MEDYA GÖZLEM VERİTABANI
ENGLISH
BİA MEDYA GÖZLEM / OCAK-ŞUBAT-MART 2008
Gün Gün Üç Aylık Medya/İfade Özgürlüğü İhlalleri -Tam Metin
2008 1. Çeyrek Medya Gözlem Raporu - Tam Metin
Erol Önderoğlu - Bia Haber Merkezi 01/05/2008

Batman’ın Kozluk İlçesi’nde iki yıl önce bir aracın taranması sonucu aralarında 11 yaşındaki Mizgin Özbek’in de bulunduğu üç kişinin ölümüyle ilgili yayınlardan dört gazeteci hakkında, “Askeri kuvvetleri aşağılama” ve “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddiasıyla dava açıldı. Batman Postası, Batman Barış ve Batman Vizyon gazetelerinin sahibi Mustafa Kemal Çelik, Vizyon gazetesi sorumlu müdürü Aytekin Dal, Barış gazetesi sorumlu müdürü Mehmet Sadık Aksoy ve Çağdaş gazetesi sorumlu müdürü Mehmet Reşat Yiğiz, 14 Mart’ta yargılanmaya başladı. Gazeteciler, TCK’nın 301/2 ve 288/1 maddesi uyarınca toplam 6,5 yıl hapis istemiyle Batman 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyorlar. Yetkililerin araçtan güvenlik kuvvetlerine ateş açıldığı yönündeki rapor verdiği olayla ilgili İHD, Batman Barosu ve MAZLUMDER yetkililerinin inceleme raporlarına yer vererek, “sağ yakalanabilirlerdi”, “yaşam hakkı ihlal edildi”, “çatışma izi yok” ve “ölümler mercek altında” şeklinde ifadeler kullanılması davaya gerekçe olarak gösterildi. 6-14 Eylül 2006 günlerinde çıkan haberler nedeniyle gazeteciler hakkında düzenlenen 2 Şubat 2008 tarihli iddianamede, Batman Çağdaş gazetesi ve Batman Petrol gazeteleri sahibi Nedim Aslan hakkında 2 Nisan 2007de dava açıldığı hatırlatılıyor. Mahkeme, Batman Valiliği’nden suça gerekçe gösterilen haberler ve bu gazetelerin sorumluları hakkında bilgi isteyecek. Yargılamaya 9 Mayıs’ta devam ediliyor.

Adıyaman Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Mustafa Gündüz, Günebakış gazetesi yazarı Naif Karabatak hakkında, 28 Şubat’ta yayımlanan “Savcılar Nerede?” başlıklı yazısı nedeniyle “basın yoluyla nitelikli hakaret” iddiasıyla dava açtı. Sulh Ceza Mahkemesi’nde TCK’nın 125. maddesinden yargılanacak olan Gazeteci, 10 Mart’ta savcı Kerem Uçkan’a ifade verdiğini, yazısında başörtülü kızların okullara alınmasını savunduğunu, Gündüz’ün üslubu üzerine almış olabileceğini ancak bu üslubun kişilere yönelik olmayıp bir anlayışa yönelik olduğunu söylediğini aktardı. Gazeteci altı sayfalık savunmasında, “Sayın Mustafa Gündüz, tarihsel süreçte anlattığım bölümü, kendisine hakaret olarak algılamıştır. Halbuki, Gündüz’ün rektör olması henüz bir yıllık bir meseledir. O tarihlerde rektör olmadığı gibi Adıyaman Üniversitesi de henüz kurulmamıştı. Rektörün başörtüsüyle pek gündeme gelmediği de açıktır” dedi.

Kars’ın sorunlarını Kürtçe dilekçeyle Başbakana ilettiği için yargılanan Kars Halk Meclisi Sözcüsü Mahmut Alınak, “Türkçe’den başka dil kullanılamayacağı”nı öngören 2820 Sayılı Siyasi Partiler Yasası’nın 81. maddesi uyarınca mahkum oldu. 4 Mart’ta, Kars 1. Asliye Ceza Mahkemesi, DTP İl Başkanıyla Kars’ın ekonomik sorunlarını anlatmak için 16 Kasım 2007’de Kürtçe dilekçe gönderen Alınak’ı altı ay hapisle cezalandırdı. 1972’de idam edilen Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu yöneticisi Deniz Gezmiş, öldürülen HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın, devletin öldürttükten sonra Susurluk Raporu’yla pişmanlık ifade ettiği Musa Anter’in adlarını çeşitli cadde, park ve sokaklara ad olarak vereceğini Kars Belediye Başkanlığı’na gönderdiği elektronik posta mesajıyla talep eden Alınak, “suçluyu övdüğü”iddiasıyla 3 Haziran’da yargılanacak. 5 Eylül’de verdiği şikayet dilekçesinde “Devlet görevlileri görevlerini yerine getirmiş olsalardı, asker, gerilla bunca gencimiz ölmeyecekti. Ne acıdır ki, bundan sonra da ölmeye devam edecek” diyen Alınak, bu sözlerden dolayı 30 Mayıs’ta Kars Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkacak. ROJ TV konuşmasına 4,5 yıl hapis isteniyor. Çeşitli tarihlerde yaptığı konuşmalarda “suç ve suçlu övdüğü” gerekçesiyle üç yıl hapsi istenen Alınak, 3 Haziran’da da Kars Sulh Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak.

Dink cinayetinden bir gün sonra Ankara Yüksel Caddesi’nde yaptığı basın açıklamasında gazetecinin sadece Ermeni olduğu için değil Soykırımı tanıdığı için katledildiğini söyleyen yazar Temel Demirer, 6 Mart’ta Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. 20 Ocak 2007’deki konuşmasından yaklaşık bir yıl sonra hakkında “kin ve düşmanlığa tahrik” ve “Türkiye Cumhuriyetini alenen aşağılamak” iddialarıyla dava açılan tutuksuz sanık Demirer, mahkemede okuduğu 40 sayfalık savunmasında, “301, ırkçı ve çifte standartlı bir madde” dedi. Maddenin kendisi için işletildiğini ancak Dink Ailesi’ne “kuduz Ermeniler” diyenleri cezalandıramayacağını söyleyen Demirer, “Madde rötuşlansa dahi onun dışında onlarca madde var. Siz resmi tarihi savunuyorsunuz. Bense, resmi tarih görüşünü reddeden ve tarihe ezilenlerin tarafından yaklaşıyorum” diye konuştu. Savcı 15 Mayıs’a kadar mütalaasını hazırlayacak. 24 Aralık 2007 tarihli iddianamede Demirer’in, Ermeni Soykırımı’nın gerçek olduğunu ileri sürdüğü ve aydınları 301. maddeyi ihlal etmeye çağırdığına ilişkin konuşmasından kesitlere yer verilmişti.

Aralarında eski dört kuvvet komutanının da bulunduğu 312 generalin, Vakit gazetesi ve eski RTÜK üyesi Mehmet Doğan aleyhine açtığı manevi tazminat davasına, Yargıtay’ın cezanın bozulması yönünde verdiği kararın ardından devam ediliyor. Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde en son 6 Mart’ta devam edilen yargılamada, sanıklar Nuri Aykon ve Mehmet Doğan’ın avukatlarında bilirkişi raporuna karşı beyanlarını mahkemeye sunmaları için süre verildi. Dava 17 Nisan’da sürecek. Gazetenin 25 Ağustos 2003 tarihli nüshasında Asım Yenihaber takma adıyla yayımlanan Mehmet Doğan’ın IP adresinden gazeteye gönderilip gönderilmediğini tespit etmeye çalışıyor. Daha önce Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 2004 yılında mahkemenin verdiği 1 milyon YTL’lik (faizi dahil 1 trilyon TL) tazminat cezasını “yazının Doğan tarafından gönderilip gönderilmediği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açığa kavuşturulması gerektiğine hükmederek bozmuştu.

AK Parti milletvekili Bülent Arınç’ın, 3 Temmuz 2007 tarihinde çıkan “Anayasa, Paspas ve Kuduz Üzerine” başlıklı köşe yazı nedeniyle Hürriyet gazetesi ve gazetenin eski köşe yazarı Emin Çölaşan aleyhinde açtığı 20 bin YTL’lik manevi tazminat davası reddedildi. Arınç’ın “kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu” gerekçesiyle açtığı davanın Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki 6 Mart’taki duruşmasına, Arınç’ın avukatı Havva Karademir ve Hürriyet gazetesi ile gazetenin eski köşe yazarı Çölaşan’ın avukatı Doğa Kavak katıldı. Karademir, önceki iddialarını tekrarlayarak, davanın kabul edilmesini, Kavak ise davanın reddine karar verilmesini istedi. Yargıç Hüseyin Ünaldı, davanın reddedildiğini açıkladı.

“Doğu ve Güneydoğu’da milyonlarca Ermeni ve Süryani’nin ölümünden, ardından Dersim’de Alevilerin, daha sonra Eylül hareketi ile İstanbul’da Rumların, yakın bir geçmişte de Maraş’ta, Malatya’da, Çorum’da ve Sivas’ta yüzlerce insanın ölümünden” dediği için Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin’in yargılanması 27 Şubat’ta sürdü. 10 Mart 2007’de çıkan “Türkiye Yanlış Yaptı” başlıklı imzasız yazısı nedeniyle hapsi istenen Boğatekin, bir daha Gerger Asliye Ceza Mahkemesi’ne 9 Nisan’da hakim karşısına çıkacak. 6 Kasım’da görülen duruşmada mahkeme, iddiaların Başbakanlık’tan sorulması talebini reddetmiş, “Sen delillerini getir” demişti.

“Hayata Dönüş” operasyonlarının yıldönümünde yapılan röportajdan Noktadergisi muhabirleri Ahmet Şık ve Banu Uzpeder hakkında 301’den açılan dava, 18 Haziran’da başlayacak. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, derginin 21-27 Aralık 2006 tarihli sayısında Bayrampaşa Cezaevi’nde C 1 kadın koğuşunda sağ kurtulan Münevver Köz ile yapılan “Bayrampaşa’da O gün” başlıklı söyleşi nedeniyle habercileri iki yıl hapisle yargılayacak. Adalet Bakanlığı’nın talebiyle açılan soruşturmada ifade veren gazeteciler Şık ve Uzpeder, “Yazdıklarımız tanıklıktan ibaret. Çeşitli medya organlarında zaten bu iddialara yer verilmişti. İddia sahipleri zaten devlet aleyhinde dava açtılar ve iddiaların doğru olduğuna dair devletin bilirkişi raporları mevcut” demişlerdi.

29 Şubat’ta Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu ifade edilen “Darbe” günlüklerini yayımlayan Nokta dergisi Yayın Yönetmeni Alper Görmüş’ün sunduğu bilgisayar çıktısı 3 bin sayfalık delil dosyalarını kabul etmedi; bunu CD olarak istedi. dergide 29 Mart 2007’de yayımlanan “Hayret verici ayrıntılarıyla Sarıkız ve Ayışığı. 2004’te iki darbe atlatmışız!” haberi nedeniyle gazeteciyi “hakaret”ten iki yıl sekiz aya kadar, “iftira” iddiasıyla da dört yıla kadar hapisle yargılayan mahkeme, yargılamaya 11 Nisan’da devam ediyor. Müdahil avukatlarının, Eski Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve beş gazetecinin tanık olarak dinlenmesi talebi reddedildi. Örnek’in avukatı Dinçer Eskiyerli, “Biz bu günlüğün bize ait olmadığını söylüyoruz. Bir kurgudur veya değildir. Bir kanıt varsa göstersinler. Tüm tanıklar bunu doğrulasa dahi bu günlüklerin müvekkilime ait olduğunu göstermez” dedi. Avukat Kardaş ise, “Önemli olan günlüklerin Örnek’e ait olup olmadığı değil, bir darbe iddiasının olmasıdır. Bu nedenle, bu tarihi bir davadır” dedi.

Haftalık Agos gazetesi avukatları, gazete sahibi Serkis Seropyan ve yazı işleri müdürü Aris Nalcı hakkında “yargıyı etkilemeye teşebbüs etmek” iddiasıyla açılan davada, Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin “taraflı ve bağımsız olmadığını” savunarak iki mahkeme üyesini reddetti. Avukat Fethiye Çetin, yargıçlar Metin Aydın ve Hakkı Yalçınkaya’nın eski yazı işleri müdürü Arat Dink ve Seropyan’ı 301. maddeden mahkum eden mahkemede de yer aldığını hatırlattı: “Bu iki yargıç, Nalcı ve Seropyan’a karşıdırlar…Bu davanın şüphelileri, kendilerini yargılayacak mahkemeye ve hakimler Aydın ve Yalçınkaya’nın tarafsızlığına hiç ama hiç inanmamaktadırlar. Hakimler, Agos gazetesi, çalışanları ve Ermeni kökenli çalışanları nezdinde tarafsız bir görünüme dahi sahip değil.” Hrant Dink’in “Ermeni soykırımı”nı tanıyan sözlerinden oğlu Arat Dink ve Seropyan’ın birer yıl hapisle cezalandırılması üzerine gazetenin 9 Kasım 2007 tarihli sayısında yayımlanan “Akıllı Tahta”başlıklı yazıda “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs edildiği” iddia ediliyor. Nalcı ve Seropyan, 4,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyorlar. Mart sonunda İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, avukatların reddi hakim talebini geri çevirdi. Davaya aynı mahkeme ve üyeler 26 Nisan’da bakacak.

Adıyaman’da Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin, 4 Ocak 2008’te çıkan “Feto ile Apo” başlıklı başyazısı nedeniyle Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 7,5 yıl hapis istemiyle yargılanıyor. Yazının yayımlanmasından tam bir ay sonra açılan dava, “PKK propagandası yaptığı” iddiasıyla ve TMY’nin 7/2 maddesinden açıldı. “Laik cumhuriyetin tarikatlaşma gibi bir tehlikeyle karşı karşıya bulunduğunu” yazan Boğatekin’ın yargılanması Gerger Asliye Ceza Mahkemesi aracılığıyla yürütülecek. Başyazı nedeniyle 8 Ocak’ta Gerger Cumhuriyet Başsavcılığı’nca gözaltına alınan gazeteci, savcı Sadullah Ovacıklı’nın tutuklama talebiyle gönderildiği Gerger Sulh Ceza Mahkemesi’nce tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Boğatekin, ifadesinde “Ben bir gazeteciyim. Laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin tarikat ve şeriat tehlikesi altında bulunduğunu, son günlerde Feto ile Apo güçleri arasında kıran kırana bir mücadelenin yayılarak sürdüğünü düşünüyorum” dedi.

Ergenekon Operasyonu’yla tutuklandıktan sonra serbest bırakılan avukat Fuat Turgut’un Birgün gazetesi yazarı Ahmet Tulgar hakkında açtığı tazminat davasının görülmesine 21 Şubat’ta devam edildi. Gazeteci Cengiz Çandar’ın tanık olarak dinlenmesi yönündeki talebi kabul eden Sarıyer 2. Sulh Hukuk Mahkemesi, yargılamaya 8 Nisan’da devam edecek. Gazetecinin avukatları, Dink Davası’ndaki ilk taciz ve sözleri üzerine Turgut hakkında İzmir Barosu’nun başlattığı soruşturmanın sorulmasını da istiyorlar. Bunun için avukatlardan, Barodan istenecek bilginin “hakaret” davasıyla ilgisini kanıtlamaları istendi. 5 Temmuz 2007’de çıkan “Bir sağlık durumu” yazısından Tulgar’ın kendisi için “meczup ve şovmen” diye söz ettiğini savunan Turgut, ayrı ayrı girişimlerle Tulgar, Hukukçu Erdal Doğan ve yazar Perihan Mağden hakkında toplam 20 bin YTL tazminat istemiyle dava açmıştı.

Şarköy’ün sorunlarını “Başkan Pinokyo ve Dokuz Cüceler” başlıklı yazı dizisiyle eleştiren Şarköy’ün Sesi gazetesi yazarı Yakup Önal’ın hapsi isteniyor. Savcı Hüseyin Koçaslan’ın 10 yıl hapis cezası istediği davada Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi, Önal’a ait “Büyüklere Masallar-Pinokyo ve Dokuz Cüceler” başlıklı yazıların suç teşkil edip etmeyeceğine karar vermek için bilirkişiden gelecek raporu bekliyor. gazeteci, bunlardan birinde, “Bir varmış bir yokmuş..Ülkenin birinde, deniz kenarında bulunan Şarki adlı kasabada Pinokyo adlı bir başkan varmış. Pinokyo’nun her kararına emme basma tulumba gibi onay veren dokuz cücesi varmış” demişti. AKP Belediye Başkanı Can Gürsoy’un ve iki Belediye Meclisi üyesinin “hakaret” şikayetiyle davayı en son 20 Şubat’ta ele alan mahkeme, bilirkişi raporu gelmediği için yargılamayı 16 Nisan’a bıraktı.

Muş Milli Eğitim Müdür Vekili Yavuz İçyer’in kendi atamasını kendisi yaptığını iddia eden Muş Haber 49 gazetesi sahibi Emrullah Özbey ise, üç yıl sonra davanın reddedilmesiyle baskıdan kurtuldu. 19 Şubat’ta Muş Asliye Hukuk Mahkemesi, İçyer’in 5 Ocak 2005’te çıkan “Bu ne perhiz ne lahana turşusu” başlıklı haberden Özbey’e karşı 10 bin YTL tazminat istemiyle açtığı davayı reddetti. 17 Ocak 2005’te yayımladığı “İmza Skandalı”haberinden Özbey, ertelemeli 2 bin YTL manevi tazminata mahkum edilmişti. Aynı yazıyla ilgili Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Sadettin Yıldırım’ın şikayetiyle ertelemeli 854 YTL para cezasına çarptırılmıştı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu cezanın bozulmasını talep etmişti.

18 Şubat’ta Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, “Plan Yapmayın Plan” türküsünü besteleyen Ozan Arif ve şarkıcı İsmail Türüt’ün şikayetiyle yargıladığı gazeteci Perihan Mağden ile ilgili görevsizlik kararı verdi. Daha önce yetki itirazına rağmen açılan davada Beykoz Mahkemesi, dosyayı Bakırköy Adliyesi’ne göndermeye karar verdi.

Üç yıl önce Kandil Dağı’nda PKK militanlarıyla röportaj yaptığı için “örgüt açıklamalarını yayımlamak” iddiasıyla yargılanan Hürriyet gazetesi muhabiri Sebati Karakurt ve gazete yetkililerine açılan dava 22 Mayıs’a kaldı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 10 Ekim 2004’te yayımlanan “Kandil’de kadın bilinci Kürtçülüğü aştı” röportajından Karakurt ve sorumlu müdürler Hasan Kılıç ve Necdet Tatlıcan’ı “Terör örgütü açıklamalarını yayımlamak” ve “Terör örgütü propagandası” iddiasıyla yargılanıyor. 26 Şubat’ta süren yargılamada mahkeme, gazetecilere verdiği ön ödemeli para cezalarını her duruşmada artırırken gazete avukatları, bunun basın özgürlüğü kapsamındaki bir faaliyet olduğunu savunarak bugüne kadar bu cezayı ödemeyi reddettiler. Mahkeme, dosyanın esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için savcıya teslimine karar verdi. TMY’nin 7/2 maddesi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörüyor; fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, cezayı 7,5 yıla kadar çıkarılıyor. Ayrıca, “basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden onbin güne kadar adlî para cezası” veriliyor. Ancak, “yayın sorumluları hakkında, cezanın üst sınırı beş bin gün.”

Kolaj sanatçısı Michael Dickinson hakkında, Başbakan Erdoğanı’ı köpek şeklinde gösteren kolajlarını Erkan Kara´nın yargılandığı davanın duruşmasında gösterdiği için dava açıldı. Britanyalı sanatçının yargılanmasın Kadıköy 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nde 25 Eylül’de devam edilecek. Dickinson, TCK’nın 125/3 maddesi uyarınca ve “Başbakana görevinden dolayı hakaret etmek” iddiasıyla suçlanıyor. Daha önce kolajlarını Barış Panayırı´nda sergileyen ve ortada bir suç varsa tamamen kendisine ait olduğunu söyleyen Dickinson´a karşı takipsizlik kararı verilirken panayır sorumlusu Kara´ya dava açılmıştı.

İzmir Buca Cezaevi’nde kalan çocuklara işkence yapıldığını açıklayan İzmir Barosu İşkenceyi Önleme Grubu üyesi avukat Nalan Erkem, “görevi kötüye kullandığı” iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşmasında beraat etti. 27 Şubat’ta İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi, savcının “suçun unsurları oluşmadığı” için beraat yönünde görüş bildirdiği davadan hukukçuyu akladı. Üç yıl hapis cezası istemiyle yargılanan Erkem, yargılamayı “İşkenceyi duyup görme, görürsen de sakın söyleme davası” olarak özetledi. Adalet Bakanlığı’nın soruşturma izni vermesini eleştiren Erkem, işkenceyi teşhir etmesinin Avukatlık Yasası gereği olduğunu açıkladı. Erkem, bu konuşmasından dört yıl sonra eski TCK’nın 240, yeni TCK’nın da 257-1 maddeleri gereğince yargılanıyordu. Cezaevindeki çocuklar, 2003 yılında “kötü muamele gördükleri” gerekçesiyle isyan çıkarmış; 12 saat süren isyanda üçü ağır 6 kişi yaralanmıştı. Cezaevi yönetimi ve gardiyanlar hakkında “kötü muamele ve işkence” iddialarına ilişkin başlatılan soruşturma, 14 çocuğun dövüldükleri yönündeki ifadeleri ve dört çocuğun yaralarının zapta geçirilmesine rağmen takipsizlikle sonuçlandı. İsyan çıkartmak suçundan yargılanan çocukların tümü de beraat etti. Erkem, 10 Kasım 2003’te de, TBMM Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu heyetiyle görüşme yapmıştı.

Diyarbakır’da 1. Sulh Ceza Hakimi Mehmet Yücel Kurtoğlu’nun “Rüşvet aldığı için sürgün edildiği”ni yazdıkları için geçen yıl tutuklandıktan sonra 20 Temmuz 2007’de tahliye edilen Söz TV ve Gazetesi haber müdürü Sait Bayram ve muhabiri Fırat Avcı’nın yargılanması sürüyor. 24 Şubat’ta Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya 16 Mayıs’ta devam edilecek. Gazetenin 18 Haziran 2007 tarihli sayısında yayımlanan haber nedeniyle ifade verdikten sonra “basın yoluyla hakaret” iddiasıyla Diyarbakır Kapalı Cezaevi’ne gönderilen haberciler, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmışlardı. Tutuklamalar yaşandığında açıklama yapan Yayın Yönetmeni Ömer Büyüktimur, “Üzüntülüyüz, habercilik yaptık ve haberimizin de arkasındayız” demişti.

Toplumsal Demokrasi gazetesinin 20 Kasım 2006 tarihli sayısı için yazdığı “Adalet Militarizmi Soytarısı Oldu” yazıdan gazeteci Sinan Kara’nın 301/2 maddesinden yargılanmasına devam ediliyor. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Ocak 2007’de açılan davada Kara’yı, “Bu anlamda üzücü olan adaletin militarizmin soytarısı haline gelmesi, adalet ve hukuk kavramının bu ülkede eşitsizlik anlamı taşımasıdır. ‘İyi çocuklar’ın babası olarak belleklerimize yerleşen generali yargılamaktan korkanlar, Susurluk, Hakkari, Şemdinli, Yüksekova, Diyarbakır faillerinin yakınından dahi geçemeyen ‘adalet dağıtıcıları’ yine kara bulutlar misali üzerimize çöreklenmeye başladı” sözlerinden dolayı yargılıyor. Gazetenin sorumlu müdürü Özlem Aktan ve yazar Mustafa Temizkan da, PKK’nin hapisteki lideri Abdullah Öcalan için “Kürt Halk Önderi” dedikleri için “suçluyu övmek”ten davalık. Diyarbakır’da sekizi çocuk 10 kişinin öldüğü patlamayla ilgili devleti ve askeri eleştiren Kara, “Kadrolu Katiller” yazısından da aynı iddiayla yargılanıyor. Kara hakkında bir dava da, “Tecrit Sınır Tanımıyor” başlığıyla Ülkede Özgür Gündem’de 14 Kasım 2006’daki yazısında, “Artık bilmemiz gerekir ki devlet bu halkı perişan yapmak için ne gerekiyorsa yapmaktadır…Kürt halkının nasıl bir tecritle karşı karşıya olduğu bu olayda apaçık kendini göstermektedir…” sözlerinden açılmıştı. 15 Aralık 2006 tarihli iddianamede “Önce evleri yakıldı yetmedi, canlarından oldular, yetmedi, ağaçları yakıldı. O da yetmedi, çocukları öldürülmeye başlandı, o da yetmedi, şimdi de açlık yalnızlığa terk edilmeleri için uğraş veriliyor…” sözlerine de yer verildi. Kara, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 216/1 maddesi uyarınca yargılanıyor.

18 Nisan 2007’de işlenen Malatya Zirve Yayınevi katliamından sekiz ay sonra sanıkların telefon bağlantılarını ortaya çıkarmaya çalışan dokuz gazeteci, sanık Abuzer Yıldırım’ın cep telefonuyla Kartal Savcısı Refik Hakan Başverdi’yle mesajlaştığını yazdıkları için 2 yıl 8’er ay hapisle yargılanacak. Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 31 Ocak’ta düzenlediği iddianamede, Zaman gazetesinden Mustafa Erkan Acar ve Sedat Güneç, Vatan’dan Kemal Göktaş, Milliyet’ten Gökçer Tahincioğlu, Hürriyet’ten Oya Armutçu, Aslı Sözbilir ve Ali Dağlar, Akşam’dan Ersin Bal ve Cumhuriyet’ten Hilal Köse’nin isimleri yer alıyor. “Cep telefonu adıma kayıtlı ama ben kullanmıyorum” diyen Kartal Savcısı Başverdi’nin şikayetiyle gazeteciler, Kartal 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 8 Nisan’da yargılanacak.

Başbakan Erdoğan, Radikal gazetesi yazarı Perihan Mağden ve CHP Genel Sekreteri Önder Sav hakkında dava açtı. Başbakan Erdoğan, gazetenin 14 Şubat 2008 tarihli sayısında yayımlanan “Başbakan peki işini seviyor mu?” başlıklı yazısı nedeniyle Mağden’den 10 bin YTL tazminat istiyor. Dava açıldığını 19 Şubat’ta öğrendiğini yazan Mağden, 21 Şubat günkü köşesinde geçmişte şiir okuduğu için hapiste yatan Başbakanı yazılarıyla savunduğunu, buna karşın Erdoğan’ın düşünceyi suç olmaktan çıkarmadığı, TCK’nın 301, 318, 277 ve 288 gibi maddelerin değiştirilmesi için mücadele bile vermediğini yazdı. Mağden,”Yıllar yıllar önce okuduğunuz 1 ŞİİR YÜZÜNDEN hapis cezanız kesinleştiğinde, yazı günüm olmadığı halde, Adalet mercilerimize yönelik zehir zemberek bir yazı kaleme alarak, panterler gibi sizi savunmuştum. Radikal’de” diyor. “Sayın Davasever Başbakan” başlıklı yazısında Mağden, “Düşük bir ihtimal ama, tazminat davanızı kazanırsanız, meblağı size bizzat kendi cebimden ödemeye karar vermiş bulunuyorum” dedi.

Başbakan Erdoğan, “Batının ilmini bilimini değil, ahlaksızlığını aldık” sözlerini kapağına taşıdığı için haftalık Leman mizah dergisi ve yazı işleri müdürü Zafer Aknar hakkında 20 bin YTL’lik tazminat davası açtı. Derginin 6 Şubat 2008 tarihli sayısında Erdoğan’ı bu sözleri söylerken ve orta parmağını gösterirken tasvir eden karikatürü için Başbakan, avukatı aracılığıyla “fotoğraf gerçek değil, fotomontaj” açıklaması yapma gereğini duydu. Dava dilekçesinde, Erdoğan’a ait fotoğrafın “gerçeği yansıtmadığı, fotomontaj yoluyla uygunsuz hale getirildiği ve toplumun ahlaken kabul etmeyeceği bir hale büründürüldüğü”ne yer verildi. Aknar, “Başbakanı ciddiyete davet ediyoruz. Türkiye’nin binlerce sorunu varken mizah dergilerine dava açıyor. Sadece kendisi değil mizahı karşısına alan Türkiye’nin bütün liderleri siyaseten kaybettiler” sözleriyle açıkladı. Kapak fotoğrafının uzun süredir zaten İnternet’te bulunduğunu ifade eden Aknar, Başbakanın bu tutumu nedeniyle çok sayıda “ağza alınmayacak küfürlü” ve tehdit içeren telefonlar aldıklarını ve hedef gösterildiklerini açıkladı. Nisan ayında başlayan Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dava, 13 Mayıs’ta sürecek.

19 Şubat’ta Tunceli Sulh Ceza Mahkemesi, TCK’nın 301. maddesinden yargılanan Eğitim-Sen eski Şube Başkanı Mehmet Hanefi Bekmezci’lye ilgili Yargıtay’ın beraat istediği kararına uydu. 6 Kasım 2007 tarihinde Yargıtay 9. Ceza Dairesi, “Türkiye Cumhuriyeti askeri güçleri ve emniyet teşkilatını alenen aşağılamak” ile suçlanan Bekmezci’nin itirazını yerinde görmüş, bildirinin tamamının “ağır eleştiri niteliğinde” olduğuna ve suçun unsurlarının oluşmadığına hükmetmiş ve cezanın bozulmasına karar vermişti. Bekmezci, 29 Eylül 2005’te Eğitim-Sen yetkilisi olarak yaptığı açıklamada, Tunceli’de öldürülen Hasan Şahin’e ve bir polisin öldürdüğü taksi şoförü Hasan Akdağ’a değinmiş, polisin Tunceli’de keyfi gözaltı furyası başlattığını ve buna dair basın açıklamalarını da engellediğini söylemiş, ayrıca “Genelkurmayın talimatıyla, sivil faşist güçlerin de harekete geçirilip devreye sokulmasıyla ülkemizin çeşitli yerlerinde tezgahlanan linç girişimleri ve saldırılar henüz hafızalarımızda yerini korumaktadır” ifadesini kullanmıştı. Tunceli’de 301 kapsamında bir olumlu karar da, Cumhuriyet Başsavcılığı’nca verilmişti. 8 Şubat’ta Başsavcılık, İHD temsilcisi Barış Yıldırım hakkında yapılan bir şikayetle ilgili 301. maddesindeki “Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklaması suç oluşturmaz” fıkrasına dayanarak, takipsizlik kararı vermişti.

Radikal Gazetesi yazarı Yıldırım Türker, 29 Ocak 2007’de yayımlanan “Vicdani Ret Konferansı” başlıklı makalesi nedeniyle “basın yoluyla halkı askerlikten soğutmak” iddiasıyla yargılanıyor. Türker, ¨Klasikten şaşmayın. Bu ülkenin yegâne klasiği, ordu. Bir Savunma Bakanımızın da yakın zamanda önünde hazırolda durarak Genelkurmay Başkanı´na ¨Aman efendim. Biz gidiciyiz. Siz kalıcı¨ dediğini unuttunuz mu? Zorunlu askerlik Tolstoy´un yüz yıl önce görmüş olduğu gibi insanın, vatandaşın bir rehin olarak tanımlandığı ve üstelik bunu sorgulamaktan bile çekindiği bir kurum.” Sözleri nedeniyle suçlanıyor. Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davada yetki itilafı yaşandığından yargılamayı yürütecek mahkeme henüz öğrenilemedi.

Emekli hakim Zekeriya Dilsizoğlu’nun “Her 10 bin cinayet davasının dokuz bininde kadın parmağı var” sözünü eleştiren Gaziantep Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nurgün Balcıoğlu hakkında açtığı 100 bin YTL’lik manevi tazminat davasının görülmesine 14 Şubat’ta devam edildi. Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın görülmesine 10 Nisan’da devam ediliyor. Aynı yazıdan “hakaret” iddiasıyla Gaziantep 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan ceza davasıysa 7 Kasım 2007’de zamanaşımından düşmüştü. 15 Şubat 2007’de manşetten yayımlanan “Bu Hakim O Hakim mi?” başlıklı yazıda Balcığlu, Dilsizoğlu’nun ölen kardeşiyle ilgili gazetelere verdiği ilanda iki eşinden birinin bile adına yer vermediğini örnek göstererek emekli hakimin “kadın düşmanı” tavrını eleştirmişti. Dilsizoğlu, “Şahsına ağır hakaretlerde bulunulduğu” gerekçesiyle gazete sahibi Ayten Kale, Balcıoğlu ve gazetenin sorumlu müdürü Fethullah Kapkapcı hakkında tazminat davası açmıştı.

KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası Kilis İl Temsilcisi Kiyasettin Aslanda 301. maddeden yargılanıyor. Yerel Kent Gazetesi’nde yayımlanan “Mayın” başlıklı yazısında “Türkiye´nin döşediği mayınlara her yıl çocuklar, kadınlar, her yaştan insan basıyor ve yaşamını yitiriyor, sakat kalıyor” diyen Kıyasettin Aslan “Askeri teşkilatı alenen aşağıladığı” gerekçesiyle Kilis 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sanık. 13 Şubat’ta yargılanmaya başlayan Sendikacı Aslan, bir daha 11 Haziran’da yargı karşısına çıkacak.

Kasım 2005’te piyasaya sürdüğü yazar Hejare Şamil’in “Diaspora Kürtleri”kitabı nedeniyle yargılanan Peri Yayınları yetkilisi Ahmet Önal 13 Şubat’ta beraat etti. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, savcının TCK’nın 314/3maddesinden Önal’a ceza verilmesini talep etmesine karşın yayıncıyı akladı. PKK’nin 1992’de eski Sovyet Cumhuriyetleri’nde fiili örgütlenmelere gitmesinde Diaspora Kürtlerine etkilerini anlatan bölümleri nedeniyle yayıncı Önal hakkında dava açılmıştı. Bugüne kadar 30’a yakın dava açılan yayıncı Önal, bunlardan üçünde beraat etti; üçü de mahkumiyetle sona erip infaz edildi. Yayınevi, bu davalardan üçünü AİHM’e taşıdı.

“Halkı askerlikten soğutma” suçlamasıyla İstanbul’da yargılanan vicdani retçi Halil Savda, 11 Şubat’ta İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, “Evet, `askere gitmeyin` çağrımı yineliyorum…’Ama’sız, ‘haklı-haksız’, ‘kirli-temiz’ vb. ayrımlara gitmeden bütün silahlı organizasyonların ve bütün savaşların kötü ve kirli olduğunu açık ve net bir biçimde vurguluyorum” dedi. ¨Lübnan´da sivillere zarar veren operasyonlarda görev almak istemiyorum.¨ diyen ve hapis cezası alan İsrail askerleri Amir Paster ve Itzik Shabbat´ı desteklemek için yapılan basın açıklamasını okuyan Savda´ya “halkı askerlikten soğutmak” suçlamasıyla dava açılmıştı. Dava 2 Haziran’da sürecek.

8 Şubat’ta Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı, TCK’nın 301. maddesindeki “Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklaması suç oluşturmaz” fıkrasına dayanarak, İHD temsilcisi Barış Yıldırım hakkında dava açılmasına gerek olmadığına karar verdi. Kararda, basın açıklamasının Tunceli’de yurttaşların yaşam haklarına yönelik üç ayrı olayda, bu hakkı korumadan birinci dereceden sorumlu olan güvenlik kuvvetlerinin sorumlu olduğuna, kolluğun görevini icra ederken yetkilerini Anayasa ve yasalara uygun olarak kullanması gerektiğine dikkat çektiği belirtildi. Savcılık, eleştiri hakkını kullanan Yıldırım’a, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 10. maddesi ve 301. maddenin 4. bendi kapsamına giren bu konuşması nedeniyle dava açılamayacağını açıkladı. Tunceli ve çevresindeki sivillere yönelik hak ihlallerini Moğoltay Mahallesi’nde 29 Eylül 2007 tarihinde yaptığı basın açıklamasıyla kınayan Yıldırım’ı, Tunceli İl Emniyet Müdürlüğü şikayet etmişti.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, eski Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un, “kişilik haklarına hakaret” edildiği gerekçesiyle açtığı davada, haftalık Penguendergisinin 5 bin YTL manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin kararı bozdu. Yargıtay’ın bozma kararında, “Dava reddedilmesi gerekirdi” denildi. 2 Kasım 2007 tarihinde oybirliğiyle alınan karar 7 Şubat’ta kamuoyuna yansıdı. Bakanın uyku durumunun kamuoyunca zaten bilindiğine vurgu yapan Yargıtay, “Basında çıkan haber ve eleştiri gerçek oldukça, doğru vakalara dayandıkça, doğru bir amaca yönelik bulundukça, incitici olsa bile sorumluluk söz konusu olamaz. Bakan olan davacının siyasi kimliği ve konumu gözetildiğinde ağır dahi olsa yapılan eleştirilerin hoşgörü ile karşılanması gerekir” dedi. 20 Eylül 2006’da Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, dergi sahibi Erdil Yaşaroğlu, yazı işleri müdürü Fatih Solmaz ve derginin yayıncısı Pak Basın Yayın Şirketi tazminata mahkum etmişti. 14 Temmuz 2005’te Mensur Şebboy takma ismiyle yayımlanan yazıda, “oyalama bakanı”, “gündem oluşturma bakanı” ve “dalga geçilme bakanı” gibi ifadeler kullanılması suçlamaya gerekçe oluşturmuştu.

6 Şubat, İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi, Diyarbakır’daki bir savcıyı şikayet ettiği dilekçesini Kürtçe yazdığı ve sanık olarak yargılandığı davada Kürtçe konuştuğu için Tevn Yayınları yetkilisi Mehdi Tanrıkulu’yu, Şapka ve Harf Devrimi Kanunları’nı ihlal ettiği gerekçesiyle hapse mahkum etti. Mahkeme, sanığın, verdiği bu dilekçenin resmi kurumlarca Kürtçe olarak kabul görmesi konusunda ısrarcı olduğunu ifade etti. “Şapka İktisası Hakkında Kanun ve Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun’un koyduğu yasağa aykırı hareket ettiği gerekçesiyle TCK’nın 222. maddesi uyarınca beş ay hapis cezası alan Tanrıkulu, kararı temyiz etti. Duruşmada ifadesini tercümanı aracılığıyla Kürtçe veren Tanrıkulu, Kürtçe dilekçe verdiği için yargılandığını açıkladı. Mahkeme, sanığın, Diyarbakır 1 No’lu DGM’since “PKK’ye üye olmak” suçundan verdiği 12,5 yıllık hapis cezasını da göz önünde bulundurdu: “Sanığın suç işleme konusundaki ısrarlı ve pervasız tutumu ve böylece belirlenen kastın yoğunluğu, geçmiş mahkumiyet durumu da dikkate alınarak bireyselleştirilen cezanın, yasada öngörülen en üst sınırdan uygulanması sonucuna varılmıştır.”

5 Şubat’ta, Sarıyer 2. Sulh Hukuk Mahkemesi, Dink cinayeti davasının savunma avukatı Fuat Turgut’un, Akşam gazetesinde yer alan “Büyük ağabeyler hukuku çok iyi kullanıyor” yazısından hukukçu Erdal Doğanhakkında açtığı davayı reddetti. Suçun gerçekleşmediğine karar veren mahkeme gerekçeli kararını daha sonra yazacak. Akşam gazetesinin 9 Nisan 2007 tarihli sayısı için verdiği beyanatta “Dink’i hedef göstermek, tehdit etmek ve yargılamanın adil yürümesini engellemek suçundan yargılanması gerekirken, cinayet faillerinden birinin avukatlığına soyunması, hukuken sözün bittiği noktadır” diyen Doğan, 5 bin YTL tazminat istemiyle yargılanıyordu. Turgut, geçen yıl Radikal gazetesi yazarı Perihan Mağden ve Birgün gazetesi yazarı Ahmet Tulgar hakkında da tazminat davası açmıştı.

Kars Kağızman Cumhuriyet Savcılığı, 20 Temmuz 2007 tarihinde yaptığı konuşmada Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal ve DYP eski lideri Mehmet Ağar’a hakaret ettiği iddiasıyla Kars Halk Meclisi Sözcüsü Mahmut Alınak hakkında en az 14 yıl hapis istemiyle dava açtı. Davanın varlığı 3 Şubat’ta öğrenildi. “Hakaret” ve “Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” ile “Halkı askerlikten soğutmak” iddialarıyla hakkında iddianame düzenlenen Alınak, TCK’nın 125, 301/1 ve 318/1. maddelerinden yargılanacak. Alınak, “Yıllarca dünyada Türkiye’den başka kendi topraklarını bombalayan ülke var mıdır? Dünyada Türkiye’den başka kendi halkını bombalayan var mıdır?” diye sorduktan sonra milletvekili olduğu dönemde devletin üst düzey yetkililerinin çocuklarının operasyon bölgelerinde askerlik yapıp yapmadıklarını sormak için önerge verdiğini ancak sekiz uğradığı halde buna yanıt alamadığını ileri sürdü. İddianamedeki suçlamalar arasında Yaşar Büyükanıt’a “rütbeleri bol”, “omuzları kalabalık” ve “kodamanlar”denmesi de var.

Yazarı Osman Tiftikçi ve Sorun Yayınları sorumlusu Sırrı Öztürk ise, Ocak 2006’ten bu yana “Osmanlıdan Günümüze Ordunun Evrimi” isimli kitap nedeniyle yargılanıyor. Tiftikçi ve Öztürk hakkında Genelkurmay Başkanlığı’nın talebiyle 301. maddeden açılan davaya 31 Ocak’ta devam edildi. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada bir kez daha Türkiye dışında yaşayan Tiftikçi’nin Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince tutuklanarak duruşmaya getirmesi istendi. Yargılama 8 Nisan’da sürecek.

George Jerjian’ın “Gerçek Bizi Özgür Kılacak” kitabını Türkçe yayımladığı gerekçesiyle “Devleti ve Cumhuriyeti tahkir ve tezyif” ve “Atatürk’ün anısına hakaret” iddialarıyla yargılanan Belge Yayınları sahibi Ragıp Zarakolu, 8 Nisan’a kadar savunmasını hazırlayacak. 31 Ocak’ta İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan yayıncı ve avukatı Osman Ergin, kapsamlı bir savunma hazırlayacaklar. Ergin, müvekkilinin de yargılandığı 301. maddenin değiştirilmesiyle gündeme geldiğini, bu gelişmelerin beklenmesini istedi. Yayın Zarakolu’nun yargılanmasına 8 Nisan’da devam ediliyor. Prof. Dr. Dora Sakayan’ın “Bir Ermeni Doktorun Yaşadıkları-Garabet Haçeryan’ın İzmir Güncesi” kitabını çevirdiği için çevirmen Atilla Tuygan da “Türklüğü alenen aşağılama” ve “Orduyu tahkir ve tezyif” iddialarıyla 6 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.

Zonguldak Devrek’te yayımlanan Bölge Haber gazetesinde Devrek Kaymakamı Alper Orkun’a basın yoluyla hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan gazeteci İbrahim Tığ 30 Ocak’ta beraat etti. Devrek Asliye Ceza Mahkemesi’nde “Kaymakam Bey’e” ve “Sarar Markalı Takım Elbise”başlıklı yazıları nedeniyle beş yıldır yargılanan Tığ, ”somut olayda hakaret kastı bulunmadığı” gerekçesiyle aklandı. Cumhuriyet savcısı Mehmet Hanifi Yıldırım, esas hakkında mütalaasında, “sanığın atılı eylemi gazetecilik mesleğinin icrası cümlesinde eleştiri sınırları içinde ve hakaret kastı olmaksızın gerçekleştirdiği”ne yer verdi; Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 223/2-d maddesi gereğince beraat kararı verilmesini istedi. Hakim Ahmet Türkeri başkanlığındaki mahkeme bu karara uydu. Tığ, “Devrek’in Beyi emrinde çalışan iki koruması ve bir müdürüne Sarar marka takım elbise almış… Bey(i)efendi(miz)den soruyorum, bu takımların parasını vakıftan mı yoksa şahsi parasından mı karşıladı? Yanıtlarsa siz okuyucularımı bilgilendireceğim…” sözlerinden yargılanıyordu.

28 Ocak’ta İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesi, “Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkilerinin Toplumsal Etkileri” başlıklı panelde Mustafa Kemal Atatürk’ten “bu adam” diye söz ettiği gerekçesiyle Prof. Dr. Atilla Yayla’yı 5816 Sayılı “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanun” uyarınca ertelemeli 15 ay hapse çarptırdı. İyi halden altı bir oranında indirim yapan mahkeme, 15 aylık hapis cezasını erteledi ve öğretim üyesinin iki yıl süreyle denetime tabi tutulmasına hükmetti. 10 Aralık’ta esas hakkındaki mütaalasını sunan savcı, sanık Yayla’nın sözlerinin, bilimsel açıklama boyutunu geçtiğini ve Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret içerdiğini savunmuştu. 5816 Sayılı Yasaya değinmeyen Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, 15 aylık hapis cezasını “ifade özgürlüğünün aşırı derece sınırlandırılmasının bir örneği” olarak görürken Yayla’yı “ciddi şekilde ayıpladı”.

Yeni Aktüel dergisine yazdığı “Vicdani Red Bir İnsanlık Hakkıdır”yazısından sanık olup beraat eden gazeteci yazar Perihan Mağdenhakkında, Radikal gazetesinde yayımlanan “Şimdi Vicdani Ret” başlıklı yazısıyla “halkı askerlikten soğuttuğu” gerekçesiyle bir dava daha açıldı. İstanbul Savcılığı, Mağden hakkında gazetenin 8 Ocak 2006 tarihli sayısı için kaleme aldığı bu son yazısı nedeniyle suç duyurusunda bulundu. Mağden’in “Vicdani Ret, nadas için yakılan tarlalar gibi yayılmalıdır. Vicdani Ret, barış için savaşmayı göze alanların vereceği en iyi ve tek iyi cevaptır” ifadeleri nedeniyle Mağden, TCK’nın 318. maddesi uyarınca yargılanacak. Birgün gazetesindeki “Savaşların İnsan Kaynağını Kurutalım” başlıklı söyleşiden muhabir Gökhan Gencay ve röportajlardan da Ülkede Özgür Gündem gazetesi muhabiri Birgül Özbarış toplam 21 yıl hapsi istemiyle yargılanıyor. Gaziantep 1. Sulh Ceza Mahkemesi, Çoban Ateşi gazetesinin 32. sayısında çıkan Berkant Coşkun’a ait “Anne beni askere yollama” makalesi nedeniyle toplatmıştı.

Sabah gazetesi Malatya muhabiri Ömer Adıyaman hakkında, geçen yıl Zirve Yayınevi’nde işlenen katliamla ilgili Ankara Kurtuluş Kilisesi’ne gönderilen bir askerin ihbar mektubunu haber yaptığı gerekçesiyle 10 bin YTL manevi tazminat istemiyle davası açıldı. Malatya İl Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Mehmet Ülger’in şikayetiyle açılan dava 24 Ocak’ta öğrenildi. 19 Eylül 2007’de yayınlanan haberde, cinayet emrinin Ülger’in azmettirmesiyle verildiğini iddia eden haberi nedeniyle gazeteci Adıyaman, Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 6 Mart’ta yargılanmaya başlandı.

Bir PKK’linin cenaze törenini izlerken atılan sloganları “suç” olarak Savcılığa bildirmediği gerekçesiyle hakkında TCK’nın 278. maddesi uyarınca dava açılan Doğan Haber Ajansı (DHA) muhabiri Emin Bal 24 Ocak’ta beraat etti. Beytüşşebap’ta haber malzemelerine el konan, darp edildiği Emniyet görevlileri hakkında yaptığı şikayeti sonuç vermezken hakkında “üç polise darp” davası açılan ve son olarak da “yalancı tanıklık” iddiasıyla dava açılan Bal, itiraz gelmezse bu davadan kurtulmuş olacak. Beytüşşebap Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkan gazeteci, “Fotoğrafları bizzat ben çektim. Ben hiçbir suç işlemedim, mesleğimin gereğini yerine getirdim” dedi. Gazeteci, “Suçu bildirmeme” başlıklı 278. maddesi uyarınca bir yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyordu.

24 Ocak’ta Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında, Batman’daki konuşması nedeniyle “terör örgütünün ve amacının propagandasını yapmak” iddiasıyla açılan davanın Tuğluk’un milletvekili seçilmesi dolayısıyla durdurulmasına karar verdi. Tuğluk’un, TCK’nin 220/8. maddesi uyarınca üç yıl, Diyarbakır’daki konuşmasında da TMY’nin 7/2. maddesi uyarınca 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep ediliyor. Tuğluk ile birlikte DTP Siirt İl Başkanı Murat Avcı ve DTP Diyarbakır İl Başkanı Hilmi Aydoğdu da yargılanıyor. İki DTP’nin davasıysa sürecek. Tuğluk, 3 Eylül 2006’da Diyarbakır’da Dünya Barış Günü etkinlikleri çerçevesinde yaptığı konuşmasında, “…Hepinizin bildiği üzere dört milyona yakın insan sayın Öcalan’ın demokratik çözümüne bir irade olabileceğini ifade etti. Bu irade beyanının hiç birinin hiçbir siyasal lafı görmezlikten gelemez…Demokratik çözüme, barışçıl bir çözümün başlamasına hizmet edeceğine inandığımız PKK’nin Kürt Sorunu’nun demokratik çözüm deklarasyonunu önemsiyoruz, değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz…” demişti. Aydoğdu da, bu barış deklarasyonunun dikkate alınmasını, barış isteyen herkesi buna destek vermesini talep etmişti.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, İsviçre’deki bir dergide yayımlanan sözleri nedeniyle yazar Orhan Pamuk aleyhinde açılan tazminat davasını reddeden yerel mahkeme kararını bozdu, 22 Ocak’ta öğrenilen kararında Yargıtay, “Türk hukukunda kişilik haklarının tanımının yapılmadığına ve bu hakkın hangi değerleri kapsadığının açıklanmadığını” belirtti. Davacı Turgut Kobaza ve ölen askerlerin yakını beş kişi “Bu topraklarda 1 milyon Ermeni 30 bin de Kürt öldürüldü” sözleri nedeniyle Pamuk’tan manevi tazminat talep etmişti. Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, ”davacıların salt Türk milletinin bir ferdi olmaları nedeniyle yansıma yoluyla kişilik haklarına saldırı olduğunun kabulüne imkan bulunmadığı” ve ”davacıların aktif husumet ehliyetleri bulunmadığı” gerekçesiyle davayı reddetmişti. Kobaza, avukatı Kemal Kerinçsiz aracılığıyla şikayette bulunmuştu.

Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamıyla ilgili İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) servise koyduğu haberi yayımlayan dokuz yerel gazeteye, 7 Ocak’ta, 2’şer bin YTL ön ödemeli para cezası verildi. Nisan 2007’de Zirve Yayınevi’nde biri Alman uyruklu üç kişinin öldürülmesiyle ilgili bir ihbar mektubunu bir ajans haberi yoluyla yayımlayan Görüş, Son Söz, Yeni Malatya, Hakimiyet, Hamle, Gerçek, YeniGün ve Net Haber gazetelerine ceza verildi. Malatya Cumhuriyet Savcılığı, gazetelerin sorumlu yazı işleri müdürlerini Basın Yasası’nın “Yargıyı etkileme” başlıklı 19. maddesine muhalefet etmekle suçladı. Gazeteciler, ceza kesilen tüm gazetelerin günlük tirajlarının 4 bini bulmadığını kaydederek, yargıyı etkileme güçlerinin bulunmadığını ifade ediyorlar.

8 Ocak’ta, Gaziantep Cumhuriyet Savcılığı’nın, haftalık Çoban Ateşi gazetesi yazı işleri müdürü Yasin Yetişgen hakkında dava açtığı öğrenildi. Gazetede 8 Kasım 2007 tarihinde yayımlanan Berkant Coşkun’a ait “Anne beni askere yollama” başlıklı yazıdan Yetişgen’in 5816 Sayılı Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlara İlişkin Kanun ve “Halkı askerlikten soğutmak”iddiasını düzenleyen TCK’nın 318. maddesi uyarınca cezalandırılması isteniyor. 19 Kasım 2007’de düzenlenen iddianameyle Yetişgen, 9 Mayıs’ta Gaziantep 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yedi buçuk yıl hapis istemiyle yargılanacak. “Türkiye tarihi boyunca kirli savaşların arenası olmuştur maalesef. Mustafa Kemal’in Dersim katliamı emrini vermesinden tutun da…” ve “Eğer şimdiki Kürt hareketine terörist hareket deniliyorsa bu demektir ki Mustafa Kemal’in başlattığı harekette de kendisini bu kavramdan geri tutamaz. Tek farkı Mustafa Kemal’in tutuklanmamış olmasıdır” sözleri suç agerekçe yapıldı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Genelkurmay Başkanlığı’nca 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla düzenlenen resepsiyona DTP’li milletvekillerinin davet edilmemesini eleştiren DTP Mardin milletvekili Ahmet Türk’ün dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke hazırlayarak Adalet Bakanlığı’na gönderdi. 3 Ocak’ta basın yansıyan gelişmede Türk, “Hep ağızdan düşürülmeyen bölücülük kelimesi, aslında kimin tarafından yapıldığı da açıkça ortaya çıkıyor” dediği için “Devletin askeri teşkilatını alenen aşağılamak” ile suçlanıyor.
Düzenlemeler ve hak aramalar

31 Mart’ta, Sultanahmet 8. Asliye Ceza Mahkemesi, Yayıncı Necati Abay’ı, Hrant Dink cinayetinin yaşandığı 19 Ocak 2007 gününde yaptığı yazılı açıklama nedeniyle ölüme tehdit eden 20 yaşındaki Mert Şahin’i 3 bin YTL para cezasına mahkum etti. Şahin’i önce altı ay hapisle cezalandıran mahkeme, hafifletici sebepleri gerekçe göstererek cezayı beş aya indirdi. Ceza sonunda 3 bin YTL’ye çevrildi. Abay’ın avukatı Gülizar Tuncer, verilen karara itiraz etti. 20 Ocak 2007’de yaptığı “Bir Gazeteci Daha Katledildi, Hrant Dink’i İyi Çocuklar Katletti” başlıklı açıklama nedeniyle tehdit edilen Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) Sözcüsü Abay, sanığa verilen cezanın bu türden olayları cesaretlendireceğini açıklayarak; “Şüphesiz sanığın cezalandırılması olumludur ancak ölümle tehdit ucuzladı” dedi.

20 Mart’ta Şişli 9. Asliye Ceza Mahkemesi, Hrant Dink cinayetinden 12 gün sonra Agos gazetesinin e-mail adresine ırkçı ve tehdit mesajı gönderen Zafer Filiz’i üç yıl hapisle cezalandırdı. Ermeni toplumuna söven ve “Unutmayın bizde daha çok Çatlılar, Samastlar var” diyen Filiz, tehdit suçundan iki yıl, hakaret suçundan da bir yıl hapse mahkum oldu. Mahkeme cezayı ertelemedi.

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde yayımlanan Kulp Haber gazetesi muhabiri Ahmet Ün, telefonda kendisini tehdit ettiği ve hakaretlerde bulunduğu iddiasıyla şikayet ettiği Belediye başkanı Mahmut Zengin’i yargı önüne çıkartamadı. Mart sonunda gazeteciye, Kulp Savcılığı’nın “şüphelinin müştekiyi aradığını gösterir tanık beyanından başka bir kanıt bulunmadığı” gerekçesiyle davaya gerek görmedi. Karar, 3 Ekim 2007 tarihinde alındı. Hastalıklara neden olan su sorununa çözüm bulunmamasını eleştiren Ün, Ağustos 2007’de AKP’li Belediye başkanı Zengin’i kendisini ölümle tehdit ettiği ve ağır hakaretler savurduğunu iddia etmişti.

Türkiye Radyo ve Televizyonunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı gereği girişilecek yeni yapılanmalara karşı çıkan Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası (Haber-Sen) yetkilisi Mehmet Demir,tasarıyla hükümetin kadrolaşmanın önünü açacağını ve TRT’yi kendi etkisi altına alacağını söyledi. TRT’nin yeniden yapılanmasının önemine ve aciliyetine katılan Demir’in önerisi bunun yayıncılık alanında uzmanların, akademisyenlerin, örgüt temsilcilerinin katılımıyla ve kamuoyunda tartışılarak yapılması. Haber-Sen, tasarıya karşı 29 Mart’ta İstanbul Galatasaray Lisesi önünde eylem yaptı.

Haber-Sen üyeleri, 19 Mart’ta Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı yasa taslağını, kamusal yayın anlayışının terk edildiği gerekçesiyle İzmir TRT Bölge Müdürlüğü önünde protesto ettiler. TRT’nin idari yapısının değiştirilmesi, Bölge Müdürlükleri’nin kapatılması ve personelin önemli bir kısmının başka kurumlara gönderilmesini içeren yasa taslağının Bakanlar Kurulu’na sevk edildiğini belirten Haber-Sen üyeleri, tasarıya “hayır” diyerek TRT’yi sahiplenme çağrısında bulundular. Haber-Sen Merkez Yönetim Kurulu üyesi Ali Yılbaşı, yasa taslağının kadrolaşmaya hizmet ettiğini savundu: “Yöneticilerin yanlışları, tüm TRT çalışanlarına mal ediliyor. TRT ile halkımız karşı karşıya getiriliyor. Kamuoyuna TRT’nin personel fazlası olduğu söyleniyor. Oysa TRT, 7 bin çalışanıyla, yedi televizyon kanalı ile dört ulusal, sekiz bölgesel, bir yerel ve bir uluslararası radyo kanalı üzerinden 27 dilde yayın yapıyor.”

İstanbul Tuzla’da Çağdaş Tuzla gazetesi bürosunu mühürleten AKP Belediye Başkanı Mehmet Demirci’ye yargı yolunun açıldığı 7 Mart’ta öğrenildi. Danıştay 1. Dairesi, gazete sahibi Halil Özen’in Demirci hakkında “hukuksuz kapatma” iddiasıyla yaptığı suç duyurusuna soruşturma izni vermeyen İçişleri Bakanlığı’nın 26 Temmuz 2007 tarihli kararını bozdu. 13 Aralık 2007’de bir karşı oyla alınan karar, iskansız binada ruhsatsız çalıştığı gerekçesiyle mühürlenen ve dört ay kapalı kalan gazeteye daha sonra tebliğ edildi. İstanbul 7. İdare Mahkemesi’ne kararın iptali için dava açmış, eş zamanlı olarak da Belediye Başkanı ve diğer yetkililer hakkında “görevi kötüye kullanmak” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. 7. İdare Mahkemesi, önce yürütmeyi durdurmuş, ardından Belediye Başkanı’nın kamu gücünü kötüye kullandığı ve kapatma işleminin Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olduğuna karar vererek, mühürlemeyi iptal etmişti. Danıştay 1. İdaresi, son olarak, şikayetin “şikayetçinin belli, şikayet konusu eylemin somut olduğu, iddiaların ciddi belge ve bulgulara dayandığı” tespitiyle İçişleri Bakanlığı’nın “işleme konulmama” kararının kaldırılmasına karar verdi. Bu kararla, Demirci için yargılama yolu açılmış oldu.

Mart başında, aralarında Dr. Selma Acuner, Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, Prof. Dr. Ayhan Aktar, Dr. Cengiz Aktar, Nebahat Akkoç, Prof. Dr. Filiz Alive Prof. Dr. Mehmet Altan’ın bulunduğu çok sayıda gazeteci, akademisyen ve sanatçılar, hükümeti Avrupa Birliği sürecinin ihmal edildiği konusunda uyararak, “Siyasi reformlar hızla hayata geçirilmeli, ifade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmalı, 301 gibi sembolleşmiş demokrasi ayıplarından kurtulmalıdır” dedi. 100 kadar kişinin imza attığı deklarasyonda hükümete, “Son üç yıldır ihmal ettiğiniz AB projesine, dört elle sarılmamak için artık hiçbir bahaneniz kalmadı. 2008 AB yılı olacaksa, sizden söz değil, somut adımlar bekliyoruz” mesajı verildi.

AB İlerleme Raporu’nda eleştirilmesinden sonra 301 değişikliği için üst üste tarih açıklayan, sonuçta “türban” için Anayasa değişikliğine öncelik veren AKP hükümeti bir kez daha “301’in Türkiye’nin gündeminden kalkacağını” iddia ediyor. AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün, 301’le ilgili “Önümüzdeki hafta ele alınabilir. Bir kanun teklifine dönüşebilir. Son zamanlarda tartıştığımız konular gündeme geldiği için 301. maddenin de aynı tartışmaların içerisine gelmesi imkanı olmadı. Ama zannedersem önümüzdeki haftadan itibaren 301, Türkiye’nin gündeminden kalkacak” dedi.

Manavgat 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 11 Nisan 2007 tarihinde işyerinde Venüs Radyo yönetim kurulu başkanı gazeteci Doğan Sönmez’e saldıran kişiye ulaşamıyor. Saldırgan olarak Nejdat Yılmaz’ı tespit eden mahkeme, 29 Şubat’ta görülen duruşmada da yol alamadı. Davanın altıncı duruşması da 22 Nisan’da gerçekleşecek. Sönmez’e, Eskihisar Mahallesi’nde bulunan radyoya reklam verme bahanesiyle gelen kimliği belirsiz bir kişi saldırmıştı. Darbeler sonucu yüzünden yaralanan ve yere yığılan gazeteci, yine de bir süre saldırganı izlemişti. Manavgat Devlet Hastanesi’ne giderek tedavi gören Sönmez, saldırgandan şikayetçi olarak Şelale Polis Karakolu’nda ifade vermişti.

Başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakmayı amaçlayan Anayasal düzenlemeyi özgürlükler için yetersiz bulan başörtülü kadınların başlattığı “Söz konusu özgürlükse hiçbir şey teferruat değildir. Biz henüz özgür olmadık” bildirisine imza atanların sayısı 800’e yaklaştı. Bildiride, “12 Eylül darbe anayasasını esamesi okunmayacak şekilde ortadan kaldırıp yeni, sivil bir anayasaya yapılmadan mutlu olamayacağız” deniyor. Çağrı içerek henuzozgurolmadik.blogspot.com listesindeki bildiriye destek sunan erkekler de sitede ayrı olarak listeleniyor. Bildiride, “…Kürtlerin ve ötekileştirilenlerin kendilerini bu ülkenin asli unsuru hissetmesi için gereken hukuki ve psikolojik ortam oluşturulmadan, acımasız cinayetlerin gerçek sorumlularına ulaşılmadan, 301 davalarını bitirecek düzenleme yapılmadan…hiçbir özgürlük tam özgürlük değildir” da deniyor.

12 Şubat’ta Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, gazetecilerce “TCK’nin 301. maddesinin ne zaman gündeme geleceğinin” sorulması üzerine de “301 ile ilgili teklifin hazır olduğunu biliyorum. Ne zaman verileceği konusunu grup başkanvekillerimiz belirleyecekler. Adalet Bakanlığı olarak biz katkımızı yaptık ve bir teklif oluştu. O teklif Meclis Başkanlığı’na bir an önce verilir diye düşünüyorum” diye konuştu.

Geçen yıl Valilikçe Taksim için yasaklanan 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı izlerken polisin saldırısına uğrayan habercilerden Cumhuriyet gazetesi muhabiri Alper Turgut, aradan dokuz ay geçmesine rağmen sorumluları yargılatamadı. Cumhuriyet gazetesi çalışanları Turgut, Berat Günçıkan ve Aynur Çolak’ın İstanbul Emniyet Müdürlüğü merkezinde müfettişlerce dinlenmesinden sonra yaşanan tek gelişme, dosyanın kapatılması oldu. Cumhuriyet’in üç çalışanın dışında olay günü; Vatan gazetesi muhabiri Bülent Ergün, Radikal gazetesi muhabirleri Demet Bilge Ergün, Timur Soykan, İsmail Saymaz ve Umay Aktaş, Kanal D’den İhsan Yıldız ve bir Su TV kameranı saldırıların hedefi olmuştu. Üç çalışanın dinlenmesinden yedi ay sonra gelişme yaşanmaması üzerine Bilgi Edinme Yasası yoluyla “Saldırılarla ilgili soruşturma hangi aşamada?” diye soran gazete avukatı Tora Pekin, başvurusuna İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü’nden, “12 Temmuz 2007 tarihli inceleme raporu, getirilen teklif doğrultusunda, Valilik makamının 27 Temmuz 2007 tarih ve 07/2694 sayılı Olurları ile işlemden kaldırıldı” yanıtını aldı. 12 Mart’taysa İstanbul Başsavcılığı, aralarından Alper Turgut’un da bulunduğu 38 kişinin yaptığı şikayetle yürüttüğü soruşturmada altı polis yetkilisi ve olay yerinde görevli polisler hakkında takipsizlik karar verdi. “İzinsiz” eylem yağıldığını savunan savcılık, “yasal zor” kullanıldığını ve görevlileri suçlamaya yeterli kesin kanıt bulunamadığını bildirdi. Murat Papuç, Erkin Tufan Özalp, Alper Turgut, Süleyman Çelebi, Musa Çam, Adnan Serdaroğlu, Kamer Aktaş, İsmail Hakkı Tombul, Abdurrahman Daşdemir, Sevgi Göyçe, Mehmet Soğancı, Hüseyin Yeşil, Gençay Gürsoy, Ali Rıza Küçükosmanoğlu, Arzu Çerkezoğlu, Hüseyin Karabulut, Metin İlgün, Alper Taş, Kamer Demir, Yaman Yıldız, İlknur Birol, Oya Ersoy, Celalettin Can, Nimet Tanrıkulu, Kudret Yıldırım, Hatice Yıldırım, Eyüp Baş, Hakan Dilmeç, Halim Gürbüz, Pınar Akbina, Beycan Taşkıran, Saadet Yeğin, Ramazan Gülten, Serhan Arıkanoğlu, Güray Dağ, Dursun Yıldız, Fahrettin Nevzat Süs ve Cihan İlter şikayetçiler arasında yer alıyordu.

Diyarbakır Başsavcılığı, 28 Mart 2004 Yerel Seçimleri gecesinde resmi üniformalı bir polisin oy sandığını değiştirdiği iddiasını araştıran gazetecilerden dokuzuna yönelik sivil polis saldırısına, ancak dört yıl sonra dava açabildi. Başsavcılığın 30 Mayıs 2007’de sadece bir polis memuru hakkında dava açtığını öğrendiklerini ifade eden dönemin SKY Türk kanalı bölge temsilcisi Nevzat Bingöl, “Bu kadar geç ve insanların olayı unuttuktan sonra harekete geçilmesinde bir şey beklenemez” dedi. “Kasten yaralama” ve “mala zarar verme” gerekçesiyle açılan davanın görülmesine Diyarbakır Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Show TV muhabiri Şaban Boz, Söz gazetesi ve Söz TV muhabiri Beşir Arız ve Faysal Karadeniz, Ahmet Bulut ve Bayram Bulut, DİHA kameramanı Mehmet Şirin Hatman ve muhabiri Bahire Karataş ve Gün TV muhabiri Fırat Düzgün saldırısına uğramış, yaralananlardan Hatman, Boz ve Karataş tedavi altına alınmıştı. Kameraların kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle gazetecilerin 27 bin doları bulan zararı karşılanmamıştı. Habercileri hastanede ziyaret eden dönemin polis müdürü, sorumluların cezalandırılacağı sözü vermişti.

Yüzleri maskeli kişilerce saldırıya uğrayarak ağır yaralanan Hakkari Yüksekova Haber gazetesi imtiyaz sahibi ve Anadolu Ajansı muhabiri Necip Çapraz, iki yıllık önce uğradığı saldırıda kendisini ağır yaraladıkları gerekçesiyle tutuksuz sanık Müslim Bartin’i 5 ay 25 gün hapis ve iki yıl denetime tabi tutulma cezasına mahkum ettirdi. Gazeteci cezaları az bulduğu için, tutuksuz sanık Müslim Bartin de suçsuz olduğunu iddia ederek 5 ay 25 gün hapis ve iki yıl

Sayfa Başı