MEDYA GÖZLEM VERİTABANI
ENGLISH
BİA MEDYA GÖZLEM / TEMMUZ - AĞUSTOS - EYLÜL 2007
Gün Gün Üç Aylık Medya/İfade Özgürlüğü İhlalleri -Tam Metin
2007 3. Çeyrek Medya Gözlem Raporu - Tam Metin
Erol Önderoğlu - Bia Haber Merkezi 19/10/2007

Bağımsız İletişim Ağı’nın (BİA) Medya Gözlem Masası’nın yayımladığı Temmuz-Ağustos-Eylül 2007 Raporu’na göre, çoğu gazeteci 125 kişi ve altı medya organı, düşünceyi ifade özgürlüğü kapsamında yargılandı.
Rapor, ifade özgürlüğüne yönelik ihlalleri “saldırı ve tehdit”, “gözaltı ve tutuklamalar”, “dava ve girişimler”, “düzenleme ve hak aramalar”, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi”, “Sansüre tepkiler” ve “RTÜK uygulamaları”başlıklarıyla sunuyor.
Cinayet, saldırı ve tehdit
19 Ocak 2007’de öldürülen Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink’in katil zanlısı O.S’nin, Samsun Terörle Mücadele Şubesi’nin çay ocağında jandarma ve polislerle birlikte çektirdiği bayraklı görüntülerle ilgili iki emniyet görevlisinin yargılanmasına başlandı. Samsun 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 28 Eylül’de görülmeye başlayan dava, ilk duruşmaya katılmayan Terörle Mücadele (TEM) şube müdür vekili Metin Balta ile komiser İbrahim Fırat’ın ifadelerinin alınması ve taleplerin değerlendirilmesi için 2 Kasım’a bırakıldı. Dink ailesinin avukatı Bahri Bayram Belen’in, Balta ve Fırat hakkında açılan dava dosyasının İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen cinayet dosyasıyla birleştirilmesin istedi. Ayrıca Belen, Hrant Dink’in eşi, kızı, oğlu ve kardeşinin de duruşmaya müdahil olarak katılmasını istedi.
22 Eylül akşamı, Van’da kimliği belirsiz kişi ya da kişilerin silahlı saldırısına uğrayan Hakkari İl Sesi Gazetesi sahibi Kasım Çiftçi (46) yaşamını yitirdi. Van Devlet Hastanesi morgundan alınan Kasım Çiftçi’nin cenazesi, Hakkari’deki Yeşiltaş Mezarlığı’nda toprağa verildi. Vangölü Gazeteciler Cemiyeti Başkanı M. Emin Toker, Eski Hakkari Belediye Başkanı ve Hakkari Halkın Sesi Gazetesi sahibi Abdurrahman Keskin cinayeti kınadı. Gazetecinin basın özgürlüğü veya ifade özgürlüğü kapsamına giren bir faaliyeti nedeniyle hedef alınıp alınmadığı henüz tam anlamıyla bilinmiyor.
Türkücü İsmail Türüt ve söz yazarı Arif Şirin (Ozan Arif), haklarında açılan soruşturma kapsamında ifade verirken türkücünün “sevenlerim” dediği korumaları, soru soran bir gazeteciyi “dikkatli ol” diyerek tehdit etti. 19 Eylül’de adliye çıkışında Türüt’e “Yanınızdakiler korumanız mı?” diye soran Radikal muhabiri Serkan Ocak’ı, aynı koruma parmağıyla işaret ederek, ‘dikkatli ol’ diye tehdit etti. Türüt bu soruya “Aman sakın ha, koruma yok. Onlar benim arkadaşlarım, sevenlerim” diyerek karşılık verdi.Şirin 20 Eylül’de FOX TV’de yayımlanan Objektif programında “Plan Yapmayın Plan” türküsü ve klibini ilk kez kamuoyuna duyuran Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu’na yönelik tehditlerini sürdürdü. Şirin, “Ali Bayramoğlu’nun bu işe yaklaşımını yadırgadım. Öyle bir iklimde böyle bir yazar ne arıyor. Bu camianın bu yazarı mercek altına alması gerekir” dedi. Bayramoğlu, Hrant Dink cinayetinin çözülmesinin önemine işaret eden 4 Temmuz 2007 günkü “Hayatımız Tehlikede” yazısından sonra aldığı “Böyle yazmaya devam edersen sonun Hrant Dink gibi olacak” yazılı elektronik posta (e-mail) mesajını savcılığa taşıdı.
Dink Ailesi avukatları, Trabzon Valiliği’nin İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin hazırladıkları rapora dayanarak, Hrant Dink cinayetinde ihmalleri bulunmadığı gerekçesiyle, Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, Trabzon Eski Emniyet Müdürü Reşat Altay, Engin Dinç, Faruk Sarı, Ercan Demir, Özkan Mumcu, Muhittin Zenit ve Mehmet Ayhanhakkında soruşturma izni verilmemesi kararına itiraz etti.
Radikal yazarı Türker Alkan, hafızalarda post-modern darbe olarak kalan 28 Şubat sürecinden önce elektronik posta yoluyla aldığı tehditlerin 22 Temmuz seçimlerinden sonra yeniden başladığını yazdı. 6 Eylül’de yayımlanan yazısında Yazar, “22 Temmuz’dan sonra kızgın ve tehditkâr iletiler yeniden boy gösterdi. Geçenlerde aldığım bir iletide polis olduğunu iddia eden biri ‘vatan haini olduğumu’, ‘kafama iki defa sıkacağını’ söylüyordu” dedi. Yazı, “Kim bilir, gerçekten polis miydi? Fakat, polis olmasa bile bu zihniyette birinin polis rolünü benimsemesi neyi ifade eder dersiniz?” şeklinde devam ediyor.
Başbakan Erdoğan, “Hürriyet” gazetesindeki köşesinde Abdullah Gül için “O benim Cumhurbaşkanım Olmayacak” diye yazan Bekir Coşkun’un sözlerini ağır bir dille eleştirdi. Kanal D’de 20 Ağustos’ta “Arena” Programı’na katılan Başbakan, Coşkun’un sözlerine, “Maalesef edep adap bilmeyenler de var. Bunu diyenler önce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkması lazım,” şeklinde yanıt verdi. Hürriyet gazetesi başyazarı Oktay Ekşi, “Sayın Başbakan’a birileri sormalıdır: ‘Babanın çiftliğinden mi kovuyorsun Bekir Coşkun’u?’ diye…” şeklinde tepki gösterdi. TGC başkanı Orhan Erinç de, Başbakanın sözlerini, “talihsiz ve yersiz” olarak değerlendirdi. Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki ise, Başbakanın, Coşkun’u değil, “kişiselleştirmeden bir anlayışı eleştirdiği”ni savundu.
Diyarbakır’da çıkan Kulp Haber gazetesi muhabiri Ahmet Ün, bir haberinde hastalıklara neden olan su sorununa çözüm bulunmamasını eleştirdiği için Belediye başkanı Mahmut Zengin’in ölüm tehdidi ve hakaretlerine maruz kaldığını savunarak Ağustos başında suç duyurusunda bulundu. Tunceli’de Köy Hizmetleri’ne ait bir tankerin eski belediye başkanı Hasan Korkmaz’a ait petrol istasyonuna benzin boşaltmasını haberleştiren Tunceli Emek gazetesi bürosu 3 Ağustos’ta baskına uğradı. Hasan Çakıcı adlı şahsın büroya gelerek gazete çalışanlarını tehdit ettiği, arbedeye neden olan bu kişinin çevreden gelen vatandaşların yardımıyla dışarı çıkarılmasıyla bu kez Hasan Korkmaz’ın kardeşinin büroyu basarak tehditler savurduğu iddia edildi.
Haftalık Agos gazetesi haber müdürü Aris Nalcı, gazeteye yönelik elektronik posta (e-mail) yoluyla gönderilerin tehditlerin azalmaya başlasa da sürdüğünü söyledi. Lise son sınıf öğrencisi R.D., gazetenin Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinden bir gün sonra gazeteye tehdit mesajı gönderdiği gerekçesiyle 2 Ağustos’ta tutuklandı. Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na çıkarılan R.D. ilk ifadesinde, “O mesajı bir anlık cahilliğimden gönderdim” dedi. R.D. daha sonra Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderildi.
Özgür Hayat gazetesi ve “yüzde 52 Öfke” dergisi sorumlu yazı işleri müdürü Sinan Tekpetek, 26 Temmuz akşamı Taksim’de bir polis aracına bindirilerek kaçırıldığını, araçla götürüldüğü ıssız bir yerde sürekli hakaret, ölüm tehditleri ve şiddete maruz kaldığını ve Karaköy’e yakın bir yerde araçtan atıldığını iddia etti. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, “Gazetecinin mesleki faaliyetlerden mi yoksa polis şiddetine karşı çıktığı için hakkı açılan bir başka dava nedeniyle mi şiddete maruz kaldığı henüz tam yanıt bulmadı” dedi. İHD İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması yapan Tekpetek, saldırı nedenini bilmediğini ancak dergi faaliyetlerinden veya daha önce 2005 yılında bir “polis şiddeti” uygulamasına tanıklık ettiği için hakkında açılan davaya bağlı olabileceğini ifade etmişti. Tekpetek, 31 Temmuz’da Beyoğlu Cumhuriyet Savcısı Enver Dikilitaş’a ifade vermişti.
Günlük “Bölge” gazetesi, “seçim öncesin CHP’ye oy verilmemesi için çaba gösterdiğini, bu yüzden CHP’yi eleştirme hakkına sahip olmadığını” yazdığı bir grubun saldırısına uğradı. Genel Koordinatör Nevzat Uçak’la görüşmek için gazete bürosuna gelen 20 kadar kişi, gazetenin 29 Temmuz sayısında, “genel merkez önündeki gösterinin fiyasko olduğuna” yer veren haber ve 30 Temmuz’da da kendilerini eleştiren “Soros çocukları” başlıklı habere tepki gösterdi. CHP’nin muhalifleri, bürodaki gazete çalışanlarına yönelik hakaretlerde bulundu, buna tepki gösterilmesi üzerine de çalışanları tartakladı. Uçak, “Seçim öncesinde ‘CHP’ye oy vermeyin’ diyen ve afiş asan, gazeteye ilan veren ve bu yönde çalışan grubun seçimden sonra ‘Baykal istifa’ demeye hakları olmadığını yazdık, büromuzu bastılar” dedi. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti, bir açıklamayla saldırıyı kınadı.
13 Temmuz’da Profesyonel Haber Kameramanları Derneği, Ankara’da 500 bisikletli çocukla organize ettiği “Durmak yok, yola devam” isimli seçim propagandasını izleyen “Kanaltürk” televizyonu haber ekibinin AKP taraftarlarınca fiziki saldırıya uğradığını açıklayarak olayı kınadı. Kameraların kırıldığı, gazetecilere ait kasetlere de el konulduğu saldırıda, muhabir Duygu Kayacık ve kameraman Müjdat Genç da hedef oldu. Dernek açıklamasında, “Demokrasinin en büyük kazanımı olan seçim sürecinde demokrasiye ve özgür basma yapılmış saldırının sorumluların bir an önce bulunarak yargı önüne çıkarılmasını talep ediyoruz” denildi.
13 Temmuz’da, Dink ailesi avukatları, Samsun Cumhuriyet Savcılığı’nın Hrant Dink’in katil zanlısı O.S.’yi yakaladıktan sonra yakın ilişki kuran Emniyet ve Jandarma görevlilerle ilgili verdiği takipsizlik kararına itiraz etti.
“Agos” gazetesi yayın yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesiyle ilgili açılan 18 sanıklı davada müdahil avukatlar, tutuklu sanıklar Salih Hacısalihoğlu,Osman Alpay, İrfan Özkan ve Veysel Toprak’ın 2 Temmuz’daki ilk duruşmada tahliye edilmesine itiraz etti. Bir üst mahkeme olan İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 9 Temmuz’da yapılan itirazda, “Bu davada aydınlatılması gereken temel ve kritik konular, tahliye olan bu sanıkların eylemlerinde saklı” denildi.
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün gazeteci Hrant Dink cinayetine “arkadaşlık üzerine kurulu bir grubun” neden olduğunu bildirmesine tepki gösterdi. RSF, “Bu rapor, güvenlik kuvvetleri temize çıkarmayı amaçlıyor. Asıl yanıt bulması gereken soru, Emniyetin Kasım 2006’dan beri ilişkisini kestiğini açıkladığı Erhan Tuncel’in duruşmada ‘Hrant Dink’e karşı bir saldırı düzenleneceğini Emniyete ihbar ettim’ dediği halde neden uyarıların göz ardı edildiğidir” dedi.
Hukukçu Fethiye Çetin, 3 Temmuz’da düzenlediği basın toplantısında, Hrant Dink cinayeti sanıklarıyla ilişkileri ortaya çıkan ve cinayet bilgisini aldığı halde önlem almayan tüm jandarma ve polis görevlilerinin “icrai ve ihmali” hareketleri nedeniyle Ceza Yasası’nın “bağlantılı suç” başlıklı 83. maddesi uyarınca cinayet davasından yargılanmalarını istedi.
2 Temmuz’da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink cinayetine karışmakla suçlanan Salih Hacısalihoğlu, Osman Altay, İrfan Özkan ve Veysel Toprak’ın tahliyesine karar verdi. Tetikçi zanlı olarak yargılanan O.S. susma hakkını kullandı. Azmettirici olarak yargılanan Erhan Tuncel, “Ben devlete hizmet ettim. Niçin buradayım bilmiyorum” derken sanıklardan Yasin Hayal, “Tuncel bizi işletti. Cinayeti o planladı. Hatta Mc Donald’s atılan bombayı o imal etti” dedi. Bir tam gün süren birinci celsede mahkeme, 12’si tutuklu 18 sanığın sorgusunu tamamladı ve sanık vekilleri ile müdahil avukatlarının taleplerini dinledi. Soruşturmanın genişletilmesi yönünde sanık ve müdahil avukatlarının talepleri kabul edildi. 1 Ekim’de devam edecek davada müdahil avukatları sanıklara soru yöneltebilecek.
Gözaltı ve tutuklamalar
“Özgür Halk” dergisi yazı işleri müdürü İdris Akboğa, 26 Eylül’da derginin Eylül sayısıyla ilgili ifade vermeye gittiği İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliği’nce tutuklanarak Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderildi. Mahkeme, Akboğa’yı “suçu ve suçluyu övmek”, “Terör örgütlerinin yazılarını basmak ve yayınlamak”, “Örgüt mensuplarına yardım ederken veya propaganda yaparken başka bir suç oluşturmak” gerekçeleriyle tutukladı.
Çeşitli illerde Marksist Leninist Komünist Partisi (MKLP) örgütüne yönelik operasyonlarda 22 kişiyle birlikte gözaltına alındıktan sonra 12 Eylül 2006 tarihinde tutuklanan “Özgür Radyo” Genel Yayın Koordinatörü Füsun Erdoğan, 26 Ekim’de İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk kez hakim karşısına çıkacak. Örgütle bağlantılı olmakla suçlanan kişiler arasında Tekirdağ 2 No’lu F Tipi cezaevinde bulunan “Atılım” gazetesi yayın yönetmeni İbrahim Çiçek, Edirne F Tipi cezaevinde kalan gazete yayın koordinatörü Sedat Şenoğlu, gazetenin eski yayın yönetmeni Ziya Ulusoy,gazete yazarlarından Bayram Namaz da bulunuyor. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ali Cengiz Hacıosmanoğlu’nun hazırladığı 292 sayfalık iddianamede, sanıklar için 10,5 ile 45 yıl arasında değişen hapis cezaları istedi.
Ankara Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencisi Durmuş Şahin, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın 11 Temmuz’da Erzurum’un Olur İlçesi’ne yaptığı ziyaret sırasında bakanın elini sıkmayı reddedip “Ben iktidar olup da vatana hizmeti dokunmayanın elini sıkmam” dediği gerekçesiyle tutuklandı. beş gün sonra tutuklu sanık olarak Olur Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkarılan Şahin, “Tokalaşmak istemediğim halde bakan ısrarla elimi sıkmak istedi. Elimi vermediğim için de bakan beni cezaevine gönderdi” dedi. Mahkeme, altı yıldan iki yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Şahin’i tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı.
Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Mehmet Cevizci, Press Now ve IPS İletişim Vakfı’nın davetlisi olarak katıldığı “haber atölyesi”nde süren bir davada ifade vermediği iddiasıyla 17 Ağustos, sabah 5.00’te, Mavi Göl Oteli’ne gelen Jandarma ekibince gözaltına alındı. İfadesi alınan Cevizci aynı gün 14.00 sularında serbest kalabildi. Cevizci, 2005’te katıldığı “toplumsal çeteleşmeye ve fuhuşa karşı” düzenlenen bir eylemde açılan “Amed Onurdur, Onuruna Sahip Çık” pankartı nedeniyle çıkan olaylarda gözaltına alındığı, bu kapsamda arandığını açıkladı. Gazeteci, ifade verdikten sonra bırakıldı.
Gaziantep’te haftalık yayın yapan Çoban Ateşi gazetesi, 3 Ağustos 2007 tarihli sayısında yer verilen “Antep Kuzey Kürdistan’ın bir sanayi kentidir” ifadesinden toplatıldı. Gazetenin sahibi ve yazı işleri müdürü Yasin Yetişgen, bir hafta sonra tebliğ edilen toplatma kararının gereği olarak ifade vermeye gittiği Gaziantep 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nce tutuklandı. Gazete yayın kurulu, “Düşünce özgürlüğünü ‘sözde değil özde’ önemseyen gazetemiz, düşünce ve ifade özgürlüğüne darbe anlamına gelen her türlü adli, idari, siyasi karar ve uygulamaya karşı mücadelesini sürdürecek” dedi; Yetişgen’in hakkında henüz dava açılmamışken “tedbiren” tutuklanmasına tepki gösterdi. Gazete yazarı Hurşit Kaşıkkırmaz hakkında da tutuklama kararı çıkartıldı. Yetişgen, üç haftalık tutukluluktan sonra tahliye edildi.
MLKP örgütüne yönelik 21 Eylül 2006 tarihinde yürütülen “Gaye” operasyonunda tutuklananların yargılandığı davada dört tutuklu, 10 aydan fazla bir süre hapiste kaldıktan sonra 7 Ağustos’ta tahliye oldu. Dokuzu tutuklu 32 kişinin “örgüt üyeliği” iddialarıyla yargılandıkları davada İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında “Dayanışma” gazetesi editörü Emin Orhan’ın de bulunduğu dört kişinin tutuksuz yargılanmak üzere tahliye etti. Yargılamaya 6 Aralık’ta devam edeceğini açıklayan mahkeme, Yusuf Demir, Yunus Aydemir, Erdal Demirhan, Ali Haydar Keleş ve Güneş Şenyüz’ün tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Diyarbakır’da 1. Sulh Ceza Hakimi Mehmet Yücel Kurtoğlu’nun “Rüşvet aldığı için sürgün edildiği”ni yazan “Söz TV ve Gazetesi” haber müdürü Sait Bayram ve muhabiri Fırat Avcı, tutuklandıktan bir ay sonra, 20 Temmuz’da tahliye edildiler. “Basın yoluyla hakaret” iddiasıyla Diyarbakır Kapalı Cezaevi’ne gönderilen haberciler, Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen kısa duruşmanın ardından tahliye oldular. Gazetenin 18 Haziran 2007 tarihli sayısında yayımlanan “Rüşvet aldığı gerekçesi ile Diyarbakır’a sürgün edildi” başlıklı haber tutuklamaya gerekçe oluşturmuştu. Dava 31 Ekim’de sürecek.
Batman ve çevresini tanıtan bir kitabın hazırlığını yaparken “Datça Haber” gazetesi sahibi olarak “yayın yoluyla hakaret” iddiasıyla verilen hapis cezası nedeniyle 3 Şubat’ta tutuklanan gazeteci Sinan Kara, 3 Temmuz’da tahliye oldu. Batman M Tipi Cezaevi’nde dört aydan fazla bir süre kaldıktan sonra cezasını tamamlanmasına 20 gün kala Muğla Merkez Cezaevi’ne nakledilen Kara, buradan özgürlüğüne kavuştu.
Dava ve girişimler
“Korucular devletin bombasıyla balık avlıyor¨ başlıklı bir haber nedeniyle DİHA muhabiri Rojda Kızgın, İHD eski Şube Başkanı Rıdvan Kızgın ile iddia sahibi Doğan Adıbelli´ye, yedi kişinin şikayetiyle açılan davanın görülmesine 30 Ekim’de devam edecek. Bingöl Sulh Ceza Mahkemesi’nde süren dava, TCK’nın 301/2. maddesi uyarınca ve “Devletin askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağılamak” iddiasıyla açılmıştı.
Yargıtay, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilişlerinin yıldönümünde orduyu eleştirdiği için cezalandıran Türkiye’de ve Avrupa’da Yazın dergisi yazarı Emin Karaca’nın yeniden yargılanmasına 3 Ekim’de devam edilecek. Eylül 2005’te verilen beş ay hapis cezası ertelemeli 900 YTL para cezasına çevrilen Karaca’nın yargılanması İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 301/2. maddeden sürüyor. Yargıtay, yazarın mahkumiyet kararını, karar tutanağında zabıt katibinin imzasının bulunmamasını gerekçe göstererek bozmuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili ve emekli büyükelçi M. Şükrü Elekdağ’ın, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yönelik Muamele, 1915-1916, Vilkont Bryce tarafından Fallodon Vikontu Grey’e sunulan belgeler” isimli kitap nedeniyle yayıncı Muzaffer Erdoğdu’ya açtığı 20 bin YTL’lik tazminat davası Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde sürüyor. Kasım 2005’ta yayımlanmaya başlayan kitap nedeniyle, tercüman Ahmet Güner ve tarihçi Taner Akçam da yargılanıyorlar. Akçam, Birikim Dergisi’ndeki makalesi nedeniyle de suçlanıyor. Yargılamaya 8 Kasım’da devam edilecek.
Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak ve gazete sorumlusu Mehmet Özcan’ı, “Bir Başkadır Benim Memleketim” başlıklı bir yazı nedeniyle “kin ve düşmanlığa tahrik”iddiasıyla yargılamaya devam ediyor. 27 Nisan 2001’de yayımlanan yazıdan “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddialarıyla yargılanan gazeteci, 20 Kasım’da bir daha hakim karşısına geçecek.
DTP Batman Milletvekilli Aysel Tuğluk’un, “Terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yargılandığı dört ayrı davanın milletvekili dokunulmazlığına rağmen devamına karar verildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 20 Eylül’de görülen davalara Tuğluk katılmadı. Duruşmada söz alan avukat Özcan Kılıç, müvekkili Tuğluk’un milletvekili olduğunu belirterek yargılamanın durdurulmasını istedi. Mahkeme heyeti, anayasanın “temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamayacağı”nı öngören 14. maddesi uyarınca yargılamanın devamına karar verdi. Tuğluk’un, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan beş yıla kadar hapsi isteniyor.
Sanatçı Ferhat Tunç, “Yeniden Özgür Gündem” gazetesine yazdığı “Bir Devrimci Leyla ve Bir Şarkı” başlıklı yazıda “Adliyeyi tahkir ve tezyif” ettiği iddiasıyla üç yılı aşkın bir süredir yargılanıyor. 19 Ocak 2004’te yayımlanan yazıdan sanatçı ve yurtdışında yaşayan sorumlu müdürü Mehmet Çolak’ın Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına, 13 Aralık’ta devam edilecek. Tunç, Leyla Zana ve eski DEP’li milletvekillerinin tutuklu yargılandığı davayı eleştirdiği için üç yıla kadar hapisle yargılanıyor.
Protestanlığı yaymaya çalışmakla suçlanan Hakan Taştan ve Turan Topal’ın “Türklüğü aşağıladıkları, kin ve düşmanlığa tahrik ettikleri” ve “hukuka aykırı şekilde veri topladıkları” iddiasıyla yargılandıkları davada mahkeme değişti. Büyük Hukukçular Birliği’nden avukat Kemal Kerinsiz ve ekibinin hakimi beğenmemesini değerlendiren Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 13 Eylül’de verdiği onama kararıyla davaya Silivri 1. Asliye Ceza Mahkemesi bakmaya başladı. Davanın 26 Eylül’deki duruşmasında, Türk Ortodoks Kilisesi basın sözcüsü olduğunu açıklayan Sevgi Erenol’un müdahillik talebi reddedildi. Dava, eksiklerin giderilmesi için 29 Kasım’a bırakıldı. 18 Temmuz’da eski Savcı Demirhüyük, “Din ve vicdan özgürlüğü kapsamında kişilerin istedikleri dini yaşama ve yaymaları Anayasa ve kanunlarımızda güvence altına alınmıştır” diyerek iki sanığın beraat etmesi yönünde görüş bildirmişti.
İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Prof. Dr. Dora Sakayan’ın “Bir Ermeni Doktorun Yaşadıkları-Garabet Haçeryan’ın İzmir Güncesi” ve George Jerjian’ın “Gerçek Bizi Özgür Kılacak” kitaplarını Türkçe’ye kazandırdığı için Belge Yayınları’nı yargılamaya 3 Ekim’de devam edecek. Mahkeme, Jerjian’ın kitabından yazara ulaşılamadığı gerekçesiyle yayınevi sahibi Ragıp Zarakolu’nu sanık yapmış, Sakayan’ın kitabından ise çevirmen Atilla Tuygan’ı da kovuşturmaya dahil etmişti. “Devleti ve Cumhuriyeti tahkir ve tezyif” ve “Atatürk’ün anısına hakaret” iddialarıyla yargılanan Zarakolu’nun 7,5 yıl hapsi isteniyor. Çevirmen Tuygan da, Sakayan’ın kitabından “Türklüğü alenen aşağılama” ve “Orduyu tahkir ve tezyif” iddialarıyla 6 yıl hapis tehdidiyle karşı karşıya.
25 Eylül’de Başbakan, “İrticanın Dili Yoktur” başlıklı yazısından Cumhuriyetgazetesi yazarı İlhan Selçuk hakkında “kişilik hakları hakaret” iddiasıyla açtığı 20 bin YTL’lik manevi tazminat davasını kaybetti. Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi Ahmet Metin Tözün, gazetenin 6 Mayıs 2007 tarihli sayısında yayımlanan yazıda, “İşin en kötü yanı, yüce Allah, Hazreti Peygamber, Kuran-ı Kerim adına konuşan mürteci sürüsünün devlet düzeninde iktidarı ele geçirdikten sonra azmasıdır..” sözlerinde suç unsuru olmadığını bildirdi.
“Devlet yanlış yaptı. Nerde ve Ne zaman? Dün, Doğu ve Güneydoğu’da. Sonra da İstanbul’da. Maraş’ta, Sivas’ta. Bugünse, Trabzon’da, İstanbul’da, Mersin’de ve Güneydoğuda…” diyen gazeteci Hacı Boğatekin 26 Eylül’de bir kez daha mahkeme karşısına çıktı. Adıyaman Gerger Fırat gazetesinin 10 Mart 2007 tarihli sayısı için kaleme aldığı “Türkiye Yanlış Yaptı” yazısında resmi politikaları eleştiren gazeteci, “Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” başlıklı 301. maddeden yargılanıyor. Mahkeme, gazeteciye delillerini sunması ve savunma yapması için 6 Kasım’a kadar süre verdi.
21 Eylül’de Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Özgür Kocaeli gazetesinde yayımlanan “Sırada Ne Var Başkan” başlıklı bir karikatür nedeniyle karikatürist Muhammet Şengöz’ü 11 ay 20 gün hapisle cezalandırdı. Ceza 7 bin YTL’ye çevrildi. Gazete avukatı Suat Temoçin, mahkumiyet kararını temyiz edecek. Şengöz, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun açtığı davada savcının beraat yönünde bildirdiği görüşüne rağmen mahkum edildi. Karaosmanoğlu’nun kentte yerleştirdiği ve icraatlarını anlatması için vatandaşa “Sırada Ne Var başkan?” dedirttiği açık hava reklam panolarına (bilboard) tepki gösteren çizer, buna, sırtı dönük ve pantolonu inik bir yurttaşın “Sırada kim var başkan?” sözleriyle karşılık verdi.
21 Eylül’de Tunceli Asliye Ceza Mahkemesi, hakaretten Valilik emriyle gözaltına alınmalarının “yargının taraflılığını gösterdiğini” iddia ettiği için TCK’nın 301. maddesi uyarınca yargılanan Tunceli Emek gazetesi sahibi Umut Karakoyun’u beraat ettirdi. Valiliğin ilan hakları keyfi şekilde engellendiği gerekçesiyle gazetesinde Valilik Basın ve Hakla İlişkiler müdürü Elif Polat’ı eleştiren Karakoyun, “Kamu görevlisine görevinden dolayı basın yoluyla hakaret” iddiasından beraat etti. Savcının mütalaasında ceza istendiği davada gazeteciyi savunan avukat Erdal Doğan, yargı ve diğer hukuka aykırı uygulamaların eleştirilmesinin düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Mahkeme de, suç kasti oluşmadığını bildirerek beraat kararı verdi.
Datça’da gazetecilik yaptığı dönemde üç kez hapse giren Gündem gazetesi yazarı Sinan Kara, Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye dönem temsilcisi Hans Jörg Kretschmer’in orduya yönelik eleştirilerinden hareketle kaleme aldığı “Kışla Partisi” yazısından beraat etti. Şemdinli bombalamaları gibi olayları da eleştirdiği yazısından TCK’nın 301. maddeden kovuşturmalık olan Kara, Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 20 Eylül’de yargılandığı davada aklandı. Kara, Toplumsal Demokrasi gazetesinin 20 Kasım 2006 tarihli sayısı için yazdığı “Adalet Militarizmi Soytarısı Oldu” yazısından da 301/2 maddesinden yargılanıyor. Gazeteci, 26 Ekim’de yine hakim karşısına çıkacak. Gazetenin sorumlu müdürü Özlem Aktan ve yazar Mustafa Temizkan da, PKK’nin hapisteki lideri Abdullah Öcalan için “Kürt Halk Önderi” dedikleri için “suçluyu övmek”ten davalık. Diyarbakır’da sekizi çocuk 10 kişinin öldüğü patlamayla ilgili devleti ve askeri eleştiren Kara, söz konusu “Kadrolu Katiller” yazısı nedeniyle de 26 Eylül’de yargılandı. Gazeteci, 20 Şubat 2008’de yine adliyede olacak. Kara hakkında bir dava da, “Tecrit Sınır Tanımıyor” başlığıyla “Ülkede Özgür Gündem”de 14 Kasım 2006’daki yazısından açıldı. Bu sözlerden de Kara, “bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla yargılanıyor. Gazeteci, 30 Ocak 2008’de yargılanacak.
Emekli hakim Zekeriya Dilsizoğlu “Her 10 bin cinayet davasının dokuz bininde kadın parmağı var” iddiasını eleştiren Gaziantep Sabah gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Nurgül Balcıoğlu hakkında 100 bin YTL’lik tazminat davası açtı. 14 Eylül’de Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmeye başlayan dava için, gazeteci yazılı savunmasını gönderdi. Davaya 29 Kasım’da devam edilecek. Gazetenin 15 Şubat 2007 tarihli sayısında manşetten çıkan “Bu Hakim O Hakim mi?” başlıklı yazıda Balcığlu, Dilsizoğlu’nun ölen kardeşiyle ilgili gazetelere verdiği ilanda iki eşinden birinin bile adına yer vermediğini örnek göstererek emekli hakimin “kadın düşmanı” tavrını eleştirmişti. Balcıoğlu, hakkında açılan dava için, “Benim gazetenin yıllık geliri bile bu tazminatın dörtte biri değil” dedi.
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek’e ait olduğu ifade edilen günlükleri yayımlayan Nokta dergisi Yayın Yönetmeni Alper Görmüş’ün “hakaret ve iftira” iddiasıyla yargılanmasına 19 Eylül’de başlandı. Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Başbakanlık’tan Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüklerden bulunup bulunmadığının sorulması, varsa bir örneğinin istenmesine karar verdi. Mahkeme, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19 Nisan’da verdiği yetkisizlik kararıyla Genelkurmay Savcılığı’na giden dosyanın akıbetini sordu. Görmüş, altı yıl sekiz aya kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Davaya 29 Şubat 2008’de devam edilecek. Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Remzi Yaşar Kızılhan, dergide 29 Mart’ta yayımlanan “Hayret verici ayrıntılarıyla Sarıkız ve Ayışığı. 2004’te iki darbe atlatmışız!” haberi nedeniyle Örnek’in şikayetiyle Görmüş’a dava açmıştı.
Agos gazetesi yayın yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak’ta öldürülmesinin ardından çeşitli medya organlarına gazetecinin öldürülmeden önce “Veli Küçük’ün bu davayı izlediğini görünce işte o zaman korkmaya başladım” dediğini aktaran hukukçu Erdal Doğan, tazminat talebiyle yargılanıyor. Emekli Tuğgeneral Küçük, “katil” olarak gösterildiği ve haksız şekilde suçlandığı gerekçesiyle Doğan hakkında 10 bin YTL’lik manevi tazminat davası açmıştı. 18 Eylül’de, Beyoğlu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, iki taraftan da delillerini bildirmelerini istedi. Yargılanmaya 22 Kasım’da devam edilecek.
“Antep iki milyona yaklaşan nüfusuyla Kuzey Kürdistan’ın en büyük metropol şehridir” ifadesini içeren bir yazıyı Çoban Ateşi gazetesinde yayımladığını için tutuklanan gazeteci Yasin Yetişgen hakkında, TCK’nın 216/1 maddesi uyarınca dava açıldı. Yazıda, düzenlemenin önemli bir kriteri olan “yakın ve somut tehlike”ye dair bir ifade yer almazken gazeteci Yetişgen ve yazıyı kaleme alan Hurşit Kaşıkkırmaz, “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla yargılanacak. İki kişinin davası Gaziantep 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 4 Ekim’de başlayacak.
Yargıtay, Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu Raporu’ndan yargılanan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve Prof. Dr. Baskın Oran hakkında yerel mahkemenin “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasından verdiği beraat kararını oyçokluğuyla bozdu. 13 Eylül’de öğrenilen kararında Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 216/1. maddesinden verilen beraat kararını, “Raporda yeni bir azınlık tanımının yapılması üniter devlet ve milletin bölünmezliğini tehlikeye düşürecek bir sonuca ulaşacaktır” tespitiyle esastan bozdu. Karara muhalif kalan üye Hamdi Yaver Aktan ise karşı oy gerekçesinde “raporun hiçbir yerinde şiddete tahrik yoktur” dedi. 10 Mayıs’ta Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, savcının da mütalaasına uyarak verdiği beraat kararını Ankara C. Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu temyiz etmişti.
Recep Akkuş ve Asım Demir adlı kişiler, “İndependent” gazetesinin deneyimli Ortadoğu muhabiri Robert Fisk’in “Ermeni soykırımının yeni kanıtları” başlıklı makalesiyle, “Boston Globe” gazetesi yazarı Jeff Jacoby’nin “Bir daha asla sloganı ne kadar samimi” başlıklı yazısını Türkçeleştirerek yayımlayan Radikal gazetesi hakkında suç duyurusunda bulundu. İki ayrı suç duyurusunda gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü Hasan Çakkalkurt’un TCK’nın 301. maddesinden cezalandırılması talep edildi. “Türklüğün aşağılandığı” iddiasıyla yapılan şikayetlerin incelenmesi sürüyor.
Hrant Dink cinayet davasından yargılanan Yasin Hayal’ın avukatı Fuat Turgut, 12 Eylül’de Radikal gazetesi yazarı Perihan Mağden, Birgün gazetesi yazarı Ahmet Tulgar ile Dink Ailesi’nin avukatlarından Erdal Doğan’a toplam 20 bin YTL’lik tazminat davası açtı. Mağden’in, Radikal gazetesinin 5 Temmuz 2007 tarihli sayısı için kaleme aldığı “Arkadaşlığa dayalı 1 grup davasöver” başlıklı yazısında “1 Uçubik Şovmen` diyerek kendisine sövüldüğünü iddia eden Turgut, Tulgar’ın aynı gün çıkan “Bir sağlık durumu” yazısından kendisinden “meczup ve şovmen” olarak söz ettiği gerekçesiyle dava açtı. Sarıyer Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan bir dilekçede de Mağden hakkında, basın yoluyla hakaret iddiasıyla dava açılması da talep edildi.
DTP Batman milletvekili Aysel Tuğluk ve partinin Siirt eski İl Başkanı Murat Avcı hakkında Dünya Barış Günü’nde yaptıkları açıklama nedeniyle yargılanmalarına 11 Eylül’de devam edildi. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Tuğluk’la ilgili İl Seçim Kurulu’ndan milletvekilliğinin tescili için resmi yazı istenmesine karar verdi.Tuğluk milletvekili olmadan yaptığı bir konuşmadan “terör örgütü propagandası yapmak”la suçlanıyor. Mahkeme, duruşmaya katılmayan Avcı’nın 13 Kasım’da görülecek bir sonraki duruşmada hazır bulunmasını, aksi taktirde zorla getirilmesine karar verileceğini bildirdi. Tuğluk hakkında geçen yıl Batman’da düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşma nedeniyle de TMY’nin 7/2 maddesi uyarınca beş yıla kadar hapsi isteniyor. Bu dava, 25 Ekim’de görülecek.
56 belediye başkanı hakkında Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’e Roj TV’nin kapatılmaması için mektup gönderdikleri gerekçesiyle açılan dava, bir kez daha Danimarka Medya Sekreterliği’nin yanıtını bekliyor. 11 Eylül’de Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Danimarka Medya Sekreterliği’nden Roj TV’nin durumuyla ilgili İngilizce’den gönderilen yanıtın aslını yeniden talep etti. Yargılama 20 Kasım’da sürecek. 54’ü DTP’li, ikisi de Sosyaldemokrat Halk Partili (SHP) olmak üzere 56 belediye başkanının “Terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek” ile suçlandığı davada savcı, 53 belediye başkanına 7,5 yıl ile 15 yıl arasında değişen hapis cezaları; üçü için de beraat istemişti. 2005’te Rasmussen’e mektup gönderdikleri için yargılanan başkanlar, “terör örgütünün görsel propaganda aracından mahrum kalmasını engellemeye çalışarak örgüte yardım etmek” ile suçlanıyor. Sanıklar, TCK’nın 314/3 ve 220/7 maddelerinden yargılanıyorlar.
22 Temmuz seçimleri öncesi Diyarbakır’ın Karacadağ Bölgesi’nde askerlerin DTP’nin desteklediği “Bin Umut adayları”na oy verilmemesi yönünde köylere baskı yaptığı şeklindeki iddiaları haberleştiren DİHA muhabiri Hikmet Erdenyargılanacak. Jandarmanın suç duyurusuyla Diyarbakır C. Başsavcılığı, Erden hakkında “basın yoluyla iftira” iddiasıyla dava açtı. Bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası istenen muhabir 2 Şubat 2008’de Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. Savcılık iddianamesinde Erden’in 5237 Sayılı TCK’nın 267. maddesi gereğince cezalandırılması talep edildi.
Doğan Haber Ajansı (DHA) ve Şırnak Haber gazetesi muhabiri Emin Bal(23) Beytüşşebap Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polislerle aynı anda “darp” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Olaydan bir yıl sonra gazeteci “üç polis memurunu darp etmek”ten sanık olarak sekiz duruşmada hakim karşısına çıkarken altı günlük iş göremez raporu alan Bal’ın polislerle ilgili şikayetinden ses seda yok. Gazetecinin avukatı Mücahit Dursun, “Aynı tarihlerde suç duyurusunda bulunduğumuz halde müvekkilim hakkında açılan dava neredeyse karar aşamasına geldi. Polis hakkında yaptığımız şikayetse daha savcılıkta bekliyor” dedi. En son 6 Eylül’de Beytüşşebap Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava, 4 Ekim’e kaldı. Duruşmada söz alan polis memuru M.B., sanığın darp edilmediğini, “gezerken morluk ve şişiklerin oluştuğunu” savundu. Bunu yalanlayan Dursun ise, şikayetlerin bir an önce işleme konulmasını talep etti. Gazeteci Bal, 10 Ekim 2006’da bir duruşma haberini izlemek için Adliye gittiği sırada polislerce gözaltına alınıp darp edildiğini açıklamıştı.
Sanatçı Ferhat Tunç, geçen yıl Antalya’nın Alanya İlçesi’nde verdiği bir konserde “Bu ülkede ölen askerler nasıl bu ülkenin evladı sayılıyorsa, öldürülen her gerilla da bu ülkenin evladıdır” dediği için yargılanıyor. 22 Temmuz 2006’da yaptığı konuşmadan Tunç, 4 Ekim’de İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak. Tunç’un Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) 7/2 maddesi uyarınca 5 yıl hapsi isteniyor.
Eski İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman hakkında, “yargıya müdahale” iddiasıyla “Agos” gazetesi yetkililerinin yargılandıkları ilk duruşmada şikayetçi Kemal Kerinçsiz’in avukatlarına hakaret ettiği iddiasıyla dava açıldı. Yargılanacağı 3 Eylül’de öğrenilen Sayman, yayın yönetmeni Hrant Dink, yazı işleri müdürü Arat Dink ve gazete imtiyaz sahibi Serkis Seropyan’ın yargılandığı 16 Mayıs 2006 tarihli duruşmada sarf ettiği iddia edilen sözlerden Şubat 2008’de Şişli Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. Sayman, TCK’nın 125. maddesi uyarınca ve iki yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak.
31 Ağustos’ta İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, “Tek Yol Devrim Hareket” dergisi sahibi Çağrı Karadağ ve yazı işleri müdürü Kemal Bozkurthakkında, “Kürtler Kardeşimdir, E Tipindekiler evlatların” ve “1 Eylül Dünya Barış Günü” başlıklı yazılardan açılan davada beraat kararı verdi. Eylül-Ekim 2004 tarihli 8. sayıda yayımlanan yazılarda “terör örgütü propagandası yapıldığı” gerekçesiyle Karadağ ve Bozkurt, TMY’nın 7/2-son maddesi gereğince yargılanıyordu. Suçlanan yazıda, “Direnenler yalnızlaştıkça saldırı da artmaktadır. Kürt hareketine yöneltilen vahşi saldırıya ve devrimcilere yöneltilen sistematik saldırılara işkencelere gerçek bir direniş, sonuç veren bir direniş için güçleri birleştirelim” deniyordu. Bozkurt, Mahir Çayan ve arkadaşlarının direnişiyle ilgili bir yazıda “suç ve suçluyu övdüğü” gerekçesiyle de 18 Ekim’de İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. Duruşma savcısı mütalaasından ceza istemişti.
Askeri operasyonlara Roj TV’de yayımlanan programda karşı çıktıkları için “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılanan Tunceli Baro başkanı Özgür Ulaş Kaplan ve Emeğin Partisi (EMEP) İl Başkanı Hüseyin Tunç 16 Ağustos’ta beraat etti. 2006 sonunda Tunceli Belediyesi Konferans Salonu’nda çeşitli siyasi parti temsilcileri ve belediye yetkilileriyle bir basın açıklaması yaptıktan sonra kendisiyle telefonla bağlantı kuran Roj TV’ye operasyonların durdurulması yönündeki dileklerini ileten Kaplan ve Tunç, TMY’nin 7/2 maddesinden yargılanıyorlardı.
Genelkurmay Başkanlığı’nın, gazeteci-yazar Umur Talu’nun “Sabah” gazetesinde yayımlanan “Bunlar imkansız mı” başlıklı yazısı için Adalet Bakanlığı’na suç duyurusunda bulunduğu 13 Ağustos’ta öğrenildi. 12 Haziran 2007’de yayımlanan yazıdan Talu’nun, Askeri Ceza Kanunu’nun (ACK) 95/4 maddesi uyarınca altı aydan üç yıla kadar hapsi istendi. Madde, fiilin basın yoluyla işlenmesine ceza artırımı da öngörüyor. “Astlık- üstlük münasebetlerini zedelediği” iddiasıyla suçlanan Talu, 7 Ağustos’ta Basın Savcısı İsmail Onaran’a ifade verdi.Gazeteci yazısında yer verdiği “Cenazelerine üst rütbelilerin de gittiği astsubayların, özellikle de tamamen dışlanan uzman çavuşların, sağ iken de üst rütbeliler tarafından insan yerine konması ve aileleriyle en iyi koşullarda(ki) orduevlerine kabulü…” sözlerinden sorumlu tutuluyor. Düşünce Suçuna Karşı Girişim, “sivil kişiler Uyum Yasaları uyarınca AB’ye söz verilmesine karşın hala ACK hükümlerine göre yargılanıyor” dedi.
Yayın yoluyla yerel yetkililere hakaret ettiği gerekçesiyle 13 Mart’ta tutuklanan ve bir hafta kadar tutuklu kalan Afyonkarahisar “Emirdağ”gazetesi sorumlu müdürü Mustafa Koyuncu tutuksuz yargılanmasına 3 Ekim’de devam edilecek. Gazetenin 12 Mart 2007 sayısında Emirdağ Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polisleri “AB’ye Böyle mi Girmeliydik? Görevlerini Kötüye Kullanıyorlar” başlıklı bir yazıyla eleştirdikten sonra trafikte durdurulan gazeteci tutuklanmıştı. Yazısında gözaltına alınan kişilerin iddialarına yer veren gazeteci hakkında 44 polis memurunun şikayetçi olduğu öğrenildi.
TGS’nin sendikal faaliyetlere karşı faaliyette bulunduğu gerekçesiyle dava açtığını açıkladığı Merkez Gazete Dergi Grubu İnsan Kaynakları Müdürü Nurdan Acur, hakkında haber yapan www.superpoligon.com,www.celiknet.com, www.haberciler.com ve www.gercekgundem.comisimli haber sitelerinin yayıncı şirketlerine toplam 6 bin YTL’lik tazminat davası açtı. Acur, 25 Temmuz’da yaptığı suç duyurusunda, yayınlarda “kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu”nu iddia etti. 12 Ağustos’ta bilgilendirilen Gercekgundem sitesi Yayın Yönetmeni Barış Yarkadaş, Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan dava için 21 Kasım günü kendilerine davetiye çıkarıldığını bildirdi.
9 Ağustos’ta İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Kandil Dağı’nda Kongra-Gel militanlarıyla röportaj yaptığı için hapisle yargılanan “Hürriyet” gazetesi muhabiri Sebati Karakurt’a, 455 YTL ön ödemeli para cezası verdi. “Terör örgütü açıklamalarını yayımlamak” ve “Terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanan sorumlu müdürler Hasan Kılıç, iki bin gün adli para cezası karşılığı 40 bin YTL; diğer sorumlu müdür Necdet Tatlıcanda 20 biner YTL ön ödemeli para cezasına çarptırıldılar. 10 Ekim 2004’te çıkan “Kandil’de kadın bilinci Kürtçülüğü aştı” röportajından Karakurt ve sorumlu müdür Kılıç, “Terör örgütü açıklamalarını yayımlamak” iddiasıyla suçlu görüldü. Para cezaları ödenmezse hapis tehdidi 13 Kasım’daki yargılamayla sürecek.
Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi Savcısı Hüseyin Koçaslan’ın, “Büyüklere Masallar-Pinokyo ve Dokuz Cüceler” başlıklı yazılarla Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) Belediye Başkanı Can Gürsoy ve iki Belediye Meclis üyesine hakaret ettiği gerekçesiyle “Şarköy’ün Sesi” gazetesi yazarı Yakup Önal’ın hapsini istediği 8 Ağustos’ta öğrenildi. Diyarbakır’a tayini çıkan Savcı Tamer Soysal’ın hazırladığı dosyayı işleme koyan Koçarslan, Gürsoy ve belediye meclis üyeleri Olcay Yücel ve Ercan Yücel’e hakaret ettiği iddiasıyla Önal’ın 10 yıl hapisle cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme, Önal’ın avukatı Ongun Mızrak’ın savunmasını sunması için yargılamaya 31 Ekim’de devam edeceğini açıkladı. Ayrıca eski savcı Soysal, “Mavi Bayraklı Şarköy’de Bira İçenler Aman Dikkat!” haberinden beraat eden gazeteciyle ilgili 14 Mart’ta Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararı temyiz etti. 5 Temmuz 2006’te çıkan haberle “soruşturmanın gizliliği ihlal edildiği” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs edildiği” gerekçesiyle dava açılmıştı.
Ağustos başında Bağcılar Savcılığı’nın, “Devletin askeri kuvvetlerini alenen aşağıladıkları” iddiasıyla Radikal gazetesi yazarları Perihan Mağden ve Yıldırım Türker hakkında soruşturma yürüttüğü öğrenildi. Mağden’in “Her yerde boya var devlet senin bu gece” başlıklı yazısı nedeniyle yazar hakkında resen soruşturma yürüten Bağcılar Savcısı Ali Çakır, 29 Haziran’da takipsizlik kararı verdi. Yazısında Ümraniye’deki bir gecekonduda ele geçirilen mühimmatlara ilişkin yayın yasağı getirilmesini eleştiren Mağden, aynı yazıda halkı askerlikten soğutmak” iddiasıyla da soruşturma geçirmişti. Recep Akkuş’un şikayeti üzerine Türker hakkında da, 301/2 maddesinden ve “devletin askeri kuvvetlerini alenen aşağılama” suçlamasıyla bir soruşturma yürütülüyor. Soruşturmaya, Radikal 2’nin 8 Temmuz 2007 tarihli sayısında yayımlanan Türker’e ait “Görünmeyen Saldırı” başlıklı yazı konu oldu. Yazısında Türker, “Agos” gazetesi yayın yönetmeni Hrant Dink’in katledilmesine götüren süreci, ırkçılığa karşı medya ve devlet yetkililerinin kayıtsızlığını da ele alarak aktarmıştı.
Yargıtay, İsviçre’de çıkan haftalık “Das Magazin” dergisine verdiği röportajda “Bu topraklarda 1 milyon Ermeni 30 bin de Kürt öldürüldü” dediği için Yazar Orhan Pamuk’a açılan ancak “Adalet Bakanlığı’ndan yargılama izni gelmediği” gerekçesiyle düşen davaya ilişkin kararı onadı. Karar, 3 Ağustos’ta medyaya yansıdı. Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, eski TCK’nın 159. maddesi uyarınca üç yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan yazarla ilgili Adalet Bakanlığı’nın ilettiği “Yargılama için izin yetkimiz yok” kararının yargılama izni olarak değerlendirilemeyeceğine karar vererek davayı düşürmüştü.
Sur Belediyesi’ndeki hizmetleri Türkçe dışında Kürtçe ve Arapça da verdiği için Danıştay 8. Dairesi kararıyla başkanlığı düşürülen Abdullah Demirbaşhakkında “görevi kötüye kullandığı” ve “devrim kanununa aykırı hareket ettiği” gerekçesiyle dava açıldı. İddianamede, çok dilli hizmet verme kararını alan belediye meclis üyeleri ve bu kararı onaylayan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi başkanı Osman Baydemir’in de 1 yıldan 3,5 yıla kadar hapisleri isteniyor. Anayasa başta olmak üzere yasalara aykırı olduğu savunulan eylemle ilgili toplam 21 kişi, aynı suçlamalarla 7 Kasım’da Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak. İçişleri Bakanlığı’nın talebi üzerine Danıştay 8. Dairesi, Haziran’da Demirbaş’ın başkanlığının düşürülmesine ve belediye meclisinin feshine karar vermişti. Demirbaş Avrupa Sosyal Forumu’na sunduğu “Çok Dilli Belediyecilik Işığında Yerel Yönetimler”adlı makalesinden beraat etmişti.
Temmuz sonunda, Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi, Şükrü Elekdağ’ın Agos gazetesi ve tarihçi Taner Akçam hakkında açtığı davayı kısmen kabul ederek tazminat ödenmesine karar verdi. Akçam’ın kaleme aldığı ve haftalık gazetenin 6, 20, 27 Ocak ve 3, 10, 17 Şubat 2006 tarihli nüshalarında yayımlanan “Gündüz Aktan ve Soykırımda Saik Meselesi” başlıklı makalede, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu ve hakaret edildiği iddiasıyla Elekdağ, 20 bin YTL’lik tazminat davası açmıştı. 10 bin YTL’lik tazminatın yasal faiziyle birlikte Akçam ile gazeteden tahsiline karar verilmesine gazete avukatları itiraz etti. Avukatlar, kararın hukuka, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına aykırı olduğunu savundular.
“Kerkük’e yapılan saldırıyı Diyarbakır’a yapılmış sayarız” şeklinde bir konuşma yaptığı iddiasıyla bir buçuk ay hapiste kalan DTP Diyarbakır İl Başkanı Hilmi Aydoğdu’nun yargılandığı davada CD çözümleri değerlendirilecek. 26 Temmuz’da Diyarbakır 8. Asliye Ceza Mahkemesi, Aydoğdu’nun avukatı Hayrettin Güzel’e, bant çözümlerini incelemesi için süre tanımaya karar verdi. Mahkeme, 5 Nisan’dan beri tutuksuz olarak yargılanan Aydoğdu ile röportaj yapan gazetecileri tanık olarak dinledi; yerel gazeteci Abdülselam Tayfun’un da tanık olarak ifadesinin alınması için de Emniyete yazı yazılmasına karar verdi. Aydoğdu’nun, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” iddiasıyla ve TCK’nın 216/1. maddesinden yargılanmasına 2 Ekim’de devam edilecek. DTP’linin 4,5 yıla kadar hapsi isteniyor.
27 Ağustos 2005 tarihinde Batman Belediyesi bahçesi önünde çıkan arbedede yaşamını yitiren Hasan İş´in davasını üstlenen İHD Batman Şubesi yöneticisi Ferhat Bayındır, olaya ilişkin yaptığı basın açıklamasında dosyanın gizliliğini kamuoyuyla paylaştığı ve “Emniyet teşkilatına alenen hakaret ettiği” gerekçesiyle yargılanıyor. 25 Temmuz’da Batman Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan insan hakları savunucusu Bayındır’ın davasına, 4 Ekim’de devam edilecek.
“Tempo” dergisine verdiği röportajda “Türkler ve Kürtler bir arada yaşayamaz” dediği iddiasıyla Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanı Osman Baydemir hakkında davada bilirkişi raporuna itiraz edildi. 24 Temmuz’da Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Baydemir’in avukatı Özcan İntaş’ın, bilirkişinin bant çözümlerinde Baydemir’in konuşmalarının DTP Siirt İl Başkanı Murat Avcı’nın sözleriyle karıştırıldığını ve bunun düzeltilmesi yolunda ilettiği talebi kabul etti. Mahkeme, bilirkişiden raporu düzeltmesini ve varsa Baydemir’in sözlerinin bant çözümlerini yapmasını istedi. Yargılamaya 6 Aralık’ta devam edilecek. Baydemir, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ettiği gerekçesiyle TCK’nın 216. maddesi uyarınca yargılanıyor.
İHD eski İstanbul Şube Başkanı avukat Eren Keskin, Muş’un Bulanık İlçesinde yaptığı ve “Kürdistan” kelimesini kullandığı konuşmasından “kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasından yargılanmayacak. Bulanık Başsavcılığı, 19 Temmuz’da, bu ifadenin, “her ne kadar kabul edilebilir olmasa da düşünce açıklamaktan ibaret olduğunu” vurgulayarak takipsizlik kararı verdi. Karar gerekçesinde de, “Şüphelinin savunmasında Kürdistan kelimesindeki kastın Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı yer olduğu”na yer verildi. Keskin, sadece 159 ve 301. madde kapsamında hakkında 15 davanın bulunduğunu kaydetti. Ancak Keskin, 1. Viranşehir Kültür ve Sanat Festivali’nde 2,5 yıl önce düzenlenen “Kadın, Toplum ve Aile” panelinde aynı sözü kullandığı için Viranşehir Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak.
Doz Yayınevi editörü Ali Rıza Vural, Mesut Barzani’nin iki ciltlik “Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi” adlı kitabından “Cumhuriyeti neşren tahkir ve tezyif etmek” iddiasıyla yargılanıyor. 18 Temmuz’da Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, daha önce kitaptan yargılanan Ahmet Zeki Okçuoğlu ile ilgili dosyanın beklenmesine karar verdi. 5 Ekim 2005 tarihinde açılan davada TCK’nın 301/2 maddesi uyarınca ve üç yıl hapis istemiyle yargılanan Vural, 28 Kasım’da hakim karşısına çıkacak. Şubat 2003’te yapılan ilk baskısına dava yasa değişikliği nedeniyle düşen kitap, Mayıs 2005’te gerçekleştirilen ikinci baskıdan sonra yine kovuşturmalık oldu. Suçlanan ifadeler içerisinde, “Kürtler peş peşe isyan çıkardılar, emperyalistlere haklarını gasp eden bölge devletlerine karşı ayaklandılar. Bütün ayaklanmalar şiddetle bastırıldı Türkiye’de Mustafa Kemal, Kürtleri çok sert bir biçimde ezdi” de var.
Agos Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Arat Dink ve İmtiyaz Sahibi Serkis Seropyan’ın, “Türklüğü aşağıladıkları” gerekçesiyle yargılanmalarına 17 Temmuz’da devam edildi. İki gazeteci katledilen Hrant Dink’in Reuters Haber Ajansına verdiği bir röportaj ve “301’e Karşı Bir Oy” başlıklı bir haber nedeniyle sağcı-milliyetçi avukatların kurduğu Büyük Hukukçular Birliği’nden Recep Akkuş’un şikayetiyle açılan davadan yargılanıyorlar. TCK’nın 301/1 maddesi uyarınca üç yıla kadar hapisleri istenen gazeteciler, 11 Ekim’de Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bir kez daha hakim karşısına çıkacaklar.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Erzurum ziyareti sırasında elini sıkmayı reddedip “Ben iktidar olup da vatana hizmeti dokunmayanın elini sıkmam” dediği gerekçesiyle 11 Temmuz’da tutuklanan ve beş gün hapiste kalan üniversiteli Durmuş Şahin TCK’nın 301. maddesinden yargılanıyor. 16 Temmuz’da Olur Sulh Ceza Mahkemesi’ne çıkarılan Şahin, “Tokalaşmak istemediğim halde bakan ısrarla elimi sıkmak istedi. Elimi vermediğim için de bakan beni cezaevine gönderdi” dedi. Mahkeme, altı yıldan iki yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Şahin’i tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı. Üniversitelinin davası sürüyor.
Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, Hrant Dink cinayetinden sonra kaleme aldığı “Tarikatlar ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı” başlıklı yazısından “Sabah” gazetesi yazarı Hıncal Uluç hakkında Başbakan Erdoğan’ın yaptığı şikayeti reddetti. Mahkeme başkanı hakim Kenan Altıparmak, 12 Temmuz’da açıkladığı kararında, “ağır saldırı ve iftira” iddiasıyla Başbakanın açtığı 20 bin YTL’lik tazminat davasını geri çevirdi. Uluç’un 7 Şubat’ta yayımlanan “Tarikatlar ve Cumhurbaşkanı adaylığı” başlıklı yazısında, Rahip Santoro cinayeti ve ardından Hrant Dink cinayetlerinden sonra İstanbul Emniyet müdürü Celalettin Cerrah ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun cemaatlerle bağlantıları nedeniyle görevlerini korudukları, Başbakanın yoğun şekilde tarikatlarla ilişkili olduğu öne sürülmüştü.
8 Temmuz’da Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, siyanürlü Altın işletmeciliği yapan KOZA Anonim Şirketi’nin Günlük Evrensel gazetesi aleyhine açtığı 20 bin YTL’lik tazminat davasını reddetti. Şikayete konu haberde, 19 Ağustos 2006’da “Dikili Barış, Demokrasi ve Emek Şenlikleri”kapsamında düzenlenen “Siyanür-Altın Çevre Paneli”nde KOZA Altın Şirketi çalışanları ile belediye görevlileri ve halk arasında meydana gelen olaylar anlatılıyordu. İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi de, Şirketin, “Asitli Yol” ve “Ovacık Altın Madeni İçin İptal Davası” başlıklı haberlere yer veren Birgün gazetesi Sorumlu Müdür İbrahim Çeşmecioğlu ve haberci Elçin Yağızhakkında açtığı iki davayı daha önce reddetmişti.
Gazeteci Sinan Kara, Datça Kaymakamı Savaş Tuncer’e “basın yoluyla hakaret” ettiği gerekçesiyle 3 ay 5 gün hapis ve 522 YTL adli para cezasına mahkum oldu. Datça Asliye Ceza Mahkemesi’nin 4 Temmuz’da aldığı karar gazeteciye 23 Temmuz’da tebliğ edildi. Memleketinsesi.com İnternet sitesinde 25 Ocak 2005 tarihinde yayınladığı “Datça’da Kirli ve Karanlık İşler Dönüyor” başlıklı yazıda Tuncer’in bir tarihi eser kaçakçısının faaliyetlerine göz yumduğu ve himaye ettiğini iddia eden gazeteciyi suçlu buldu. Sinan Kara, “Artık sessiz sedasız hapse giriyoruz. Öyle günler yaşıyoruz” dedi. Bugüne kadar 1 yıl 3 ay süreyle hapiste kalan ve 25 dosyası daha bulunan Kara, eski Ceza Yasası’nın 482/4 maddesinden verilen ceza Yargıtay’da kesinleşirse bir kez daha cezaevine girecek.
Başbakan Erdoğan, “Kanaltürk” televizyonunda yayınlanan “Politika Durağı” programında kişilik haklarına saldırıda bulunduğu iddiasıyla gazeteci-yazar Cüneyt Arcayürek ve televizyon kanalı aleyhine 10 bin YTL’lik manevi tazminat davası açtı. Arcayürek, “Bunların içleri de yalan, dışları da yalan. Yalancı bunlar..” sözlerinden sorumlu tutuluyor.
Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu’nun, Milliyet gazetesi ve “Milliyet’ten okurlarına” köşesindeki yazıyı kaleme alan gazetenin Haber Müdürü Doğan Akın aleyhine açtığı 10 bin YTL’lik manevi tazminat davasının reddedildiği 4 Temmuz’da basına yansıdı. 28 Haziran’da aldığı kararda İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi, El-Kadı operasyonlarıyla ilgili olarak “Milliyet’ten okurlarına” köşesinde yer alan yazının “Zapsu’ya hakaret içermediğine” karar verdi. Şikayette, “Zapsu hakkında bilinçli olarak karalama kampanyası yapıldığı, yanlış, yanıltıcı iddialarda bulunulduğu, kamuoyunda terör örgütleriyle bağlantılı olduğu, bunlara destek verdiği ve yardım ettiği düşüncesi yaratıldığı” iddia edilmişti. Suça gerekçe yapılan yazılar gazetede 3 Temmuz 2006 tarihinde yayımlanmıştı.
2 Temmuz’da Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi, Ordu Yardımlaşma Kurumu’nun (OYAK), Erdemir’i alması ve arkasından hisselerin bir kısmını yabancı bir şirkete satmasıyla ilgili eleştirel değerlendirmelerde bulunan Milliyet gazetesi yazarları Güngör Uras ile Metin Münir hakkında açtığı toplam 10 milyon YTL’lik tazminat davasını reddetti. OYAK, o dönem Radikal gazetesi yazarı olan Yiğit Bulut, Sabah gazetesi yazarı Aydın Ayaydın ve Star Borsacı dergisi yazarı İbrahim Haselçin hakkında da davalar açarak bu gazetecilerden 25 milyon YTL tazminat istemişti.
Düzenlemeler ve hak aramalar
İrticai faaliyetleri araştıran Hakkari Yüksekova Haber gazetesi imtiyaz sahibi ve Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Necip Çapraz’a iki yıl önce saldırdıkları gerekçesiyle N.B ve M.B. adlı kişilerin yargılanmasına 17 Eylül’de başlandı. 22 Eylül 2005 tarihinde yüzleri maskeli on kişinin saldırısına uğrayarak ağır şekilde yaralanan gazeteci, saldırganlardan şikayetçi olmuştu. Yüksekova 2. Asliye Ceza Mahkemesi, eksiklerin giderilmesi ve yeni tanıkların dinlenmesi için davaya 5 Kasım’da devam edilmesine karar verdi. Mahkemede suçlarını inkar eden sanıklar suçsuz olduklarını iddia ederken Çapraz olay gecesi aracı kullanan şahsı ve aracı teşhis etti. Sanıkları “kasten insan yaralama” iddiasıyla yargılanıyor. Sanıkların “belli haklardan yoksun kalması” da söz konusu olabilir.
Taksim Meydanı’nın işçilere yasaklandığı 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda görevini yaparken çevik kuvvet görevlilerinin saldırısına uğrayan Cumhuriyetgazetesi muhabiri Alper Turgut, 10 Ağustos itibariyle sorumluları yargıya taşıyamadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, gazetecinin avukatı Tora Pekin’in İstanbul Valisi Muammer Güler, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve Çevik Kuvvet Şube Müdürü hakkında yaptığı şikayeti “İşleme koymama kararı” verdi. Pekin, “kasten insan yaralama” ve “iş ve çalışma hürriyetini ihlal” gerekçeleriyle Danıştay Daire Başkanlığı’na itirazdan bulundu. Hukukçu, başvurusunu Ceza Yasası’nın 86/1, 3-c ve 117/1 maddelerine dayandırdı.
Muş 2. Asliye Ceza Mahkemesi, haftalık “Haber 49” gazetesi sahibi Emrullah Özbey’i tehdit ettikleri gerekçesiyle Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) milletvekilli Medeni Yılmaz’ın üç akrabasını mahkum etti. Özbey, Mahsun Yılmaz, Fatih Yılmaz ve Ferit Yılmaz’ın ertelemeli 2’şer yıl hapse mahkum olduğunu 5 Temmuz’da öğrendi. Ayrıca, gazeteciye hakaret etmekten suçlu bulunan Mahsun Yılmaz, adli para cezasına çarptırıldı. 8 Haziran’da, sanıkları önce 2’şer yıl hapse mahkum ederek, “seçme ve seçilme” ile “vakıf, dernek ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi ve denetçisi olma” gibi medeni haklardan yoksun bırakan mahkeme, cezaları erteledi.
Sansür ve Tekelleşmeye Tepkiler
Eylül sonunda, çok sayıda Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi, “hiçbir şiddet unsuru içermeyen” Azınlık Hakları Raporu’ndan Prof. Dr. Baskın Oran ve Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun yargılanmasını kınadılar. Aralarında Prof. Dr. Nükhet Sirman, Prof.Dr. Ayşe Buğra, Prof.Dr. Edhem Eldem, Prof. Dr. Fatma Gök, Prof. Dr. Çağlar Keyder ve Yrd.Doç.Dr. Koray Çalışkan’ın da bulunduğu 114 öğretim üyesinin imza attığı deklarasyonda, Ceza Yasası’nda 301 ve 216 gibi maddelerin ayıklanması talep edildi. Akademisyenler, “Kaboğlu ve Oran’ın 301 ve 216’dan yargılanmalarını akademik özgürlüğe getirilen bir kısıtlama olarak görüyoruz” dediler.
20 Eylül’de İHD, 2007 yılının Ocak-Haziran döneminde ifade özgürlüğünü kullanan 451 kişi hakkında 94 dava; 361 kişi hakkında da 88 soruşturma açıldığını açıkladı. 368 kişinin yargılandığı 103 dava sonucunda 193 kişi hakkında toplam 229 yıl 3 ay 15 gün hapis ve 7.981 YTL para cezası verildiğini bildiren İHD, bu rakamların “düşünce özgürlüğü alanında geçmiş yıllara oranla herhangi bir ilerlemenin sağlanamadığını ispatladığını” duyurdu. Derneğe göre, bu dönemde açılan davalardan 17’si TCK’nın 301., 22’si “Suçu ve suçluyu övme” ile ilgili 215., 4’ü 314., 2’si “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” başlıklı 216., 2’si “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” fiiline ilişkin 288. maddelerinden; 20’si “terör örgütü propagandası”na dair TMY’nin 7. maddesinden; 2’si Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlara İlişkin Kanun’dan ve 1’i de eski TCK’nın 312. maddesinden açıldı.
10 Eylül’de İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, PKK yöneticilerinden Murat Karayılan’ın kaleme aldığı “Halklaşalım kazanalım” ve “Sözde değil pratikte özeleştiri” başlıklı yazıları nedeniyle Gündem gazetesinin yayınını 30 gün süreyle durdurdu. Mahkeme, “PKK örgütü propagandası” yapıldığı gerekçesiyle daha önce üç kez yayın durdurma cezası verilen gazeteyi TMY uyarınca geçici olarak kapattı. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Anayasa Mahkemesi’ne taşıdığı TMY’ndan cezalandırıldıklarını açıklayan Yayın Yönetmeni Yüksel Genç, “Basın özgürlüğünü ayaklar altına alan bir maddeden dördüncü kez yayınımızın durdurulmasını anlamakta zorlanıyoruz’ dedi. Gazete, “örgüt propagandası” yaptığı gerekçisiyle üç kez daha kapatılmıştı. Gazete 6 Mart 2007’de 30 gün, 9 Nisan 2007’de 15 gün, 12 Temmuz 2007’de 15 gün kapalı kalmıştı.
İstanbul’da Tuzla Belediyesi’nin iskansız binada ruhsatsız çalıştığı iddiasıyla dört ay önce mühürlediği “Çağdaş Tuzla” gazetesi, İstanbul 7. İdari Mahkemesi’nde açtığı davayı kazandı. İdare Mahkemesi, “devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde, kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğuna” vurgu yaptı.Gazetenin imtiyaz sahibi Halil Özen, başlarına gelen olaylardan sonra bir hukuk mücadelesi başlattıklarını ifade ederek, “İşyerimiz tam dört ay kapalı kaldı. Bundan sonra Tuzla Belediye Başkanı Mehmet Demirci aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açacağız” dedi.
Türkiye’de İnternet ortamında suçlanan tek bir içerikten tüm bir siteyi kapatan yargı, Ekşi Sözlük ve Antoloji.com sitelerinden sonra Ağustos ortasında da yine Adnan Oktar’ın şikayetiyle WordPress.com sitesini erişime kapattı. RSF, daha önce yaptığı açıklamalarda, Türkiye’de birkaç içerikten tüm bir sitenin erişime kapatılmasını “radikal ve orantısız” bulduğunu açıklamıştı. Adnan Oktar’ın şikayetiyle birçok İnternet Günlüğü’nü barındıran WordPress.com platformuna erişim, Fatih 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin aldığı 2007/195 numaralı kararıyla engellendi.
Beş yıl önce yaşamını yitiren insan hakları savunucusu ve yayıncı Ayşe Nur Zarakolu adını bir parka vermek isteyen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, mahkeme engeliyle karşılaştı. Bölge İdare Mahkemesi’nin gerekçeli kararında, “Ayşe Nur Zarakolu” isminin “Toplumun ayrılıkçı fikirlerini benimseyen ve terörist faaliyetlerde bulunan bir örgütün propagandasını hem kendi kitaplarında yapan, hem de bu yayınları yayınlayan bir kitapevinin sahibi olduğu için böyle birinin isminin parka verilemeyeceği” öne sürüldü. Yayıncının eşi Ragıp Zarakolu, “Ayşe Nur Zarakolu’nun adı, Park kapısında olsun ya da olmasın her zaman yaşayacak ve halkların kardeşini simgeleyecek” diyerek karara tepki gösterdi.
On basın meslek örgütünü bir araya getiren G-9 Platformu, yazar Emin Çölaşan’ın “Hürriyet” gazetesindeki işine son verilmesini 16 Ağustos’ta kınadı. Çölaşan’ın yıllardır emek verdiği yayın kuruluşundan keyfi bir kararla çıkarıldığını savunan Platform, “Bu bir iş akti feshinin de ötesinde basın ve ifade özgürlüğünün, bu özgürlüklere herkesten çok sahip çıkması gereken medya kuruluşlarınca ayaklar altına alınmasının bir örneği” dedi. “Neden ve sonuçları itibariyle endişeyle karşılıyoruz” denilen yazılı açıklamada G-9 Platformu, “Siyasi iktidarların güdümünde bir yayıncılık, halkın temel haklarından olan basın ve ifade özgürlüğünün ihlalidir” dedi. İHD Başkanı Reyhan Yalçındağ ise, Çölaşan’ın düşünceyi ifade özgürlüğünü kullandığı için işten çıkarıldığına inanmıyor: “Şiddete hizmet eden düşünceleri ifade özgürlüğü olarak görmüyoruz.”
İHD Adana Şubesi’ne bir mektup gönderen Ayhan Bozkaya cezaevi idaresinin toplatma kararı bulunmayan gazete sayılarının dahi kendilerine verilmediğinden şikayet etti. Bunun üzerine İHD Şube Başkanı Ethem Açıkalın 13 Ağustos’ta Ceza İnfaz Hakimliği ve Adalet Bakanlığı’na başvurarak, “mahkeme kararıyla toplatma kararı bulunmayan günlük ve süreli yayınlara ait sayıların cezaevine sokulmaması”na itiraz ettiklerini açıkladı. İtiraz başvurusunda, “Mahkeme kararı olmadan yayınların cezaevinde yasaklanması, dört duvar arasında bulunan kişilerin haber alma hakkını engellediği gibi, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerinin de ihlali nitelindedir” denildi. Açıkalın, cezaevlerine yönelik insan hakları örgütlerinin düzenlediği etkinliklere ilişkin haberlerin de kesildikten sonra gazetelerin Kürkçüler F Tipi Cezaevi tutuklularına verildiğini söyledi.
TGC’nin Basın Özgürlüğü Ödülleri’ne bu yıl değer görülen katledilen Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, yayıncı Ragıp Zarakolu ve hukukçu Gülçin Çaylıgil ödüllerini, 24 Temmuz’da Dolmabahçe Sarayı Hasbahçe’de düzenlenen bir törende aldılar. Törende Erinç, “Sansür günümüzde gazetelerin doğrudan denetlenmesi biçiminde değil yasaların içine yerleştirilen kısıtlayıcı ifadelerle kendisini gösteriyor” dedi. Bu yıl ödüller, “TCK’nın 301. maddesinden mağdur olan ve yargılanan tüm gazeteciler ve yazarlar adına Dink ve Zarakolu ile Çaylıgil arasında paylaştırılmasına” karar verilmişti. Rakel Dink de, eşi Hrant Dink öldürülmeden önce dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in “Sevinsinler, sayemizde ödül alıyorlar” dediğini, buna eşinin, “Bizim için en büyük ödül, 301. maddenin kaldırılmasıdır” dediğini aktardı.
Gündem gazetesi yayınının 15 gün süreyle durdurulmasından sonra İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, bu gazetenin devamı olduğu gerekçesiyle Güncel gazetesinin yayınını 12 gün süreyle durdurdu. 15 Temmuz’da çıkmaya başlayan Güncel gazetesinin yayını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebiyle alınan ve 16 Temmuz’da tebliğ edilen bir kararla durduruldu. Yayın Yönetmeni Mehmet Samur, gazetelerinin 28 Temmuz’a kadar kapalı kalacağını belirterek, kapatmayı da “seçim sansürü” olarak nitelendirdi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Temmuz 2007 tarihli 132. nüshasında yayımlanan “Batman’ın mesajı: Gerillayı sahiplenin” başlıklı haber nedeniyle Gündem gazetesine 15 gün yayın durdurma cezası verdi. Gazete, “şiddeti çağrıştıracak şekilde PKK’nin propagandasını yaptığı” gerekçesiyle cezalandırıldı. Yayın Yönetmeni Yüksel Genç, cezanın basın özgürlüğü ihlali olduğunu savunarak kınadı. Gazete, seçim öncesi Batman’daki bir işçinin, “Halkın bağımsızlardan beklentileri çok net. Her şeyden önce halk onları PKK terör değil, hakları için mücadele veren halkın çocuklarıdır demeleri için Meclis’e gönderiyor” şeklindeki görüşüne yer vermişti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
20 Eylül’de AİHM, İHD yetkilileri Mahmut Şakar ve Vedat Çetin, “2000’de Yeni Gündem” gazetesi yazı işleri müdürü Erdal Taş ve 16 tutukluyamektup yasağında ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi. AİHM, iki başvuru sahibine üç bin 500 avro tazminat ödenmesine karar verdi. AİHM, “PKK örgütü açıklamalarına yer verdiği” gerekçesiyle Terörle Mücadele Yasası’nın 6. maddesinden para cezasına çarptırılan Erdal Taş’ın açtığı iki davada adil yargılanmadığına karar verdi. Türkiye, Taş’a toplam dört bin avro tazminat ödeyecek. AİHM, Adalet Bakanlığı’na yönelik bir bildiriyle PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanmasını protesto eden Aydın Cezaevi’nden 16 kişinin “bölücülük propagandası” iddiasıyla mahkemelik olmasını ifade özgürlüğüne aykırı buldu. AİHM, Şükrü Tapkan, Dilaver Keklik, Murat Doğan, Mehmet Hazbin Korkut, Hilmi Olsoy, Fuat Ay, Ali Budak, Celalettin Polat, Ahmet Ertaş, İlhami Gülmez, Hamdullah Kıran, İbrahim Elbir, Velat Çetinkaya, Hüseyin Vural, İlhan Dayan ve Rıza Tan adlı tutukluların ifade özgürlüğü haklarının meşru olmayan bir şekilde kısıtlandığını bildirdi. Ancak AİHM, sadece Vural’a bin avro manevi tazminat ödenmesine, diğerlerine tazminat ödenmesine gerek olmadığını açıkladı ve sadece bin avro mahkeme gideri ödenmesine karar verdi.
31 Temmuz’da AİHM, Kayseri Belediye Başkanıyken konuşmalarında “kin ve düşmanlığa tahrik” ettiği iddiasıyla 9 Ekim 1997 tarihinde mahkum edilip tutuklanan Şükrü Karatepe’nin ifade özgürlüğü hakkının kısıtlanmadığına karar verdi. AİHM, Sivas Katliamı’yla ilgili yazısı nedeniyle Nisan 1997’de 16 ay hapse mahkum edilen Ziya Ulusoy’un ifade özgürlüğü hakkının “dayanaksız ve demokratik topluma yakışmayacak şekilde” kısıtlandığına hükmetti ancak tutar belirtilmediği için tazminat ödenmesine gerek görmedi.
AİHM, “Yedinci Gündem” gazetesinin Olağanüstü Hal Bölge (OHAL) Valisi kararıyla yasaklanmasıyla ilgili açılan davada Türkiye’yi, Sansürün Kaldırılmasının Yıldönümü’nde “ifade özgürlüğünü kısıtladığı” gerekçesiyle mahkum etti. 24 Temmuz’da AİHM, OHAL kararlarının yargıya kapalı olmasını da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “mahkemeye etkin başvuru hakkı”nı düzenleyen 13. maddesine aykırı buldu. Hünkar Demirel, Evrim Alataş, Laleş Arslan, Mehmet Burtakuçin, Zeynal Akgül, Abdulvahap Taş, Azad Özkeskin, Bozkur Mevlüt, Ragıp Zarakolu ve Hıdır Ateş AİHM’e başvuru yapmıştı. AİHM, Yeniden Doğuş Partisi (YDP) Genel Başkanıyken dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i eleştiren Hasan Celal Güzel’in ertelemeli de olsa cezalara mahkum edilmesinde de Türkiye’yi haksız buldu. “Yeni Günaydın” gazetesinin 23 Haziran 1997 tarihli nüshasında “Cumhurbaşkanıysan, Cumhurbaşkanı gibi hareket et” diye yazan Güzel’e Türkiye, mahkeme masrafı karşılığında sadece 5 bin YTL ödeyecek.
RTÜK Uygulamaları
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Kanaltürk’te 24-25-26-28 Haziran 2007 tarihlerinde, saat 20.00’da yayınlanan Ana Haber Bülteni ve saat 13.00’da yayınlanan Editör Masası isimli öğle haberlerinde kamuoyunun AKP aleyhinde yönlendirebilecek yorumlarla aktarıldığını açıkladı. RTÜK açıklamasında, “birçok siyasi partinin haberleri güncel olarak aktarılırken, AKP ile ilgili haberler ve hükümetin uygulamalarının Başbakanın geçmişteki konuşmalarına da vurgu yapılarak kamuoyu yönlendirebilecek yorumlarla aktarıldığı, tek yönlü, taraf tutan yayınlar yapıldı” denildi. Kanal, 11 Eylül gecesinden bu yana Ana Haber Bülteni’ni yayınlayamıyor. Tuncay Özkan’ın sunduğu “Söz Meclisi” programına da dokuz kez kapatma cezası verildi. CHP lideri Deniz Baykal, RTÜK kararını eleştirdi.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), RTÜK Başkanı Zahid Akman ve RTÜK İzleme Değerlendirme Dairesi Başkanı Nurullah Öztürk hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Kurul, RTÜK üyeleri Şaban Sevinç ve Mehmet Dabak’ın, seçim yasaklarına uymayan TV ve radyo kanallarıyla ilgili YSK’ya verilmesi gereken raporları “geciktirdikleri” gerekçesiyle 2 Temmuz’da yapılan şikayeti işleme koydu.
YSK, Kanaltürk televizyonuna seçime yönelik yayınlardan dolayı altı kez program durdurma cezası verdi. Toplam 20 kanala, uyarı ve program durdurma cezaları veren YSK, RTÜK’ün 117 adet izleme raporunu değerlendirerek 39’una yaptırım uygulamaya karar verdi. 24 TV’ye bir uyarı, 3, 6 ve 9 kez olmak üzere üç ayrı program durdurma; CNN Türk’e bir uyarı, 3 ve 5 kez olmak üzere iki ayrı program durdurma; Fox TV’ye 3’er kez olmak üzere iki ayrı program durdurma; Haber 7’ye bir uyarı ve bir kez 3 programlık program durdurma; Haber Türk’e bir uyarı ve bir kez 3 programlık program durdurma; Kanal 7’ye bir uyarı, 3 ve 4 kez olmak üzere iki ayrı program durdurma; ATV, Flash TV, Kanal B, Kanal D, NTV, Show TV, Sky Türk ve Star TV’ye birer kez uyarı; Kanal Türk’e bir uyarı, 9, 3 ve 6 kez olmak üzere üç ayrı program durdurma¸Meltem TV’ye bir uyarı, 3, 6, 9 kez olmak üzere üç ayrı program durdurma; Mesaj TV’ye bir uyarı, 3, 6, 9 ve 12 kez olmak üzere dört ayrı program durdurma; TGRT Haber’e bir uyarı, 3, 6, 9 kez olmak üzere üç ayrı program durdurma; TV5’e 3 program olmak üzere bir kez program durdurma; Ulusal 1 TV’ye bir uyarı, 3, 4, 6 kez olmak üzere üç ayrı program durdurma cezası verildi. (EÖ)

Sayfa Başı