MEDYA GÖZLEM VERİTABANI
ENGLISH
BİA MEDYA GÖZLEM / TEMMUZ - AĞUSTOS - EYLÜL 2006
Gün Gün Üç Aylık Medya/İfade Özgürlüğü İhlalleri -Tam Metin
2006 3. Çeyrek Medya Gözlem Raporu - Tam Metin
Erol Önderoğlu - Bia Haber Merkezi 15/02/2006

“Medya Özgürlüğü ve Bağımsız Gazetecilik İzleme ve Haber Ağı”- BİA² Medya Gözlem Masası, Temmuz-Ağustos-Eylül 2006 Raporu’nda, yargılanan 163 gazeteci, yayıncı, belediye başkanı ve aktivistin durumunu ele alıyor.

Haberciler yeni DGM’lerde yargılanıyor; vicdani ret ve Kürt sorununu haberleştiren 7 kişiye 59 yıl hapis isteniyor.

301’zedelerin sayısı 65’e çıktı. 5 kişiye “Atatürk”, 12’sine “yargıya müdahale” davası. Basından 6 milyon 396 bin YTL tazminat isteniyor.

Raporun ayrıntısı şöyle:

Saldırı ve tehdit

“Bizim Kocaeli” gazetesi kurucusu ve genel yayın müdürü Güngör Arslan’a 22 Eylül’de silahlı saldırıda bulunan ve kaçarken yakalandığı iddia edilen Rıdvan Külüğ (45), Emniyetteki sorgusunun ardından tutuklandı. Cumhuriyet Savcısı Erdoğan İnem’e ifade verdikten sonra tutuklanması istemiyle ertesi gün Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi´ne sevk edilen zanlı Külüğ, mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasının hemen ardından yapılan itiraz üzerine bu kez hapse gönderildi. Saldırıyı kınayan TGC, Kocaeli yöneticilerinin tehditlere ilgisiz kaldığını açıkladı.

Haziran’da yayına başlayan www.solgazete.net sitesi 12 Eylül’de ırkçı hacker(lar)ın saldırısına uğradı. Saldırı nedeniyle site geçici olarak yayınına ara verirken hacker(lar), saldırı düzenledikten sonra siteye Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) eski lideri Alparslan Türkeş’in Bozkurt işareti yapan fotoğrafını yerleştirdi. Saldırıyı kınayan site yetkilileri, kısa bir aradan sonra tekrar yayına geçtiler.

“Milliyet” gazetesi foto-muhabiri Hüseyin Özdemir’e, 5 Eylül’de fotoğraf çekmek için gittiği Fatih’in Çarşamba semtinde sarıklı kişiler sokakta saldırmaya çalıştı. Fotoğraf çekmek isteyen Özdemir’i engelleyen iki kişiden biri, “Canına mı susadın hayvan” diyerek muhabiri kolundan tutup itti.Buna karşın Başbakan Erdoğan, AKP Genel Merkezinde yaptığı konuşmasında, İsmailağa Camii’nde yaşanan linç girişimi olayında basını tek taraflı davranmakla suçladı: “Birçok şeyler, birçok provokatif hareketler, bu aralar yine gazetelerde çıkıyor ya, bu oyunlara asla gelmeyeceksiniz” dedi.

Adıyaman “Mercan Tv”de “Ses Ver Adıyaman” adlı programın yapımcısı ve eski Gazeteciler Cemiyet Başkanı olan Ragıp Ersoy, 5 Eylül’de evinin önünde silahlı saldırıya uğradı. Ersoy olaydan yara almadan kurtulurken “Adıyaman Haber” gazetesi ve Adıyaman Gazeteciler Cemiyeti, saldırıyı kınadılar. Programını hazırlamak için yola çıkan Ersoy, aracına binmek üzere iken saldırgan(lar)ın silahlı saldırısına uğradı.

NTV’de yayımlanan “90 Dakika” adlı programda Fenerbahçe Futbol Takımı’nın yeni transfer ettiği Mateja Kezman’ı eleştiren spor yorumcusu ve “Vatan” gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu, sözlerinin ardından futbol siteleri ve taraftarlardan sert tepkileri ile karşılaştığını ve can güvenliğinin tehlikede olduğunu yazdı. Babaoğlu, 31 Ağustos 2006 tarihli köşesinde “Gazetecilik görevimi yaptım fakat başıma bir şey gelirse…” başlığıyla kaleme aldığı yazısında, Emniyet ve adli makamlara şöyle seslendi: “Başıma en ufak bir tatsızlık gelirse, futbolumuzu yönetenleri ve İnternet’teki taraftar sitelerini hiçbir kurala, insan hakkı ve hukukuna uymaksızın yönlendirenleri bundan sorumlu sayacağım.”

28 Ağustos’ta İHD İstanbul Şubesi, www.ihdist.org adresinde yayınlanan web sitelerinin, bir grup hacker’ın saldırısına maruz kaldığını bildirdi. İnternet sitesinin çökmesine yol açan saldırı sonucu, sitenin ana sayfasına MHP propagandasını içeren bir metin ile sanatçı Mustafa Yıldızdoğan’ın şarkılarına ait sözler yerleştirildi. İHD yetkilileri, durumu fark etmeleriyle birlikte müdahalede bulunarak söz konusu yayına son verdi. Güvenlik açıklarının gözden geçirilmesi amacıyla bakıma alınan İnternet sitesinin 15 gün içinde yayına geçmesi bekleniyor. İHD, “ırkçı” saldırıyı kınadı.

27 Ağustos gecesi, eski.eski.bianet.org sitesinin bilgi işlem sistemine sızan hacker(ler), site sunucusundaki bülten abonesi listesine ulaşarak, abonelere e-posta adresinden, ırkçı propaganda, para talebi, BİA’yı kötüleyen ibareler vb. içeren istenmeyen mesajları gönderdi(ler).

Antalya’nın Manavgat ilçesinde yayımlanan “Söz” gazetesinin sahibi ve “MRT” televizyonu Genel Müdürü Hidayet Özcan, 19 Ağustos’ta kimliği belirlenemeyen iki kişinin silahlı saldırısı sonucu ayağından yaralandı. Manavgat Gazeteciler Cemiyeti Başkan yardımcısı da olan Özcan, saldırının televizyonda yaptığı yorumlardan ve gazetedeki yazılarından kaynaklandığını düşündüğünü açıkladı.

Başbakan Erdoğan’ın “Hürriyet” gazetesi muhabiri Turan Yılmaz’ın “Kuzey Irak’taki PKK varlığına son vermeye yönelik bir planınız var mı?” sorusuna verdiği sert yanıta TGC tepki gösterdi. Erdoğan, İslam Konferansı Örgütü toplantısı için 2 Ağustos’ta Malezya’ya gitmeden önce bir basın toplantısı düzenlemişti. Başbakan, soruya “Bir devletin ve hükümetin bir planı var mı, yok mu, bunları kalkıp medyaya mı açıklayacak” diye sert bir yanıt vermişti.TGC, “Basına sert ve haksız suçlamalar gelenekselleşmemeli” mesajıyla Başbakana tepki gösterdi.

31 Temmuz’da ANKA Ajansı muhabiri Ayça Örer, İsrail ordusunun Lübnan’a saldırısının protesto edildiği İstanbul Taksim’deki eylemde polisin saldırısına uğradı. Kolundan ve dizinden yaralanan gazeteciye beş gün iş göremez raporu verildi.

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde, Çorlu Basın Mensupları Derneği Başkanı Erdal Özcan’a yönelik sopalı saldırıya karıştıkları iddiasıyla gözaltına alınan üç kişi 30 Temmuz’da tutuklandı. Günlük yerel “Devrim” gazetesi ile “Hürriyet” gazetesi ve Doğan Haber Ajansı’nın (DHA) Çorlu temsilciliğini yapan Özcan’a, Kazimiye Mahallesi’nde evine doğru yürüdüğü sırada sopayla saldırdığı belirlenen, A.D. (26), A.A (24) ve Ü.Ç. (23) polisçe gözaltına alındı. Üç zanlı, “Adam öldürmeye teşebbüs” suçundan tutuklanarak Çorlu Kapalı Cezaevi’ne konuldu. 26 Temmuz’da saldırıya uğrayan Özcan, çevredeki vatandaşlarca Çorlu Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınmıştı. Basın Konseyi, gazeteci Erdal Özcan’a yapılan saldırıyı kınadı.

17 Temmuz’da Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) Başkanı Erdoğan Kahya, Manavgat Şelalesi’nin yakınında yaşanan patlama sonrası gazetecilerin esnafın saldırısına uğradığı olaylarda güvenliği sağlamadığı gerekçesiyle Kaymakam Fikret Dayıoğlu hakkında soruşturması açılması için İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. Patlama sonrası oluşan zararı görüntülemeye çalışan Bülent Tatoğulları, Cem Özdel, Özgür Uzun, Mesut Gengeç ve Sercan Aytiş adlı gazeteciler saldırıya uğramıştı. Dilekçede, Dayıoğlu’nun “Genel güvenliği sağlamamak suretiyle görevi ihmal etmekle” suçlandı.

11 temmuz’da Gaziantep 27 Gazetesi imtiyaz sahibi ve Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti (GGC) Başkan Yardımcısı Ökkeş Özekşi, kimliği belirsiz ve eli sopalı kişilerin saldırısına uğradı. Site güvenliğinin de yardımıyla Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi’ne kaldırılan Özekşi yoğun bakıma alındı. İl Jandarma Alay Komutanı Albay Süleyman Yüksel, Emniyet Müdürü Ali Kalkan, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Abdullah Sabri Kocaman, yönetim kurul üyeleri ve meslektaşları Özekşi’yi hastanede ziyaret etti.

1 Temmuz’da Kastamonu’da çeşitli açılış ve temel atma törenlerine katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Nasrullah Meydanı’nda halka seslenirken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile ilgili haberleri nedeniyle medyayı hedef aldı: “Hangi dosya, hangi talebiniz geri çevrildi diye bu haberleri yapıyorsunuz? Bunları açıklayacağım günler yaklaşıyor.”

Gözaltı ve tutuklamalar

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı ekipler, 8 Eylül’de başlatılan Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) örgütüne yönelik operasyonların bir devamı olarak 21 Eylül’de de aralarında “Özgür Radyo”, Emekçi Kadınlar Derneği, “Atılım” gazetesi büroları, Bilim Eğitim Estetik Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı (BEKSAV), Tersane Gemi Yapım-Onarım İşçileri Sendikası (Limter-İş) ve Tekstil-Sen’in de bulunduğu bir çok kuruluşta arama yaptı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20 Eylül’de verdiği izinle başlayan aramalar, 85 kişinin gözaltına alınmasına yol açtı. Aralarında “Özgür Radyo” haber müdürü Halil Dinç ile çalışanı Sinan Gerçek’in de bulunduğu 13 kişi tutuklandı. Operasyonlarda İHD ve SDP gibi çok sayıda kuruluşun tepkisini çekti.

Tunceli’de bir itirafçının iddiaları üzerine tutuklanan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Rüştü Demirkaya 21 Eylül’de ilk kez çıkarıldığı mahkemede tahliye edilmedi. Demirkaya, 12’si tutuklu 18 kişiyle birlikte “PKK’ye yardım ve yataklık” iddiasıyla yargılanıyor. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 10 yıl hapis istemiyle yargılanan Demirkaya bir daha 18 Ekim’de hakim karşısına çıktığında beş aylık tutuklu olacak. Tunceli’de Hozat Dağören Karakolu’na teslim olan itirafçı Korumcu’nun ifadeleri üzerine 14 Haziran’da Tunceli Kapalı Cezaevi’ne gönderilen Demirkaya, ardından Malatya Cezaevi’ne nakledilmişti.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun (Küresel BAK) Mart’ta düzenlediği sergi için Başbakan Erdoğan’ın ABD Başkanı Bush’un köpeği olarak gösteren bir afiş hazırlayan Britanyalı kolaj sanatçısı Michael Dickinson, sergi sorumlusu Erkan Kara’nın yargılandığı davada Başbakanla ilgili yeni bir afiş gösterince 12 Eylül’de gözaltına alındı. Üç gün Ümraniye Cezaevi’nde alıkonan Dickinson, ardından Zeytinburnu’daki Yabancılar Şube Müdürlüğü’nde tutuldu. Dickinson’a Düşünce Suçuna Karşı Girişim destek oldu. Yeditepe Üniversitesi’nin sözleşmesini yenilemediği öğretim görevlisi Dickinson Britanya Konsolosluğu’nun devreye girmesiyle serbest kaldı; 30 Eylül’de ise sınırdışı edildi.

“Atılım” gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek ve “Özgür Radyo” Genel Yayın Koordinatörü Füsun Erdoğan’ın da aralarında bulunduğu 23 kişi, MLKP örgütüne yönelik bir operasyon kapsamında 8 Eylül’de gözaltına alındı. Çeşitli kentlerde başlatılan operasyonda gözaltına alınanlardan 20’si, 12 Eylül’de çıkarıldıkları Beşiktaş’taki Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuklandı. Tutuklananlar arasında İbrahim Çiçek, Füsun Erdoğan ve gazetesi genel yayın koordinatörü Sedat Şenoğlu da var. Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nın koordinatörlüğünde “Gaye” adlı bir operasyon yürütüldüğünü açıklayan İstanbul Valisi Muammer Güler, “MLKP’nin tamamen çökertildiğini” açıkladı. Çiçek, Şenoğlu Bayrampaşa Cezaevi’ne gönderilirken Erdoğan, Üsküdar Paşakapısı Cezaevi’ne oradan da bir kaç gün sonra Gebze Cezaevi’ne gönderildi.

13 Temmuz’da İzmir’de yapılan bir ev baskınında gözaltına alınan ve tutuklanarak Kırıklar F Tipi Cezaevi’ne gönderilen “Atılım” gazetesi yazarı Emin Orhan, 29 Temmuz’da serbest bırakıldı. Sosyalist Gençlik Derneği üyesi oldukları iddia edilen on kişiyle birlikte gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Orhan, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifadesinin alınmasının ardından serbest kaldı.

Mersin’in Akdeniz Beldesi’nde Abdullah Öcalan’ın yakalanılışının yıldönümünde yapılan eylemleri izlerken “araçlarında molotof kokteyli bulunduğu” iddiasıyla tutuklanan DİHA muhabiri Evrim Dengiz ile Nesrin Yazar, 25 Ağustos’ta çıkarıldıkları son duruşmada da tahliye edilmediler. “PKK/Kongra-Gel üyesi olmak” suçlamasıyla 18 Şubat’ta cezaevine gönderilen iki muhabir, yargılamanın süreceği 3 Ekim’e kadar hapiste kalacaklar.

Dava ve Girişimler 

28 Eylül’de, Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Birol Duru ve İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi Daimi Açığ, “PKK örgütüne yardım ve yataklık” iddiasıyla yargılandıkları davada ayrı ayrı 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldılar. Bingöl’ün Karlıova İlçesi Dinarbey Köyü’nde Hint keneviri tarlasını görüntülemek isterken “çantasında HPG militanlarını öven kaset bulunduğu” gerekçesiyle gözaltına alınan Duru, 4,5 ay hapiste kaldıktan sonra 29 Aralık 2005’te tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Ceza Yasası’nın (TCK) 314/3 ve 220/7 maddeleri uyarınca Duru ve Açığ’ı “Örgüt üyelerinin hal ve sıfatlarını bilerek ve isteyerek yardım ve yataklık etmek” iddiasıyla cezalandırdı. Avukat Servet Özen kararları temyiz edecek.

Eylül sonunda Mersin Cumhuriyet Savcılığı, “1 Mayıs 1977 katliamı dosyası açılsın” başlığıyla yaptığı basın açıklaması nedeniyle, Mersin 78’liler Araştırma ve Dayanışma Derneği Başkanı Ethem Dinçer hakkında, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, organ ve kurumlarını tahkir” iddiasıyla dava açtı. TCK’nın 216/1, 301/2 ve 53/1. maddeleri uyarınca 15 Aralık’ta yargılanmaya başlayacak olan Dinçer’in 5 yıla kadar hapsi isteniyor.

Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür Der) üyesi Bahadır Kurbanoğlu hakkında 22 Nisan’da Fatih Saraçhane Parkı’nda düzenlenen bir eylemde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’yı ihraç kararını eleştirdiği için Fatih Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. “Haksöz” dergisi yazarlığı da yapan Kurbanoğlu, 3 Ekim’de hakim karşısına çıkacak.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, “Cumhuriyet” gazetesi imtiyaz sahibi İlhan Selçuk hakkında tazminat davası açan Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’i haksız buldu. Kurul, Selçuk’un Dinçer hakkındaki yazısının ve yazısındaki “mürteci” nitelemesinin “eleştiri sınırları içerisinde” olduğuna hükmetti. Yazar Selçuk’un gazetenin 31 Aralık 2003 tarihli sayısında yer verilen “Bir İki Numara” başlıklı yazısı nedeniyle Başbakanlık Müsteşarı Dinçer, Selçuk aleyhine tazminat davası açmıştı. Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davada, Selçuk 5 bin YTL tazminat ödemeye mahkûm edilmişti. Kararın temyiz istemini görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Selçuk’un yazısının eleştiri sınırları içerisinde olduğuna işaret ederek yerel mahkeme kararını bozmuştu. Yerel mahkemenin direnmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gelmişti. Karar kesinleşti.

Okula giderken başörtü takan anaokulu müdürünün idari görevden alınmasını hukuka aykırı bulmayan Danıştay 2. Dairesi kararına tepki olarak yayımlanan haberlerde daire üyelerini “hedef gösterdiği”, üyelere “basın yoluyla görevli memura hakaret ettiği” ve “devletin yargı organlarını aşağıladığı” gerekçesiyle “Vakit” gazetesi yetkilileri hakkında açılan davaya 28 Eylül’de devam edildi. Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “hakaret” ve “devletin yargı organlarını aşağılama” iddialarından yargılamanın 6 Şubat 2007′de süreceğini bildirdi. Mahkeme, Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) 6/1 maddesinde tanımlanan “hedef gösterme” suçundan görevsizlik kararı verdi. Bu iddiadan yürütülen kovuşturmanın İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürdürülmesine karar verildi. Gazete imtiyaz sahibi Nuri Aykon ile sorumlu müdürü Harun Aksoy’ın 34 yıl 6’şar aya kadar hapsi isteniyor.

Roj TV’nin kapatılmaması için 30 Aralık 2005’te Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’e mektup gönderdikleri için haklarında “ PKK’ye yardım ve yataklık yaptıkları” iddiasıyla dava açılan Demokratik Toplum Partisi’nden (DTP) 56 belediye başkanının yargılanmasına 26 Eylül’de Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. 10 yıla kadar hapis cezası istenen Belediye Başkanları adına savunma yapan Yenişehir Belediye Başkanı Fırat Anlı, temsil ettikleri halkın taleplerinin dile getirdiklerini savunarak, “Mektubun tüm içeriğine katılıyoruz. İddianame, kaleme alındığı dönemin duygusal atmosferinin bir ürünü” dedi. duruşmaya katılmayan 11 belediye başkanının 21 Kasım’da görülecek bir dahaki duruşmaya polis zoruyla getirilmesine karar verdi.

Dalaman’da MOPAK Kağıt ve Karton Şirketinin Muğla’da yayımlanan “Güney Ege” gazetesinden 300 bin YTL’lik öldürücü tazminat istediği davaya devam edildi. Gazete sahibi Hasan Karaçelik ve köşe yazarı Yüksel Sarı, MOPAK Şirketi’nin çevre kirliliğine yol açtığı ve çalışanların haklarını görmezden geldiğine ilişkin haber ve köşe yazıları nedeniyle “hakaret” iddiasıyla Ortaca Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yargılanıyorlar. Bugüne kadar her iki tarafın tanıklarının dinlendiği ve sona yaklaşan dava 12 Aralık’ta sürecek.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 2003 yılında Kandil Dağı’na giderek, PKK/Kongra Gel yöneticileriyle röportaj yaptığı için “Ülkede Özgür Gündem” gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Aykol hakkında açtığı “örgüt üyeliği” davası 26 Eylül’de görülmeye başlandı. Röportaj nedeniyle “silahlı terör örgütüne üyeliği”yle suçlanan Aykol, 10 yıla kadar hapsi isteniyor. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nurettin Ak, 12 Aralık’a kadar esas hakkında mütalaasını sunması için dosyayı Savcı Selim Berna Altay’a verilmesine karar verdi. Savcılık, Aykol’un TCK’nın 314/2 ve 53. maddeleri ve 3713 sayılı TMY’nin 5. maddesi gereğince yargılanmasını talep etmişti.

Eski Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Canpolat’ın, Turan Çevik, oğlu ve damadını resen tahliye ettiği cinayet soruşturmasını yazan “Milliyet” muhabiri Lube Ayar hakkında açılan “yargıyı etkileme” davasının görülmesine 21 Eylül’de Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Basın Kanunu’ nun 19. maddesinden yargılanan Ayar, “Suçlamayı kabul etmiyorum. Kamu adına çalışan bir başsavcının oğlunun, hayali ihracattan yargılanmış bir kişinin oğluyla ortak olduğunu ortaya çıkarmak ve başsavcının Çevik ailesiyle yakınlığını gösteren düğün fotoğraflarını yayımlamak basının öncelikli görevidir” dedi. Savcı, 19 Aralık’a kadar esas hakkındaki mütalaasını hazırlayacak.

Koza Altın Şirketi, “Cumhuriyet” gazetesi yöneticileri hakkında, “yargı ve yargı görevini yapanı etkileme” ve “gizliliğin ihlali” suçlarını işledikleri iddiasıyla, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Sunulan şikayet dilekçesinde gazetenin, 13 Eylül 2006 tarihli sayısında yer alan “Koza’nın Hukuk Oyunu” başlıklı haberde, suç unsurlarının bulunduğu öne sürüldü. Öztürk, Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız ve sorumlu müdürü Güray Öz için, TCK’nın 277. maddesindeki “yargı görevini yapanı etkileme”, 285. maddesindeki “gizliliğin ihlali” ve 288. maddesindeki “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarından ceza talep etti.

Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in “Hürriyet” gazetesi Başyazarı ve Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, “Hürriyet” gazetesi ve sorumlu yazı işleri müdürü Hasan Kılıç aleyhine açtığı 30 bin YTL’lik tazminat davası, Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi Yargıcı Ahmet Tevfik Erginbay tarafından Eylül sonunda reddedildi. Halen Başbakanlık Müsteşarı olan Ömer Dinçer’in Marmara Üniversitesi’nde Profesör sıfatıyla öğretim üyeliği yaptığı sırada Yardımcı Doçent Yahya Fidan’la birlikte, Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Koçel’in “İşletme Yöneticiliği” isimli kitabından intihal’ (bilgi hırsızlığı) yaptığı ileri sürülmüştü.

Çanakkale “Çağdaş Demokrat” gazetesi sahibi Özge Kaya ve Genel Yayın Yönetmeni İlhan Kaya, Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) öğretim üyesi Ramazan Gülendam ile ilgili bir haber nedeniyle toplam 6 bin YTL tazminat istemiyle Çanakkale Sulh Hukuk Mahkemesi’nde yargılanıyorlar. “Edebiyat Fakültesinde Muhafazakar Hocanın Marifetleri” başlıklı manşet haberinden açılan bu davaya karşılık İlhan Kaya da, “Yayın Yönetmeni olarak hiçbir hukuki sorumluluğu bulunmadığı halde kendisine dava açıldığı”, Özge Kaya da tekzip yoluyla kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle Gülendam hakkında aynı tutarda tazminat davası açmışlardı. Gülendam’ın bir kız öğrenciyi “evlenmek vaadiyle kandırdığı” iddiasına yer veren haberden gazetecilerin yargılanmasına 21 Kasım’da, Gülendam ile ilgili dava ise 28 Kasım’da devam edecek.

Eylül ayında Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı “Agos” gazetesinin 21 Temmuz 2006 tarihli sayısında verilen “301’e Karşı 1 İmza” başlıklı haber ve “Ermeni Soykrımı”na inandığını söylemesi nedeniyle gazeteci Hrant Dink hakkında, “Türklüğü aşağılamak” iddiasıyla dava açtı. Dink’in yanı sıra gazetenin imtiyaz sahibi Sarkis Seropyan ve sorumlu yazı işleri müdürü Arat Dink da yargılanacak. Dink, 14 Temmuz’da Reuters Ajansı’na verdiği ve Ermeni soykırımını savunduğu demecinde “Elbette bu bir soykırımdır diyorum. Çünkü sonuç kendini zaten tanımlıyor ve adını koyuyor. 4 bin yıldır bu topraklarda yaşayan bir halkın bu olaylarla birlikte artık ortadan yok olduğunu görüyorsunuz. Bu zaten kendini anlatıyor” demişti.

20 Eylül’de Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un, “kişilik haklarına hakaret” edildiği gerekçesiyle açtığı davada, haftalık “Penguen” dergisinin 5 bin YTL manevi tazminat ödemesine karar verdi. Mahkeme, bakan Koç’un dergi sahibi Erdil Yaşaroğlu, yazı işleri müdürü Fatih Solmaz ve derginin yayıncısı Pak Basın Yayın Şirketi’nden 20 bin YTL tazminat talebini kısmen kabul etmiş oldu. Penguen Dergisi’nin 14 Temmuz 2005 tarihli nüshasında, Mensur Şebboy takma ismiyle yayımlanan yazıda, “oyalama bakanı”, “gündem oluşturma bakanı” ve “dalga geçilme bakanı” gibi ifadeler kullanıldığı için Bakan Koç dava açmıştı.

Kandil Dağı’nda Kongra-Gel militanları ile röportaj yaptığı için Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanan “Hürriyet” gazetesi muhabiri Sebati Karakurt, sorumlu müdürleri Necdet Tatlıcan ile Hasan Kılıç ile PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan’la yaptığı röportajda bu kişinin hayatında olan değişiklikleri yansıtan “Milliyet” gazetesi muhabiri Namık Durukan, TMY değişikliğine dayanarak Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 21 Eylül’de aldığı kararlarla artık İhtisaslaşmış Ağır Ceza Mahkemesi’nde (eski DGM) yargılanacaklar.

Yazar Elif Şafak, “Baba ve Piç” romanıyla “Türklüğü alenen aşağılama” iddiasıyla üç yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davadan 21 Eylül’de beraat etti. Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “suçun yasal unsurları oluşmadığı ve yeterli delil bulunamadığına” karar verdi. Şikayetçi, “Büyük Hukukçular Birliği” adlı kuruluş mensupları müdahillik talepleri kabul edilmediğinden beraat kararını da temyiz edemiyorlar. Mahkeme, CMK’nın 190/3 maddesinde yer alan “derhal beraat verilebilecek hallerde sanık ifadesine gerek görülmeden beraat kararı verilebilir” düzenlemesine dayanarak beraat kararı verdi. Bir mahkeme, ilk kez bu düzenlemeye dayanarak beraat kararı vermiş oldu.

Avrupa Sosyal Forumu’na “Çok Dillilik Işığında Belediyecilik ve Yerel Yönetimler” başlıklı bir makale gönderdiği için Diyarbakır Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş hakkında açılan dava 19 Eylül’de beraatle bitti. Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, “Terör örgütünün amacının propagandasını yaptığı” iddiasıyla suçlanan Demirbaş’ı “suçun unsurlarının oluşmadığı” gerekçesiyle akladı. Aktivist, TCK’nın 220/8. maddesi uyarınca 3 yıl hapis ve görevden alınması istemiyle yargılanıyordu.

Yazar John Tirman’ın kaleme aldığı “Savaş Ganimetleri: Amerikan Silah Ticaretinin İnsani Bedeli” kitabı nedeniyle Aram Yayınları sahibi Fatih Taş ile birlikte kitabın çevirmenler Lütfi Taylan Tosun ve Aysel Yıldırım da yargılanıyor. 19 Eylül’de İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edilen davada, kovuşturmaya son olarak kitabın çevirmenlerinin de, dosya savcılığa gönderilerek ve ek iddianame düzenlenerek dahil edilmişti. Davaya 29 Kasım’da devam edilecek. Sanıklar, “Askeri kuvvetleri alenen aşağılama” ve “Atatürk’e hakaret” iddialarıyla yargılanıyorlar.

19 Eylül’de Diyarbakır 4 ve 5. Ağır Ceza Mahkemeleri’nin Savcıları, Diyarbakır Gün TV ve Roj TV’ye yaptığı konuşmalarda PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı çıkan, bunun bölgedeki ihlallerde artışa neden olduğu ifade eden İHD Diyarbakır Temsilcisi Selahattin Demitaş’ın toplam 9 yıl hapisle cezalandırılmasını istedi. 7 Şubat 2003’te yaptığı “Savaş ve Tecridin Yarattığı Gerginlik, İhlalleri Artırdı” başlıklı bir basın açıklamasındaki mesajları Roj TV’ye bağlanarak aktaran İHD’li Demirtaş, ayrıca, Gün TV’de 24 Haziran 2005’te yayımlanan “Özel Gündem” programında yaptığı ve Türkiye’de bir barış projesinin başarılı olabilmesi için Öcalan’ın bunun dışında tutulamayacağını savunduğu açıklama nedeniyle suçlanıyor.

PKK’nin geçen yıl kaçırdığı Er Coşkun Kırandi’yi örgütün elinden teslim aldıkları ve gelişmeyi izledikleri için 5 yıl hapis istemiyle yargılanan beş insan hakları savunucu ile dört habercinin dosyası, isnat edilen suçun niteliği gerekçe gösterilerek Malatya Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. 15 Eylül’de Tunceli Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet savcısı Özgür Bozkurt’un “Yargılama üst nitelikte olan ağır ceza mahkemesinde yapılmalı” şeklinde verdiği mütalaaya uydu. Sanık avukatları kararı temyiz edecek. Davada sanatçı Ferhat Tunç, İHD temsilcileri Mihdi Perinçek ve Selahattin Demirtaş, Tunceli Belediyesi İl Encümeni Özgür Söylemez, gazeteci-yazar Umur Hozatlı, Doğan Haber Ajansı (DHA) ve Reuters Haber Ajansı muhabiri Ferit Demir, Anadolu Ajansı (AA) muhabiri Haydar Toprakçı, DİHA muhabirleri Abdülkadir Özbek ve Rüştü Demirkaya yargılanıyorlar.

18 Eylül’de Yargıtay Ceza Genel Kurulu, gazeteci Hrant Dink’in “Ermeni Kimliği” bağlıklı dizi yazısından ertelemeli 6 ay hapis cezasına mahkum edilmesiyle ilgili davada, kurumlar eleştirilirken görüş açıklama niteliğinde olmayan küçültücü ve aşağılayıcı sözlerin ifade özgürlüğü olarak değerlendirilemeyeceğine hükmetti. Karara katılmayan Yargıtay Başkanvekili ve Ceza Genel Kurulu Başkanı Osman Şirin ile üye Muvaffak Tatar ise ifade özgürlüğünün Türkiye’de evrensel bakışa uygun korumaya kavuşturulamadığını belirtti.

Başbakan Erdoğan’a suikast girişiminde bulunan Mustafa Bağdat’ın olay yeri keşfini görüntüledikleri iddiasıyla AA muhabiri Muharrem Cin, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabiri Hüseyin Efe ile Cihan Haber Ajansı (CİHA) muhabiri Cemil Türken hakkında açılan dava 14 Eylül’de beraatla sonuçlandı. Gizlilik kararı bulunan duruşmanın devamında gerçekleştirilen keşif işleminin fotoğraf ve kamera görüntülerini çektikleri gerekçesiyle yargılanan üç haberci, “Gizli duruşmayı görüntüye almak” iddiasıyla suçlanıyordu.

14 Eylül’de üç yazıdan Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak “devlet kurumlarını tahkir ve tezyif” iddiasıyla yargılandığı “Olacağı Buydu” ve “28 Şubatın neresindeyiz” yazılarından beraat etti. Eyyüp Yılmaz başkanlığındaki mahkeme, “Olacağı Buydu” ve “28 Şubatın neresindeyiz” yazıları için beraat yönünde mütalaa veren savcı Erdoğan Doğan’ın görüşüne katılınca Dilipak ve gazete sorumlu müdürü Mehmet Özmen aklandılar. “Akit” gazetesi ve “Cuma” dergisinde darbeler ve 28 Şubat sürecinin eleştirdiği üç yazısından dolayı yargılanan Dilipak, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ile suçlandığı “Bir Başkadır Benim Memleketim” başlıklı yazıdan 27 Şubat 2007′de hakim karşısına çıkacak.

2001 yılında Edirne’den Ankara’ya başlattığı “İşsizliğe, yoksulluğa, yolsuzluğa ve savaşa karşı küresel eşitlik adalet ve barış” yürüyüşü kapsamında Sakarya’da yaptığı konuşmadan “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”na muhalefet ettiği iddiasıyla 18 ay hapis cezası verilen DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, karar Yargıtay 8. Ceza Dairesi”nce bozulduktan sonra Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan ikinci yargılamadan aklandı. DİSK, eylemi “demokratik hak arama” olarak niteleyen Yargıtay kararını “ülkenin demokratikleşme sürecine katkı” olarak nitelendirdi.

Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’nun (Küresel BAK) 11 Mart’ta düzenlediği serginin sorumlusu Erkan Kara, Britanyalı kolaj sanatçısı Michael Dickinson’un ve hazırladığı Başbakan Erdoğan’ı ABD Başkanı Bush’un köpeği olarak gösteren afiş nedeniyle 12 Eylül’de Kadıköy 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı. Kara’nın avukatı Lütfü Yılmaz, Başbakanın şikayetçi olmadığını ve bunu da mahkemeye bildirdiğini açıkladı. O dönem Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe veren Dickinson, “ortada bir suç varsa Kara değil ben yargılanmalıyım” dediyse de savcılık Dickinson’a dava açmayı gerek görmedi. Karar, “(Dickinson) Hakkında açılmış bir soruşturma ya da dava olmadığı halde sanki hakkında soruşturma varmış gibi bazı sivil toplum örgütlerini harekete geçirerek ülkemiz aleyhinde yayınlar yapılmasını sağladı” şeklinde gerekçelendirildi.

Eylül başında Koza Altın İşletmeleri, “Cumhuriyet” gazetesinde “Dikili’de zorbalık” başlığıyla yayımlanan bir haber nedeniyle Cumhuriyet Vakfı adına İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, gazetenin İzmir Temsilcisi Serdar Kızık, haberi yapan muhabir Ozan Yayman ve gazete aleyhine 250 bin YTL’lik manevi tazminat davası açtı. Şikayetle, 20 Ağustos’ta manşetten yayımlanan haber ile ”Koza’nın Siyah Elbiseli Adamları” başlıklı devamında, “kişilik haklarına haksız saldırı” yapıldığı ileri sürüldü. Koza Altın İşletmeleri’nin avukatları, Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, şirketin ticari itibarının zedelendiğini ileri sürdü.

“Birgün” gazetesi yazarı ve sesonline.net İnternet sitesi Yayın Yönetmeni gazeteci-yazar Yalçın Ergündoğan hakkında Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Haydar Baş’ın şikayeti üzerine 3 yıl hapis ve para cezası istemiyle açılan davanın görülmesine 31 Ağustos’ta Beyoğlu 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Yazarın üç yıl istemiyle yargılandığı dava, bilirkişi raporunun henüz gelmemesi üzerine 4 Ekim’e bırakıldı. Yazarın üç yıl hapsi isteniyor. Ayrıca, şikayetçinin Beyoğlu 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde yazara açtığı 5 bin YTL istemli tazminat davası da sürüyor.

Geçen yıl yazdığı “Vatandaşlık Tepkilerim” adlı kitabında başörtüsünün Sümerler’de ‘genel kadınlar’ tarafından kullanıldığını yazan 92 yaşındaki Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ hakkında, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme ve aşağılama” ile “hakaret” iddialarıyla dava açıldı. İzmir Barosuna kayıtlı avukat Yusuf Akın’ın Çığ ile kitabın yayıncısı Kaynak Yayınları yetkilisi İsmet Öğütücü hakkında yaptığı başvuru sonunda Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı, bu kişiler hakkında 9 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. TCK’nın 216. maddesi uyarınca kovuşturma geçiren Çığ ile Öğütücü, Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bir daha 1 Kasım’da hakim karşısına çıkacaklar.

Tuzla Belediye Başkanı Mehmet Demirci ve Tuzla Belediye Başkanlığı, ulusal basına da taşınan “Aile İlmihali” kitabıyla ilgili 30 Nisan’da yayımlanan “Tuzla Belediyesi Şeriat mı Öneriyor?” başlıklı haber nedeniyle “Çağdaş Tuzla” gazetesi sahibi ve yazı işleri müdürü Halil Özen hakkında suç duyurusunda bulundu. Ağustos sonunda basına yansıyan şikayet dilekçesinde, Özen’in TCK’nın “hakaret” başlıklı 125. maddesine göre yargılanması, ilgili gazete sayısının toplatılması ve gazeteye ait İnternet yayınının durdurulması talep ediliyor.

Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kızıltepe İlçesinde 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ile babası Ahmet Kaymaz’ın öldürülmesiyle ilgili yargılamayı izleyen 13 kişi hakkında “Halkı dil, ırk, sınıf ve bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmek” iddiasıyla dava açtığı 31 Ağustos’ta öğrenildi. Dersin Demokrasi Platformu üyelerinden Eğitim-Sen Tunceli Şube Başkanı Hanefi Bekmezci, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde hakim karşısına çıkacak. Olaydan 1,5 yıl sonra Başsavcılık, “sanık lehinde” olduğu gerekçesiyle Bekmezci’nin eski TCK’nın 312. maddesinden cezalandırılmasını istedi.

Köşesinde yazar Orhan Pamuk ile ilgili yürütülen kovuşturmayı eleştirdiği için “Radikal” gazetesi yazarı Murat Yetkin hakkında “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” iddiasıyla açılan dava 24 Ağustos’ta zamanaşımından düştü. Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi Savcısı, 4 Mayıs’ta sunduğu esas hakkındaki mütalaasında Yetkin hakkında ceza isterken mahkeme, yazar hakkında iki aylık yasal süre içerisinde dava açılmadığına karar vererek davayı düşürdü. Gazetenin 18 Eylül 2005 tarihli nüshasında yayımlanan “Orhan Pamuk’a açılan davada Türkiye yargılanacak” başlıklı yazıdan yargılanan Yetkin, Pamuk davasının AB ile müzakere sürecinde Türkiye’nin karşısına çıkacağına dikkat çekmiş ve “Ancak bu davada Pamuk’un olduğu kadar aslında Türkiye’nin yargılanacağının kaç kişi farkında acaba Ankara’da?” diye sormuştu.

Gazeteci Tuncay Özkan aleyhine eski İçişleri Bakanı Saddettin Tantan’ın Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açtığı davaya ilişkin kararı değerlendiren Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Ağustos ortasında, basın özgürlüğünün belli ölçülerde abartmaya hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerdiğine işaret ederek, yazılarda kullandıkları deyimler “polemik” niteliğinde olsa da nesnel bir açıklamayla desteklendiğinde ifadelerin asılsız kişisel saldırı olarak görülemeyeceğini vurguladı. Özkan, “görevinden dolayı basın yolu ile tahkir” iddiasıyla yargılanıyordu. Daire, Özkan’ın dava konusu yazı dizisinde Tantan’ı “görevinden dolayı küçük düşürücü değer yargıları içerdiği ve eleştiri sınırlarını aşarak kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu gözetilmeden” yetersiz gerekçeyle beraat kararı verildiğine işaret ederek, yerel mahkemenin kararını bozdu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, yerel mahkemenin beraat kararının onanmasını istemesi üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Başsavcılığın itirazını kabul etti ve yerel mahkemenin beraat kararını oy çokluğu ile onadı. 20-21-22 ve 23 Nisan 2001’de “Milliyet” gazetesinde “Rüşvet Yolsuzlukla Mücadele Büro Amirliği” adıyla kurulmak istenen yeni yapılanma eleştiriliyordu.

20 Ağustos’ta Başbakan Erdoğan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu, Birleşmiş Milletler (BM) yazışmalarında “El Kaide bağlantısı” ile gündeme gelen Suudi iş insanı Yasin El Kadı ile ilgili bir haber nedeniyle “Birgün” gazetesine 10 bin YTL’lik tazminat davası açtı. El Kadı-Zapsu bağlantılarının hükümetçe gizlendiği iddiasına yer veren gazetenin sahibi Bülent Yılmaz ve Ankara muhabiri Hazal Ateş, 9 Kasım’da İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacaklar.

Bağcılar Başsavcılığı, “Latife Hanım” kitabının yazarı gazeteci İpek Çalışlar hakkında “Atatürk’ü Koruma Kanunu”na muhalefet ettiği iddiasıyla dava açtı. 36 yıllık gazeteci Çalışlar, Haziran’da Doğan Yayınları’nca yayınlanan kitapta ve 4 Haziran 2006 tarihli “ Hürriyet” gazetesinde yayımlanan röportajda, Latife Hanım’ın kardeşi Vecihe Hanım’a dayanarak aktardığı Atatürk’e dair bir anekdot nedeniyle 4,5 yıl hapis istemiyle yargılanacak. Çalışlar ve “Hürriyet” gazetesi sorumlu müdürü Necdet Tatlıcan 5 Ekim’de, Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacaklar.

“Radikal” gazetesi için Demokratik Toplum Partisi (DTP) kurucu üyelerinden Orhan Doğan ile yaptığı röportaj nedeniyle gazeteci Neşe Düzel hakkında açılan “propaganda” davası, zamanında açılmadığı için düştü. 10 Ağustos’ta Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi, röportajında Doğan’ın “Elinizde 3 bin silahlı insanınız var ve altı yıldır dağda bekliyor” sözlerine yer verdiği için DTP yöneticisiyle birlikte “terör örgütü propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanıyordu. Soruşturma talebi Adalet Bakanlığı’ndan gelmişti.

Doz Yayınevi editörü Ali Rıza Vural, Mesut Barzani’nin iki ciltlik “Barzani ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi” adlı kitabı “Cumhuriyeti neşren tahkir ve tezyif etmek” iddiasıyla yargılanıyor. Şubat 2003’te yapılan ilk baskısına dava yasa değişikliği nedeniyle düşen kitap, Mayıs 2005’te gerçekleştirilen ikinci baskıdan sonra yine kovuşturmalık oldu. Üç yıl hapis tehdidiyle karşı karşıya bulunan Vural, 20 Kasım’da Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bir kez daha hakim karşısına çıkacak. Yargılamaya 6 Nisan’da başlandı. İddianamede, “Cumhuriyeti neşren tahkir ve tezyif etmek” ile suçlanan Vural, 301/2 maddesi uyarınca yargılanıyor.

Ağustos başında Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, CHP lideri Deniz Baykal’ın, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e yönelik eleştirilerini aynen yayınlayan “Hürriyet” gazetesinin, Çelik’e tazminat ödemesine hükmeden yerel mahkeme kararını bozdu. Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi, 15 bin YTL tazminat istemiyle açılan davasının, 10 bin YTL üzerinden kısmen kabulüne karar vermişti. İtirazı değerlendiren Yargıtay, yerel mahkemenin kararını bozdu. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda hukuk düzeninin, çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altında alması düşünülemeyeceği belirtilen kararda, bunda temel ölçütün kamu yararı olduğu ifade edildi. Dava, Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanan 2547 sayılı yasada değişiklik yapılmasına dair yasa tasarısıyla ilgili Baykal’ın eleştirilerini yayımlaması üzerine açılmıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebini değerlendiren İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 4 Ağustos’ta “Ülkede Özgür Gündem” gazetesi yönetimine tebliğ ettiği bir kararıyla, gazete yayınını 5 Ağustos’tan itibaren 15 gün süreyle durdurdu. Karara ÇGD, İHD İstanbul Şubesi ve DTP tepki gösterdi. Kapatma kararında, gazete nüshaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde gazetenin “sürekli olarak terör örgütü propagandası içeren yayınlar yaptığı”nın anlaşıldığı belirtildi. Karar, 5532 sayılı yasa ile değişik 3713 sayılı yasanın 6/son maddesine dayandırıldı. Aynı mahkeme, karardan 4 gün sonra kendi kararını iptal etti. Gazetenin Haber Müdürü Nurettin Fırat, yayın yapamadıkları günler için hukuki yollara başvuracaklarını ifade etti.Gazeteci Oral Çalışlar, “Karar, TMK’nun basın özgürlüğü açısından ne kadar tehlikeli olduğunu da bir kez daha ortaya koydu” dedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Boyrazoğlu’nun, Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu Raporu’ndan yargılanan ve beraat eden Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun (BİHDK) eski Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’yla Kurul üyesi Prof. Dr. Baskın Oran’a ilişkin kararı temyiz ettiği 3 Ağustos’ta öğrenildi. 10 Mayıs’ta Ankara 28. Asliye Ceza Mahkemesi, savcının beraat istemli mütalaasına da uyarak Prof. Dr Kaboğlu ve Prof. Dr. Oran hakkında Ceza Yasası’nın 159. maddesinden açılan davanın düşürülmesine, 216/1. maddeden beraat etmelerine karar vermişti. İki öğretim üyesisinin davası böylece Yargıtay’a taşınmış oldu. Yargıtay’ın beraat kararını bozması halinde dosya yerel mahkemeye geri gelecek.

1 Ağustos’ta Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Selanik’teki Atatürk Evi Anı Defteri’ne yazdığı eleştirilerin ardından Adalet Bakanı Cemil Çiçek’e bir mektup gönderen Fethi Dördüncü hakkında takipsizlik kararı verdi. Kararda, Dördüncü’nün Bakan Çiçek’in şahsına gönderdiği mektupla “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni alenen aşağılama” suçunun “aleniyet” şartının gerçekleşmediği belirtildi. Bu arada Bakanlar Kemal Unakıtan, Recep Akdağ ve Binali Yıldırım, Dördüncü hakkında toplam 30 bin YTL manevi tazminat davası açtı. Şikayet dilekçesinde Dördüncü’nün yazısında bakanlar kurulu üyelerini hedef alan, gerçek dışı ve hukuka aykırı ithamlar içeren ifadelerin yer aldığı, eleştiri hakkının sınırsız olmadığı savunuldu.

Literatür Yayınları’nın 2004’te yayımladığı Mara Meimaridi’ye ait “İzmir Büyücüleri” adlı romana TCK’nın 301. maddesi uyarınca açılan dava, 26 Temmuz’da yayınevinin Edebiyat Araştırma İnceleme ve Sosyal Bilimler Yayın Yönetmeni yayın yönetmeni Abdullah Yılmaz için beraatla sonuçlandı. Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yayınevi sahibi Kenan Kocatürk için “Gereğinin takdiri” başsavcılığa bildirilmesine karar verdi. Başsavcı, Kocatürk hakkında dava açıp açmamak konusunda kararını verecek. Dava açılırsa Kocatürk, “Türklüğü, Türk Devleti’ni ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni aşağılama” iddiasıyla hakim karşısına çıkacak.

1 Ağustos’ta Başbakan Erdoğan, çizdiği karikatürde kendisini keneye benzeten çizer Mehmet Çağçağ ve karikatürü yayımlayan “Leman” dergisine 25 bin YTL’lik manevi tazminat davası açtı. Çizer Çağçağ ve dergi yetkililerinin yargılanmasına Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 1 Kasım’da başlanacak. Bunun Başbakanın mizahçılara açtığı üçüncü dava olduğunu açıklayan derginin yazı işleri müdürü Zafer Aknar, “Biz eleştiri hakkımızı kullandık. Muhalif olmayan mizah yoktur. Başbakan bunu öğrensin” dedi. Derginin 6 Temmuz 2006 tarihli nüshasının kapağında yayımlanan “Reco Kongo kenesi Türkiye’nin anasını ağlatıyor” başlıklı karikatürde başbakan keneye benzetilmişti.

28 Temmuz Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, Şehit Anaları Derneği’nin yazar Orhan Pamuk aleyhine İsviçre’de yayınlanan bir dergideki sözleri nedeniyle açtığı tazminat davasını reddetti. Pamuk dosyaya yazılı savunma gönderirken mahkeme hakimi, çok kısa süren duruşmada gerekçesi daha sonra açıklanmak üzere davanın düşmesine karar verdi. Davacı olarak 6 kişinin 36 bin YTL manevi tazminat talep ettiği dava dilekçesinde, Pamuk’un röportajda, “30 bin Kürt’ü ve bir milyon Ermeni’yi öldürdük. Türkiye’de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum” sözleriyle “Türk milletini topyekün itham altına soktuğu” iddia ediliyordu. Duruşmaya Şehit Anaları Derneği adına müdahil olarak katılan avukatlar kararı temyiz edeceklerini söylediler.

Şikayetlerini doğrudan Başbakan’a ulaştırılmasını sağlayan Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) Tunceli Valisi Mustafa Erkal’ı şikayet eden “Tunceli Emek” gazetesinin çalışanı Hüsniye, Umut ve Dilek Karakoyun hakkında, polis zoruyla 27 Temmuz’da savcılıkta ifade vermelerinin ardından “Valiye hakaret ve iftira” iddiasıyla 45 bin YTL tazminat istemiyle dava açıldı. Tunceli Emniyet Müdürü ve CHP Milletvekili Hasan Güyüldar’ı da arayan ÇGD Başkanı Ahmet Abakay valiyi arayarak meslektaşlarına yapılan davranışların kabul edilemeyeceğini söyledi.

Vicdani ret hakkını savunduğu yazısı nedeniyle “halkı askerlikten soğutmak” iddiasıyla hakkında dava açılan gazeteci Perihan Mağden 27 Temmuz’da beraat etti. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yazısının düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanımı kapsamında ağır eleştiri niteliğinde kaldığını belirtti; suçun yasal unsurlarının oluşmadığına karar verdi. Yazar hakkında, “Yeni Aktüel” dergisinde Aralık 2005’te yayımlanan “Vicdani Ret Bir İnsan Hakkıdır” başlıklı yazısında “halkı askerlikten soğuttuğu” iddiasıyla, üç yıl hapis istemiyle dava açılmıştı. Mağden hakkında şikayet Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği’nce yapılmıştı. İddianamede, “Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafi şartlar göz önüne alındığında zorunlu askerliğin ne denli önemli olduğu ortadadır” deniyordu.

24 Temmuz’da Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi, Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği’nin (Kaos GL) dergisinin Yaz 2006 sayısı, “genel ahlaka aykırı” buldu; toplatılmasına ve el konulmasına karar verdi. Avukat Oya Aydın, derginin toplatılan son sayısının pornografiyi sorguladığını, içeriğininse ifade özgürlüğü dahilinde olduğunu savundu. “Bu karar ifade özgürlüğüne müdahaledir” dedi. Derginin, matbaadan yeni çıktığı sırada ve henüz dağıtılamadan toplatıldığı ifade edildi. Hakim Tekman Savaş Nemli’nin verdiği kararda, “‘pornografi’ dosyası altında yazılan bir kısım yazı içerikleri ve resimlerinin ‘Genel Ahlakın Korunması’ açısından aykırılık teşkil ettiği anlaşılmakla” ifadesi yer alıyor. Ankara Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesi’nin derginin toplatılması kararını uygun bulması üzerine KAOS GL, kararı AİHM’e götüreceğini açıkladı.

Vicdani retçi Erkan Bolot ile yapılan söyleşide “Halkı askerlikten soğuttukları” iddiasıyla haklarında dava açılan “Birgün” gazetesi Pazar Eki editörü Gökhan Gençay ile sorumlu yazı işleri müdürü İbrahim Çeşmecioğlu’nun yargılanmasına 18 Temmuz’da devam edildi. Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi Savcısı Mehmet Akıllı, söyleşiyi yapan Gençay’ın “halkı askerlikten soğutmak” suçundan 3,5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını isterken eser sahibi belli olduğundan Çeşmecioğlu’nun beraatini talep etti. 30 Ekim 2005’teki Pazar Ekinde yer alan “Savaşların İnsan Kaynağını Kurutalım” başlıklı söyleşi suça gerekçe olarak gösteriliyor. Yargılamaya 18 Ekim’de devam edilecek. Aynı gerekçeyle yazı ile röportajlardan toplam 21 yıl hapsi istenen “Ülkede Özgür Gündem” gazetesi muhabiri Birgül Özbarış’ın dosyaları da Ağır Ceza’ya gönderildi.

“Büyüklere Masallar-Pinokyo ve Dokuz Cüceler” başlıklı masallara yer verdiği için haftalık “Şarköy’ün Sesi” gazetesi yazarı Yakup Önal hakkında Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi’nde altı “hakaret” davası açıldığı 19 Temmuz’da öğrenildi. Masallarda kastedilenlerin kendileri olduklarını savunan ve yazıları “basın yoluyla hakaret” olarak değerlendiren Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) Belediye Başkanı Can Gürsoy ile belediye meclis üyelerine Avukat Olcay Yücel ve İlyas İnanç ile Ercan Yücel gazeteci aleyhinde TCK’nın 125/3-a ve 126 ve 43/1 maddeleri uyarınca altı kamu davası açmışlardı. Gazetecinin 21 yıl hapsi isteniyor. Şarköy Cumhuriyet Savcısı Taner Soysal, geçen yıl yargılanmaya başlayan gazeteci için 30 gün süreli Adli kontrol altına alınmasını ve masallara yasak getirilmesini talep etmişti. Ancak mahkeme bu talebi geri çevirmişti.

“İşkenceye Beraat” başlıklı habere verilen 60 bin YTL’lik ön ödemeli para cezasını ödemedikleri için “Cumhuriyet” gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk, Sorumlu Yazı işleri Müdürü Mehmet Sucu ile haberi yazan gazete muhabiri Alper Turgut’a açılan kamu davası 18 Temmuz’da Turgut’un 20 bin YTL para ile cezalandırılmasıyla sonuçlandı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, sorumlulukları bulunmadığına karar verdiği gazete sahibi Selçuk ve müdür Sucu’yu akladı. Turgut’un kaleme aldığı haberde, “Türkiye’de ilk kez üniversitenin verdiği rapor ile işkence bilimsel olarak kanıtlanmasına karşın İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nde görevli 3 polis memuru yargılandıkları davada beraat etti” deniyordu. Yerel mahkeme kararı temyiz edildi.

18 Temmuz’da Datça Asliye Ceza Mahkemesi, hakkında çok sayıda dava açılan gazeteci Sinan Kara ile ilgili röportajında “Bazı gazetecilerin yazar kasa olmayı erdem saydığı günümüzde senin dövletin yereldeki dev görünümlü cücelerine tek başına başkaldırman doğru mu ya Sinan?” diye soran “Star” gazetesi yazarı Musa Ağacık’ı hakaret iddiasıyla mahkum etti. Ağacık’ı ilk olarak 3 ay hapis ile 216 YTL adli para cezasına çarptıran mahkeme, cezayı masraflar dahil 732 YTL’ye çevirdi ve erteledi. Avukat Erdal Doğan, İstanbul 13. Asliye Ceza Mahkemesi kanalıyla mahkeme kararını temyiz etti. Gazeteci, eski TCK’nın 482/son ve 273. maddeleri uyarınca cezalandırıldı.

Ordu Yardımlaşma Kurumu’nun (OYAK), beş gazeteciye, her biri için 5 milyon YTL (5 trilyon TL) olmak toplam 25 milyon YTL’lik tazminat davası açtığı 16 Temmuz’da öğrenildi. Erdemir’i alan OYAK Grubu, satın almanın Erdemir açısından yarattığı güçlükler, finansman sorunları, yabancı ortaklık gibi farklı açılardan yapılan analizlere karşı peş peşe davalar açmaya başladı. “Milliyet” gazetesi yazarları Güngör Uras ve Metin Münir hakkında, 5’er milyon YTL’lik davalar açıldı. OYAK, “Akşam” gazetesi yazarı Deniz Gökçe’ye ihtarname çekerken, “Radikal” gazetesi yazarı Yiğit Bulut, “Sabah” gazetesi yazarı Aydın Ayaydın ve “Star Borsacı” dergisinin yazarı İbrahim Haselçin’e de Ankara Asliye Ticaret Mahkemelerinde 5’er milyon YTL’lik davalar açtı.

Bağcılar Başsavcılığı’nın, “Yeni Asya” gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü Faruk Çakır hakkında, “Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği” ve “devletin askeri organlarını basın yoluyla aşağıladığı” gerekçesiyle dava açtığı 14 Temmuz’da öğrenildi. 17 Mayıs’taki Danıştay saldırısının ardından yakalanan Alparslan Arslan’ın “Kızılelmacı” bir örgüte bağlı olduğunu savunan, emekli bazı askerlerin ise azmettirici konumda bulundukları iddiasına yer veren haberden Çakır, 6,5 yıl hapis istemiyle yargılanacak. 23 Mayıs 2006’da çıkan “Oyun Geri Tepki” başlıklı haberde, Arslan’ın bağlantıları da değerlendiriliyordu. Davaya 12 Ekim’de Bağcılar 2. Asliye Ceza Mahkemesi bakmaya başlayacak. Çakır, TCK’nın 301/2 ve 288. maddeleri uyarınca yargılanacak.

12 Temmuz Karadeniz Ereğli 2. Sulh Ceza Mahkemesi, intihar eden bir şoförle ilgili bir iddiayı haberleştirdikleri için iki yıla kadar hapis istemiyle yargıladığı Değişim Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Orhan ile “Gündem” gazetesi sahibi gazeteci Ali Suat Eser hakkında görevsizlik kararı verdi. Bir basın açıklamasında dile getirildiği haliyle, intihar eden kişinin uyuşturucu kullandığına dair halk arasında konuşulduğuna yer verdikleri için TCK’nın 130. maddesinden dava açılan iki gazeteci, artık Karadeniz Ereğlisi 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacaklar.

Asım Yenihaber imzasıyla 2003’te yayımlanan “Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke” başlıklı yazı nedeniyle “Vakit” gazetesine dönemin 312 generalinin açtığı tazminat davası 5 Temmuz’da yeniden görülmeye başlandı. Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi Başkanı Hakim Ender Arıkan, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin bozma kararının yerinde olmadığına dair itirazların eksiklikler giderildikten sonra inceleneceğini belirtti. generallerin avukatı Bilgin Yazıcıoğlu, Yargıtay’ın bozma ilanının yerinde olmadığını belirterek reddini istedi. Yargılamaya 18 Ekim’de devam edilecek.

Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir hakkında, operasyonda öldürülen PKK’lilerin 28 Mart’taki cenazeleri sonrası çıkan ve üç gün süren çatışmaları yatıştırmak için söylediği sözlerden dava açıldı. Cumhuriyet Savcısı Muammer Özcan, “PKK’ya bilerek ve isteyerek yardım etmek” ile suçladığı Baydemir’in TCK’nın 314. maddesi uyarınca cezalandırılmasını talep etti. 3 Temmuz’da iddianameyi kabul eden Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Osman Baydemir’i 3 Ekim’de yargılamaya başlayacak.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Aram Yayınevi’nin yayımladığı ve ABD’li tanınmış filozof ve dilbilimci Noam Chomsky’nin de yazarı olduğu “Kitle Medyasının Ekonomi Politiği: Rızanın İmalatı” başlıklı kitaba dava açtığı Temmuz başında öğrenildi. İstanbul Cumhuriyet Savcısı İsmail Onaran’ın iddianamesinde, Aram Yayınları sorumlusu Fatih Taş ile kitabın hazırlayıcıları Ömer Faruk Kurhan ile Lütfi Taylan Tosun’un 1,5 yıldan 6’şar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor. İddianamede, sanıklar “Türklüğü, Cumhuriyeti ve Meclis’i alenen aşağılama” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla suçlanıyorlar.

Eylül 2005’te Osmanlı Ermenileri Konferansı’nın durdurulmasına ilişkin mahkeme kararının ardından yazılan yazılar nedeniyle Hukukçular Birliği’ne bağlı avukatların, gazeteciler Hrant Dink ve Aydın Engin ile “Agos” gazetesi yazarları Serkis Seropyan ve Arat Dink hakkında açılan davaya 4 Temmuz’da yine gergin bir ortamda devam edildi. Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi Başkanı Hilmi Aslan, “Ermeni Kinliği” yazı dizinden ertelemeli 6 ay hapse mahkum olan gazeteci Hrant Dink ile ilgili dosyanın Yargıtay’dan döndükten sonra dosyaya konmasına karar verdi. Yargılamaya 12 Aralık’ta devam edilecek. Üç gazetecinin Ceza Kanunu’nun 288. maddesi uyarınca 4,5 yıl hapisleri isteniyor.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, “Cüneyt Abi Faturası” başlığıyla yayımlanan bir yazısından Star” gazetesinden Serdar Akbıyık’ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Cüneyt Zapsu’ya tazminat ödemesine ilişkin mahkeme kararını bozduğu Temmuz başında basından öğrenildi. Danışman Zapsu, “Fındığa Cüneyt Zapsu faturası bindiriliyor. Fiskobirlik maliyetinin altında fındık satacak” şeklindeki ifadeler nedeniyle manevi tazminat davası açmıştı. Yargıtay, “Davacının, fındık ihracatı yapması ve başbakan danışmanı olması nedeniyle fındık taban fiyatının belirlenmesi konusunda etkili olma olasılığı düşünüldüğünden, basının bu yönde yorumu ve eleştiri hakkı bulunduğunun kabulü gerekir” dedi.

Düzenlemeler ve hak aramalar

5 Eylül’de Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Sezer’in 5532 sayılı “Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” un 5 ve 6. maddelerinin iptali için 3 Ağustos’ta yaptığı başvurunun ilk incelemesini yaptı. Başvuruda herhangi bir eksiklik tespit etmeyen Anayasa Mahkemesi, davayı esastan görüşmeye karar verdi.

Cumhurbaşkanı Sezer, TBMM Genel Kurulu’nca 29 Haziran’da kabul edilen ve 18 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlanan 5532 sayılı TMY değişiklik yasasının 5 ve 6. maddelerinin iptali için 3 Ağustos’ta Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Cumhurbaşkanı Sezer, TMY’nin 6 ve 7. maddelerinde tanımlanan “terörle mücadele eden kamu görevlilerinin kimliklerini açıklama” ve “Terör örgütlerinin bildiri ya da açıklamalarını yayınlama” fiillerinin “işlenişine iştirak etmemiş olsalar da basın ve yayın organlarının sahip ve yayın sorumlularına” ceza öngörülmesinin Anayasa’nın 38. maddesinin 7. fıkrasına ve “ceza sorumluluğunun kişisel olduğu” ilkesine aykırı olduğunu bildirdi. Sezer, “yayın durdurmayı” olanaklı kılan 5532 sayılı Yasanın 5. maddesiyle eklenen fıkrayı da Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.

Makam odasında “Zaman” gazetesi Isparta Temsilcisi Arif Bayram Taş ile muhabiri Mustafa Altıntaş’ı dövdüğü gerekçesiyle yargılanan Isparta Belediye Başkanı Hasan Balaman, hakkındaki iddiaları beş ay sonra inkar etti. Isparta 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 5 Temmuz’da devam edilen davada sanık olarak yargılanan Balaman, “Eğer bizim gazeteci dövmek ve dövdürtmek gibi bir niyetimiz olsaydı, herhalde bunu belediye makam odasında yapmazdık.” dedi. Altıntaş’ın kaburgalarını kıran Balaman, ifadesinde dayak olayını görmediğini savundu. Mahkeme, Altıntaş’ın İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yapılan muayene sonuçlarını bekliyor. Dava 4 Ekim’de sürüyor.

25 Nisan’da televizyon binasının önünde yerel “Batı TV” Genel Yayın Müdürü Ergün Başkaya’ya saldıranlar aradan geçen iki aya rağmen hala bulunamadı. 4 Temmuz’da bir açıklama yapan “Batı TV” imtiyaz sahibi Atilla Karaaslan, saldırıyla ilgili Emniyetin teknik izlemeyi sürdürdüğünü ancak sorumluların henüz bulunamadığını söyledi.

Sansür ve Tekelleşmeye Tepkiler 

Eylül sonunda Düşünce Suçuna Karşı Girişim Sözcüsü müzisyen Şanar Yurdatapan, öğretim üyesi Prof.Dr. Taner Akçam, öğretmen Erdal Yıldırım, öğrenci Gülnur Elçik ve editör-yazar Nihat Ateş, Reuters Haber Ajansı’na verdiği röportajda Ermeni soykırımına inandığını açıkladığı için “Türklüğü aşağıladığı” gerekçesiyle dava açılan Hrant Dink’e destek veren bir “sivil itaatsizlik” kampanyası açtı. 14 Temmuz’da Reuters’e röportaj veren Dink, bir soru üzerine “Elbette bu bir soykırımdır diyorum, çünkü sonuç kendisini zaten tanımlıyor ve adını koyuyor. 4 bin yıldır bu topraklarda yaşayan halkın bu olanlarla birlikte artık ortadan yok olduğunu görüyoruz” demişti.

Yer verdiği haberler nedeniyle Tuzla Belediyesi’nin tepkisini çeken “Çağdaş Tuzla” gazetesine ait işyeri, 26 Eylül’de “ruhsatsız olduğu” gerekçesiyle Belediyeye bağlı zabıta ekiplerince mühürlendi. Gazetenin yayına hazırlandığı ve basım işlerini yürüttüğü büronun mühürlenmesine gazete çalışanları, ertesi gün belediye binası önünde kitlesel bir basın açıklaması yaparak ve üç günlük açlık grevi başlatarak protesto etti. Belediye yetkililerinin 8 Eylül’de tebliğ ettikleri “eksik evraklarını yedi gün içinde tamamlayarak belediyeye başvurun” şeklindeki encümen kararının gereğini yapmak için girişimde bulunduklarını ifade eden gazete sahibi ve yazı işleri müdürü Halil Özen, “Biz de ruhsat harcımızı yatırarak (makbuzumuz var) bu yedi gün içinde dosyamızı hazırladık ve belediyeye başvurduk. Ancak İktisat ve Küşat Müdürlüğü işyerimizin bulunduğu mahallenin ‘iskansız’ olduğunu söyleyerek dosyamızı almadı” dedi.

26 Eylül’de Uluslararası Af Örgütü (UAÖ), gazeteci Hrant Dink’e açılan üçüncü “Türklüğü aşağılama” davasının ifade özgürlüğünü kullanmaya karşı hukuki yıldırma taktiğinin bir parçası olduğunu açıkladı; Türkiye’yi bir kez daha TCK’nın 301. maddesini kaldırmaya ve belirsizlik içeren maddenin getirdiği keyfi uygulamalara son vermeye çağırdı: “UAÖ, yazarın muhalif fikirlerini barışçıl bir şekilde ifade etmesine karşı bir ‘hukuksal yıldırma örüntüsü’ oluşturduğu için bu davayla ilgili kaygı duyuyor.”

Başbakan Erdoğan’ın “301. maddeyi muhalefetle oturur, konuşuruz” şeklindeki sözlerine, Cumhuriyet Halk Partisi lideri Deniz Baykal, “Başbakan, Türkiye’de Türk kimliğine hakaret etmeyi serbest bırakmanın ayıbına ortak arıyor. Benim cevabım ise başka kapıya” karşılığını verdi. “301 Ayıbına artık son verilsin” açıklaması yapan ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, 27 Eylül’de yaptığı açıklamada, “CHP, AKP ile milliyetçilikte değil demokraside yarışmalıdır” dedi. Yazar Elif Şafak’ın 301’den beraat etmesinin sorunu çözmediğini, bu maddenin her gazeteci ve yazar için tehdit oluşturduğunu savunan Abakay, “Dink’in yargılanmasına neden olan açıklamasına katılmıyorum. Ancak Dink’in düşüncelerini özgür şekilde açıklayabilmesini sonuna kadar destekliyorum” dedi.

20 Eylül’de Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kalkması için yalnızca 301. maddenin değiştirilmesinin yetmeyeceğini, yasada “ifade özgürlüğü bakımından sorun yaratabilecek en az 14 madde olduğunu” açıkladı. TİHV bu maddelerin yanı sıra, TMY, Atatürk’ü Koruma Yasası, Basın Yasası ve RTÜK Yasası gibi yasaların da ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olduğunu belirtti. TCK’daki sansürcü maddeler arasında, 84. (İntihara teşvik ve yardım), 125. (Onur, şeref ve saygınlığı rencide etme, kamu görevlisine hakaret), 132. (Haberleşmenin gizliliğini ihlal), 134. (Özel hayatın gizliliği), 215. (Suçu ve suçluyu övme), 216. (Halkı kin ve düşmanlığa tahrik), 218. (Basın yoluyla kamu barışına karşı işlenen suçlar), 285. (Soruşturmanın gizliliğini ihlal), 286. (Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde ses ve görüntü kaydı), 288. (Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs), 299. (Cumhurbaşkanına hakaret), 305. (Temel millî yararlara karşı faaliyette bulunmak için yarar sağlama) ve 318. (Halkı askerlikten soğutma) maddeler sayıldı.

Elif Şafak davasında duruşma güvenliğinin sağlanmasını 19 Eylül’de isteyen ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay, “TBMM gündemindeki Uyum Paketi’ne istismara müsait, düşünce ve ifade özgürlüğünü engelleyen 301. maddesi de dahil edilerek değiştirilmeli. Şiddeti öngörmeyen ve teşvik etmeyen hiçbir görüş suçlanamaz” dedi. Abakay, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanacak olan Avrupa Birliği (AB) Uyum Paketi’ne 301. maddesinin de dahil edilmesini istedi: “Uygulamada ciddi sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Mahkemeler gazeteci ve yazarlar için yol geçen hanına dönmektedir.”

Basın Yayın ve iletişim Emekçileri Sendikası (HABER SEN) Genel Müdür seçiminde “Bizim de söyleyecek sözümüz var” diyerek Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) emekçilerinden topladığı 1650 imzalı dilekçeyi 13 Eylül’de Radyo Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) verdi.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Dokümantasyon Merkezi’nin yayımladığı rapora göre, en az 80 gazeteci, yazar ve aydın 2006 yılında yazıları nedeniyle yargılandı. 20 Ağustos’ta TİHV, gazete, kitap ve dergi toplatmaları ile kitap yasaklama uygulamalarının sürdüğüne işaret etti. Vakıf, Avrupa Birliği’ne üyelik çabaları kapsamında düşünce özgürlüğüne ilişkin 2001’de Anayasa değişiklikleri ile başlayan sürecin 2006’da sekteye uğradığını açıkladı.

12 yıl boyunca haftalık yayın yaptıktan sonra 15 Ağustos’ta günlük yayına geçen Kürtçe “Azadiya Welat” gazetesini dağıtım şirketi dağıtmak istemedi. Beş yıldır gazetelerini dağıtan şirketin bu hizmeti günlük yayın için yerine getirmeyi reddetmelerini değerlendiren gazete yetkilileri, sorunun “Kürtçe yayın” yapmalarından kaynaklandığını düşünüyorlar. İlk sayıları gazete büroları aracılığıyla dağıtıldı.

İstanbul FM 106′nın Radyo ve Televizyon Kuruluşlarına Kanal ve Frekans Tahsisi Şartları ve Bunlara İlişkin İhale Usulleri ile Yayın Lisansı ve İzni Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına dair Yönetmelik’ in iptal için yaptığı başvuruyu 6 Haziran’da değerlendiren Danıştay 13. Dairesi, 31 Temmuz’da tebliğ ettiği kararında RTÜK uygulamasının uygulamanın 3984 sayılı RTÜK Yasası’na aykırı olduğunu belirtti. Radyo Televizyon Yayıncıları Meslek Birliği (RATEM), Danıştay’ın medya kuruluşlarından, frekans bedeli karşılığında kira alımına dair RTÜK uygulamasının yürütmesinin durdurulmasından memnun değil. RATEM Başkanı Yusuf Gürsoy, “Frekans ihale uygulamasının televizyonlar için anlamı yok. Onlar zaten sayısal karasal yayıncılığa geçiyorlar. İhale radyolar için gündeme gelecek. Bundan özellikle yerel ve bölgesel radyolar olumsuz etkilenecek” dedi.

Türkiye’de Sansürün Kaldırılışı’nın 98. Yıldönümü’nde Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Yönetim Kurulu Başkanı Ercan İpekçi, “Türk basını 98 yıl önce, Abdülhamit’in baskıcı rejimi altında sansüre karşı gösterilen direnci, 21. yüzyıl koşulları karşısında yaşama geçirebilmekten acizdir” dedi. İpekçi, açıklamasında “Medya sahipleri ve onların fikir danışmanlığını yapan üst düzey medya yöneticilerinin bildiği tek mücadele alanı, basın emekçilerinin haklarını gasp etmek ve onların özgür habercilik yapmalarını alıkoyacak yöntemler geliştirmekten ibaret” ifadesine yer verdi.

Gazeteci Hrant Dink’in, “Türklüğü aşağılama” iddiasıyla mahkum olmasından sonra harekete geçen insan hakları örgütleri, meslek kuruluşları ve muhalif siyasi partiler 301. maddenin yürürlükten kaldırılması için sansürün kaldırılışının yıldönümü olan 24 Temmuz’da milletvekillerine karşı “Toplu Telefon Eylemi” düzenlediler. Türkiye’nin bir çok yerinde gerçekleşen eylemle, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biri olan 301. maddenin acilen kaldırılması istendi.

13 Temmuz’da Düşünce Suçuna Karşı Girişim, daha önce 20’nin üzerinde aydınla birlikte başlattığı sivil itaatsizlik eylemini “Agos” gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in Düşünceye Özgürlük Kitapçığı’nda yer alan yazısından mahkum edilmesi üzerine yayma kararı aldı. Dink için genişleyen eylemin metninde, “Hrant Dink’in, yeni Ceza Yasası’nın 301. maddesine dayandırılarak suç sayılan yazısını fikir özgürlüğü adına savunduğumuzu ve bu “suç”a iştirak ettiğimizi açıklıyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüğüne engel olduğu, bu uygulamayla bir kez daha kanıtlanmış olan 301. maddenin acilen kaldırılmasını talep ediyoruz” deniyor.

İHD Genel Merkezi’nin katkılarıyla Ankara’da sergilenen gazeteci Ahmet Şık’e ait “Başkasının Acısına Bakmak” Sergisi, kapanmasına üç gün kala 6 Temmuz’da, Kültür Bakanlığı’nın müdahalesiyle karşılaştı. Salondaki bakanlık yetkilileri sergide yer alan altı fotoğrafı “sakıncalı” bularak indirdi. Olay ortaya çıkması üzerine harekete geçen İHD fotoğrafları yerlerine yeniden astı. İHD Genel Saymanı Yüksel Mutlu, sergide yer alan altı fotoğrafa eşlik eden mağdur ifadelerinde “devlet düşmanlığı” yapıldığı iddiasıyla sansür girişimiyle karşılaştığını belirtti. Sergi, mayınlardan ve savaş atıklarından yaralanmış, fiziksel mağduriyete uğramış 42 insanın fotoğraflarından oluşuyordu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 

13 Temmuz’da Türkiye, EMEP Elazığ Şubesi yönetici sıfatıyla yaptığı konuşmadan “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla cezalandırılan Ender İmrek’in AİHM’de açtığı davada dostane çözüme gitti. AİHM, Türkiye’nin İmrek’e 3 bin 500 avro (7 bin YTL) tazminat ödemesi karşılığında dosyayı kayıtlardan sildi. Nisan 1998’deki bir toplantıda konuşma yaptığı için eski TCK’nın 312. maddeden suçlanan İmrek, 1999’da Malatya DGM’since bir yıl hapis ve de para cezasına çarptırılmıştı.

Türkiye, seçim döneminde 12 yıl önce Bingöl’de yaptığı konuşmadan kapatılan Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan’a ceza verdiği için AİHM’de mahkum oldu. “Kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla ceza alan Erbakan’ın ifade özgürlüğü ve adil yargılama haklarının kısıtlandığını 6 Temmuz’da açıklayan AİHM, Erbakan’a tazminat ödenmesine gerek olmadığını bildirdi. AİHM, Erbakan’a olaydan 4 yıl 5 ay sonra sadece bir video kaydından hareketle dava açıldığını hatırlattı. 10 Mart 2000’de Diyarbakır DGM’si, Erbakan’ın “inananlar” ile “inanmayanlar” arasında ayırım yaparak, siyasi tartışma özgürlüğünün kabul gördüğü sınırları aştığına karar vermişti.

RTÜK Cezaları 

RTÜK Başkanı Zahid Akman, ATV’de 9 Haziran’da yayınlanan ve Mehmet Ali Erbil’in canlı sunduğu “Ya Şundadır, Ya Bunda” programında bir konuğun şortu indirerek insan haklarına aykırı davrandığı gerekçesiyle kanala 12 program durdurma cezası verildiğini bildirdi. Akman, kanalın cezanın uygulandığı süre içerisinde, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluşları ve Yayınları Hakkındaki Kanun uyarınca eğitici mahiyette “ikame yayın” yapacağını açıkladı. Akman, ATV’ye verilen cezanın kendi dönemlerinde ilk kez gerçekleştiğini kaydederek, “Zannediyorum geçmişte de böyle bir uygulama olmadı” diye konuştu. Tepkiler üzerine sunucu Erbil, kamuoyundan özür dilemişti. Ancak sadece RTÜK kanala ceza uygulamadı ATV de Erbil hakkında tazminat davası açtı. (SON)

Sayfa Başı