MEDYA GÖZLEM VERİTABANI
ENGLISH
BİA MEDYA GÖZLEM / OCAK-ŞUBAT-MART 2007
Gün Gün Üç Aylık Medya/İfade Özgürlüğü İhlalleri -Tam Metin
2007 1. Çeyrek Medya Gözlem Raporu - Tam Metin
Erol Önderoğlu - Bia Haber Merkezi 02/05/2007

14 sayfalık BİA Medya Gözlem Raporu, 45 gazeteci ve 5 yayın kuruluşuna karşı süren davaları ele alıyor. Yeni ihlaller arasına “haber kaynaklarına yönelik saldırılar” da yer aldı: DHA muhabiri Emin Bal’ın kullandığı büro arandı; kasetlerine el kondu.
Saldırı ve tehdit
Merkezi Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde bulunan Kürdistan TV’nin Diyarbakır temsilciliğinde çalışan gazeteciler çalışma olanaklarının keyfi olarak kısıtlandığını, baskı ve tehdit altında çalıştıklarını söyledi. Mart sonunda kanalın Diyarbakır temsilcisi Mehmet Eren, kuruluşun 2006’da Diyarbakır temsilciliğini açmak için yasal altyapıyı oluşturduklarını, ancak çalışmalarının keyfi olarak engellendiğini ifade etti: “Etkinliklere çoğu zaman bizleri almıyorlar, aldıklarında ise, uzun süreli kimlik kontrollü gibi uygulamalara maruz kalıyoruz. Hazırladığımız haberlerin çoğu Kürt sorunuyla ilgili. Bu haberleri hazırladığımızda çeşitli engellemelerle, aşağılayıcı tabirlerle karşı karşıya kalıyoruz.”
1998 yılında İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Akın Birdal’ın ağır yaralanmasına yol açan Türk İntikam Tugayı (TİT) isimli örgüt, son olarak İstanbul “Özgür Radyo”ya 27 Mart akşamı tehdit içerikli elektronik posta mesajı gönderdi. Radyo çalışanlarının ölümle tehdit edildiği mesajda, “Bölücü yayınları bırakın. Sizi takibe aldık. Kimin nerde oturduğunu biliyoruz. Sizi son kez uyarıyoruz…” denildi. Radyo, tehditleri iki gün sonra mahkemeye taşıdı. Aktivistlere yönelik tehdit mektupları ve e-postaları, “Agos” gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katledilmesinden sonra yaygınlık gösterdi. Akademik camiadan Prof. Dr. Baskın Oran ve Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, aktivistlerden Eren Keskin, yayıncı Necati Abay, sanatçı Ferhat Tunç da tehditlerin hedefi oldu.
Hrant Dink cinayetini organize ettiği öne sürülen ve polisin yardımcı istihbarat elemanı olarak görev yapan Erhan Tuncel’in, Trabzon emniyetine, Yasin Hayal ve Dink cinayeti hakkında, 4 değil tam 17 kez rapor verdiği belirlendi. Gelişme, 23 Mart’ta medyaya yansıdı. Ayrıca, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki incelemelerini tamamlayan İçişleri Bakanlığı Mülkiye müfettişlerinin, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah için kınama cezası verilmesini talep ettikleri bildirildi.
Şirnak’ta Beytüşşebap Savcılığı, Doğan Haber Ajansı (DHA) muhabiri Emin Bal’ın kullandığı büronun aranması için 21 Mart’ta İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı polislere “arama ve el koyma kararı” çıkarttı. DTP’nin organize ettiği Newroz kutlamalarında “PKK lehine slogan atıldığını bildiren ve görüntülerin etkinlikte kamera çekimi yapan Emin Bal’dan alınması”nı isteyen polise, Beytüşşebap Cumhuriyet Savcısı Veli Karabacak, “arama yapılmasını ve elde edilen suç eşyalarına el konulması” izni verdi. İzin, daha önce de olduğu gibi, 1982 Anayasası’nın 20 ve 21. maddeleri; 5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun (CMK) 119/1, 127/1. maddeleri, Adli ve Arama Yönetmeliği’nin 7/2 ve 15/1 maddeleri uyarınca verildi.
DTP’nin 21 Mart’ta Mimar Sinan Açık Hava Tiyatrosu’nda düzenlediği Newroz etkinliğinde sahnede çekim yapan DHA muhabiri Fatih Karaçalı ve NTVmuhabiri Hamza Gül ile bazı görevliler, seyircilerce atılan taşlarla hafif şekilde yaralandı. Basın mensupları ayakta tedavi edildi.
19 Ocak’ta öldürülen Hrant Dink’in avukatları Bahri Belen ve Fethiye Çetin,cinayeti soruşturan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 15 Mart’ta verdikleri dilekçede, cinayet zanlılarıyla ilgili İstanbul dışında yürütülen soruşturma dosyalarının cinayet dosyasıyla birleştirilmesini talep ettiler. Bir açıklama yapan avukatlar, cinayetinin arkasında Türkiye’nin demokratik düzenini değiştirmeyi amaçlayan bir terör örgütü bulunduğunu, bu örgütün de Pelitli’yle sınırlı olmadığını söylediler. Avukatlar, görevi ihmal, görevi kötüye kullanma veya suçu örtmekten haklarında soruşturma açılmamış kamu görevlileri hakkında CMK’nın 250. maddeleri kapsamında soruşturma başlatılmasını istediler.
Hacker saldırısı nedeniyle yayın yapamayan Haber X sitesi, 8 Mart’tan itibaren normal yayınına geçti. site yetkilileri, saldırının bir aylık bir zaman kaybına neden olduğunu açıkladı. Hackerların veritabanı ve yazılımına zarar verdikleri site, bir süre tek sayfa olarak yayınlanabildi.
Zonguldak’ın Devrek İlçesi’nde günlük yayımlanan “Bölge Haber” gazetesi sahibi ve yazı işleri müdürü İbrahim Tığ, 7 Mart’ta Devrek Devlet Hastanesi Başhekimi Aytekin Sur’un eşinin saldırısına uğradığını savunarak şikayetçi oldu. Saldırının Başhekimin görevden alınmasının Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen kaynak gösterilerek duyurulması nedeniyle yaşandığı ileri sürüldü.
Adıyaman’da yayın yapan ASR, Radyo Tek, Radyo Life ve Mert Radyo’nun Ali Dağı’nda bulunan verici kablolarının kesildiği 6 Mart’ta anlaşıldı. Saldırı, radyo yayınlarının iki gün kesilmesine ve yayın aktaran cihazların zarar görmesine yol açtı. Adıyaman Jandarma Alay Komutanlığı ekipleri, saldırıyla ilgili soruşturma başlattı. Adıyaman Savcılığı’nı 14 Mart’ta ziyaret eden GAP Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkanı Zeynel Abidin Kıymaz konunun aydınlatılmasını talep etti. Adıyaman Olay gazetesi yazarı ve Tempo Radyoprogramcısı Burak Cansel, “Kentin önde gelen isimleri olaya duyarsız ve sesiz kaldılar. Yaşanan bu olaydan dolayı zarar gören kuruluşlar bu duyarsızlık karşısında halen şaşkın ve bir beklenti içerisindeler” diye yazdı.
5 Mart’ta Beytüşşebap Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Biçer, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla 6 Mart’ta Belediye binasında düzenlenen panelde “yasadışı örgütün propagandası yapılıp yapılmadığı”nı soruşturmak için polise DHA bürosundan muhabir Emin Bal’a ait görüntü ve haberlere el koyma izni verdi. DTP’nin organize ettiği ve Şırnak Barosu’ndan üç avukatın konuşmacı olduğu panele kadınlar ilgi göstermişlerdi. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti, Bal’ın kasetleri vermek zorunda kaldığını belirtti.
Bir cinayet haberinin gazetede yer alış biçimini beğenmediklerini söyleyerek iki hafta önce “Özgür Kocaeli” gazetesinin İzmit kent merkezinde bulunan bürosuna saldıran iki kişi, 25 Şubat’ta ikinci kez gazeteyi basarak bir çalışanı bıçakladı. Saldırıda sırtına aldığı bıçak darbesiyle yaralanan müracaat bölümünde görevli Yücel Sinan İzmit Devlet Hastanesi’nde ameliyat edildi. Sinan’ın sağlık durumu iyi. İki hafta arayla meydana gelen iki saldırı karşısında öfkeli olduklarını ifade eden gazete sahibi İsmet Çiğit, yazısında, “Ülke genelinde yaşanan, kentimizde sık sık yansımaları görülen, ölçüsü kaçmış serseriliğin, yasa tanımazlığın, hukukla ve devletle baş kaldırırcasına alay edişin birer örneğidir iki olay da” dedi. İlk saldırıda da gece nöbetçisiMehmet Sümer yine bıçakla yaralamıştı.
11 Şubat’ta Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), cezaevinde bulunanAlaattin Çakıcı’nın derneğin eski yönetim kurulu üyesi ve NTV’de yayınlanan “Neden” programın yapımcısı Can Dündar’ı tehdit ettiğini bildirerek, İçişleri Bakanlığı’nı göreve çağırdı. Çakıcı, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) eski Yurtdışı İstihbarat Daire Başkanı Nuri Gündeş’in mafya liderinden övgüyle söz ettiği program nedeniyle Dündar’a tehdit içeren bir mektup gönderdi. TGC’nin de kınadığı tehdit uygulamasından sonra gazeteciye koruma tahsis edildi.
Ankara Haber Ajansı (ANKA) İstanbul Temsilciliği’ne 8 Şubat gecesi giren kimliği belirsiz kişi veya kişiler, bir taşınabilir bilgisayar ve diğer bilgisayarların da disklerini çaldılar. ANKA İstanbul Temsilcisi Lütfiye Pekcan, Bülent Orakoğlu ve Ceyhan Mumcu’nun ANKA’nın Erhan Tuncel’le ilgili haberinden sonra “kaynağını açıklasın” tartışması nedeniyle böyle bir olay yaşamış olabileceğini açıkladığını hatırlattı, “Bağımsız bir haber ajansı olarak haberlerimizi yapmayı sürdüreceğiz” dedi. Büroda inceleme yapan Beyoğlu Emniyet Müdürü Tuğrul Pek “Olay adi bir hırsızlığa benzemiyor” dedi.
6 Şubat’ta Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi (D.Ü) Tıp Fakültesi Hastanesi güvenlik personelinin, NTV kameramanları İbrahim Ateşoğlu ve Mahmut Bozarslan, Sabah gazetesi muhabiri Hüseyin Kaçar ve Star gazetesi muhabiri Veysi İpek’in aralarında bulunduğu bir grup basın mensubunu darp ettiği iddia edildi. Kentte çöken binadan sağ çıkartılarak D.Ü Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırılan yaralının durumunu takip eden hastanenin güvenlik personelince engellenmek istendi.
“Güney” Kültür Sanat Edebiyat Dergisi ve “Yeni Dünya İçin Çağrı”gazetesi sahibi Aziz Özer’e 24 Ocak’ta ölüm tehdidi içeren bir e-mail mesajı gönderildi. TCK’nın 301. maddesinden mahkum olduğu için AİHM’e başvuran Özer, “Bu tür tehditler bu durumu ciddiye alıp üzerine gitmek gerektiğini bize açıkça gösteriyor” dedi.
29 Ocak’ta, www.aktifhaber.com haber sitesi, kendilerine Hrant Dink’in katil zanlısı O.S.’nin adını açık şekilde yazarak “Hepimiz O.S.’yiz” diyen kişilerin saldırısına uğradı. Site yetkililerinin başvurusu üzerine Cumhuriyet Savcılığı saldırıyla ilgili işlem başlattı. Saldırıda aktifhaber sitesinin ana sayfasını silerek yerine, “Hiçbirimiz Ermeni değiliz, Hepimiz O.S.’yiz” yazan CodeCryer&Aspava isimli hacker ya da hackerlar, sitenin altyapısıyla da oynadılar.
Hrant Dink’in katledildiği gün Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP) Sözcüsü olarak “Hrant Dink’i ‘İyi Çocuklar’ Katletti” başlıklı yazılı basın açıklaması yapan Necati Abay, 22 Ocak’ta bu konuyla ilgili kendisine gönderilen bir elektronik postada ölümle tehdit edildiğini bildirdi. Gazetecinin şikayetçi olması üzerinde Emniyet Müdürlüğü Abay’a koruma tahsis edilmesini önerdi. Ancak gazeteci bunun bir çözüm olmadığını ifade ederek bunu reddetti.
Haftalık “Agos” gazetesi Yayın Yönetmeni Hrant Dink, İstanbul Osmanbey’de bulunan gazetesinin önünde 19 Ocak’ta uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirdi. TGC, Basın Konseyi, ÇGD, TGS ve birçok basın meslek örgütünce kınadı. Cinayet, Türkiye’nin ve dünyanın birçok kentinde kınandı. Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk, “Dink siyasi boyutu da olan bir insandı, ifade özgürlüğü için savaştı; Türkiye’de soykırım tartışmalarında önemli bir rol oynadı” dedi. AB Genişlemeden Sorumlu üyesi Olli Rehn, “vahşi saldırı nedeniyle çok şaşkın ve üzgün” olduğunu açıkladı. AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, “Olayı kınıyorum ama Türkiye devletinin buna karşı olan tavrını tebrik ediyorum” dedi.
Çanakkale “Olay” gazetesinde çalışan haber merkezi ekibine, 11 Ocak’ta izledikleri bir basın toplantısında Türkiye Kamu Sen’e bağlı Türkiye Tarım, Orman ve Gıda Hizmet Kolu Kamu Görevlileri Sendikası (Türk Tarım Orman Sen) yöneticisince hakaret edildiği iddia edildi. Yerel basının güdümlü hale getirilip muhalif tavrının yok edilmek istendiğini açıklayan gazete, “saldırıların yeni bir tezgahı olarak bu davranışları kınıyoruz” dedi. Basın toplantısında gazete, “her dönemde olan tayinleri çarpıtarak yayımlamak” ile suçlandı.
Muğla’nın Datça ilçesinde haftada iki gün yayımlanan “Yarımadanın Sesi”gazetesinin merkez bürosuna 10 Ocak’ta kimliği belirsiz kişi veya kişilerce molotof kokteyli atıldı. Gazete sahibi ve Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Ali Geremeli ise molotof kokteylinin gazetenin baskısında kullandıkları kağıtların bulunduğu bölüme atıldığına işaret ederek, “Çıkan yangında bilgisayar kabloları zarar gördü. Bizim kimse ile kavgamız yok. Neden böyle bir olay oldu, anlamış değilim” dedi.
Gözaltı ve tutuklamalar
Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) örgütüne yönelik İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı ekiplerin 8 Eylül’ 2006’da başlattığı operasyonda tutuklananlar, aradan yedi ay geçmesine rağmen mahkemeye çıkarılmadı. İstanbul Özgür Radyo Yayın Yönetmeni Füsun Erdoğan ve “Atılım” gazetesi Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek’in aralarında bulunduğu en az 36 kişi, dosya kapsamında “gizlilik kararı” verildiği için ne suçlamaları öğrenebiliyor ne de mahkemeye çıkarılıyor. Aynı süreçte gözaltına alınıp tutuklananlardan “Özgür Radyo” Haber Müdürü Halil Dinçile çalışan Sinan Gerçek, 13 Nisan’da İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak.
Afyonkarahisar’ın Emirdağ İlçesi’nde yayımlanan “Emirdağ” gazetesinin sorumlu yazı işleri müdürü Mustafa Koyuncu “görevli memura hakaret” iddiasıyla tutuklandı. Gazetenin 12 Mart 2007 sayısında “AB’ye Böyle mi Girmeliydik? Görevlerini Kötüye Kullanıyorlar” başlıklı bir yazıya yer veren gazetecinin içinde bulunduğu araç 13 Mart’ta trafik polisince durduruldu. Muhabir Muzaffer Belhan’ın kullandığı araçtaki Koyuncu, trafik kontrolü sırasında polislerle tartışıp hakaret ettiği iddiasıyla gözaltına alındı. 13 Mart’ta tutuklanma istemiyle hakimliğe sevk edilen Koyuncu, Emirdağ Tutukevi’ne gönderildi. Gazetecinin avukatı İsmail Birdane tutukluluğa itirazdan sonuç almadı.
Batman kenti ve çevresini tanıtan bir kitap hazırlığı için bir grupla birlikte bu kente giden gazeteci Sinan Kara, “Datça Haber” gazetesi sahibiyken verilen hapis cezasını çekmesi için 3 Şubat sabahı bulunduğu Otel GAP’ta gözaltına alınarak tutuklandı. Gazeteci, hakkında daha önce verilen 146 günlük hapis cezasını çekmesi için Batman Cezaevi’ne gönderildi.
“Sanat ve Hayat” dergisi Yayın Yönetmeni ve BEKSAV Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Orman, 31 Ocak’ta, İstanbul Kadıköy’de kimliği belirsiz kişilerce elleri kelepçelenerek kaçırıldığı açıklandı. Ancak ertesi gün Orman’ın İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polislerce gözaltına alındığı öğrenildi. Çok sayıda kuruluş, “hukuka aykırı gözaltı” uygulamasını protesto etti.
2001 yılında “TKP/ML TİKKO üyesi olduğu” iddiasıyla tutuklanan “İşçi Köylü” dergisi Genel Yayın Yönetmeni Memik Horuz, 30 Ocak’ta, 5,5 yıl kaldığı Bolu F Tipi Cezaevi’nden tahliye oldu. Horuz, avukat Behiç Aşçı’nın uzun süredir sürdürdüğü ölüm orucuna ara vermesini sağlayan “cezaevinde toplu görüşme” şartının, Bolu Cezaevi’ndeki koşullar nedeniyle uygulanamadığını söyledi.
Dava ve girişimler
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın, “Bu İş Şirazeden Çıkıyor…” başlıklı köşe yazısında, “kişilik haklarına saldırı yapıldığı” iddiasıyla yazıyı kaleme alan İlhan Selçuk ve “Cumhuriyet” gazetesi aleyhine 20 bin YTL’lik manevi tazminat davası açtığı 29 Mart’ta öğrenildi. “Şimdi bu köşede 21 Ocak 2003 günlü yazıyı okuyabiliriz… AKP hükümetinde en önemli üç bakanlık, yolsuzluk suçlamasından sanık üç kişinin elinde. Enerji Bakanlığı, zanlı Hilmi Güler’in elinde. Ulaştırma Bakanlığı, zanlı Binali Yıldırım’ın elinde. Maliye Bakanlığı, zanlı Kemal Unakıtan’ın elinde. Üç stratejik bakanlık, yolsuzluk sanıklarının avuçlarının içinde…” sözleri suça gerekçe olarak gösterildi.
Adıyaman Gerger Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, “Gerger Fırat” gazetesinde 10 Mart 2007 tarihinde yayımlanan “Türkiye Yanlış Yaptı” başlıklı imzasız yazı nedeniyle gazeteci Hacı Boğatekin hakkında soruşturma açtığı Mart sonunda öğrenildi. Gazeteci 3 Nisan’da Cumhuriyet Savcısı Sadullah Ovacıklı’ya ifade verecek. 12 Şubat’ta Savcı Ovacıklı, “Bit, Domuz ve Ağa”yazısında ilçedeki bit salgını ve temizlik sorunuyla ilgili devlet görevlilerini eleştiren Boğatekin hakkında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ninObserver-Guardian Birleşik Krallık Davası ve Prager-Oberschlick Avusturya Davası’na atıf yaparak, dava açılmasına gerek görmemişti. Gazeteci, yazısına, “Devlet yanlış yaptı. Nerde ve Ne zaman? Dün, Doğu ve Güneydoğu’da. Sonra da İstanbul’da. Maraş’ta, Sivas’ta. Bugünse, Trabzon’da, İstanbul’da, Mersin’de ve Güneydoğuda…” diyerek başlamıştı.
DTP kurucularından Mehmet Hatip Dicle’nin Londra’daki bir panelde yaptığı konuşmanın Kürt İnternet sitelerinde yansıtılışına yer verdiği için “Milliyet”gazetesi sorumlu müdürü Hasan Çakkalkurt ve sahibi Aydın Doğanhakkında açılan TMY davası 28 Mart’ta İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Savcının talebine uygun olarak, 5532 Sayılı TMY değişikliğinin sanıklar lehinde olduğuna hükmeden Mahkeme Başkanı, Çakkalkurt ve Doğan’ı 20’şer bin YTL adli para cezasına çarptırdı. Cezaların 10 gün içerisinde yatırılmasını isteyen mahkeme, aksi taktirde gazetecileri 23 Mayıs’ta yargılamaya devam edecek. Kürt Sorunu ile ilgili haber yaptığı için “Hürriyet” gazetesi muhabiri Sebati Karakurt ve “Milliyet” gazetesi muhabiriNamık Durukan’ın dosyaları da Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti.
Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) bir panelini izledikten sonra “Kürtlerin Önderi Alındı Faşistlere Teslim Edildi” başlığıyla haberleştiren yerel “Demokrat İskenderun” gazetesi sahibi Ersen Korkmaz’ın yargılandığı dava 4,5 yılda bitirilemedi. Son duruşması 30 Mart’ta görülen davada İskenderun 2. Asliye Ceza Mahkemesi, çıkarılan davetiyenin Salaz’ın avukatına ulaşmadığını bildirdi. Gazeteci ve yaptığı konuşma nedeniyle Korkmaz’la birlikte tutuksuz sanık olarak yargılanan TKP yetkilisi Necmettin Salaz “Askeri ve emniyet kuvvetlerini tahkir ve tezyif” iddiasıyla üç yıl hapis istemiyle yargılanıyorlar. Davaya 22 Mayıs’ta devam edilecek.
27 Mart’ta mahkeme, “Cumhuriyet” gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya’nın, yayımı Üsküdar 5. Asliye Hukuk Mahkemesi kararıyla ile durdurulan “Fethullah Gülen’in 40 Yıllık Yol Arkadaşı Nurettin Veren Anlatıyor” adlı yazı dizisi üzerindeki tedbir kararını kaldırdı. Mahkeme, iki yıl süren yargılamanın ardından kişilik haklarının zedelendiğini ileri süren Fethullah Gülen’in açtığı davayı reddetti.
“Milli Gazete” yazarı Mehmet Şevket Eygi ve sorumlu müdürü Selami Çalışkan´ın “Din Düşmanlığı Terörü” başlıklı yazıdan yargılanmaları 31 Mayıs’ta devam edecek. 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan Eygi ve Çalışkan ile ilgili kararın Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nde bozulmasından sonra “basın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasından yapılan kovuşturma İstanbul 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edecek.
Peri Yayınları yetkilisi Ahmet Önal, ” Acının Dili Kadın” adlı kitabın yazarıMurat Coşkun ile birlikte “Halkı ırk farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla yargılanıyor. Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yargılamayı TCK’nın 159. maddesi üzerinden yürütmeye karar verdi. Dava, 2 Mayıs’ta devam edecek.
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Diyarbakır Şubesi, “Milliyet” gazetesinde 19 Mart’ta yayımlanmaya başlayan ve beş gün süren “Biz Kimiz” başlıklı yazı dizisinin durdurulması talebiyle Mart sonunda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. ADD Başkanı Dr. Rıza Gül’ün, Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği dilekçede, gazetede yer verilen yazı dizisinin “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” iddia edildi. Şikayetle, gazetenin yazı işleri müdürleri Tahir Özyurtseven ve Cem Dizdar’la yazı dizisi sorumlusuTarhan Erdem’in Ceza Yasası’nın 216/1 maddesi uyarınca yargılanmaları istendi. Milliyet-KONDA kamuoyu araştırmasıyla ilgili yayın, “Rengarenk bir İlk”, “En Yoksulların Yarısı Güneydoğu’da Yaşıyor”, “Aleviyim diyenlerin sayısı 4,5 milyon”, “55 milyon kişi etnik olarak Türk” ve “Çoğunluk ‘öncelikle Türkiyeliyim’ diyor” başlıklarıyla sunulmuştu.
22 Mart’ta Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Agos” gazetesi Yayın Yönetmeni Hrant Dink hakkında “Türklüğe hakaret” ve “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddialarıyla açılan üç davayı, 19 Ocak’ta uğradığı silahlı saldırıda ölmesi sonucu düşürdü. Yazarlar Aydın Engin, Serkis Seropyan ve Arat Dink hakkında TCK’nın 288. maddesi uyarınca açılan davalar 14 Haziran’a alındı. Reuters Haber Ajansı’na geçen yıl verdiği demeçte “Ermeni soykırımı”na inandığını ifade ettiği için “Agos” gazetesi Yayın Yönetmeni Hrant Dink hakkında öldürülmeden önce açılan dava 14 Haziran’a ertelenmişti. Hrant Dink’in bu röportajını haber olarak yer verdikleri için gazetenin imtiyaz sahibi Sarkis Seropyan ve sorumlu yazı işleri müdürüArat Dink de 14 Haziran’da yargılanacak.
23 Mart’ta Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, Başbakanlık Takip ve Koordinasyon Kurulu’nun başkanlığına Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in getirilmesini konu alan “İrtica Takibi Durdu” başlıklı haber nedeniyle “Milliyet”gazetesinin Dinçer’e tazminat ödemesine hükmeden yerel mahkeme kararını bozduğu medyadan öğrenildi. Dinçer, “Milliyet” gazetesinin 20 Eylül 2004 tarihli sayısında, “basın yoluyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu” gerekçesiyle manevi tazminat davası açmıştı. Yargıtay, kararında, “Haberin özle biçim arasında dengesi önemli” ve “Başlık içerikle bütünlük arz ediyor” tespitlerine yer verdi. Yerel mahkeme, ilk kararında direnir ve bu karar da temyiz edilirse dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gelecek.
Okula giderken başörtü takan anaokulu müdürünün idari görevden alınmasını hukuka aykırı bulmayan Danıştay 2. Dairesi üyelerini “hedef gösterdikleri” gerekçesiyle “Vakit” gazetesi imtiyaz sahibi Nuri Aykon ile sorumlu müdürü Harun Aksoy hakkında açılan davanın İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine 22 Mart’ta başlandı. Mahkeme, Aykon’a 23 bin 675 YTL, Aksoy’a da 12 bin 102 YTL ön ödemeli para cezası verdi. Mahkeme, cezanın 10 gün içinde maliyeye ödemeleri halinde davanın düşeceğini, aksi takdirde davanın devam edeceğini bildirdi. Aynı haberde Danıştay üyelerine “basın yoluyla görevli memura hakaret” ve “yargı organlarını aşağılama” iddiasıyla açılan dava ise Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. Bağcılar Başsavcılığı, Danıştay 2. Dairesi Başkanı ve üç üyenin fotoğraflarını geçen yıl “İşte O Üyeler” başlığıyla yayımlamasından sonra, Danıştay saldırısıyla birlikte suç duyurusunda bulunmuştu.
“Birgün” gazetesi yazarı ve Sesonline.net haber sitesi Yayın YönetmeniYalçın Ergündoğan hakkında Bağımsız Türkiye Partisi Genel BaşkanıHaydar Baş’ın şikayetiyle 3 yıl hapis ve para cezası istemiyle açılan ceza davasına, Beyoğlu 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nde 21 Mart’ta devam edildi. Duruşma, “davadaki tüm müdahillerin nüfus kayıtlarının istenmesi için ilgili nüfus müdürlüklerine yazı yazılması ve müdahillerden Sinem Karadaş’ın ifadesinin alınması için, 23 Mayıs’a ertelendi. Gazetenin 26 Nisan 2005 tarihli sayısında çıkan “Mürtleri Haydar Baş’a Baş Kaldırdı” başlıklı haber nedeniyle Ergündoğan’a dava açılmıştı.
Daha önce “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla mahkum olan, “devlet kurumlarını tahkir ve tezyif” suçlamasıyla yargılandığı 28 Şubat yazılarından ise beraat eden gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, şimdi “Akit” gazetesi için yazdığı “Bir Başkadır Benim Memleketim” başlıklı bir yazı nedeniyle “kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla yargılanıyor. Mahkeme hakiminin izinli olması ve gazete avukatı Ali Paççi’nin de mazeret bildirmesi üzerine 27 Şubat’ta görülemeyen duruşmaya ilişkin dava, Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 22 Mayıs’ta görülecek.
2003’te Kandil Dağı’na giderek, PKK/Kongra Gel yöneticileriyle röportaj yaptığı için “Ülkede Özgür Gündem” gazetesinin Genel Yayın YönetmeniHüseyin Aykol hakkında açılan “örgüt üyeliği” davasının görülmesine 20 Mart’ta devam edildi. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, duruşma savcısına esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için bir kez daha süre verdi. Yargılamaya 21 Haziran’da devam edilecek. Gazeteci, Kandil Dağı’nda röportaj yaptığı için 10 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.
İki Ermeni yazara ait kitapları Türkçe’ye kazandırdığı için Belge Yayınları’nın sahibi ve gazeteci Ragıp Zarakolu hakkında açılan dava 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü sürecek. Prof. Dr. Dora Sakayan’ın “Bir Ermeni Doktorun Yaşadıkları-Garabet Haçeryan’ın İzmir Güncesi” ve George Jerjian’ın “Gerçek Bizi Özgür Kılacak” kitaplarından yargılanan yayıncı Zarakolu mazeret bildirdiği için 15 Mart’ta duruşmaya katılmamıştı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, çevirmen Atilla Tuygan’ı da kovuşturmaya dahil ederken Sakayan’ın kitabını çeviren H. Zafer Korkmaz’ı dinlemekten vazgeçti. İki kitaptan Zarakolu’nun, “Devleti ve Cumhuriyeti tahkir ve tezyif”, “Atatürk’ün anısına hakaret”, “Türklüğü alenen aşağılama” ve “Orduyu tahkir ve tezyif” iddialarıyla 13,5 yıl hapsi isteniyor.
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla hakkında, 18 Kasım 2006 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) İzmir Gençlik Kolları’nın düzenlediği “Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri’nin Toplumsal Etkileri”başlıklı panelde, Atatürk’ten “Bu adam” diye söz ettiği için üç yıl hapis istemiyle dava açıldığı Mart ortasında öğrenildi. Prof. Yayla, 30 Nisan’da İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak. Öğretim üyesi, “Atatürk’ü Koruma Yasası” olarak da tanınan ve 1951’de çıkarılan 5816 Sayılı Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlara İlişkin Kanun, uyarınca yargılanacak. Yayla, “Kemalizm, ilerlemeden çok, gerilemeye tekabül eder” demişti.
Gündeme ilişkin kaleme aldıkları yazılar nedeniyle “Ülkede Özgür Gündem” gazetesi yazarları İrfan Uçar, yönetmen Umur Hozatlı ve hapisteki gazeteci Sinan Kara hakkında TCK’nın 301. maddesinden açılan davaların görülmesine 14 Mart’ta başlandı. Hozatlı, 16 Eylül 2006 tarihli sayı için yazdığı “Lorin-İyi Baba İşbaşı Yaptı” başlıklı yazı; Uçar da, 13 Aralık 2005 tarihli sayıda yayımlanan “301 Numara” başlıklı yazısı, Kara da, 22 ve 26 Eylül 2006’da yayımlanan “Kadrolu Katiller” ve “Kışla Partisi” başlıklı yazılar nedeniyle yargılanıyorlar. Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi yargılamaya 17 Mayıs’ta devam edecek. Gazetecilerin avukatı Özcan Kılıç, “301, ifade özgürlüğünü aşıp artık can güvenliğini etkiliyor” dedi.
12 Şubat’ta Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Dicle Üniversitesi Siirt Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Ergun Çelik’in şikayetiyle açılan davada 3 bin YTL tazminat cezasına çarptırılan “Siirt’te Mücadele” gazetesi sahibi Cumhur Kılıççıoğlu ile ilgili kararı bozdu. Yargıtay bozmaya, yargılamayı yapan Siirt Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ceza yargılamasının sonucunu beklemeden karar vermesi ve hangi habere ne kadar tazminat biçtiğini belirtmemiş olmasını gerekçe olarak gösterdi. 52 yıllık gazeteci Kılıççıoğlu, Üniversite sorunlarını ele alan haber ve yazılarda öğretim üyesi Ergun Çelik’e hakaret ettiği gerekçesiyle 22 Kasım 2005’te hapisten ertelemeli bin 519 YTL para cezasına mahkum edilmişti. Tazminat davası da 6 Aralık 2005’te 3 bin YTL tazminat ödenmesine ilişkin bir kararla sonuçlanmıştı. Kılıççıoğlu’nun avukatı Mehmet Ali Özel, her iki kararı da temyiz etmişti.
6 Mart’ta, İstanbul Nöbetçi 1. Sulh Ceza Mahkemesi, küresel video paylaşım portalı YouTube sitesine erişimi, Türk ve Yunan İnternet kullanıcıları arasında geçtiğimiz yıllarda başlayan ancak 5 Ocak’ta devam eden e-kayga sonucunda Yunanistanlı İnternet kullanıcılarının sitede yer verdikleri bir videoda “Atatürk’e yönelik hakaret içerdiği” gerekçesiyle durdurdu. 8 Mart’ta Şişli Adliyesi’nin önüne gelen İstanbul’dan bazı İnternet kullanıcıları, “Bunu önlemenin yolu sansür değil” dediler. RSF kararı, “radikal ve orantısız” olarak değerlendirdi.
Diyarbakır’daki konuşmasında, “Silahların tamamen susması için yoğun çaba harcadığımız mevcut durumda, sayın Öcalan üzerinde ki tecridin ağırlaştırılmasının, toplumsal kaygıları çok daha derinleştirdiği görülmektedir” diyen DTP lideri Ahmet Türk, 6 ay hapse mahkum edildi. 7 Mart’ta Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi, Türk’ü “suç ve suçluyu alenen övdüğü” iddiasıyla ve TCK’nın 215/1 maddesi uyarınca cezalandırdı. “Kerkük’e yapılacak müdahaleyi Diyarbakır’a yapılmış sayarız” sözlerinden tutuklanan DTP Diyarbakır İl Başkanı Hilmi Aydoğdu’ya destek için basın toplantısı düzenleyen DTP Batman İl Başkan Yardımcısı Mehmet Şirin Tekik, Merkez İlçe Başkanı Cemalettin Padir ve parti yöneticisi Dicle Manap Nöbetçi Mahkemece tutuklandılar. DTP Batman İl Başkanı Ayhan Karabuluthakkında da yakalama kararı çıkarıldı.
“Korucular devletin bombasıyla balık avlıyor” haberi nedeniyle TCK’nın 301/2. maddeden dava açılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Rojda Kızgın, İHD eski Şube Başkanı Rıdvan Kızgın ile iddia sahibi Doğan Adıbelli’nin yargılanmasına 29 Mart’ta devam edildi. Bingöl Sulh Ceza Mahkemesi’nde, iddia sahibi Adıbelli’nin ifadesinin alınmasını istiyordu. “Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Askeri veya Emniyet Teşkilatını Alenen Aşağılamak” suçlamasıyla iki yıla kadar hapisleri istenen üç kişinden Rıdvan Kızgın, ifadesinde, suçlamalara konu dönemde İHD Şube Başkanı olduğunu, Doğan Adıbelli’nin Yedisu’ya bağlı Elmalı köyünde korucuların el bombalarıyla balık avladıklarını açıklamasından sonra üç korucu tarafından gözaltına alındığını söyledi. Yargılamaya 26 Nisan’da devam edilecek.
İHD Genel Başkan Yardımcısı Avukat Reyhan Yalçındağ Baydemirhakkında “Yargı görevini yapanı etkileme” suçundan ve TCK’nın 277. maddesi uyarınca açılan davanın görülmesine 29 Mart’ta başlandı. Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi, Türk bayrağını yakma girişiminde bulunduğu öne sürülen 6 sanığın yargılandığı ve tahliye edildiği ilk duruşmanın ardından açıklama yapan Yalçındağ’ı 6 aydan iki yıla kadar hapis istemiyle yargılıyor.
Genelkurmay Başkanlığı’nın şikayetiyle “Osmanlı’dan Günümüze Ordunun Evrimi” başlıklı kitabın yazarı Osman Tiftikçi ve kitabın yayıncısı Sırrı Öztürk’ün yargılanmasına 6 Mart’ta devam edildi. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, üçüncü kez, 35 yıldır Avrupa’da yaşayan kitabın yazarı Tiftikçi’nin zorla mahkemeye getirilmesine karar verdi. Öztürk, “30 yıllık yayıncıyım, bir ay hatırlamıyorum ki bir kitap veya dergi nedeniyle mahkemeye çıkmayayım” dedi. İki sanığın “Orduyu alenen aşağılamak”suçlamasıyla ve TCK’nın 301/2 maddesi uyarınca yargılandığı davaya 8 Mayıs’ta devam edilecek.
1 Mart’ta Bağcılar Cumhuriyet Savcısı Ali Çakır, 22, 23 ve 25 Ocak 2007 tarihlerinde yayımlanan “Bu gençler eğitim sisteminin ürünü”, “Gençlik nereye gidiyor?” ve “Hayal: Pamuk akıllı olsun-Samast cinayeti kabul etti” başlıklı haberlerde Hrant Dink’in katıl zanlısı O.S.’nin fotoğrafını yayımladığı gerekçesiyle “Yeni Asya” gazetesine 50 bin YTL’lik ön ödemeli para cezası tebliğ etti. Savcılık, cezaların 10 gün içerisinde ödenmediği durumda kamu davası açılacağını bildirdi. Daha önce de Şişli Cumhuriyet Savcısı Muhittin Ayata, “Agos”, “Cumhuriyet” ve “Günlük Evrensel”gazetelerini soruşturmanın gizliliğini ihlal ettikleri, O.S.’ın kimliğini açıkladıkları ve soruşturma evresinde usul işlemlerini dair bilgi yayımladıkları gerekçesiyle soruşturma başlatmıştı. Aynı savcılık, beş sayısında Basın Kanunu’nun 21. maddesinin ihlal ettiği gerekçesiyle “Günlük Evrensel” sorumlu müdürü Şahin Bayar ve imtiyaz sahibi Ahmet Sami Belek’e toplam 100 bin YTL ön ödemeli para cezasına çarptırdı.
PKK’nin 2005 yılında kaçırdığı Er Coşkun Kırandi’yi örgütün elinden teslim aldıkları ve gelişmeyi izledikleri için 5 yıl hapis istemiyle yargılanan beş insan hakları savunucundan Sanatçı Ferhat Tunç, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada ifade vermediği gerekçesiyle 23 Şubat’ta evinden gözaltına alınarak İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne getirildi. Tunç’un avukatı Ercan Kanar, davetiye yoluyla duruşmaya çağrılmak yerine müvekkili Tunç’un jandarma zoruyla getirilmesinin usul hükümlerine aykırı olduğunu bildirdi. Mahkeme, heyetteki Umur Hozatlı hakkında davetiye çıkarılmasını istedi. Doğan Haber Ajansı (DHA) ve Reuters Haber Ajansı muhabiri Ferit Demir, Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Haydar Toprakçı, DİHA muhabirleri Abdülkadir Özbek ve Rüştü Demirkaya’nın da Tunceli’de talimatla ifadeleri alındı. Aktivist ve habercilere TCK’nın 220/8 ve 53. maddelerinden ve “Örgüt ve amacının propagandasını yapmak” iddiasıyla 2005’te dava açılmıştı. Tunç´un “Özgür Gündem” gazetesinde yayımlanan “Bir Devrimci Leyla ve Bir Şarkı” yazısına açılan dava ise, 7 Haziran’da Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sürecek.
Adana’da yargısız infazla öldürülen 16 yaşındaki Feyzi Abik’in katillerinin bulunması talebiyle 16 Ağustos 2006’da basın açıklaması yapan İHD Adana Şube Sekreteri Ethem Açıkalın hakkında dava açıldı. Basının Şubat ortasında duyurduğu davada Açıkalın, “güvenlik güçlerini alenen aşağıladığı” gerekçesiyle TCK’nın 301. maddesi uyarınca yargılanacak. İlk duruşma, 7 Haziran’da Adana 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Kanal D’de Abbas Güçlü´nün sunduğu programda Anavatan Partisi lideri Erkan Mumcu´ya, “Ben Kürdüm, PKK neden değil, sonuçtur” diyen üniversite öğrencisi Mehmet Emin Demir, 16 Şubat’ta 20 ay hapis cezasına mahkum edildi. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, TCK’nın 220/8. maddesi uyarınca Demir, ” Örgütün veya amacının propagandasını yaptığı”gerekçesiyle suçlu bulundu.
Çocuklara işkence yapıldığı iddiasıyla açılan soruşturmanın gizliliğini doktor raporunu yayımlayarak ihlal ettiği gerekçesiyle yargılanan “Radikal”gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, 15 Şubat’ta beraat etti. Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Mağdurun anlatımlarından haber ve mağdura ait doktor raporu bulunduğunu yazmak mahkemeyi etkilemek sayılmaz” diyerek Basın Kanunu’nun “Yargıyı etkileme” başlıklı 19. maddesi uyarınca yargıladığı Saymaz’ı akladı. Cumhuriyet Savcısı Ali Çakır, 23 Şubat 2006’da yayımlanan “11 Yaşındaki Çocuğa İşkence İddiası” başlıklı haberde, Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığı’nda devam eden soruşturma evrakındaki doktor raporuna yer verildiğini bildirmişti. Saymaz, ön ödemeli para cezasını ödemeyi reddedince kovuşturmalık olmuştu.
14 Şubat’ta Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Ahmet Kahraman’ın kaleme aldığı “Kürt İsyanları” başlıklı kitaptan yargıladığı Evrensel Basım Yayın sahibi Songül Özkan hakkında görevsizlik kararı verdi. “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla ve TCK’nın 312. maddesinden hakim karşısına çıkan Özkan, aynı dava nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılanmaya başlamış bu mahkemeler kapandıktan sonra İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde, görevsizlik kararı verilince de Beyoğlu Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmıştı. Son görevsizlik kararıyla dosya Yargıtay’a taşındı.
14 Şubat’ta Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi, Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) 1. Olağan Kongresi’nde Kürtçe konuştukları ve devlet protokolüne Kürtçe davetiye gönderdikleri için aralarında eski genel başkan Abdülmelik Fırat’ın da bulunduğu 13 parti yetkilisini, 6 aydan bir yıla kadar değişen çeşitli hapis cezalarına çarptırdı. Siyasi Partiler Kanunu’na (SPK) muhalefet edildiği için ceza veren mahkeme, partiye kapatma davası açılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
13 Şubat’ta Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Danıştay saldırısıyla ilgili “Oyun geri tepti” başlıklı habere yer verdiği için dava açılan “Yeni Asya”gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü Faruk Çakır’ı “devletin askeri organlarını basın yoluyla aşağılamak” iddiasından beraat ettirdi; “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği” gerekçesiyle de cezalandırdı. Mahkeme, TCK’nın 288. maddesinden Çakır’ı önce 6 ay hapse mahkum etti, ardından da cezayı 3 bin 600 YTL’ye çevirdi. Haberde, 17 Mayıs’ta Danıştay’a yönelik saldırı gerçekleştirilmesinin ardından yakalanan Alparslan Arslan’ın “Kızılelmacı” bir örgüte bağlı olduğunu savunulmuştu.
Popüler Kürtür Esmer Dergisi’nin Aralık 2005 sayısında yer alan “Konuşmadık, Bastırdık” yazısında “basın yoluyla halkı kin ve düşmanlığa tahrik” etmekle suçlanan Sosyolog İsmail Beşikçi, yargılandığı davanın ikinci duruşması için 12 Şubat’ta mahkemeydi. “Askeri kuvvetleri alenen aşağılamak’ iddiasıyla iki yıla kadar hapisleri istenen Yayın YönetmeniFerzende Kaya ile sorumlu müdür Mehmet Ali İzmir duruşmaya katılmadı. Beşikçi, duruşmada bilirkişi müessesini “bilim ve düşünce özgürlüğüne ters” olduğu gerekçesiyle eleştirdi. Beşikçi’yi TCK’nın 216/1. maddesi uyarınca ve 4,5 hapis istemiyle yargılayan Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yargılamayı 18 Haziran’da sürdürecek.
Yargıtay’ın usulden verdiği bozma kararının ardından, “Agos” gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in “Türklüğü alenen aşağıladığı” iddiasıyla yargılanmasına 6 Şubat’ta Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yeniden başlandı. Şikayetçi Mehmet Soykan, “Bitlis Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeni Çetelerinin Katliamına Uğramış Mağdurlar Derneği” ve Kemal Kerinçsiz’in de aralarında bulunduğu 15 müdahilin bu sıfatlarının kaldırılmasına karar veren Mahkeme Başkanı Hacer Bayraktar, Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına uyma yönünde karar verdi. Mahkeme, Nüfus Müdürlüğü’nden Dink’e ait ölüm kaydının güncellenmemiş olduğunu belirterek yeniden istenmesine karar verdi. Yargılamaya 14 Haziran’da devam edilecek. Hrant Dink ilk yargılamada ertelemeli 6 ay hapse mahkum olmuş, Karin Karakaşlı, Basın Kanunu’na göre sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle beraat etmişti.
1 Şubat’ta Kadıköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Kurtlar Vadisi” dizisi ve “Kurtlar Vadisi Irak” filmi hakkındaki yazılarıyla “yayın yoluyla hakaret” ettiği gerekçesiyle iki yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Perihan Mağden’i akladı. Mağden’in avukatı Ergin Cinmen duruşmada Kurtlar Vadisi dizisi ve Kurtlar Vadisi Irak filminin toplum üzerinde mafya ilişkilerini empoze edecek etkiler yaptığını ifade ederek, “Bu diziden etkilenen özellikle çocuklar ve çeşitli kişiler birçok suça karıştı” dedi. Mahkeme de, suç unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verdi.
27 Ocak’ta Tunceli Asliye Ceza Mahkemesi, İHD İstanbul Şubesi eski Başkanı Eren Keskin’i, “devleti, asker ve emniyet kuvvetlerini tahkir ve tezyif” ettiği gerekçesiyle, 6 ay hapse mahkum etti. Keskin, 900 YTL’ye çevrilen ve ertelenen cezaya ilişkin kararı 20 Şubat’ta temyiz etti. Eğitim-Sen Tunceli Şubesi’nin 24 Kasım 2002’de düzenlediği “Toplumsal Yaşamda Kadın” başlıklı konferansta konuşan Keskin, “Adli olsun, siyasi olsun işkence Türkiye’de bir devlet politikasıdır” demişti.
Günlük Evrensel gazetesinde yer verilen “JİTEM’ciler Diyarbakır’a çağrılmıştı” başlıklı bir haber nedeniyle “Devletin askeri teşkilatını neşren aşağıladıkları” gerekçesiyle yargılanan gazetenin imtiyaz sahibi Ahmet Sami Belek ve sorumlu yazı işleri müdürü Şahin Bayar davanın 24 Ocak’ta görülen ilk duruşmasında beraat ettiler. Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, habere basın özgürlüğü çerçevesinde iddia olarak yer verildiği ve hakaret kastı taşımadığına karar verdi. Haberde, Diyarbakır’ın Bağlar semtinde yedi kişinin ölümüyle sonuçlanan patlamadan kısa bir süre önce eski JİTEM elamanlarının Diyarbakır’a çağrıldığı iddia edilmişti.
Roj TV’nin kapatılmaması çağrısıyla 2005 yılında Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’e mektup gönderdikleri için haklarında “PKK’ye yardım ve yataklık yaptıkları” iddiasıyla dava açılan çoğu Demokratik Toplum Partisi’nden (DTP) 56 belediye başkanının yargılanmasına 23 Ocak’ta Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. 54’ü DTP’li, ikisi de Sosyaldemokrat Halk Partili (SHP) olmak üzere 56 belediye başkanının “Terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek” ile suçlandığı davada esas hakkındaki mütalaasını sunan savcısı, 53 belediye başkanına 7,5 yıl ila 15 yıl arasında değişen hapis cezaları istedi. Savcı, üç belediye başkanı için de beraat yönünde görüş bildirdi. Davaya 8 Mayıs’ta devam edilecek.
23 Ocak’ta Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Genelkurmayın şikayet ettiği Adalet Bakanlığı’nın ısrarla 301’den yargılanmalarını istediği üç gazeteci ve bir milletvekiliyle ilgili talebi reddetti: “Kanun yararına konu edilen yazılar haber niteliğinde ve kamunun bilgilendirilmesi çerçevesinde kalması nedeniyle bozma istemi yerinde görülmemiştir.” ” Şemdinli’de 13 soru” başlıklı haberden “Radikal” gazetesi muhabiri Zihni Erdem, “İtirafçı varsa devlet de vardır” başlıklı yazısından da “Milliyet” gazetesi yazarı Derya Sazak,ayrıca, sorumlu müdür Hasan Çakkalkurt ile CHP milletvekili Esat Cananhakkında yapılan başvuru takipsizlikle sonuçlandı.
Ocak ortasında Başbakan Erdoğan, “KanalTürk” televizyon kanalında yayınlanan ”Politika Durağı” adlı programda, ”kişilik haklarına saldırıda bulunduğu” iddiasıyla, programı hazırlayan Tuncay Özkan aleyhine 10 bin YTL’lik manevi tazminat davası açtı. 16 Ocak’ta gazeteci Ergun Babahan,”Sabah” gazetesinde yayımlanan “Tuhaf İlişkiler” başlıklı köşe yazısında, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal’a, “hakaret” ettiği iddiasıyla yargılandığı davada beraat etti. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yazıda hakaret unsuru bulunmadığı ve eleştirel nitelikte olduğunu belirtti.
Üç aylık “İdea Politika” dergisinde yayımlanan bir röportaj nedeniyle Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü Genel Sekreteri Robert Ménard ve derginin yayın yönetmeni Erol Özkoray hakkında açılan davanın beraatle sonuçlandığı 12 Ocak’ta öğrenildi. Yaklaşık bir yıl önce beraat ettiğini öğrenen Özkoray, geçen süre zarfında kendisine bir tebliğ yapılmadığını ifade etti. Derginin 28 Aralık 2001 tarihli sayısında yayımlanan röportajda Ménard’ın “Türk Rejimi Şizofrenik” sözlerine “Askeri ve cumhuriyeti tahkir ve tezyif” iddiasıyla dava açılmıştı. Eski Ceza Yasası’nın 159. maddesi uyarınca her iki gazetecinin de 6’şar yıla kadar hapisleri isteniyordu.
Düzenlemeler ve hak aramalar
Danıştay 2. Daire üyeleri ve “Cumhuriyet” gazetesine yönelik saldırılarla ilgili 30 Mart’ta duruşması yapılan davada, sanıkların pişman olduklarını söylemesi üzerine Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Orhan Karadeniz, “Buraya gelen herkes pişman olur. Siz sütten çıkmış ak kaşıksınız” diyerek sert çıktı. Sanık Aykut Metin Şükre’nin avukatı, müvekkilinin, “örgüte bilerek ve isteyerek yardım ettiği” iddiasıyla cezalandırılmasının istendiğini ifade ederek müvekkilinin başörtüsü ve türban nedeniyle eylem gerçekleştirecek bir dünya görüşüne sahip olmadığını anlattı. Erhan Timuroğlu’nun avukatı Mustafa Ergin de müvekkilinin “cahil, içki içen biri olduğunu” belirterek dinsel motifli eylem gerçekleştiremeyeceğini ileri sürdü. Cinayet zanlısı Alparslan Arslan’ın avukatı, mazeret bildirerek duruşmaya gelmediği için Arslan’ın son savunması alınamadı. Davaya 4 Mayıs’ta devam edilecek.
1982 Anayasası, Türk Ceza Yasası ve Bilgi Edinme Hakkı Yasası gibi daha önceden çıkarılmış bir çok düzenlemeye aradan onca zaman sonra açıklılık getirmesi beklenen Devlet Sırrı Yasası Taslağı, çağdaş esaslara bağlanmadan yasalaştığı taktirde “iktidar sansürünün yeni bir dayanağı” olabilir. 4 Mart’ta TGC Başkanı Orhan Erinç, hukuk devletinde öngörülenden daha az güvence getirmesinden endişe ettiğini yazdı. Basın Konseyi BaşkanıOktay Ekşi, tasarıda “devlet sırrı” sayılmayan bilgilerden “gizli bilgi”kategorisi yaratıldığını savundu ve eleştirdi.
“Kanaltürk” televizyonu şirketlerine yönelik mali inceleme sırasında kendilerine yönelik “nereden buldun” sorgulaması yapıldığını iddia eden gazeteciler Tuncay Özkan, Cüneyt Arcayürek ve Mine Kırıkkanat, 1 Mart’ta, incelemeyi yapan Gelirler Kontrolörü Metin Ölçek hakkında 20’şer bin YTL’lik manevi tazminat davası açtı. Gazeteciler, bunun ardından da, “kanuna aykırı bir şekilde servet soruşturmasına tabi tuttuğu ve bu olayda hizmet kusuru işlediği” iddiasıyla Maliye Bakanlığı aleyhinde, aynı miktarda manevi tazminat davası açtı.
Düşünce Suçuna Karşı Girişimi, sivil itaatsizlik eylemlerini, öldürülmeden önce 301. maddenin hedefi olan “Agos” gazetesi Yayın Yönetmeni Hrant Dink için düzenledi. Eyleme destek veren 500’ü aşkın kişiden bir bölüm, savcılığın başlattığı soruşturma kapsamında 19 Şubat’ta ifade verdiler. Bu kişiler, “Ben de Hrant Dink’im, onun suç sayılan aşağıdaki sözlerine aynen katılıyor ve ben de sanık olarak yargılanmak istiyorum” başlıklı bir metni imzalamıştı.
TGC ve Basın Konseyi’nin 301. madde değişikliğine ilişkin Adalet BakanıCemil Çiçek ve hükümet yetkililerine Şubat ortasında bir kez daha ilettikleri önerilerde Türklük kavramının değiştirilmesi, cezaların indirilmesi ve soruşturmanın izne bağlanması gibi ortak yönler bulunuyor: CHP Genel Başkanı Deniz Baykal değişikliğine karşı olduğunu açıkladı.
Uluslararası İfade Özgürlüğü Değişimi (IFEX) ağına üye, aralarında bianet’in de bulunduğu 20’den fazla örgüt, 10 Şubat’ta, Türkiyeli yetkililere yaptıkları çağrıda, TCK’nın 301. maddesinin bütünüyle kaldırılmasını, ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ve Birleşmiş Milletler (BM) Medeni ve Siyasi Hakları Sözleşmesi’nin güvenceye aldığı ifade özgürlüğüyle ilgili hakların engellenmesi için kullanılabilecek bütün yasa maddelerinin tamamen kaldırılmasını istedi.
Britanya’da yayımlanan ekonomi gazetesi “Financial Times”a konuşan Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) temsilcisi Volkan Bozkır, Ceza Yasası’nın 301. maddesinin Kasım ayında yapılacağı açıklanan Genel Seçimler öncesi değiştirilmeyeceğini açıkladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Ocak’ta NTV’de katıldığı bir programda “301 değiştirilecek mi?” sorusuna, “Olabilir de, olmayabilir de. Sivil toplum örgütleri arasında anlaşamadı” yanıtını verdi.
Sansür ve Tekelleşmeye Tepkiler
26 Mart’ta Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) Yayınlama Özgürlüğü Komitesi,geçen yıl ve bu yılın ilk üç ayını kapsayan Yayınlama Özgürlüğü Raporu’nda, yayıncı, yazar ve gazetecilerin yoğun ifade özgürlüğü kısıtlamaları altında çalıştığını bildirdi. “2006 yılında 293 yazar, yayıncı, gazeteci, aydın, çevirmen ve insan hakları aktivisti düşüncelerini ifade ettikleri, ya da bunları yayınladıkları, tercüme ettikleri için hakim önüne çıktılar. Bu sayı bir önceki yıl 157 idi” tespitine yer veren BİA2 Medya Gözlem Raporu’ na da atıf yapan TYB, 2006 yılında 25 yayınevinden 44kitabın yargılandığını bildirdi. Komiteden Ragıp Zarakolu, “2006 yılı ifade ve yayınlama özgürlüğü bakımından en olumsuz yıllardan biri oldu ve ne yazık ki sorunlar 2007 yılında da devam ediyor” diyerek başladığı raporunda, ifade özgürlüğünün önünde pek çeşitli yasal düzenlemenin engel olarak yer aldığını savundu.
Azadiye Welat gazetesinin kapatılmasından sonra İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Mart’ta yayın hayatına başlayan “Güncel” gazetesi hakkında, “PKK propagandası yaptığı” ve “Abdullah Öcalan’ı övdüğü”iddiasıyla 15 gün süreyle yayınını durdurma kararı verdi. Gazete Yayın Yönetmeni Mehmet Samur, son altı ay içerisinde beş Kürt basın yayın organı hakkında kapatma kararı verildiğini açıkladı. Samur, Kürt sorununun demokratik çözümünü işleyen Kürt basın yayın organlarının kapatılarak, Kürt sorununun çözülemeyeceğini vurguladı.
“Hürriyet” gazetesinin Antalya tesislerinde basılan “Hürriyet Akdeniz”gazetesinin 22 Mart sabahı yayımlanacak sayılarının prova baskıları, Antalya Cumhuriyet Savcısı Yusuf Hakkı Doğan’ın kararıyla toplatıldı. Tepkisini “isyan” sözcüğüyle dile getiren Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, karara “Savcının matbaaya polis gönderip prova gazetelere el koyması, Sultan Abdülhamit dönemi uygulamasıdır. Yapılan kesinlikle yasaya aykırı” sözleriyle kınadı. TGC Başkanı ve “Cumhuriyet” gazetesi yazarı Orhan Erinç de, toplatmaya tepki gösterdi.
22 Mart’ta Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, TMY’nin 6/5. maddesi uyarınca “Azadiya Welat” gazetesine 20 gün yayın durdurma cezasıverdi. Gazeteye, 13 Mart’ta yayımlanan “Bolu Tugayı Kürdistan’a Yerleşiyor” haberinde, “Türkiye Cumhuriyeti topraklarında başka bir devlet varmışçasına bölücülük propagandası yaptığı”, PKK’lilerin dağda yürürkenki fotoğraflarına yer verdiği; 14 Mart 2007 tarihli sayısında, Abdullah Öcalan’ın Kürdistan Demokratik Konfederalizm görüşlerine yer verdiği; “İmralı zulmün kalesidir” denilerek örgüt liderine sahip çıkıldığı, 17 Mart’ta Öcalan’a sahip çıkıcı ve övücü açıklamalara yer verildiği; Diyarbakır, Mersin ve Siirt’te korsan eylemler yansıtılırken bu illerden Türkiye Kürdistanı tanımlaması kullanıldığı gerekçesiyle ceza verildi. Cezaya dayanak olarak “PKK terör örgütü çerçevesinde suç işlemeye tahrik, işlenen suçları ve suçluları övdüğü ve örgütün propagandasını yapılması” gösterildi.
17 Mart’ta TGS Ankara Şubesi, gazeteci Fatma Sibel Yüksek’in “Başbakanlığın Bilinmeyenleri” isimli kitabından ötürü baskılara maruz kaldığını açıkladı. Açıklamada, “Basın ve yayın organlarının böylesine bir yer tuttuğu çağımız toplumlarında ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü de o derece önemlidir” denildi.
“Ülkede Özgür Gündem” gazetesine toplam bir ay yayın durdurma cezası verilmesinin ardından yayına geçen “Yaşamda Gündem” gazetesinin 9 Mart 2007 tarihli sayısı da “önceki gazetenin bir devamı olduğu” gerekçesiyle toplatıldı. Polise toplatma talimatı veren İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, “Yaşamda Gündem” gazetesinin gelecek sayılarına da el konulmasını istedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, “Ülkede Özgür Gündem” gazetesinin yayınını, aynı gün aldığı iki ayrı kararla durdurdu. Kapatılmaya gerekçe olarak gazetenin PKK lideri Abdullah Öcalan’ın cezaevinde zehirlendiğine ilişkin haberler gösterildi. Gazetenin yayını, toplam bir ay süreyle durduruldu. Gazete avukatları kararlara itiraz ettilerse de sonuç alamadılar. Mahkeme, Öcalan’ın zehirlendiğine ilişkin 2 Mart 2007’de yayımlanan haberleri gerekçe göstererek, 5287 sayılı Basın Kanunu’nun “El koyma, dağıtım ve satış yasağı” başlıklı 25. maddesi gereğince gazete yayınını bir ay süreyle durdurdu. Aynı yargıç aynı gün ikinci bir karar daha alarak, bir aylık yayının durdurmanın gerekçesine, 5 Mart 2007’de yayımlanan haberleri de kattı. Mahkeme; “Öcalan zehirleniyor”, “Kalkan: Gerillaya katılım yüksek”, “Kürtlerden Öcalan çağrısı” başlıklı haberler nedeniyle gazeteyi, “suçluyu övme” ve “terör örgütü propagandası yapma” gibi iddialarıyla suçladı.
9 Mart’ta “Cumhuriyet” gazetesi, Başbakanlık Basın Merkezi’nin hazırlayıp Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sunduğu iddia edilen bir “Medya Analiz Raporu” yayımladı. “Başbakanlık Fişledi” başlıklı habere göre gazeteler tek tek incelenip hükümete yakınlıkları belirleniyor ve rapor Başbakan Erdoğan’a sunuluyor. Başbakanlık Basın Merkezi’yse, “Başbakanlık fişledi” başlıklı haberin “asılsız, mesnetsiz ve maksatlı” olduğunu duyurdu. Duyuruda, bir basın merkezi çalışanının iletişim önerileri geliştirmek amacıyla bundan iki yıl önce yaptığı bir içerik değerlendirmesinin, nesnel ve anlamlı bulunmadığı belirtildi ve “Başbakan’a herhangi bir şekilde böyle bir çalışma sunulmamıştır” denildi.
8 Mart’ta “Nokta” dergisi, Genelkurmay Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü’nce hazırlanıp Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Salih Zeki Çolak’ın onayıyla Genel Kurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun’a gönderilen, “Akredite Basın ve Yayın Organları Yeniden Değerlendirmesi” konulu üç sayfalık bir “andıç” yayımladı. TGC, ÇGD, TGS ve Basın Konseyi’nden “Çok sakıncalı ve sakat bir anlayış”, “son derece ilginç ve demokrasimiz adına da o ölçüde üzüntü verici”, “Demokratik gelişme açısından çok büyük sakıncaları var”, “Burada gayrı meşru bir iş yapılmış” şeklinde tepki verdiler. Genelkurmay,”Konuyla ilgili adli soruşturma başlatılmıştır. Saygıyla duyurulur.” Şeklinde bir açıklama yaptı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, “Andıç taslaktı. Ben görmedim” dedi.
Selçuk Üniversitesi’nde çalışan bir okurun gönderdiği ve üniversitede çalışan işçilerin çalışma koşullarını ele alan bir haber nedeniyle alinteri.net sitesinin yayını mahkeme kararıyla ve Türk Telekom’un müdahalesiyle durduruldu. Site, şikayet konusu yazının 6 Mart’ta yayından kaldırılmasıyla bir hafta sonra yeniden erişime açıldı. Haberden şikayetçi olan işveren Nusret Argun,”Alınteri” gazetesinin sorumlu yazı işleri eski müdürü Sakine Yalçın aleyhine 20 bin YTL’lik tazminat davası açtı. Yargılama Nisan ayında Konya Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek.
Türkiye’nin eyaletlere ayrılması gerektiğini söyleyen 12 Eylül darbecisi ve 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in ifade özgürlüğü hakkını yine insan hakları savunucuları oldu. 5 Mart’ta İHD Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Alataş,”Evren’in açıklamalarıyla ilgili soruşturma açılmasını kabul etmemiz mümkün değil” dedi. 12 darbesi nedeniyle Evren’in idamla yargılanması için işlem başlattığı için mesleğinden olan eski Adana Savcısı Sacit Kayasu, “Ben olsaydım Evren hakkında bu düşünceleri nedeniyle dava açmazdım” dedi.
Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür Der), 4 Mart’ta Diyarbakır’da Kürt Ulusal Demokratik Çalışma Grubu’nun (KUDÇG) düzenlemeyi planladığı Kerkük Konferansı’nın valilik kararıyla yasaklanmasını kınadı. Yasaklama, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17. maddesine dayandırıldı. Buna göre, “Vali, …suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabiliyor.” Açıklamada, hükümet, “baskı ve yıldırma siyasetinden ve milliyetçi dalgayı besleyen politikalarından bir an önce vazgeçmeye” çağrıldı.
Maliye Bakanlığı’nın “Kanaltürk” televizyonu, kanalın kurucuları ve bazı program yapımcılarının vergi incelemesi altına alınmasına 18 Şubat’ta ÇGD tepki gösterdi. ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, uygulamanın iktidarın, Maliye Bakanlığı’nı tetikçi olarak görevlendirerek “medyaya göz dağı” vermesi anlamına geldiğini açıkladı. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan Gelirler Koordinatörü Metin Ölçek’in 8 Ocak 2007’de gönderdiği bir yazıyla, bankalardan, aralarında Yaşam Televizyonu Yayın Hizmetleri AŞ, Yaşam Haber Ajansı Ticaret Limited Şirketi, Tuncay Özkan,Cüneyt Arcayürek ve Mine G. Kırıkkanat’ın da bulunduğu şirket ve kişilere ait hesapların nitelik ve tutarlarının bildirmeleri istenmişti. Yazıda, bu kişilere nereden ve ne kadar para aktarıldığı ve bu kişilerden yapılan para transferlerin niteliği ve miktarı da soruluyor.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden (ODTÜ) 80’i aşkın öğretim elemanı, Şubat başında yayımladıkları bir ortak açıklamayla “tek işlevi içimizde ‘düşmanlar’ yaratmak olan 301. maddenin tümüyle kaldırılmasını talep ediyoruz” dedi. Aynı günlerce Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), ” Hükümet, 301. maddesi ile sınırlı algılanmasını öngördüğü/istediği düşünceyi ifade özgürlüğü tartışmalarında insan hakları ve sivil toplum örgütlerini bir kenara bırakarak, ağırlıklı meslek örgütlerinin içinde yer aldığı bir platformla paylaşma, bu platformdan görüş hatta yasa maddesi isteme yoluna gitmiştir. Bu hükümetin konuyla ilgili samimiyetsizliğini göstermiştir” açıklaması yaptı.
Genelkurmay, Hrant Dink cinayetinin zanlısı O.S.’nin arkasında “Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez” sözlerini de yansıtan video görüntülerine yer veren “TGRT” televizyonunun akreditasyonunu 2 Şubat’ta iptal etti.
İHD, MAZLUMDER, Helsinki Yurttaşlar Derneği (HYD) ve Uluslararası Af Örgütü (UAÖ) Türkiye Şubesi’nin oluşturduğu İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) kısa vadede 301. maddenin kaldırılması, uzun vadede düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlanması için Kasım 2006’da ayında başlattığı “Düşünceye Özgürlük Kampanyası”nı 9 Şubat’ta canlandırma kararı aldı. Boğaziçi Üniversitesi öğretim elemanları da, 301. maddenin tümden kaldırılması için bir bildiriyi imzaya açtı.
29 Ocak’ta bir açıklama yapan TGC Başkanı Orhan Erinç, hükümet üyelerinin 301. maddeyle ilgili “Sivil Toplum Örgütlerinden öneri bekliyoruz” açıklamalarının üzerinden yaklaşık üç ay geçtiğini açıklayarak, “TGC ve Türk Ceza Hukuku Derneği’nin ortak önerisi 23 Kasım 2006’dan beri önlerinde duruyor. “Hükümetin Samimiyetine İnanmak Zorlaşıyor” dedi.
Gazeteci, yazar, sanatçı, akademisyen, hukukçu ve demokratik kitle örgütü temsilcilerinin oluşturduğu onlarca kişi 29 Ocak’ta gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından, yayın yönetmeni olduğu Agos’a destek vermek için İstiklal Caddesi’nde gazete sattı.Eylemi düzenleyenlerin e-mail adreslerine Agos gazetesine tehdit mesajları gönderildi.
25 Ocak’ta Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Türkiye’den TCK’nin 301. maddesini kaldırmasını istedi. Tüm parlamentoları aydınlatılmamış gazetecilere yönelik cinayet, saldırı ve ölüm tehditlerini araştırmak için Meclis Araştırma Komisyonları kurmaya çağırdı.
Haftalık “Penguen” dergisi, 18-24 Ocak 2007 tarihli sayısını kendisini dava eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a hazırlattı. “Bu haftaki kapağımızı Tayyip Erdoğan hazırladı…” sürmanşetiyle yayımlanan derginin kapağı boş çıktı.
13-14 Ocak günlerinde gerçekleştirilen “Türkiye Barışını Arıyor” Konferansı öncesinde Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin konferans konuşmacıları olan Kürt yazar Mehmet Uzun ve siyasetçi Orhan Doğan’ın konuşmalarının tedbiren dinlenmesine ilişkin verdiği karar tepkiye yol açtı: Konferans katılımcısı Orhan Miroğlu, “Türkiye’de diyalogdan bahsettiğimiz bir ülkede ünlü bir romancının ve saygın bir yazarın söyleyeceği düşüncelerini adli bir mesele haline getirmek hakikaten çok ürkütücüdür” dedi. Miroğlu dışında İHD Genel Başkanı ve hukukçu Yusuf Alataş da, “Bu mahkemenin, Emniyet ve savcılıkça yanıltılmasının bir sonucu” dediler.

Sayfa Başı