah Öcalan için “Sayın” ve “Kürt Halk Önderi” dediği gerekçesiyle Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde TMY 7/2 maddesinden yargılanıyordu. Barış ve Demokratik Çözüm Grubu Sözcüsü Mehmet Şerif Gençdal da, aynı iddiayla bir yıl sekiz ay hapisle cezalandırıldı. Aynı mahkeme, Gençdağ’ı Habur’dan giriş yaptıktan sonra Cizre’deki konuşmasında “örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla mahkum etti. Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümünü istedikleri için 19 BDP milletvekili için hazırlanan fezleke sayısı 554’e ulaşırken, BDP’lilerin yargılandıkları davalardan haklarında toplam 2 bin 473 yıl hapis cezası isteniyor. Anayasa Mahkemesi’nin milletvekilliklerini düşürdüğü Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk hakkında süren davalarda toplam 139,5 yıl ceza isteniyor. BDP’li vekillerden hakkında en fazla fezleke hazırlanan isimlerin başında, Mardin milletvekili Emine Ayna geliyor. Ayna hakkında 69 fezleke bulunurken 335 yıl hapsi isteniyor. Ayna’yı 57 fezleke ile Van milletvekili Özdal Üçer ve Şırnak milletvekili Sevahir Bayındır izliyor.
Erzurum Savcısı Osman Şanal Cumhuriyet gazetesi muhabiri İlhan Taşçı hakkında Kasım’da tazminat davası açtı. Şanal, Taşçı’nın yeni çıkan “Cüppeli Adalet” kitabı kapağındaki yeşil takkeli ve sakallı kişinin kendisine benzetildiği ve cümlelerinde “ünlem” kullandığı iddiasıyla davayı açtı. Yargılamaya 27 Ocak’ta Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde başlayacak. Taşcı, 13 Ağustos 2009’da çıkan “Cemaate Dokunulamadı” seri haberleriyle TGC’nce “Haber-Siyasal” dalında ödüle layık görülmüştü.
Radikal muhabiri İsmail Saymaz’a “Postmodern Cihad” kitabı nedeniyle 7 bin TL’lik manevi tazminat davası açıldı. Özel yetkileri kaldırıldıktan sonra ‘Basın Savcısı’ olarak atanan Erzurum Savcısı Osman Şanal kitapta “Postmodern yanlısı” gösterildiğini ileri sürerek davayı açtı. Saymaz hakkında açılan 12 davada da 97 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor.
Kadıköy Başsavcılığı, 2 Kasım 2009’da çıkan “Ay bükerken uyuyamam” isimli yazısı nedeniyle Taraf yazarı Orhan Miroğlu hakkında “halkı kin ve nefrete sürüklediği” iddiasıyla dava açtı. Yazıdaki “Gerçek şu ki, Kürtler ve Türkler birbirinden korkuyor artık. Türkler; yüzyıl boyunca yaşanan isyanlardan sonra çoluk çocuk, yaşlı genç demeden kamyonlara, trenlere doldurulup Ege’nin ve Anadolu’nun kasabalarına, köylerine fırlatılıp atılmış Kürtlerden, belki de, tarihte ilk kez bu kadar çok korkuyor” sözleri suça gerekçe yapıldı. Dava 3 Mart günü Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Sosyolog İsmail Beşikçi ve hukukçu Zeycan Balcı Şimşek’in “PKK örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yedi buçuk yıl hapis tehdidiyle yargılanıyor. 12 Kasım’da İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ikinci duruşmada savcı, mütalaasında, Beşikçi’nin “Çağımızda Hukuk ve Toplum” dergisindeki “Ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı ve Kürtler” başlıklı yazısında “Kandil kelimesini ‘Q’” yazdığı için suçluyor. Beşikçi ve Şimşek’i 50’den fazla avukat savunuyor. Dava insan hakları savunucuları, gazetecilik örgütlerince izleniyor. Karar 4 Mart’ta.
Gazeteci Neşe Düzel ve Taraf gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü Adnan Demir PKK/KONGRA/GEL yöneticileri Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal ile yapılan söyleşi nedeniyle 7, 5 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Düzel’in 5 Nisan 2010’da Taraf’ta yayımlanan söyleşisi nedeniyle İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava 10 Kasım’da başladı, 2 Mart’ta sürecek. Savcı Hakan Karaali, söyleşide “okuyucu nezdinde şiddete başvurmanın gerekli ve haklı bir önlem olduğu izleniminin uyandırıldığını” iddia ediyor.
Galatasaray’ın sportif direktörü Adnan Sezgin’e yayın yoluyla hakaret ettiği iddia edilen Fotomaç gazetesi yazarı Hıncal Uluç hakkında TCK 125. madde uyarınca dava açıldı. Yazar, iddianame kabul edilirse İstanbul Sulh Ceza Mahkemesinde üç aydan iki yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak.
Silivri 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, Protestanlık adına misyonerlik yaptığı iddiasıyla gözaltına alınan ve dava açılan Hakan Taştan ve Turan Topal’ı “kişisel verileri hukuka aykırı şekilde kaydettikleri gerekçesiyle dokuzar aya mahkum ederken “kin ve düşmanlığa tahrik” ile “Türklüğü aşağılama” iddialarından beraat ettirdi. Taştan ve Topal dört yıldır TCK 216 ve 301’den yargılanıyordu. Bu dosya dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in soruşturma ve kovuşturma izni verdiği 73 dosyadan biriydi. Cezalar önce 7’şer ay 15’er güne indirildi, sonra “sanıkların kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu ile yargılama sürecindeki pişmanlık” dikkate alınarak da 4 bin 500’er TL adli para cezasına çevrildi.
Taraf gazetesi yazarı Rasim Ozan Kütahyalı Kadıköy Asliye Hukuk Mahkemesi’nde CHP İzmir milletvekili Canan Arıtman hakkında “ırkçı-faşist” dediği gerekçesiyle 14 bin TL tazminat ödemeye mahkum oldu. Kütahyalı, 25 Kasım 2009 tarihli Taraf’ta “CHP’nin ırkçı-faşist İzmir milletvekilinin bu kadar popüler olması nedir peki?” ifadesini kullanmıştı. 22 Kasım 2009’da eşbaşkan Ahmet Türk’ün de içinde olduğu DTP konvoyu, İzmir’de taşlanmıştı. Kente ‘Faşist’ yakıştırmasının yapıldığı iddiasıyla İzmir İl Genel Meclis Başkanı CHP’li Serdar Değirmenci ve meclis üyeleri ve İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu sanatçısı İdris Ercan’ın açtığı dava ise sürüyor.
Sanatçı Ferhat Tunç Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 15 Ağustos 2009’da Eruh (Siirt) Belediyesi festivalindeki konuşması nedeniyle “Örgüt üyesi olmamakla örgüt adına suç işlemek” ve “terör örgütünün propagandasını yapmak” iddiasıyla yargılandı ve 4 Kasımda beraat etti. Tunç’un, TCK’nun 220/6 maddesi ve TMY’nun 7/2 maddesi uyarınca 15 yıla kadar hapsi isteniyordu. “Ferhat Tunç’la Dayanışma İnisiyatifi” adıyla bir araya gelen bin 363 aydın davanın düşürülmesini talep etti.
2 Kasım’da Kurtalan Asliye Ceza Mahkemesi, 17 Şubat 2009’da Kurtalan’daki seçim lokali açılışında Kürtçe konuştuğu gerekçesiyle Batman Belediye Başkanı BDP’li Nejdet Atalay’ı beş ay hapse mahkum etti.
HSYK üyesi ve eski Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun’un ÇHD’nden Taylan Tanay ve bianet koordinatörü Ertuğrul Kürkçü hakkında açtığı tazminat davasının görülmesine 2 Kasım’da başlandı. Ertosun, 31 Temmuz 2009 tarihinde bianet’te çıkan ” Ertosun’un Yeri HSYK Koltuğu Değil Sanık Sandalyesidir” başlıklı yazıda kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla Tanay ve Kürkçü’den 15 bin TL manevi tazminat istiyor. Başkanlığını Gürkan Ahmet Gençkaya‘nın yaptığı Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi, davalı tarafa beyanlarını sunmak için 10 gün süre tanırken yargılamayı da 27 Ocak 2011’e bıraktı.
Ertosun, cezaevlerine yönelik operasyonlarda 30 tutuklunun ölümünden sorumluluğu olduğu gerekçesiyle Ertosun’un, Devlet Hizmet Madalyası ile ödüllendirilmesini ağır bir dille eleştirdiği gerekçesiyle ÇHD başkanı Selçuk Kozağaçlı’yı da şikayet etmişti. Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi’nde de yargılanan Kozağaçlı’dan Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dava çerçevesinde 25 bin TL tutarında da manevi tazminat isteniyor. 4 Ekim’de devam edilen tazminat davasının bir dahaki duruşması 8 Mart 2011’de. Ceza davası ise 17 Şubat’ta görülüyor.
PKK ve Maoist Komünist Partisi (MKP) gibi örgütler hakkında övücü yayınlar yaptığı iddiasıyla üç yıldır hapiste kaldıktan sonra tahliye edilen Devrimci Demokrasi gazetesi sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü Erdal Güler’in “MKP örgütü propagandası yapmak”tan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılaması sürüyor. Duruşma 3 Şubat 2011’de. Derginin Mart 2004’te çıkan 37. sayısı nedeniyle Güler Terörle Mücadele Yasası’nın 7. maddesinden yargılanıyor. Güler, aynı suçlamayla 19 Nisan 2011’de de yargılanacak.
haberinyeri.net sitesi kurucusu ve yayın yönetmeni Cem Büyükçakır Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ermeni bir aileden geldiğini ima eden okur yorumu nedeniyle 11 aylık hapis cezası aldı. Yorum uyarı üzerine yayından kaldırılmıştı.
Başbakan Erdoğan Hürriyet gazetesi ve başyazarı Oktay Ekşi hakkında ”Az Demişiz” başlıklı yazısında Hidroelektrik Santral yapımıyla ilgili hükümet politikaları üzerine “Şimdi, analarını bile satan işte o zihniyetin marifetlerini görüyoruz” sözleri nedeniyle şikayette bulundu. ”Erdoğan’ın kişilik haklarına ve manevi şahsiyetine açıkça saldırıda bulunulduğu” iddiasıyla yazının yayınlandığı 28 Ekim 2010’dan itibaren işleyecek yasal faizle birlikte 100 bin TL manevi tazminat talep edildi. Dava 15 Şubat’ta başlayacak. Ekşi sonraki gün ”Ayarı Kaçırmışız” başlıklı kısa bir özür yazdı, başyazarlıkta istifa etti.
AKP ve Başbakan Erdoğan, “AKP seçimleri vermemek için, yasa dışı olarak üstelik anti demokratik ve görünür ya da görünmez biçimde bütün olanaklarını kullanacaktır” sözleri nedeniyle Şair ve yazar Ataol Behramoğlu’dan 20 bin TL tazminat istiyor. CNN Türk’te 12 Ocak 2010’da yayınlanan “Tarafsız Bölge” program sırasında sarf edilen sözler nedeniyle Behramoğlu’nun yargılanmasına, 22 Mart’ta Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam edilecek.
Akşam gazetesi eski editörü Semra Pelek ve sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Dolu eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına’nın “Ergenekon Soruşturması”ndaki savcılık ifadesini haberleştirmekten yargılanıyor. Pelek, 5 Ocak 2010’da “Fırtına’ya, Aydın Doğan, Rahmi Koç ve Akçakoca sorusu” ve “Reddediyorum, lanetliyorum” başlıklı haberi edit ettiği için yargılanıyor. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 1 Kasım’da devam edilen dava, Pelek 29 Mart 2011’de savunma yapacak. bırakıldı. Cumhuriyet savcısı Pircan Barut Emre’nin iddianamede her iki habercinin TCK’nın “soruşturmanın gizliliğini ihlal” başlıklı 285. madde ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” başlıklı 288. maddesinden sekiz yıl hapis talep ediyor. Dolu, haberde sorumluluğu bulunmadığını söyleyerek Pelek’i işaret etmişti.
Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu hakkında, “Aslan Paşanın kulakları” haberi nedeniyle “devletin güvenliğine ve siyasi yararlarına ilişkin bilgileri açıklamak” suçundan TCK 329 uyarınca 5 yıldan 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Taraf gazetesinde 30 Ağustos 2010’da çıkan haberin “devletin güvenliğine ve siyasi yararlarına ilişkin bilgileri açıkladığı” iddia ediliyor. Haberde, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Güner’in, Korgeneral rütbesiyle 2007’de İstihbarat Başkanlığı sırasında “skandal bir olaya imza attığı”, “PKK’lıları dinleyeceğiz” denilerek İsrail’den Genelkurmay Elektronik Sistemleri Komutanlığı’na alınan sistemle, tanınan kişileri dinlemeye aldığına yer veriliyordu.
Gaziantep 2. Asliye Ceza Mahkemesi gazeteci Murat Güreş’i Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği Başkanı Ömer Küsbeoğlu’na “basın yoluyla hakaret ettiği” iddiasıyla üç ay hapse mahkum etti. Mahkeme, 12 Ekim karar duruşmasında Gaziantep Hakimiyet gazetesi yazı işleri müdürü Güreş’in hapis cezasına 3 bin 480 TL idari para cezasına çevirdi. TCK 125. maddesi uyarınca mahkum olan gazeteci, 1000 TL de vekalet ücreti ödeyecek. Gazete yazarı da olan Güreş, 18 Ocak 2010’da çıkan “Küsbeoğlu’nun Siyaset Çöplüğü” başlıklı yazısında, Birlik yönetiminde bulunan Küsbeoğlu’ndan kaynaklandığını iddia ettiği “yönetim anlayışını” eleştirmişti. Küsbeoğlu’nun Güreş aleyhine açtığı 20 bin TL’lik tazminat davası da Gaziantep Asliye Hukuk Mahkemesi’nde sürüyor.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Mart 2007 Newrozu’nda söylediği “Kürtlerin üç önderi Celal Talabani, Mesut Barzani ve Abdullah Öcalan” sözlerinden kapatılan DEP eski milletvekili Leyla Zana’yı yargılamaya 12 Ekim’de devam etti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk yargılamada “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasından verilen iki yıllık hapis cezasına Zana lehine bozmuştu. Mahkeme, Zana’yı yeniden yargılıyor. Zana hakkında TMY’nin 7. maddesi uyarınca dava açılırken, yargılama sırasında yaptığı savunma nedeniyle de aynı mahkemede “Suç ve suçluyu övmek”ten kovuşturmalık olmuştu. Zana, bu son suçlamadan beraat etmişti.
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Demokrasi Partisi (DEP) eski milletvekili ve eski Demokratik Toplum Kongresi (DTK) eşbaşkanı Hatip Dicle’yi PKK örgütünün hapisteki lideri Abdullah Öcalan’ı övdüğü gerekçesiyle 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, KCK Türkiye Meclisi davasından tutuklu bulunan Dicle’yi “terör örgütünün propagandasını yapmak” fiilini düzenleyen TMY’nin 7/2 maddesinden mahkum etti. Dicle’nin avukatı Feride Laçin 2009 yerel seçim kampanyasında Bingöl’de Kürt Sorunu’na ilişkin görüşlerini seçmenlerle paylaşan müvekkilinin bu ve geçmiş dönemlere ilişkin eylemlerinden zaten KCK dosyasından yargılandığını söylüyor.
İnsan hakları savunucusu Hakan Tahmaz Birgün gazetesinde yayımlanan Kandil Dağı’nda Murat Karayılan ile yaptığı röportaj nedeniyle gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İbrahim Çeşmecioğlu ile birlikte yargılanıyor. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Ekim’de Tahmaz savunma yaptı. Savcı Savaş Kırbaş 9 Ağustos 2008’de çıkan “Tek Taraflı Ateşkes Sorunu Büyütüyor” başlıklı röportaj nedeniyle TMY 6/2. maddesi uyarınca Tahmaz ve Çeşmecioğlu’nun üç yıla kadar hapislerini istiyor. Gazeteci örgütlerinin izlediği yargılamada 24 Mart 2011’de karar bekleniyor.
Star gazetesi muhabiri Helin Şahin’in 8 Ekim’de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Erkan Canak’a yönelik ilettiği reddi hakim talebi “kanıt yetersizliğinden” reddedildi. Şahin’in gerekçesi duruşmada Canak’ın “seni içeri attırırım” demesiydi. “Balyoz” davasındaki toplu tahliyelerle ilgili haber nedeniyle Şahin’den şikayetçi olan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri Yılmaz Alp ve Tuncay Aslan’ın tanık olarak dinlenmesine karar verildi.
Gazeteciler Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu birlikte yazdıkları “Kontrgerilla ve Ergenekon’u Anlama Kılavuzu” ve “Ergenekon’da Kim Kimdir?” kitaplarında “soruşturmanın gizliliğini ihlal” ettikleri iddiasıyla dört buçuk yıl hapis tehdidiyle karşı karşıya. Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 8 Ekim’deki ilk duruşmada Mavioğlu ve Şık savunmalarını yaptı. Mahkeme, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’ndan kitabın basım tarihi belirlenmesini isteyecek. Yargılama 21 Ocak 2011’de sürecek.
Güney dergisinde bir PKK militanının anlatımlarını da içeren öykü ve bir karikatür nedeniyle hakkında “PKK propagandası yapmak”tan iddianame düzenlenen sorumlu müdür Aziz Özer’in davası ile ilgili Cumhuriyet savcısı mütalaa hazırlayacak. Özer, derginin 51. sayısında yer alan Mehmet Söğüt’in “İnanılmaz Bir Direnişin 3 Günlük Hikayesi” başlıklı öyküsü ve Meray Ülgen’in “Hakim” başlıklı kısa film öyküsü nedeniyle 7 Ekim’de İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısındaydı. Davayı İstanbul Cumhuriyet savcısı Hakan Karaali 11 Mayıs’ta TMY 7/2 maddesinden açmıştı. Özer hakkında 7,5 yıl hapis isteniyor. Yargılamaya 17 Şubat 2011’de devam edilecek.
Emek Partisi (EMEP) Aydın İl Başkanı Abdurruhman Saran yerel seçim çalışması, Newroz kutlaması ve 6 Mayıs’taki Deniz Gezmiş anmasına katıldığı için “suç ve suçluyu övmek”ten yargılandığı davadan beraat etti. Aydın 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 7 Ekim’deki ilk duruşmada “Kitleyi terör örgütü adına galeyana getirdiği” ve “Öcalan’ı övdüğü” iddiasıyla hakkında dava açılan Saran’ı akladı. Siyasetçi, Aydın 1, Asliye Ceza Mahkemesi’nde de afiş asmaktan 298 Sayılı Seçim Yasası’na muhalefet ettikleri gerekçesiyle altı ay hapse mahkum edilmişti. Dosya Yargıtay’da.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi BDP Kadın Meclisi broşürü dağıtma yoluyla “suç ve suçluyu övdüğü” iddia edilen BDP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel’in mahkemeye zorla getirilmesine karar verdi. Mahkeme Başkanı Hasan Şatır, 7 Ekim duruşmasında Tuncel’in adresinin bilinmediğinin kaydedildiğini açıkladı. Tuncel, kapatılan Demokratik Toplum Partisi’nin (DTP) kadın meclisi üyesi 22 kişiyle birlikte Ceza Yasası’nın (TCK) 215. maddesi uyarınca yargılanıyorlar. Yargılamaya 10 Şubat 2011’de devam edilecek.
Yönetmen ve oyuncu Haldun Açıksözlü‘nün “Laz Marks” oyununun Rize gösteriminde fıkra yoluyla “Başbakana hakaret ettiği” iddiasıyla iki yıl sekiz ay hapis istemiyle yargılanıyor. Oyun Leman Kültür ve Can Şenliği Oyuncularının ortak yapımı. Açıksözlü, Rize Sulh Ceza Mahkemesi’nde 3 Şubat 2011’de devam edecek davanın yanı sıra haklarında üç de soruşturma açıldığını söyledi.
Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu 6 Ekim’de beraat etti. Baransu İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Aktütün saldırıyla ilgili “gizli belge” yayımlamaktan TCK 329/1 uyarınca yargılanıyordu. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Çavuşoğlu bu nedenle 4 Haziran’da Baransu’nun 10 yıla kadar hapsini istemişti. Baransu, 7 Ekim’de baskınla ilgili dönemin genelkurmay başkanı orgeneral İlker Başbuğ ve orgeneral Hasan Iğsız hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Baransu, 13 Nisan 2009 tarihli “Aktütün Sırları”, “Genelkurmay’da Dakika Dakika Yaşananlar” başlıklı haberlerde Genelkurmay Başkanlığı’nca tutulan ceride raporlarının anlık kayıtlarının yayımladığı için suçlanıyordu.
Uludere Belediye Başkanı Şükran Sincar 5 Ekim’de Uludere Asliye Ceza Mahkemesi’nde, seçim kampanyasında Kürtçe konuşma yapmaktan altı ay hapse mahkum oldu. Mahkeme başkanı, karar sonrası “Beş yıl içinde buna benzer suç işlemezseniz cezayı denetimli serbestlik olarak veririm” deyince Sincar, “Kabul etmiyorum zaten seçimler yaklaştı, yine seçim çalışmalarında Kürtçe konuşmaya devam edeceğim” diyerek, itiraz yolunu kullanacağını belirtti.
BDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, İHD Diyarbakır şube başkanlığı döneminde İmralı’da tutuklu PKK lideri Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarıyla ilgili açıklamasında “örgüt propagandası” yapmaktan 10 hapse mahkum oldu. 28 Eylül’de Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada hükmün açıklanması ertelendi, Demirtaş’ın beş yıl boyunca denetimli serbestliğe tabi tutulmasına karar verildi. Demirtaş daha önce yerel mahkemede “suçu ve suçluyu övmek”ten bir yıl üç ay hapse mahkum oldu, Yargıtay kararı “örgüt propagandası”yla yargılanmasını istemiyle bozdu.
Taraf gazetesi çalışanları, 24 Eylül günü, Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde toplam 44 dava kapsamında yargılandılar. “Gizliliği ihlal” ve “yazılı iletiyle hakaret”ten hakkında yeni açılan dört ayrı davada savunma yapan Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan “Savcı, ya yazdıklarımı okumuyor, ya da önyargılı okuyor” dedi. Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar, “gizliliği ihlal”, sorumlu müdür Adnan Demir, “adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs”, “özel hayata ilişkin görüntü ve sesleri ifşa etmek”, “gizliliği ihlal”, “suçu ve suçluyu övmek”, “düzeltmenin yayımlanmaması”, “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret” iddiasıyla yargılanıyor. Gazeteci Neşe Düzel, “Suç ve suçluyu övmek”, Markar Eseyan, “gizliliğin ihlali”, Yıldıray Oğur “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret”, Şahin Bayar, “gizliliğin ihlali”, Tuncer Köseoğlu, “gizliliğin ihlali” ve “yargıyı etkileme”, Melih Altınok, Mehmet Baransu, Burhan Ekinci, Fikret Karagöz ve Bünyamin Demirkan “gizliliğin ihlal”, Rasim Ozan Kütahyalı, “hakaret”, Emre Uslu, “adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs”, Bahar Kılıçgedik, “gizliliğin ihlali”, “adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs”, “hakaret sesli yazılı veya görüntülü bir iletiyle hakaret”, Adnan Keskin, “hakaret”, “sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle hakaret”, Nevzat Çiçek, “hakaret”, “sesli yazılı veya görüntülü bir iletiyle hakaret” ve Sibel Hürtaş, “adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs”, “gizliliğin ihlali” ve “yargıyı etkileme” iddialarla yargılanıyorlar.
“Ergenekon” ve “Balyoz” soruşturmalarından tutuklananlarla ilgili tahliye kararlarını haberleştiren Zaman gazetesi muhabiri Büşra Erdal, Ankara muhabiri Metin Arslan ve Sorumlu yazı işleri müdürü Hayri Beşer, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 22 Eylül’de yargılanmaya başladı. Tahliye kararlarıyla gündeme gelen İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi hâkimleri Yılmaz Alp ve Tuncay Aslan’ın şikâyetiyle gazeteciler TMY’nin “terörle mücadelede görev alan kişileri terör örgütlerine hedef göstermek” fiilini düzenleyen 6/1 maddesi uyarınca ve bir buçuk yıldan dört buçuk yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyorlar. Davaya 2 Nisan 2010’da Büşra Erdal imzasıyla gazetenin birinci sayfasında çıkan “HSYK kriziyle atananlar devrede, Balyoz örtbas ediliyor” ve 3 Nisan 2010 tarihli ve Metin Arslan imzalı “Toplu tahliyelerin temeli ‘korsan’ kararname ile atıldı” başlıkları dayanak oluşturdu. Yargılama 2 Şubat 2011’de devam edecek. Zaman gazetesi, Adalet Bakanlığı’nın Kasım 2009’da 4 bin 139 olarak açıkladığı soruşturma sayısının son 6 ayda 5 bini geçtiğini, Zaman, Taraf, Bugün, Yeni Şafak, Star ve Vakit gazetelerine açılan soruşturma sayısının ise 3 bin 500’ün üzerinde olduğunu yazdı. Gazete, 2 bininin davaya dönüştüğünü bildirdi. Medya Derneği, Erdal’a 60’dan fazla dava açıldığını, bunun haber alma hürriyeti ve basın özgürlüğü adına endişe verici olduğunu bildirdi.
Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast iddialarıyla ilgili soruşturmada Albay E.Y.B.’nin savcılıkta ifade verirken fotoğrafını çeken HaberTürk gazetesi muhabiri Cemal Doğan ile Hürriyet gazetesi foto-muhabiri Nurettin Kurt’un İstanbul Özel yetkili 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandıkları davada 23 Eylül’de beraat etti. Fotoğrafların 30 Aralık 2009’da gazetelerde yayımlanması üzerine gazeteciler hakkında, soruşturma savcısı Mustafa Bilgili’nin şikayetiyle dava açılmıştı. İki gazetecinin TMY’nin 6. maddesi uyarınca ve “Kamu görevlilerini terör örgütlerine hedef gösterdikleri” iddiasıyla bir yıldan üç yıla kadar hapisleri isteniyordu. Mahkeme kararında, iki habercinin olayda tamamen gazetecilik görevi ve haber amaçlı davrandıkları belirtildi.
Aydın’ın Çine Asliye Hukuk Mahkemesi, “Çine’de Kaymakam’ın Görevi Nedir?” başlıklı köşe yazısı nedeniyle Çine Uğur gazetesi yayın yönetmeni Yılmaz Sağlık’ı 10 bin TL manevi tazminat talebiyle yargılıyor. Çine Kaymakamı Celalettin Cantürk’ün açtığı tazminat davasına, “Dağlar perişan, Çaylar perişan, Çine kaymakamı ne iş yapar?” başlığı ile “at gözlüğü takmak, olumsuzlukların idare edicisi olmak, yasa dışılığa sessiz kalmak, kumar oynanmasına sessiz kalmak” gibi ifadeler gerekçe gösterildi. Şikayet dilekçesi 27 Eylül’de mahkemeye sunuldu. Cantürk, mahkemeye sunduğu dilekçesinde Ramazan ayı boyunca Çine sınırları içinde tombala oynanmadığını beyan ederek gazeteciyi itham etmekle suçladı. İlçe Jandarma Komutanlığının tutanaklarını delil olarak gösteren Cantürk, “Jandarma 13 gün rutin görevinde ve iki kez de gelen ihbarı değerlendirerek söz konusu restoranda gitmiş ancak tombala oynandığını tespit edilememiştir” dedi. Sağlık, bir spor kulübünün Ramazan’da 25 gün boyunca Kahraman Köy’de 300-400 kişiyle tombala oynattığını ileri sürmüştü.
Kapatılan DTP’nin Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk, Abdullah Öcalan’ın avukatları ve gazeteci Mehmet Ali Birand “PKK propagandası yapmak” iddiasıyla İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılamada avukat Mahmut Şakar hakkındaki yakalama kararının yerine getirilmesi bekleniyor. İstanbul 9., 11. ve 14. Ağır Ceza Mahkemeleri’nde görülen ancak 9. Ağır Cezada birleşen bu dosyada Tuğluk bir yıl altı ay hapis ve avukatlıktan yasaklama cezası almış, Yargıtay cezayı bozmuştu. Tuğluk’la birlikte, şimdi DTP milletvekili olan Ayla Ata Akat ve Kanal D yapımcısı Birand da sanık. Tuğluk, Ata, Şakar, İrfan Dündar, Doğan Erbaş, Hatice Korkut ve diğer 10 kişi, Yeniden Özgür Gündem gazetesinin Mart 2003-Şubat 2004 döneminde çıkan “Hükümete Mektup”, “Öcalan’dan Barış Çağrısı”, “Ortadoğu’yu Savunacağım” haberleri, Özgür Politika’da çıkan “Oyunu Bozalım “, 2000 yılında Milliyet’te çıkan “İmralı’ dan Zirveye Tehdit Gibi Mesaj”, Yeni Binyıl’da yer alan “Bazı Trajediler Gelişebilir”, Hürriyet’teki “Ötmeye Devam” haberi ve Gözcü, Akit, Türkiye, Kanal D Ana Haber ve Nasname İnternet sitesinde çıkan haberlerden sanık olmuşlardı. Sanıklar, “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettikleri” (TCK 220/7) ve “silahlı örgüte üye oldukları” (TCK 314/ 2) iddialarıyla yargılanıyorlar. 220/7 maddesi üç yıla kadar, 314/ 2. maddesi 10 yıla kadar hapis cezası öngörüyor. Davaya 1 Şubat 2011’de devam edilecek.
Sanatçı Pınar Sağ, Tunceli’deki Geleneksel 9. Munzur Doğa ve Kültür Festivali’nde Türkiye Komünist Partisi-Marksist Leninist (TKP-ML) ve Türkiye İşçi Köylü Ordusu’nun (TİKKO) kurucusu İbrahim Kaypakkaya’yı öven bir konuşma yaptığı için iki yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Davaya 27 Ocak’ta devam edilecek. Sanatçı Düzgün Baba Festivali için sahneye çıktığında “Artık dağlarımızda çatışmalar olmasın, barış gelsin, kimse ölmesin” dediği için Tunceli’de de aynı gerekçeyle yargılanıyor.
14 Eylül’de Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, PKK örgütü için “silahlı Kürt muhalefeti” dedikleri gerekçesiyle yargıladığı kapatılan DTP’nin 54 belediye başkanını beraat ettirdi. Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi, daha önce görevsizlik kararı vererek dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş ile eski Tunceli Belediye Başkanı Songül Erol Abdil, eski Hakkari Belediye Başkanı Metin Tekçe de yargılanıyor.
Radikal gazetesi muhabirleri Serkan Ocak ve Ertan Kılıç, “Balyoz darbe planı” soruşturmasıyla ilgili haberler nedeniyle 17’şer yıl hapis istemiyle yargılanıyor. 25 Şubat 2010’da yayımlanan “Hükümeti devirecek miydiniz?” başlıklı ortak imzalı haberde, “basın yoluyla gizliliğin ihlal edildiği”, “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs edildiği”, “açıklanması yasak bilgilerin temin edildiği ve açıklandığı” ileri sürülüyor. 14 Eylül 2010’da başlayan davaya Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 28 Nisan’da devam edilecek.
Yargıtay 7. Ceza Dairesi, Kars ilinin sorunlarını Başbakan Erdoğan’a gönderdiği Kürtçe dilekçeyle dile getiren siyasetçi Mahmut Alınak’ın altı aylık hapis cezasını esastan bozdu. Daire, Kars 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nden CMK’da 5728 Sayılı Yasayla getirilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” değişikliğin değerlendirilmesini istiyor. Karar 16 Eylül’de tebliğ edildi. Alınak, “Kürtçe dilekçelerden açılan üç davada bir buçuk yıl hapis cezası verildi. Bizi bozuldu, ikisi Yargıtay’da. Halen hakkımda verilen 8,5 yıl hapis cezası da Yargıtay’da” diyor.
Vakit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le ilgili bir yazısında “kişilik haklarına saldırıda bulunduğu” iddiasıyla yargılandı, beraat etti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda iki oy farkla, Dilipak’ın cezalandırılması kararı çıkınca dosya yeniden Bağcılar 2 Asliye Ceza Mahkemesi’nde.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün’ün de şikayetiyle Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz hakkında, 8 Haziran 2010’da çıkan “Ergenekon’da aşk oyunu”-” Ergenekon savcısı hakimi de dinledi” başlıklı haber nedeniyle Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Şengün ile HSYK Başkanvekili Kadir Özbek’in teknik takibe takıldığını gündeme getiren gazeteci, “hakaret”, “soruşturmanın gizliliğini ihlal” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddialarıyla ve TCK’nın 125, 285 ve 288. maddeleri uyarınca yargılanacak. Saymaz hakkında “Ergenekon Soruşturması ve davasındaki gelişmeler”le ilgili haberleri nedeniyle açılan önceki yedi davayla birlikte 70 yıl hapis isteniyor. İlk duruşma 28 Ocak 2011’de.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 54’ü DTP’li 56 belediye başkanının Roj TV’nin kapatılmamasını savunmaktan cezalarının onandığı 8 Eylül’de öğrenildi. 15 Nisan 2008’de Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, başkanları “Roj TV kapatılmasın” talebiyle Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’e gönderdikleri mektupla “Suçu ve suçluyu övdükleri” iddiasıyla yargılamış, 54’ünü üçer ay hapis cezası vermişti. Mahkeme, TCK’nın 215. maddesi uyarınca verdiği cezayı iki ay 15 güne indirmiş, sonra da bin 875 YTL paraya çevirmişti. Biri DTP’li ikisi SHP’li üç belediye başkanı ise beraat etmişti.
Gaziantep Sabah gazetesi yayın yönetmeni Nurgün Balcıoğlu emekli hakim Zekeriya Dilsizoğlu’nun “Her 10 bin cinayet davasının dokuz bininde kadın parmağı var” sözünü eleştirmekten beraat etti. Balcıoğlu yerel mahkemede 20 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum olmuştu.
Günlük ve Açılım gazeteleri imtiyaz sahibi ve sorumlu yazı işleri Ziya Çiçekçi 2009’da yayımlanan haber, yazı ve fotoğraflar yoluyla “PKK örgütünün propagandası yaptığı” ve “PKK açıklamalarına yer verdiği” iddialarıyla sekiz yıl yedi ay hapis ve 16 bin 600 TL para cezasına mahkum edildi. Karar Yargıtay’da. Günlük gazetesine, 1 Haziran 2009’daki “Görkemli Final” başlıklı haberin Öcalan fotoğrafına odaklanarak “Bu halk rüyanı gerçekleştirecek” ifadesiyle ilgili dava açılmıştı. 2 Haziran 2009’da çıkan Hüseyin Ali imzalı “Operasyonlara Dur Denmeli” ve “PKK; PeKeKe mi, PeKaKa mı?” başlıklı yazılarda “örgüt propagandası” yapıldığı iddiasıyla da açılan davada genel yayın yönetmeni Filiz Koçali beraat etti: Çiçekçi bir yıl altı ay hapse mahkum edildi. Dosya ve bir aylık yayın durdurma kararı AİHM’e taşındı. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 10 Nisan 2009’da çıkan Delil Karakoçan’ın “Durduğum yerden baktığımda Obama” yazısından dolayı Çiçekçi’yi iki yıl altı ay hapse mahkum etti. Gazete editörü Yüksel Genç Nelson Mandela’nın avukatıyla yaptığı röportaj ve yazar Veysi Sarısözen “Seçim sonuçlarından biri” başlıklı yazısı nedeniyle açılan davada beraat ettiler. Emekli Tuğgeneral Korkmaz Tağma Bitlis’in Tatvan İlçesi’ne bağlı Düzcealan (Çorsin) Köyü’nde Necmi Çaçan adındaki köylünün işkenceyle öldürülmesinden kendisini sorumlu tuttuğu için Günlük gazetesi hakkında “hakaret” davası açtı.
Milliyet gazetesi köşe yazarı Melih Aşık, 24 Temmuz 2008 tarihli köşesindeki “Kırmızı telefon” başlıklı yazıda Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Uluduru’ya hakaret ettiği iddiasıyla Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandı.’Aşık ve gazetenin sorumlu müdürü Hasan Çakkalkurt 30 Temmuz’da beraat etti. Aşık, yazının “Binali n’etti?” bölümünde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ı, Uluduru’nun, “şirketine uçuş izni” için kendisinden 800 bin dolar istediği yönünde Tarhan Towers Havayolu Genel Müdürü Ali Tarhan’ın şikayetine kayıtsız kalmakla eleştiriyordu.
Devrimci Hareket dergisi sorumlu müdürü Fehmi Kılıç hakkında “terör örgütü propagandası yapıldığı” iddiasıyla verilen bir yıl üç ay hapis cezasının gerekçeli kararı 25 Temmuz’da kamuoyuna yansıdı. 1 Temmuz’da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Behçet Dinlerer devrimci yoldur”, “Ali Başpınar’ın ardından” ve “Veysel Güney’i yaşatıyoruz” yazıları nedeniyle verdiği mahkumiyet kararına, İçişleri Bakanlığı’nın Devrimci Yol ile ilgili değerlendirme raporu dayanak oluşturdu. Raporda, “Devrimci Yol’un aşamalardan geçtikten sonra en son ‘Devrimci Hareket’ adı altında birleştiği ve eylemlerinde ‘Devrimci Yol’ terör örgütünün devamı olduklarını belirtmek amacıyla Dev-Yol imzasını kullandıkları” belirtiliyor.
Adalet Bakanlığı Agos gazetesi imtiyaz sahibi Sarkis Seropyan ve sorumlu yazı işleri müdürü Arat Dink’in daha fazla yargılanmasına izin vermedi. Yargılama Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülmeden önce 14 Temmuz 2006’da Reuters Ajansı’na verdiği röportajda 1915’te yaşanan olayları “Elbette bu bir soykırımdır diyorum. Çünkü sonuç kendini zaten tanımlıyor ve adını koyuyor,” sözleri nedeniyle başlamıştı. Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 11 Ekim 2007’de Dink ve Seropyan’ı bu sözlere gazetede yer verilmesinde sorumlulukları bulunduğu gerekçesiyle birer yıl hapse mahkum etti; sabıkaları olmadığı için de cezaları erteledi. Yargılamanın Yargıtay aşamasında Adalet Bakanlığı iznin devreye girmesi ise Mayıs 2008’de 301 dosyalarında Adalet Bakanlığı izni düzenlemesiyle oldu.
Zaman gazetesi hakkında 553 dava, Star gazetesi hakkında 300 dava, Yeni Şafak gazetesi hakkında 95 dava, Vakit gazetesi hakkında da 200 davanın sürdüğü ifade ediliyor. Adalet Bakanlığı’nın Kasım 2009’da 4 bin 139 olarak açıkladığı soruşturma sayısının Temmuz sonu itibariyle 5 bini geçtiği öğrenildi. Konuyu gündeme getiren Zaman, Taraf, Bugün, Yeni Şafak, Star ve Vakit gibi 6 gazeteye açılan soruşturma sayısı 3 bin 500’ü geçtiği, bunlardan yaklaşık 2 bininin davaya dönüştüğü gündeme geldi. Kesinleşmiş 50 ay hapis cezası bulunan ve hakkında 40 dava açılan “Star” yazarı Şamil Tayyar yazılarına ara verdiğini açıklamıştı.
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Emeğin Partisi (EMEP) İzmir İl başkanı Cabbar Demirci ve kapatılan DTP Parti Meclis üyesi Pervin Oduncu’yu, “PKK propagandası” iddiasıyla 10 ay hapse mahkum etti. DTP İzmir İl Başkanı ve yöneticilerinin yanı sıra çok sayıda partili, TBMM’ye içinde “Sayın Öcalan” ifadesinin de geçtiği mektuplar göndermek istemesi üzerine gözaltına alınmıştı. Demirci ve Oduncu, basın açıklamasına söz konusu gözaltı uygulamasına tepki göstermek için katılmışlardı. Mahkeme, cezaya, “PKK halktır halk burada” sloganı attığı iddiasını dayanak oluşturdu. Karar Yargıtay’a taşınıyor.
17 Temmuz’da İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi, Birgün gazetesi yazarı Yalçın Ergündoğan’ı Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı ve Kadiri Tarikati şeyhi Haydar Baş’ın kişilik haklarına yayın yoluyla saldırıda bulunduğu iddiasıyla 10 bin TL manevi tazminata mahkum etti; “Müritleri Haydar Baş’a baş kaldırdı” yazısının çıktığı 26 Nisan 2005’ten itibaren işleyen faizin de ödenmesine hükmetti. Bu, Ergündoğan aynı yazıdan açılmış üçüncü davaydı. 28 Ocak’ta Beyoğlu 2.Asliye Ceza Mahkemesi, Ergündoğan’ı önce 105 gün hapis cezasına mahkum etmiş, cezayı 2 bin 100 TL para cezasına çevirmişti. Ceza, beş yıl süreyle askıya alınmıştı. Ancak yazar, davacıların avukat giderleri ve diğer harcamalar karşılığında 5 bin TL de ödedi. Ergündoğan davayı AİHM’e taşıyor.
7 Temmuz’da Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi Fırat Haber Ajansı ve Yeni Özgür Politika gazetesi muhabiri Ali Barış Kurt ve Mehmet Nuri Kökçüoğlu’yu beraat ettirdi. Kurt ve Kökçüoğlu, gunesincocuklari.com İnternet sitesinde yayımlanan haberlerde “Suçu ve suçluyu övdükleri”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettikleri” ve “halkı basın yolu ile askerlikten soğuttukları” iddiasıyla TCK’nın 318., 215. ve 216. maddelerinden yargılanıyorlardı. Dava, Genelkurmay Başkanlığı’nın yazıda Vicdani ret hakkı savunulduğu ve bir operasyonda 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ı öldürenlere “katil” denmesi nedeniyle şikayeti üzerine açıldı.
Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, 25 Ağustos 2003’de çıkan “Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke” başlıklı yazı nedeniyle “Vakit” gazetesi yetkilileri Harun Aksoy ve Nuri Aykon’u 308 generale toplam 616 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum ettiği kararı Yargıtay’da. Mahkeme, Asım Yenihaber imzasıyla yazıyı yazdığı iddia edilen RTÜK eski üyesi Mehmet Doğan hakkındaki tazminat talebini, “husumet yokluğu”nu gerekçe göstererek reddetti. Gazete avukatı Hacı Ali Özhan, yedi yıllık tazminat faiziyle birlikte 1 milyon 300 bin TL’yi bulduğunu açıkladı.
Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi Başkanı Prof. Nur Birgen’i eleştiren Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve sözlerini haberleştiren Gerçek Gündem sitesi genel yayın yönetmeni Barış Yarkadaş’ın yargılanmasına Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 21 Ocak’ta devam edilecek. Fincancı Adli Tıp’ın geçmişte siyasi etkilere açık olduğu ve işkence uygulamasını gizlemeye dönük raporlar verdiğine dair iddiaları dile getirdiği, Yarkadaş da yayımladığı için 2’şer yıl 8’er ay hapis tehdidiyle karşı karşıya. 22 Temmuz 2009’da çıkan ”İdamı neden kaldırdılar” röportaj nedeniyle Fincancı ve Yarkadaş, “Kamu görevlisine basın yoluyla hakaret” iddiasıyla TCK’nın 125/1-2-4 maddesi uyarınca yargılanıyorlar. Fincancı aynı nedenle, www.taraf.com sitesi sorumlu müdürü Adnan Demir ile birlikte 13 Ekim’de Kadıköy 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısındaydı.
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, “Kürt halk önderi” ve ‘Kürt özgürlük hareketi’ ifadesini kullanan Tevn Yayınevi sahibi ve Azadiya Welat gazetesi eski yetkilisi Mehdi Tanrıkulu’yu “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılıyor. Tanrıkulu, Savcılıkta Kürtçe ifade vermek istedi ancak talebi kabul edilmedi. Tanrıkulu duruşmada “Kürtçe savunma yapmak için direndiği” gerekçesiyle 4 Nisan’da bir ay süreyle tutuklanmıştı. Yargılamaya 28 Ekim’de devam edilecek.
29 Haziran’da Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Siirt’teki konserinde, “Kazım Koyuncu’yu, Ahmet Kaya’yı, Ozan Serhat’ı, Delila’yı unutmayın. Uğur Kaymaz’ı unutmayın” diyen Sanatçı Cevdet Bağca’yı 10 ay hapse mahkum etti. Bağca’nın, 29 Eylül 2009’da Siirt’teki konserde dile getirdiği görüşler polis tutanağında “örgüt sempatizanlığı ve üyeliği hakkında propaganda yapmak” sözleriyle geçti. Tutanakta, Kazım Koyuncu ve Ahmet Kaya, PKK sempatizanları olarak; Ozan Serhat ve Delila da “örgüt mensubu” olarak yansıtılıyor. Tutanakta, Bağca’nın “HPG’li olduğu” iddiasıyla öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz için dile getirdiği “Uğur Kaymaz’ı unutmayalım” sözleri de “örgüt propagandası” olarak değerlendiriliyor.
16 Haziran’da Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi, Vicdani retçi Enver Aydemir için basın açıklaması yaptıkları için yargılanan 19 sanıktan Volkan Sevinç’i ”polis memurlarına hakaret ettiği” ve ”halkı askerlikten soğuttuğu” gerekçesiyle 1 yıl 6 ay hapse mahkum etti. Mahkeme, İHD Ankara Şube başkanı Gökçe Otlu Sevimli, Halil Savda ve Zarife Ferda Çakmak’ı da ”halkı askerlikten soğuttukları” gerekçesiyle 6’şar ay hapis cezasına çarptırdı. Ankara Yüksel Caddesi’nde 6 Ocak 2010’daki basın açıklamasına katılan 19 kişi, ”Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na aykırılık”, ”suçu ve suçluyu övme”, ”halkı askerlikten soğutma” ve ”6136 Sayılı Kanun’a aykırılık” gibi iddialardan yargılanıyordu. 15 kişi de beraat etti. Savda dışındakilere verilen cezaların hükmünün açıklanması geri bırakıldı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, “Türkiye devleti PKK’nin ilan ettiği düzinelerce ateşkesin herhangi birini kabul etti mi? Operasyonlara son verdi mi? Etmedi ve vermedi. Bu durumda niye PKK’nin eylemlere son vermesi bekleniyor?” diyen Taraf gazetesi yazarı Roni Margulies ve gazetenin sorumlu müdürü Adnan Demir’in beraatına karar verdi. 16 Aralık 2009’da yayımlanan “Kim kimin düşmanı?” başlıklı köşe yazısından haklarında dava açılan iki kişinin, “Terör örgütü propagandası yapmak”tan beş yıl hapisleri isteniyordu.
10 Haziran’da İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Belge Yayınları’nda çıkan “Ölümden Zor Kararlar” romanındaki “bölücü” karakterleri gerekçe göstererek yazar Mehmet Güler’i “PKK örgütünün propagandasını yaptığı” iddiasıyla mahkum etti. Mahkeme, “cezai sorumluluğu bulunmadığı” gerekçesiyle yayınevi yetkilisi Ragıp Zarakolu’nu beraat ettirirken, Güler’e TMY’nin 7/2 maddesinden 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Uluslararası PEN, ve IPA kararı eleştirdi.
Bir İnternet kullanıcısının Cumhurbaşkanı Gül’ü eleştiren yorumuna yer verdiği için hapisle yargılanan www.gercekgundem.com sitesi yetkilisi Barış Yarkadaş’ı 9 Haziran’da Kadıköy 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada beraat etti. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın ”Sınır açık veya açılmak üzere değilse Türkiye’ye gitmem” sözlerinin altına 24 Nisan 2009’da iliştirilen yorum davalık oldu. Yarkadaş, “Sarkisyan’ın Türkiye’ye meydan okuduğunu, bunun da Abdullah Gül’ün tavrından kaynaklandığı” şeklindeki yoruma yer verince kendisini mahkemede bulmuştu. Mahkeme, 24 Nisan 2009 tarihli habere iliştirilen yorumun “eleştiri sınırları içerisinde kaldığı”na kanaat getirmekle birlikte yorumun Yarkadaş’a ait olmadığını açıkladı. Yarkadaş, “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla yargılanıyordu ve TCK’nın 299. maddesi uyarınca beş yıl dört ay hapsi isteniyordu.
9 Haziran’da İzmir 10.Ağır Ceza Mahkemesi, 61 yaşındaki Barış annesi Sultan Acıbuca’yı, 8 Mart 2008 Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde paylaştığı düşünceleri nedeniyle 6 yıl 3 ay hapse mahkûm etti. Acıbuca, “Fakir Türk ve Kürt çocuklarını askere gönderiyorlar. Bizim bir oğlumuz dağda bir oğlumuz askerdedir. Biz istemiyoruz onlar birbirlerini öldürsünler. Evlerimizi yaktılar, evlerimizden çıkarttılar. Erdoğan’ın çocuğu para içinde yüzüyor. Biz iç içe yaşıyoruz. Artık kavga etmek istemiyoruz” dediği için suçlu bulundu. Acıbuca’nın diğer “suçları”, Dink cinayetini kınamak, Dünya Barış Günü mitingine katılmak, Dünya Emekçiler Kadınlar mitinginde barış talep etmek ve üç basın açıklamasına izleyici olarak katılmaktı.
8 Haziran’da “Sabah” yazarı Nazlı Ilıcak, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz’ı “işgüzar” bulduğunu yazdığı için 5 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum edildi. Sincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 25 Mayıs 2009 tarihli “Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı” yazısında Kaçmaz’ın “kişilik haklarına saldırıda bulunmak”tan Ilıcak ile gazetenin sahibi Ahmet Çalık’ı suçlu buldu. Kaçmaz, “Kayıp Trilyon” davasıyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Gül hakkında verilen takipsizlik kararını kaldırmasının ardından eleştirilerin hedefi olmuştu. İki kişi hakkında 30 bin TL tazminat istemiyle dava açılmıştı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi de, aynı yazıda Kaçmaz’a yayın yoluyla hakaret ettiği iddiasıyla Ilıcak’ı 11 ay 20 gün hapse mahkûm etmişti. Ilıcak’ın cezası ertelenmişti. Karara, Doğan Grubu’ndan Aydın Doğan ve Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Medya Derneği ve TGC tepki gösterdi.
“Milliyet” yazarı Hasan Cemal ve “Taraf” yazarı Rasim Ozan Kütahyalı İzmir İl Genel Meclisi üyelerinin “Faşist İzmir” sözleri nedeniyle açtığı 1 TL’lik manevi tazminat davasıyla yargılanıyorlar. İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’ndeki davaya, İzmir’de DTP konvoyuna yönelik ”taşlı saldırı” olayına ilişkin iki yazarın kaleme aldığı yazılar dayanak oluşturmuştu. Cemal “Gerilla Kıyafetli Çocuklar” başlıklı yazısı, Kütahyalı da “Faşizmin Başkenti İzmir” başlıklı yazısı nedeniyle yargılanıyorlar. Davaya Ocak ayında devam edilecek.
4 Haziran’da İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Express dergisinde çıkan “Bölgede ve Kandil’de Hava durumu/Mücadele Olmazsa Çözüm Olmaz” başlıklı yazısı nedeniyle gazeteci İrfan Aktan’ı 1 yıl 3 ay hapis cezasına mahkum etti. Derginin 15 Ekim 2009 tarihli sayısında çıkan yazı nedeniyle dergi sorumlusu Merve Erol da, 16 bin TL idari para cezasına çarptırıldı. Mahkeme, iki gazeteciyi de, “Terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla mahkûm etti. Yazıda, bir PKK/KONGRA-GEL üyesinin sözleri ve Özgür Halk dergisinden yapılan tek cümlelik bir alıntısı cezaya dayanak yapıldı. Karar temyiz edildi. RSF, FİJ, CPJ, Freedom House, Index on Cencorship ve Article 19 ile Uluslararası Af Örgütü G9 Gazeteciler Platformu, TGS, IPI, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti, Kürt Yazarlar Derneği ve PEN Türkiye merkezi Diyarbakır Temsilciliği kararı kınadı. 50’yi aşkın gazete yazarı da köşelerinde kararı eleştirdi. Media Legal Defence Initiative, Aktan’a hukuki destek önerdi.
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, “Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” isimli kitap nedeniyle “gizliliği ihlal” ve “terörle mücadele yer alan görevlilerinin kimliklerini açıklayarak hedef göstermek”ten açılan davada Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener’i 4 Haziran’da beraat ettirdi. 28 Nisan’da duruşma savcısı, İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer, Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı ve İstihbarat Dairesi Başkanlığı polis memuru Muhittin Zenit’in şikayetçi olduğu davada “terör örgütlerine hedef göstermek”ten Şener’in üç yıla kadar hapsini talep etmişti. Dink cinayetinden yarım saat sonra polis muhbiri Erhan Tuncel’e telefon görüşmesi kamuoyuna yansıyan Zenit, Şener’in “yasaklanan bilgileri temin etmek ve açıklamak”tan cezalandırılması için şikayette bulunmuştu. Ancak mahkeme, şikayetçilerin bir bölümünün kod adlarıyla birlikte kimliklerinin zaten İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ele aldığı cinayet dosyasında bulunduğunu, gizliliğin bu yolla zaten ortadan kalktığına hükmetti.
3 Haziran’da Midyat Sulh Ceza Mahkemesi, kapatılan DTP’nin Midyat Belediye Başkan adayı Yüksel Aslan Acer, DTP Midyat İlçe Başkanı Abdulaziz Bilgin ve parti üyesi Süleyman Tekin’i seçim mitinginde Kürtçe konuştukları iddiasıyla 6’şar ay hapis cezana çarptırdı. Kapatılan DTP’nin 29 Mart 2009’daki mitingde “Seçim propagandalarında Türkçeden başka dil ve yazı kullanılmasına dair hükümlere aykırı hareket ederek suç işledikleri gerekçesiyle sanıklar hakkında dava açılmıştı. Mahkeme, 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanuna muhalefet ettikleri gerekçesiyle sanıklara 6’şar ay hapis cezası verdi, ceza, ertelendi.
18 Mayıs’ta Bakırköy 15. Asliye Ceza Mahkemesi, “Enkazın baş sorumlusu kim?” ve “7.4’lük deprem Demirel’i sarsmaz” başlıklı yazılarından dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in şikayetiyle yargılanan ve mahkum olan “Milliyet” yazarı Meral Tamer’i, AİHM kararı ışığında beraat ettirdi. Mahkeme, Tamer’in yazılarının basın ve fikir özgürlüğü içinde kaldığına hükmetti. Tamer, 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında 20 ve 24 Ağustos 1999 tarihlerinde yer verilen iki yazı nedeniyle 16 Kasım 1999’dan beri “hakaret” iddiasıyla yargılanıyordu. Tamer, 11 ay sonra 16 ay hapisle cezalandırılmış, cezası beş yıl içinde “suç” işlememesi şartıyla beş yıl ertelenmişti. 12 Kasım 2007’de AİHM, haksız yere mahkum ettiği için Türkiye’nin Tamer’e 6 bin avro tazminat ödemesine hükmetmişti. Devletin 10 bin avroluk uzlaşma talebini reddeden Tamer, Türkiye’de yeniden dava açmayı tercih etti.
Aynı gün, Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Yeni Asya” karikatüristi İbrahim Özdabak aleyhinde Ankara Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Osman Kaçmaz ile ilgili karikatürüyle ilgili davayı, zamanında açılmadığı gerekçesiyle düşürdü. Özdabak, 21 Mayıs 2009’da yayımlanan karikatürü nedeniyle “hakaret” iddiasıyla yargılanıyordu.
Berrin Tursun, İzmir’de “dur” ihtarına uymadığı iddiasıyla oğlu Baran Tursun’u öldüren polisin tahliyesine isyan ettiği sözleri nedeniyle 17 Mayıs’ta mahkum edildi. Karşıyaka 5. Asliye Ceza Mahkemesi, anne Tursun’u “tehdit” ve “hakaret”ten 5 ay 20 gün hapse mahkum etti; hükmün açıklanmasını geri bıraktı. Mahkeme Adalet Bakanlığı izin vermediği için tutuksuz yargılanan baba Mehmet Tursun, anne Berrin Tursun ve kardeş Şelale Tursun hakkında TCK’nın 301. maddesi uyarınca yöneltilen suçlamayı düşürdü.
12 Mayıs’ta İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, eski DTP milletvekili Aysel Tuğluk hakkında açılan iki davadan birini zamanaşımından düşürdü; diğerinde beraat kararı verdiği açıklandı. Tuğluk, 28 Mayıs 2004 tarihinde bir gazetede yayımlanan ”Apo Konuşuyor” başlıklı haber nedeniyle ve 27 Mart 2002’de yine bir gazetede çıkan ”Apo PKK’nın yeni adını beğenmedi” başlıklı haberden dolayı yargılanıyor. Tuğluk’un her iki haberde yer alan sözleriyle, “PKK örgütünün propagandasını yaptığı” ve “suç ve suçluyu övdüğü” iddia ediliyordu. Ancak mahkeme, ilk olarak ele aldığı ”Apo Konuşuyor” haberiyle ilgili davada “atılı suçu işlediği sabit görülmediği” gerekçesiyle avukat Özcan Kılıç’ın talebi doğrultusunda Tuğluk’un beraatına karar verdi. Aynı mahkeme, ikinci davada, atılı suçun tarihi olan 27 Mart 2002’den bu yana 7,5 yıllık bir süre geçtiği ve bu nedenle dosyada zamanaşımına uğradığını bildirerek dosyayı düşürdü. ”Apo PKK’nın yeni adını beğenmedi” başlıklı 3 Nisan 2002 tarihli haber nedeniyle de Tuğluk, TMY’nin 7/2 maddesi uyarınca ve TCK’nın 215. maddesi gereğince hapis istemiyle yargılanıyordu.
11 Mayıs’ta Beyoğlu 4. Sulh Hukuk Mahkemesi, “Müritleri Haydar Baş’a baş kaldırdı” haberi nedeniyle Sesonline.net sitesi yazarı Yalçın Ergündoğan’ı bin 500 TL tazminat ödemeye mahkûm etti. Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı ve Kadiri Tarikatı şeyhi Haydar Baş’ın şikâyetiyle yargılanan gazeteci, masraflarıyla birlikte toplam 3 bin 500 TL ödeyecek. Baş’ın avukatları Ergündoğan hakkında icra takibi başlattı. Beyoğlu 2.Asliye Ceza Mahkemesi de, Birgün gazetesinde 2005’te çıkan “Müritleri Haydar Baş’a baş kaldırdı” haberinden Ergündoğan’ı hapisten ertelemeli 2 bin 100 TL para cezasına mahkum etmişti.
Aynı gün Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi, ROJ’de Kürt halkını sivil itaatsizliğe davet ettiği gerekçesiyle, siyasetçi Mahmut Alınak’ı “PKK örgütünün propagandasını yaptığı” iddiasıyla bir yıl hapse mahkum etti. Mahkeme, gerekçeli kararında, cezayı, “silahlı PKK terör örgütünün güdümünde yayın yapan Roj TV’de “terör örgütü” propagandasını içeren konuşmalar yapması”na dayandırdı. Alınak’ın 5 Ekim 2008’de kanala, “Eğer Genelkurmay operasyonları durdurma yönünde bir düşünce ortaya koysaydı kuşkusuz Bezele olayı olmazdı ve bu kadar can gitmezdi… PKK ateşkes ilan etmiştir, 6 yıl hiçbir adım atılmadı… Partimizin etkinliklerinde (Kürtçe) “ey rakip’ (ey düşman) marşını, enternasyonal marşını da Kürtçe olarak okuyacağız. Bu da AKP’yi teşhir edecek. Botan yürüyüşünü mutlaka başlatmamız lazım ve bütün uğradığımız her yer bir serhildana (başkaldırı) dönüşmeli. Böyle bir basınç, sivil basınç uygulamak için, sivil itaatsizlikler günümüz tarihini belirlemeli” dediği iddia edildi.
Aynı gün Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi, “Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke” başlıklı yazı nedeniyle “Vakit” gazetesine açılan yedi yıllık davada gazete yetkililileri Harun Aksoy ve Nuri Aykon’u 308 generale toplam 616 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkûm etti. Mahkeme, Asım Yenihaber imzasıyla yazıyı kaleme aldığı iddia edilen RTÜK eski üyesi Mehmet Doğan hakkındaki tazminat talebini, “husumet yokluğu”nu gerekçe göstererek reddetti. Bilirkişi de, 25 Ağustos 2003’te yayımlanan yazıyı Doğan’ın kaleme aldığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilemediğini tespit etmişti. Gazeteye dönemin 4 Kuvvet Komutanı dahil 312 generalin açtığı tazminat davasında yedi yıl sonra yerel mahkemede karar çıkmış oldu. Avukat Hacı Ali Özhan, tazminat cezasının yedi yıllık tazminat faiziyle birlikte 1 milyon 300 bin TL’yi bulduğunu açıkladı; kararı temyiz etti.
Aynı gün Eskişehir 4. Sulh Ceza Mahkemesi, Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile ilgili çizilen karikatüre Facebook paylaşım sitesinde yer verdiği gerekçesiyle Erdem Büyük (22) isimli üniversite öğrencisini 11 ay hapse mahkum etti. TCK’nın 125. maddesi uyarınca ve “kişilik haklarına saldırı” iddiasıyla verilen ceza, Büyük’ün öğrenci olması, sabıkasının olmaması nedeniyle beş yıl süreyle ertelendi. Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümü öğrencisi Büyük, bu süre içerisinde aynı nitelikte bir suçu işlememesi gerekiyor. Aksi takdirde, ceza yüzüne karşı okunacak. Büyük, söz konusu karikatürde kötü ve kırıcı bir durum bulunmadığını ifade ederek, “Karikatür hoşuma gitti. Beğendiğim karikatürü siteden alıp arkadaşlarımla paylaştım. Kötü bir niyetim yoktu” dedi. Avukatı Vahap Ata ise, Büyükerşen’in eski bir gazeteci ve karikatürist olduğunu hatırlatarak, ” Büyükerşen’in şimdi hakkında yayınlanan bir karikatür için şikayetçi olması çok tuhaf” dedi. Büyük, 29 Mart 2009 seçimlerinin ardından DSP belediye başkanı Prof. Dr. Büyükerşen ile ilgili eline geçen bir karikatürü Facebook üzerinden arkadaşlarıyla paylaşınca gözaltına alınmıştı. Büyük, dosyayı AİHM’e taşımayı düşünüyor.
4 Mayıs’ta Eskişehir 3. Sulh Ceza Mahkemesi, İl Milli Eğitim Müdürü İbrahim Ceylan’ın şikayetiyle “hakaret” iddiasıyla yargılanan Müjde Ar’ı 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı. Ceylan’ın 17 Mayıs 2009’da, öğrencilerin okul çantaları, araç ve gereçlerinde kullanılan yabancı hayali kahramanları içeren resim ve figürlerin yerine Nasreddin Hoca ve Keloğlan gibi Türk milli kahramanlarının figür ve resimlerinin kullanılması için çalışmalar yaptıklarını açıklamıştı. Bunu NTV’deki “Haydi Gel Bizimle Ol” adlı programda eleştiren Ar, Ceylan’ı kastederek, “Bunun adı sübyancılıktır. Hangi tarlada yetişiyor bu Milli Eğitim Müdürleri” demişti. Mahkemenin 4 Mayıs’ta verdiği hapis cezası beş yıl süreyle ertelendi.
30 Nisan’da İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi, Siyah Pembe Üçgen İzmir LGBTT Derneği’nin kapatılması için İzmir Valiliği’nin yaptığı başvuruyu reddetti. Mahkeme, “genel ahlaka ve Türk aile yapısına aykırı olduğu” yönündeki gerekçeyi kabul etmedi. Hakim Mürsel Ermiş, her insan gibi lezbiyen, gay, biseksüel, trankseksüel ve travesti bireylerin de dernek kurma özgürlüğüne sahip olduğunu bildirdi.
26 Nisan’da Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, bir gazeteye verdiği demeçte Kürdistan kelimesini kullanarak “PKK örgütün propagandası” yaptığı iddiasıyla Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak’ı bir yıl hapse mahkûm etti. Mahkeme, Sadak’ın “örgütün amacı doğrultusunda ve onun argümanlarını kullanarak ve Abdullah Öcalan’ın görüşme notlarında değindiği ‘ortak vatan Kürdistan’ açıklamaları paralelinde konuşma yaptığını” iddia etti. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi de Sadak’ı, belediyenin bastırdığı 2010 yılı takviminde yer alan bir fotoğraf nedeniyle aynı gerekçeyle 13 Nisan’da 10 ay hapse mahkum etmişti.
17 Nisan’da Bakırköy 2.Asliye Ceza Mahkemesi, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nda imzası olduğu iddia edilen Albay Dursun Çiçek’in askeri savcılıktaki ifadesinin altını yıllardır kullandığı imzasını değiştirerek imzaladığını iddia eden Star gazetesi Ankara temsilcisi Şamil Tayyar’ı 15 ay hapse mahkum etti. 22 Haziran 2009 günü Star gazetesi Tayyar’ın yazısını “20 imzası aynı sadece son imzası farklı” başlığıyla manşetten duyurmuştu. Adli Tıp, TÜBİTAK, Polis Kriminal ve Jandarma Kriminal planın altındaki imzanın Çiçek’e ait olduğunu tespit etmişti. Bakırköy 2. Asliye Ceza, bu haberle ilgili Tayyar’ı “soruşturmanın gizliliğini ihlal” ve “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” etmek suçundan cezalandırdı. Mahkeme, hükmün açıklanmasını geriye bıraktı ve beş yıl denetim şartı getirdi. Tayyar’ın, son aldığı cezanın davası, daha önce verilen ceza kararlarından önce açıldığı için cezası infaz edilmedi. Tayyar’a daha önce de 15 ay ve 20 ay olmak üzere iki ayrı hapis cezası verilmişti.
15 Nisan’da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, “suçu ve suçluyu övdüğü” iddiasıyla yargıladığı ve ifadesini almak istediği BDP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel’in “günsüz olarak” zorla getirilmesine karar verdi. Tuncel ile birlikte kapatılan DTP’nin Kadın Meclisi’nin 23 üyesini yargılamaya devam eden mahkeme heyetinin başkanı Hakim Kadir Kayan, Tuncel’in mahkemeye zorla getirilmesi için yeniden müzekkere yazılmasına, müzekkerenin gereğini yapılmaması halinde görevliler hakkında suç duyurusunda bulunulacağına karar verdi.
13 Nisan’da Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Siirt Belediyesi’nin 2010 için bastırdığı takvimde Newroz kutlamalarına ait fotoğraflar içerisinde “PKK bayrağı da bulunduğu” gerekçesiyle Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak’ı tek celsede bir yıl hapisle cezalandırdı. Mahkeme, Sadak’a verdiği cezayı “iyi hal”den 10 ay hapse indirdi.
14 Nisan’da “Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları” adlı kitabı nedeniyle üç dava kapsamında toplam 32,5 yıl hapis istemiyle Sultanahmet 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeyargılanan gazeteci-yazar Nedim Şener’in duruşmasında, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun tanık olarak dinlendi. Uzun Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin bilgisi olmadığını savundu; isim vermeden C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’i haber raporunu kendisinden saklamakla suçladı. Gazeteci Şener ise, “terörle mücadele eden görevlileri hedef göstermek” suçlamasıyla 28 yıla kadar hapisle yargılanıyor. Gazeteciyi dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek, Emniyet İstihbarat C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, istihbarat polisi Muhittin Zenit ve Trabzon Emniyet müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı şikayet etti. Toplumsal Bellek Platformu üyesi, Hrant Dink’in kardeşi Orhan Dink, Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi ve Ümit Kaftancıoğlu’nun gelini Canan Kaftancıoğlu da duruşmayı izledi.
Aynı gün Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, DTK eşbaşkanı Hatip Dicle’yi farklı tarihlerde yaptığı konuşmalar nedeniyle yargılamaya devam etti. Dicle “PKK propagandası yaptığı” ve “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği” iddialarıyla TMY’nin 7/2 maddesi gereğince üç kez, TCK’nın 314/2 ve 314/3 maddeleri gereğince de birer kez olmak üzere toplam 30 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Mahkeme, Şırnak eski Belediye başkanı Ahmet Ertak’ı da “örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla da yargılıyor.
12 Nisan’da Kütahya, Simav Asliye Ceza Mahkemesi, yayımladığı bir fıkrada Başbakan Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla Simav’ın Sesi gazetesi yazı işleri müdürü ve köşe yazarı Mustafa Arıgümüş’ü 11 ay 20 gün hapisle cezalandırdı. Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’a hakaret niteliği taşıyan bir fıkra yayımladığı iddiasıyla Milas Önder gazetesi yazı işleri müdürü Melih Kaşkar da aynı cezaya çarptırılmıştı. Arıgümüş, savunmasında, 28 Aralık 2009’da gazetedeki köşesinde yayımlandığı fıkrayı İnternetten aldığını, hakaret kastı olmadığını söyledi. Fıkra, Adana Ekspres gazetesi çalışanı Sevda Turaçlar’ın da tek celsede aynı cezaya mahkum edilmesine neden olmuş ancak cezası ertelenmişti.
10 Nisan’da, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin “21 Yüzyıla Sosyalizmi Yazacağız Alınteri” gazetesi eski sorumlu müdürü Sakine Yalçın hakkında TBMM’ne hakaret edildiği iddiasıyla yerel mahkemenin verdiği bin 620 TL adli para cezası 1 Şubat’ta onandı ve “derhal ödeme” emri çıkarıldı. Dava 10 Şubat 2004’te açılmıştı. 14 Ekim 2003 tarihli sayıda çıkan “Sınıfa karşı sınıf” yazısında, sermaye basının Irak’a asker gönderilmesine ilişkin tezkerenin Meclisten geçirilmesini onaylayan yayınlarıyla TBMM, Genelkurmay ve hükümetin tezkerenin kabul edilmesi lehinde gösterdiği yaklaşımlar eleştiriliyordu. Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 1 Şubat 2007’de aldığı bir kararla, Yalçın’ı eski TCK’nın 159. maddesinden altı ay hapisle cezalandırmış, cezayı bin 620 TL’ye çevirmişti.
8 Nisan’da Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, PKK örgütünün hapisteki lideri Abdullah Öcalan için “Kürt halk önderi” ifadesini kullandığı gerekçesiyle kapatılan DTP eski milletvekili Leyla Zana’yı üç yıl hapse mahkûm etti. 20-22 Eylül 2008 günlerinde Demokratik Toplum Kongresi’nin sonuç bildirgesinin de okunduğu etkinlikte ve 1-3 Kasım 2008’de Öcalan’ın hapis koşullarının kötüleştiği iddialarıyla ilgili yapılan oturma eyleminde Zana’nın yaptığı konuşmaları “terör örgütü propagandası” olarak değerlendirildi. Her bir konuşma için 1 yıl 6 ay hapisle cezalandırılan Leyla Zana, 9 Ocak 2009’dan beri hapis istemiyle yargılanıyordu.
Günlük gazetesi yazarı Veysi Sarısözen 1 Nisan’da İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “PKK propogandası” yapmaktan 15 ay hapse mahkum oldu. Dava, yazarın 14 Haziran 2007’de çıkan “Terör mü? Savaş mı?” yazısındaki “Yaşadığımızın terörizmle mücadele değil, ister haklı bulun ister haksız bulun devlet iktidarına isyan etmiş ayaklanmacılarla devlet güçleri arasında resmen ilan edilmemiş bir savaş olduğunu söylüyoruz” sözlerinden açılmıştı. Gazetenin eski imtiyaz sahibi Veysi Ürper’i beraat ettiren mahkeme, ifadesi alınamayan eski sorumlu müdürü Özlem Aktan hakkında çıkarılan yakalama kararının devam etmesine ve ifadesi alındıktan sonra davanın karara bağlanmasına hükmetti. 6 Şubat 2009’da çıkan “Örgüt propagandasını biz yapmıyoruz halk yapıyor” yazısından da Sarısözen ve gazete İmtiyaz Sahibi Ziya Çiçekçi’nin 7,5 yıla kadar hapisleri talep ediliyor. Sarısözen, 10 yıldır İmralı Cezaevi’nde bulunan PKK örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını da istediği 10 Nisan 2009 tarihli “Seçim sonuçlarından biri” yazısından da yargılanıyor.
www.savaşkarsitlari.org sitenin sahibi ve yöneticisi olan Halil Savda, başka bir sitede Ahmet Ateşli hakkında yayınlanan “Ağar: İddialar ve Ötesi” başlıklı yazıyı alıntılaması nedeniyle Beyoğlu 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Yazıda “İstanbul Emniyet Müdürlüğü üst düzey kadrosu, İstanbul’daki yeraltı dünyası ile yakın ilişki içindedir. Bu ilişkinin en büyük koordinatörü emekli cinayet masası şefi Ahmet Ateşli ve Mehmet Ağar’dır” sözleri suça gerekçe gösteriliyor. Yargılama 24 Mart 2011’e bırakıldı.
Aram Yayıncılık Sahibi Fatih Taş, “Patika (Gerilla Anıları-4)” adlı kitap yoluyla “PKK örgütünün propagandasını yaptığı” iddiasıyla beş yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Taş’ın, TMY’nin 7/2 maddesi uyarınca beş yıl hapsi isteniyor.
“Türkiye’de Cuma” dergisinde çıkan “Paşalar Laf Dinlemezse”, “Disiplinsiz Paşalar” ve “Askerliğin olmazsa olmaz şartı laiklik değil, vatanseverliktir” yazılarından beş yılı aşkın süredir yargılanan yazar Abdurrahman Dilipak ve altı gazete temsilcisi, Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davadan zamanaşımıyla kurtuldu. Derginin 29 Ağustos -3 Eylül 2003 sayısında yayımlanan yazılardan Genel Yayın Koordinatörü Mustafa Karahasanoğlu ve Dilipak dışında dergi sorumlu müdürü Cengiz Almış, Mustafa Hacımustafaoğulları, Hüseyin Arı, Yalçın Turgut ve Abdurrahman Şeref Kazan, 6 ay ile 3’er yıl arasında hapis istemiyle yargılanıyordu.
Vakit gazetesi hakkında, “Ergenekon” davası ve sanıklarıyla ilgili yayımlanan haberler nedeniyle toplam 181 dava açıldı; gazetenin sorumlu müdürü Ahmet Can Karahasanoğlu, 2 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı. Gazete çalışanlarına, “soruşturmasının gizliliğini ihlal” iddiasıyla 120 dava, “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddiasıyla 17 dava, “kamu görevlisine hakaret” gerekçesiyle 30 dava, kurul haline çalışan organlara hakaret gerekçesiyle sekiz dava, “kişisel verileri yaydığı” gerekçesiyle iki dava, “hakaret” iddiasıyla da 4 dava açıldı. Gazete, “Cumhuriyet” eski Ankara temsilcisi Mustafa Balbay’dan ele geçirildiği iddia edilen “darbe günlükleri” ile ilgili “Bu da Balbay Günlükleri”, “bir numara teslim olmuş durumda”, “Başbuğ: Balbay anlaşmayı bozdu, üzüldük” haberlerden geçen yıl “gizliliğin ihlâli”den iki ayrı dava açıldığını bildirdi. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi Karahasanoğlu’nu, “Ergenekon” iddianamesinde de yer alan Üzeyir Garih cinayeti ve Dağlıca baskını haberlerinde “soruşturmanın gizliliğini ihlâl” edildiği gerekçesiyle 2 yıl 6 ay hapisle cezalandırdı. Aynı mahkeme, 21 Ekim 2007’de yapılan “Dağlıca” baskınıyla ilgili asker ifadelerine yer veren gazeteyi, aynı gerekçeyle Karahasanoğlu’na 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi.
16 Mart’ta Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi, dönemin Adana Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (THAY-DER) başkanı Hasan Hüseyin Reyhan hakkında “suçu ve suçluyu övmek” iddiasıyla açılan davada beraat kararı verdi. ”Suçun unsurları oluşmadığı” gerekçesiyle beraat kararı verildiği Nisan başında öğrenildi. Reyhan, PKK’nin hapisteki lideri Abdullah Öcalan için “Sayın Abdullah Öcalan” dediği gerekçesiyle hapisle yargılanıyordu. Reyhan, 4 Mayıs 2009’da DTP’ye yönelik tutuklamaları protesto ve PKK lideri Abdullah Öcalan’a mektup gönderme eyleminde konuşmuştu.
31 Mart’ta İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, Ovacık Madeni’nin çevreye verdiği zararları kamuoyunun gündemine taşıyan çevreciler ve Günlük Evrensel gazetesi aleyhinde açılan 70 bin TL’lik tazminat davasını reddetti. 8 Şubat 2009’da Bergama’daki şiddetli yağışın Koza Altın Şirketi’nin işlettiği Ovacık Altın Madeni üzerinden ovaya verdiği zararlar Evrensel’de haberleştirilmiş, çevreciler de girişimlerde bulunmuştu. TÜPRAG Şirketi, ‘haksız yere suçlanarak kişilik haklarının zedelendiği’ iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Ege Çevre Platformu (EGEÇEP) eski başkanı avukat Arif Ali Cangı, Bergama Çevre Platformu sözcüsü Erol Engin, Maden mühendisi Hasan Gökvardar, Evrensel gazetesi ve muhabiri Özer Akdemir’den de tazminat isteniyordu.
31 Mart’ta Hakkari Asliye Ceza Mahkemesi, Hakkari Belediye Başkanı Fadıl Bedirhanoğlu, eski belediye başkanı Kazım Kurt, kapatılan DTP eski Merkez İlçe Başkanı Fahri Kurt ve DTP yöneticisi Rahmi Temel’i 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde seçmene Kürtçe seslendikleri gerekçesiyle yargılanıyor. Dört kişi, Siyasi Partiler Yasası’na muhalefet etmek suçlamasıyla yargılanıyorlar. Dava Kurt’un ifadesini bekliyor.
30 Mart’ta Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Azadiya Welat gazetesinin hapisteki eski yazı işleri müdürü Vedat Kurşun’u, “PKK örgütünün propagandasını yaptığı” gerekçesiyle üç yıl hapse mahkum etti. 11 ve 12 Ağustos 2007 tarihlerinde çıkan haberlerde “örgüt propagandası” yapıldığına kanaat getirildi. Kurşun 11 Ağustos 2007 sayısında, Tunceli’deki bir çatışmadan üç HPG militanının ölümün duyurulması, Nesih Özcan imzalı PKK’li için şiir ve “Biz özgürlük savaşçılarının önünde eğitiliyoruz. Mersi’nde bulunan Yurtsever Norşinler” yazılı ilan nedeniyle cezalandırıldı. Sonraki sayıdaysa Öcalan’ın görüşlerine fotoğrafıyla birlikte geniş yer verilmesi suça gerekçe gösterildi.
27 Mart’ta Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Fettullah Gülen’e hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan Cumhuriyet gazetesi yazarı Cüneyt Arcayürek’i, 700 TL adli para cezası ödemeye mahkum etti. Duruşma savcısı, esas hakkındaki mütalaasında, 20 Ekim 2007 tarihinde yayımlanan ”Fethullah Gülen Mikrobu” başlıklı yazıda Arcayürek’in kullandığı sözcüğün karşı tarafı küçük düşürücü mahiyette olduğunu savundu ve cezalandırılması yönünde görüş bildirmişti. Davayı karara bağlayan mahkeme hakimi, Arcayürek’i TCK’nın 125/1-2. maddesi uyarınca 700 TL adli para cezasıyla cezalandırdı. Hakim, cezanın niteliği itibariyle ertelenme hükümlerinin uygulanmasına gerek görmedi.
Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Mayıs 2009’da gerçekleştirilen Kültür ve Sanat Festivali’nde seslendirdiği Kürtçe “Heval Kamuran” (Yoldaş Kamuran) şarkısı yoluyla “örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla Şarkıcı Rojda Şenses’i, 1 yıl 8 ay hapisle cezalandırdı. 25 Mart’ta gündeme gelen karar temyiz edildi.
23 Mart’ta Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi, Hrant Dink cinayeti sanığı Erhan Tuncel’le yaptığı telefon görüşmesiyle gündeme gelen polis memuru Muhittin Zenit’in bianet sitesine açtığı 25 bin TL’lik manevi tazminat davasını reddetti. Dönemin Trabzon Emniyeti istihbarat görevlisi Zenit, 19 Ocak 2007’de işlenen Dink cinayetinden yarım saat sonra Tuncel ile yaptığı telefon görüşmesinde “Ne oğlum direkt kafaya sıkmışlar… Tek farklılık. Kaçmayacaktı ama bu kaçtı” diyordu. Zenit, davanın reddedilmesine ilişkin kararı temyiz ederse dosya Yargıtay Hukuk Dairesi’nde ele alınacak. Mahkeme, kararını açıklamadan önce, cinayet dosyasına bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazılan müzekkereye yanıt beklemekten vazgeçti. Zenit şikayetini, 30 Eylül 2007’de “Vurulacak Şekil Belliydi” başlığıyla ve 28 Nisan 2008’de “Dink Cinayetinde Yeni Kanıt: Muhsin Başkan’la Yasin Konusunda Görüşeceğiz” başlığıyla bianet’te çıkan haberler nedeniyle yapmıştı. Zenit’in, NTV’ye açtığı 90 bin YTL’lik tazminat davası da Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nden dönmüştü.
23 Mart’ta İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, “Kırbaşı Baskını” adlı kitapta “bölücülük propagandası yapıldığı” iddiasıyla Aram Yayınları yetkilisi Fatih Taş ile ilgili 18 Haziran 2009’da verdiği 5 aylık hapis cezasıyla ilgili dosyada ek kararını açıkladı. Mahkeme, 3713 Sayılı Yasa’nın 6/4 ve 7/2 maddelerinde geçen “sahipleri ve” ibaresinin iptal edildiğini ve Taş’ın eylemi suç olmaktan çıktığını bildirdi; yayıncıyı beraat ettirdi.
AKP’ye Gaziantep Hakimiyet gazetesi köşe yazarı Murat Güreş, Gaziantep Esnaf Sanatkarlar Odaları Birliği (GESOB) başkanı Ömer Küsbeoğlu’nun AKP İl yönetim kurulu üyesi olarak 100 bine yakın esnafı iktidara yamadığını iddia ettiği köşe yazısı nedeniyle Gaziantep 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. Güreş, 11 Mayıs’ta yargılanmaya başlayacak. Aynı yazı nedeniyle gazete kurucusu Abdullah Sabri Kocaman da, 15 bin TL manevi tazminat istemiyle yargılanacak.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kapatılan DTP’nin eski lideri Ahmet Türk ile eski milletvekili Aysel Tuğluk hakkında, PKK örgütünün rehin aldığı sekiz askerin Türkiye’ye getirilmesi için uğraşarak “örgüt propagandası yaptıkları” iddiasıyla dava açtı. 23 Mart’ta kamuoyuna yansıdığına göre, iddianamede Türk ve Tuğluk’un, BDP Siirt milletvekili Osman Özçelik ve Van milletvekili Fatma Kurtulan ile birlikte Irak’a giderek, Hakkari Dağlıca’da Ekim 2007’de PKK’lilerin kaçırdığı sekiz askerin teslim aldıkları ve Türkiye’ye getirdiklerini belirtiliyor, ‘Askerlerin Irak’ta, Öcalan’ın resminin bulunduğu alanda ve terör örgütü üyelerinin bulunduğu ortamda teslim alındığı, bu sırada örgütün propagandasını içerir görüntülerin bulunuyordu” deniyor. İki siyasetçi, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. Diyarbakır Başsavcılığı da, DTP kapatılınca siyasi yasaklı hale gelen eski Mardin milletvekili Ahmet Türk hakkında çeşitli tarihlerde yaptığı konuşmalardan 45 yıl hapis, eski Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk hakkında da, 70 yıl hapis istemiyle dava açtı. 19 Mart’ta gündeme gelen davalarda her iki siyasetçinin de, “PKK örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işledikleri” ve “PKK örgütünün propagandasını yaptıkları” iddiasıyla cezalandırılmaları isteniyor.
İskenderun 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) düzenlediği bir paneli “Kürtlerin Önderi Alındı Faşistlere Teslim Edildi” başlığıyla haberleştirdiği için 2002’den beri yargıladığı Demokrat İskenderun gazetesi sahibi Ersen Korkmaz hakkındaki dosyayı zamanaşımından düşürdü. Böylece TKP’li Necmettin Salaz da suçlamadan kurtulmuş oldu. İki kişinin, 1 Ekim 2002’deki yayında “Askeri ve emniyet kuvvetlerini tahkir ve tezyif edildiği” iddiasıyla eski TCK’nın 159. maddesi uyarınca üç yıl hapisleri isteniyordu.
Mart ortasında Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi, Mersin’in Tarsus İlçesi’nde haber izlerken “PKK örgütünün propagandasını yaptığı” iddiasıyla DİHA muhabiri Murat Kolca’yı 1 yıl 8 ay hapse mahkum etti. Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi de, Azadiya Welat gazetesi Adana temsilcisi Seyithan Akyüz’ü “PKK’ya yardım ettiği” gerekçesiyle 6 yıl 3 ay hapisle cezalandırdı. Kolca’nın yargılandığı davada dört kişiye de aynı gerekçeyle hapis cezası verildi.
Yönetmen ve oyuncu Haldun Açıksözlü, “Laz Marks” oyununun Rize’deki gösteriminden sonra “Başbakana hakaret” iddiasıyla açılan davadan yargılanmaya 3 Şubat’ta devam edilecek. En son 31 Aralık’ta hakim karşısına çıkan Açıksözlü, Leman Kültür ve Canşenliği Oyuncularının ortak yapımı oyunda aktarılan bir fıkra nedeniyle Rize Sulh Ceza Mahkemesi’nde iki yıl sekiz ay hapisle yargılanıyor. Yönetmenin avukatları, “Davaya konu fıkra, bir sanat eserinin bir bölümüdür. Bir sanat eserinin hakaret oluşturup oluşturmadığı, içinden cımbızla alınan bir bölüme bakarak tespit edilemez” dediler.
11 Martta Tunceli Sulh Ceza Mahkemesi, Kuzey Irak’a askeri operasyon kararını protesto için Tunceli’de dağıtılan bildirilerdeki “Katil Erdoğan” sözünün suç olmadığına karar verdi. Davada Kazım Tosun ve Ufuk Kalanç, Ekim 2008’de operasyon kararını protesto için yapılacak basın açıklamasına çağrı bildirilerini dağıttıkları için, “hakaret”ten yargılanıyordu. Mahkeme, kararında “sanıkların yüklenen eylemi işlemelerine rağmen olayda hukuka uygunluk nedeni bulunduğu anlaşıldı” dedi; ancak 184 adet bildiriye el konmasına karar verdi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “suçu ve suçluyu övdüğü” iddiasıyla Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında verdiği bin 500 TL’lik para cezasını onadı. 10 Mart’ta gündeme gelen karar öncesinde yerel mahkeme, Baydemir’e önce 1 ay 20 gün hapis cezası vermiş, ardından cezayı paraya çevrilmişti. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 28 Mart 2006 günü 4 HPG’linin cenazesinin toprağa verilmesinin ardından çıkan olaylar sırasında göstericilerle görüşen Baydemir’in “Acımız dün 14 idi, şimdi 15 oldu” sözleriyle HPG’lileri sahiplendiği iddia ederek “Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek”ten dava açmıştı.
10 Martta Kadıköy 4. Sulh Ceza Mahkemesi, Başbakan için “Tayyip, Allah belanı versin!” demekten iki yıl hapsi istenen Alper Ateş’i ilk duruşmada beraat ettirdi. 26 yaşındaki Ateş, “Geçen hafta evde tüpümüz vardı ve çayımız pişiyordu. Ama şu an tüpümüz de bitti ve utanmıyor, söylüyorum: Banyo yapmaya, arkadaşıma gidiyorum. Söylemek istediğim tek şey var: Tayyip, Allah beları versin!” dediği için TCK’nın 125. maddesi uyarınca yargılanıyordu. Ateş bu sözleri, Halkevlerinin, “Halk Kürsüsünü Kuruyor” kampanyası kapsamında, 27 Aralık 2008’de ve 3 Ocak 2009’da Kadıköy Çarşısı’nda kurduğu kürsüde dile getirmişti. Aynı eylemde benzer ifadeleri kullandığı ileri sürülen liseli M.B.G. ise 5 Nisan’da ikinci kez hakim karşısına çıkacak.
DTP’nin eski 54 belediye başkanının PKK lideri Abdullah Öcalan’ın zehirlendiğini savunarak iddiaları araştırılmasını istemeleri nedeniyle üçer yıl hapis cezası talebiyle 10 Martta Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına devam edildi. Zehirlenme haberleri üzerine 4 Şubat 2007’de basın açıklamasına katılan belediye başkanları hakkında “PKK propagandası yapmak” iddiasıyla dava açılmıştı. Mahkeme heyeti, TMY’nin 7/2 maddesi uyarınca yargılanan ancak ifadesi alınmayan bazı belediye başkanlarının dinlenmesi ve dosyadaki eksikliklerin tamamlanmasını istedi. Açıklamada hükümetten iddiaların bağımsız bir heyetçe araştırılması çağrısı yapılmıştı.
“Büyüklere Masallar-Pinokyo ve Dokuz Cüceler” yazılarının yazarı Şarköy’ün Sesi gazetesi yazarı Yakup Önal, AKP’den belediye başkanı Can Gürsoy ve iki Belediye Meclis üyesine hakaret ettiği iddiasıyla 10 yıl hapisle yargılanıyor. 10 Martta yargılamayı ele almaya devam eden Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi dosyayı bir daha Haziran’da görecek. Mahkeme, Savcı Hüseyin Koçaslan’ın ceza istediği davada dosyanın yeni bir bilirkişiye gönderilmesine karar vermişti. 20 Temmuz 2005’te “Başkan Pinokyo ve Dokuz Cüceler” yazı dizisine başlayan gazeteci, bunların birinde, “Bir varmış bir yokmuş. Ülkenin birinde, deniz kenarında bulunan Şarki adlı kasabasında Pinokyo adlı bir başkan varmış. Pinokyo’nun her kararına emme basma tulumba gibi onay veren dokuz cücesi varmış” demişti.
9 Mart’ta Kadıköy 2. Sulh Ceza Mahkemesi, Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin verdiği bozma kararından sonra, Başbakan Erdoğan’ı eski ABD Başkanı George W. Bush’un köpeği şeklinde tasvir ettiği için Britanyalı kolaj sanatçısı Michael Dickinson’ı mahkum etti. 23 yıldır Türkiye’de yaşanan ve bir süre Yeditepe Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak da görev yapan Dickinson, kolaj çalışması nedeniyle bir süre de tutuklu kalmıştı. TCK’nın 125. maddesinden 425 gün adli para cezası karşılığı olarak 7 bin 80 TL para cezasına mahkum edilen Dickinson, beş yıl aynı nitelikte bir “suç” işlemezse cezası iptal edilecek.
9 Mart’ta İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 27 Kasım 2008’de yayımlanan “Efkan Ala’ya iftira” başlıklı yazısında CHP milletvekili Atilla Kart’a hakaret ettiği iddiasıyla yargıladığı Sabah gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak’ı beraat ettirdi. Cumhuriyet Savcısı Atilla Ayvacı yazının ağır eleştiri niteliğinde olduğu, siyasetçi ve üst düzey yöneticilerin ağır eleştiriye maruz kalabilecekleri nedeniyle beraat istedi. Mahkeme Başkanı Sevim Efendiler de, siyasetçinin eleştiriyi hoşgörüyle karşılaması gerektiğinden hukuka aykırılığın ortadan kalktığını bildirdi.
Abdullah Öcalan’dan “Sayın” diye söz ettiği gerekçesiyle kapatılan DTP’nin İskenderun İlçe Başkanı Mahmut Aydıncı’yı üç ay hapse mahkum etti; sözlerini haberleştiren Demokrat İskenderun gazetesi sahibi Ersen Korkmaz’ı da beraat ettirdi. 9 Martta öğrenilen kararından İskenderun 2. Asliye Ceza Mahkemesi, TCK’nın 215. maddesi ve “suç ve suçluyu övmek”ten mahkum ettiği Aydıncı’nın cezasını 2 ay 15 gün hapse düşürdü ve bin 500 TL’ye çevirdi. Aydıncı’nın “İmralı Cezaevi ve uygulamalarına son verilmesi toplumsal barışa büyük katkı sunması açısından önemsenmelidir” şeklinde sözlerini 18 Kasım 2008’de sayfalarında aktardığı için DTP’liyle birlikte üç yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Dava, 24 Aralık 2008 tarihinde açılmıştı.
9 Mart’ta İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, “Mavidir Avaşin’in Suları” kitabından “PKK örgütünün propagandasını yaptığı” iddiasıyla yargılanan Aram Yayınları yetkilisi Fatih Taş’ı suç unsurları oluşmadığı gerekçesiyle beraat ettirdi. Yayıncı, Selçuk Şahan imzalı kitaptan TMK’nın 7/2 maddesi uyarınca 7,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyordu. Ancak bu karar Taş’ı hakkında açılan 13 davadan sadece birinden kurtarmış oluyor. “Dilimiz Varlığımız-Dilimiz Kültürümüzdür” adlı kitaptan beraat eden Taş’ın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan “Tufanda 33 Gün” kitabı için 26 Ekim 2009’de verilen 10 ay hapis, “Ammar İşaretleri” kitabı için verilen 7 bin 782 TL para cezası kararları Yargıtay aşamasında. Yayıncı, İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Gulen Azadiye” adlı kitaba TMY’nin 7/2 maddesi uyarınca verdiği bin 996 TL para cezasını da ödemek zorunda kaldı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin “Kayıpsın Diyorlar” kitabına “devlet kurumlarının aşağılandığı” iddiasıyla 4 Kasım 2008’de TCK’nın 301. maddesinden verdiği bin 650 TL adli para cezası kararıyla ilgili Yargıtay’ın karar vermesi bekleniyor. Adalet Bakanlığı izin vermeyince, Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin “Dağın Mecnunu” ve “Patika Gerilla Anıları 4” adlı kitaplar için eski TCK’nın 159’dan yapılan yargılama düştü.
Eski İHD Adana Şube Başkanı Ethem Açıkalın, insan hakları ihlallerini kınadığı için en son üç ayrı örgüte üye olduğu iddiasıyla yargılandıktan sonra çaresi İsviçre’ye sığınmakta buldu. Açıkalın, Adana İnönü Parkı’nda 13 Aralık 2007’de düzenlenen ve Devrimci Halk Kurutuluş Partisi Cephesi (DHKPC) üyesi olduğu iddia edilen Kevser Mızrak’ın öldürülmesinin kınandığı açıklamaya katıldığı için dört gün sonra tutuklanmış, beş ay cezaevinde kaldıktan sonra da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Ardından Açıkalın hakkında, DHKPC, PKK ve MLKP örgütlerine üye olduğu iddiasıyla ayrı ayrı davalar açıldı. Sekiz dava kapsamında yöneltilen diğer suçlamalar da, “PKK propagandası yapmak”, “halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek”, “görevli memura mukavemet etmek” ve “toplantı gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet etmek” de vardı. Açıkalın’ın 30 yıldan fazla hapsi isteniyor. Ekim 2009’da Adana 1. Asliye Ceza Mahkemesi, eylemlere katılan çocukların tutuklanıp ağır cezalara mahkum edilmelerini Roj TV’ye değerlendiren Açıkalın’ı, tek celsede “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla üç yıl hapse mahkum etmişti. Açıkalın Kasım 2009’da İsviçre’ye sığındı.
2 Mart’ta Adıyaman Kahta Asliye Ceza Mahkemesi, eski Gerger savcı Sadullah Ovacıklı’nın Fethullah Gülen ile yakınlığından söz eden Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin’i 5 yıl 1 ay 7 gün hapse, iddiaya yer veren Gergerim.com sitesi yetkilisi Cumali Badur’u altı ay hapis cezasına mahkum etti. Ovacıklı’nın kendisine “Fethullah Gülen Hazretlerine sen nasıl Feto dersin, bir dahaki sayıda özür dileyeceksin” dediğini aktaran Boğatekin, hakaret ve iftirada bulunduğu, adil yargılamaya etkilemeye teşebbüs ettiği iddialarıyla suçlu bulunurken Badur da, “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek’ten cezalandırıldı. Badur’un cezası 3 bin TL adli para cezasına çevrildi. Boğatekin, bu iddiayı dile getirdiği için 13 Nisan 2008’de tutuklanmış ve 109 gün Kahta Cezaevi’nde tutulmuştu. Son kararla Boğatekin, siyasi ve medeni haklardan da yoksun bırakıldı.
Sabah gazetesi Ankara ekinin ve Yeni Asır gazetesinin yazarı Hüseyin Kocabıyık, “Tercüman” yazarı Servet Kabaklı’nın Prof. Dr. Baskın Oran’a yönelik hakaretamiz sözlerinin ifade özgürlüğü olarak değerlendirilmesini eleştirdiği için Şubat ayında hapisten 320 bin TL tazminat ödemeye mahkum edildi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun “çanağına yal konulunca ve etli kemik vaadini duyunca yaltaklanan, kuyruk sallayan kaniş”, “uyanık geçinen şapşal”, “salak”, “tescilli hain”, “zavallı” gibi hakaretamiz ifadeleri “HYSK” başlıklı bir yazıyla ironik olarak eleştiren Kocabıyık’a “kurumun kimliğine ve yargıya karşı hakaret” olduğu iddiasıyla Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeleri dava açmıştı. E-posta adresinin “HSYK”den oluştuğunu savunan Kocabıyık, birinci dava sonucunda 280 bin TL tazminat ödemeye mahkûm edildi. Ardından Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi, HSYK yedek üyesi Fevzi Altınakın açtığı davada Kocabıyık’ı 80 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Kocabıyık, yazısında Kabaklı’nın, Prof. Dr. Oran hakkında kaleme aldığı 22 Ekim 2004 tarihli, “Konuşturana, dinleyene yazıklar olsun” başlıklı bir yazısıyla ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 20’ye karşı 23 oyla, düşünce özgürlüğü yönünde kanaat açıklamasını eleştirmişti.
24 Şubat’ta Milas 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan’a hakaret niteliği taşıyan bir fıkra yayımladığı iddiasıyla Milas Önder gazetesi yazı işleri müdürü Melih Kaşkar’ı 11 ay 20 gün hapis cezasına çarptırdı. 17 Kasım 2007’de yayımlanan fıkrada Erdoğan ve Gül için “şerefsiz” denildiğini bildiren mahkeme, önce bir yıl iki ay hapis cezası verdi; “iyi hal”den cezayı 11 ay 20 gün hapse indirdi. Mahkeme, sonunda CMK’nın 231. maddesi uyarınca “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Kapatılan DTP’nin siyasi yasaklı eski milletvekili Aysel Tuğluk ”terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yargılandığı davada beraat etti. 19 Şubatta öğrenilen kararında mahkeme, Tuğluk’la birlikte yargılanan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın avukatları İrfan Dündar ve Fırat Aydınkaya’ya 10’ar ay hapis cezası verdi. Mahkeme heyeti, iki sanığın duruşmadaki hal ve tavrı, eylemin oluş şekli ve sanıkların sabıkasız oluşunu göz önünde bulundurarak ”hükmün açıklanmasının geri bırakılması”na ve sanıkların beş yıl adli denetime tabi tutulmalarına karar verdi. Dündar ve Aydınkaya, 29 ve 30 Nisan 2004’te Özgür Gündem gazetesinde yer alan haberlerde, ”Avukatlar Öcalan’ın KONGRA-GEL içindeki gelişmelere ilişkin düşüncelerini anlattı”, ”Değişimin sancıları yaşanıyor” ve ”Barışın kalıcı hale gelmesinde Öcalan’ın görüşleri önemli” dedikleri için de suçlanıyordu. Dündar ve Aydınkaya’ya “Öcalan için bir şans” başlıklı yazılarla Öcalan’ın görüşlerini ilettiği gerekçesiyle 10’ar ay hapis cezası verdi.
18 Şubat’ta Beyoğlu 2. Asliye Mahkemesi, bir yazısında Başbakan Erdoğan’a ve eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’a hakaret ettiği iddiasıyla hakkında dava açılan Birgün gazetesi yazarı Fikri Sağlar’ı beraat ettirdi. Mahkeme Hakimi İrfan Adil Uncu, “Sanığın gazeteci sıfatıyla kaleme aldığı yazının bütünü ele alındığında, sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiş haber, yorum ve eleştirileri içerdiğini” belirtti. Sağlar, Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen tazminat davasında ise Büyükanıt için 10 bin TL, eşi için ise 7 bin TL olmak üzere toplam 17 bin TL manevi tazminata çarptırıldı. Ancak Yargıtay, söz konusu yazıyı basın özgürlüğü kapsamında görüp 17 bin TL’lik tazminat cezası kararını bozdu.
Radikal gazetesi sorumlu müdürü Hasan Çakkalkurt ve muhabir Rıfat Başaran hakkında, BDP Mardin milletvekili Emine Ayna’nın verdiği röportaj nedeniyle dava açıldı. 7 Aralık 2009’da çıkan “Ayna: Tabanımız dağa gidin diyor” başlıklı röportajda “PKK örgütünün propagandasının yapıldığı” iddiasıyla iki gazeteci, Nisan ayında Terörle Mücadele Yasası’nın 7/2 maddesi uyarınca beş yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacak. DTP Eşbaşkanı Ayna, gazeteye, “Hepimiz istifa dilekçelerimizi yazdık. Zaten bu beklenti ilk kapatma davası açıldığında, bizim tabanımızda ortaya çıkmıştı. Bize ‘Siz halen o Meclis’te ne yapıyorsunuz. İstifa edin gidin dağa’ diyorlar. Tabanın öyle bir söylemi var. Söylendiği zaman güldük. Ama bir duygunun ifadesidir” diyordu.
16 Şubat’ta Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, Ergenekon Davası’nın tutuklu sanığı Veli Küçük’ün Hukukçu Erdal Doğan hakkında 10 bin TL manevi tazminat talebiyle açtığı davayı reddetti. Hakim Mehmet İlker Tanır karara da itiraz edilebileceğini bildirdi. Daha önce ilgisizlikten 15 Mayıs 2008’de reddedilen dava, süresi içerisinde yenilenmişti. Doğan, Dink’in katledildiği 19 Ocak 2007 günü NTV, Habertürk ve STV kanallarında yaptığı açıklamalarda, öldürülmeden önce müvekkili Dink’in 301. maddeden yargılandığı davaya Küçük’ün müdahil olmak istediğini ifade etmişti.
9 Şubat’ta Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Azadiya Welat gazetesinin imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü Ozan Kılınç’ı, 12 gazete sayısında yayımlanan haber ve yazılar nedeniyle “Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis, “örgüt propagandası” suçundan her sayı için 1 yıl 3 ay olmak üzere 15 yıl hapis ve nihai toplamda 21 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Kılınç hakkında yakalama, memuriyet ve resmi hizmetlerden mahrum bırakılması, seçme ve seçilme hakkından ve siyasi parti, dernek, vakıf, şirket, kooperatif, sendika ve kendi sorumluluğu altında serbest meslek veya tacir olarak icra etme haklarından da cezası bitinceye kadar yoksun bırakılmasına da karar verildi.
30 Nisan’da İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesi, Siyah Pembe Üçgen İzmir LGBTT Derneği’nin kapatılması için İzmir Valiliği’nin yaptığı başvuruyu reddetti. Mahkeme, “genel ahlaka ve Türk aile yapısına aykırı olduğu” yönündeki gerekçeyi kabul etmedi. Hakim Mürsel Ermiş, her insan gibi lezbiyen, gay, biseksüel, trankseksüel ve travesti kişilerin de dernek kurma özgürlüğüne sahip olduğunu bildirdi.
İstanbul Silivri’de yayımlanan Değişim ve Gerçek gazeteleri temsilcisi Fatma Sarıbıyık’ın, kapatılan Kavaklı Beldesi’nin eski Belediye Başkanı Hasan Geyiktepe’yi usulsüzlük yapmakla suçlayan yazıları nedeniyle Şubat ayında 24 ay hapis cezasına mahkum etti. Gerçek gazetesi sahibi Ali Tarakçı’yı da 8 Bin TL para cezasına mahkum eden mahkeme, Sarıbıyık’ın hapis cezasını 14 bin TL’ye çevirirken, Geyiktepe’yi de gazeteciye hakaret ettiği gerekçesiyle 3 bin TL ile cezalandırdı.
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı, TİKKO örgütü kurucusu İbrahim Kaypakkaya’nın dik duruşunu övdüğü gerekçesiyle türkücü Pınar Sağ ile ozan Mehmet Özcan hakkında, “suçu ve suçluyu övdüğü” iddiasıyla dava açıldı. Tunceli Belediyesi bağımsız adayı Murat Kur’un 29 Mart 2009’da düzenlediği açık hava toplantısına katılan Özcan ve Sağ Tunceli düşüncelerini açıkladıkları için Sulh Ceza Mahkemesi’nde iki yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Sağ, Tunceli’de 1973 yılında güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada yaralı olarak yakalanan ve ardından Diyarbakır Cezaevi’nde gördüğü ağır işkence sonucu ölen TKP/ML-TİKKO örgütünün kurucusu Kaypakkaya’nın “faşist iktidara karşı her zaman dik durduğunu” ifade etmiş, Kaypakkaya’ya yaraşır şekilde yaşamanın önemine işaret etmişti. Özcan da, Kaypakkaya’ya sevgisini anlatmıştı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, “Feto ve “Apo” yazısından hapse mahkum edilen Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin’in cezasının onanmasını talep etti. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Fethullah Gülen cemaatinin PKK örgütünden daha tehlikeli olduğunu savunduğu 4 Ocak 2008 tarihli yazısından Boğatekin, “PKK propagandasını yaptığı” iddiasıyla 18 ay hapse mahkum etmişti. 25 Haziran 2008’de ceza verilirken Boğatekin, eski Gerger Savcısı Sadullah Ovacıklı’yı “Gülen cemaatine yakın olduğu”nu iddia ettiği için Kahta Cezaevi’nde bulunuyordu. Gazeteci ikinci kez hapisle karşı karşıya kaldı.
28 Ocak’ta Beyoğlu 2.Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci-yazar Yalçın Ergündoğan’ı, Birgün gazetesinde çıkan “Müritleri Haydar Baş’a baş kaldırdı” yazısında Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Haydar Baş’ın “kişilik haklarını ihlal ettiği” iddiasıyla hapisten 2 bin TL adli para cezasına mahkum etti. Baş, 26 Nisan 2005’te yayımlanan yazı nedeniyle Ergündoğan hakkında, İstanbul, 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 20 bin TL, İstanbul Beyoğlu, 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde de 5 bin TL manevi tazminat istemiyle davalar açmıştı.
Kars’ın Kağızman Asliye Ceza Mahkemesi, eski milletvekili Mahmut Alınak’ı, milletvekili adaylığı sırasında yaptığı konuşmanın başında ve sonunda kullandığı yedi kelimelik Kürtçe ifade için 5 ay hapis cezasına çarptırıldı. 27 Ocak’ta Alınak, polisin CD çözümünde 33 dakika olduğunu tespit ettiği konuşmasının başında Kürtçe: “Bı-raemin, xuşkemin, xerhatin, serçeva hatin (Kardeşlerim, bacılarım, hoş geldiniz, göz üstüne geldiniz)”, sonunda da, “Bijî azadî (Yaşasın özgürlük)” ifadelerinin yer aldığını söyledi. Alınak, aynı konuşmasında başbakana “hakaret”ten de 17 ay 15 günden 14 ay 17 güne indirilen cezayla toplamda 19 ay 17 gün hapse mahkum edilmiş oldu.
Adalet Bakanlığı, gazeteci Can Dündar’ın “Mustafa” adlı belgesel nedeniyle “Atatürk’e hakaret’ iddiasıyla yargılanmasını öngören mahkeme kararının bozulması için, Yargıtay’dan “kanun yararına” bozma isteminde bulundu. 20 Ocak’ta öğrenilen karara göre Bakanlık, Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının Ceza Muhakemesi Kanunu, AİHM ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu savundu. Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Dündar hakkında soruşturma ve dava açılması gerektiğine karar vermişti.
20 Ocak’ta Adıyaman 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Güne Bakış gazetesinin 28 Şubat 2008 tarihli sayısında çıkan “Savcılar nerede?” yazısı nedeniyle “kamu görevlisine yayın yoluyla hakaret” iddiasıyla yargılanan yazar Naif Karabatak’ı beraat ettirdi. Karabatak, anayasa değişikliği sonrası genç kadınların Adıyaman’da başörtüsüyle üniversiteye alınmamasını eleştirdiği için Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Gün-düz’ün şikayetiyle yargılanıyordu.
18 Ocak’ta Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Ermenilerden özür diliyorum” kampanyasıyla ilgili olarak Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin verdiği bozma kararına uydu. Böylece kampanyayla ilgili dava açılmasına gerek olmadığı da kesinleşti. Yargıtay, 1915 olayları nedeniyle bir grup aydının başlattığı ve 30 bini aşkın kişinin destek verdiği kampanyasında suç unsuru bulunmadığına hükmetmişti. Karar, Adalet Bakanlığı’nın yargı kararını kanun yararına bozulması için Yargıtay’a başvurması üzerine alınmıştı.
Yargıtay, Engin Korcum adlı bir itirafçının ifadeleri doğrultusunda Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin DİHA muhabiri Rüştü Demirkaya ile ilgili verdiği 6 yıl 3 aylık hapis cezasını onadı. Karar 17 Ocak’ta kamuoyuna yansıdı. Tunceli’de 2006’da bu itirafçının ifadeleri üzerine tutuklanarak Malatya E Tipi Cezaevi’ne konulan ancak daha sonra tutuksuz yargılanan Demirkaya, “PKK örgütüne yardım ve yataklık etmek”ten suçlu bulundu.
15 Ocak’ta Kadıköy Asliye Ceza Mahkemesi, Taraf gazetesi genel yayın yönetmeni Ahmet Altan ve yardımcısı Yasemin Çongar’ı, Altan’ın kaleme aldığı “Yargıçlar” yazısında hakaret ettiği iddiasıyla yargılamaya devam etti. Altan hakkında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yargılanmasını isteyen Hakim Osman Kaçmaz’ı eleştirdiği ve “Siyaset Meydanı” programında konuşan 16 yaşındaki çocuğun söylediği sözden hareketle Abdullah Öcalan ile Atatürk’ü kıyaslayarak suçluyu övme suçunu işlediği gerekçesiyle 4 yıl 8 ay hapis cezası isteniyor. Çongar da, “Cemil Çiçek kafası ve Diyarbakır’dan bir mektup” yazısında, PKK terör örgütünü övdüğü iddiasıyla iki yıl hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Çongar, ifadesinde, savaşın durmasını isteyen bir vatandaşın mektubunu yayınladığını belirtti. Avukatı Ergin Cinmen, mahkumiyetle karşılaşırlarsa AİHM’e başvuracaklarını ifade etti. Yasemin Çongar, Zaman gazetesinin İnternet sitesine de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’yı eleştirdiği için açılan davadan beraat ettiğini, kendisi ve Ahmet Altan hakkında açılan sekiz kadar davanın sürdüğünü açıkladı; davaların genel politika, yargı ve ordunun eleştirilmesi ve Kürt meselesinde genel gidişatla ilgili düşünceler ve “devletin gizliliğini ifşa etmek” ile ilgili olduğunu belirtti.
14 Ocak’ta Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında DİHA muhabiri Ersin Çelik’in de bulunduğu 27 kişiyi PKK’ye bağlı Yurtsever Demokratik Gençlik Meclisi adlı yapılanmanın bir parçası oldukları iddiasıyla 6 yıl üçer ay hapis cezasına mahkum etti. Mahkeme, Mart 2008’de Recep Sade isimli kişinin ifadelerine dayanarak başlatılan yargı sürecinin sonunda 30 kişinden 27’sini suçlu buldu. Avukatlar Sade’nin ifadelerini polis yönlendirmesiyle verdiğinin tüm dosya kapsamından anlaşıldığını savunarak dosya kapsamında suçlamayı doğrulayacak başkaca delil bulunmadığını söylüyor.
İstanbul 11.Ağır Ceza Mahkemesi, iki yazıda “terör örgütü propagandası yapıldığı” iddiasıyla Devrimci Hareket dergisi sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü olan Fehmi Kılıç’ı 16 bin 660 TL para cezasına mahkum etti. 30 Aralık 2009 tarihli karara, derginin özel sayısı olarak çıkan Liseli Dev-Genç dergisindeki iki yazı dayanak oluşturdu. “Liseli Dev-Genç Gençliğin Geleceğini Eline Alma Mücadelesidir” ve “Che’yi Anıyoruz” başlıklı yazılarda, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (THKP-C) ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) adlı örgütlerin propagandasının yapıldığı iddia edildi. Mahkeme, TMY’nin 7/2 maddesi uyarınca Kılıç’ı, önce bin gün adli parayla cezalandırdı, “iyi hal”den cezayı 833 güne indirdi ve günlüğü 20 TL’den de 16 bin 660 TL adli para cezasına dönüştürdü. Suça gerekçe gösterilen ilk yazıda, 70’li yılların devrimci gençlik liderlerinden İbrahim Kaypakkaya’nın “direngenliği”nden ve Mahir Çayan’ın da “yol göstericiliği”nden söz edilse de herhangi bir örgüt adına yer verilmiyor.
Beyoğlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, Beyoğlu Üç Horan Vakfı’nın haftalık Agos gazetesi aleyhinde açtığı tazminat davasını reddetti. Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Apik Harabetoğlu, vakıf seçimleriyle ilgili gazetede çıkan haberler nedeniyle açtığı iki dava kapsamında gazete yayın yönetmeni Etyen Mahçupyan ve yazı işleri müdürü Aris Nalcı’dan 50 bin TL’lik manevi tazminat talep ediyordu. 6 Mart 2009’da yer verilen Aris Nalcı’nın yazdığı “Seçim sınavı” başlıklı bir yazı, 13 Mart 2009’daysa biri Agos imzalı diğeri “Beyoğlu’nda Seçim Sınavı” başlıklı iki yazı davaya temel teşkil etmişti. Ayrıca, 20 Mart 2009 tarihli sayıda “Yoksa bu ‘Ermenekon’ mu?” başlığıyla ve “Üç Horan kimlerin kalesi” yazısıyla 1 Haziran 2009’da ‘Artık sahip çıkın” başlığı ile “Üç Horan’a bir şans daha” başlıklı yazıyla “Bu gençlere laf anlatmak çok zor” başlıklı ve Yervant Dink imzalı yazı davaya neden olmuştu. 29 Aralık 2009’da sonuçlanan davada mahkeme tazminatı gerektirecek bir durum bulunmadığına hükmetti.
Düzenlemeler ve Hak Aramalar
Beyoğlu Başsavcılığı, Taksim Meydanı’nda “2010 Enerjisi İstanbul’a yayılıyor” yazılı tanıtım levhasına baktığı sırada gazeteci Ozan Özhan’ı darp ettiği gerekçesiyle Çevik Kuvvet polisi Tuncay Aktaş hakkında dava açtı. Özhan, 9 Ocak 2010’da yürürken gözünün levhaya takıldığı bir sırada kendisiyle bir polisin tartıştığını ve kendisini darp ettiğini açıkladı. Özhan’ın bacağı ve kulağında darp izleri vardı. Özhan’ı darp ettiği iddia edilen ve olay sonrası başka bir ile atanan çevik kuvvet polisi Tuncay Aktaş Beyoğlu 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde “basit yaralama”dan açılan davanın 15 Aralık 2010’daki ikinci duruşmasına katılmadı. Mahkeme sanığın adresinin tespit edilmesi ve MOBESE kayıtlarının getirilmesi taleplerini kabul etti. Dava 2 Haziran’a bırakıldı.
Muş Haber 49 gazetesi sahibi Emrullah Özbey karar kesinleşmeden mahkum edildiği tazminatı tahsil etmeye çalıştığı ve kendisini tehdit ettiği iddiasıyla eski İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Sadettin Yıldırım’ı mahkemeye verdi. Özbey, engellilere yönelik sınavın sahte imzayla iptal edildiği yönündeki yayınlar nedeniyle tazminata mahkum edilmişti. Ayrıca gazeteci, kendisini kaçırıp tehdit ettikleri gerekçesiyle Muş 2. Asliye Ceza Mahkemesi mahkum ettirdiği dönemin AKP milletvekilli Medeni Yılmaz’ın üç akrabasına 5 bin TL’lik tazminat davası açtı. Dava, Muş Sulh Ceza Mahkemesi’nde 10 Mart’ta başlayacak.
Gazeteci Emin Bal’ın köy korucusu Azat Kılıç tarafından tehdit edildiği gerekçesiyle “ses ve görüntülü kayıtları”yla birlikte Şırnak’ın Beytüşşebap Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı başvuru ret edildi.
Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu’nun, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı ve Van Jandarma Alay Komutanlığı’nca bir yıldır dinlendiği yönündeki iddiasıyla ilgili olarak Van’da açtığı dava 21 Şubat’ta başlayacak. Baransu, kendi ismini ve telefon numarasını mahkemeden saklayan Jandarma’nın “PKK’lı Serdar Kod isimli Şükrü Özkan’a ait olan IMEI numarasını dinleyeceğiz” diyerek dinleme kararı çıkarttığını söylemişti.
Adıyaman Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin’in Gerger çıkışında belediye atıklarının döküldüğü Orman Müdürlüğü’ne ait alandaki yangını görüntülemeye çalışırken geçen yıl belediye çalışanlarının saldırısına uğramasıyla ilgili davaya 8 Aralık’ta devam edildi. Belediye başkanı Arif Karatekin’in kardeşi İlhan Karatekin’i yargılayan Gerger Asliye Ceza Mahkemesi, yangının müdürlükle belediye arasında bir davaya neden olup olmadığını ve Kaymakamlıkça Karatekin ile ilgili bir işlem yapılıp yapılmadığını araştırıyor.
Polis kurşunuyla vurularak felç olan Ferhat Gerçek’in Adli Tıp Kurumu raporu gelmiyor. Yenibosna’da 7 Ekim 2007’de Yürüyüş dergisini satarken polis kurşunlarına hedef olan Gerçek yedi polis memuruyla birlikte Bakırköy Adliyesi 9. Ağır Ceza Mahkemesinde “toplantı ve gösteri yasasına muhalefet”, “görevi yaptırmamak için direnme”, “kamu görevlisine hakaret” ve “nitelikli mala zarar vermek” iddialarıyla yargılanıyor. Mahkeme 24 Aralık’taki duruşmada “dava dosyasının yeterince incelenmediğini” belirterek, Gerçek’in yaş tespitinin yapılmasına karar vererek, davayı 6 Mayıs 2011’a bıraktı. Gerçek, olay sırasında 17 yaşındaydı. İddianamede sanık polisler Cengiz Çalış, Yavuz Özer, Aydın Özdere, Hasan Bayraktar, Emre Taşkın, Can Koçbülbül ve Muzaffer Ünal 10,5 yıl, Gerçek için de aynı dava kapsamında 15 yıl hapis cezası isteniyor.
Basın davalarında bugüne kadar haklarında “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”na karar verilen gazeteciler, 25 Temmuz’da gerçekleştirilen Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) değişikliğine göre haklarındaki kararlara 9 Ağustos’a kadar itiraz edebilme olanağı buldular. TGC değişiklikle iki yıla kadar olan hapis cezası gerektiren suçlarda uygulanan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kuralının” artık “sanığın uygulamayı kabul etmesi” koşulu getirildiğini bildirdi. Gazetecilerin “Ben suçsuzum” deme hakkını ellerinden aldığını vurgulayan, maddenin değiştirilmesini isteyen TGC’nin çabaları sonuç verdi. Bu madde artık sanığın kabul etmesi şartıyla uygulanabilecek.
Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 28 Eylül’de, “İftar vakti Allah’a emanet” başlıklı haberi nedeniyle Hürriyet gazetesi muhabiri Hasan Tüfekçi’yi hedef aldığı iddiasıyla eski Başbakanlık sözcüsü Akif Beki’yi 7 bin 500 TL manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Gazetecinin 2007’de Başbakanlık Merkez Binası’ndaki koruma zafiyeti bulunduğunu manşetten vermesinden bir yıl sonra Başbakanlık Basın Merkezi Tüfekçi’nin akreditasyonunu iptal etti. Beki de bu akreditasyon usul ve esaslarını Tüfekçi’nin haberi üzerinden “Fotoğraflar gerçek dışı, haber uydurma ve yalan, masa başında üretilmiş” sözleriyle açıklamıştı. Beki, Yargıtay’a taşımazsa karar kesinleşecek.
Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner’in “PKK’lileri dinlemek” için alınan cihazlarla cep telefonu dinlediği iddia edilen Prof. Dr. Baskın Oran şikayetçi oldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na 1 Eylül’de şikayet dilekçesini sunan avukatı Oya Aydın tüm sorumluların, ”görevi kötüye kullanma” fiilini düzenleyen TCK’nın 257. madde, ”özel hayatın gizliliğini ihlal” başlıklı 134. madde ve ”haberleşmenin gizliliğini ihlal” başlıklı 132. maddeler uyarınca cezalandırılmalarını istedi.
Adana Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkanvekili Mustafa Tuncel’in, 11 Ağustos’ta belediyeye bağlı Koza A.Ş.’ye yönelik eleştiriler dile getiren Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Mali Sekreteri ve yerel Kent gazetesi yazarı Özcan Aladağ’a saldırdığı iddiası yargıya taşındı. Gazeteciler 13 Ağustos’ta, Tuncel’e toplu bir eylemle tepki gösterdiler. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC), TGS Adana Şubesi ve Anadolu Spor Gazetecileri Derneği (ASGD) Adana Şubesi Tuncel’i kınadı.
25 Mayıs’ta İstanbul’un Şişli İlçesi’nde DİHA muhabiri Ömer Çelik’e ülkücü oldukları iddia edilen bir grup saldırdı, gazeteci iki hafta sonra tekrar saldırıya uğradı. İlk saldırıyla ilgili savcılığa sunulan kamera görüntülerine rağmen kimse gözaltına alınmadı. İkinci saldırıdan sonra Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Şişli İlçeden bir kişi gözaltına alınıp serbest bırakıldı. Çelik, Ağustos sonunda savcılıkça ifadeye çağrıldı. Sorumlular hakkında henüz dava açılmadı. İletişim Fakültesi öğrencisi Çelik, ilk saldırıdan ağır yaralanmış, Etfal Hastanesi Acil Servisi, Beyin cerrahi ve ortopedi servislerinde tedavi görmüş ve kafasında iki çatlak oluşmuştu. Gazetecinin sol kolunda dirsekten itibaren üç yerden kırık tespit edilmişti.
Aydın’da çıkan Söke Gerçek gazetesi sahibi Durmuş Tuna’ya yönelik 26 Temmuz 2009’da yapılan saldırıyla ilgili 2. Sulh Ceza Mahkemesi, gözaltına alınan 12 şüpheliden dördünü çeşitli hapis cezalarına mahkum etti. Karar Yargıtay’da.
Siirt Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Diya Yarayan’a saldırarak ağır yaralanmasına neden oldukları gerekçesiyle tutuklanan, yaklaşık 10 ay sonra tahliye edilen Feyzi Aldemir, Hamit Kurt, Feyaz Aldemir ve Tahir Aldemir isimli dört sanığı yargılamaya devam ediyor. Siirt’te yayımlanan Birlik gazetesinin sahibi Diya Yarayan, 17 Şubat 2009’da Bahçelievler Mahallesi’ndeki evinin önünde uğradığı saldırıda ağır yaralanmıştı.
Tunceli Emek gazetesi yetkilisi Dilek Karakoyun e-posta mesajıyla kendilerine “faşist” dediği için Milli Eğitim Şube Müdürü Süleyman Çakmak’ı şikayet etti. Ağır işleyen adaletin, kendisi, gazetenin köşe yazarları Helin Karakoyun ve Mustafa Elveren’e soruşturma açmakta hızlandığını savundu. Dilek Karakoyun “Milli Eğitim ve Bir Garip Eğitim” yazısının yayımlanmasının ardından Çakmak’ın “vurucu kobra” takma adıyla gazeteye tehdit içerikli e-posta mesajları gönderdiği iddia edilmişti. 6 Ağustos 2009’da gönderilen e-postanın sahibi olduğu tespit edilen Çakmak, “… Siz gerçekten faşistsiniz! Irkçısınız yani. Acıyorum size!” dediği için yargılanıyor.
Ocak ayı başında Van Cumhuriyet Başsavcılığı, DİHA Ajansı Van muhabiri Sıddık Güler ve Erdoğan Altan’ın, “Şemdinli” haberlerinden dolayı JİTEM elemanı olduğu iddia edilen Orhan Tekin’in kendilerini tehdit ettiğini savundukları şikayetleriyle ilgili takipsizlik kararı verdi. Avukatları Murat Timur, “somut delil yok” denilerek verilen karara itiraz etti.
Sansür ve Tekelleşmeye Tepkiler
Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA), özel ödülünü Türkiye’de “müstehcenlik” suçlamasıyla dokuz yıl hapis istemiyle yargılanan Sel Yayıncılık yetkilisi İrfan Sancı’ya verdi. Almanya’nın Frankfurt kentinde 6 Ekim’de bir açıklama yapan IPA başkanı Herman P. Spruijt, Rusya’dan yayıncı Rosspen ve Vietnam’dan da Bui Chat’ın da aday gösterildiği oylamada Shovkhalov’a ödülün, “yayımlama özgürlüğünü sürdürmede örnek oluşturan cesareti” nedeniyle verildiğini bildirdi. Özel ödüle layık görülen yayıncı İrfan Sancı, Türkçeye kazandırdığı kitaplar nedeniyle dokuz yıl hapis istemiyle yargılandı; 15 Aralık’ta beraat etti.
BDP milletvekili Akın Birdal, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası belgelere imza atmasına rağmen gazeteci ve yazarları mahkum ettiğini belirterek basın özgürlüğünün sağlanması için 14 Ekim’de Meclisi adım atmaya çağırdı.
9-10 Ekim günlerindeki “Düşünce Özgürlüğü İçin 7. İstanbul Buluşması”na dilbilimci ve aktivist Noam Chomsky, ABD’li uluslararası hukuk uzmanı, BM Özel Raportörü olmasına karşın İsrail’in hak savunuculuğu nedeniyle Filistin ve İsrail topraklarına girmesini engellediği Prof. Richard Falk, Uluslararası PEN’in uluslararası sekreteri Eugene Schoulgin de katıldı. Düşünceleri veya gazetecilikleri nedeniyle yargılanan Nedim Şener, İsmail Saymaz, Merve Erol, Hülya Tarman, Pınar Selek, Seferi Yılmaz, Mehmet Desde, Cevdet Bağca, Haldun Açıksözlü, İnan Süver ve Mehdi Tanrıkulu’nun durumları geniş kitlelerle paylaşıldı.
Hapisteki yazarlara amacıyla düzenlenen Mahsus Mahal Edebiyat Ödülleri’nin üçüncüsünü bu yıl Mehmet Taşdemir ve Özgür Soylu aldı. Taşdemir 14 yıllık hapisliğinde “Kırk Hüzünlü Veda”, “Puslu Akşamlar” ve “Anisya’nın Evi”; Özgür Soylu on yıllık hapisliğinde “İyi Yolculuklar” adlı öykü kitaplarını yazdılar. Bu yıl eklenen ‘Mahsus Mahal Dostluk Ödülü ise edebiyatta 45. yılını dolduran Şair Sennur Sezer’in oldu. Ödüller, Kasım ayında sahiplerine verildi.
Türkiye, RSF’nin yayımladığı Dünya Basın Özgürlüğü Sıralaması’nda 138. sıraya gerileyerek, son yıllarda basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü alanındaki düşüşünü sürdürdü. Türkiye 178 ülkeden Singapur ile Etiyopya arasında yer buldu. Kuzey Kıbrıs ise, “Anavatan”dan çok daha iyi bir performansla 61. sırada. RSF, 20 Ekim’de yaptığı açıklamada bu gerilemeyi, “Gazetecilere yönelik dava, tutuklama ve mahkumiyetlerin büyük bir hızla artması” ile açıkladı. Açıklama “Orta Asya, Türkiye ve Ukrayna kaygı verici, Avrupa modeli kırılgan” başlığıyla sunuldu. Geçen yılki sıralamada Türkiye, 20 sıra birden gerileyerek 175 ülke içerisinde Venezüella’nın önünde, Filipinler ile birlikte 122. sırada yer almıştı. 2008’deyse, 173 ülke içerisinde Ermenistan’la birlikte 102. sıradaydı. 2007’de Türkiye, 163 ülke içinde 101. sırada gösteriliyordu.
YouTube video paylaşım sitesi iki buçuk yıl süren yasak sonrası 30 Ekim’de erişime açıldı. Yasaklama gerekçesi olarak gösterilen Atatürk’e hakaret içeren videolar veri tabanından kaldırıldı.
Hürriyet gazetesi başyazarı Oktay Ekşi 30 Ekim’de görevinden istifa ettiğini açıkladı. Ekşi Basın Konseyi başkanlığının ayrılıp ayrılmayacağı sorusunu ise Konseyin Hürriyet gazetesiyle bir alakası bulunmadığını söyleyerek yanıtladı. Ekşi, 28 Ekimde Hürriyet’te yayımlanan İkizdere Vadisi’ne Hidroelektrik Santral (HES) yapılmasıyla ilgili yazısında “Şimdi, analarını bile satan işte o zihniyetin marifetlerini görüyoruz” diyerek eleştirmişti. Basın Konseyi Yüksek Kurulu “Az Demişiz” başlıklı yazıyla Basın Meslek İlkeleri’nin 4. maddesinin ihlal edildiği sonucuna vararak, Ekşi’nin “uyarılmasına” oy çokluğuyla karar verdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Türkiye araştırmacısı Emma Sinclair-Webb “Protestoyu Terör Suçu Saymak: Göstericileri Yargılamak ve Hapsetmek için Terörle Mücadele Yasalarının Keyfi Kullanımı” başlıklı raporun sunumunda “Terörle mücadele yasalarının yetişkin göstericiler aleyhine kullanılması Türkiye’de ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne ağır bir darbe indirmekte” dedi.
Almanya Dışişleri Bakanlığı’ndaki İnsan Hakları Politikası ve İnsani Yardım sorumlusu Markus Löning İstanbul’da 1 Kasım’da buluştuğu gazetecilere “Her hükümetin basın özgürlüğüne sahip çıkması gerekir” dedi. Löning Lambdaİstanbul’u ziyaret etti, Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’le de görüştü.
Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi avukatlarının başvurusuyla Deniz Baykal’a ait olduğu iddia edilen “Youtube” yayınlanan görüntülere erişimin engellenmesine karar verdi. Youtube bu karar üzerine söz konusu görüntüleri veri tabandan kaldırdı.
Gazetecilere Özgürlük Platformu’ndaki (GÖP) 23 gazetecilik örgütü temsilcisi 5 Kasım’da Ankara’da düzenledikleri “Gazetecilik için Ayağa Kalk” etkinliğinde cezaevindeki 50 kadar gazetecinin tahliyesini istedi. Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ile birlikte belirlenen “Türkiye’deki Gazetecilere Özgürlük” kampanyası çerçevesinde bugün gerçekleşen eylemde, “tutuklu tüm gazetecilerin derhal salıverilmesi” istendi.
Avrupa Birliği Komisyonu, 9 Kasım’da açıklanan İlerleme Raporu ve Strateji Belgesi’yle Türkiye’yi basın ve ifade özgürlüğüne dair yasal mevzuatı, yargı pratiğini ve medyaya yönelik siyasi baskılar konusunda uyardı. Raporda, Haziran 2007’den beri süren Ergenekon Soruşturması ve davaları kapsamında gazetecilere özellikle “soruşturmanın gizliliğini ihlal” (TCK 285) ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” (TCK 288) iddialarıyla 4 bin 91 dava açıldığı belirtildi. Belgede, TCK’da 301 ve diğer maddeler gibi Terörle Mücadele Yasası’nın da ifade özgürlüğünü kısıtlamaya devam ettiği vurgulandı. Azadiya Welat gazetesinin kapatılması ve sorumlu müdürlerinin de hapisle cezalandırılmaları örnek olarak verildi.
Londra merkezli Article 19 örgütü, 17 Kasım’da bir bildiriyle hükümeti Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne saygı konusunda Türkiye’nin verdiği taahhütlerinin tamamını karşılayacak düzenlemelere bir an önce girişmesini istedi. Örgüt, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi başkanlığına görevli atayan Türkiye’nin bu fırsatı, basın ve ifade özgürlüğü anlamında kapsamla reformlara girişilmesi için değerlendirilmesini talep etti
RSF 22 Kasım’da yaptığı açıklamada, Türkiye’de gazetecilere karşı TMY altında açılan soruşturma ve davalarda artış yaşandığını, TMY’nin “Kürt sorunu ve bazı siyasi aktörlerden bahseden tüm gazetecileri mahkum etmek ve sansürlemek için keyfi şekilde kullanıldığı”nı bildirdi.
TRT’de 33 kişinin çeşitli bölgelere sürgün edilmesi çalışanları ayağa kaldırdı. Haber-Sen üyesi bir grup, 24 Kasım’da TRT İstanbul Radyosu önünde, sürgü ve taşeron firma çalışanlarının işten çıkarılmasını protesto etti.
RSF, 1 Aralık’ta Türkiye’de “sayısı çılgınca artan” soruşturmalar ve “baskıcı medya yasaları cephaneliği altında gazetecilerin tutuklanmasından” endişe duyduğunu açıkladı. Hükümetin Türk Ceza Kanunu’nda yapmayı planladığı değişiklikleri “kozmetik” olarak tanımlayan RSF medya ve ifade özgürlüğünü sınırlayan 25’ten fazla maddeye dikkat çekti. RSF Hrant Dink cinayetini çözecek siyasi irade bulunmadığını da öne sürerek “Bu yasal deli gömleği gazeteciliği imkansız kılıyor” dedi ve yetkililere reform çağrısında bulundu.
28 Eylül’de Aydın’ın Çine Asliye Hukuk Mahkemesi, yayın yönetmeni Yılmaz Sağlık’ın “Çine’de Kaymakam’ın Görevi Nedir?” başlıklı köşe yazısı nedeniyle Çine Uğur gazetesini yasakladı, www.haberugur.com sitesine erişim yasağı kararı verdi. Çine Kaymakamı Celalettin Cantürk’ün açtığı tazminat ve gazete toplatma talebini değerlendiren mahkeme, kaymakamı yolsuzluklara sessiz kalmakla suçlayan yazıdaki “Dağlar perişan, Çaylar perişan, Çine kaymakamı ne iş yapar?” başlığı ile “at gözlüğü takmak, olumsuzlukların idare edicisi olmak, yasa dışılığa sessiz kalmak, kumar oynanmasına sessiz kalmak” gibi ifadeleri “tahkir ve tezyif edici” buldu. Çine polisi 1000 adet gazeteye hemen el koydu.
TGC’den Orhan Erinç başkanlığında 24 Eylül’de toplanan Gazetecilere Özgürlük Platformu üyeleri Habertürk Gazetesi yazarı Bekir Coşkun’un 20 Eylül’de işten çıkarılmasının Başbakan Erdoğan’ın 26 Şubat’ta sarf ettiği “Köşe yazarları her istediğini yapamaz. Parasını sen veriyorsun yazarına sahip çık, yazdırma gönder” sözlerinin pratiğe konulmuş hali olduğunu savundular.
14 Eylül’de AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mijatovic cezaevlerindeki gazetecilerin serbest bırakılması ve medya mevzuatında reforma gidilmesi için çağrı yaptı; terörle mücadelenin, medya özgürlüğünü sınırlandırmak için bir araç olarak kullanılmamasını istedi. Mijatovic, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na gönderdiği mektupta biriminin Türkiye’de gazetecilere karşı açılan dava sayısındaki artışı daha büyük endişeyle izlediğini bildirdi. Mijatovic 40’ı aşkın gazetecinin hapiste bulunmasının özellikle kamu yararına habercilik yapılmasını tehlikeli kıldığını, hapis tehdidinin, demokratik toplumun şartı eleştirel haberciliği engelleyeceğini ifade etti. Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) başkanı Gürsel Köksal da ATGB olarak gazeteci örgütlerini basın özgürlüğü mücadelesinde desteklediklerini açıklamıştı.
IPI, 14 Eylül’de 60. kuruluş yıldönümünde aralarında Milliyet gazetesi muhabiri Nedim Şener’in de olduğu 60 “Basın Kahramanı”nı Viyana’da törende ödüllendirdi. IPI’ın 12 Eylül’deki genel kurulunda oybirliğiyle Türkiye’nin de aralarında olduğu bazı ülkeler kınandı. Karar metninde, “Türk hükümetinin, referandumla gerçekleşen son anayasa değişikliklerinin reform sürecini hızlandıracağı yönündeki sözünü tutacağını umuyoruz” denildi.
DİHA Ajansının Başbakan Erdoğan’ın 2 Eylül’deki Diyarbakır mitingini izleme başvurusuna Diyarbakır Valiliği Basın Müdürlüğü, programı izlemesine izin verilen yayın kuruluşları arasında DİHA’nın bulunmadığı yanıtını verdi. Valilik Basın Müdürlüğü, Fırat Haber Ajansı (ANF), Günlük ve Azadiya Welat ile Roj TV’nin de programı izlemesine izin verilmeyenler arasında olduğu iddia edildi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin AİHM’deki davalarla sık sık gündeme gelmesinin rahatsız edici olduğunu söyledi. Dicle Üniversitesi’ne bağlı Siirt Eğitim Fakültesi sorunlarına dikkat çektiği için mahkum olunca geçen yıl AİHM’ye başvuran gazeteci Cumhur Kılıççıoğlu Davutoğlu’ya, “önce dostane çözüm sonra adalet istiyoruz” mesajı gönderdi.
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Rojev gazetesini PKK örgütü propagandası” yaptığı iddiasıyla bir ay süreyle kapattı. Karar, 28 Ağustos’ta yayımlanan 36. sayının manşet altında PKK’nin hapisteki lideri Abdullah Öcalan’ın posteri ve örgüt bayrağına fotoğraf olarak yer verilmesi, 8. sayfasında da Öcalan ve örgüt mensuplarının birlikte resmedilmiş tablosunun yayınlanması nedeniyle alındı.
Günlük yayın yapan tek Kürtçe gazete Azadiya Welat, Ağustos sonunda bir ay süreyle kapatıldı. Azadiya Welat yılın başından beri üç kez kapatıldı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi kararı “PKK / KONGRA-GEL propagandası” ve “suçluları övdüğü” iddiasına, dolayısıyla TMY’nin 6/son maddesine dayandırdı. Gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü M. Nedim Karadeniz, dört yıllık yaşamda gazetenin sekiz kez birer aylık “kapatma hukuksuzluğuyla yüz yüze kaldığı”nı söyledi.
Üç ayda bir yayımlanan Güney dergisinin Ocak-Şubat-Mart 2010 sayısı 19 Ağustos’ta Mersin 2. Sulh Ceza Mahkemesi kararıyla toplatıldı. 26 Ağustos’ta polis Mersin’de toplatma kararı olduğunu bildirerek matbaadaki dergilere el koydu. Toplatma kararı ertesi gün de derginin İstanbul Esenyurt’taki merkez bürosuna tebliğ edildi. Toplatmaya, Ali Dağdeviren’in “Zindan (Kürt) Çocukları’nın Çocuk Hakları!” başlıklı bir yazısı gerekçe gösterilmişti.
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Aslan Güner’in üç yıl önce cep telefonlarını dinlettiği iddia edilen aydınlardan Prof. Dr. Baskın Oran ve siyasetçilerden BDP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel, “İddialar doğrulanırsa yasal haklarımızı kullanacağız” dediler. Kürt siyasetçi Orhan Miroğlu da “dinleme” olayıyla ilgili AİHM’e bile gidebileceğini ifade etti.
TGC önderliğinde toplanan 14 basın meslek örgütü, yazıları nedeniyle hiçbir gazetecinin tutuklanmaması gerektiğine dikkat çekti. TCK’da basın ve iletişim özgürlüğüyle ilgili “sakıncalı hükümleri” tartışmak üzere Basın Konseyi’nde toplanan örgütleri, “Gazetecilere Özgürlük Platformu” ve “Eylem Komisyonu” oluşturulmasına karar verdi. Platformun ilk başkanı TGC Başkanı Orhan Erinç oldu.
Gazetecilerin adil yargılanmasını isteyen ve tutukluluk süresinin cezalandırmaya dönüşmesine tepki gösteren TGC, TGS, TGF, ÇGD ve Basın Enstitüsü Derneği, 18 Ağustos’ta, hükümetten basın özgürlüğüne ve halkın haber alma hakkına özen göstermesini istedi.
Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yaman Akdeniz ve Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Kerem Altıparmak TİB’in mahkeme kararına ihtiyaç duymadan idari yetkiyle Playboy dergisinin www.playboy.com sitesini 6 Ağustosta kapatmasını yargıya taşıdı.
25 Temmuz’da Medya Derneği, Star gazetesi Ankara Temsilcisi ve köşe yazarı Şamil Tayyar’ın hakkında açılan davalar nedeniyle gazetedeki yazılarına ara verdiğini açıklamasını üzüntüyle karşıladığını bildirdi. Dernek, 22 Temmuz’daki açıklamada, “Avrupa Birliği ile müzakere sürecini yürüten ülkemizde binlerce gazeteciye yaptıkları haberler nedeniyle dava açılması, para ve hapis cezalarının verilmesi, basın ve ifade özgürlüğü açısından endişe vericidir” dedi. Tayyar, “İrticayla Mücadele Eylem Planı’ndaki imzanın Albay Dursun Çiçek’e ait olduğuna dair haber ve Ergenekon soruşturmasına ilişkin yazıları nedeniyle hakkında açılan üç davada toplam 50 ay hapse mahkum edilmişti.
24 Temmuz’da TGC, 2010 Basın Özgürlüğü Ödülleri’ni kişi dalında Sedat Ergin’e, hapis cezası tehdidi altında ve cezaevinde olan gazeteciler adına İrfan Aktan, İsmail Saymaz ve Vedat Kurşun’a, kurum dalında da bianet’e verdi. Cezaevinde bulunan Vedat Kurşun’un ödülünü babası Şükrü Kurşun aldı.
Günlük ve Azadiya Welat gazeteleri, Fırat Dağıtım Şirketi ile DİHA çalışanları, haber izlerken son aylarda karşı karşıya kaldıkları baskıları 17 Temmuz’da kınadı. Günlük Gazetesi Ankara temsilcisi Hüseyin Aykol, 2010 yılının ilk altı ayında “özgür basın geleneği”nin karşılaşmış olduğu sıkıntılara dikkat çekti; Azadiya Welat Gazetesi Adana çalışanı Metin Alataş’ın 4 Nisan’da bir portakal ağacına asılı halde bulunmasını, Yurtsever Demokratik Gençlik üyesi olduğu iddiasıyla 30 kişi ile birlikte yargılanan DİHA muhabiri Ersin Çelik’in, 14 Ocak’ta 6 yıl 3 ay hapse mahkum edilmesini, 20 Mayıs’ta DİHA Hatay muhabiri Murat Altınöz’ün jandarmalarca tehdit edilmesini, DİHA muhabiri Pınar Ural’ın, özel halk otobüsünde saldırıya uğramasını da gündeme getirdi. Pakistan Basın Vakfı (PPF) saldırıları Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiği bir mektupla kınadı.
Zonguldak’ın Kilimli Beldesi Belediye Başkanı Seçkin Özdemir hakkında “zimmetine para geçirdiği” iddiasıyla açılan davanın 16 Temmuz’daki ilk duruşmasına medya alınmadı. Gazeteciler tartaklanarak adliye çevresinden uzaklaştırıldı. Polis olaya seyirdi kaldı, Savcı durumu “Bu benim değil, polisin işi” sözleriyle karşıladı. Yerel Halkın Sesi gazetesi olayı, 17 Temmuzda birinci sayfadan “Kilimli Belediye Başkanı Seçkin Özdemir’in zimmet davası dün Zonguldak Adliyesi’nde başladı ama…” üst başlığı ve “Bu haber Sansürlenmiştir” yazılı manşetiyle duyurdu. ÇGD Zonguldak Şubesi ile Karaelmas Gazeteciler Derneği devlet yetkililerini göreve çağırdı.
Temmuz ortasında Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi, küresel video paylaşım sitesi YouTube’a erişimin engellenmesine dair Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin aldığı karara yapılan itirazı reddetti. Mahkemenin İnternet Teknolojileri Derneği’nin (İNETD) itirazını reddetmesiyle Youtube yasağı kesinleşmiş oldu. Site Atatürk aleyhinde videolara yer verdiği gerekçesiyle yasaklanırken Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım konuşmalarında YouTube şirketinin reklam gelirlerinden pay vermediği, temsilcilik açmadığı, Türkiye yasalarına uymadığı için erişime kapatıldığını tekrarlıyordu. İNTED’in avukatı Nihad Karslı, karara usulen itiraz edeceğini ve sonuç değişmezse davayı AHİM’ye taşıyacaklarını söyledi.
İnternete özgürlük isteyen sivil toplum ve meslek örgütleriyle web site temsilcileri, okurlar ve insan hakları aktivistlerinden oluşan yaklaşık 2 bin kişi, 17 Temmuz’da Taksim’den Galatasaray Meydanı’na kadar yürüdü. Sansürsüz İnternet İnisiyatifi, İnternet sansürüne karşı olan tüm kurum, İnternet ve yurttaşlar adına yurttaşların ifade özgürlüğü ve bilgi edinme hakkının engellenemeyeceği düşüncesiyle İnternette örgütlendiklerini, çözümü artık sokakta arayacaklarını açıkladı.
RTÜK’ün Televizyon Yayıncıları Derneği (TVYD) ile başlattığı süreç sonucunda, “tüm ulusal kanalların” mutabakatıyla Temmuz ortasında “terör ve olağanüstü durumlarda uyulacak haber ilkeleri” belirlendi. Bu göre, çatışma haberleriyle ilgili ekranlarda yer alan “son dakika” yazısına süre sınırı konulmasına ve çatışmalarda hayatlarını kaybedenlerin ailelerine bildirilmeden ekranlarda ilan edilmemesi tavsiye ediliyor. “Terör olaylarını haklı gösterecek, saldırıları gerçekleştirenlerin propagandası şeklinde algılanabilecek, saldırıları teşvik eder görünebilecek her türlü yayından kaçınılması” da ilkeler arasında yer alıyor. ÇGD Genel başkanı Ahmet Abakay ikinci tavsiyenin “istismara müsait” olduğunu açıkladı.
Habertürk gazetesi yayın yönetmeni Fatih Altaylı, Ekşi Sözlük’te adına açılmış bölümdeki 97 yazıya kişilik hakları hedef alındığı iddiasıyla yasak getirilmesini istedi. Avukatı aracılığıyla Beyoğlu 4. Sulh Ceza Mahkemesi’ne yapılan başvuruyla 9 Temmuz’da metinler yayından kaldırıldı. Yasak, Ekşi Sözlük’te İnternet kullanıcılarının tepkilerine neden oluyor.
sanliurfa.com sitesi, Şanlıurfa Vali yardımcısı Yıldıray Malğaç ile ilgili çıkan haber ve okur yorumları nedeniyle erişime kapatıldı. 2 Temmuz’da siteye ihtiyati tedbir kararı alan Şanlıurfa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 10 gün sonra da yapılan itirazı reddetti. Karar, 4721 Sayılı Medeni Yasa’nın kişilik haklarına saldırıyı düzenleyen 24. maddesine dayandırıldı. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yaman Akdeniz, 5651 Sayılı İnternet Suçlarına İlişkin Yasanın 9. maddesinden “kişilik hakları” ile ilgili itilafın ne şekilde çözülmesi gerektiği konusunda yol gösterdiğini, “hakaret” gerekçesiyle sitelerin kapatılmaması gerektiğini açıkladı.
İnternette sansürlenecek içeriklere “hatalı ve noksan olarak basıldığı veya yayımlandığı” tespit edilen sesli ve görüntülü Kuran yayınları da eklendi. Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Yaman Akdeniz ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak 13 Temmuz’da yayından kaldırılacak içeriklere Diyanet İşleri Başkanlığı’nda oluşturulacak yeni bir kurulun karar vereceğini bildirdiler. Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili kanunlarda yapılan değişiklik uyarınca, yayın İnternet ortamındaysa, Başkanlığın müracaatı üzerine, sulh hukuk mahkemesi bu yayınla ilgili olarak erişimin engellenmesi kararı verilecek (13 Temmuz). Yeni kurulan Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu, “Hatalı ve noksan olarak basıldığı veya yayımlandığı”na kanaat getirirse “Mushaf ve cüzler ile sesli ve görüntülü Kur’an-ı Kerim yayınları”, Başkanlığın müracaatıyla ve mahkeme kararıyla toplatılacak ve imha edilecek.
İsrail’in saldırdığı Gazze’ye yardım filosunda bulunan gazeteciler seslerini duyurmak ve haklarını aramak için 13 Temmuz’da İstanbul, Sütlüce Kongre Merkezi’nde Flotilla Free Press (FFP) adı altında toplanan farklı ülkelerden yaklaşık 20 gazeteci yaşadıklarını anlattı. 31 Mayıs’ta İsrail ordusu uluslararası sularda gemileri durdurmuş, Türkiye’den yola çıkan Mavi Marmara gemisinde sekiz eylemci ve İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı’nın internet sayfası sorumlusu gazeteci Cevdet Kılıçlar’ı öldürmüştü. Farklı gemilerde bulunan gazetecilerin ortaklaştığı nokta saldırının ve ardından yaşananların insan hakları kadar basın özgürlüğünün de ihlali anlamına geldiğiydi. Açıklamayı okuyan Taraf gazetesinin gemideki muhabiri Ayşe Sarıoğlu saldırının uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi. Gazetecilerin malzemelerine, kişisel eşyalarına el konulduğunu ve büyük kısmının hala geri verilmediğini; arandıklarını, kelepçelendiklerini, hapiste tutulduklarını aktardı. Filoda yaklaşık 60 gazeteci olduğunu ekledi.
Günlük Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat gazetesine, “PKK örgütü propagandası” iddiasıyla üç gün içerisinde iki kez bir aylık yayın durdurma cezası verildi. 27 Mart sayısında PKK lideri Abdullah Öcalan’ın “Kürt halk önderi” olarak nitelenmesi nedeniyle gazete yayınını bir ay süreyle durduran İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 28 Mart sayısında propaganda nitelikli haberler yayımlandığı iddiasıyla ikinci kez aynı cezayı verdi. Kararda, Medeni Ferho’nun “Hefteya Cengaweriye Destana Azadiye ye” ile Özgür Serhat ın “Çîroka Berîtana He-rokolî (Herekoli Beritan’ın öyküsü)” başlıklı yazılarıyla PKK’li Fatih Çetin’e (Xemgin Amed) ait “Bîranîn (anma)” ilanı kapatmaya gerekçe oluşturdu. Gazete yetkilileri suça gerekçe gösterilen yazıların Türkçeleştirilmesinde yanlışlıklar bulunduğunu söylüyor. Gazete, dört yılda yedinci kez bir aylık yayın durdurma cezasıyla karşı karşıya kaldı.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) yönetimi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ergun Aydınoğlu hakkında bir televizyon programında Kürt sorunu üzerine konuşunca kadrosu verilmeyen akademisyen Özgür Sevgi Göral’ı destekleyen makalesi nedeniyle soruşturma açtı. Aydınoğlu “bilimsel tartışma ve açıklamalar dışında, yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına, radyo-televizyon kurumlarına resmi konularda bilgi veya demeç vermek” ile suçlanıyor. Suçlama 12 Eylül askeri darbesi ardından çıkarılan ve bugüne kadar değişmeden gelen 1982 tarihli ‘Yükseköğretim Kurumları, Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’ne dayandırılıyor. Göral’a, 2009’da Skytürk TV’deki bir konuşması nedeniyle maruz kaldığı soruşturmanın ardından da “tarafsız ve devlete bağlı olmaması, öğrencilere Atatürk milliyetçiliğine bağlı hizmet bilinci, milli birlik ve beraberliği kuvvetlendirici irade gücü kazandıramayacağı” gerekçesiyle kadro verilmemişti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne Başvurular ve Kararlar
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 5 Ekim’de Özgür Yorum, Haftaya Bakış, Yedinci Gün, Politika ve Ayrıntı dergilerinin imtiyaz sahipleri Erdal Ölmez ve Ali Turgay’ın başvuruları sonucunda Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “ifade özgürlüğü” hakkını güvence altına alan 10. maddesinin ihlal edildiğine hükmetti. AİHM, Türkiye’nin başvuru sahiplerine 4 bin 800 avro (yaklaşık 9 bin 500 TL) manevi tazminat ödemesini kararlaştırdı.
AİHM İslami çizgide yayın yaparken RTÜK’ün yayın lisansını iptal ettiği Nur Radyo TV şirketinin açtığı davada Türkiye’yi ifade özgürlüğünü engellediği gerekçesiyle oybirliğiyle tazminata mahkum etti. RTÜK, verdiği lisans iptal kararını, radyonun her yayını durdurulduğunda yeniden aynı nitelikte yayın başlatması ve 19 Kasım 2001’de yedinci kez yayına geçmesine dayandırmıştı.
14 Eylül’de AİHM, 19 Ocak 2007’de işlenen Hrant Dink cinayetini önlemediği ve cinayetten sonra etkili soruşturma yapmadığına hükmettiği Türkiye’yi Dink Ailesi’nin dört üyesine toplam 133 bin 595 avro (256 bin 500 TL) tazminat ödemeye mahkum etti. Bu dosyayla birleştirdiği ayrı bir dosyada, Dink’e TCK’nın 301. maddesinden verilen cezayla ilgili de, AİHM Türkiye’nin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verdi. Dışişleri Bakanlığı, 14 Eylül’de açıklanan kararın ardından yaptığı açıklamasında, “AİHM’nin Dink başvurusunda verdiği karar aleyhine Büyük Daire’ye başvurulmamasına karar verilmiştir. Dink kararı hükümlerinin uygulanmasına yönelik çalışmalar yapılacak ve gelecekte benzer ihlallerin tekrarının önlenmesi için mümkün olan her önlem alınacaktır” demişti.
6 Temmuz’da AİHM, aylık Maya dergisi sahibi ve sorumlu müdürü Aylin Güzel ve Yeni Dünya İçin Çağrı dergisi sorumlu müdür Aziz Özer’in açtığı davada Türkiye’yi ifade özgürlüğünü hukuka aykırı şekilde çiğnediği gerekçesiyle mahkum etti. Türkiye Güzel’e 2 bin 170 avro, Özer’e de 3 bin 120 avro ödeyecek. AİHM, TMY’nin hakimlere suçlanan haber ve yazılar üzerinde 10. maddenin ihtiva ettiği kriterleri de gözeten içeriksel bir inceleme yapmaya itmediğini bildirdi. Şubat 2003’te Maya dergisinde F Tipi cezaevlerine yönelik operasyonlarla birlikte girişilen açlık grevlerini ele alan “Ortadoğu’da Yaklaşan Savaş, Türkiye Burjuvasını Tehdit ediyor” başlıklı bir yazıda TKP/ML örgütünün bir yetkilisinin açıklamasına yer verilmişti. Güzel, “örgüt propagandası yapmak”tan beraat etse de örgüt açıklamasına yer vermekten para cezasına mahkum edilmişti. Yeni Dünya İçin Çağrı dergisiyse, Haziran 2002’de “15-16 Haziran İşçi Direnişi ve Türkiye Devrim Hareketi” yazı yayımlamıştı. Sayıda, sekiz tutuklunun “Halkımıza” başlıklı duyurusuna da yer verilmişti. Aziz Özer, bu yayından dolayı yine TMY’den mahkum edilmiş, dergi yayını da “milli güvenliği aykırı yayın”dan 15 gün süreyle durdurulmuştu.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milliyet gazetesine verdiği söyleşide Hrant Dink’in ailesinin AİHM’de açtığı davada Dink’i “nefret söylemi” ve “halkı tahrik etmek” ile suçlayan Bakanlığı’nın savunmasını içine sindiremediğini; ifade özgürlüğüyle ilgili dosyalara attığı imzaların “ruhuna ağır geldiğini” söyledi. “Savunma artık geri çekilmez, Suçu kabul ediyoruz, İfade özgürlüğü dosyaları üzüyor” dedi.
“Paşalar Laf Dinlemezse” yazısı ve ağır tazminata mahkum olması nedeniyle Abdurrahman Dilipak’ın evinin haczedilmesine neden olan Güven Erkaya’nın açtığı davayla ilgili dosya AİHM’de sona geldi. Dilipak, Erkaya dosyasında dostane çözüm için görüşmelerin sürdüğünü, Hurşit Tolon ve İlgaz Zorlu ile davalarda karar açıklanması bekleniyor.
22 Haziran’da AİHM, Demokratik Halk Partisi (DEHAP) kongresinde yaptığı konuşmada “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla cezalandırılan Abdulkerim Bingöl’e Türkiye’nin toplam 17 bin avro (yaklaşık 32 bin 300 TL) tazminat ödemesine karar verdi. Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce eski TCK’nın 312. maddesi uyarınca bir yıl 6 ay hapse mahkum edilen Bingöl, DEHAP listesinden seçime girebilmek için imamlık mesleğinden istifa etmişti. AİHM, Kürt Sorunu ile ilgili 28 Şubat 2003’te dile getirdiği düşüncelerinden mahkum edilen ve yedi ay hapiste kalan Bingöl’ün ifade özgürlüğü hakkının hukuka aykırı şekilde kısıtlandığına oybirliğiyle hükmetti.
12 Haziran’da AİHM, Kürt Sorunu’yla ilgili yayınları öne çıkan haftalık Yedinci Gün ve Toplumsal Demokrasi gazetelerinin bir ay süreyle kapattığı için Türkiye’yi toplam 22 bin 600 avro (44 bin TL) tazminat ödemeye mahkum etti. AİHM, aralarında bu gazetelerin yazı işleri müdürleri, yayın müdürleri ve çalışanlarının da olduğu 12 kişinin yaptığı başvuruda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğü hakkını düzenleyen 10. maddesinin ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verdi. AİHM, “Ulusal mahkemeler, temelsiz bir şekilde basının demokratik bir toplumda oynadığı “bekçi köpeği” (izleme) rolünü elinden almıştır” dedi. Yedinci Gün ve Toplumsal Demokrasi gazetelerinin yayını Ocak 2008’de bir ay süreyle durdurulmuştu. Ağır Ceza Mahkemeleri’nin aldıkları karara TMY’nin 6/2 son maddesi dayanak oluşturmuştu.
8 Haziran’da AİHM, Kasım 1999’da TKP/ML Örgütü lehine slogan atarak örgüt propagandası yaptıkları gerekçesiyle tutuklanan Ercan Gül, Deniz Kahraman, Zehra Delikurt ve Erkan Arslanbenzer’in başvurusunda Türkiye’yi i tazminat ödemeye mahkum etti. AİHM, ifade özgürlüğünü ihlal etmekten kusurlu bulduğu Türkiye’nin her bir başvuru sahibine üçer bin avro (yaklaşık 6 bin TL) tazminat ödemesine hükmetti.
8 Haziran’da AİHM, 2001’de çıkan “Tarkan, Yıldız Olgusu” kitabını toplatan Türkiye’nin ifade özgürlüğünü hukuka aykırı şekilde kısıtladığına oybirliğiyle karar verdi; Türkiye’nin Chiviyazıları Yayınevi yetkilisi Özcan Sapan’a, 2 bin avro manevi tazminat, bin avro da mahkeme gideri karlığında toplam üç bin avro (yaklaşık 6 bin TL) ödemesine hükmetti. Anadolu Üniversitesi, İletişim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. N. Aysun Yüksel, Türkiye’nin popüler ses sanatçılarından Tarkan’ı bir yıldız olgusu bağlamında değerlendirmişti. Çalışmayı Chiviyazıları Yayınevi yayımlamıştı.
20 Mayıs’ta AİHM, inanç temelinde yürüttüğü çalışmalar nedeniyle Türkiye’ye girişi yasaklanan ABD’li Norma Jeanne Cox’un ifade özgürlüğü hakkının çiğnendiğine hükmetti. 80’li yıllarda İstanbul ve ODTÜ üniversitelerinde ders veren Cox’un Türkiye’yi girişi, üniversite öğrencilerine Kürt Sorunu ve Ermeni meselesiyle ilgili yaptığı açıklamalarla “ülke güvenliğini tehlikeye soktuğu” gerekçesiyle 1986’da İçişleri Bakanlığı kararıyla yasaklandı. AİHM, Cox’a ifade özgürlüğü hakkından yararlanmanın belirli bir uyruğa özgü kılamayacaklarını kaydetti. AİHM, Türkiye’nin Cox’a 12 bin avro (yaklaşık 24 bin TL) tazminat ödemesine karar verdi.
20 Mayıs’ta AİHM, baskılar sonucu yayına son veren Yeni Evrensel gazetesinin devamı olduğu iddiasıyla Günlük Evrensel gazetesinin toplatılmasını ifade özgürlüğünün bir ihlali olduğuna oybirliğiyle hükmetti. AİHM, Türkiye’nin bu nedenle baskıyla karşılaşan gazete yetkilileri Fevzi Saygılı ve Nizamettin Taylan Bilgiç’e toplam 9 bin avro (yaklaşık 18 bin TL) manevi tazminat ödemesine karar verdi. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), Kasım 2000’de Yeni Evrensel gazetesinin yayınını bir ay süreyle durdurulmasına karar vermişti. 22 Temmuz 2001’de Yeni Evrensel’in yayını son bulurken ertesi gün Günlük Evrensel yayın hayatına başlamıştı. Ancak 8 Eylül 2001’de kapatma kararını infaz edilmesini tebliğ eden polisler, durumu fark edince savcılığı bilgilendirmişlerdi.
16 Mart’ta AİHM, Haziran 2004’te gözaltına alınan Evrensel gazetesinin dağıtımcısı Adnan Görkan’ın açtığı davada Türkiye’yi ifade özgürlüğü hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle bin 800 avro (3 bin 600 TL) tazminat ödemeye mahkum etti. Kararda Türkiye’den Işıl Karakaş ve Litvanya’dan Danute Jociene karşı oy kullandı. Görkan, bir kafedeki kimlik kontrolü sırasında üzerinde toplatılan sayılar bulundurduğu iddiasıyla karakola götürüldü. Savcılık, üç saat boyunca keyfi şekilde gözaltında tutulduğunu iddia eden Görkan’ın sorumlularla ilgili işlem yapılmasına ilişkin talebini geri çevirdi; takipsizlik kararı verdi. Görkan, tek çare olarak 25 Mart 2005’te AİHM’e başvurmuştu.
Kapatılan DTP İzmir Gaziemir Belediye Başkan adayı Şeyhmuz Seyhan, seçmenlerine Kürtçe konuştuğu için sekiz ay hapse mahkum edildiği dosyasını AİHM’e taşıdı. Seyhan’ın cezasını altı aya indiren mahkeme “hükmün açıklanmasını” geri bırakmıştı.
16 Şubat’ta AİHM, Fransız yazar Guillaume Apollinaire’in 1907’de çıkan “Onbirbin Kırbaç” (Les onze mille verges) kitabını sansürleyen ve Hades Yayıncılığın sahibi Rahmi Akdaş’ı cezalandıran Türkiye’yi ifade özgürlüğünü çiğnediği gerekçesiyle mahkum etti. AİHM, ahlaki değerlerin zaman ve uzam açısından değişkenlik gösterdiğine değinerek kısıtlamanın gerekliliği hakkında ulusal yetkililer uluslararası bir yargıçtan daha yetkinse de söz konusu eserin yüzyılı aşkın bir süre önce çıktığının de göz ardı edilmemesi gerektiğini duyurdu. AİHM, Akdaş talep etmediği için tazminat ödenmesine gerek görmedi.
8 Şubat’ta Türkiye hükümetinin, Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) dergisinin “pornografi” konulu sayısının mahkemece “genel ahlaka aykırı olduğu” gerekçesiyle toplatılmasıyla ilgili AİHM’e savunma verdiği gündeme geldi. Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi, Temmuz 2006’da derginin 28. sayısını, “genel ahlaka aykırı” bulmuş; toplatılmasına karar verince dergi dağıtılamadan toplatılmıştı. Hakim Tekman Savaş Nemli’nin kararında, “‘pornografi’ dosyası altında yazılan bir kısım yazı içerikleri ve resimlerinin ‘Genel Ahlakın Korunması’ açısından aykırılık teşkil ediyor” ifadesi vardı. Mahkemenin “genel ahlaka aykırı bulduğu” sanatçı Taner Ceylan’ın “Taner & Taner” isimli resmiydi.
2 Şubat’ta AİHM, PKK örgütü lehine 2001 Newroz’unda slogan attıkları iddiasıyla Esmer Savgın ve Kerem Savgın’ın mahkum edilmesi nedeniyle Türkiye’nin, AİHS’nin 6. maddesinin de ihlal edildiği gerekçesiyle, toplam 20 bin avro (42 bin TL) manevi tazminat ödemesine hükmetti.
26 Ocak’ta AİHM, Gündem, Yedinci Gün, Haftaya Bakış, Yaşamda Demokrasi ve Gerçek Demokrasi gazetelerinin 19 çalışanı ile aylık Yeni Dünya İçin Çağrı dergisi sahibi ve sorumlu müdürü Aziz Özer’in başvurusunda Türkiye’yi 87 bin 400 TL tazminat ödemeye mahkum etti. TMY’nin gazetelerin bir aya kadar susturulmasına olanak sağlayan 6/2 son maddesi AİHM’de bir kez daha mahkum edilmiş oldu.Mahkeme, gazete yetkilileri Lütfi Ürper, Ali Turgay, Hüseyin Aykol ve Hüseyin Bektaş’ı hapis istemiyle de yargılamıştı. Beyoğlu Ağır Ceza Mahkemesi de, Özer’i, 30’a yakın tutuklunun ölümüne neden olan Aralık 2000’deki cezaevi operasyonlarını Şubat 2001 sayısında “barbar saldırı” olarak nitelendirdiği için yargılanmıştı. 20 Şubat 2001’de Beyoğlu Sulh Ceza Mahkemesi, dergi sayısını toplatmıştı. AİHM, gazetelere bütünüyle yayın yasağı getirilmesiyle ilgili “Kabul edilemez, sansür anlamına gelir” açıklaması yaptı; Özer’in dergisinde yer verdiği cezaevi operasyonlarına ilişkin yayınların kamuoyunda büyük bir ilgiyle izlendiğini hatırlatarak, “Demokrasilerde hükümete yönelik kabul edilebilir eleştirinin sınırları bir sade vatandaşa göre çok daha geniştir” diye duyurdu.
KCK’nın kent yapılanmasına ait oldukları iddiasıyla bir yıl önce tutuklanan ve bir daha hakim karşısına çıkarılmayan eski DTP yetkilileri ve Gün TV yayın koordinatörü Ahmet Birsin’in de aralarında bulunduğu 53 kişinin avukatları 19 Ocak’ta AİHM’e başvurdu. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Savcılığı’nın talimatıyla 14 Nisan 2009’da PKK örgütüne yönelik yürütülen operasyonlarda eski DTP’nin eşbaşkan yardımcıları Selma Irmak ve Kamuran Yüksek ve 51 kişi daha tutuklanarak Diyarbakır D Tipi Cezaevine gönderilmişti.
İstanbul Çağdaş Tuzla gazetesi yetkilileri, bürolarının “hukuka aykırı şekilde kapatan” AKP eski belediye başkanı Mehmet Demirci’yi yargı önüne çıkaramayınca AİHM’e başvurma kararı aldı. Gazete sahibi Halil Özen, AİHM’e gitme kararlarını, Tuzla Savcılığı’nın Danıştay kararına aykırı şekilde, Demirci hakkında takipsizlik kararı vermesi üzerine aldıklarını ifade etti. “İskansız binada izinsiz çalıştığı” iddiasıyla kapatılan, ancak yargı kararıyla açılan gazete, Demirci’nin dini anlayışı ve belediyedeki uygulamalarıyla ilgili pek çok konuyu ulusal gündeme taşımıştı. 21 Nisan 2008’de İçişleri Bakanlığı, Demirci ve diğer belediye yetkilileri hakkında yargılama izni vermişti. Demirci hakkında “görevini kötüye kullanmak” ile ilgili şikayette “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı çıkınca AİHM’e başvurdu.
RTÜK Cezaları
RTÜK, İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey’in eleştirilerini yayımladığı için CNN Türk kanalına uyarı cezası verdi. Özbey, “Ne Oluyor” programında Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan’ın geçmişteki icraatlarını eleştirerek, “Çankaya’da Powell ile Türkiye Düşmanı Sözleşme yapmış biri oturuyor” demişti. IPI Ulusal Komitesi, CNN Türk’ün tarafsız ve çok yönlü bir yayın politikası çerçevesinde eleştiriyi aktarmaktan başka bir şey yapmadığını belirterek, “RTÜK bu görüşlerden birini, üstelik eleştirmen ile yayıncıyı özdeşleştirerek cezalandırmayı seçmiştir” demişti. RTÜK, “eleştiri sınırlarının aşıldığı”nı savunuyor.
RTÜK, 2 Ekim’de NTV televizyonunda yayınlanan “Tadı Damağımda” adlı programda “gizli reklam yaptığı” iddiasıyla kanala uyarı cezası verdi. 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluşları ve Yayınları Hakkındaki Kanunun “Reklamların Yerleştirilmesi” başlıklı 21. maddesinin 5. fıkrasında yer alan “Her türlü yayında gizli reklam yapılması yasaktır” hükmüne aykırı bulunduğu gerekçesiyle NTV Radyo ve Televizyon Yayıncılığı AŞ şirketinin yayıncısı olduğu kanala ceza verdi. 11 Kasım’da alınan kararla ilgili karşı oy kullanan RTÜK üyesi Hülya Alp, “Programda şarap markası reklamı yapılmamış, Beyti Güler, et yemeklerinin yanı sıra, şarapların yöresel tür adları ile örnekler sunmuştur” dedi. Alp, Gurme Vedat Milor’un söyleşi yaptığı Beyti Et Lokantaları’nın sahibi Beyti Güler’in, “Nebiole ağırlıklı ve bizdeki boğaz karası üzümlerinden yapılan şarapları kaliteli buluyorum” şeklinde sözler de sarf ettiğini ifade ederek, programın cezalandırılamayacağı yönünde görüş bildirdi.
10 Ekim’de RTÜK, “Ne Oluyor” adlı haber programında Demokratik Özerklik, Ateşkes Çağrıları, Anadilde Eğitim gibi konuları tartışmaya açan CNN Türk’e 286 bin 160 TL idari para cezası verdi. 10 Ağustos 2010’da yayınlanan programda yer verilen düşüncelerin, 3984 Sayılı Yasanın 4. maddesinde yer verilen “hukukun üstünlüğüne…” ilkesini ihlal ettiği ileri sürüldü. Karara muhalif kalan Taha Yücel, programda farklı görüşlerden katılımcılar görüşlerini açıkladıklarını hatırlatarak, “Rapora konu ifadeler rahatsız edici olsa da ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilebilir. Ayrıca programın diğer katılımcıları da bu görüşlere karşı görüşler ifade etmiş ve programın bütünü değerlendirildiğinde cezayı gerektiren bir durum ortaya çıkmamıştır” dedi. BDP’li Osman Özçelik PKK’ye bir siyasi hareket gözüyle bakılmasını, mensuplarına da “gerilla” denilmesini istiyordu. RTÜK, Ekim’de de, İşçi Partisi Genel Sekreteri Hasan Basri Özbey’in eleştiriler nedeniyle kanala uyarı cezası vermişti.
7 Eylül’de RTÜK, Kanal D’ye, 7 Temmuz’da yayımlanan Ana Haber Bülteni”nde; 3984 sayılı Kanunun 4756 sayılı Kanunla değişik 4 üncü maddesinin (z) bendinde belirlenen “Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyecek türden programların, bunların seyredebileceği zaman ve saatlerde yayınlanmaması” İlkesinin tekraren ihlal ettiği iddiasıyla idari para cezası verdi. RTÜK üyesi Mehmet Dadak iki dakika süren haberdeki görüntülerin net olmayan kamera görüntülerinden oluştuğunu ve kan görüntüsü bulunmadığını ifade etti. Esat Çıplak, “ne suretle olursa olsun şiddetin teşviki ve yayımı mazur görülemez ve gösterilemez. Haberin 3984 Sayılı Kanun’un 4/b bendine göre de düşünülmesi gerekmektedir” diyerek başka bir gerekçeden de ceza verilmesini talep etti. Üye Hülya Alp çekimser kaldı.
29 Temmuz’da RTÜK, Muğla’daki Marmaris Sun TV’yi, 4 Nisan’da yayınlanan Haber Bülteninde, 3984 sayılı Kanunun 4. maddesinin (k) bendinde yer alan “Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe hiç kimsenin suçlu ilan edilmemesi…” ilkesine aykırı yayın yaptığı gerekçesiyle uyardı. RTÜK’ten Mehmet Dadak karşı oy kullandı.
20 Temmuz’da RTÜK, 7 ve 14 Haziran’da yer verdiği “Türk Malı” dizisinde Türkçenin bozuk kullanıldığı gerekçesiyle Show TV’den savunma istedi. RTÜK, dizide “Abiye” ve “Erman Kuzu” karakterlerinin kullandığı “bozuk Türkçe” ile ilgili 15 gün içerisinde gönderilecek savunmadan tatmin olmazsa kanala “program durdurma cezası” verecek. İşlem, 3984 Sayılı Radyoların ve Televizyonların Kuruluşları ve Yayınları Hakkındaki Kanunun 4756 sayılı Kanun’la değişik 4. maddesinin (z) bendine dayandırıldı. Bu bende göre, “Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyecek türden programların, bunların seyredebileceği zaman ve saatlerde yayınlanması” yasak. RTÜK, kanalın bu ilkeyi ikinci kez ihlal ettiğini iddia ediyor.
Aynı gün RTÜK, Edirne’den E TV’ye 31 Mayıs ve 7 Haziran’da yayınlanan “Analiz” adlı haber programında; 3984 sayılı Kanun’un 4756 sayılı Kanun’la değişik 4. maddesinin (ı) bendinde yer alan “Kişilerin manevi şahsiyetlerine eleştiri sınırları ötesinde saldırıda bulunulmaması, cevap ve düzeltme haklarına saygılı olunması…” ilkesini tekraren ihlal ettiği iddiasıyla program durdurma cezası verdi. RTÜK üyesi Hülya Alp, “Konuya Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı da el koymuştur. Ayrıca hem Edirne Milli Emlak Müdürlüğü, hem de belediyenin konuyla ilgili olarak yürüttüğü işlemler de bazı bilgi ve belgelere ulaşılmıştır ki, bu bilgi ve belgelerin bir gazeteci tarafından anlamlandırılmaması doğal değildir” açıklamasıyla karara muhalif kaldı.
RTÜK, Fatih Altaylı’nın hazırlayıp sunduğu Teke Tek programında yazar Sevan Nişanyan’ın Ermeni soykırımına dair düşüncelerini gerekçe göstererek HaberTürk televizyonuyla ilgili yayın durdurma 16 Haziran’da cezası verdi. Program, Ermeni Tasarısı’nın ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nce kabul edildiği süreçte, 9 Mart 2010’da yayınlanmıştı. “Kişilerin manevi şahsiyetlerine eleştiri sınırları ötesinde saldırıda bulunulduğu” iddiasıyla “Teke Tek” programı bir kez durdurulacak. Kurul, 3984 Sayılı Kanunun 4756 Sayılı yasayla değiştirilen 4. maddesinin (ı) bendi cezaya dayanak oluşturdu. RSF, RTÜK’ün işlemini eleştiren bir açıklama yaptı.
RTÜK, Kanal D’de yayınlanan “Hanımın Çiftliği” dizine ait bir bölümde “Güllü” karakterini canlandıran Özgü Namal’ın, babası ve ağabeyine küfür ettiği 19 Mart’taki bölümle ilgili Kanal D’yi uyarmaya karar verdi. 17 Haziran’da öğrenilen kararda, “Toplumun milli ve manevi değerlerine ve Türk aile yapısına aykırı” yayın yapıldığı ileri sürüldü.
16 Haziran’da RTÜK, 15 Şubat günkü ana nefret duygularını kışkırtan yayın yaptığı” iddiasıyla edildiğine kanaat getirerek, yaptırıma gidilmesine haber bülteninde çeşitli illerde gerçekleştirilen eylemlerde yaşanan çatışmaları yansıtan Show TV idari para cezası verdi. RTÜK, ihlalin tekrar kanalına, “şiddet kullanımını özendirdiği ve ırkçı oyçokluğuyla karar verirken RTÜK üyesi avukat Mehmet Dadak karara şerh koydu. Dadak, haberde işlenen konunun öğrenilmesinde kamu yararı bulunduğunu belirtti; ceza verilirse de “orantılılık” ilkesinin de gözetilmesini istedi.
RTÜK, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun öncesinde televizyonlarda yer verilen sigara görüntülerini de yasaklamaya kararlı: RTÜK’ün, kanundan önce çekilmiş programlara yaptırım uygulanamayacağı’ yönünde karar veren Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nin kararına Nisan ayında itiraz etti. Yargıtay’da kararın kamu yönünde bozulmasını isteyen RTÜK, tütün zararıyla ilgili kanunda, “programların yapım tarihlerine göre herhangi bir istisna getirilmediğini” iddia etti. Türkiye’de özel televizyon kanalları, yıllar öncesinde çekilmiş dahi olsa, film, dizi veya çizgi filmlerdeki sigara karelerini sansürleyerek yayımlamak zorunda bırakılıyorlar.
30 Mart’ta RTÜK, Goldmax kanalında yayımlanan “Cazcı Kardeşler” adlı filmde, Moviemax 2 kanalında yer verilen “Ödeşme” adlı sinema filminde ve Actionmax kanalında yayınlanan “48 Saat’ adlı sinema filminde sigara görüntülerine yer verildiği gerekçesiyle her bir kanala 50 bin TL idari para cezası verdi.
9 Şubat’ta RTÜK, “sigara görüntülerini” gizlemediği için Moviemax’e üç ayrı yayınından dolayı toplam 150 bin TL, Goldmax, Mymax, Kanal D, 24, CNBC-e, E2 ve Yeşilçam TV’ye 50’şer bin TL, Antep Mega TV ve Kay TV’ye de biner TL idari para cezası uygulanmasına karar verdi.
RTÜK, 4 Şubat’ta da, evlilikteki sorunlar ve sadakatsizliğin de tartışıldığı “Hülya Avşar soruyor” programında “Gençlerin ve çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimini zedeleyici” yönde yayın yaptığı iddiasıyla Habertürk TV’yi uyardı. Avşar’ın 22 Kasım ve 6 Aralık 2009 günlerinde ekrana taşıdığı programla ilgili RTÜK üyesi İlhan Yerlikaya’nın “genel ahlak”tan ceza verilmesi talebini RTÜK reddetti. Yerlikaya ve avukat Mehmet Dadak, 3984 sayılı Yasanın 4. maddesinin birinci fıkrası yönünden cezaya gerek olmadığına dair görüş bildirse de karar oy çokluğuyla çıktı.
28 Ocak’ta RTÜK, Tunceli Bağımsız milletvekili Kamer Genç’in Başbakan Erdoğan ve yardımcısı Cemil Çiçek’e yönelik eleştirisi nedeniyle bu sözleri aktaran TV8’i uyardı. RTÜK, yargı kararı ile kesinleşmedikçe, hiç kimsenin suçlu ilan edilemeyeceğini bildirdi. 19 Kasım 2009’da yer verilen “Bunu Konuşalım” programında Genç, Cemil Çiçek’in bir damadının TOKİ için yaptığı inşaatlarda Başbakanın damadının da banka kredisi üzerinden haksız kazanç sağladığını iddia ediyordu. RTÜK üyesi Mehmet Dadak “AİHM kararlarında siyasetçilerin başbakan, bakanlar ve milletvekillerinin, daha fazla eleştirilebileceği, çünkü toplumun önüne çıkarken bunu göze almış olacakları genel kabul görmüş ve yerleşmiş yargı içtihadıdır” diyerek karşı oy kullandı.
RTÜK, 81 yıl önce Belçikalı sanatçı George Remi’nin yarattığı Tenten (Tintin) çizgi filmindeki “Kaptan Haddock”tan da sigarayı bırakmasını istiyor. 20 Ocak’ta RTÜK, 15 Kasım 2009’da çizgi filme yer veren TV8 televizyonuna, bu görüntü nedeniyle 50 bin TL idari para cezası verdi. Karar, RTÜK üyesi Hülya Alp’ın karşı oyu ve A. Vahap Darendeli’nin çekimser oyuyla oy çokluğu ile alındı. Aynı gerekçeyle E2, Moviemax, Actionmax ve Flash TV’ye de 50 bin TL’lik ceza kesildi.
Bilgi: BİA Medya Gözlem Masası, Tel. (0212) 251 15 03, Faks. (0212) 251 16 09, E-mail. hukuk@bianet.org